Ben Onu Çok Sevdim tutar mı?

11 Eylül 2013

Bu ülkede Adnan Menderes’in hayatını anlatıp, bir de yasak aşkı Ayhan Aydan’ı bir kadın draması olarak izleteceğiz dediklerinde çok heyecanlandım. Çünkü tartışmasız Türk siyasi tarihinin en renkli dönemlerinden biri 1946-1961 arası... Menderes döneminde; çoklu parti dönemine geçiş, demokrasiyle tanışma, NATO’ya giriş, Kore Savaşı, ezanın Arapçalaşması, Köy Enstitüleri’nin kuruluşu, Marshall Planı, 6-7 Eylül Olayları gerçekleşti. Ölümden çok korkan Menderes, uçak kazasından sağ kurtulmayı başardı.Bu ülkenin siyasi tarihine de adını Türkiye’nin idam edilen tek başbakanı olarak utançla kazıdı. Bunlar siyasi konular... Bir de yasak aşk yaşadığı opera sanatçısı Ayhan Aydan konusu var ki, yaşananlar bilinmemesine rağmen Yassıada Mahkemesi’ndeki yargılamasına ve tutanaklara bile adını aşkla kazıdı. Zaten dizi adını, Ayhan Aydan’ın tutanaklara geçen “Ben Onu Çok Sevdim” cümlesinden alıyor. Kısacası işe neresinden bakarsanız bakın, iyi işlenir, siyasi mesaj kaygısına girmezse en az dört sezon devam edebilecek bir iş. Fakat Ben Onu Çok Sevdim’in ilk bölümde, ezanın Arapçalaşması, NATO’yla restleşme, Kore’ye asker gönderilmesi meselelerine girmesi ve kullanılan dil mesaj kaygısının taşındığını gösterdi.Yapımcı para harcamışNeyse benim işim televizyonda ekrana gelen Ben Onu Çok Sevdim dizisini dramatik açıdan değerlendirmek... Öncelikle, sorunları olmasına rağmen ben diziyi sevdim. Çünkü başta da dediğim gibi çok merak ettiğim bir dönem ve müthiş bir aşk var. Mehmet Aslantuğ, Adnan Menderes’e layığıyla hayat vermiş. İdil Fırat, Berrin Menderes’i ve içinde yaşadığı duygu çatışmalarını ekrana yansıtmış. Ama benim favorim, Ayhan Aydan’a hayat veren Birce Akalay... Ekranda inanılmaz güzel görünüyordu. Hele operada gösteri sahnesi olağanüstüydü. Dizinin müzikleri Çiğdem Erken’e ait. Çok sevdiğim bir müzisyen olduğu için ben beğendim ama izleyici için fazla elit kalmış olabilir.Yönetmen Mehmet Bahadır Er, bize gerçekçi bir dünya kurmuş fakat keşke ışık konusunda daha hassas davransaydı. Her karaktere başka ışık yapılmaya çalışılmış ama işin geneline karanlık hâkimdi. Sinema olsa bence çok doğru bir seçim ama televizyon ışıl ışıl görüntü ister. Sanat yönetimi ve kostümler çok başarılıydı. Pana Film, bu işin prodüksiyonuna ciddi yatırım yapmış. Bunu görmek sevindirici. Çünkü böyle bir dönemi anlatmak büyük maliyet. Kısacası yapımcı paradan kaçmamış.Objektif bakış şartSenaryonun siyaseti anlattığı bölümlerinde kışkırtıcı bir üslup kullanıldığını düşünmeme rağmen, kadın draması kısmı beklentimin çok üstündeydi. Özellikle Ayhan ve Şadan arasındaki diyaloglar çok gerçekti. Mehmet Aslantuğ ve Birce Akalay’ın ışığı da tutmuş. Ben o aşka inandım. Bu kadar güzel şeyin üzerine şimdi kocaman bir AMA diyeceğim. Dizi, karşısında Seksenler, Güneşi Beklerken, Benim İçin Üzülme, Bir Aşk Hikayesi dizileri varken zirveye oturamaz. Dizi Tüm Kişiler’de 2.28 reytingle 14’üncü, AB’de 2.28 reytingle 7’nci oldu. Özetle, Tüm Kişiler’e bu diziyi izletmek için aşkı ortaya çıkarmak, ritmi hızlandırmak gerekiyor. AB’ye izletmek derdindeyseniz de daha objektif bir bakış açısı...Kayıp merak uyandırdıDOĞAN TV CEO’su İrfan Şahin, salı günü güzel bir notla Kayıp dizisinin DVD’sini göndermiş. O nedenle diziyi önceden izleme fırsatım oldu. Sizin heyecanınızı kaçırmamak için tüyo vermeyeceğim. Ama salı akşamı dizinin ilk 14 dakika 41 saniyesi yayınlandı. Ekranda ilk kez bir dizi için böyle bir önizleme yapıldı. Açıkçası yönetmen Zeynep Günay Tan’ın hem yüreğine hem de ellerine sağlık. Olmaz dedirteni oldurtmak için büyük emek harcamış. İş çok kaliteli duruyor, ciddi prodüksiyon harcaması yapılmış. Oyunculuklar da ilk 14 dakikada merak uyandırıyor. Şimdilik bu kadar... Cuma Kayıp’ı izleyin, hafta sonu detaylı analiz yazımı okuyabilirsiniz.

