Şampiy10
Magazin
Gündem

Duruşu yumuşattı ‘Büyüyelim’ dedi

Fed’den güç alan Merkez Bankası, üst üste 7’nci kez faizi indirerek yüzde 8.25’e çekti. TCMB’nin para politikasında ‘sıkı duruş’ ifadesinin ‘temkinli’ olarak değişmesi yeni dönemin başlangıcı oldu. Merkez yönünü enflasyondan büyümeye doğru çevirdi

Merkez Bankası, dün yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz koridorunun üst bandını 25 baz puan düşürerek yüzde 8.25’e indirdi. Faiz koridorunun alt bandını yüzde 7.25 ve haftalık politika faizini 7.50 olarak sabit tuttu. Dün itibariyle yüzde 7.86 olan ağırlıklı ortalama fonlama faizi, MB’nin borç verme kompozisyonu değişmediği durumda son indirimle birlikte 7.78’e gerileyebilecek.

PPK’dan sonra yapılan açıklamada önemli değişikliklere de gidildi. Bu değişikliklerden “sadeleşme adımlarının” biteceği yönünde bir sinyal olmaması, tam tersine devam edileceği izleniminin oluşması özellikle Borsa İstanbul’daki bankacılık hisselerine yaradı.

PPK toplantısı öncesinde; Fed’in Eylül’de bir faiz artışı yapmaması, Moody’s’in “Başarısız darbe girişiminin ekonomide yarattığı şok büyük ölçüde bertaraf edildi” yorumları da Merkez Bankası’nın faiz indirimi konusunda elini güçlendirdi. Art arda 7’nci kez gelen faiz indirimi ile toplam indirim 250 baz puanı buldu.

PPK toplantısı sonrasında yapılan açıklamada; daha önceki açıklamalarda yer alan “İktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğu” görüşü “Son dönemde açıklanan veriler ve yılın üçüncü çeyreğine dair göstergeler iktisadi faaliyetin ivme kaybettiğine işaret etmektedir” denilerek büyüme konusundaki endişelere ilk kez yer verilmiş oldu. Buna bağlı olarak para politikasındaki daha önceki “sıkı” duruşun da “temkinli” olarak değiştirilmesi Merkez Bankası’nın ana politikasını ‘fiyat istikrarından’ ‘büyümeye’ çevirdiğinin tescili olarak yorumlanabilir.

İyimserliğini koruyor

Yüzde 8.05 olarak gerçekleşen Ağustos ayı tüketici enflasyonuna rağmen gelen bu indirim MB’nin önümüzdeki dönemin iyimserliğini yansıtıyor. Bu iyimserlik yapılan açıklamada, “Toplam talepteki yavaşlama çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklerken gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü seyrin de etkisiyle kısa vadede enflasyonda düşüş öngörülmektedir” şeklinde kendine yer bulmuş. Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan kredi kartı limitlerinin ve taksit sayılarını artırılması, tüketici kredilerinde vade uzatılması, kredi kartı borçlarıyla ihtiyaç kredilerinin (sadece sorunlu olanlar değil) 72 aya kadar bir defaya mahsus yeniden yapılandırılması yine yavaşlayan büyümeyi hızlandırmaya yönelik adımlardı.

Bu adımların kısa vadede tüketici tarafını bir nebze olsa rahatlatacağı, geçici de olsa nefes almalarını sağlayacaktır. Bu önlemlerin enflasyona olumsuz katkı yapması söz konusu. Merkez Bankası’nın açıklamasından bu konuya değinilip, değinilmediği anlaşılmıyor. Toplantı notlarında takip etmek gerekecek.

İki faiz kararıyla piyasalar coştu

Her üçü de neredeyse bir güne sığdı. Fed ve Moodys’in açıklamaları (Gerçi yapılan açıklamanın resmi olmadığı, bir analistin yorumu olduğu açıklandı ama bunu pek ka’ale alan olmadı) dün bizim piyasalarımız kapandıktan sonra geldi. Dolar/TL kuru güne düşüşle girerken, BIST 100 endeksi de “boşluklu” bir açılışla yükselişe başladı. Merkez Bankası’nın açıklamasından “sadeleşmeye” devam edilebileceği, büyüme kaygılarının ön plana çıkması başta bankacılık hisseleri olmak üzere BIST 100 endeksi günü yüzde 2.41 yükselişle 79.795’ten kapandı. Kritik bir kapanış seviyesiydi bu. 20 Nisan’daki 86.931’den başlayan kısa vadeli düşüş trendinin (79.710) neredeyse az üstünde bir kapanış oldu. Yarın da bu seviyenin üzerinde bir haftalık kapanış olursa teknik olarak 81.900 ve 82.850 seviyeleri resmin içine girecektir. (Bu arada Perşembe-Cuma günü arasında geride bıraktığımı 78.136 ile 78.781 arasındaki “boşluğu” bir yere not edin. Bir ara kapanacaktır)

Dolar/TL tarafında da 2.9377’ye kadar bir geri çekilme yaşandı. Bugün için (Parite 1.1225’in üzerinde kalmayı başarabildiği sürece) 2.9330 seviyesi (200 günlük BHO) önemli bir destek olacaktır. Bu seviyenin altına inilse bile kalıcı bir düşüş olabileceğini sanmıyorum.

Yazının devamı...

Başkanların haftası

Piyasalar bu hafta merkez bankası başkanlarının iki dudağının arasına bakacak. Gözler ilk önce Çarşamba günü Fed’e çevrilecek. ABD’deki başkanlık seçimleri öncesi Fed hamle yapmayabilir. Perşembe de TCMB’nin PPK toplantısı var. Merkez Fed’e göre karar verecek.

Bu hafta Fed ve Merkez Bankası’nın haftası...

20-21 Eylül’de yılın sondan üçüncü toplantısını yapacak Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC)... Küresel piyasalar çok da fazla endişe duymadan bekliyor. Geçen hafta bayramın ilk günkü ‘Fed’e şantaj haftası’ başlıklı yazımda “Fed’in faiz artış kararı alması olasılığı olan toplantılar öncesinde piyasalar geriliyor. Fed’e ‘Faiz artırırsan bugünden de kötüye gideriz’ mesajı verilmeye çalışıyor ki, var olan oyun devam edebilsin” diye yazmıştım.

