Geçtiğimiz hafta Cannes’da düzenlenen Mipcom fuarından geri dönenlerle konuşup, Meryem Uzerli’nin de orada olduğunu öğrenince Global Agency Ceo’su İzzet Pinto’yu arayıp neler olduğunu sormak şart oldu. Muhteşem Yüzyıl’ı dünyaya satan Pinto, bu yıl fuarda en çok Meryem Uzerli’nin gelişinin ve Reaksiyon dizisinin ses getirdiğini anlattı: “Bugüne kadar yapılan en iyi furardı. Çünkü ilk kez 13 bin 800 kişi katıldı. Biz de tanıtıma çok iyi hazırlandık. Reaksiyon dizisinin sanat yönetmeni Nilüfer Çamur ajan konseptli kıyafetler tasarladı. Havaalanına gelen herkesi kadın Reaksiyon ajanları karşıladı. İnanılmaz ilgi çektik. Fuar için gelen herkesin otel odasının kapısında Reaksiyon’un tanıtımı vardı. Fuarın üçüncü günü bir dizi konferansı yapıldı. Oraya dünyada son 6 ayda yayına girmiş olan en başarılı 20 dizi seçildi. Fresh TV adı verilen bu etkinliğe girebilen tek Türk dizisi Reaksiyon oldu. Diziye Balkanlar ve Ortadoğu’dan yoğun ilgi vardı. Fuarın en çok ilgi çeken ikinci dizisi Paramparça oldu. Nurgül Yeşilçay ve Erkan Petekkaya daha önceden tanındıkları için sokakta yürümekte zorlandılar. Herkes onlarla fotoğraf çektirmek istedi. Daha dizi yayınlanmamış olmasına rağmen Balkanlar, Ortadoğu ve Güney Amerika’dan 20 ülke diziye talip oldu. Binbir Gece’nin senaristlerinden Yıldız Tunç’un Paramparça dizisini kaleme alması Güney Amerika’dan ilgi görmesini sağladı.”İzdiham yaşandıPinto, Emanet’e ve Yılanların Öcü’ne de Türkiye’de iyi reytingler aldıkları için talep olduğuna değiniyor ve Fransa, İtalya ve İspanya’nın ise Kaçak Gelinler dizisinin formatıyla ilgilendiklerini söylüyor. Kaderimin Yazıldığı Gün’e Ortadoğu, Balkanlar ve Güney Amerika talip olmuş. Binbir Gece ve Muhteşem Yüzyıl’la ise bazı Afrika ve Asya ülkeleri flört etmiş. Eylül 2015’te yayına girecek Kösem Sultan’ı neredeyse her ülke sormuş. Yani şimdiden onlarca ülke diziye talip. Gelelim fuarın en renkli simasına… Malum, Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem Sultan’ı Meryem Uzerli’nin O3 Yapım’la anlaştığını artık sağır sultan bile biliyor. Daha senaryosu, adı, oyuncuları belli olmayan dizi için Meryem Uzerli Cannes’da adeta gövde gösterisi yapmış. Pinto, “Uzerli’nin dizisinin henüz detayları belli değil. Sadece Star TV’de yayınlanacağını biliyoruz. O nedenle dizi afişleri yerine Meryem yazan pankartlar yaptırdık. Grand Otel’de Meryem Uzerli şerefine 600 kişilik bir parti verdik ama izdiham yaşandı. Meryem bir masadan diğer masaya giderken arkasında 100 kişi fotoğraf çektirmek için geliyordu. Gece için Amerika’dan özel DJ getirttik. Etkinlik çok dikkat çekti. Diziye şimdiden onlarca ülkeden talip var.” Önümüzdeki günlerde ben de Dubai’ye Meryem Uzerli’nin imza törenine gideceğim. Eminim, orada daha renkli kareler çıkacaktır. Son olarak fuar için İzzet Pinto, kendisinin rol aldığı ve rakiplerine meydan okuduğu bir reklam filmi çektirmiş. Ben izlerken çok eğlendim.Belki siz de bakmak istersiniz… www. vimeo. com / 108131311
Daha başlayacak onlarca yeni dizi var. 20 Ekim geldi ve ekranın şampiyonları kendisini belli etmeye başladı. Bu saatten sonra başlayacak yeni dizileri zorlayacak günler var. Öncelikle üç sezondur değişmeyen bir gerçek var. Pazartesi akşamları zirve Karadayı ve O Ses Türkiye arasında yaşanan rekabetle sonuçlanıyor. Salı akşamlarının şampiyonu Küçük Ağa. Ama dizi kan kaybetmeye başladı. AB’de O Ses Türkiye karşısında yenilirken, yeni başlayan dizilere de seyirci kaptırdı. O nedenle bu sezonun yeni başlayan ve en yüksek reyting alan dizisi Kaderimin Yazıldığı Gün oldu. Elimde şahane bir dizi var ve Küçük Ağa’yı yerinden ederim diyen kanal için en ideal gün salı. Çarşamba Güzel Köylü’nün şampiyonluğuyla sonuçlanıyor. Ama reyting sonuçları çok yüksek değil. Muhteşem Yüzyıl, Öyle Bir Geçer Zaman ki gibi çoklu, entrik drama çarşambanın matematiğini alt üst eder. Benden söylemesi! Şu saatten sonra hiç kimse perşembenin şampiyonu Kurtlar Vadisi Pusu’nun yerini değiştiremez. 