Yıldızsız ekrana dönüş

15 Aralık 2015

Eylül sezonunu pas geçtik. Ekim, kasım, aralık derken bir türlü dengeyi tutturamadı televizyon ekranları… Peki, eksik olan neydi? Neden başlayan pek çok dizi eskiden olduğu gibi büyük ses getirmedi? Buna bir çok neden sıralanabilir. Ancak benim dikkatimi bambaşka bir konu çekti. Son 7 yılda ekrana damgasını vuran işlerin senaristlerine bakalım önce… Ezel dizisiyle Kerem Deren ve Pınar Bulut… Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Fatmagül’ün Suçu Ne dizileriyle Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu… Karadayı, Kara Para Aşk dizilerinin senaristleri Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon… Gökhan Horzum, Coşkun Irmak, Burak Aksak, Baykut Badem ve Filiz Ekinci, Selçuk Aydemir gibi yazdıklarıyla bizi bambaşka dünyaya götüren senaristler 4 aydır ekranda yoklar. Yarattıkları dünyayı inandırıcı kılan yönetmenler; Faruk Teber, Mustafa Şevki Doğan, Cevdet Mercan, Volkan Kocatürk, Cemal Şan, Zeynep Günay Tan, Uluç Bayraktar da dört aydır ekranda yok. Gelelim oyunculara; Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Engin Akyürek, Beren Saat, Tuba Büyüküstün, Çağatay Ulusoy, Serenay Sarıkaya, Kerem Bürsin, Murat Yıldırım da dört aydır ekranda yok. Şampiyonlar liginin köşesine çekildiği bir dönemde ekran matematiği de bozuldu. Dinlenip yeni hikâyelerle döndüklerinde yeniden dizi izlemeyi seveceğimize inanmak istiyorum.HANIM KÖYLÜ GELİYORBaba Ocağı, Dürüye’nin Güğümleri ve Güzel Köylü’nün yaratıcılarından yeni dizi geliyor. Senaryosunu Baykut Badem ve Filiz Ekinci’nin kaleme aldığı, Mustafa Şevki Doğan’ın proje tasarımını ve yönetmenliğini üstlendiği dizinin adı Hanım Köylü. Ege’de çekilecek dizide bu defa kadının fendi erkeği yenecek. Dizinin oyuncu seçimleri devam ediyor. Yapımcılığını Gold Film’in üstlendiği, bahar aylarında Star TV’de ekrana gelecek Hanım Köylü’nün izleyicisi hazır. Zira, Güzel Köylü’nün sadık izleyicisi aniden biten dizinin 6 aydır tekrar başlamasını bekliyor. Güzel Köylü bu defa Hanım Köylü oldu ama yine bize organik hayatı anlatan ve masum hayatlara tanıklık edeceğimizden şüpheniz olmasın.

