İran ambargoyu Kapalıçarşı’da deliyor

27 Mart 2012

Nükleer programı nedeniyle İran’a uygulanan ambargonun boyutu genişliyor. ABD geçen hafta İran’dan petrol almaya devam eden ve petrol alımını büyük ölçüde kesmezse yaptırımla karşı karşıya kalabilecek ülkelerin listesini yayınladı.Listede, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 12 ülke yer alıyor. İran, başta petrol olmak üzere dış ticaretindeki para transferlerinde de zorluklar yaşıyor. Bankalar, İran’a yapılacak ödemelere aracılık edip ABD’nin kara listesine girmekten korkuyor.Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen Altın ve Mücevher Zirvesi’nde Kapalıçarşı’da altın trade’i yapan bir arkadaşımla karşılaştım. Sohbetimizde konu İran’a uygulanan ambargoya geldi. Arkadaşım çok ilginç bir şey söyledi: “Ambargoyla nedeniyle hareket alanı iyice daralan İran, para transferi konusundaki baskıyı Kapalıçarşı’yı kullanarak azaltmaya çalışıyor.”“Peki bunu nasıl yapıyor?” diye sorduğumda şu yanıtı verdi: “İran malum ambargo nedeniyle başta Hindistan olmak üzere çok sayıda ülkeye yaptığı petrol satışının parasını almakta, yine yaptığı ithalatın da ödemelerini yapmakta güçlük çekiyor. Son dönemde Kapalıçarşı’da İran’dan kaçak yollarla gelen altın miktarında çok ciddi artış var. Altın cenneti Hindistan’dan gelen altın da var. Bu altınlar Türkiye’de bozduruluyor ve yine alınan para gayriresmi yollarla ülke dışına çıkıyor.”Burada şu bilgiyi vermekte fayda var. İran’ın sahip olduğu altın rezervi 300 ton civarında. Bu rezervin parasal karşılığı ise 16 milyar dolar. Hindistan ise yaklaşık 600 ton altın rezervine sahip.Net hata noksana etkisiİran ve Hindistan’dan kaçak yollarla gelen altının Kapalıçarşı’da bozdurulmasının ve bu işlemden elde edilen paraların gayriresmi yolla tekrar Türkiye dışına çıkmasının bir diğer boyutu ise ödemeler dengesiyle alakalı. Son yıllarda ödemeler dengesinde en fazla dikkat çeken kalem kaynağı belirsiz para giriş-çıkışının gösterildiği nam-ı diğer net hata noksan kalemi. Cari açığın finansmanında da önemli bir role sahip hale gelen net hata noksan kaleminde 2007 yılından bu yana 25.2 milyar dolarlık giriş olduğu dikkat çekiyor. Bu rakam geçen yıl 12 milyar 158 milyon dolar olarak gerçekleşti. İran ve Hindistan’dan kaçak yolla gelen altınların Türkiye’de bozdurulması sisteme giriş olarak yansıyor. Yastıkaltındaki altınların finansal sisteme dahil olması gibi. Ancak dışarıdan gelen altınların karşılığı alınan paranın da yine kaçak yollarla yurtdışına çıkarılması resmi verilere yansımıyor. Yani sisteme bir giriş var ancak çıkış gözükmüyor. Dolayısıyla bu hareket net hata noksan kalemine giriş olarak yansıyor. 5 yılda kaynağı belirsiz 25.2 milyar dolar geldi Tutar (milyon $)2012 Ocak 8342011 12.1582010 2.7332009 4.1472008 4.1202007 1.170TOPLAM 25.162