12 yıldır olduğu gibi bu sezonu da zirvede kapatacak. Cuma iki sezondur Tüm Kişiler’de Karagül, AB’de Medcezir’in şampiyonluğuyla sonuçlanıyor. Ne yazık ki, yeni dizi için cumada iyi bir alternatif değil. Cumartesi yaz dizileri o kadar güçlü girdi ki, eski sezondan devam eden işlerin seyircilerini de aldı. Kiraz Mevsimi haftalık reytinglerde o kadar yüksek yer alıyor ki, cumartesi akşamı zirveden inmeyeceğini kanıtladı. Pazara gelince reytingler birbirine çok yakın. İlk üçe giren dizinin her an yeri değişebilir. O nedenle sağlam bir dizi zirveye oturur. Kısaca, yeni başlayan dizilere gün reçetesi verecek olursak; salı, çarşamba ve pazar dışında şampiyonluk şansı zor görünüyor.Süper Bulmaca ile yarışınDizilerde ne kadar bulmaca çözmeyi sevmiyorsak, bilgi yarışmalarını pek seven bir toplumuz. Zaten reyting sonuçlarından belli oluyor. Bloomberg HT bir ekonomi kanalı ama basit ve eğlenceli formatlar hep oradan çıkıyor. Daha önce Kelime Oyunu’nu heyecanla bu kanaldan takip ediyorduk. Ben de Yerli Dizi programımı Bloomberg HT’de yapmıştım. Kısa sürede ses getiren bir programa dönüşmüştük. C Yapım’ın kaptanı Suavi Doğan, bu kez Süper Bulmaca’yla izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor. Aslında çok basit bir yarışma Süper Bulmaca. Ama zihninize jimnastik yaptırıyor. Hem hiç yorulmadan zihin sporunuzu yapıyorsunuz, hem de günlük stresinizi atıyorsunuz. Yarışmayı Alper Ateş sunuyor. Bence Alper Ateş biraz daha rahatlarsa, yarışmacıyla daha fazla iletişime geçerse yeni bir fenomen yarışma kapıda diyorum.
Bu hafta ekranda 47 dizi yayınlandı. Ben size hem Tüm Kişiler’de, hem de AB’de ilk 20’ye giren dizilerin reyting verilerini aşağıda derledim. Yani anlayacağınız 8 televizyon kanalında yayınlanan ve bu ilk 20 listesinde yer almayan her dizi tehdit altında. Her an bittiği haberlerini duyabiliriz. Dikkat ederseniz bu sezon ekranda bir “K” harfi üstünlüğü var. Tüm Kişiler’de K harfiyle başlayan 5 dizi zirvede. Toplamda 10 dizi ilk 20 listesinde. AB’de 8 dizi K harfiyle başlıyor. Tüm Kişilere’de Kanal D 6, Fox ve Star 4, atv 3, Show, Samanyolu ve TRT 1 birer diziyle yarışıyor. TV8 transfer ettiği Kaçak Gelinler’le ne yazık ki, listeye giremedi. AB’de Kanal D 7, Star 6, Fox 3, atv ve TRT 1 iki diziyle yer alıyor. Show, Samanyolu ve TV8 hiçbir dizisiyle AB’de yarışmıyor.İNCİR REÇELİ 2 AĞLATIYORPerşembe akşamı BKM’nin yapımını üstlendiği, Halil Sezai ve Şafak Pekdemir’in başrolünü paylaştığı İncir Reçeli 2 filminin galasındaydım. İlk filmi de beğenmiştim ve sevgilisi ölen Metin’in hayatına nasıl devam edeceğini merak ediyordum. İşte o merak gözyaşlarımı içime içime akıttı. Yalnızlığımıza atılan tokat filmin her dakikasında vardı. Şafak Pekdemir’in oyunculuk perfromansı dikkat çekiyordu. İlişkiden korkup aşk bitti diye nutuk atanların çok etkileneceği bir film çıkmış ortaya. Unutmadan, filmde de söylendiği gibi, uzun süredir sevgiden kaçan yalnız bir adam gördüğünüzde çalkalayın. Çünkü seven yerleri dibe çökmüş olabilir! İncir Reçeli 2, hafta sonu aşk filmi izlemek isteyenler için ilk sıraya alınması gereken bir film. Herkese iyi seyirler.