Nitekim bayram öncesi

2.185 seviyelerine kadar yükselen S&P 500 endeksi, bayram haftasında 2.119’a kadar geriledi. Henüz radikal bir düşüş söz konusu değil. Ancak 21 Eylül Çarşamba günü Fed’den faiz artışı kararı gelirse tüm resim değişecek.

Seçim öncesi artırmaz

Ancak piyasalar henüz böylesi bir artışı fiyatlamıyor. Geçtiğimiz hafta ABD’de açıklanan tüketici ve çekirdek enflasyon verileri beklentilerin üzerinde geldi. Ağustos ayında ABD’de TÜFE yüzde 0.1, çekirdek yüzde 0.2 beklenirken, sırasıyla yüzde 0.2 ve 0.3 olarak açıklandı. Bu verilerden sonra yıllık bazda TÜFE yüzde 1.1, çekirdek yüzde 2.3 oldu. Fed bu verileri yeterli görür mü bilinmez ancak ABD ekonomisi “hedeflenen” kadar olmasa da enflasyon “üretiyor.” Fed bu verileri dikkate alır mı?

Korkarım, ABD’deki Başkanlık seçimi öncesinde ‘Fed faiz artır(a)maz’ diyenler haklı çıkacağa benziyor. Bizdeki bayram haftasında, aslına bakarsanız çok da büyük değişiklikler olmadı. Dolar/TL kuru bayramdan önceki Cuma günü 2.9694 seviyesinden kapandıktan sonra geçtiğimiz Cuma günkü ilk iş gününde 2.9806’dan kapandı. 10 yıllık tahvil getirilerinde de çok büyük bir değişiklik yaşanmadı.

Piyasa bu hafta, Çarşamba bizim piyasalarımız kapandıktan sonra Fed’in kararını bekleyecek. Öncesinde piyasalardaki gerginlik ile varlık fiyatlarındaki ve kurdaki dalgalanmalar negatif bölgede dalgalanacaktır.

Bu kez şanslı

Merkez Bankası tarih konusunda bu kez şanslı. PPK toplantısı Çarşamba gelecek Fed kararı sonrasında Perşembe günü yapılacak. Kurul, toplantı öncesinde Fed’in faiz kararını bilmiş ve değerlendirmiş olacak. Eğer Fed’den faiz artışı gelmezse Merkez Bankası gönül rahatlığıyla belki de son kez 25 baz puanlık bir faiz indirimine gidecektir. Yok eğer Fed faizi artırmışsa PPK büyük ihtimalle ‘Bekleyelim, duralım. Bir sonraki ay ortam uygun olursa bakarız’ diyecektir. Zira 21 Eylül’de gelecek bir faiz hamlesi piyasalardaki dalgalanmayı artıracaktır. Merkez, dalgalanmanın boyutunu anlayıp piyasalar sakinleştikten sonra bir adım atıp atmayacağına bakacaktır.

Dolarda hareket olur mu?

BİZİM piyasalarımızın kapalı olduğu sıralarda euro/dolar paritesinin de etkisi ile 2.9934 seviyesine kadar yükselen dolar/TL kuru için 2.9835 seviyesi önemli bir direnç. Bu seviyenin yukarı yönde aşılması durumunda 2.9985-3.0250 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır. Paritenin 1.11’in altına inmesi durumunda belirtmiş olduğum seviyelerin görülme olasılığı artacaktır. Bu testler haftanın ilk yarısında olabilir. Fed’den faiz artışı gelmediği durumda (ki benim beklentim bu yönde) dolar/TL kurunun 2.9530-70 bandına doğru bir geri çekilme yaşanabilir. Ancak bu seviyenin altına inilmesi bence zor. Dış politika ve Suriye cephesinden olumlu haberler gelmediği; Moody’s’in kararı ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi tepemizde durduğu bir ortamda dolar/TL kurlarında kalıcı bir düşüş beklemek hatalı olacaktır.

Parite 1.1100’i test edecek

Geçtiğimiz hafta euro/dolar paritesinde önemli seviyeler aşağı yönde geçildi.

1.1215 önemli bir destek seviyesi idi, Cuma günü aşağı yönde kırıldı. 1.1157 ile parite haftayı çok önemli bir seviyeden kapattı. 1.1162’deki 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’nın (BHO) altında, 1.1146’nın (200 günlük BHO) hemen üzerindeki bu kapanışın bu hafta daha aşağı seviyelere doğru hareket edip, etmeyeceği önemli. Teknik resme bakıldığında bu seviyelerin aşağı yönde kırılıp, 1.1100’ın (düz) test edilme olasılığı artmış durumda. Aşağı yönde 1.065-75 bandı önemli bir destek. Bu seviyeler görüldükten sonra yeniden 1.1275’e kadar bir düzeltme görülebilir.

Petrolde düşüş sürer mi?

GeçEN haftanın en “radikal” hareket eden finansal enstrümanı “finansal petrol” oldu. 9 Eylül’de 49.66 varil/dolar seviyesini gören Brent petrolünün yakın vade kontratı, geçtiğimiz hafta boyunca geriledi ve Cuma günü 45.47 seviyesi görüldükten sonra 45.98 dolardan kapandı. Önemli olan Çarşamba günü 46.75’ten geçen 50 günlük BHO’nın altındaki, 45.98’teki kapanış oldu. Teknik olarak 50 günlük BHO’nın altında bir günlük kapanış, Brent petroldeki aşağı yöndeki hareketi hızlandırdı. Bu hafta için 43.75-44.15 seviyesi önemli olacak. Bu seviyenin test edilme olasılığı yüksek. Bu seviye korun(a)madığı takdirde 42.50 varil/doların görülme olasılığı artacaktır.

Yazının devamı...