Devamını Oku

Arena’da çağrıya yanaşmayan Redington’a bir kötü haber daha

19 Mart 2012

Arena Bilgisayar’da şirketin yüzde 49.4’ünü alan Hintli Redington ile küçük yatırımcılar arasında ‘çağrı’ konusunda süren hukuki mücadelede mahkemeden yatırımcılar lehine bir karar daha çıktı. Ankara 8. İdare Mahkemesi, Redington’ın yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verdi. Arena Bilgisayar’da şirketin yüzde 49.4’ünü alan Hintli Redington ile küçük yatırımcılar arasında ‘çağrı’ konusunda süren hukuki mücadelede mahkemeden yatırımcılar lehine bir karar daha çıktı.Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin kararına geçmeden önce Arena Bilgisaray’da Redington ile küçük yatırımcıları karşı karşıya getiren süreci hatırlatayım:22 Eylül 2010 tarihinde Arena Bilgisayar ortaklarından İzi Kohen, Alvi Mazon, Ahmet Umur Serter, Fatma Ece Serter, Mehmet Betil ve İsmail Namık Tülümen, şirket sermayesinin yüzde 49.40’ına denk gelen paylarının (şirket sermayesinin yüzde 50.60’ı halka açık) toplam 42.5 milyon dolara Redington’a satışı için hisse devir sözleşmesi imzaladı. 29 Kasım 2010‘da da taraflarca tüm şartlar yerine getirildi ve hisse devir işlemi gerçekleşti. Arena’yı alan Redington’ın çağrı muafiyeti ise Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından kabul edildi. Çünkü SPK’nın yaptığı son düzenlemeye göre, yüzde 50 ve altında bir oranı satılan bir şirkette çağrı zorunluluğu bulunmuyordu.Ancak Arena’nın hisselerini alan küçük yatırımcılar, şirketin her ne kadar yüzde 49.40’ı satılsa da yönetimin değiştiği gerekçesiyle Danıştay nezdinde çağrı muafiyetinin iptaline yönilik dava açtı. Danıştay’ın ‘çağrı muafiyetinin yürütmesini durdurma’ kararı SPK’nın 22-26 Ağustos 2011 tarihli Haftalık Bülteni’nde yayımlandı.Danıştay’ın kararı sonrasında SPK da Redington’a küçük ortaklara çağrı veya muafiyet için yeniden başvurmasını istedi. 20 Eylül’de SPK’ya başvuran ve yeniden çağrı muafiyeti isteyen Redington, istediği olumlu yanıtı alamadı. Bunun üzerine Redington, 24 Ekim’de SPK işleminin iptaline ve söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulması talebine ilişkin SPK aleyhinde dava açtı.Bu hatırlatmadan sonra gelelim Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin geçen hafta verdiği karara. Mahkeme, Redington’ın yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verdi. Söz konusu davanın esastan görüşülmesi henüz sonuçlanmış değil. Redington, Mahkeme’nin geçen haftaki kararına da itiraz edeceklerini duyurdu. Hukuki süreç devam etse de şu ana kadar verilen tüm kararlar küçük yatırımcılar lehine çıktı. Bize ulaşan yatırımcıların konuyla ilgili eleştirilerinin başında hukuki sürecin uzun sürmesi geliyor.Yatırımcıların ortak görüşü, “Haklı olduğumuzu düşündüğümüz davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Ancak sürecin uzaması bizim alternatif yatırım fırsatlarından vazgeçmemiz anlamına geliyor” yönünde. Sürecin bir an önce sonuçlanması hem Redington hem de küçük yatırımcıların ileriye dönük yeni karar vermelerinin önünü açacak.***Yabancı bankalar Türkiye’deki alışverişlerde özel indirim yapıyor Yabancı bankalar Türkiye’ye gelen müşterilerinin yapacağı alışverişlerde özel indirimlerden yararlanmaları için özel anlaşmalar yapmaya başladı. International Bank of Azerbaijan (IBA), Mayıs sonuna kadar Türkiye’deki alışverişlerde Mastercard ya da Visa kredi kartlarını kullanan müşterilerine indirim imkanı sunuyor. IBA müşterileri Ballenciaga, Bottega Veneta, D&G, Dior, Celine, Chloe, Christian Louboutin, Ermenegildo Zegna, Fendi, Giorgio Armani, Jimmy Choo, Lanvin, Marc Jacobs, Misioni, Miu Miu, Moschino, Prada, Valentino ve Yves Saint Laurent gibi ünlü markaların yanında Beymen mağazalarında yapacakları alışverişte yüzde 10 indirim alacak. Azeri müşteriler ayrıca 45 otelde yüzde 25’e varan indirimlerden de yararlanacak.*** Sanal alemde Türkiye’nin tasarruf eğilimi tüketimden daha yüksek Türkiye’deki düşük tasarruf oranı son dönemin en çok tartışılan konularından biri. Dünya Bankası’nın Türkiye’deki düşük tasarruf oranının büyümeyi tehdit ettiği açıklamasından sonra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da bu konuda yeni adımların atılacağı sinyalini verdi. Babacan, geçen hafta mevduatta uzun vadeyi cazip hale getirecek yeni kararlar alacaklarını belirterek bireysel emeklilikte yeni bir sisteme geçileceğini ve bu konuda atacakları adımları yakında kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. BES ile ilgili atılacak adımların vergi avantajıyla ilgili olması bekleniyor.Tasarruf oranı ile ilgili tartışmaların alevlendiği bir ortamda ekonomik birimlerin internetteki tasarruf-tüketim eğilimin hangi yönde olduğunu merak ettim. Dünyanın en büyük arama motoru olan Google’ın Türkiye Finans Sektörü Yöneticisi Dilek Telkes ile bir araya geldim. Telkes bu konuyla ilgili oldukça ilginç istatistikler verdi.Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 60’ı finans ile ilgili bir arama yapıyor. Son 1 yıl içinde finans aramalarında yüzde 37.5’lik artış yaşanırken internet kullanıcıları en çok yatırım ürünleri konusunda arama yapıyor. Yatırım ürünleri arasında en çok merak edilen ürünler ise altın, döviz ve foreks işlemleri.Tüketim eğilimini gösteren kredi ve kredi kartı aramaları ise yatırım ürünlerinden sonra geliyor.Global ekonomik krizin patlak verdiği 2008 yılından bu yana yapılan aramalarda da yine tasarrufa yönelik aramaların tüketimden daha hızlı arttığını görülüyor. 2008-2011 arasında kredi aramaları 7 kat artarken yatırım ile ilgili aramalar 13 kat artış durumda.Sanal alemde tasarrufa yönelik aramaların tüketimden fazla olması umarız Türkiye’deki tasarruf oranının artacağının bir göstergesi olur.