Yapımını O3-Onur Güvenatam’ın, proje tasarımını Aynur Sayar’ın, senaristliğini Muharrem Buhara, Özlem Atasoy, Kerim Ceylan, Bektaş Topaloğlu’nun ve yönetmenliğini Ulaş İnaç’ın üstlendiği Kaderimin Yazıldığı Gün, salı akşamı ilk bölümüyle görücüye çıktı. Özcan Deniz, Hatice Şendil, Begüm Kütük Yaşaroğlu, Gürbey İleri, Hakan Meriçliler, Goncagül Sunar, Serdar Özer, Gül Onat ve Metin Çekmez’in rol aldığı dizi bir kaza sahnesiyle açılış yaptı. Kısa bir süre önce Türk televizyon tarihinin en iyi kaza sahnesini Bana Artık Hicran De dizisinde Volkan Kocatürk rejisiyle izlediğimiz için bu sahne bizi pek tatmin etmedi. Ama hikâyeyi açtı. Çok uzun süredir bu sezon dizilerin neden tutmadığına dair yazılar yazıyorum. Özellikle bu sezon her şey çok hızlı ilerliyordu. Ama karşımıza da Binbir Gece, Aliye, Asmalı Konak, Fatmagül’ün Suçu Ne gibi işler çıkmıyordu. Yani ilk bölümde zihnimize bir çengel atan ve takip hissini artıran bir iş izlemedik bu sezon. Eminim böyle işler başlasaydı izlerdik. Değişen denek yapısı da izlerdi. Sonuç olarak, adı bana fazla arabesk gelse de Kaderimin Yazıldığı Gün beklentimin çok üstünde bir iş olmuştu. En azından ilk bölüm izleyiciye bir soru sordurdu.Deniz kadınları cezbettiGelelim dizinin detaylarına… Öncelikle treatman ve diyalogların çok güçlü olduğunu söyleyemem. Ama senaryo matematiği bulmaca çözdürmeyen, hızlı, çatışması sağlam bir şekilde ilerledi. Yönetmen Ulaş İnaç elindeki senaryonun 10 kat üstünde bir atmosfer yaratmış, o nedenle emeğine sağlık. Özcan Deniz’i Seğmen Ağa’dan sonra ekranda güçlü erkek olarak görmek istediğimiz âşikar. Romantik, zengin, güçlü Özcan Deniz, hangi eğitim seviyesi ve yaş grubunda olursa olsun kadınları cezbediyor. Bu diziyle bunu bir kez daha anladık. Dizinin yayınlandıktan sonra gördüğüm her kadın Özcan Deniz’in karizmasını konuşuyordu. O nedenle Deniz yine nokta atışı yaptı. Kahraman rolünde ideal erkeğe oynarsa yeni bir fenomen yaratır. Hatice Şendil’in canlandırdığı Elif karakterinin motivasyonu kafa karıştırdı. Üniversite öğrencisi ama nar ve pamuk tarlalarında çalışıyor. Babası onun haberi olmadan onu Maksut’a satmış bile. Gözü sürekli yaşlı. İlk bölüm başına gelmeyen kalmıyor. Ama babası öldüğünde gözünden bir damla yaş bile akmıyor. Bence yanlış oyuncu rejisi. Zira, bir insan babası ne kadar kötü olursa olsun annesi onu gözünün önünde öldürdüğünde bu kadar katı olamaz. Bir eleştiri de Şendil’in kilosuna. O kadar zayıflamış ki, yüzü kaşık kadar kalmış. Hazır dizide hamile kalacakken, bir an önce kilo almalı. Karadağlar’daki Hatice Şendil gibi olmalı.Müzik baş ağrıttıDefne karakterine hayat veren