Tehlikeli Sırlar başlıyor

18 Ekim 2013

Eylül ayı dizileri bir bir görücüye çıktı. Kimileri kanalların yüzünü güldürdü ama bazıları da hayal kırıklığı yarattı. Şimdi kanallarda yeniden hummalı bir çalışma başladı. Ocak ayında yeni projeler başlayacak. Onlardan biri de Show TV’de ocak ayında başlayacak olan, herkesten sır gibi saklanan Tehlikeli Sırlar. Calinos ve Böcek Yapım ortaklığında çekilecek dizinin yönetmen koltuğunda Mehmet Ada Öztekin oturuyor. Hatırlarsanız, Öztekin, daha önce Kuzey Güney’in ilk sezonunu yönetmişti. Dizinin başrollerini Muhammed Uzuner, Melis Birkan, Özgür Çevik, Burak Sağyaşar ve Meral Çetinkaya paylaşıyor. Dizinin konusuna gelince; hazır olun bir Brezilya dizisi entrikasıyla karşı karşıyayız. Dizi Süreyya’yla evli olan ama Hülya’ya âşık olan Murat’ın etrafında dönüyor. Ancak bu sıradan bir iki kadın arasında kalmış adam hikâyesi değil… Yaşanan korkunç bir olay sonucu Hülya’nın yerine geçen ikiz kız kardeşi Filiz’in ve Hülya’nın da hesaplaşma öyküsü… Aşkın, entrikanın, iş dünyasında dönen oyunların, sınıf çatışmasının iç içe geçtiği Tehlikeli Sırlar’ın çekimlerine önümüzdeki hafta başlanacak. Oyuncu kadrosu sağlam, çatışması güçlü projenin… Dizinin stylingini ise Seben Koçibey yapıyor. Bakalım, Tehlikeli Sırlar Show TV’nin yüzünü güldürecek mi?Fahri’ye dikkat!Mete Horozoğlu, Kaan Taşaner, Aslı Enver, İlker Kaleli ve Dolunay Soysert’in başrollerini paylaştığı Kayıp’ı kendi adıma severek izliyorum. Zeynep Günay Tan izleyiciyi kurduğu dünyanın içine çekmeyi başarıyor. Diziyle ilgili kaygılarımı sürekli dile getirmemin tek nedeni teması… Onu da defalarca yazdım. Bu tema büyük kitleleri içine almasa da ben ortaya çıkan sonuçtan izleyici olarak memnunum. Ekranda kaliteli bir iş izliyorum. Özellikle dizide bir karakter var ki, her hafta onu şaşkınlıkla izliyorum. Yunus Emre Terzioğlu’ndan bahsediyorum. Dizinin Fahri’sinden yani Falko’nun kardeşinden… Canlandırdığı karakteri o kadar içselleştirmiş ki, onu izlerken bir an bile başka birisi olabileceğini düşünmüyorum. Beden dilini, duygu geçişlerini çok iyi kullanıyor. Geçtiğimiz gün Terzioğlu'yla karşılaştık. Onu tanımakta zorlandım ve bir kez daha “Helal olsun” dedim. Fahri’ye dikkat diyorum. Çünkü çok iyi bir karakter oyuncusu kazandık.Sev Beni gişeyi hedefliyor50. Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde ilk izlediğimiz film Mehmet Bahadır Er ve Maryna Er Gorbach’ın yönetmenliğini üstlendiği Sev Beni’ydi. Başrollerini Viktoria Spesivtzeva, Ushan Çakır ve Güven Kıraç’ın paylaştığı film, evlenmeden önce kafa dağıtması için amcası tarafından Ukrayna’ya getirilen Cemal’in Sasha’ya âşık olmasını konu ediniyordu. Sev Beni festivalden hiçbir ödül alamadı ama gişede başarılı olacağını umuyorum. Dün vizyona giren Sev Beni, fonuna aşkla derdini koyan, Ushan Çakır’ın eksi 30 derecede bir ceketle donmadan nasıl bir aşık rolünü oynadığını izlemek isteyen ve Murat Şeker’in esprileriyle kahkaha atmak isteyenler için iyi bir alternatif.