Devamını Oku

Ocak ayında 3 dizi başlıyor

12 Aralık 2015

Malum 2015 diziler açısından pek hayırlı geçmedi. Bu yıl başlayan ve zirveye oturan dizi sayısı sadece dört tane. Kırgın Çiçekler, Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Kiralık Aşk ve İlişki Durumu Karışık. Atv dizileri yükselişte. Star TV, bu sezon pazartesi Paramparça’yla sahip olduğu birinciliği atv’nin Kırgın Çiçekler’ine bıraktı. Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz gelir gelmez zirveye oturdu ve bu yıl oradan kalkmaya hiç niyeti yok gibi görünüyor. Çarşamba akşamlarının şampiyonu TRT 1. Diriliş dizisiyle şampiyonluktan inmiyor. Perşembe Kurtlar Vadisi Pusu 13 yıldır zirvedeki yerini koruyor. Bu sezon Kanal D’de ekrana geliyor. Cuma akşamları yazdan beri Star TV’de yayınlanan Kiralık Aşk’ındı. Ancak 2 haftadır Fox TV’nin Karagül’ü Tüm Kişiler’de atağa geçti. Cumartesi Show TV’nin tek birincilik aldığı gün. İlişki Durumu Karışık’la yazdan beri zirvede. Pazar TV8’in O Ses Türkiye’si ve Fox TV’nin O Hayat Benim’i arasında sıkı bir rekabet var.Kördüğüm derdini anlatmıyorKanallar ve izleyiciler için bereketsiz geçen 2015’i yakında bitiyoruz. 2016’nın ilk sezonu için pek çok proje bekliyor. Fox TV, ocak ayının ilk haftası Kördüğüm’ü görücüye çıkaracak. Tanıtımı oldukça iddialı ama hikâyeyi, derdini anlatmıyor. Bakalım, ikinci tanıtım bize nasıl bir ipucu verecek. Star TV, Göç Zamanı dizisinin cuma akşamı ilk tanıtımını yayınladı. Doğu-Batı sentezinde bizde her şey var diyen bir tanıtım olmuş. Hızına yetişmek mümkün değildi. Meselesini anlattığı ikinci tanıtımda her şey daha net belli olacak. Yine Star TV, Gecenin Kraliçesi’ni ocak ayında başlatacak. Ben ilk tanıtımını beğenmediğimi yazmıştım. Çok büyük umutlarla beklenen bu projenin yeni tanıtımını merakla bekliyorum. Şimdilik ocak ayı için üç proje bekliyoruz. Üçü de yapım şirketlerinden oyuncularına oldukça iddialılar. Ama 2015 reyting sıralamasını bozabilmeleri için çok sağlam bir stratejiye ihtiyaçları var.Kiralık Aşk “Oh be” dedirttiKiralık Aşk dizisini bir başka sevdiğimi sürekli yazıyorum. Belki de o nedenle yanlış gördüğüm her şey düzelsin diye sürekli dile getiriyorum. Haftalardır dizisinin ritminin bozulduğunu yazıp durdum. Bu bölümü izlerken “Oh be” dedim. Uzun süredir ilk kez klipsiz, olayı olan bir bölüm izledik. Her ne kadar rakip olan Defne ve Ömer fikrini izleyici olarak sevmesem de, hayatın kesinlikle gerçeği. Bugün herkes aşkını bile rekabet üstünden yaşıyor. Kazanmaya programlanmış kadınlar ve ciddiye almayan erkeklerin bir yansımasını izledik. Haftaya bu rekabeti kimin kazanacağını merakla izliyor olacağım. Ama gönlümden son anda bir şey olması ve Defne’yle Ömer’in rakip olmaktan vazgeçmesi geçiyor.Rüzgarın Hatıraları’nı izleyinÖZCAN Alper’in üçüncü filmi Rüzgarın Hatıraları, cuma günü vizyona girdi. Onur Saylak, Sofya Khandemirova, Ebru Özkan, Mustafa Uğurlu, Murat Daltaban ve Tuba Büyüküstün’ün rol aldığı film; fonuna doğayı, merkeze insanı, başrole ise 1915 hatıralarını koyuyor. Muhalif gazeteci, ressam Aram’ın kaçışı ve ormandaki sürgünüyle hikâye katman katman açılıyor. Filmin görüntü yönetmenliğini Andreas Sinanos üstleniyor. Filme gerçekten çok şey katmış. Onur Saylak’ı son zamanlarda sürekli yazar oldum. Çünkü her defasında şaşırtmaya devam ediyor. Rüzgarın Hatıraları’nda da performansıyla alkışı hak ediyor. Bugün pazar ve hava “Sinemaya gidin” diyor. Siz de rüzgara kapılın ve hatıralarla yüzleşin derim.

Devamını Oku

Kösem nasıl kurtulur?