Devamını Oku

Karadayı’nın öyküsü kabak tadı verdi

10 Eylül 2013

Karadayı reyting yarışına iddialı başladı ve pazartesi akşamını toza buladı. Mahir’in “Başsavcıyı ben öldürdüm” itirafı ve sonrasında neler olacağı hepimizi ekrana kilitledi. Baştan itiraf ediyorum. Karadayı dizisi başarılı olabilir ama ben 37 bölümdür izlediğimiz dizinin hikâyesiyle hâlâ empati kuramadım. Nazif’in başsavcıyı öldürmediği bu kadar açıkken ve Mahir Feride’yle aşk yaşarken hikâye bu kadar uzamamalıydı. Bu iş gerçekten kabak tadı verdi. Diziyi Uluç Bayraktar ve Cem Karcı gibi son yılların başarılı yönetmenleri üstlenmişken Bergüzar Korel, Kenan İmirzalıoğlu, Çetin Tekindor gibi oyuncular rol alırken bu hikâyeyi hareketlendirmenin zamanı gelmedi mi? Hatırlarsanız Kuzey Güney dizisinde de Ferhat problemi çok kartondu. O öldükten sonra ve başka bir hikâye açıldıktan sonra diziyle daha çok bağ kurduk.Korel döktürmüşKaradayı içinde Nazif’in üzerine yıkılan cinayet öyküsü bence miladını doldurdu. Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon’un artık başka öyküler açması gerekiyor. Savcı Turgut’un da bu kadar dört ayak üstüne düşmesi mümkün değil... Neyse genel hikâyeden şikâyetimi bir kenara bırakalım ve yeni sezonun ilk bölümünde yaşananlara göz atalım. Dizinin beni en çok şaşırtan tarafı ise Hakime Feride’nin Mahir’i gömleğe dökülen kahve meselesiyle ipten kurtarmasıydı. Düşünmeden edemedim, madem olay böyle çözülebiliyordu, neden Nazif’e de aynı soru sorulmadı. O zaman biz 37 bölümdür ne izliyoruz? Böylece senaristler kendi kurdukları hikâyeye de ihanet ettiler.Kenan İmirzalıoğlu, bildiğimiz oyunculuğuyla karşımızdaydı. Onu zaten uzun zamandır racon keserken izliyoruz ekranda... Bu arada biraz göbek yapmış. Bergüzar Korel’in oyunculuğuna laf edenler artık sussunlar. Çünkü bu bölümü resmen o sırtlanmıştı ve tabiri caizse döktürmüştü. Feride’nin aşk karşısındaki çaresizliği eminim tüm kadınları içine çekiyordur. Özellikle gazetede çıkan haber sonrası babasının kalp krizi geçirmesi ve yaşadığı travma çok gerçekçi bir oyunculukla ekrana yansıdı. Siz bir kız çocuğunun ilk aşkı olan babası ve son aşkının arasında kalması ne demek bilir misiniz? İşte bu sorunun cevabını bize gösterdiler. Dizinin genel anlamda diyaloglarını başarısız bulmama rağmen, Mahir’in Feride’ye “Bir sinema çıkışında tanışma anımızı elimizden alanı bulacağım” cümlesini çok beğendim.Zirvede başladıMahir ve Feride arasındaki imkânsız aşka bir imkânsızlık daha ekleyelim diye diziye katılan Sinan karakteri ne yapsa başarılı olamaz. İzlediğinize iyi bakın, Mahir dururken Sinan bir kadının kalbine girebilir mi? Bu arada Necdet karakterinin yani Erkan Avcı’nın hakkını yemeyelim. Sinemada oyunculuğunu çok beğenirdim ama bu projeyle geniş kitlelere ne kadar iyi oynadığını gösterdi. Ben ne kadar genel öyküsünde sorunlar bulsam da Karadayı pazartesi akşamı Tüm Kişiler’de 8.69, AB’de 9.44 reytingle zirveye oturdu. Haftaya O Ses Türkiye’nin de yarışa katılmasıyla zirveyi paylaşabilirler. Ama görünen o ki, Kanal D’nin Güzel Çirkin’i, Fox’un Görüş Günü Kadınları, TRT 1’in Beni Böyle Sev’i, Show’un Bebek İşi dizileri bu iki yapıma kafa tutamaz. Eğer Fatih dizisi pazartesi akşamına gelirse belki o da yarışa iddialı girebilir. Onu da başladığında değerlendireceğiz.Tükenmez Kalem’den partiPAZARTESİ akşamı Tükenmez Kalem-Gani Müjde, Babam Sınıfta Kaldı, Pis Yedili ve Harem dizileri için Taksim’de bir gece kulübünde bir parti düzenledi. Müjde, “Çok çalıştık, çok yorulduk. Bu gece eğlenelim” diyerek başlattı partiyi. Ardından Pis Yedili’ye yeni katılan Bertan şarkı söyledi. Ümit Kantarcılar, sahneye atlayıp Tarkan’ın Şımarık şarkısıyla dans etti. Ama Ali Biçim sahneyi ele geçirdi. Ben de partiye uğradım ve ekibin eğlencesine şahit oldum. Onlar çok genç ve dinamik bir ekip. Umarım bu neşeleri hep daim olur.

