TÜRKİYE’DE öğrencilerin büyük bölümünün istedikleri alanda değil de üniversite giriş sınavında kazandıkları alanda okumak zorunda kaldıklarını belirten Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mahfi Eğilmez, bu nedenle gençlerin çoğunun işini severek yapmadığını vurguluyor.Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mahfi Eğilmez’e, “Gençlerin üniversite eğitiminden ne bekliyor? Mezun olduktan sonra istedikleri mesleği yapabilyorlar mı?” diye sorduk. İşte Eğilmez’in verdiği yanıt şöyle: Gençlerin genel olarak üniversiteden bekledikleri, belirli bir konuda uzmanlaşmak ve yaşamlarını da buna göre şekillendirmektir. Buna karşılık birçok genç, üniversitede aldığı eğitimin dışındaki işlerde istihdam olanağı bulabiliyor. Üniversite eğitimi asıl olarak uzmanlaşmış insan yetiştirmeye yönelik bir eğitimi sağlamayı hedefler. Türkiye’de öğrencilerin büyük bölümü istedikleri alanda değil de üniversite giriş sınavında kazandıkları alanda okumak zorunda kalıyor. İstedikleri alan dışında bir eğitim gören gençlerin çoğu işini severek ve isteyerek yapmıyor. Bana göre başarısızlıkların altında yatan en temel nedenlerden birisi bu.Şanslı olanlar da varŞanslı insanlar da var. Örneğin çocuk yaşlarda keman çalmayı öğrenen bir genç konservatuvarın keman bölümüne girmişse hobisini meslek haline dönüştürmüş oluyor. Bu genç mezun olup bir orkestrada çalışmaya başladığında yaşamını kazanmaya başlıyor. Bundan daha iyi bir durum düşünülemez. Ne var ki birçok kişi tam tersi bir konumda buluyor kendini. Örneğin hukukçu olmayı istediği halde sınavda kazandığı bölüm olduğu için arkeoloji okuyan ama mezun olduğunda bir şirkette pazarlamacı olarak çalışan gençler var. Bu insanlar hem okurken hem de çalışırken mutlu olamıyor. Bu gibi durumlarda çok az sayıda genç kendisini okuduğu bölüme adapte edip örneğin arkeolojiyi sevmeyi başarabiliyor. Ama mezuniyetten sonra pazarlamacılık yapıp da o işi severek yapan insan sayısı son derecede az.Rekabet hızla artıyorGünümüzde rekabet her alanda olduğu gibi eğitim ve yetişme alanında da var. Her geçen yıl üniversite sayısı artıyor, yeni üniversiteler devreye giriyor. Dolayısıyla üniversiteyi bitirmiş olanlar arasında da işe girme konusunda rekabet hızla artıyor. Birçok alanda işe başlamak için sınavlara girmek gerekiyor. İyi yetişmiş olanlar bu sınavlarda başarılı oluyor. Gençler üniversite eğitimlerinin yanına aktif spor faaliyeti, müzikle uğraşma, edebiyat ve bilim dallarıyla ilgilenme gibi eylemleri de kattıklarında yaşamda daha başarılı olabiliyorlar. Bir Çin atasözü şöyle diyor: “Tarlanı sürmezsen ambarın boş olur, kitaplarını okumazsan torunların cahil kalır.”