11 Aralık 2015

Düşüşte olana saldırma geleneği bizim ülkeye has bir gelenektir. O nedenle kendi adıma düşene bir tekmede ben atmak istemem ama bu yazıyı yazmak zorundayım. Malum konumuz Muhteşem Yüzyıl Kösem. Perşembe akşamı 5’inci bölümüyle ekrana geldi. Öyle bir bölüm izledik ki, ben sıkıntıdan kurdeşen dökmeye başladım. Şaka değil, gerçekten sonuna kadar izleyebilmek için büyük çaba sarf ettim. Açıkçası dizinin daha 5’inci bölümde nasıl bu hale geldiğini de anlamakta zorlanıyorum. Kendimi kandırılmış hissediyorum. Çünkü dizi başlamadan önce bize izletilen 35 dakikalık kolajla bu izlediğim dizinin alakası yok. Senaryo akmıyor, oyunculuklar her geçen gün daha kötüye gidiyor, reji durumu kurtaramıyor. Daha fazla kötülemeye gerek yok ama bu iş bir Osmanlı dizisine benzemiyor. Sadece kostüm ve dekorla yaratılan dünya gerçekçi kılınmıyor. Üstelik yapımcısından senaristlerine, müzisyeninden yönetmenlerine kadro aynı. Ama çok önemli bir eksik var. Muhteşem Yüzyıl’ın alamet-i farikası rahmetli Meral Okay’dı. Onun kalemi, duygusu devreye girdiğinde ortaya çıkan proje başkaydı.Bütün kadınlar kötücül Gelelim işin doktorluk kısmına... Bu dizi nasıl kurtulur? Malum, dizide izleyicinin hayran kalacağı bir güçlü bir erkek karakter yok! O nedenle kadın hakimiyeti var. Ancak dizideki bütün kadınlar çok kötücül. Öncelikle o kadınların zaaflı insanlara dönüşmesi gerekiyor. Hürrem’de kötülük yaptı ama hak verdik, Mahidevran’da zaaflarına yenildi ama haklı gerekçeleri vardı. Oysa Kösem’de sürekli kaşları çatık ve kötülük yapan kadınlar var. Sırf bu bile kanalı değiştirmek için bir sebep! Dizide acilen zaman atlaması yaşanmalı. Beren Saat hemen diziye dahil olmalı ve bunun için çok özel bir PR yapılmalı! Yeniden dizi başlıyormuş gibi bir etkisi olmalı. 4. Murat dönemine doğru yol almalı senaryo. Gönlüm Muhteşem Yüzyıl Kösem’in reyting rekorları kırmasını ve yine dünyaya satılmasını istiyor. Çünkü ekrana kalite lazım! Ancak bu şartlar altında bu hafta 15’inci olan Kösem 40’ıncılığa kadar düşer ve en geç 26’ncı bölümde final yapar. İnkılap Yayınevi’nden çıkan Solmaz Kamuran’ın kaleme aldığı “Kösem-İktidar Şerbeti Kan Kokar” kitabını bir solukta okudum. Belki de senarist kadrosuna Solmaz Kamuran gibi kitapları 20 ülkede basılan ve akıcı üslubuyla hepimize tarihi yeniden okutmayı başaran tecrübeli bir ismi de katmak lazım!“Reaksiyon” Latin Amerika’da başlıyorTÜRK dizileri dünyaya açılmaya devam ediyor. Son yıllarda Fatmagül’ün Suçu Ne, Aşk-ı Memnu, Muhteşem Yüzyıl gibi daha çok kadın dramalarının yurtdışına satılma hikâyelerini okuduk. Ancak politik aksiyon türü daha çok Ortadoğu’ya satılmıştı. Latin Amerika pazarında kadın dramaları ekranlarda yüksek reytinglere imza atarken iki gün önce güzel bir habere ben de şahitlik ettim. Reaksiyon Yapım’ın iki genç ve başarılı yaratıcı yapımcıları Emre Özdür ve Başar Başaran’ın ofisine “Bu sezon yeni iş var mı?” diye uğramıştım. Ben daha soruyu soramadan haber geldi. Reaksiyon projesi Latin Amerika’ya satıldı. Yakında önce Meksika’da başlayacak. Sonra tüm Latin Amerika’da ekrana gelecek. Ancak orada bizim Reaksiyon’u izlemeyeceğiz. Çünkü Reaksiyon’un senaryosunu ve yeniden yapım haklarını Televisa şirketi aldı. Dünyada ciddi bir içerik sıkıntısı var. Her geçen gün Türk senaristlerin projelerinin satıldığı haberlerini duyuyoruz. Ama Reaksiyon bir ilki gerçekleştiriyor. Çünkü politik aksiyon türünde Latin Amerika’ya satılan ilk dizi oldu. Eminim bu türde dizilerimizin satışına önayak olacaktır. Tebrikler! Gelelim, benim ziyaret sebebime... Reaksiyon Yapım, mart ayında İstanbul’da başlayan ve Ege’de devam edecek bir aile dramasıyla ekranda olmaya hazırlanıyor. Şu anda oyuncu seçimleri yapılıyor. Her şey netleştiğinde tüm detayları buradan okuyacaksınız.