Devamını Oku

Galatasaraylı işadamları bile Fener tahvili aldı

13 Mart 2012

Fenerbahçe’nin geçen hafta yapılan 100 milyon TL’lik tahvil ihracına 10 bin 973 yatırımcı katıldı. Tahvil ihracına aracılık eden Deniz Yatırım’ı da bünyesinde bulunduran Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, “Fener tahvilleri iyi bir getiri sunuyor. Tahvil alanlar arasında Galatasaraylı işadamları da başka takım futbolcuları da var” dedi. Rixos’un Dubai’deki otel görkemli bir açılış töreniyle hizmete girdi. Açılışa çok sayıda işadamının yanında finans dünyasının da önde gelen isimleri katıldı. Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş de Rixos The Palm Dubai’nin açılışına katılanlar arasındaydı. Dubai’de Hakan Ateş’le sohbet etme fırsatım oldu. Sohbette konu bir ara Fenerbahçe’nin geçen hafta yaptığı tahvil ihracına geldi.Hakan Ateş’le neler konuştuğumuza geçmeden önce Fenerbahçe’nin geçen hafta tamamlanan tahvil ihracı ile ilgili bazı verileri hatırlatayım: Deniz Yatırım’ın liderliğinde yapılan ihraçta Fenerbahçe 100 milyon TL’lik tahvil satışı gerçekleştirdi. Türkiye’de bir futbol kulübünün gerçekleştirdiği ilk tahvil ihracına yatırımcılardan 101 milyon 220 bin TL’lik teklif geldi. İlk olarak 50 milyon TL olarak planlanan borçlanma miktarı yüksek talep nedeniyle 100 milyon TL’ye çıktı. Yurtiçinden 10 bin 952 bireysel, 21 de kurumsal yatırımcı Fener tahvili aldı.Yatırımcılardan gelen yoğun ilgiyi hatırlatmamın ardından Hakan Ateş, tahvil ihracının oldukça başarılı geçtiğini belirterek “Türk futboluna en fazla hizmet eden finans kuruluşlarının başında geliyoruz. Fenerbahçe ve Trabzonspor’un halka arzlarını yaptık. Taraftarlara özel kredi kartları çıkardık. Kredi ilişkilerimiz oldu. Fenerbahçe’nin tahvil ihracını başarıyla tamamladık” dedi.Fenerbahçe’nin ihraç edilen 2 yıl vadeli 3 ayda bir kupon ödemeli değişken faizli tahvilleri yatırımcıya Hazine faizinden yüzde 3-3.5 civarında daha yüksek bir getiri vaadediyordu. Kesinleşen rakamlara göre, ek getiri oranı yüzde 3.5 olarak belirlendi. Başka bir ifadeyle ilk kupon ödeme dönemine ilişkin getiri oranı yıllık bileşik yüzde 13.07 oldu.Toplam 10 bin 973 bireysel ve kurumsal yatırımcının profiliyle ilgili “Bu yatırımcıların büyük bölümü Fenerbahçe taraftarı mıydı?” soruma ise Hakan Ateş şu yanıtı verdi: “Hayır. Fenerbahçeli yatırımcıların dışında başka takımı tutanlar da bu tahvilleri aldı. Fenerbahçe tahvillerini alanlar arasında Galatasaraylı işadamları da bulunuyor.”Ateş, Fenerbahçe tahvili alan başka takımlarda oynayan futbolcuların da olduğu bilgisini verdi. Koyu bir Galatasaray taraftarı olan Hakan Ateş, kendisinin de Fenerbahçe tahvili aldığını söyledi ancak hangi işadamı ve futbolcuların Fenerbahçe tahvili aldığı konusunda tam anlamıyla ser verdi sır vermedi... Cimbom da tahvil ihracına hazırlanıyor Fenerbahçe’nin tahvil ihracını başarıyla tamamlaması diğer futbol kulüplerine de örnek olacağa benziyor. Cumartesi günü ezeli rakibi Fenerbahçe ile yapacağı derbiye hazırlanan Galatasaray’ın tahvil ihracı konusunu gündemine aldığı söyleniyor. Adının açıklanmasını istemeyen konuya yakın bir kaynağım, “Fenerbahçe’nin tahvil ihracı diğer kulüplere örnek olacak. Artık kulüplerin mali yapıları ön plana çıkıyor. Galatasaray sermaye artırımı ile mali yapısını güçlendirmek istiyor. Tahvil ihracı da yine gündemde” dedi.Geçtiğimiz haftalarda sermayesini yüzde 9.900 gibi rekor bir düzeyde bedelli artırma kararı alan Galatasaray, bu artırımı geçici olarak iptal etmişti. Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ise konuyla ilgili olarak, bedelli sermaye artırımında, eski orandan vazgeçmediklerini, yöntemin değiştiğini söylemişti. Galatasaray sermayesini 2 milyon 788 bin liradan 278 milyon 808 bin liraya bedelli artırımla yükseltme kararı almıştı. A101’de çoğunluk yerine şirketin % 30’u satılacak İndirim perakendesinin yeni yıldızlarından A101’in satış sürecinde sona yaklaşıldı. Aralarında Texas Pasific Group (TPG), Investcorp ve Permira’nın da bulunduğu çok sayıda yabancı girişim sermayesi şirketinin A101’in kapısını çaldığı basına yansımıştı. Geçen hafta da dünya genelinde 23 ülkede ofisi bulunan Capital Group’un A101 yarışında öne çıktığı belirtilmişti. Edindiğim son bilgilere göre, Goldman Sachs’ın yürüttüğü süreçte A101’in çoğunluk hissesi satılmayacak. 2008 yılında kurulan A101’in yüzde 30 hissesinin satılacağını söyleyen konuya yakın bir kaynak, “Satış konusunda sona iyice yaklaşıldı. Şirkette çoğunluk hisse yerine her ortak kendi payının yüzde 30’unu satacak” dedi. A101’in çoğunluk hissesi Aydın ailesine, yüzde 21.84’ü ise Bank Asya’ya ait durumda. Yani her ortağın şirketteki payının yüzde 30’unu satması halinde Bank Asya, A101’deki payının yüzde 6.55’lik kısmını yabancılara devredecek. Şirket ortaklarının daha yüksek oranda bir hisse satışı yapmamalarının nedeni ise A101’in geleceğine olan inançları. A101’in 1.100 civarı olan mağaza sayısının 2015’e kadar 2 bine çıkarılması hedefleniyor. Ortaklar, hızlı büyüme sonrasında şirketin değerinin daha da artacağını düşünüyor. 2011’de doğrudan yabancı sermaye az ama ‘öz’ geldi Merkez Bankası dün Ocak ayı cari işlemler açığı rakamlarını açıkladı. Cari işlemler açığı 6 milyar dolarla beklentilerin üzerinde geldi. Türkiye ekonomisinin “yumuşak karnı” olarak görülen cari açığın finansmanı yine yüksek sesle tartışılmaya başlandı. Sıcak para olarak bilinen kısa vadeli sermaye girişi yerine cari açığın doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile finanse edilmesi en sağlıklı yol olarak görülüyor. Avrupa’daki borç krizi nedeniyle geçen yıl doğrudan yabancı sermaye girişinde azalma olmasa da rakamlar Türk şirketlerinin değerlendiğini gösteriyor. Geçen yıl gelişmekte olan ülkeler arasında en fazla doğrudan yabancı sermaye çeken ülke 67.5 milyar dolarla Çin. Çin’de 1.345 şirkete yabancı ortak geldi. Türkiye’ye ise aynı dönemde 107 işlemle 9 milyar 122 milyon dolarlık giriş oldu. İşlem başına yabancı girişlerin değerine bakıldığında ise Türk şirketleri diğer 15 ülkeye oranla daha yüksek bir değerle satıldıkları dikkat çekiyor.