GEÇENLERDE Ankara’da bir konferanstayım. Yanıma bir genç yaklaştı, “Hocam, bir sıkıntımız var. Biraz konuşabilir miyiz?” dedi. Oturdu, şikâyetlerini bir bir sıraladı. O kadar mantıklı konuştu ki, hak vermemek elde değil. “Bu anlattıklarımın hepsinin belgesi var. Dava açtık” diye konuştu. Binlerce e-posta geliyor. Hiçbiri de öyle ‘kopyala-yapıştır’ türünden değil. Çocuklar oturmuş, herbiri derdini kendisi anlatmış. Canlarının yandığı belli. Yok mudur bu gençlerin derdine bir çare bulacak? Şimdi, gelen mektuplardan ikisini sizlerle paylaşacağım. Sonra oturup karar verin. Bakalım kim haklı?‘Üçüncü sınıfa geçemiyorum’- “Ben M.Ö. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği 2. sınıftayım. Aynı bölümde okuyan bütün arkadaşlarımın ortak sorunlarını bildirmek için size bu maili yolluyorum. Şu anda AÖF olarak bölümümüz kredili-dönemlik sisteme geçti. Geçme notumuz 70 oldu. 70 altı (69...) bütün notlar direkt FF olarak kalıyor. Ara notumuz yok. Bununla birlikte bir vize, bir final oluyoruz. Bir dersi bir dönemde verdik verdik, veremedik okulumuz direkt uzuyor. Aslında sistem gereği olması gereken ne bütünleme ne de yaz okulu hakkımız var. Sorunlarımız bununla da kalmıyor. Benim 2. sınıftan kalan dersim yok. Fakat 1. sınıfta veremediğim tek ders için 3’e geçemiyorum. Okul bana bu dersi vermem için hak tanımıyor. Okulun yönetmeliğinde ‘kredilerinizi 45’e kadar tamamlayarak ders seçimi yapabilirsiniz’ deniliyor. Ben 3’e geçemezken nasıl kredimi 45’e tamamyalabilirim?”‘Sistemin gerekleri yapılmıyor’- “Ben A.B. Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği lisans programı 3. sınıf öğrencisiyim. Açıköğretim Fakültesi’ne bağlı olan bu programda 1. ve 2. sınıfları yüzyüze örgün eğitim alarak okuyoruz. 3. ve 4. sınıfları ise açıktan okuyoruz. Üniversite bu sene yıllardır kullanılan bir sistemi değiştirerek birçok arkadaşımızı mağdur etti. Bu sistemin ismi ‘Bologna’dır. Anlayacağınız kredili sisteme geçtik. Bu sistemle birlikte haklarımız elimizden alındı. Kredili sistemin gerekleri de yapılmıyor. Eski sistemde olan haklarımız geri verilmiyor. Bu sistemde ortalamayla ya da çan eğrisiyle geçmek varken bizim geçme notumuz 70 oldu. 69.99’dan dahi kalan arkadaşlarımız var. Bu yeni sistemde 70, CC harf notuyla gözükürken 69.99 FF gözüküyor. Hiçbir şekilde bu küsüratlı notlar 70’e yuvarlanmıyor. CD ve DD koşullu geçme olmasına rağmen bizde mevcut değil.Ayrıca eski sisteme göre 3 vize + 1 final oluyorken şimdi dönemlik 1 vize ve 1 final yapılıyor. Ancak geçme notu 70 olduğu için vizeden alınan 60 dahi kurtarılamıyor. Ne bütünleme ne de yaz okulu var. Birçok merciye ulaşmaya çalıştık ama kimse ilgilenmedi. Dikkate dahi alınmadı. Gelecekten kaygılıyız. Eğitim hakkımızı, okuma hakkımızı elimizden alıyorlar, kısıtlıyorlar. ”- Sayın YÖK Başkanım, bu çocukların sorunlarını dikkate alacağınızı umuyorum.