Fed’e şantaj haftası

Bizde; Kurban Bayramı tatili nedeniyle sadece önümüzdeki Cuma günü işgünü. Ancak dünya dönüyor ve küresel piyasalar çalışıyor. 20-21 Eylül’de Fed toplantısı var. Jakson Hole’da Fed Başkan yardımcısı Fischer’in “Eylül’de bir faiz artışı gelir mi, bu yıl iki faiz artışı olur mu?” sorularına “Verileri göz önüne almak kaydıyla iki sorunuzun cevabı da evet” yanıtı piyasaların keyfini kaçırmıştı.

Geçen hafta yapılan ECB toplantısı sonrasında Başkan Draghi hemen hemen yeni ne bir şey söyledi ne de yeni önemli bir adım açıkladı, tek söylediği müzakerelere devam ediyoruz oldu. İhtimaldir ki Mart’ta sona ermesi planlanan parasal genişleme “uzatılacak”. Diğer yandan; Fed toplantısına kadar önümüzdeki iki haftada bizim açımızdan sayılı günler var ama küresel piyasalar için 7-8 iş günü var. Bu süre zarfında geçtiğimiz hafta; Boston Fed Başkanı Rosengren’in “Faizler artabilir” yorumuna karşın, Fed Guvernörü Daniel Tartullo’nun “Yakın vadede faiz artırılmasına mesafeli yaklaşması” gibi farklı görüşler gelmeye devam edeceğe benziyor.

Eylül’de artış gelmez

21 Eylül’de bir faiz artışı gelir mi? Piyasa katılımcıların 3’te 2’si gelmeyeceği yönünde düşünüyor. Bunlara ben de dahilim. Ancak varlık piyasaları düşerek; bu riski azaltmak, ya da herhangi bir faiz artışı ihtimalini olabildiğince “öteleyebilmek adına” Fed’e şantaj yapmayı tercih ediyor. Bunu geçtiğimiz yaklaşık 23 toplantının 17-18’inde gördük. Fed’in faiz artış kararı alması olasılığı olan toplantılar öncesinde piyasalar geriliyor, Fed’e “Aman ha, faiz artırırsan bugünden de kötüye gideriz” mesajı verilmeye çalışıyor ki, var olan “oyun” devam edebilsin. Korkarım bu sefer de başarılı olacaklar. Bu hafta boyunca küresel varlık piyasalarında gerileme devam edecek, bono/tahvil getirileri yükselmeye devam edecek. ABD borsaları 50 günlük BHO’nın sert bir şekilde altında kapandılar. Şantajın bir parçası mı, yoksa gerçekten bir düşüş mü başladı ancak 21’inden sonra söylemek mümkün olacak. Fed’den bir faiz artışı gelmezse yeni bir ralliye (Kasım ortasına kadar sürecek) hazırlıklı olun.

Teknik yükselişler oldu

Rosengren’in açıklamaları, Eylül’de bir faiz artışı beklemiyor olsa da Fed’e şantaj için fırsat kollayan piyasaların işini kolaylaştırdı. Dolar, euro başta olmak üzere diğer para birimleri karşısında değer kazandı. Dolar endeksi (DXY) 100 günlük Basit Hareketli Ortalamanın (BHO) üzerine çıkarak haftayı 95.34’ten kapattı. Bu harekete “bağlı” olarak da TL, Brezilya Reali, G.Afrika Randı, Rus Rublesi ve Meksika Pezosu dolar karşısında değer kaybetti. Teknik olarak bu, önümüzdeki günler için çok da iyi bir haber değil.

Görünen o ki DXY’da güçlenme devam edecek. Ancak kalıcı olması ihtimali düşük. DXY’daki güçlenme gelişen ülke para birimlerini üzecek, yoracaktır.

Dolar neyi fiyatladı?

Bayramdan önceki son iki ama özellikle de son Cuma gününde dolar/TL tarafında önemli bir yükseliş yaşandı. Geçen Salı günü 2.9223 ile 2.9306’daki 200 günlük BHO’nın altında günü kapatan dolar/TL kuru geçtiğimiz Cuma günü 2.9779’u gördükten sonra 2.9695’ten kapandı. (Cumartesi günü Laleli’deki döviz büfeleri 2.9675’ten satıyorlardı) Diğer gelişen ülke para birimlerine göre dolar karşısında daha fazla değer kaybeden TL, bayramda Moody’s’den bir not indirimi mi bekliyor? Bir not indirimi mi fiyatlandı uzun tatil öncesi? Görünen o ki DXY’daki harekete bir de böylesi bir “endişe” eklemlenmiş durumda. ‘Bu nedenle 2.97’leri aşan yükseliş yaşandı’ diyenlerin bir kısmına katılıyorum. Bizim piyasalar kapalıyken yurt dışındaki işlemlerde 2.9830 ve sonrasındaki 3.0050 seviyeleri önemli olacak.

Moody’s notumuzu açıklar mı?

Moody’s notumuzu kırar mı? Gönül istemez. Notumuz yatırım yapılabilir seviyede kalsın, diğer yatırım yapılabilir seviyedeki ülkelere oranla açıkladığımız teşvik paketleriyle daha fazla yabancı yatırımcıyı ülkemize davet edebilelim. Moody’s; darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin yatırım yapılabilir olan notunu negatif izlemeye almıştı! O günden sonra Suriye’deki sıcak savaşın içine girdik. Musul harekatı konuşuluyor.

İŞID’in “başkenti” Rakka’ya koalisyon ile ortak harekat konuşuluyor. Koalisyon güçleri ile ortak harekât belki not indirimi için negatif olmayabilir. Ancak Rusya ve ABD ile ortak bir mutabakat yok ise Bayram tatilinin sonlarına doğru değilse de tatil sonrasında, Eylül ayının sonuna kadar olan sürede ama özellikle de Cuma günü piyasaların kapanışından sonra her gün Moody’s’den olası bir indirim haberine hazırlıklı olmakta fayda var.

Herkese mutlu bayramlar diliyorum. Dilerim ki, Bayram başta ülkemiz olmak üzere içinde bulunduğumuz coğrafyaya barış getirsin...

Yazının devamı...

Eylül’ü de atlattık mı?