Begüm Kütük Yaşaroğlu, diziye son anda dahil oldu. Çok iyi bir kadını oynuyor. Tek derdi anne olmak. Ama biz bu kadının geçmişini bilmiyoruz. Toplantısı var diye Antakya’dan ayrılıyor ve belli ki cemiyet hayatının önde gelen ailelerinden birinin kızı, işinde başarılı. Fakat seçtiği yol bu karaktere uymuyor. Daha doğrusu karakteri anlamadığımız için kafa karıştırıyor. Oyunculuk performansında da göz tırmalayan yerler var. Özellikle Defne’nin babasıyla konuşma sahnesi için daha fazla emek gerekliydi. O sahne iyi sağılıp, daha iyi oynansaydı çok ses getirebilirdi. Metin Çekmez ve Gül Onat’ın oyunculuk performansına bir şey diyemem, başarılıydılar. Ama Onat’ın peruğu gerçekten çirkin olmuştu. Hakan Meriçliler, ne yazık ki Yalan Dünya’nın Çağatay Koçtuğ’u olarak diziye katılmıştı. Daha doğrusu Çağatay sanki yeni bir diziye başlamış ve Yakup karakterini oynuyor gibiydi. Bundan sonra daha Çağatay’a daha az vurgu karakterin inandırıcılığını artıracaktır. Dizinin müzikleri kötü değildi ama o kadar çok müzik kullanımı vardı ki, resmen bir süre sonra baş ağrısı yapmaya başladı. Nedense Türk dizilerinin ilk bölümlerinde hep başrol müzik oluyor. Ama bu kez çok fazla kulak tırmaladı.İlk 5 reyting alan iş olduSonuç olarak, Kaderimin Yazıldığı Gün hatalarına rağmen bu sezon çengeli izleyiciye attı. Çünkü izlerken yormadı, kafa karıştırmadı, bulmaca çözdürmedi. Aktı, gitti. Nasıl bittiğini anlamadık. Yeni denek istemine çok uygundu. Arap ortakları nedeniyle güzel kadınlar, yakışıklı adamlar, Boğaz, yalılarda gösterilince yurtdışına da çok hitap eden bir iş olduğunu ortaya koydu. Reytinglerde de iyi bir başlangıç yaptı. Dizi, Tüm Kişiler’de 5.14 reytingle 3’üncü, AB’de 4.72’yle 4’üncü, ABC1’de 5.21’le 4’üncü oldu. Bu sezon başlayıp 5 reytingle açan ilk iş oldu. Kaderimin Yazıldığı Gün, eğer sağlam çatışmalarla yoluna devam ederse hem kaderine, hem de bu sezona adını yazdırır.
Yapımını Gold Film-Faruk Turgut’un, senaryosunu Cihan Çalışkantürk, Sinan Tuzcu ve Deniz Madanoğlu’nun, yönetmenliğini Faruk Teber’in üstlendiği Urfalıyam Ezelden dizisi pazar akşamı ilk bölümüyle görücüye çıktı. Öyküsünü Bülent İnal ve Sinan Tuzcu’nun kaleme aldığı dizide; Bülent İnal, Dolunay Soysert, Öykü Gürman, Settar Tanrıöğen, Meral Çetinkaya, Menderes Samancılar, Mine Teber, Cahit Gök, Murat Güven Akpınar ve Uğur Güneş rol alıyor. Cemal’in ağabeyi Halil öldürülünce yengesiyle evlendirilmesini, İstanbul’a göç etmesini ve sonunda yengesiyle evliyken Ceylan’a âşık olmasını konu edinen dizinin ilk bölümüne “Gamzen cellat olmuş, çok canlar yakar” adı verilmişti. 