Devamını Oku

Deniz Seki’nin gelişi reytinge yansımadı

9 Aralık 2015

Yaklaşık bir haftadır televizyon dünyasının en önemli olayı; Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde Deniz Seki’nin rol alması. Hürriyet Gazetesi Kelebek eki yazarı Cengiz Semercioğlu, bu karara hem sevindiğini, hem de şaşırdığını belirtip Adalet Bakanlığı’na aynı kararı Can Dündar ve Erdem Gül için uygulayıp uygulamayacağını sordu. Dizinin senaristi Bahadır Özdener, Meydan Gazetesi yazarı Sema Denker’e “Adalet Bakanlığı bu gibi başvurularda kamu yararına bakar. Kamu yararına ters düşen bir durum varsa zaten o izni vermez. Senaryomuzda aynı koğuşu paylaşan iki kadının hüzünleri, gözyaşları, mutlulukları, dertleşmeleri, hayata bakışları var” açıklamasında bulundu. Dizi Atv’de yayınlandığı için mi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisi cezaevine girdi yoksa Kanal D olsaydı aynı izin alınır mıydı bilmiyoruz. Bunu ancak başka bir kanal cezaevinde çekim yapmak istediğinde öğreneceğiz. Ben izleyici olarak Deniz Seki’yi gördüğüme çok mutlu oldum.Deniz Seki’nin kitabı çıkıyorSalı akşamı ekran karşısına başka bir merakla oturdum. Çünkü Deniz Seki’nin nasıl olduğunu çok merak ediyordum. İnsan bir kez Deniz Seki’yle tanıştığında onun kadar güzel yürekli bir kadının iyi olmasını istiyor. Semercioğlu’nun bayram röportajını okuduğumda çok etkilenmiştim. Daha sonra şubat ayında İnkılap Kitabevi’nden çıkacak kitabını duydum. Heyecanla o kitabı beklerken Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde karşıma çıktı Seki. Bu bölümde sadece Meryem’le karşılaşmasını ve sarılmasını izledik. Seki’nin Suya Hapsettim şarkısında iki Deniz’in birbirine sarılması bile gözümüzü doldurdu. Çünkü Deniz Seki sadece Deniz Çakır’a sarılmasıyla sanki tüm sevdiklerine sarılıyor gibiydi. Tüm özlemini birkaç saniyede anlattı. Asıl sahneleri haftaya izleyeceğiz. Peki, bir haftadır gündemi değiştiren bu olay reytinglere nasıl yansıdı? Galatasaray-Astana maçıyla aynı gün yayınlanan dizi Tüm Kişiler’de 8.73, AB’de 8.65, ABC1’de 10.37 reyting alarak ikinci oldu. Geçtiğimiz haftaya göre yaklaşık 0.50’lik bir reyting artışı oldu. Sonuçlara bakıldığında Seki’nin gelişi reytinge yansımamış. Ama Türkiye’de başka bir konuyu gündeme taşıdı. Bakalım, Deniz Seki’ye verilen bu izin başka mahkumlara da verilecek mi? Mesela Can Dündar ve Erdem Gül’e…

Devamını Oku

Ana akım sinemaya ihtiyaç var!