Geçtiğimiz haftanın son iş gününde ABD’de 151 bin kişilik olarak açıklanan Ağustos ayı Tarım Dışı İstihdam (TDI) verisi piyasaları az da olsa rahatlattı. Neden derseniz, beklenti 180 bin kişilik artış idi. İşsizlik oranı yüzde 4.8 beklentiye karşın, bir önceki ayla aynı seviyede, yüzde 4.9’da kalmış. Bu veriler sonrasında Fed’in Eylül’de bir faiz artışına gitme olasılığının azaldığını düşünen piyasalar, hafta içinde yaşadıkları kayıpların bir kısmını geri almayı başardılar. Hem dışarıda, hem içeride...

Piyasaların pek de fazla dikkat etmediği Temmuz ayı TDI verisinin 255 bin kişilik artıştan 275 bine revize edilmesi oldu. Büyük ihtimalle Ağustos ayı verisi de Eylül ayı verisi açıklandığında yukarı yönde revize edilecektir. Ancak o veri açıklandığında Fed’in Eylül toplantısı bitmiş, Kasım toplantısına daha çok zaman olacak ve Ağustos verisi “manşetteki” 151 bin olarak hatırlanacak. Böylelikle Fed; Eylül’de faiz artışını da Aralık ayına ötelemiş olacak.

Temkinli hava

Manşetteki veri piyasaları bir parça rahatlatsa da veri açıklanmadan önce bazı yatırım bankası raporlarında 150 binlik veri daha fazla dillendirilmeye başlamıştı. Bir başka deyişle veri sonrasındaki iyimserlik, yerini bir süre sonra temkinli bir havaya bıraktı. Euro/dolar paritesinin veri sonrasında 1.1252’ye kadar yükselip haftayı 1.1155’ten kapatması ABD’deki tatil nedeniyle sığ piyasalarda da çok fazla değişmemesi bunun bir göstergesiydi.

Evet, veri sonrasında kötümser olmak için sebep kalmadı, ancak aşırı bir “Fed iyimserliği” yaratacak kadar da düşük bir veri gelmiş değil. Özellikle diğer gelişen ülke piyasalarının da gerisinde performans gösteren bizim piyasalarımızın ve özellikle Borsa İstanbul’un Cuma günkü veriyi normalin üzerinde bir coşku ile karşılaması dün de bunu sürdürmesi anlaşılabilir. Ancak sürdürülebilir olduğu konusunda henüz emin olmak için erken olduğunu düşünüyorum.

Pozitif sonuçlar getirir

Hafta sonu Çin’de yapılan G-20 Liderler Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı’nın başta Obama, Merkel ve özellikle Putin ile yapmış olduğu görüşmelerin önümüzdeki günlerde pozitif sonuçlar getireceği beklentisi de piyasalardaki olumlu seyri destekler nitelikteydi. Dün yapılan Basın toplantısında Cerablus-Azez hattının kontrol altına alındığı ve Halep’te Kurban Bayramı’ndan önce şehirde ateşkes sağlanabileceği haberi de önemliydi.

Tüm bu iyi haberler ve önümüzdeki haftanın 9 günlük tatilinin etkisiyle Dolar/TL kuru 2.9435’lere kadar geriledi! Uzun tatilin etkisiyle; parite 1.1035’in altına inmediği takdirde; dolara olan talebin hafta boyunca sınırlı olması beklentisiyle 2.9325-75 bandına kadar daha devam edebilecek bir hareket görülebilir. Ancak bayram sonrasından itibaren Moody’s haberleri gündeme gelebileceğinden çok da fazla rehavete kapılmamakta fayda var.

Bu hafta için BIST tarafından da 78,150-300 bölgesi önemli olacak. Kalıcı bir yükseliş için bu seviyenin geçilmesi gerekiyor. Üzerinde geçilse bile kapanışlar olmadığı takdirde geçtiğimiz Cuma ve dün arasında geride bıraktığımız 76.975 ile 77.332 arasındaki boşluğu kapatacak bir harekete hazırlıklı olmakta fayda var.

Yazının devamı...

Yellen’in faiz sinyali piyasayı etkiler mi?

Fed Başkanı Yellen’in Jackson Hole mesajları faiz artışı ihtimalini güçlendirdi. Cuma günü ABD’de açıklanacak istihdam verisi 190 bini geçerse, Fed Eylül’de hamle yapar.

Geçtiğimiz Cuma günü Jackson Hole’daki geleneksel toplantıda “Gerçekte, son aylardaki işgücü piyasasının güçlü performansı ve ekonomik aktivite ile enflasyondaki görünüm; Fed faiz oranında bir artış adımını desteklediğine inanıyorum” dedi Yellen.

“ABD ekonomisi; yatırımlardaki yavaşlığa, değerlenen doların ihracat üzerindeki olumsuz etkisine rağmen; hane halkı harcamalarının güçlü seyri sayesinde büyümeye devam ediyor. Her ne kadar büyüme, hızlı olmasa da yeni istihdam yaratmaya yeterli” diye belirtiyor Yellen.

FOMC üyelerinin de yüzde 5’lerde seyreden işsizlik ve önümüzdeki 2 yılda yüzde 2’lere yakınlaşacağı beklenen enflasyonu göz önüne aldıklarında kademeli faiz artışına uzak olmadıklarını da söyleyen Yellen’in konuşması Eylül ‘de bir faiz artışının halen daha masada olduğunu söylüyor. Ve tabii ki tüm merkez bankaları için klasik hale gelen, “Yeni verilerin bu görüşleri desteklemesi kaydıyla” diye ekliyor...

Yellen’in konuşmasında net bir yol haritası ortaya koymamış olması piyasalarca yine “güvercin” ve “yavan” bir tonda algılanınca Başkan Yardımcısı Stanley Fischer sorular üzerine konuya açıklık getirmiş: “Eylül ayı masada ve bu yıl 2 faiz artışı olabilir” demiş. Bu açıklama sonrasında; Bloomberg’de faiz ve swap oranları üzerinden yapılan hesaplamaya göre; Eylül’de faiz artışı bekleyen piyasa katılımcılarının oranı yüzde 42’ye çıkmış. Veri bağımlı hareket konusunda eleştirilen Fed için Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, “Bu ülkede o kadar çok veri yayınlanıyor ki, bu verilere bakmayıp yazı-tura mı yapalım” diyor ve bu hafta yayınlanacak istihdam verilerinin önemli olacağını vurgulamış.