Devamını Oku

Show TV’de üç yeni dizi başlıyor

16 Ekim 2013

Show TV, son yıllarda büyük düşüş yaşasa da, aslında Türkiye’de efsane olan dizilerin arkasında hep o vardı. Mesela bugün Türkiye’nin en çok reyting alan iki dizisi Kurtlar Vadisi ve Muhteşem Yüzyıl’da Show markasından çıkmıştı. Daha sonra kanalın parasızlık günleri başladı. Ellerindeki markaları da bir bir rakiplerine kaptırdılar. Son olarak Acun Ilıcalı’nın Star’a transfer olması Show TV’yi zor durumda bıraktı. Kanal, yaz aylarında satışa çıktı ve Ciner Yayın Holding kanalın yeni sahibi oldu. Kanalın başına da M. Kenan Tekdağ geçti. Show TV satıldığında elinde sadece Pis Yedili vardı. Muhteşem Yüzyıl gibi bir rakibe rağmen aldığı iyi reytinglerle kanalı yüzünü güldürüyordu. Show TV’nin ilk hamlesi atv’den Benim İçin Üzülme’yi almak oldu. atv’deyken salı akşamları Öyle Bir Geçer Zaman ki’ye sıkı rakip olan, hatta Tüm Kişiler’de birinciliği ele geçiren Benim İçin Üzülme yeni kanalında biraz kan kaybetti. Ardından kanal Star TV’den Dila Hanım’ı aldı. Dizi olduğu yeri korudu. Show TV’de daha çok programlara ağırlık verildi. Ne yazık ki, programlar kanalı beklendiği kadar yükseltemedi. Çünkü Türkiye’de prime-time demek dizi demekti. Televizyonda bir ticarethaneyse ona göre hareket edilmeliydi.Adını Kalbime Yazdım cumartesiShow TV şimdi üç yeni diziyle anlaştı. İlki 26 Ekim Cumartesi akşamı saat 20.00’de başlıyor. Focus Film’in yapımını üstlendiği diziyi Metin Balekoğlu yönetiyor. Adını Kalbime Yazdım’da Serhan Yavaş, İpek Karapınar, Tolga Güleç, Erkam Aydar, Meltem Miraloğlu ve Emel Göksu rol alıyor. İstanbul’da başlayan romantik bir aşkın tam ortasına düşen törenin anlatıldığı dizi Mardin’de devam ediyor. Bu sezon ekranda moda geçmişe dönüş. Farkındaysanız hep izlediğimiz ve tanıdık hikâyeler işleniyor. Törenin anlatıldığı bir dizide ekranda yok. O nedenle Adını Kalbime Yazdım, Sıla, Bir Bulut Olsam gibi dizileri sevenler için yeni bir alternatif olabilir. Show’un ikinci dizi atağı Firuze. Boyut Film’in yapımcılığını üstlendiği diziyi Cemal Şan yönetiyor. Fırat Çelik, Haluk Piyes, Ceyda Ateş ve Ceren Hindistan’ın başrollerini paylaştığı Firuze, bir aşk çıkmazını konu edinecek.Sevdaluk ve Firuze kasımdaFiruze’nin tanıtımı geçtiğimiz akşam yayınlandı. Bana fazlasıyla Benim Hala Umudum Var dizisinin ilk bölümündeki parti sahnesinden kaçışı hatırlatsa da, izlemeden karar vermek olmaz. Firuze, kasımın ilk haftasında başlayacak. Bakalım, Sezen Aksu’nun şarkısı kadar sevecek miyiz? Kanalın üçüncü dizi atağı Sevdaluk. Erdal Özyağcılar, Demet Akbağ, İbrahim Kendirci ve Cengiz Bozkurt’un rol alacağı dizi Rize’de çekiliyor. Yüksel Aksu’nun yönetmen koltuğuna oturduğu dizinin yapımını ise BKM üstleniyor. Sevdaluk, yıllar önce ayrılan ve aşkları düşmanlığa dönüşen Adalet ve Ali İhsan’ın başına gelenleri konu ediniyor. Fonuna yemyeşil bir Karadeniz köyünü alan dizi 7’den 70’e her yaştan aşkı anlatacak. Dizi kasım ayında başlayacak. Böylece Show TV, rakiplerine karşı iki Karadeniz dizisi, bir Mardin draması, bir gençlik dizisi, bir Adana işi ve bir zengin-fakir çatışmasıyla kafa tutacak.