6 Aralık 2015

52. Uluslararası Antalya Film Festivali dün sona erdi. 8 gün süren yoğun festival sürecinde yaklaşık 100 film gösterildi. Ben ulusal yarışma kategorisindeki Türk filmlerini izledim ve favorimin Tolga Karaçelik Sarmaşık olduğunu dün de yazdım. Bu festivalin en güzel taraflarından biri de Zeynep Özbatur Atakan’ın başkanlığındaki Antalya Film Forum’du. Senaryo aşamasındaki projelerini, yapım sürecindeki filmlerini ve belgesellerini bir hafta boyunca yapımcılara ve jüriye sunan sinemacılar şahane bir süreç yaşadılar. Zeynep Atakan ve ekibi Türkiye’de çok önemli bir işe imza atıyorlar. Gerçekleşen oturumlardan birine ben de katıldım. TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, “Televizyon sektörü ve film endüstrisinin kesişmesi” konulu çok aydınlatıcı bir sunum yaptı. Önce Türkiye’deki televizyon dizilerinden bahseden Eren, TRT’nin TV filmleri projesini ve mini dizilerini ele aldı. Foruma katılan yapımlar dışında önemli sinemacılarda oturumdaydı. Eren, Türkiye’de 2015 yılında 122film yapıldığını ve 60 milyon bilet satıldığını söyledi. Türkiye’de vizyona giren ve gişe yapan filmlerin komediye, sanat filmlerinin ise belli konulara sıkıştığı tespitinde bulundu. Bu konuda Eren’e hak vermemek mümkün değil. Sinemanın ana akıma yaklaşması gerektiğine değinen Eren, “Türkiye’de Eşkıya gibi filmlere ihtiyacımız var. Çünkü Eşkıya hem sanatsal kaygısı olan, hem de halka buluşan bir filmdi” dedi.Burak Aksak dizi yapıyorOturumda forumda seçilen projeye destek vereceğinin sözünü de veren Eren’le sonrasında sohbet ettik. Eren, “122 tane film yapılıyor Türkiye’de. Sinemaya gitme alışkanlığını artırmak lazım. O nedenle gençlik ve çocuk filmlerine ihtiyacımız var. Çünkü sinema alışkanlıktır. Bir de Eşkıya, Babam ve Oğlum gibi projelerin artması gerekiyor” dedi. Tabii TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren’i görüp dizi sormamak olmazdı. Leyla ile Mecnun dizisini sevenlere müjde. Burak Aksak TRT 1’le anlaşmış. Yeni dizisi geliyor. Bu kez bir mahalle komedisi olacakmış. Ayrıca Sevda Kuşun Kanadında isimli yeni bir dizi başlıyor. 70’li yıllarda geçecek ve bir imkânsız aşkı anlatacak dizinin arka fonunda ise dönemin siyaseti olacak. Eren, araştırmacı, genç ve yeni fikirlere açık bir yönetici. TRT’yi hedeflediği noktaya da getirecektir.“Ödülüm doğacak çocuğuma”Antalya Film Forum’un kazananları da belli oldu. Kurmaca Pitching Ödülü’nü Rezan Yeşilbaş Yatılı Okul ve Tolga Karaçelik Kelebekler projesiyle aldı. Karaçelik’in Sarmaşık’ı geçen sene de ödül almıştı. O nedenle Kelebekler’i de heyecanla bekliyorum. Bu sene festivalde 34 ödül verileceği için ödül töreni iki geceye ayrıldı. Cumartesi akşamı Antalya Film Forum ödülleri verildi. En İyi İlk Film’i Emre Konuk’un yönettiği Çırak filmi aldı. Emre Konuk, atv’de yayınlanan Çek Bakalım programında birinci olan isimdi. İlk sinema filmiyle de ödül aldı. Konuk, ödül konuşmasında “2 gün önce eşim bana baba olacağımı söyledi. Bu ödülü doğacak çocuğum için alıyorum” dedi. Festivalin tartışmasız en tahmin edilebilir ödülü görüntü yönetmenliğiydi. Ödülü Özcan Alper’in Rüzgarın Hatıraları filminin görüntü yönetmeni Andreas Sinanos aldı. Sonuna kadar hakkıydı. Bu arada yarışma filmlerinden Sarmaşık vizyonda mutlaka izlemenizi öneririm. Rüzgarın Hatıraları ise 11 Aralık’ta vizyona giriyor. Onur Saylak, Mustafa Uğurlu, Sofya Khandamirova, Murat Daltaban, Tuba Büyüküstün, Ebru Özkan’ın rol aldığı filmi de ajandanıza not edin.