Bu hafta açıklanacak Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi önemli olacak. Beklenti 180 bin kişilik bir artış. Son 3 ayın ortalamasının 190 binin üzerinde olduğunu hatırlatan Fischer ve “saz arkadaşları”, verinin 190 bin ve üzerinde açıklanması durumunda Eylül’de faiz artışına karar verebilirler mi?

Piyasalar anlamıyor

Wall Street Journal’daki bir haberde, “Yellen, piyasaları faiz artışının yaklaşmakta olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyor ancak yatırımcılar dinlemiyorlar bile” deniyor. Haksız da sayılmazlar. Yine aynı haberde denildiği üzere; bir merkez bankası başkanı faiz artış(lar)ının yaklaşmakta olduğunu daha nasıl söyleyebilir ki? Jackson Hole konuşmasına kadar ben de dahil piyasalar ABD Başkanlık seçimi öncesinde bir faiz artışı yapıl(a)mayacağını düşünüyordu. Ancak son konuşma ve Fischer’ın yorumları sonrasında bu hafta açıklanacak TDİ verisi önem kazandı ve 200 bin kişinin üzerinde artış gelecek olursa 20-21 Eylül’de yapılacak toplantıda bir faiz artışı ihtimali güçlenmiş durumda.

Yellen ellerindeki “varlıkların” bugünkü krizlerle olduğu kadar ilerideki krizlerle de mücadele konusunda yeterli olduğunu ancak gerekirse değişik varlık sınıflarından da alımlar yapılabileceğini söyledi. Böylece ilerideki bir kriz durumu için bazı kapıları açtı. Bunu da not etmekte fayda var...

ALTINA YARAMAYACAK

Herhangi bir karışıklıkta güvenli liman olarak görülen altın için Janet Yellen’in söyledikleri pek iyi haber değil. Ons/dolar bazında 1.365 seviyesini geçmekte zorlanan ve geri çekilen altın fiyatları Yellen-Fischer konuşmaları sırasında önce yükseldi, sonra da düştü ve haftayı 1.321 ons/dolar seviyesinden kapattı. Geçtiğimiz Cuma günü için altında 1.333 ons/dolar seviyesi (50 günlük BHO) önemliydi. Üzerine çıkıldı ancak kapanış çok daha altından oldu. Bu hafta için yine 1.333 seviyesi önemli olacak. Üzerine çıkılmadığı ve günlük kapanış olmadığı sürece ilk aşamada 1.310 dolar ve sonrasında da 1.285-88 dolar seviyeleri önemli olacak. Gram altın çerçevesinde bakıldığında dolar/TL kurundaki olası yükseliş nedeniyle bu düşüş fiyatlara yansımıyor gibi görünebilir ancak kurdaki hareketlerin, dolar bazındaki altın hareketlerinde sizleri yanıltmamasına dikkat etmekte fayda var.

BIST CUMA’YA KADAR DAYANIR MI?

GeçEN Pazartesi ve Salı günleri arasında 77.333 ile 76.290 arasında bir boşluk oluşmuştu. Yellen’in konuşmasıyla bu boşluk Cuma günü 77.284’e kadar kapandı. Haftanın ilk günlerinde bu boşluğu kapatacak denemeler olabilir. Ancak, bu çabaların Cuma günkü ABD TDİ verisine kadar dayanabileceğini sanmıyorum. Cuma günkü kapanış, 77.006-12 seviyesindeki 50 ve 200 günlük Basit Hareketli Ortalamaların üzerinde gerçekleşti. İyi haber ama sürdürülmesi ‘Yellen-Cerablus ortamında’ hayli zor. Yukarıda 77.730 önemli direnç olacak. Bu seviyenin 2-3 gün üzerinde kalamazsak 75.100’e gelmemiz çok da şaşırtıcı olmasa gerek.

RİSK ARTAR MI?

Gerek yurt içindeki gelişmeler, gerekse de Yellen-Fischer’ın konuşmaları kur tarafında aşağı yöndeki hareketlerin sınırlandığı, yukarı yönde risklerin arttığı anlamına geliyor. Euro/dolar paritesinin de dolardaki olası faiz artışı beklentisiyle yeniden 1.12’nin altında bir kapanış yapmasıyla (teknik olarak önemli olan 1.1207’nin de altına inilmesiyle) paritede yeni düşüşlerin, dolar/TL’de de yeni yükselişlerin önü açıldı. Dolar/TL’de geçtiğimiz Cuma günü 2.9287’nin altında bir kapanış yerine 2.9550’deki 50 günlük BHO’da bir kapanış olması bu hafta için dolar/TL kurunda yükseliş olasılığını artırıyor. 2.9600’ın üzerine çıkılması durumunda ilk aşamada 2.9860 ardından da 3.0275 seviyesinin test edilme olasılığı güçleniyor. Dolar/TL kurunda değişik sebeplerin bir araya gelmesiyle 2.9290 seviyesinin test edilmesi olasılığı halen daha var. Ancak gerek bu seviyenin altına inilmesi, gerekse de bu seviyede kalınması olasılığı hayli az.

Yazının devamı...

TCMB ‘Yola devam’ dedi

Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) 25 baz puanlık indirim geldi. Merkez Bankası gecelik marjinal fonlama faizini (üst bandı) yüzde 8.75’ten 8.50’ye indirdi. TCMB’nin borçlanma faizi ve haftalık repo ihale faizini yüzde 7.50’de sabit tuttu. “Sadeleştirme” atılan bu adım sonrasında “simetrik bir banda oldukça yaklaşıldı. Haftalık 7.50 ve gecelik 8.50. 22 Ağustos Pazartesi günü itibariyle “ağırlıklı fonlama faizinin yüzde 8.02 olduğu bir ortamda simetriye az kaldı. Gerçi son indirimle birlikte ağırlıklı fonlama faizi yaklaşık 15 baz puan gerileyecek.