2009 yılında Şanlıurfa’da sıra gecesiyle açılan sahnenin atmosferi o kadar gerçek ve o kadar yaşıyordu ki, ilk dakikadan gönlümü fethedip “Faruk Teber farkını ortaya koydu” dedirtti. İşe o kadar özenilmiş ki, mekânlardan müziklere, oyunculuklardan kostümlere tek bir şey söyleyemem. Draması sağlam, yer yer durum komedisi ortaya çıkan dizide ilk bir saatin sonunda hikâye ikinci kırılmasını yaşadı. Halil’in düğünde vurulmasıyla aile Şanlıurfa’dan İstanbul’a göç etti ve yeni bir yaşam mücadelesi start verdi. Ceylan’ın son dakikada diziye katılmasıyla ilk bölüm sona erdi. Bu sezonun en iyi birinci bölümlerinden birini izledik. Yer yer hikâyenin ağırlığı nedeniyle sıkılsam da, nasıl başlayıp bittiğini anlamadığım bir bölüm izledik. Dizinin başrolünde müzik vardı. Cem Yıldız ve Olcayto Art’ın ellerine sağlık. Ama müzik kullanımı biraz fazla olmuştu. Dizi Tüm Kişiler’de 4.55 reytingle 3’üncü, AB’de 4.21’le 4’üncü, ABC1’de 4.58’le 3’üncü oldu. Bence daha üst sıralarda olmayı hak ediyordu. Fakat günü yanlıştı. Pazar günü genellikle ekranda daha eğlenceli işler izlemek isteyen bir seyirci var. Urfalıyam Ezelden hafta içi ekrana gelse kesinlikle daha fazla reyting alırdı.Tebrikler BüyüküstünGeçtiğimiz gün Tuba Büyüküstün Emmy’e aday oldu diye bir tweet atıldı. Ne yalan söyleyeyim buna başta herkes gibi ben de inanmadım. Tuba Büyüküstün olduğu için değil, Emmy’de sadece Amerikan yapımları ve oyuncuları yarışabildiği için… Zaten Emmy ödülleri ağustos sonunda verilmişti. O nedenle yalan haber diye düşündüm. Akşamüstü işin aslı ortaya çıktı. Meğer Tuba Büyüküstün gerçekten en iyi kadın oyuncu dalında Emmy’e aday olmuş. Ama bu Emmy hepimizin bildiği Amerikan yapımlarının yarıştığı ödül töreni değilmiş. Bu yıl 42’ncisi düzenlenen, Amerika dışı yapımların yarıştığı Uluslararası Emmy Televizyon Ödülleri’nde Tuba Büyüküstün 20 Dakika dizisindeki Melek Halaskar performansıyla aday olmuş. Rakipleri İngiltere’den Olivia Colman, Arjantin’den Romina Gaetani ve Hollanda’dan Bianca Krijgsman. Ödüller 24 Kasım’da verilecek. Ben 20 Dakika’da Büyüküstün’ü beğenmemiş ve bunu defalarca yazmıştım. Kara Para Aşk’taki Elif performansıyla aday olsa şaşırmazdım. Çünkü Elif’e çok inanmış ve bizi de Elif olduğuna inandırıyor. Ama 20 Dakika şaşırttı. Büyüküstün kadar güzel bir kadının, bu rolde hiçbir şekilde güzelliğe takılmama cesareti göstererek oynaması bence ona artı puan kazandırmış olabilir. Sonuç olarak benim beğenmem çok önemli değil. Tuba Büyüküstün’ü tebrik ediyorum. Sonuçta 60 ülkeden yapılan başvurular arasından seçildi ve uluslararası arenada Türkiye’yi temsil edecek. İnşallah ödülü 24 Kasım’da ödülle Türkiye’ye döner.