Devamını Oku

ING’den Denizbank’a ‘Turuncu’ teklif

6 Mart 2012

ING Bank ile Denizbank arasındaki ‘turuncu renk’ konusunda yaşanan tartışma mahkemeye taşınmıştı. “Turuncu rengi paylaşamadılar” başlıklı yazımın ardından Denizbank yetkilileri ile konunun ayrıntılarını konuştum. Denizbank KOBİ ve Tarım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sun ve Hukuk Başmüşaviri Murat Dizdar’ın konuyla ilgili görüşlerine geçmeden önce tartışmayı kısaca hatırlatmakta fayda var. Denizbank, KOBİ bankacılığı ürünleri için 5 yıl önce ‘turuncu’ adı altında farklı ürünler sunmaya başladı. ‘Turuncu 24’ adıyla KOBİ’lere kredi ürünü sunan Denizbank’ın ‘Turuncu Çek’, ‘Turuncu Destek’ diye başka bir ürünleri daha var.2007 yılı sonunda Oyakbank’ı satın alarak Türk bankacılık sektörüne giriş yapan Hollanda merkezli ING de global bir güç olmanın getirdiği avantajla yeni ürünleri tüketicilere sunarak pazar payını artırmaya çalışıyor. ING Bank bu amaç çerçevesinde 2011 yılı başında dünyada 25 milyon kişinin kullandığı ‘Turuncu Hesabı’ tanıttı. İlerleyen zamanda iki banka turuncu renk nedeniyle karşı karşıya geldi. Denizbank, bankacılık ürünlerinde ‘Turuncu’ ismini Türkiye’de ilk olarak kendilerinin kullandığını savuranarak ‘Turuncu’nun kendilerine ait olduğunu belirtti.ING Bank ise “Turuncu renk, tüm dünyada ING ile özdeşleşmiş bir renk. Dünya genelinde Turuncu adında çok sayıda ürünümüz var. Dolayısıyla Turuncu bize ait” görüşünde.Denizbank’ta “turuncu” ürünlerinin mimarlarından Gökhan Sun, turuncu sorununun mahkemeye taşınmasından önce ING Bank yetkilileri ile bir araya geldiklerini söylüyor. Bu görüşmelerde ING Bank’ın kendilerine “Turuncu rengi bize satın” teklifinde bulunduğunu belirterek, “Biz de ‘bize bir teklifte bulunun ve bunu yönetime sunalım’ dedik. Denizbank olarak 5 yıldır turuncu renge yatırım yaptık. Marka bilincinin oluşturulması ve tanıtılması amacıyla önemli paralar harcadık. Sonuçta ticari bir işletmeyiz. Rasyonel bir teklif gelmesi halinde turuncu rengin kullanımını satabiliriz. Ancak bu görüşmeden sonra herhangi bir teklif gelmedi ve sorun mahkemeye taşındı” diyor.Gökhan Sun gelişmeleri anlatırken Denizbank Hukuk Müşaviri Murat Dizdar araya giriyor: “Denizbank olarak hiçbir bankayla sorun yaşamak istemeyiz. Fakat yaşadığımız sorun mahkemeye taşındı. Biz turuncu isimli markalarımızı tescil ettirdik. Uluslararası kuruluşlar bir ürün çıkardığında faaliyette oldukları diğer ülkelerde de kullanma hakkına sahip oluyor. Ancak bunun için 6 ay içerisinde başvuru yapmaları gerekir. ING Bank böyle bir başvuruda bulunmamış.”Evet turuncu kavgasının taraflarından Denizbank’ın görüşleri böyle. Eğer ING Bank da konuyla ilgili görüşmelerini paylaşmak isterse sizlere aktaracağım...***Para simgelerindeki çift çizginin sırrı Türk Lirası’nın yeni simgesi geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı toplantıyla kamuoyuna tanıtıldı. Kimi beğendi kimi beğenmedi. Yeni simgeyi başka ülkelerin para birimleri ile karşılaştıranlar da oldu. Türk Lirası gibi birçok ülke para biriminin simgesinin ortak bir özelliği dikkat çekti: Çift çizgi. Euro, Japon Yeni, Hindistan Rupisi, Küba Pesosu, Kore Wonu, İsviçre Frankı, Nijerya Nairası, Moğolistan Tugriksi, Kosta Rika Colonu... Tüm bu para birimlerinin simgesinde çift çizgi var. Başbakan Erdoğan, TL’nin yeni simgesinin tanıtımında “Simgenin bir çıpaya benzemesi paramızın kıymet saklama aracı olarak güvenli liman olduğunu vurguluyor. Yukarı doğru kıvrımlı çizgiler yükselen değer olduğunu sembolize ediyor” açıklanmasını yapmıştı. Peki çok sayıda para biriminde yer alan çift çizginin anlamı ne? Para birimlerinin bir çoğunda çift çizgi istikrar anlamına geliyor. Çizgilerden biri ülke ekonomisini, diğeri ise para birimini gösteriyor. Örneğin, eurodaki iki düz çizgi Avrupa ekonomisinin ve euronun istikrarını simgeliyor. TL’deki gibi çift çizgilerin yukarı yönlü olması ise istikrarlı büyüme anlamına geliyor.***Sabancı ve Bank Audi’den ODEA piştisi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) bankacılık lisansını alan Lübnanlı Bank Audi’nin CFO’su Freddie Baz, geçen hafta Türkiye’de kuracakları bankanın adını ‘Odea Bank’ olarak belirlediklerini ifade ederek, “Türkçe bir isim olarak kaydettiğimiz bu ismin tüm haklarını satın aldık. Özel bir anlamı yok. Telaffuzu kolay, akılda kalan bir isim. Uzayı andırıyor, çok boyutlu, derinlikli genişleme ve büyümeyi çağrıştırıyor. O nedenle bu ismi seçtik” dedi.Özel bir anlamı olmamasına rağmen Odea ismi Türkiye’de ilk kez kullanılmıyor.2006 yılında Ömer Sabancı, Demir Sabancı, Emine Sabancı Kamışlı ve Ali Sabancı, Odea ismiyle emlak ve turizm şirketi kurdu. Şirketin ismi ise kurucuların adının ilk harfinden (Ömer-Demir-Emine-Ali) ortaya çıktı. 1 milyon TL sermayeli Sabancı Ailesi’nin Odea’sı ile Lübnanlı Bank Audi’nin Odea’sı bir anlamda pişti oldu.