Devamını Oku

Ekranların yeni alternatifi: 3Adam

13 Ekim 2013

Talk Show denilince senelerdir sadece iki isimden bahsederiz: Okan Bayülgen ve Beyazıt Öztürk. Bugüne kadar alternatifleri denendi ama hiçbir zaman onların önüne geçemedi. Sonunda Eser Yenenler, Oğuzhan Koç ve İbrahim Büyükak, 3Adam programıyla ortaya çıktı. Enerjileri yüksek, cumartesi gecesinde eğlenceyi vaat ediyorlar, espriyi tam zamanında patlatıyorlar, konuklarıyla uyumları yerinde, aralarında bir çatışma yaratıyorlar ve gençler… Samimiyetleri nedeniyle reyting listesinde de üst sıralarda yer alıyorlar. Gelelim Okan Bayülgen’e… Kanal D’de tartışmasız zirvedeydi. tv8’e geçtiğinde de kendisinden hiç ödün vermedi. Ekrana bir yıl ara verdikten sonra Show TV’yle döndü. Ama bu kez karşımızda aynı Okan Bayülgen yoktu. Bayülgen’i gençler izliyordu, özellikle üniversitelilerin vazgeçemediği bir isimdi. Şimdi gençlik eskisi kadar ilgi göstermiyor ona… Bence samimiyetini yitirdi. Bu da ekrandan izleyiciye geçiyor. Beyaz Show geçtiğimiz cuma başladı. Yine aynı bildiğimiz Beyaz’dı. Cuma gecelerinin tek alternatifi olarak izlenmeyi başardı. Keşke daha fazla isim talk show yapsa-yapabilse… Çünkü o zaman televizyonda bir çeşitlilik görebileceğiz.Bir Yastıkta Almanya olur mu?Trt 1, sezon sonunda Bir Yastıkta dizisinin oyuncularıyla yollarını ayırıp dizinin adını Bir Yastıkta Almanya olarak değiştirdi. Neden bir dizinin oyuncuları, senaristi ve yönetmeni değişmesine rağmen devam edildiğini hâlâ anlamış değilim. Diziyi bitirip yeni bir dizi yapabilirlerdi. Bu inadın sebebini anlamıyorum. Şimdi Özge Borak’ın yerine Müge Boz gelmiş. Ne diyeyim, hayırlı uğurlu olsun. Ama yıkık bir enkazın üzerine derme çatma yapılacak yeni bir yapı olmaz. En küçük bir sarsıntıda yine dağılır. O nedenle yönetmeni Hamdi Alkan’a da kolaylıklar dilerim. İşi zor, çok zor…Ömür Törpüsü başladıLakabı Twitter dünyasında Ceri Levis. Kendisi aynı zamanda oyunculuk yapıyor. Onu Harem dizisinde izledik. Pazar Vatan’da da Ceri’nin Sayfası’nı hazırlıyor. Ömür Özdemir’den söz ediyorum. Ömür, geçtiğimiz pazartesi netd.com’da yeni bir programa başladı. Adı Ömür Törpüsü… Adına yakışır bir program olmuş. Geçen hafta konuğu Kerem Cem’di. 6 dakikada Kerem Cem’in hayatının ömür törpüsü olmayı başardı. Ama her şeyin oyun olduğu belliydi. Küçük bir tavsiye, her şey daha doğal bir akışta geçerse ve Ömür iyi konuklar almaya devam ederse bence bu televizyonda yayınlanabilecek şahane bir format olur. Bu akşam 21.30’da netd.com’da yayınlanan Ömür Törpüsü’nde Ömür Özdemir’in konuğu Ziynet Sali. Bakalım onun hayatında nasıl bir törpü etkisi yaratacak?