Yapımını TMC-Erol Avcı’nın, yönetmenliğini Türkan Derya’nın ve senaristliğini Necati Şahin’in üstlendiği Gönül İşleri dizisi pazar akşamı ilk bölümüyle görücüye çıktı. Başrollerini Bennu Yıldırımlar, Selma Ergeç, Sinem Kobal, Timuçin Esen ve Fırat Çelik’in paylaştığı dizi, Tüm Kişiler’de 3.57 reytingle 7’nci, AB’de 4.52’yle 2’nci, ABC1’de 4.09’la 4’üncü oldu. Özellikle AB reytingleri gayet iyi görünüyor. Diziyi geçtiğimiz çarşamba izledim. Star TV Pazarlama Müdürü Elif Güven önceden DVD yolladı. Ancak yazmamayı tercih ettim. Çünkü yayınlanmamış bir işi eleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Onun için bugüne kadar bekledim. Öncelikle jenerik tasarımını beğendiğim dizinin açılış sahnesinin figürasyonlarla başlaması ve 4 dakika sonra başrol oyuncumuz Bennu Yıldırımlar’ı cin gibi arabanın arka koltuğundan çıkmış görünce “Acaba biz nasıl bir dizi izleyeceğiz. Öldü ve ruhu mu geldi” diye düşündüm. Ardından geçmişe bağlanmamız ve bir türlü içine giremediğimiz bir çocukluk anısıyla devam etti. Gereksiz olaylar silsilesiyle geçen 14 dakika sonunda ikinci başrolümüz Saadet’le yani Selma Ergeç’le tanıştık. İlk dakikadan Türkiye’nin en büyük pırlanta şirketinin mağaza müdürünün saflıkta sınır tanımadığını da görmüş olduk. Onun gün içinde yaşadığı olay ise 3 gün sonra evleneceği Asrın’ın (Fırat Çelik) yaptığı televizyon tarihinin en tuhaf evlilik teklifiyle devam etti. Sinem Kobal’ın oynadığı Sevda’yla ise 28’inci dakika tanıştık. Timuçin Esen’le ancak 42’nci dakikada karşılaştık.Konuya 60’ıncı dakika girdiŞimdi bu dakikalara neden takıldığıma gelince… Bir hikâye izliyoruz ve içine girmek için ana konuya odaklanmak istiyoruz. Konuya ancak tüm ana oyuncu kadrosu bir araya geldiğinde girildiğine göre bizim o dizinin ne anlattığını anlamamız en az 60 dakika sürüyor. Bu da izleyiciyi kaçırıyor. Bakın, pazar gününe çok uygun dizi Tüm Kişiler’de ancak 7’nci oldu. Bence birinci sıraya oturabilecek bir malzemesi varmış ama değerlendirilememiş. Oysa dizi 42’nci dakika Timuçin Esen ve Bennu Yıldırımlar’ın kavgasıyla açılsa, oradan eve bağlansa ve devam etse çok daha bizi içine alan bir dizi izlermişiz. İsterlerse baştaki düğün sahnesini araya kurguda yerleştirirlermiş. Ama emin olun daha ilk 7 dakikada konuya girerdik. Zaten izleyicinin bir diziye tanıdığı şans süresi 7 dakika. Üstelik aynı akşam başlayan Urfalıyam Ezelden jenerik sonrası 12 dakika reklama giderek Star TV’ye büyük bir hediye verdi. Rakipleri ise özet yayınlıyordu. Bu şansı değerlendiremediler.Saadet karakteri arafta kalmışDizide karakter motivasyonu en sağlam kişi Servet. Hikâyesi var ve Bennu Yıldırımlar çok güzel oynamış. Timuçin Esen’le başarılı bir çift olmuşlar. Karşılıklı paslaşmalarını izlemek keyifliydi. Selma Ergeç’in canlandırdığı Saadet ise arafta kalmıştı. Bence Saadet saf ve güvenilir bir kadın. Ama hem yönetmenin oyuncu rejisi, hem oyuncunun yorumu, hem de senaryonun hizmet ettiği Saadet olmamıştı. Çünkü Saadet saf değil, “salak” gibi yansıtıldı. Eğer öyleyse koskoca pırlanta şirketi bu kıza nasıl emanet edilebilir? Fırat Çelik’i kendi sesiyle izledik. Açıkçası romantik sahnelerde ona o kadar inanmadık ki, az sonra dümen çevireceğini çok belli etti. Sinem Kobal’a gelince, öncelikle Serenay Sarıkaya’ya çok benzemiş. Canlandırdığı Sevda karakteri bir anti-kahraman. Ben üniversiteye giden bir kızın tek derdinin zengin erkek bulma vurgusundan çok fazla rahatsız oldum. Sevda haklı, bu devirde pazı gücünün yerini para gücü aldı ama herkes için değil. Ayrıca o kadar güzel bir kız, sümsük bir zengin çocuğuna o kadar boyun eğmez. Zaten güzelliğiyle onu tavladığı için biraz naz yapar, peşinden koşturur ki kıymeti artsın. Senarist Necati Şahin’in zengin erkek avcısı kadınları daha fazla gözlemlemesi lazım. Bekir’in kaslarını göstermek için Nişantaşı’nda çıplak yürümesi de çok gözümüzü tırmaladı. Sayfalarca yazacağım mantık hatası çıkarabilirim.Gönül İşleri eksik kalmışEzcümle; Gönül İşleri romantik komedi sevenler için şahane bir iş olabilirmiş. Ama eksik kalmış. Diziyi bir arkadaşımla izledim ve “Gönül İşleri tutmuş yaz dizilerine öykünmüş” diyerek kafamı açtı. Sahiden biz Servet’in hikâyesinde kaçan gelinle açılış yapmasıyla Kaçak Gelinler’i, Saadet’in sevgilisi Asrın’ın hırsızlığıyla Ulan İstanbul’u, Sevda’yla Kiraz Mevsimi’ni anımsamadık mı? Anlayacağınız, bir yaz dizileri karması Gönül İşleri’nin yolu açık olsun. Umarım, bundan sonraki bölümlerde ayakları yere sağlam basan hikâyeler izleriz.