Devamını Oku

Kiralık Aşk’ta beklenen oldu

5 Aralık 2015

Kiralık Aşk, yayın hayatına başladığından beri ilk defa zirveyi bıraktı. Karagül tam da bitmeyi planlarken yeniden birinciliğe yükseldi. Ama bunun olacağı haftalardır belliydi. Çünkü Ömer ve Defne arasındaki aşkın anlatıldığı Kiralık Aşk, Elçin Sangu ve Barış Arduç’un rol aldığı klipler kuşağına dönüştü. Her hafta bir şarkıyla başlayan ve cevaplarını alamadığımız onlarca soruyla geçiştirdiğimiz ama yılmadan izlediğimiz bir dizi oldu Kiralık Aşk. Bunlar sadece benim değil, sokağın fikri... Son haftalarda kimi görsem bana Kiralık Aşk’ı soruyor: “Bu diziye ne oldu?”, “Ömer niye bu kadar karmaşık bir adama dönüştü?”, “Defne neden saçma sapan yollara sapıyor?”, “Sinan nasıl bu kadar kısa sürede üç kişiye aşık olabiliyor?, “Bu dizi neden şarkılı diziye dönüştü?” diye soruyorlar. Aynı soruları ben de soruyorum. Geçen hafta yayınlanan bölümde Defne her şeye yeniden başlama kararı aldı. Bu bölümde de o kararını nasıl uyguladığını izledik. Ancak Kiralık Aşk’ın alamet-i farikası Ömer ve Defne’nin yan yanayken birbirilerine imkânsız oluşlarıydı. Birbirlerinden uzaklaştıkları anda dizi sıkıcılaşmaya başladı. Umarım Kiralık Aşk kısa sürede toparlar. Çünkü sıradan bir hikâyeyi sıra dışı anlatmayı başarmışken bu kadar erken dağılmasına gönlüm razı olmuyor. Üstelik son yıllarda izlediğimiz en uyumlu çifti daha fazla ekranda görmeyi istiyorum.FAVORİM SARMAŞIKBir haftadır 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’ndeyim ve ulusal yarışma kategorisinde 12 filmin 10 tanesini izledim. Dizilerden kaçtığım, sinema sektöründeki arkadaşlarımla bir araya geldiğim ve bol bol film izlediğim bir hafta yaşadım. Bugün artık ödül töreni var. Benim favorim; cuma günü vizyona giren, Tolga Karaçelik’in yönetmenliğini üstlendiği, Nadir Sarıbacak, Kadir Çermik, Osman Alkaş, Hakan Karsak, Özgür Emre Yıldırım ve Seyithan Özdemir’in rol aldığı Sarmaşık. Seferde olan bir gemide armatör iflas ettiği için mahsur kalan 5 gemici ve bir kaptanın güç mücadelesini anlatıyor film. Senaryosu, rejisi ve oyunculuklarıyla dikkat çekiyor. Özellikle Nadir Sarıbacak “Sen nasıl bir oyuncusun” dedirtiyor. Sarıbacak’ın her ne oynarsa oynasın bizi ona inandırma gücünü defalarca yazmış bir olarak Sarmaşık’ta beni bir kez daha şaşırtmayı başardığı için tebrik ediyorum. Yönetmen Tolga Karaçelik’in ilk filmi Gişe Memuru’nu da çok beğenmiştim. İkinci filmde yeni bir şey denemiş ve başarmış. Son dönemin öne çıkan yönetmenlerinden Tolga ve eminim yurtdışında da çok ses getiren işlere imza atacaktır. Bugün pazar ve Sarmaşık vizyonda! İyi film, şahane oyunculuk performansları izlemek isteyenler için müthiş bir alternatif. Demedi demeyin!