Devamını Oku

SPK, Azerbaycan’ın sermaye piyasasını yeniden kurmaya talip

28 Şubat 2012

Türk bankacı ve işadamları, uluslararası platformlarda kriz tecrübelerini dünya ile paylaşıyor. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), yine gelişmek isteyen ülkelere yaptıkları anlaşmalarla destek oluyor. Son olarak SPK, Azerbaycan’ın sermaye piyasasının yeniden oluşturulması için açılan ihaleye İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ile birlikte teklif verdi. Sermaye piyasasının geliştirmek için Türkiye’yi örnek alan Azerbaycan, Dünya Bankası‘nın da desteği ile ‘Sermaye Piyasasını Modernizasyonu Projesi’ni hayata geçirmek amacında. Azerbaycan, bu proje ile sermaye piyasasının hem hukuki hem de teknik altyapısını yenilemek istiyor. Geçen hafta bu konuyla ilgili yapılan ihaleye SPK ve İMKB’nin yanında Nasdaq OMX de katıldı.SPK’nın teklifi kabul edilirse Azerbaycan’ın sermaye piyasalarının geliştirilmesi konusunda düğmeye basılacak. SPK yetkilileri, ihaleyi kazanmaları halinde Azerbaycan’a özellikle sermaye piyasası kanununun yeniden oluşturulmasında yardımcı olacaklarını ifade ediyor. Yine Azerbaycan Borsası’nda işlem gören şirket sayısının artırılması için yapılacak halka arzlar ve takas saklama konusunda da Türk bürokrasisi ‘Kardeş’ ülkeye yol gösterecek.Türkiye’de ciddi bir çalışma sonrasında oluşturulan ve eski kanunda varolan boşlukları kapatan yeni sermaye piyasası kanunu yakın bir zamanda uygulamaya konulacak. Dolayısıyla SPK’nın geçmiş tecrübeleri ile hazırladığı yeni kanun Azerbaycan için de yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.Geçen hafta yapılan anlaşma Azerbaycan ile sermaye piyasaları konusunda ilk yakınlaşma değil.2010 yılının Temmuz ayında SPK ile Azerbaycan Cumhuriyeti Menkul Kıymetler Devlet Komitesi arasında ikili işbirliği anlaşması imzalanmıştı. İki ülke kuruluşları arasında bilgi alışverişi ve teknolojik işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen anlaşmayı SPK Başkanı Vedat Akgiray ve Azerbaycan Cumhuriyeti adına Menkul Kıymetler Devlet Komitesi Başkanı Rufat Aslanlı imzalamıştı.Türkiye’de çok fazla azeri şirket kuruluyor. 2011 yılı genelinde kurulan yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 3 bin 575 olarak gerçekleşti. Bu şirketlerin 665’i İran, 354’ü Almanya, 190’ı Azerbaycan ve 140’ı Irak ortaklı olarak kuruldu. Bu da aslında Azeri Borsası ve piyasasının Türkiye yaklaşımını da gözler önüne seriyor.***Çin, devlet fonlarıyla ava çıkıyorDünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Çin, her alanda hızla zirveye tırmanıyor. Dünyanın en büyük devlet varlık fonları (Sovereign Wealth Funds) listesinde ilk 10 içerisinde Çin’den 3 fon girmeyi başardı. SWF Institute’ün hazırladığı listenin zirvesinde 627 milyar dolarlık varlığı yöneten Abu Dhabi Investment Authority yer alıyor. Bu fonu, 567.9 milyar dolar ile Çin’in devlet varlık fonlarından SAFE Investment Company izliyor. 1997 yılında kurulan SAFE Investment Company’nin 2005 yılındaki varlıklarının değeri 181.2 milyar dolar seviyesinde bulunuyordu. İhracata dayalı büyüme modeliyle varlıklarını büyüten Çin’in SAFE Investment adlı fonu da geçen 6 yılda yüzde 213 artırmayı başardı.İMKB’de Tekfen Holding, Boyner ve THY’ye yatırımları ile son dönemde adını iyice duyuran Norveç Merkez Bankası’nın yönettiği emeklilik fonları listede üçüncü sırada yer aldı. Norveç emeklilik fonunun yönettiği aktiflerin değeri 560 milyar dolar. Saudi Arabistan devlet fonu SAMA Foreign Holdings, Çinli China Investment Corporation ve National Social Security Fund, Katarlı Qatar Investment Authority yine ilk 10 içerisinde yer alan devlet varlık fonları.

Devamını Oku

Türk bankacılar şimdi de rock dünyasını sallıyor!