İlk defa bu sezon eylül ayında başlayan hiçbir yapım zirveye oturmadı. Yüksek prodüksiyonlu, star isimlerin, yönetmenlerin ve senaristlerin rol aldığı iddialı yapımlar reyting listesinde sırayla kan kaybederken sektörde çalışan, sektörü okuyan insanlar şaşkın. Çünkü yıllardır süregelen matematik işlemiyor. İzleyici alışkanlıklarında bugüne kadar verdiği refleksten başka bir tavır sergiliyor. Hal böyle olunca, prototipler karışıyor ve agresif politika uygulanıyor. Bir ay gibi kısa bir sürede yayın hayatına başlayan ve son bulan diziler izledik. Peki ama neden bilinen formül işlemiyor? Üzerine sosyologların ve araştırma şirketlerinin çalışması gerekiyor. Fakat naçizane birkaç önerim var. Öncelikle değişen denek yapısı ezber bozdu. C, D ve E olarak kodlanan evrenin reyting yüzdesinin artırılması dengelerin bozulmasında çok etkili oldu. Bu da dizi senaryolarına şöyle yansıdı: Basit, bulmaca çözdürmeyen, kafa dağıtan, duygusu sağlam, iyi ve kötünün kırmızı kalemle altı iyice çizilen projelerin öne çıkmasını sağladı. Kısacası bu sezon gri karakterlerin, arafta kalan hikâyelerin iş yapma nşansı yok gibi görünüyor. Çünkü bu yaşadığımız dünyadaki kaos ortamında hiç kimse sağduyu, anlayış, empati duygusu beslenmiyor. Kutuplaşmanın moda olduğu dönemde izleyici takım tutar gibi iyi ve kötü karakterleri ayırmayı seviyor. Kimsenin kötünün neden kötü olduğunu anlamaya ve beklemeye tahammülü yok.Az görünür oyuncu olmak lazımBu sabırsız durumda bu sezon ekrana gelen dizilerin ilk bölümleri izleyiciyi tatmin etmiyor. Çünkü uzun uzadıya tanıtılan karakterler sebebiyle hikâyenin ne anlattığı birinci bölümde gösterilmiyor ya da bir saatten sonra dizi başlıyor. Oysa en başta söylediğim gibi ekranda sabırsız bir izleyici var. Seçeneğin bol olduğu yerde dizinin asıl hikâyesinin başlaması için bir saat beklemiyor ve kumanda da kanal değiştiriyor. Ayrıca hızlı tüketim çağında yaşadığımız için oyuncuların yaşadığı çok büyük bir handikap var. Eskiden sadece dizide izlediğimiz ve hayatı hakkında bilgi sahibi olmadığımız oyuncular izliyorduk. Hatta çoğunu dizi adıyla hatırlıyorduk. Ama sosyal medya ve magazin sayesinde herkesin hayatını adımız kadar iyi biliyoruz. Şöyle düşünün, bir dizinin ana karakterlerinin sevgilisinin kim olduğunu, nerede yemek yediğini, nasıl bir evde yaşadığını, hangi arabaya bindiğini bilen izleyici akşam dizide onu fakir ve başkasına âşık biri olarak izlediğinde inanmıyor. Çünkü sabah okuduğu gazetede ya da magazin programında hayatının tüm kodlarını öğrenmiş oluyor. Burada kastım çok fazla göz önünde olan oyuncular, lütfen herkes üstüne alınmasın.Seyirci aşka inanmak istiyorAma herkese tavsiyem biraz daha az görünür olmak. Dikkat ederseniz çok tanımayan oyuncuların hikâyelerine daha fazla inanır olduk. Çünkü izleyici ekranda izlediği aşkın gerçekliğine inanmak istiyor. O iki kişinin gerçek hayatta da aşk yaşama ihtimaline tutunuyor. Çünkü dizilerde yaşadığı gibi masalsı bir aşkı hayal ediyor. Oyuncu gerçek hayatıyla bunun tersini yaptığında ne yazık ki reddediyor. Hatırlarsanız, bunun en yakın örneğini Güneşi Beklerken dizisinde yaşamıştık. Kısacası, hepimizin bu yeni evreni anlaması için zamana ihtiyacı var. Bu süreçte heba olan onlarca proje oluyor. Galiba sektörün ne istediğini değil, önce bu siyasi ve ekonomik ortamda, tek sosyalleşme aracı televizyon olan izleyicinin ekranda ne görmek istediği üzerine araştırmalar yaptırmak gerekiyor. Belki o zaman sezonlar sürecek projeler izleriz.