Devamını Oku

Hollywood yıldızından tokat gibi güzellik dersi

2 Aralık 2015

Kariyerinin zirvesinde bir kadın oyuncu düşünün! Tüm yönetmenler onunla çalışmak istiyor ve güzelliği dillere destan... Sinemada farklı kadın karakterlere hayat veriyor. Sonra kilo almaya ve fizyolojisinde değişimler olmaya başlıyor. Doktora gittiğinde tedavisi oldukça zor olan “Romatoidartrid” hastalığına yakalandığını öğreniyor. Artık teklif almamaya başlıyor. Bir yandan iyileşmek için çaba harcarken, gazetelerde ayyaş olduğundan obez olduğuna kadar onlarca haber çıkıyor. “Düşen yıldız” başlığıyla her gün gazetelerde yer alırken o hastalığa meydan okuyor. Bugün Broadway’de onlarca oyuna imza atan bir oyuncu ve yönetmen. Kathleen Turner’dan bahsediyorum. Vücut Isısı, Tutku Suçları, Güllerin Savaşı gibi efsane filmlerde rol alan, iki Altın küre sahibi güzeller güzeli oyuncudan... Turner, 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin onur konuklarından biri. Açılış töreninde Yaşam Boyu Başarı Ödülü aldı. Ancak ödülü alıp dönen isimlerden değil! Bir hafta boyunca Antalya’da film izlemeye ve tecrübelerini izleyicileriyle paylaşmaya devam edecek.“Ayyaş oldu” dedilerÖnceki gün Kathleen Turner’la birkaç gazeteci arkadaşımla bir araya geldik. Son derece samimi açıklamalarda bulunan Turner, aktivist olduğunu ve başka bir hayat tarzı bilmediğini söyledi. Bir projeyi seçerken kadını merkeze koyduğunu söyleyen Turner, “Senaryoya bakıyorum, kadın karakterleri çıkarınca hikâyede bir eksiklik olmuyorsa demek ki bana ihtiyaç yok diyorum ve reddediyorum” dedi. Sadece oyunculukta değil, yapım, senaryo ve yönetimde daha fazla kadın olması gerektiğini de ekledi. Ancak sohbetin en can alıcı kısmı hastalığını anlattığı dönemdi. Kariyerinin zirvesinde hastalığa yakalanmasının oyunculuğunu nasıl etkilediğini sorduk. Turner, “Kontrol altına almak zor oldu. Tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayacaksın dediklerinde bunu kesinlikle reddettim. O zaman biyolojik diye tarif ettiğimiz ilaçlar çıktı. Onlardan biri bağışıklık sistemimi hastalığı tanımayacak şekilde bloke ediyordu. Öte yandan diğer hastalıklara karşı da savunmasız kılıyordu. Ondan önce de denediğimiz çok ağır terapiler vardı. İnsana zarar veren, görünümü zedeleyen çok ağır ilaçlardı. Hatta bir ara yürümekte bile zorlanıyordum. New York’ta bir yerde acı içinde kapıya tutunmuştum, eğilmiştim ve felaket görünüyordum. New York Post’ta bir haber çıktı. “Ayyaş” olmuş dediler. Çok üzüldüm. Fakat 18-19 yıl önce ayyaş olduğunuz zaman iş bulabiliyordunuz. Fakat gizemli bir hastalık sahibi olduğunuzda iş bulamıyordunuz. Hayat hiç adil değil” cevabını verdi.Güzellik her şey değil!Ama Turner yılmamış. Evet, belki dış görünüşünde değişimler olmuş ama o tiyatro yapmaya başlamış. Bazen dizilerde de rol alıyor. Antalya Film Festivali’nde olması ve bu tecrübelerini paylaşması bile çok büyük bir başarı. Çünkü Turner, doğuştan savaşçı kadınlardan. Güzelliğin her şey olmadığını ve geçici olduğunu da gösteren şahane bir örnek! Yani insan hayatındaki en dikkat çekici şeyi kaybetse bile devam etmek mümkün! Yeter ki, durumunuzla barışın! Yaşamak ve üretmek için savaşın! Kaybettiğiniz yerden kazanmak mümkün!