Emekli hemşire İfakat Yavuz, okul yaptırmak üzere Türk Eğitim Vakfı’na (TEV) tüm birikimi olan 1 milyon lirayı bağışladı. Van merkezde TEV tarafından yaptırılacak 24 derslikli ilköğretim okulunun 2012-2013 eğitim öğretim yılına yetiştirileceği belirtildi.Türk Eğitim Vakfı (TEV), tüm birikimini okul yaptırmak üzere bağışlayan emekli hemşire İfakat Yavuz adına Van’da 24 derslikli bir ilköğretim okulu inşa ettiriyor. Van’da 23 Ekim ve 9 Kasım’da meydana gelen iki deprem felaketinin ardından gençlerin eğitimini kesintisiz sürdürmeleri için burs programı başlatan, daha sonra da “Türkiye Kumbarası Projesi” ile evsiz kalan öğretmenlere ev, öğrenci yurdu ve yeni öğrenci bursları için büyük bir projeye imza atan TEV, şimdi de çok özel bir projeyi hayata geçiriyor.Emekli hemşire İfakat Yavuz’un okul yaptırmak üzere TEV’e bağışladığı 50 yıllık birikimi olan 1 milyon TL ile Van’da 24 derslikli “TEV-İfakat Yavuz İlköğretim Okulu” yapılıyor. Van merkezde yaptırılacak olan okulun temeli bu ay içinde atılacak. 2012-2013 öğretim dönemine yetiştirilecek olan okulda 960 öğrenci eğitim görecek. TEV ayrıca Van depreminin ardından gençlerin eğitimlerini sürdürmesi için başlattığı burs programı çerçevesinde 250 öğrenciye burs veriyor. TEV Genel Müdür Yardımcısı Güsel Bilal TEV’e geçen yıl 1 milyon TL’lik birikimiyle okul yaptırmak için başvuran İfakat Yavuz adına Van’a okul yaptırmak üzere harekete geçtiklerini anlattı. Bilal, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği Van’da en merkezi konumda bulunan ancak depremde yıkılan 2 Nisan İlköğretim Okulu’nun yerine yenisini yapmak üzere çalışmaları başlattıklarını söyledi. Bilal, “Bu okul, tüm bağışlardan çok farklı bir yere sahip. Çünkü yıllarca hemşirelikle kazandığı küçük birikimlerini damla damla artıran ve TEV’e okul yaptırmak üzere bağışlayan çok özel bir kişinin adına bu okulu yapıyoruz. Birçok kurum okul yaptırıyor.Ama Sayın İfakat Yavuz tüm birikimini, 78 yaşına kadar kazandığı ve eline geçen tüm emeğini bu okul için bağışladı. Kendisinin bu önemli bağışını deprem felaketiyle yıkılan Van’da ismine yaptırılacak bir okulla gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. Bilal, İfakat hemşirenin eğitim mücadelesinin önemini tüm Türkiye’ye bir kez daha kanıtlayacak çok önemli bir bağışcı olduğunu vurgularken onun bu davranışının herkese örnek olmasını dilediklerini belirtti.
İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu (Kavram MYO), reel sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetiştiriyor. Çalışacağı firmayı bugünden belirleyip daha mezun olmadan sözleşme yapan öğrenciler var. Kavram MYO, öğrencilerini Avrupa’ya ve Amerika’ya da gönderiyor.Gelişmiş bir ekonomiye sahip olabilmenin en önemli unsurları nitelikli, katma değer üreten ve istihdam edilebilir iş gücüdür. Ülke ihtiyaçları doğrultusunda konusunda uzman, teknolojiye hakim, mesleki ve teknik eğitime sahip donanımlı bireyler yetiştirmek ise yükseköğretim kurumlarının başlıca görevlerindendir. Türkiye’de üniversiteler ve meslek yüksekokulları bu önemli görevi üstlenmiş durumdadır. Özellikle meslek yüksekokulu mezunları yoğun mesleki müfredatları ve son yıllarda gösterdikleri akademik performanslarla artık en az lisans mezunları kadar hatta reel sektörde üniversite mezunlarından daha fazla rağbet görür oldular.2007 yılında kurulan İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu aslında 40 yıla yaklaşan bir eğitim markasının en genç temsilcisidir. Bugüne kadar verdiği 800’e yakın mezunun iş hayatındaki performansları bu başarının tesadüf olmadığını gösteriyor.Yoğun