Devamını Oku

Altın Portakal’ı ilk filmler soydu

12 Ekim 2013

Bir haftadır Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali nedeniyle Antalya’daydım. Festivalin 50’nci yılı olması beni daha da heyecanlandırmıştı. Bu sene basın olarak çok iyi ağırlandığımızı başta söylemem gerekiyor. Son yıllardaki en başarılı basın organizasyonlarından biriydi. Fakat çok ciddi bir sorunumuz vardı. Ulusal yarışma filmleri kategorisinde izlediğimiz 10 filmin birçoğu bizi hayal kırıklığına uğrattı. Benim favori filmim, Uğur Sencer Aydın’ın senaryosunu yazdığı, Serdar Temizkan’ın yönetmenliğini yaptığı, Ali Düşenkalkar ve Arda Kural’ın başrolünü oynadığı Kutsal Bir Gün’dü. Özellikle Ali Düşenkalkar’ın oyunculuk performansı muazzamdı. Atalay Taşdiken’in Meryem filmi diğer adayımdı. Festivalin en büyük sorunu üçüncü filmini çeken bir tane yönetmenin olmamasıydı. Çoğunluğu ilk filmlerden oluşan bir film seçkisi de festivali öğrenci filmleri festivaline dönüştürmüştü. Ödül töreni Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi'nde yapıldı. Gecenin sunucuları Murat Han ve Özge Özder’di. Fakat ikisi de çok heyecanlıydı ve bence başarılı değillerdi. Murat Han’ın yıllarca yurt dışında yaşadıktan sonra sahnede uluslararası filmlere ödül verirken çeviri yapmaması saçmaydı. Ciddi bir çeviri sıkıntısı yaşandı. Keşke müdahale etseydi.Zeynep Çamcı en iyi kadın oyuncuGelelim ödül alan filmlere… En iyi film Cennetten Kovulmak ve Kusursuzlar arasında paylaşıldı. En iyi senaryo ödülü Mavi Dalga’ya gitti. Ödülü alan Zeynep Dadak ve Merve Kayan dramatik bir kurgusu olmayan filme senaryo ödülü verilmesine şaşırdılar. Jürinin kendilerini anlamasına da sevindiler. Bana kalırsa o ödül Uğur Sencer Aydın’ın Kutsal bir Gün’le hakkıydı. Atalay Taşdiken’in Meryem filmi en iyi müzik, kadın oyuncu, görüntü yönetmeni, kent konseyi seyirci ödülü, Avni Tolunay jüri özel ödülünü aldı. Bence en iyi film için güçlü adaylardan biriydi. Çünkü ortada sinema vardı. En iyi erkek oyuncu ödülü Hakan Yufkacıgil’e gitti. Ben Ali Düşenkalkar ve Yufkacıgil arasında kalmıştım. Uzun Yol, kötü bir film olmasına rağmen Yufkacıgil’in canlandırdığı Fariz karakteri sinirimizi bozmuştu. Filmden sonra üzerimizde hâlâ gerginlik vardı. İnandırıcılığı nedeniyle bence o ödülü hak etti. Zeynep Çamcı’nın da Meryem filmindeki performansıyla en iyi kadın oyuncu ödülünü alması şaşırtıcı değildi. Sonuna kadar hakkıydı.Ödül 1 milyon lira olsunBu yıl Altın Portakal’ın 50’nci yılıydı ama ödül gecesinde sahnede müzikal coşkusu vardı. Neden sahnede Blues Brothers ve Grease vardı, hiçbirimiz anlamadık. Bu ne konseptiydi? Bir Altın Portakal daha bitti ve benim aklımda festivalde izlediğim kötü filmler kaldı. O nedenle bir önerim var. Festival her geçen yıl prestijini kaybetmeye başladı. İyi yönetmenler filmlerini Antalya’ya göndermiyor ve ilk filmler festivaline dönüşüyor. Oysa Altın Portakal Türkiye’nin en eski festivali ve sinemacıların desteklemesi lazım. Sinema için bunu yapmaya mecburlar. O zaman hem rekabetin hem de sinemanın tadı çıkacak. Festivalde verilen destek ücreti de artırılabilir. 350 bin lira yerine 1 milyon lira verilse eminim herkes filmini gönderecektir. Çünkü kabul edelim, bazı yönetmenler büyüdükçe idealistliklerini de yitirdi.