Devamını Oku

Antalya Film Festivali’nin açılışına Türkan Şoray damgasını vurdu

1 Aralık 2015

Uzun süredir dizilere fazlaca daldığım için film festivallerinden uzak kalmıştım. Açıkçası gün boyu filmden filme koşmayı, söyleşileri dinlemeyi ve yaratıcılarıyla sohbet etmeyi bir hayli özledim. O nedenle soluğu 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde aldım. Bu hafta size festivalden haberler vereceğim. Pazar akşamı festivalin açılışı Cam Piramit’te gerçekleşti. Festival başkanlığını üstlenen Elif Dağdeviren, uluslararası bir işe imza atmaya yeminli. Bu yıl bir sürü yenilik var. Öncelikle ulusal yarışma kategorisinde iki jüri üyesi yabancı. Çünkü uluslararası bir festivalde Türk yapımlarını değerlendirenlerin karma bir yapıda olması gerektiğini düşünüyor. Kısacası bu festivalde “Körler sağarlar birbirini ağırlar” dönemi bitmiş gibi görünüyor. O nedenle açılış töreninde ise Fransız sinemasının divası Catherine Deneuve, Oscarlı aktör Jeremy Irons, Altın Küreli aktrist Kathleen Turner vardı. Yaşam Boyu Başarı Ödülü aldılar. Jeremy Irons ödülünü aldıktan sonra Türkçe teşekkür etti. Ayrıca Ayşen Gruda, Kayhan Yıldızoğlu ve yönetmen Erden Kıral da Yaşam Boyu Onur ödüllerini aldı. Ayşen Gruda ödülünü alırken “Dünya duysun, bu ödülü Ege kıyılarına hayatını kaybeden Aylan bebek adına alıyorum” dedi.Kadının kadına ettiğini anlatıyorFestivalin açılışı ise Türkay Şoray’ın 30 yıl sonra yönetmen koltuğuna oturduğu Uzaklarda Arama filmiyle oldu. Cuma günü vizyona giren filmi ben de Antalya halkıyla birlikte izledim. Yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Yağmur Ünal’ın üstlendiği filmde; Mustafa Uğurlu, Mehtap Bayrı, Serkan Şenalp, Kaan Urgancıoğlu, Sevda Erginci, Fırat Tanış, Sema Keçik, Emirhan Oktay, Ekin Türkmen, Goncagül Sunar, Fatih Al ve Turgay Aydın rol alıyor. Filmin senaryosu Onur Ünlü’ye, müzikleri ise Rahman Altın’a ait. Uzaklarda Arama, Yeşilçam tadını özleyenler için biçilmiş kaftan. Klasik bir Onur Ünlü senaryosu bekleyenler ise hayal kırıklığına uğrayabilir. Baştan söyleyeyim, bu bir kadın filmi. Üstelik “kadının kadına ettiğini” lafını doğrulayan bir film. Film, Barones Pavyon’un şehirden Uzaklar kasabasına taşınmasıyla “kötü kadın” ve “namuslu kadın” tartışmasını başlatıyor. Kimin kötü, namusun ne olduğunu ele alan filmde, kadının kadını da değiştirmesi ele alınıyor. Daha fazla spoiler vermeyeceğim ama filmin komedi ve melodramla harmanlanmış hikâyesini ben sevdim. Kahkahalarla güldüğüm çok an vardı. Klişeleri unutmamak lazım. Ama zaten iyi anlatıldığı sürece klişelere hiç karşı olmayan biriyim. Finalde Emek Sineması’na selam çakan Türkan Şoray’ın Uzaklarda Arama filminde ben özlediğim Yeşilçam tadını buldum. Mustafa Uğurlu, Mehtap Bayrı ve Kaan Urgancıoğlu’nun performansını ise çok beğendim.15 saat fotoğraf çektirdiFilm çıkışı Yağmur Ünal, Türkan Şoray ve Mehtap Bayrı’yla sohbet ettik. Türkan Hanım’ın heyecanı için bile bu film izlenir. Oyuncularını çocukları gibi sarıp sarmalayan, kimseyi kırmamak için özel çaba harcayan koca yürekli, alçak gönüllü bir star o. Antalya’da kaldığı 24 saatin neredeyse 15 saatini hayranlarıyla fotoğraf çektirerek geçiren ama bir an bile isyan etmeyen bir isim. Yağmur’la yeni tanıştık ve samimiyetiyle beni şaşırttı. Umarım, film iyi gişe yapar ve o da yoluna daha fazla filmle devam eder. Oyunculuğa devam edecekse de mutlaka eğitim alması lazım ama kamera onu sevmiş.Festivalin ilk gününde dünya starlarını ağırlayan Antalya’da tartışmasız en büyük ilgiyi Türkiye’nin starı Türkan Şoray gördü. Filminin yolu açık olsun!

Devamını Oku