Toplantı sonrasında yapılan açıklamada turizm sektöründe yaşananlara da değinilerek, “Turizm sektöründeki gelişmelerin cari denge üzerinde kısa süreli olumsuz bir etki yapması beklenmekle beraber, dış ticaret hadlerindeki gelişmelerin gecikmeli etkileri ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir” denilmiş. Turizm sektöründen gelen haberleri izledikçe PPK kadar iyimser olmak zorlaşıyor.

Açıklamada, “Temmuz ayı ortasında yaşanan yurt içi gelişmelerin piyasalar üzerindeki olumsuz etkisi, küresel risk iştahındaki artış ve alınan tedbirler sayesinde büyük ölçüde geri alınmıştır” denilerek küresel likidite sayesinde darbe girişiminin finansal piyasalardaki etkilerinin azaltılabildiğine yer verilmiş.

Küresel likiditeden sonra; yüzde 8.79’a ulaşmış olan tüketici enflasyonuna rağmen gelen faiz indirimi konusundaki en önemli dayanak ise; “Son aylarda belirgin artışlar gösteren işlenmemiş gıda fiyatlarının kısa vadede aşağı yönlü düzeltme yapabileceği öngörülmektedir.” şeklinde açıklamada yer bulan gıda fiyatlarındaki düşüş beklentisi. Rusya ile yeniden ilişkilerin tamir edilmesiyle yükselmeye başlayan işlenmemiş gıda fiyatlarının, yakınlaşmanın yeterince hızlı olmaması sonra düşeceği mi varsayılıyor, yoksa aracılık maliyetlerini kısa sürede indirebilecek adımlar mı atılacak? Kestirmek hayli zor ancak yeterince güçlü bir dayanak gibi durmuyor.

Merkez Bankası’nın elini en fazla rahatlatan son haftalarda Fed’in Eylül ayında da faiz artışı yapamayacağı, olası bir faiz artışının Aralık ayına kaldığını düşünen piyasaların getiri arayışı ile gelişen ülke piyasalarına yönelmesi oldu.

Yapılan açıklamada faiz indirimlerinin sonuna gelindiğine dair herhangi bir ipucu yok. Önümüzdeki birkaç ayda enflasyon cephesinde umulan iyileşmeler görülmez hele ki bu hafta sonu Jackson Hole’da konuşacak Fed Başkanı Janet Yellen’den herhangi bir faiz artışına dair sinyal alınacak olursa yeni faiz indirimlerini göremeyebiliriz.

Yazının devamı...

Gözler dünyanın ‘Merkez’inde

Piyasalar bu hafta merkez bankası başkanlarının katılacağı Jackson Hole toplantısına kilitlendi. Fed Başkanı Yellen’in vereceği mesajlar merakla bekleniyor. Yarın bizde de PPK toplanacak. 25 baz puanlık indirim gelebilir.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch “yatırım yapılabilir” notumuzu korudu, görünümü durağandan “negatife” indirdi. Yapılan açıklamada darbe girişiminin etkilerinin sınırlı kaldığı ancak politik istikrar konusundaki belirsizliği artırdığı, terörist saldırılar sonrasında büyüyen güvenlik endişeleri nedeniyle turizm gelirlerinde bu yılın ilk yarısındaki yüzde 41’lik düşüşe değinilmiş.

Rusya ile yakınlaşmanın kayıpların telafisine katkı sağlayacağı ama güvenlik konusunda kayda değer iyileşmeler olmadan kayıpların tamamen geri kazanılmasının zor olacağı belirtilmiş. (Van, Bitlis, Elazığ ve son olarak da Gaziantep’teki saldırılar bu konuda işimizin ne denli zor olduğunu unutturmuyor.)

Fitch ev ödevi verdi

Emsallerimizden daha yüksek büyüme oranımız (Fitch’in 2016 beklentisi yüzde 3.4) ve 2016’da GSYH’ye oranla yüzde 4.3’e gerilemesi, 2018’de yüzde 6’ya çıkması beklenen cari açık ve yıl başından bu yana artan Merkez Bankası rezervleri ile bütçe disiplinine vurgu yapılmış.

Aşağıdaki faktörlerin tek başına veya birlikte yaşanması durumunda not indirimi gelebileceği hatırlatılmış:

-Uzayan veya derinleşen politik istikrarsızlık, güvenlik açığı veya ekonomik performansı veya ekonomik kredibiliteyi etkileyebilecek jeopolitik gelişmeler,

-Yurt dışı fonlama imkanlarında yaşanabilecek sorunların ekonomiye olumsuz etkilerinin ortaya çıkması,

-Azalan borç/GSYH oranının trendinin değişmesi veya dış ekonomik dengelerin bozulması. Diğer yandan;

-Daha öngörülebilir, istikrarlı yerel politik ve güvenlik ortamın

-Ekonominin yapısal sorunlarına çözüm getiren reformların hayata geçirilmesinin de görünümün “durağana” yükseltilmesine katkıda bulunacağına değinilmiş.

Her iki durum içinde geçerli olan temel varsayımlarının; mali istikrarda devamı konusundaki kararlılık ve kilit ticari partnerlerle olan ilişkilerin kalıcı olarak bozulmaması (Bunu AB ile olan ilişkilerin devamı olarak algılamak hatalı olmaz) olduğu da açıklamada yer alıyor.

Bir darbe girişimini atlatmış, bombaların patladığı bir ülkede her şey eskisi gibi demekte zorlanan Fitch; görünümü düşürerek hepimize bir “ev ödevi” vermiş oldu. Açıklamada özellikle güvenliğe yapılan vurgular önümüzdeki dönemde hepimizi derinden etkileyecek konular.

Fitch’in bu kararı; Moodys’in negatif izlemeye aldığı notumuzu kırması için bir yol açmış olabilir. Önümüzdeki günler de bunu daha sık konuşuyor olabiliriz.