Devamını Oku

Nurgül Yeşilçay polis olacak

11 Ekim 2013

Orijinali Danimarka yapımı Forbrydelsen dizisinden uyarlanan The Killing, Türkiye’de dizi oluyor. Serdar Akar, Tarkan Karlıdağ ve Cansu Akbel’in ortak yapımı Akbel-Adam Film’in çekeceği dizi Kanal D’de ekrana gelecek. Senaryo çalışmaları devam eden ve oyuncu seçimleri yapılan dizinin adı henüz belli değil ama diziyi Sadullah Şentürk yönetecek. Şentürk, son olarak Behzat Ç: Bir Ankara Polisiyesi dizisini yönetmişti, ekiple tekrar yoluna devam edecek. Dizinin konusuna gelince, The Killing, 17 yaşında bir cinayete kurban giden Rosie Lersan’ın soruşturmasına dayanıyor. Fakat bir polisiyeden fazlasını vaat ediyor. Çünkü içerisinde polislerin, ailenin ve şüphelilerin hikâyesini de barındırıyor. Siyasetçilerin de soruşturmaya dahil olması durumu derinleştiriyor. Dizinin başrol oyuncularından biri belli. Cinayeti araştıran özel polislerden birini yani Sarah Linden’ı Nurgül Yeşilçay canlandıracak. Yeşilçay’ı ilk kez böyle bir rolde izleyeceğiz. Bakalım, The Killing Türkiye’de de Amerika’daki kadar sevilecek mi? İşin içinde Behzat Ç.’nin yapımcıları olduğu için polisiye kısmında yine bizi iyi bir macera bekleyeceğini düşünüyorum. Dizi, 2014’te yayında olacak.Diziler sinemayı öldürüyorBir haftadır Altın Portakal Film Festivali için Antalya’daydım. Bu yıl Antalya Film Festivali’nin 50’inci senesiydi. Kendi adıma hem bir hafta dizilerden uzak kalıp film izlemek, hem de televizyonun filmlere etkisini görmek istedim. Fakat izlediğim çoğu film karşısında gördüm ki, Türk sineması televizyon karşısında maçı kaybetmiş uzatmaları oynuyor. Çünkü bize sunulan film seçkisinde pek çok dizinin sinema filmlerinden daha iyi çekildiğini gördüm. Dizilerin çoğalması sinemanın önünü kapatmış. Bugün bir diziye sinemadan daha çok emek harcanıyor. Altın Portakal Film Festivali de eski coşkusunu kaybetmiş. Deneyimli yönetmenler filmlerini yollamıyor. O nedenle bu sene daha çok ilk filmlerini çeken yönetmenlerin filmlerini izledik. Bazıları bizim için ıstıraba dönüştü. Yarın detaylı bir Altın Portakal Film Festivali değerlendirme yazısıyla 50. Altın Portakal Film Festivali’nde yaşananları anlatacağım. Ama söylemeden edemeyeceğim, sinema sanattır. Ama bu ülkede sanata olan ilginin kıtlığı, dizilere olan alakanın bolluğu sanata darbe vurdu. Bunu sadece izleyici değil, sektörde körükledi.

Devamını Oku

Biz bunu yemedik?

9 Ekim 2013

Gözde Kansu’nun sunuculuğunu üstlendiği Veliaht yarışmasını pazartesi günü yazmıştım. Yazımda Kansu’nun kıyafet seçimini beğenmediğimi ve estetik açıdan güzel olmadığını söylemiştim. Önceki gün Kansu’nun yarışmayla yollarının ayrıldığını öğrendim. Production House açıklamasında Kansu’nun tavırları nedeniyle yayıncı kuruluş atv’nin sunucu değişikliği istediğini belirtmiş. Kusura bakmasınlar ama biz bunu yemedik. Estetik başka şey, zihniyet başka… Kansu, kıyafetinin dekoltesi nedeniyle bu tavra maruz kaldı. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, kanalın onayı olmadan o programı sunamazdı. Kanal beğenmeseydi o sunucuyla programı yayınlamazdı. Çekimler sırasında da müdahale ederlerdi. Ayrıca o programın yönetmeni yok mu? Tavırlarının nasıl olması gerektiğini anlatabilirdi. Çünkü Kansu oyuncu, sunucu değil… Hata yapabilirdi. Hiçbir şeye müdahale etmeyip, yayının ardından hem siyasi isimlerden gelen hem de sosyal medyada oluşan tepki sebebiyle bu kararın verildiği çok belli. Belki de gelen reyting sonucu nedeniyle reklam yapılıyordur. Ama bunu yaparken bir kadının hem meslek hayatına hem de kıyafet özgürlüğüne müdahale ediliyor. Buna hiç hakkınız yok. Gözde Kansu iyi oyuncudur, istediğini giyebilir. Bu sadece onu ilgilendirir, kimseyi değil…Güleç kötülükler kralı olacakBaşrollerini Serhan Yavaş, İpek Karapınar, Tolga Güleç, Meltem Miraloğlu ve Erkam Aydar’ın paylaştığı Adını Kalbime Yazdım dizisi bayramdan sonra başlıyor. Dizinin son tanıtımını önceden izleme fırsatım oldu. O nedenle merak ettiğim iki isim var: Meltem Miraloğlu ve Tolga Güleç. Çünkü Meltem Miraloğlu, Hayat Devam Ediyor dizisinin çocuk geliniydi. O kadar masum bir karakterden sonra Adını Kalbime Yazdım’da karşımıza aşk için her şeyi yapabilen bir kadın olarak çıkacak. Dicle, “Kendine aşkına ulaşmak için her yol mübahtır” diyecek. Tolga Güleç ise Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin romantik Ahmet’inden sonra gerçekten kötülüğün kralı olacak. Canlandıracağı Halil Ağa karakteriyle adını ekrana kötü adam olarak kazıyacak gibi görünüyor.TÜRKAN ŞORAY STARDIRUzun süredir star kavramı üzerine düşünüyorum. Çünkü bu ülkede şöhret olmak çok kolay. Kısa sürede hayatımıza birileri giriyor. Onları takip etmeye, hayatlarının röntgenini çekmeye başlıyoruz. Sonra unutuyoruz. Bir haftadır Antalya Altın Portakal Film Festivali’ndeyim. Festivalin ulusal filmler yarışmasındaki jüri başkanı Türkan Şoray. Onunla beraber film izlerken bana starın ne demek olduğunu öğretti. Öncelikle Türkan Şoray, tartışmasız bu ülkenin en büyük starıdır. Neden mi? Çünkü çok uzun yıllardır hayatımızda olmasına rağmen hiçbir şekilde saygınlığını kaybetmedi. Ona bakarken herkes büyük sevgi besliyor. Onu üzmemek için çok büyük çaba sarf ediliyor. O da güler yüzüyle herkesi memnun ediyor. Türkan Şoray benim için kutsaldır, tarihi eserdir. Bunu yaşına ironi yaparak kullanmıyorum. Yani ona o kadar ihtimam gösterilmesi gerekir. Bu ülkede herkes ünlü olabilir ama star olamaz. Star olmak, ünlü olmak, sevilmek, saygı görmenin dışında ekonomiye de katkı sağlamaktır. Bu ülkede herkes hiç düşünmeden sadece bir kişinin üzerinde fotoğrafının olduğu bir şeyi alır. O isim de Türkan Şoray’dır.