Devamını Oku

Ferzan Özpetek, Sezen Aksu ve Yıldırım Türker dizide buluşuyor

8 Eylül 2013

Sezen Aksu, 6-7 Eylül’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde iki unutulmaz konsere imza attı. Yıllardır konserine gidememiştim. Bir arkadaşımın sürpriziyle kendimi konserde buldum. İyi ki gitmişim, hem çok keyifli bir konserdi hem de Sezen Aksu’nun sözlerinin satır aralarından yeni bir haber öğrendim. Öncelikle kabul edelim, diziler hayatımızın çok önemli bir parçası. Konser başlamadan önce ve arasında dev ekranlarda sürekli Kanal D’nin Kayıp dizisinin tanıtımları döndü. Kanal, Kayıp’ı çok önemsiyor. Oyuncu kadrosu, yönetmeni ve senaryosu güçlü. 13 Eylül Cuma akşamı başlıyor. Bakalım Kayıp’ın içinde biz de kaybolacak mıyız? Neyse konumuz bu değil.Konserde tüyo verdiSezen Aksu, konserde hayatının dizi izleyerek geçtiğinden bahsetti. Ben de dizileri çok sevdiğini biliyorum. Aksu, “Kendi yaptığım müziğe övgüde bulunmam ama Kayıp Şehir’in müziğini çok sevdim” diyerek jenerik müziğini söyledi. Bu arada dizinin görüntülerini izledik. Ardından da sahneye Kayıp Şehir’in Duygu’su Ayta Sözeri’yi davet etti. Ayta, Lale Devri şarkısını söylerken bizi bambaşka bir dünyaya götürdü. Sonunda tüm dinleyiciler onu ayakta alkışlıyordu. İşte Sezen Aksu, tam o arada Yıldırım Türker’den bahsetmeye başladı. Türker’in çok yakın arkadaşı olduğunu, Türkiye’de ötekileştirilenleri onun keskin anlatımıyla izlemenin çok keyif verdiğini söyledi. Aksu, tüm bu sözleri boşuna söylemezdi. Hemen araştırmaya başladım ve nedenini buldum. Efendim, Yıldırım Türker benim de yaptığı işlere çok saygı duyduğum, kalemini beğendiğim ve projelerinde değindiği meselelerle zihnimi açan bir isim.Kayıp Şehir bittiğinde çok üzülmüştüm. Neyse ki, aldığım duyumlara göre Yıldırım Türker yeni bir diziyle yakında karşımızda... Dizinin konusu sır gibi saklanıyor. Ama birkaç detay öğrendim. Bunlar bile beklentimi yükseltti. Öncelikle Türker’in yazdığı dizinin müziklerini Sezen Aksu yapacak. Dizinin kanalı Show TV. Ama en şaşırtanı yönetmeni oldu. Çünkü diziyi İtalya’da yaşayan, filmleriyle hem Avrupa’dan hem de Türkiye’den tam not alan Ferzan Özpetek yönetecek. Özpetek, dizinin sadece 6 bölümüne imza atacak. Şu sıralar oyuncu seçimleri yapılıyor. Merakla bekliyorum. Çok iyi bir dizi geleceğine de eminim.Eski eşi için gözyaşı döktüARKA Sokaklar, cumartesi akşamı 8’inci sezonunu açtı. Diziye Gülcan Arslan ve Gizem Soysaldı’nın katılmasıyla yine zirvede açılış yaptı. Pazartesiden cumaya alınmıştı. Bu sene cumartesi akşamları ekrana gelecek. Bence çok doğru bir karar. Çünkü bu diziyi daha çok çocuklar izliyor. Pazar günü okul olmadığı için kumanda onların elinde olacak. Dizide benim en çok dikkatimi çeken kişi Murat’tı. Yani Uğur Pektaş’tan bahsediyorum. 8 senede hayatıyla dizi ne kadar paralel gitti diye düşünmeden edemedim. Gamze Özçelik’le dizide tanıştılar ve evlendiler. Dizide de evlendiler. Gerçek hayatta çocukları oldu, dizide de oldu. Gerçek hayatta boşandılar ama dizide evliydiler. Sonra Özçelik, Fatih dizisi için Arka Sokaklar’dan ölerek ayrıldı. Murat karakteri, Zeynep’in ardından çocuğuyla birlikte yas tuttu. Herhalde Uğur Pektaş’ın en zor rolü buydu. Düşünsenize eski eşiniz, çocuğunuzun annesi için ne kadar rol de olsa tüm Türkiye’ye acı çektiğinizi gösteriyorsunuz. Ama altından kalkmayı başarmış. Tebrikler...

