Uzun süredir dizilere fazlaca daldığım için film festivallerinden uzak kalmıştım. Açıkçası gün boyu filmden filme koşmayı, söyleşileri dinlemeyi ve yaratıcılarıyla sohbet etmeyi bir hayli özledim. O nedenle soluğu 52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde aldım. Bu hafta size festivalden haberler vereceğim. Pazar akşamı festivalin açılışı Cam Piramit’te gerçekleşti. Festival başkanlığını üstlenen Elif Dağdeviren, uluslararası bir işe imza atmaya yeminli. Bu yıl bir sürü yenilik var. Öncelikle ulusal yarışma kategorisinde iki jüri üyesi yabancı. Çünkü uluslararası bir festivalde Türk yapımlarını değerlendirenlerin karma bir yapıda olması gerektiğini düşünüyor. Kısacası bu festivalde “Körler sağarlar birbirini ağırlar” dönemi bitmiş gibi görünüyor. O nedenle açılış töreninde ise Fransız sinemasının divası Catherine Deneuve, Oscarlı aktör Jeremy Irons, Altın Küreli aktrist Kathleen Turner vardı. Yaşam Boyu Başarı Ödülü aldılar. Jeremy Irons ödülünü aldıktan sonra Türkçe teşekkür etti. Ayrıca Ayşen Gruda, Kayhan Yıldızoğlu ve yönetmen Erden Kıral da Yaşam Boyu Onur ödüllerini aldı. Ayşen Gruda ödülünü alırken “Dünya duysun, bu ödülü Ege kıyılarına hayatını kaybeden Aylan bebek adına alıyorum” dedi.
Kadının kadına ettiğini anlatıyor
Festivalin açılışı ise Türkay Şoray’ın 30 yıl sonra yönetmen koltuğuna oturduğu Uzaklarda Arama filmiyle oldu. Cuma günü vizyona giren filmi ben de Antalya halkıyla birlikte izledim. Yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Yağmur Ünal’ın üstlendiği filmde; Mustafa Uğurlu, Mehtap Bayrı, Serkan Şenalp, Kaan Urgancıoğlu, Sevda Erginci, Fırat Tanış, Sema Keçik, Emirhan Oktay, Ekin Türkmen, Goncagül Sunar, Fatih Al ve Turgay Aydın rol alıyor. Filmin senaryosu Onur Ünlü’ye, müzikleri ise Rahman Altın’a ait. Uzaklarda Arama, Yeşilçam tadını özleyenler için biçilmiş kaftan. Klasik bir Onur Ünlü senaryosu bekleyenler ise hayal kırıklığına uğrayabilir. Baştan söyleyeyim, bu bir kadın filmi. Üstelik “kadının kadına ettiğini” lafını doğrulayan bir film. Film, Barones Pavyon’un şehirden Uzaklar kasabasına taşınmasıyla “kötü kadın” ve “namuslu kadın” tartışmasını başlatıyor. Kimin kötü, namusun ne olduğunu ele alan filmde, kadının kadını da değiştirmesi ele alınıyor. Daha fazla spoiler vermeyeceğim ama filmin komedi ve melodramla harmanlanmış hikâyesini ben sevdim. Kahkahalarla güldüğüm çok an vardı. Klişeleri unutmamak lazım. Ama zaten iyi anlatıldığı sürece klişelere hiç karşı olmayan biriyim. Finalde Emek Sineması’na selam çakan Türkan Şoray’ın Uzaklarda Arama filminde ben özlediğim Yeşilçam tadını buldum. Mustafa Uğurlu, Mehtap Bayrı ve Kaan Urgancıoğlu’nun performansını ise çok beğendim.
15 saat fotoğraf çektirdi
Film çıkışı Yağmur Ünal, Türkan Şoray ve Mehtap Bayrı’yla sohbet ettik. Türkan Hanım’ın heyecanı için bile bu film izlenir. Oyuncularını çocukları gibi sarıp sarmalayan, kimseyi kırmamak için özel çaba harcayan koca yürekli, alçak gönüllü bir star o. Antalya’da kaldığı 24 saatin neredeyse 15 saatini hayranlarıyla fotoğraf çektirerek geçiren ama bir an bile isyan etmeyen bir isim. Yağmur’la yeni tanıştık ve samimiyetiyle beni şaşırttı. Umarım, film iyi gişe yapar ve o da yoluna daha fazla filmle devam eder. Oyunculuğa devam edecekse de mutlaka eğitim alması lazım ama kamera onu sevmiş.
Festivalin ilk gününde dünya starlarını ağırlayan Antalya’da tartışmasız en büyük ilgiyi Türkiye’nin starı Türkan Şoray gördü. Filminin yolu açık olsun!