21 Şubat 2012

Türk bankacılar son yıllarda hangi ülkeye gitse büyük ilgi ile karşılaşıyor. Kriz tecrübelerinden yararlanmak isteyen Avrupalı bankacılar “bize ders verin” diyor. Fakat Türk bankacıların başarısı sadece meslekleri ile sınırlı değil. Türk bankacılar şimdi de rock dünyasını yerinden oynatıyor. Evet yanlış duymadınız... Türk bankacıların “stres” atmak için kurdukları Nemrud adlı rock grubu şu anda dünyanın dört bir yanında geniş bir hayran kitlesine ulaşmış durumda. Öyle böyle değil albümleri 30’u aşkın ülkede müzik marketlerde satılıyor ve son 30 yılın en iyi 10 progressive rock gruplarından biri olarak gösteriliyor. Pink Floyd, Jethro Tull ve Genesis gibi benim de çok sevdiğim gruplardan etkilenen Nemrud’un başarı öyküsüne kısaca göz atalım...Nemrud şu anda Royal Bank of Scotland’ın (RBS) Türkiye biriminde kredi yöneticisi olarak çalışan Mert Göçay öncülüğünde 2008 yılında İstanbul’da kuruldu. Grubun diğer kurucu üyeleri ise yine RBS’te Risk Yöneticisi Aycan Sarı, TEB Kurumsal Müşteri İşlemleri Direktörü Adil Giyici, Harun Sönmez ve Alpaslan Altun. Ancak geçen süreçte grup üyeleri arasında bazı değişiklikler olmuş. Nemrud bugün, Mert Göçay (Gitar-Vokal), Aycan Sarı (Bas gitar), Mert Alkaya (Davul) ve Mert Topel (Keyboard) ile yoluna devam ediyor.Mert Göçay’ın müzikle tanışması da oldukça ilginç. TRT’de yayımlanan Çıngırak programını izleyen Göçay, programdaki soruya yanıt vererek elektro gitar kazanmış. “Bir işaret olabilir” diyerek gitar çalmaya başlayan Göçay, “Grubu kurdum, besteler yaptım ve albüm çıkardık” diyor.Kasım 2009’a gelindiğinde Nemrud, “Journey of the Shaman” isimli ilk albümlerini çıkardı. Albümün çıkarılmasında Mert Göçay ile tanışmalarından sonra sıkı arkadaş olan ve grubun kurulmasında büyük emeği geçen progressive rock‘ın efsanelerinden eloy‘un kurucusu Frank Bornemann, albümün yurtdışındaki tanıtımı için gönüllü elçileri olmuş.Dünyanın dört bir yanından hergün yeni bir röportaj talebi aldıklarını söyleyen Mert Göçay, Türkiye’deki ilgisizlikten şikayetçi. Hollanda, İngiltere, Macaristan, Fransa ve Norveç gibi çok sayıda ülke basınından röportaj talebi gelmiş.Hiçbir tanıtım kampanyası yapmadan kısa sürede birçok ülkede geniş hayran kitlesine ulaşan Nemrud’un tek istediği rock festivallerinde yer almak ve şarkılarını Türk izleyicilere dinletmek. Kısa sürede çok önemli bir başarıya imza atan Nemrud aslında bunu çoktan haketmiş durumda. Organizatörlere duyurulur... Soldan sağa: Mert Topel (Keyboard), Mert Göçay (Gitar-Vokal), Aycan Sarı (Bas gitar), Mert Alkaya (Davul).***Çağlayan’ın Kızılderili taktiği tutmadı2011 yılının Şubat ayında zamanın Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Kızılderili kabileleri ile Muş’taki aşiret isimlerinin birbirine çok benzediğine dikkat çekerek, önümüzdeki dönemde ABD ile ticari ilişkilerin artırılması çerçevesinde Kızılderililer’e altyapı ve ev yapma projesine büyük önem vereceklerini söylemişti.ABD’de açıklanan veriler şimdinin Ekonomi Bakanı Çağlayan’ın istediği tam olarak gerçekleşmediğini gösteriyor. ABD’de geçen hafta açıklanan dış ticaret rakamları, ABD’ye ithalatta çok hızlı bir artışın yaşandığını gözler önüne seriyor. Aralık ayında 178.8 milyar dolarlık ihracat yapan ABD, yılın tamamında 2.1 trilyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı.2011 yılında ABD’nin ihracat pazarları arasında en hızlı tırmanış Türkiye’de yaşandı. ABD’nin Türkiye’ye ihracatı geçen yıl yüzde 43.6 yükseldi. İkinci sırada yüzde 38.6’lık artışla Panama geldi. Bu iki ülkeyi yüzde 35 ile Honduras izledi. ABD ihracatının en hızlı arttığı diğer ülkeler ise şöyle sıralandı: Yüzde 33.2 ile Arjantin, yüzde 31.7 ile Hong Kong, yüzde 30.3 ile Şili, yüzde 30 ile Peru.TUİK’e göre artış % 30Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) açıkladığı dış ticaret verileri ise Türkiye’nin ABD’den yaptığı ithalatın 2011’de yüzde 30.1 arttığı yönünde. 2010’da ABD’den 12.3 milyar dolarlık ithalat yapan Türkiye, geçen yıl ABD’den 16 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracat 2011’de yüzde 22 artarak 3.7 milyar dolardan 4.6 milyar dolara çıktı. ABD’nin 2011’de ihracatını en fazla artırdığı ülkeler (%) 1- Türkiye 43.62- Panama 38.63- Honduras 35.04- Arjantin 33.25- Hong Kong 31.76- Şili 30.37- Peru 30.08- Brezilya 28.39- G. Afrika 28.010- Guatemala 26.6