Devamını Oku

Bozoğlu temiz star yetiştiriyor

7 Eylül 2013

Yeşim Ceren Bozoğlu’nu senelerdir tanırım. En büyük hayali bir oyunculuk atölyesi açmak ve birikimlerini yeni nesillere aktarmaktır. Sonunda bu hayaline 2.5 ay önce kavuştu. Ben de Galata’da Cenevizlilerden kalma birinci derece tarihi binada açtığı Atölye 1314’te onu ziyarete gittim. Yeşim Ceren, “16 yıllık hayalimdi bu atölye” diyerek söze başladı. Ben de bu serüveni dinlemek için sözü ona bıraktım. “İki sene önce bu binayı gördüm ve âşık oldum. Burası tarihi eser olduğu için alabilmemiz epey zaman aldı. 2.5 ay önce açtık.Burada oyuncu olmak isteyenlere, ‘İmdat! Deneme çekimim var’ diyenlere, konservatuara hazırlananlara ve oyunu koçu arayanlara yardımcı oluyoruz. Burayı ben, Kerem Kupacı, Yeşim Özsoy Gülen, Sema Tuğsel ve İlyas Odman kurduk. Bizle çalışmak isteyenlere önce bir ahlaki şartname imzalatıyoruz. Temiz star kavramına uygunluğuna bakıyoruz. Bu yanlış anlaşılmasın. Temiz star; evrensel ölçülerde işini yapan ama içinde yerelliği barındıran, spor yapan, tarihe, minyatüre, arkeolojiye, sanata ilgi gösteren, dil bilen, mesleki anlamda mutlu oyuncu demek. Derdimiz böyle oyuncular yetiştirmek. Yani adanmışlık, disiplin, kendinde sanatı değil sanatta kendini seven gerçek starlar yetiştirmek.Atölyede ‘Dramera’ diye bir bölümümüz var. Bu, drama ve kamera kelimelerinin birleşimi. Hem oyunculuk tekniklerini öğretiyoruz hem de kamera önü eğitimler veriyoruz. 4 aylık bir eğitim bu. Bize oyunculukatolyesi.com adresinden ulaşabilirler.Bunlar dışında nasıl fotoğraf çektirilir, basınla nasıl ilişkiler kurulur, kast direktörleriyle iletişim yollarını anlatıyoruz. Kısacası 100 kişinin deneme çekimine girdiği bir projede, bizim öğrencimiz gittiğinde o sahnede fark yaratsın diye uğraşıyoruz.” Yeşim Ceren’i dinleyip, atölyeyi gezip heyecanına ortak oldum, profesyonelliğini de takdir ettim. Türkiye’de her iki kişiden biri oyuncu olmak istiyor. O nedenle ne yapın, ne edin kendinizi doğru ellere teslim edin...Yalan Dünya değil dostluk dünyasıBiraz geciktim bu yazı için ama yazmazsam olmazdı. Geçtiğimiz pazar günü Yalan Dünya’nın Vasfiye Teyze’si Gonca Vuslateri, ablası Aslı’yla birlikte doğum gününü kutladı. Bugüne kadar bir sürü davete, kutlamaya katıldım ama hiç bu kadar çok insanı güler yüzle hatırladığım bir parti olmadı. Küçükçiftlik Park’ın bahçe bölümünde bir yanda barbekü, diğer tarafta sahne vardı. Önce Gürcan Ersoy sahneye çıktı ve Gonca için şarkılar söyledi. Onu Kayıp Şehir’in Duygu’su Ayta Sözeri takip etti. Can Bonomo kendisini sahneye attı, Güntaç Özdemir, Ali Biçim en samimi halleriyle sahnedeydi. Müfide İnselel iki şarkıyla kulaklarımızın pasını sildi. Model grubu adeta konser verdi. Atilla Özdemiroğlu kemanıyla tüm gençlerin arkasında onlara destek verdi. Ama en unutulmaz an, Vedat Sakman’ın gitarı ve Atilla Özdemiroğlu’nun kemanıyla yaptığı performanstı. Bu iki ustayı sahnede bir arada görmek tarihi bir andı. Gecenin finalinde Gonca mutluluktan ağlıyordu. Konuklar arasında çok fazla oyuncu da vardı. Hazal Kaya, Hande Ataizi, Derya Alabora, Esra Dermancığlu, İrem Sak, Gupse Özay, Derya Karadaş, Rıza Kocaoğlu... Ben geceden ayrılırken düşünmeden edemedim. Bu dünya, yalan dünyaysa peki bu gece neydi? İçinizde Gonca gibi samimiyeti taşıyorsanız, o yalan dünyanın içinde kendinize sahici bir dostluk dünyası yaratmayı başarırsınız.