Kısa vadede piyasalar “notumuz kırılmadı” düşüncesiyle kararı ılımlı bir havada karşılamayı tercih edeceklerdir. Ancak art arda patlayan bombalar bu ılımlı havayı bozabilir. Orta vadede not konusundaki risklerimiz artıyor. Başta ekonomi yönetimi olmak üzere politika yapıcılarımız; ev ödevini doğru dürüst yapmak için çok daha fazla çalışmak zorundalar.

Enflasyon zorlayacak

Bu hafta özellikle ABD’den gelecek konut satışları, işsizlik başvuruları verileri hafta sonu Jackson Hole toplantısı haberleriyle yoğun bir hafta olacak. İçeride Merkez Bankası’nın yarın yapacağı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı önemli olacak.

Piyasa beklentisi 25 baz puanlık bir indirim daha gelmesi yönünde. Son açıklanan enflasyon verisi sonrasında böylesi bir indirim anlamlı mı? Bence değil. Temmuz ayında yüzde 1.6 artan aylık TÜFE sonrasında yıllık tüketici enflasyonu yüzde 8.79’a yükselmiş durumda. Yüzde 8.75’lik politika faizine neredeyse denk bir rakam.

Özellikle son ayda artan petrol fiyatlarının da göz önüne aldığımızda önümüzdeki aylarda enflasyonun düşeceğine dair umutlu olmak hayli zor. Merkez Bankası belki de son kez 25 baz puanlık bir indirim yapıp “sadeleştirmenin” sonuna gelindiğini, bundan sonraki indirimleri verilere bağlı olacağını açıklayabilir. Borç verme tarafında bir indirim olsa da olmasa da bunun piyasalara etkisinin sınırlı olacağını tahmin ediyorum. Eğer beraberinde yeni bir zorunlu karşılık indirimi gelecek olursa bunun kısa vadede bankacılık sektörüne desteği olacaktır.

Gecikme kimseyi üzmez

Fed Başkanı Janet Yellen, hafta sonu (25-27 Ağustos), geleneksel ve daha önceki toplantılarda önemli mesajların verildiği Jackson Hole buluşmasında konuşacak. Merkez Bankası başkanları ve önemli politika yapıcılarının bir araya geldiği toplantıda Yellen, Eylül’deki olası bir faiz artışı için mesaj verir mi? Kasım’da yapılacak ABD Başkanlık seçimleri öncesinde herhangi bir faiz artışı beklenmiyor. Geçtiğimiz Haziran’da faiz artışı bekleyen birisi olarak zaten geç kalmış olan faiz artışlarının biraz daha gecikmesinin kimseyi, özellikle de piyasaları üzmeyeceği kesin. Yine de Aralık için mesajlar verip vermeyeceğine bakılacak. Toplantı öncesi, haftanın son gününde özellikle parite tarafında oynaklıklar artabilir. Hazırlıklı olmakta fayda var.

Liranın kaderi pariteye bağlı

Geçtiğimiz hafta dolar/TL kurunun gerilemesindeki en önemli etken euro/dolar paritesiydi. 2.9450 seviyesinin aşağı yönde kırılarak 2.9150’lere gelinmesinde paritenin 1.1366’lara kadar yükselmesi önemli rol oynadı.

Sepet kur olarak bakıldığında 3.12 seviyelerinde sınırlı da olsa yatay/yukarı bir seyir izlendiğini görmek mümkün. Bu hafta PPK’dan 25 baz puan indirim veya faizlerin sabit kalması kararı çıkması durumunda (50 baz puanlık bir indirim kur üzerinde yükseltici bir etki yapacaktır) paritedeki hareketler yine belirleyici olacaktır.

Paritede 1.1345 önemliydi, kapanış 1.1321 ile bu seviyenin altında kaldı. Eğer bu hafta içinde günlük kapanışlar 1.1350’nin üzerine çıkarsa dolar/TL’de (Fitch’in ilk andaki olumsuz fiyatlaması geçtikten sonra) 2.9250’lere yeniden inilebilir. Ancak benim tahminim dolar/TL kurunda aşağı yöndeki potansiyelin azaldığı, gelecek olumsuz haberlerin kur üzerinde yukarı yönlü etki yapacağı yönünde. 2.9530-70 ilk direnç bölgesi, bu seviye yukarı geçilirse 2.9830 seviyesi test edilebilir.

Yazının devamı...

Notu kırar mı?

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Cuma günü Türkiye’yle ilgili not kararını açıklayacak. Beklentim Fitch’in Moody’s gibi pas geçip, biraz daha bekleyeceği yönünde.

Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerin yeniden normale dönecek olması piyasalara moral oldu. Fitch’i beklerken, dolar/TL ve borsada yatay seyir görülecektir.

Hafta sonu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek CNN Türk’teki söyleşisinde bu yorumu paylaştı. 5 Ağustos’ta Moodys’in “pas geçmesi” sonrasında bu Cuma günü (19 Ağustos); Fitch derecelendirme kuruluşu “rutin açıklamasını” yapacak. Piyasaların beklentisi; benim de; Fitch’in de pas geçeceği bir süre daha bekleyeceği yönünde.

Şimşek söyleşide; darbe girişimi yaşamış bir ülke olarak notumuzun indirilmesinin söz konusu olabileceğini ancak kalkışmanın hemen ardından yoğun görüşme ve çabalarla bunun hatalı bir karar olacağını anlatmak için yoğun çaba sarf ettiklerini anlattı. Diğer yandan da en ciddi makro problemimiz olan tasarruf azlığının azaltılması için başta ‘zorunlu BES” olmak üzere reformlara devam edildiğini belirtti.

Derecelendirme kuruluşları bunlarla ikna olur mu, kestirmek zor. Görünen o ki henüz daha not indirim tehlikesi savuşturulabilmiş değil. Şimşek’in yorumu da bu olasılığa karşılık piyasaları hazırlama çabası olabilir. Bu arada hem Moodys’in hem de Fitch’in Türkiye’nin not konusunda anlaşmalı şirketler olduğunu (S&P değil) hatırlatmakta fayda var. Bu anlaşmalar nedeniyle gelişmeleri izlemeyi tercih edebilirler.