Devamını Oku

No comment* Türkiye’de yanlış anlaşılıyor

13 Şubat 2012

ZURICH SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ, YAPI KREDİ SİGORTA HAKKINDA İLK KEZ KONUŞTU 2008 yılında TEB Sigorta’yı aldıktan birkaç ay sonra Yapı Kredi Sigorta’yı da bünyesine katmak için atağa kalkan Zurich Sigorta, ABD’de patlak veren ekonomik kriz nedeniyle bu kararından vazgeçmişti.Geçtiğimiz günlerde Zurich Sigorta’nın yeniden Yapı Kredi Sigorta’yı almak istediği ve teklifini sunduğu basına yansımıştı. Haber sonrasında Yapı Kredi Bankası’ndan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, Yapı Kredi Sigorta’nın satışı ile ilgili bir yönetim kurulu kararı olmadığı ve yürütülen bir satış işlemi olmadığı belirtildi. Zurich Sigorta’dan ise ‘no comment’ yani ‘yorum yok’ açıklaması gelmişti.Geçen hafta Zurich Sigorta Genel Müdürü Lutz Bauer ile kahvaltıda biraraya geldim. İlk sorum, “Yapı Kredi Sigorta’ya teklif verdiniz mi?” oldu. Yanıt yine aynıydı: No comment. Bu yanıt üzerine, “Yapı Kredi Bankası, ‘yürütülen satış işlemi’ yok açıklamasını yaptı. Siz ise ‘Yorum yok’ diyorsunuz. Burada bir tezatlık yok mu?” dedim.Hedef ilk 5Bauer, şöyle devam etti: “Türkiye’de ‘No comment’ biraz farklı anlaşılıyor. Biz, ‘Konuyla ilgili olarak söyleyecek bir şeyimiz yok’ diyoruz. Ama no comment, ‘Olabilir de olmayabilir de. Sessiz kalma hakkımızı kullanıyoruz’ şeklinde yorumlanıyor.”Konuşmamız Türkiye ile ilgili hedefleri ile devam etti. Bauer, Türkiye’nin kendileri için çok önemli bir pazar olduğunu ve büyümek istediklerini söyledi. “Hedefimiz ilk 5’e girmek” diyen Bauer’e “Bu hedefe başka bir sigorta şirketi almadan ulaşabilir misiniz?” diye sordum. Bauer, “Bu bizim orta vadeli hedefimiz. Bu hedefe inorganik büyüme ile yanı satın almasız ulaşmak zor gözükebilir. Bize güç katacak her türlü fırsatı değerlendiririz” dedi. Konuşmalardan ‘satın alma’nın büyümek için tek şart olmadığı izlenimine kapılıyorsunuz. Bauer, Zurich Sigorta olarak sundukları hizmetin kalitesinin onları zaten üst sıralara taşıyacağı görüşünde. Yaptıkları anketlerde müşterileri memnuniyeti yüzde 97 gibi oldukça yüksek bir oranda çıkmış. Bu memnuniyetin çığ gibi büyüyeceğini ve pazar paylarına yansıyacağını düşünen Bauer bir örnek veriyor: “Van depreminden sonra müşterilerine en kısa zamanda ulaşan sigorta şirketi olduk. 24 saat sonra ulaşmadığımız müşterimiz kalmadı. Bu onlara büyük bir güven veriyor. Tüm dağıtım kanallarımızda en iyi hizmeti vermek için operasyonel mükemmelliği hedefledik. Böylelikle pazarda da bir fark yaratmak istiyoruz.”Sigorta sektöründeki yüksek rekabet fiyatlara da yansımış durumda. Benzer ürünlere sigorta şirketleri farklı fiyatlar sunuyor. Dünyanın her yerinde fiyat rekabetinin yaşandığını ifade eden Bauer’e göre Türkiye’de bu rekabet biraz abartılmış durumda. Bauer, ucuz ürünün kaliteli olamayacağı konusunda ısrarlı.***** BES’e girmeyi şu an düşünmüyoruzGeçtiğimiz haftalarda Halkbank ve Bank Asya, bireysel emeklilik hizmeti verebilmek için gerekli lisansları Hazine’den aldı. “BES ile ilgili hedefleriniz neler? Lisans ya da şirket almayı düşünüyor musunuz?” sorusuna Lutz Bauer şu yanıtı verdi: “Şu anda böyle bir planımız yok. Çünkü bireysel emeklilik ürünlerini satabilmek için dağıtım kanalına ihtiyacınız var. Bizim Fortis ile (TEB) yaptığımız dağıtım anlaşması hayatdışı sigorta ürünlerini kapsıyor. Bireysel ürünleri bu kanaldan satmamız zor. Çünkü TEB, Cardif’in bireysel emeklilik ürünlerini satıyor.”“O zaman siz de dağıtım kanalı olan bir bireysel emeklilik şirketi alırsınız” şeklindeki yorumum üzerine Bauer, sadece gülümsemekle yetindi.***** Taraf yeniden halka arz hazırlığındaPiyasalardaki olumsuz konjonktür nedeniyle 12-13 Ocak’taki halka arzını ileri bir tarihe ertelemek zorunda kalan Taraf Gazetesi’nin yeniden halka arz hazırlığı yaptığı söyleniyor. Kulislerde konuşulanlara göre, Taraf Gazetesi şartların oluşması durumunda Mart ayının ilk haftalarında yeniden halka arz için düğmeye basacak.Yeterli talebin gelmediği halka arzda Taraf Gazetecilik’in 8 milyon TL tutarındaki çıkarılmış sermayesinin 10.5 milyon TL’ye yükseltilmesi, nakit olarak artırılan 2.5 milyon TL nominal değerli payların halka arz edilmesi planlanıyordu. Halka arzda bir adet payın fiyat aralığı 3.90 TL-4.30 TL olarak belirlenmişti.Taraf Gazetesi, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak ve bazı bölge baskılarının başlatılmasının yanı sıra, sektörel ekler çıkararak reklam kitlesini artırma amacıyla sermayesinin yüzde 23,81’ini halka arz etmek istiyor.***** İş Bankası bölgenin en büyük biyometrik ATM ağını kuruyorİş Bankası, 2010 yılında başlattığı bölgenin en büyük biyometrik ATM ağını kurma çalışmalarında sona yaklaşıldı.Parmak izi ile kullanılan ATM sayısını 2.400’e çıkaran İş Bankası böylece EMEA olarak bilinen Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinin en geniş biyometrik ATM ağına sahip oldu.Söz konusu proje Japon Hitachi firması ile yürütüldü.