Devamını Oku

Star TV’den Muhteşem Yüzyıl ve Ben de Özledim bombası...

6 Eylül 2013

Malum eylül ayına girdik. Kanallar yeni projelerini görücüye çıkarıyor. O nedenle önceki gün Star TV İçerik Grup Başkanı Ömer Özgüner’in davetiyle soluğu kanalda aldım. Genel Yayın Yönetmeni Çağatay Önal ve Pazarlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Aslı Çini Yaşaroğlu da bize eşlik etti. Özgüner, “1.5 yıl önce bu işe başladığımızda ‘İyi bir ikincilik istiyoruz’ diyorduk. Birinci olduk. Bu yıl, ‘İyi bir birincilik olsun’ amacındayız. İzleyici için Star’ın bir market gibi olmasını istiyoruz. İzleyen herkesin kendinden bir şey bulabileceği bir kanal olsun. X, Y, Z kuşağı bir arada Star TV’yi izlesin diye bir planlama yaptık” dedi. Malum en merak ettiğim konulardan biri Leyla ile Mecnun ekibinin Star’a geçişi...Ben de Özledim 23 Ekim’de başlıyorGeçtiğimiz gün yeni proje Ben de Özledim’i Milliyet Gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu duyurmuştu. Ben de size yeni detaylar getirdim. Efendim, biliyorsunuz Leyla ile Mecnun ekibi Leyla The Band diye bir grup kurdu. Yokluğunda şarkısıyla büyük çıkış yaptılar. Eğer konserlerine gittiyseniz Ferdi Tayfur’un Ben de Özledim şarkısını söylediklerine şahit olmuşsunuzdur. Dizinin adı oradan geliyor.Ben de Özledim’in başrol oyuncuları Ali Atay, Serkan Keskin, Osman Sonant, Onur Ünlü ve Burak Aksak. Yanlış okumadınız, yönetmen Onur Ünlü ve senarist Burak Aksak da oynayacaklar. Dizi, Leyla ile Mecnun’un bitişinden sonra bu ana ekibin ne yapacağını bulmaya çalışmasıyla başlayacak. Herkes kendi adıyla kendisini oynayacak. Bu açıdan İşler Güçler’e benzetebilirsiniz. Ama İşler Güçler’de ünlü olmaya çalışan üç oyuncu izlemiştik. Şimdi ünlü olan Ali Atay, Serkan Keskin ve Osman Sonant’ın hayatında yeni açılan sürprizleri izleyeceğiz. Bu arada Cengiz Bozkurt, Ahmet Mümtaz Taylan da konuk oyunculuk yapacak. Leyla The Band bu işin diğer başrolü olacak. Dizi 23 Ekim Çarşamba akşamı Muhteşem Yüzyıl’ın ardından ilk bölümüyle ekrana gelecek. Açıkçası merakla bekliyorum. Bizi çok güldürecek yepyeni bir proje geldiğine de eminim.Gündüz kuşağı iki diziye teslimÖmer Özgüner, total izleyiciye hitap eden işlerinin yanında butik projelerle de var olmak istediklerini söylüyor. Gündüz kuşağında seyirciyi yakalamak için bu sene iki günlük dizi yayınlayacağını ekleyen Özgüner, “9 Eylül Pazartesi Aşkın Bedeli dizisine başlıyoruz. Ardından Beni Affet yayınlanacak. Biz evde oturan izleyici kitlesini bu formatlarla yakalayacağımıza inanıyoruz” diyor. Acun Ilıcalı’nın programlarının 4 güne çıkarılmasının nedenini soruyorum. Önal, “Salı akşamları Star’da Şampiyonlar Ligi ve UEFA maçları yayınlanacak. İki haftada bir dizi yayınlanmak izleyicinin takip duygusuna zarar verebilirdi. Ama O Ses Türkiye devamlılığı olan bir format değil. O nedenle maç günleri yayınlanmadığında haftaya devam edebilir” diye cevap veriyor.Berrak Tüzünataç Muhteşem Yüzyıl’daMuhteşem Yüzyıl’ın bu sezonda çok iddialı geldiğini de ekliyorlar. Duyduğum bir dedikoduyu paylaştım. Mecburen “Evet” demek zorunda kaldılar. Muhteşem Yüzyıl’ın yeni sultanını açıklıyorum. Haremin yeni sultanı Berrak Tüzünataç olacak. Üstelik, Şehzade Mustafa’nın büyük aşk yaşayacağı Mihrinisa olarak karşımıza çıkacak. Bu sene Muhteşem Yüzyıl’da starlar geçidi yaşayacağız, demedi demeyin... Bu arada 1 Erkek 1 Kadın, artık sadece pazar akşamları yayınlanacakmış ve son 13 bölümü... Bu sene tanıtım filmi çekilmeyecek. 3+1 de 14 Eylül’de Yetenek Sizsiniz’in arkasından yayınlanacak. Bakalım, Star TV bu sezonda O Ses Türkiye, Yetenek Sizsiniz, Muhteşem Yüzyıl, Aramızda Kalsın, Benim Hala Umudum Var, Medcezir ve Dila Hanım’la prime time’da liderliği sürdürecek mi? Rakipleri de iddialı... Çok değil, ay sonuna kadar her şey ortaya çıkacak.