Piyasalar yatay seyreder

Geçtiğimiz haftanın Türkiye açısından belki de en önemli gelişmesi , Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile St.Petersburg’da yaptığı görüşme oldu. Turizm, tarifesiz uçuşlar, inşaat firmaları ve çalışanlarının faaliyetlerine dönmesi, tarımsal ürün ihracatımız gibi görece olarak kolay çözülebilecek konulardaki mutabakatlar kamuoyu ile paylaşıldı. TANAP’a rakip olacak olan Türk Akımı’nın inşasına en kısa zamanda başlanması, Akkuyu’daki nükleer santralin ayrıcalıklı yatırım sınıfına alınması da varılan mutabakatlar arasındaydı.

Suriye başta olmak üzere Karadeniz’deki askeri konular ve Ukrayna gibi konulardaki ikinci görüşmenin detayları basına fazla yansımadı. Şimdilik MİT, Genelkurmay ve Dışişleri’nden oluşan “üçlü mekanizma” devreye alındı. Kısa vadede hızlı sonuçlar alınmasını beklemek hayalcilik olur. Yine de bu yola girilmiş olması önemli. Türkiye’nin Batı’dan kopup, Rusya ve Şangay Beşlisi’ne yaklaşacağı iddialarını destekler çok fazla kanıt da olmayınca görüşmeleri pozitif taraftan değerlendirmekte fayda var.

Rusya ile ilişkilerin yeniden başlaması, küresel piyasalardaki risk hevesinin artması, ABD borsalarının tarihi rekorlar kırması geçtiğimiz hafta bizim piyasalarımızı da olumlu etkilemişti. Dolar/TL kuru (paritenin de katkısı ile) 2.9446 ile geçtiğimiz hafta başında bahsetmiş olduğum önemli düzeltmelerinden birini tamamlamayı başardı. BIST 100 endeksi de 79.366 ile 79.250 hedefini yakaladı, sonrasında bir geri çekilme yaşandı ve haftayı 78.228’den kapattı.

Bu hafta yurt dışında ABD’nin enflasyon ve ilk işsizlik başvuruları dışında önemli bir veri beklenmiyor. Piyasalarımız açısından en önemli veri Cuma günü; ihtimaldir ki piyasalar kapandıktan sonra gelir; Fitch’den yapılacak açıklama olacak. Bu bekleyiş sırasında piyasaların yatay/gergin seyretmesi ihtimali bence fazla.

Dolarda gerileme sürer mi?

Euro/dolar paritesinin geçtiğimiz haftayı 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’nın (BHO) üzerinde kapatmasından dolayı, bu hafta içinde 1.1255 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır. Bu test pariteyi 1.1275-95 bandına kadar da taşıyabilir. Aşılmasını beklemiyorum. Böyle bir hareket dolar/TL kurunu yeniden 2.9350-2.9540 bandına indirebilir. Ancak bu olasılığın Fitch öncesinde düşük olduğunu, inilse bile kalıcı bir gerileme olmayacağını düşünüyorum. Fitch’den bir not indirimi gelse dahi bunu ancak önümüzdeki hafta fiyatlamaya başlayacağız. Eğer öncesinde Moodys’den bir indirim gelmemişse... Herhangi bir not haberi gelmediği takdirde; dolar/TL kurundaki yükselişlerin 2.9780 ile sınırlı kalması, kötüsünden de 3.00 (düz!) seviyelerinin test etmesi olasılığı var. İlk seviye belki ancak ikincisinin görülmesinin düşük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.

Risk hevesi bitiyor mu?

Geçtiğimiz hafta küresel risk hevesinin yeniden arttığı ortamdan faydalanan BIST 100 endeksinde; haftanın ilk yarısında gelmezse de, ikinci yarısında kısa vadeli bir düzeltme görebiliriz. Bu düzeltmenin ilk aşamada 77.350 seviyesine kadar devam etmesi ihtimali yüksek. Bu seviye kırılacak olursa 5-8 Ağustos tarihleri arasında geride bıraktığımız 76.065 ile 76.980 arasındaki boşluğu da kapatacak bir geri çekilme yaşayabiliriz. Çok beklememekle beraber 79.250 seviyesinin yukarı geçilmesi durumunda 80.050 ve ardından da 81.250 seviyeleri önemli dirençler olacaktır.

Brent petrol kritik seviyede

Eylül-Ekim aylarında Cezayir’de yeni bir OPEC toplantısı yapılabileceği dedikodusu, Suudi Arabistan’ın petrol piyasasının dinamiklerinde ortaya çıkabilecek değişiklikleri yakından izledikleri açıklamasından sonra fiyatlar, geçtiğimiz haftanın ikinci yarısını sert bir yükselişle tamamladı. Geçen haftanın kapanış seviyesi olan 47.17 seviyesi; 47.19’dan geçen kısa vadeli düşüş trendi ile 47.37’deki 50 günlük BHO’ya oldukça yakın olması açısından önemli ve kritikti. Neredeyse bu seviyelere kadar yükselip, kritik seviyelerin hemen altında bir kapanış oldu. Brent petrolde 9 Haziran’da 52.83 görüldükten sonra başlayan, 2 Ağustos’taki 41.49’a kadar devam eden düzeltme hareketinin de bir düzeltmesini yaşıyoruz bu aralar. Cuma günkü kapanış da son düşüş hareketinin önemli düzeltme seviyelerinden birine denk geldi. Daha fazla bir yükseliş olur mu? Olsa bile arızi olacağını, Brent’te bu seviyelerden yeniden bir düşüşün başlayacağını tahmin ediyorum. Düşüş gelmediği ve yükselişin devam ettiği durumda yeni çıkışların görülme ihtimali artacaktır. Ancak ABD’deki stokların yeni rekorları sürdürdüğü bir ortamda “finansal petrolün” bu hareketi sürdürmesi zor görünüyor. Bu seviyelerden yaşanacak bir düşüşün brent petrolü yeniden 42.10-42.50 bandına getirebileceğini düşünüyorum. Not indirimi gölgesinde yaşarken; petrol fiyatlarındaki bir düşüşün, yükselmeye başlayan cari açığa katkısı olması açısından iyi bir haber olabilir.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.