Devamını Oku

‘Turuncu’yu paylaşamadılar

6 Şubat 2012

Turuncu renk, Denizbank ile ING Bank’ı karşı karşıya getirdi. Denizbank’ın KOBİ bankacılığı için kullandığı ‘Turuncu 24’ isimli ürününden sonra ING Bank da tüm dünyada bulunan ‘Turuncu Hesap’ı getirince Denizbank mahkemeye gitti. ING de açtığı karşı dava ile hakkını arıyor. Sektörde artan rekabet nedeniyle bankalar, müşteri kapmak için çeşitli ürün ve kampanyalar düzenliyor. Kimi yeni mevduat ürünleri kimi de ‘avantajlı’ kredi ürünlerini tanıtıyor. Yeni ürünlere de yepyeni bir isim bulmak gerekiyor. Aksi takdirde benzer isimler bankaları karşı karşıya getirebiliyor hatta konu mahkemelere taşınıyor. ING Bank ile Denizbank arasında da benzer bir süreç yaşanıyor. Denizbank ve ING Bank’ın ürünlerinde kullandıkları ‘turuncu’ renk her iki bankayı davalık yapmış durumda. Denizbank, KOBİ bankacılığı için ‘Turuncu 24’ ürününü piyasaya sunmuştu. Ardından ING Bank, mevduata yönelik ‘Turuncu Hesabı’ tanıttı. Her iki banka da ‘Turuncu’ ürünleriyle çok önemli başarılara imza attı.BDDK devreye girdiING Bank, mevduatta müşteri sayısını artırırken Denizbank, KOBİ’ler arasında popülerliğini daha da artırdı. Ancak bu noktada devreye Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) girdi. BDDK, ‘Turuncu’ adının müşteriler arasında kafa karışıklığına neden olabileceği ve tek bankanın bunu kullanmasını istedi. Bunun üzerine Denizbank, konuyu mahkemelere taşıdı. ING Bank da karşı dava açtı.Denizbank, bankacılık ürünlerinde ‘Turuncu’ ismini Türkiye’de ilk olarak kendilerinin kullandığını savuranarak ‘Turuncu’nun kendilerine ait olduğunu belirtti.ING Bank ise ‘Turuncu renk, tüm dünyada ING ile özdeşleşmiş bir renk. Dünya genelinde Turuncu adında çok sayıda ürünümüz var. Dolayısıyla Turuncu bize ait’ görüşünde.Dava şu anda bir sonuca bağlanmış değil, devam ediyor. Önümüzdeki günlerde mahkemenin vereceği kararla Turuncu renginin hangi bankaya ait olacağını göreceğiz. Bu zorlu bir savaşı kazanan banka için ‘Turuncu’nun artık farklı bir önemi olacak gibi. Dolayısıyla davayı kazanan bankadan önümüzdeki dönemde ‘Turuncu’ adıyla çok sayıda yeni ürün görebiliriz.*** Facebook’un ilk resmi çalışanı bir Türk Dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitesi Facebook, halka arz için düğmeye bastı. İlk tahminler Facebook’un 100 milyar dolar piyasa değeri üzerinden halka arz edileceği yönünde. Mayıs ayında tamamlanması beklenen halka arzın büyüklüğü ise 5-10 milyar dolar civarında olacağı konuşuluyor. 2004 yılında Mark Zuckerberg’in Harvard’da okurken kurduğu Facebook bugün 845 milyon kullancıya sahip.Facebook’un 2011 geliri 3.7 milyar dolar ve net kârı 1 milyar dolar. Tüm dünyada kurulduğu günden bu yana ‘virüs’ gibi yayılan Facebook’la ilgili ilginç bir ayrıntı var. Facebook’un ilk resmi çalışanı bir Türk: Taner Halıcıoğlu. Ekim 2004-Kasım 2009 tarihleri arasında Facebook’ta çalışan Halıcıoğlu, Facebook’un tüm altyapı yazılımlarını oluşturdu. Facebook’un sorun yaşamadan büyüyebilmesinde önemli bir paya sahip olduğu söylenen Halıcıoğlu, şu anda dünyaca ünlü bilgisayar oyunları geliştiren Blizzard Entertainment’ın sanal güvenlik ekibinin başında.*** Türkiye şimdi de İskandinav şirketlerin radarına girdi Son dönemde Türkiye’ye yönelik yabancı yatırım denildiğinde akla ilk önce Körfez Bölgesi geliyor. Satış süreci devam eden Denizbank’ta tek talibin Qatar National Bank olduğu söyleniyor.Her geçen gün Körfez’den yeni bir yatırımcı Türkiye’de yatırım yapmak için yeni fırsatlar aradığını açıklıyor. Ancak Körfez sermayesinin yanında İskandinav şirketlerin de Türkiye’ye ilgisi tırmanışa geçmiş durumda. İsveçli Nederman, Havak Endüstri’yi alarak Türkiye pazarına adım attı. Havak Endüstri 20 yıldır Nederman’ın Türkiye’deki distribütörlüğünü yürütüyordu.Nederman CEO’su Sven Kristensson, Türkiye ekonomisinin hızla büyüdüğünü ve kendilerinin de bu büyüyen pazarda daha etkin bir rol almak için Havak’ı aldıklarını söyledi. 30 ülkede 1400 çalışanı faaliyet gösteren Nederman, özellikle çevre teknolojisi, hava temizleme alanında hizmet veriyor.Türkiye’yi hedefine alan bir diğer şirket ise Norveçli Eltek. Telekomünikasyon ve yenilenebilir enerji projeleri için yüksek verimliliğe sahip güç sistemlerinde dünya lideri olan Eltek, 34’üncü ofisini İstanbul’da açtı.Geçtiğimiz günlerde Avrupa’nın en büyük yenilenebilir enerji şirketi olan Norveçli Statkraft da Türkiye’de gerçekleştirdiği üç HES yatırımından biri olan Çorum Kargı-Kızılırmak HES’in yatırımı için düğmeye basmıştı. Statkraft’ın bugüne kadar Türkiye’de aldığı yatırım kararları 1.2 milyar dolar oldu.

Devamını Oku