Devamını Oku

Seksenler’i özlemişiz

4 Eylül 2013

Galiba yaşlanıyorum. Nostalji, geçmiş dediğinizde gözlerim dolmaya, “Nerede o eski günler” demeye başladım. İşte tam benim gibi geçmişe özlem duyanlar için ekranın en iyi alternatifi Seksenler. Sizi 20 yıl öncesinde bir yolculuğa çıkarıyor. Dostluğun, komşuluğun, ailenin altını çiziyor. Seksenler yeni sezonunu geçtiğimiz salı akşamı açtı. Ahmet’in yaşlanmış haliyle mahallenin değişimini izlediği ve Sezen Aksu’nun Eskidendi şarkısının ona eşlik ettiği sahnede kabul ediyorum gözlerim doldu. Ama bölümün büyük kısmı Ahmet’in sonunda Gülden’e evlilik teklif etmesi ve bir araya gelmek için ailelerini ikna turuyla geçti. Ama satır aralarında o yıllardaki kadına bakışı da izledik. Ahmet’in annesi ve Gülden’in annesinin tanışma sahnesinde kadının çalışması ve evde oturup kocasına bakması üzerine gerçekleşen tartışma o yıllar için çok doğruydu.Ne yazık ki, Türkiye’ye baktığımızda kazanan Ahmet’in annesinin fikri oldu. Neyse konumuz bu değil, dönelim Seksenler’e... Seksenler, açılışını Tüm Kişiler’de 3.55 reytingle 4’üncü, AB’de 5.11 reytingle2’nci olarak yaptı. Önümüzdeki haftalarda salı akşamlarında rekabet daha da artacak ama Seksenler yerini koruyacaktır. Çünkü siz büyüdükçe elinizde kalan en büyük hazine-niz geçmişinizdir. Güneşi Beklerken’e dikkat!FARKINDA MISINIZ her hafta reytingini artırarak salı akşamlarının tek efendisi olacağını gösteriyor Güneşi Beklerken. Bu yazın en büyük sürprizi. Yaz aylarının en yüksek reytingi 4-5 iken, 7-8 reytinglere ulaştı. Kanal D, bu projeyle sektöre yeni oyuncular ve çok başarılı bir yönetmen kazandırdı. O nedenle bu sözüm Kanal D’ye... Dikkat!!! Biliyorum çok iddialı, star isimlerin oynadığı yeni diziler aldınız. Güneşi Beklerken ne de olsa tuttu, hangi güne hangi saate koyarsak koyalım tutar gibi bir fikre sahip olmayın. İnsanlar, özellikle gençler salı akşamı tüm işlerini iptal edip ekran karşısına geçiyor. Zeynep ve Kerem’e inandılar, tutundular. Onların aklını karıştırmayın. Çünkü artık salı akşamları plan yapmıyorlar. Kumanda onların, ailelerinin başka bir kanal açmasına da izin vermiyorlar.O nedenle Güneşi Beklerken sabit yerinde kalmalı. Kayıp için başka bir çözüm düşünmelisiniz.Çalıkuşu merak uyandırdıBURAK Özçivit ve Fahriye Evcen’in başrollerini oynadığı Çalıkuşu’nun tanıtımları önceki gün görücüye çıktı ve beni geçmişe götürdü. Dizinin tanıtımında Aydan Şener ve Kenan Kalav’ın oynadığı Çalıkuşu’nun müzikleri kullanılmıştı. Müziği duyduğum anda kafamı o kadar tanıdık ve bildik bir şeye bakarmış gibi çevirdim ekrana. Yanılmadığımı gördüm. Bu kez oynayanlar başkalarıydı ama merakla onları izliyordum. Bana kalırsa Fahriye Evcen ve Burak Özçivit bu yılın çifti olacak. Bunu o küçücük tanıtım sahnesinden de anladık. Aralarındaki uyumu diziye de yansıtırlarsa Çalıkuşu’nun yolu açıktır.