Endemol Türkiye yaklaşık iki yıl önce Türkiye’de drama yapmaya karar verdi. Drama direktörlüğü koltuğunda da gayet tecrübeli bir isim olan Hülya Vural oturuyor. Uzun süredir bir araya gelmeye çalışıyorduk. Cuma günü nasip oldu ve Endemol Türkiye’nin yeni projelerini konuşmak için bir araya geldik. Öncelikle bir saatliğine oturacağımı zannedip beş saat sonunda ofisten çıkabildim. Hülya Vural, yönetici yapımcı Özlem Yurtsever ve kurumsal iletişim direktörü Çiğdem Savaşçıoğlu’yla Türk dizi sektörünü, yeni reyting sistemini ve kadın izleyiciyi masaya yatırdığımız şahane bir sohbet gerçekleştirdik. Bu sohbetten çıkardığım şu, kadın dizilerinde acayip karma bir ekip olmuşlar. Yaşanan bir duyguyu üç farklı kadın gözüyle mercek altına alıyorlar. Gelelim, Endemol’ün bu sezon işlerine…Öncelikle Star TV’de başrollerini Erkan Petekkaya, Nurgül Yeşilçay, Ebru Özkan, Cemal Hünal ve Nursel Köse’nin canlandırdığı Paramparça dizisi kasım ayının ilk haftası başlıyor. Yönetmenliğini Cevdet Mercan’ın üstlendiği dizinin senaryosunu Yıldız Tunç kaleme alıyor. Yarın yeni tanıtımı gelecek.Beş yeni dizi geliyorİkinci proje Bazı Filmler’le co-production olarak yapılıyor. Serçe Sarayı adlı dizinin senaryosunu Funda Alp kaleme alıyor. Serçe isimli dul ama eski kocasına hâlâ âşık bir kadının hayata tutunma çabasını anlatıyor. Çünkü Serçe eşi öldükten sonra yıllarca büyük bir yalanın içinde yaşadığını öğreniyor. Yeşilçam dokusunun ve mizahın iç içe geçtiği dizi ocak ayında Star TV’de ekrana gelecek. Yönetmen koltuğunda Ömür Atay oturuyor. Daha önce yazmıştım, Murat Yıldırım ve Cansu Dere aynı dizide buluşuyor. 1940’lı yıllarda yaşanan bir aşk hikâyesinin anlatıldığı diziyi Ezel dizisinin senaristleri Kerem Deren ve Pınar Bulut kaleme alıyor. Dizinin kod adı Emanet. Ama değişmek zorunda. Zira, Fox TV’de aynı isimli bir dizi daha var. Bir süredir kanallarla dirsek temasındalardı. Sonunda diziyi Fox TV aldı. Mart ayında ekrana gelmesi beklenen dizinin yönetmen ve oyuncu seçimleri net değil. Endemol Türkiye’nin bu üç proje dışında hazırladığı iki yeni dizi daha var. Biri Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon’un hikâyesini kaleme aldığı Alabora, diğeri bir hastane dizisi. Anlayacağınız, beş yeni dizi daha geliyor. Endemol sektöre hızlı giriş yapıyor. Umarım, yurtdışı menşeli bir şirket olmanın tüm avantajlarını Türk izleyicisiyle harmanlayıp kaliteli ve izlenebilir diziler sunarlar.