mesleki eğitimReel sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetiştirmeyi amaç edinen Kavram Meslek Yüksekokulu’nda gerçekleşen yoğun mesleki eğitim sayesinde öğrenciler alanlarında tam donanımlı bir şekilde mezun oluyor ve ekonomiye katma değer sağlayan bireyler olarak iş hayatındaki yerlerini alıyorlar.Kavram Meslek Yüksekokulu, farklı sektörlerdeki çözüm ortakları sayısını her geçen gün arttırarak Kariyer Merkezi Koordinatörlüğü aracılığıyla öğrencilerine staj, mezunlarına ise istihdam olanakları sağlıyor. Aşçılıktan dış ticarete, grafik tasarımdan çocuk gelişimine kadar çeşitli meslek alanlarında ön lisans eğitimi veren yüksekokul, bölümlerinin reel sektörle olan ilişkilerini güçlü tutmak için yaptığı anlaşmalarla da dikkat çekiyor. Örneğin “Sağlık Kurumları İşletmeciliği ve Tıbbi Dokümantasyon” ve “Sekreterlik” bölümü okuyan Kavram’lı öğrenciler Pendik bölge hastanelerinde uygulama ve stajın yanı sıra iş imkânı da yakalama fırsatı buluyorlar.Kavram Meslek Yüksekokulu farklı ve iddialı akademik çalışmalarla da ilgi çekiyor. Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın tek “Çorap ve Moda Tasarım Bölümü” bunlardan sadece biri. Bu bölümün öğrencileri çorap sanayicilerinden o kadar yoğun ilgi görmüş ki, çalışacağı firmayı bugünden belirleyip sözleşme yapanlara rastlamak bile mümkün oluyor.Yabancı dilin önemiÇorap Sanayicileri Derneği ile yapılan işbirliği, Kavram Meslek Yüksekokulu’nu o ütopik “Üniversite-Sanayi İşbirliği”ni gerçekten hayata geçiren bir okul yapmış. İş hayatında yabancı dilin, özellikle İngilizce’nin önemini bilen Kavram Meslek Yüksekokulu, İngilizce hazırlık sınıfını yurt dışı lisan kurumlarının müfredat ve yaklaşımlarıyla güçlendirirken öğrencilerini Erasmus ve diğer yurt dışı alternatifleriyle Avrupa ve Amerika’ya göndererek mesleki ve sosyal gelişimlerine önemli katkılarda bulunuyor.
Zeytinburnu’ndaki Atatürk Öğrenci Sitesi’nin temeli Gençlik ve Spor Bakanı A. Suat Kılıç’ın katıldığı törenle atıldı. Vali Hüseyin Avni Mutlu, “İstanbul’da 9’u vakıf 34’ü devlet olmak üzere toplam 43 üniversite var. Bu öğrencilerimizin yurt konusunda ihtiyaçlarını gidermek zorundayız” dedi.İstanbul’un en büyük öğrenci yurdu olan Zeytinburnu’ndaki Atatürk Öğrenci Sitesi (AÖS), İstanbul İl Özel İdaresi İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında yıkılıp yeniden yapılıyor. Yeni projeyle modern bir yaşam alanına dönüşecek yurdun temel atma töreni, 9 Nisan Pazartesi günü gerçekleştirildi. Törene katılan Gençlik ve Spor Bakanı A. Suat Kılıç, 3 bin 500 öğrencinin otel konforunda odalara kavuşacağını belirterek “2002 yılında 188 bin kapasiteyle aldığımız yurtları 280 bin kapasiteye çıkardık. Yurtlarımızda doluluk oranı yüzde yüze ulaştı” dedi.Çalışmalar hızla sürüyor1 Ocak 2012 tarihinden itibaren de 270 bin öğrenciye yemek yardımı yaptıklarını dile getiren Kılıç, “Öğrenci yurdu bakımından İstanbul en fazla ihtiyaç olan şehrimizdir. Buradaki yurt kapasitesini artırmak için çalışmalarımız sürüyor. 6 bin 300 yatak kapasitesini de yakında hizmete sokacağız” diye konuştu. İstanbul Valisi Vali Hüseyin Avni Mutlu ise İstanbul’da okuyan 680 bin öğrencinin yurt ihtiyacını karşılamak için çalıştıklarını söyledi. Mutlu, “Eğitim olmadan hiçbir şey olmuyor. İstanbul’da 9 vakıf ve 34 devlet olmak üzere 43 üniversitemiz var. Bu öğrencilerimizin yurt konusunda ihtiyaçlarını gidermek zorundayız” dedi.2013 yılında hizmete girecek74 milyon 450 bin TL’ye mal olacak yurt inşaatını 2013 yılında bitirilmesi hedefliyor. 