Devamını Oku

Görüş Günü Kadınları sanat filmi gibi olmuş

4 Eylül 2013

Başrollerini Şenay Gürler, Nesrin Cevadzade, Yıldız Çağrı Atiksoy ve Semra Dinçer’in paylaştığı Görüş Günü Kadınları, pazartesi akşamı görüşe çıktı. Senaryosunu Özgür Evren Heptürk’ün kaleme aldığı, Faruk Teber’in birinci bölümünün yönetmenliğini üstlendiği diziyi merakla bekliyordum. Dizi bugüne kadar görmediğimiz Adana genel detay görüntüleriyle başladı. Birinci bölümün adı Yıldız Çağrı Atiksoy’un canlandırdığı Gülay’ın hikâyesiydi. Daha ilk dakikadan Gülay’ın hikâyesinin izlediği filmdeki sözler gibi olacağını öğrendik.Bu anlatımı sevdim. Görüntü yönetmeni Sami Saydan olağanüstü bir iş çıkarmış ve televizyon ışığı değil, sinema ışığı kullanmış. Ama bunun bazen bir riski vardır. Çünkü herkesin evinde beyazperde ya da plazma TV yok. Tüplü televizyonlarda ya da florasan ışıkları altında bu ne kadar fark edilir bilemem. Teber’in kurduğu dünya son derece gerçekti. Ama keşke o kadar filtre kullanmasalardı. Bu arada ikinci bölümden itibaren yönetmen koltuğunu Veli Çelik devraldı. Müziklerin güzel olduğunu düşünmeme rağmen neredeyse her sahnede dramatikliği artırmak için kullanılması abartılıydı.Ajitasyona başvurulmamıştıŞenay Gürler’e dişi kadın rolleri yakışıyor. Tüm acısına rağmen aşkı için kadınlığından vazgeçmeyen Süreyya’yı çok güzel oynamış. Nesrin Cevadzade bana kalırsa ekranı hem fiziği hem de oyunculuğuyla dolduruyor. Lale karakterinin de hakkını vermiş. Yıldız Çağrı Atiksoy, Gülay karakterine o kadar çok inanmış ki, eli sürekli karnında. Sette de öyleydi. Bence hamile olduğunu zaten görüyoruz. Elini sürekli karnında tutmasına gerek yok. Semra Dinçer’i oğullarından dolayı gözyaşı dinmeyen kadın olarak izliyoruz iki senedir. İlk bölümde onu henüz tanıyamadık. Bakalım gelecek bölümlerde nasıl olacak?Yapımcı Mehmet Yiğit Alp, bu diziye gerçekten çok ciddi para harcamış. Ucuza iş çıkarmayan yapımcılara ihtiyacımız var. Dizinin sosyal mesajları da önemliydi. Hapishane hikâyesini ajitasyonun suyunu çıkararak, reyting almak için bir sürü hesap yaparak da çekebilirlerdi ama böyle kurnazlıklar yoktu. Her şey güllük gülistanlık gibi görünse de dizinin çok temel bir problemi var. Dizilerin birinci bölümlerinde seyirciye büyük bir gizem gösterilerek gelecekte bu gizemi takip edeceklerinin sinyali verilir. Karakterler tanıtılır. Görüş Günü Kadınları’nın birinci bölümünde karakterleri tanıdık, hapishaneye görüş gününe gidip gelen kadınları ve çocukları gördük, mahkûm yakını olmanın ne olduğunu enformasyon içeren monologlarla hissettik ve Gülay’ın kocasının katil olduğunu öğrendik.Konu vardı ama öykü yoktuEkran başında şimdi hikâye açılacak, haydi bir şey olsun diye beklerken birinci bölüm sonu yazdı. Dizinin hemen ikinci bölüm tanıtımı yayınlandı. İçimden keşke ikinci bölüm birinci bölüm olsaymış dedim. Çünkü birinci bölüm herkesi biraz gösterelim, bol bol enformasyon verelim, durum tespitleri yapalım ve güzel görüntülerle destekleyelim gibi olmuş. Birinci bölümde konu vardı ama öykü yoktu. Temposu çok ağırdı. O nedenle 90 dakika olmasına rağmen üç saatlik diziymiş gibi algılandı. Bu hafta karşısında çok güçlü rakipleri yokken Tüm Kişiler’de 1.95 reytingle 20’nci, AB’de 2.50 reytingle 11’inci oldu. Önümüzdeki haftalarda Karadayı, O Ses Türkiye, Yalan Dünya da yarışa katılacak. İşi daha da zorlaşacak. Kısaca Görüş Günü Kadınları izleyici profilinin büyük bir çoğunluğunu C-D’nin oluşturduğu Fox TV’de sanat filmi gibi kalmıştı.

Devamını Oku

Fatih Harbiye ekranda namus dersi verdi...

1 Eylül 2013

Haftalardır tanıtımlarını izlediğimiz Fatih Harbiye dizisi cumartesi akşamı ilk bölümüyle ekrana geldi. Peyami Safa’nın aynı adlı romanından ekrana uyarlanan dizinin başrollerinde Kadir Doğulu, Neslihan Atagül ve Yunus Emre Yıldırımer’i izledik. Koliba Film’in yapımını üstlendiği dizinin yönetmen koltuğunda deneyimli isim Sadullah Celen oturuyor. Senaryo ise Hayriye Ersöz’e ait. Dizi dünyasında hiç duymadığım bir isim Ersöz. O nedenle adını araştırdım ve Kanal 7’de ekrana gelen pek çok filmde imzası olduğunu gördüm. Gelelim dizinin detaylarına... Bekâret kontrolü ses getirdiÖnümüzde Peyami Safa’nın 1920-1930 yıllarını anlatan bir romanı var. Fakat dizi günümüzde geçiyor. Ne yazık ki, dizinin uyarlamasında senarist Ersöz, Safa’nın toplumsal sınıf çatışmasındaki kodlarını ve o yıllardaki kadına bakışını yansıtamamış. Senaryoda tamamen reyting almaya yönelik hamleler vardı. Ama öyle çiğ hamleler var ki, ben bir kadın olarak izlerken dizinin kadın senaristine sinirlendim. Neden mi? Bu ülkede her gün namus cinayetleri haberleriyle uyanıyoruz. Gün geçmiyor ki, yeni bir katliama şahit olmayalım. Fox TV’de, üstelik cumartesi akşamı, hem de Peyami Safa’nın en çok bilinen eserinin uyarlamasında bir sahne izledik ki, kimimizi gözyaşına boğan, bazılarımızı da sinirden zıplatan... Evet, bekâret kontrolü sahnesinden bahsediyorum. Dizide komşu kadının Aslı’yı yatırıp sadece bakarak bakire olmadığını söylediği bir sahne yayınlandı. Altına dramatik bir müzik döşenerek ve bağırış çağırış içinde...Dakikalarca bu acılı sahneyi izledik. Kabul ediyorum, bu sahne diziye reyting getirdi ama reyting için bile olsa izleyicinin aklına bu kadar yanlış bir bilginin ekilmesi doğru muydu? Üstelik kanalın C-D izleyici profilinin sayısı bir hayli yüksekken, bir kızı yatağa yatırıp bacaklarını açarak namuslu ya da namussuz olduğunu göstermek ne kadar ahlaklı bir tavırdı? Bu sahnenin yüzlerce alternatifi çekilebilirdi. Sadece sözle geçebilirlerdi. Bu kadar gözümüze sokulması, tartışılmasının istenmesiydi. Tebrikler, başarılı oldular...Neyse ki, Neriman karakteri birkaç kelam etti de azıcık içim rahatladı. Ayrıca hem zengin ailenin hem de fakir ailenin kızlarını evlendirmek için bu kadar zil takıp oynaması çok rahatsız ediciydi. Sevgilisiyle zorla birlikte olan, o anlayışa göre namusunu kirleten Emre’nin annesinin “Ben evime yamalı bohça sokmam” demesiyle gerçekten ekran karşısında kendimi parçalayacaktım. Bunlar hep reyting hamlesi. Koliba Film gibi toplumsal duyarlılığı olan bir yapım şirketine ve Hayriye Ersöz’e reyting için bu hamleleri ben yakıştıramadım ama onlar kendilerine yakıştırıp bir de ekranda yayınladılar.Reytinglerde birinci olduKadir Doğulu, bugüne kadar hep gençlik dizilerinde rol almıştı. Onu ilk kez bir dramada izledik. Bence Macit karakterinin hakkını vermişti. Neslihan Atagül, çok başarılı bir oyuncu ama ondan jönfi olacağını hâlâ düşünmüyorum. Dizinin müzikleri Cem Yıldız, Murat Uncuoğlu ve Emre Dündar’a ait. Gayet güzel olmuştu. Kostümlere söyleyecek çok sözüm var. Bu kadar zengin ailelerin hepimizin pazardan bile alıp giyeceği kıyafetler giymesi olmamıştı. Özellikle parti sahnesi komikti.Pelin, günlerce sosyetenin en büyük partisi diye tanıttı bize geceyi... Ama partiye gelenlerin kıyafetlerine baksanız en fazla Beyoğlu’nda bir partiye geldiklerini düşünürdünüz. Özetle, Fatih Harbiye ekranda karşısında çok güçlü rakipleri yokken, Tüm Kişiler’de 3.68 reytingle 1’inci, AB’de 2.79’la 2’nci oldu. Ancak karşısına Yetenek Sizsiniz, Arka Sokaklar ve kendi kanalındaki Lale Devri geldiğinde nasıl bir performans sergileyeceğini önümüzdeki haftalar gösterecek. Dizinin oyuncularına söyleyecek sözüm yok. Herkes elinden geleni yapmıştı. Ama bu senaryoyla kendimi 1980’lı yıllarda bir dizinin repliklerinde geziniyormuşum gibi hissettim.

Devamını Oku