110 bin 475 metrekare kapalı alana sahip olacak yeni yurt kampüsünde 3 kız, 2 erkek öğrenci bloğu yapılacak. Yatak bloklarında özürlü öğrenciler için de odalar yer alacak. 3 bin 500 öğrenci hizmet alacak. Yurtta 1 kütüphane binası, PTT, ATM merkezleri, yemekhane, kantin, bilgisayar, bilardo, sinema, spor salonları, açık spor sahaları bulunacak. Kampüste, havuzlu bir meydan, yürüyüş parkurları, toplanma ve aktivite amaçlı bir amfi de yer alacak.*****Koç’ta 24 saatKOÇ Üniversitesi, üniversite hayatına adım atacak olan 11. ve 12. sınıf öğrencilerini 24 saat boyunca Rumeli Feneri Kampüsü’nde ağırlıyor. Bir günlüğüne üniversiteli olmanın heyecanını yaşayacak öğrenciler ilgi alanlarına göre istedikleri derslere girip kampüsün spor, sinema ve yurt gibi sosyal olanaklarından da ücretsiz olarak faydalanabilecek. Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan üniversite adayı öğrencilere kampüs hayatını bir gün boyunca yaşatmayı amaçlayan “Koç Üniversitesi’nde 24 saat” etkinliği 10-11 Temmuz, 12-13 Temmuz, 17-18 Temmuz, 19-20 Temmuz, 24-25 Temmuz, 26-27 Temmuz, 31 Temmuz-1 Ağustos, 2-3 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. Koç Üniversitesi öğretim üyeleri ve rehber öğrencileriyle katılımcı gençlere, gelecekleri ve meslek seçimleriyle ilgili kararlarını verme konusunda destek olacak. Misafir öğrenciler, 24 saat boyunca kendi alanlarında en iyi olan öğretim üyelerinden dersler alacak, yurtlarda konaklayıp spor merkezinin, yüzme havuzunun, açık havada sinema keyfinin ve daha birçok sayısız sosyal olanaklardan yararlanabilecek.
HÜSNÜ M. Özyeğin Vakfı ve Özyeğin Üniversitesi öncülüğünde yapılan, Bitlis’in Tatvan ilçesi Kavar Havzası’nda sekiz dersliğe sahip ilköğretim okulu güneş enerjisiyle elektrik üretiyor. Uzaktan eğitim amaçlı teknokütüphane de tamamlandı.Hüsnü M. Özyeğin Vakfı’nın (HMÖV) 2009 yılından bu yana Bitlis’in çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği projeler tek tek hayata geçiriliyor. Vakıf; Özyeğin Üniversitesi, YGA (Young Guru Academy), IBM, Microsoft, ANEL ve Pearson’ın işbirliğiyle iki projeyi daha tamamladı. “Güneşli Okullar, Sulu Tarlalar” adlı proje kapsamında ilk kez Tatvan’da bir ilköğretim okulunun çatısına kurulan güneş panelleriyle hem elektrik üretiliyor hem de civar köylerdeki tarlalar sulanıyor. Bunun yanında aynı okulun, içinde uzaktan eğitim amaçlı kullanılması planlanan teknokütüphanesi de tamamlandı. Bu projeler, teknoloji yardımıyla köy yaşamını daha kolay ve konforlu bir hale getirmeyi amaçlıyor. Proje sayesinde Bitlis’in Tatvan İlçesi Kavar Havzası’ndaki 8 derslikli Hüsnü M. Özyeğin Vakfı Deniz Süren İlköğretim Okulu’nun kendi elektriğini üretmesi sağlandı. Yine HMÖV tarafından “Kırsal Kalkınma Projesi” kapsamında yapılan bu ilköğretim okulu, kışın aldığı güneş ışınlarıyla kendi elektriğini üretirken yaz aylarında ise civar köylerdeki tarlaların sulamasını yapabiliyor. Bölgedeki en modern ve yenilikçi yapı olarak dikkat çeken okulun inşaatında yöreye ait tamamen doğal malzeme kullanılmasına özen gösterildi. Konumu ve yönü de güneş enerjisinden faydalanılacağı göz önüne alınarak planlanan ve buna göre yapılan okul, yöresel “ahlat taşı”nın kullanıldığı ilk bina olma özelliğine de sahip bulunuyor.Özyeğin Üniversitesi Enerji Çevre ve Ekonomi Merkezi’nin (EÇEM) destek verdiği 3.6 kilowatt’lık kapasiteye sahip olan bu sistemle aylık elektrik tüketiminde % 40 tasarruf sağlanması hedefleniyor. Bölgede bundan sonraki aşamada yapılması planlanan projeler, buradan elde edilen veriler göz önüne alınarak değerlendirilecek. 6 köy bulunan havzada mevcut sistemle 50-100 dönümlük bir alanda sulama yapılabiliyor.
HAYIRSEVER işadamı Kadir Has için vefatının 5’inci yılında düzenlenen anma töreninde ‘Kadir Has Başarı Ödülleri’ de sekizinci kez sahiplerini buldu. Ödüller mimar Emre Arolat ile genç piyano virtüözü Lara Melda’ya verildi.“Bir okul yaptırmak, bin kişiyi hapishaneye düşmekten kurtarır” sözü hayat felsefesini oluşturan, eğitim-öğretime verdiği destekle anılan merhum Kadir Has, vefatının 5. yıldönümünde “en büyük hayali” olarak tanımladığı Kadir Has Üniversitesi’nde anıldı.Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in katılımıyla Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde gerçekleştirilen törende merhum Kadir Has’ın ailesi ve sevenleri, Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Can Has, Kadir Has Vakfı Başkanı Nuri Has, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, Kadir Has Üniversitesi öğrencileri, akademik ve idari personeli yer aldı. Bakan Dinçer, merhum Kadir Has’ın Türkiye’nin önemli değerlerinden biri olduğunu belirterek hayırseverliğin ülke kalkınmasına büyük oranda katkı sağladığını söyledi. 2003-2012 yılları arasında bakanlık olarak 196 bin derslik yaptırdıklarını söyleyen Dinçer, bu dersliklerin 32 bin adedini hayırseverlerin yaptırdığını, bu doğrultuda merhum Kadir Has’ın da başta Kadir Has Üniversitesi olmak üzere eserleriyle ülkeye büyük katkı sağladığını belirtti.Bu arada Kadir Has Başarı Ödülleri de 8. kez sahiplerini buldu. Kadir Has Ödülleri, Türkiye’nin ulusal ve uluslararası düzeyde önemli başarılara imza atmış, toplumun gelişimine katkıda bulunmuş kişi ve kurumlarını tanıtmayı ve ödüllendirmeyi amaçlıyor. Ödüller bu yıl kültür sanat alanında “Üstün Başarı” ve “Gelecek Vaat Eden Sanatçı” olmak üzere iki kategoride sunuldu. Sanatta Üstün Başarı ödülü Mimar Emre Arolat’a verildi. Arolat aynı zamanda 20 bin dolar para ödülünü de almaya hak kazandı. “Gelecek Vaat Eden Sanatçı” ödülünü ise 18 yaşındaki piyano sanatçısı Lara Melda kazandı. Melda ayrıca 10 bin dolar para ödülünün de sahibi oldu.
“Sorularda bir problem görmedim. Geçen yılki YGS sorularına göre büyük farklılıklar yoktu. Türkçe soruları uzundu ama soruların uzun olması zor olduğu anlamına gelmemeli. Sürpriz bir soru yoktu. Anlatım bozukluğu, imla kuralları, dil bilgisi sorularına yer verilmemişti. Bu alandaki sorular Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)’de sorulacağını tahmin ediyorum. Tarih soruları da 2011 YGS’ye hemen hemen eş değerdi. Coğrafya’da ise zorlayıcı, bilgi içerikli sorular sorulurken, Fen Bilimleri’nde bilgiyi güncel hayata uyarlamayı gerektiren soru tipleri vardı. 2012 YGS problemsiz bir sınav oldu. Geçtiğimiz yıl ÖSYM Başkanı ve ekip yeniydi, kişiye özgü soru kitapçığı uygulaması yapıldı. Bunlar teknik olarak sorun yaşattı adaylara. Ama artık sınavlar gittikçe kolaylaşıyor, bunu herkes iyi algılasın. Çünkü üniversite, bölüm ve vakıf üniversitelerinin sayısı artıyor. Liseden mezun olan herkes 2 yıllık, Açıköğretim, Uzaktan Öğretim, ikinci öğretim gibi tercihlerle de artık üniversite mezunu oluyor. Amaç herkesi bir yere yerleştirmek artık. 2012 YGS aklı başında, hangi soruyu, hangi yöntemle çözebileceğini bilen bir öğrencinin rahatlıkla yapabileceği bir sınav oldu.”