Devamını Oku

Yeni diziler neden tutmadı?

8 Ekim 2013

Neredeyse ekim ayının ortasına geldik. Birkaç dizi dışında yeni sezon açıldı ve çoğu birkaç bölümünü bile yayınladı. Öyleyse artık değerlendirme yapma vaktidir. Pazartesiden başlayalım. Bu sene Görüş Günü Kadınları ve Fatih pazartesi yarışında O Ses Türkiye, Karadayı ve Beni Böyle Sev’e katıldı. Ancak Görüş Günü Kadınları ilk bölümden “Zirveyle işim olmaz. Ben alternatif bir diziyim” dedi. Fatih’ten umutluydum. Ne yazık ki, bu yarıştan çabuk çekildi. Pazartesi akşamı ikinci bölümüyle ekrana geldi ve düşüşe geçti. Bu sezon için pazartesi akşamları kesinlikle O Ses Türkiye’nindir. Karadayı’nın sadık kitlesi de dizisine sahip çıkacaktır. Ama yeni bir dizinin artık şansı yok gibi görünüyor. Salı akşamları sektör için en rahat gün olmuştu. Herkes dizisini salı akşamında yarışa sokmak ve birinciliğe oturtmak istiyordu. Kanal D, Güneşi Beklerken gibi tutmuş dizisini pazara alıp salıya Çalıkuşu’nu koyarak hata etti. atv ise Kaçak’ı pazar yayınlayacakken salıya alarak doğru hamle yaptı. Böylece Kanal D, birinciliğini atv’ye teslim etmiş oldu.Medcezir iyi başladıBenim İçin Üzülme’nin kanal değişikliği kan kaybettirdi. Star’ın da salı akşamları O Ses Türkiye’yi yayınlaması dramaların yarıştığı salı gecesine çomak soktu. Fakat, salının şampiyonu tartışmasız Kaçak’tır. O Ses Türkiye her salı yayınlanmayacak. O nedenle başarı Kaçak’ın hanesine yazılmalı. Gelelim çarşambaya… Muhteşem Yüzyıl zirveyi kimseye bırakmayacağını kanıtladı. A.Ş.K. çarşamba başlayarak büyük risk aldı. Muhteşem Yüzyıl’dan değil ama Pis Yedili’den seyirci çaldı. Muhteşem Yüzyıl’dan sıkılanların da yeni dizisi oldu. Pis Yedili komedi alternatifi olmayı sürdürdü. Eski Hikaye ve Avrupa Avrupa bu üç dizinin yanına bile yaklaşamadı. Perşembe akşamları zaten 11 yıldır Kurtlar Vadisi’nindi. Bir ara Aşk-ı Memnu ve Fatmagül’ün Suçu Ne ikincilik yaşattı ama İntikam olmadı, olamadı. Vadi zirveyi kimseye bırakmayacak gibi görünüyor. Aramızda Kalsın, komedi alternatifiyle ortaya çıktı ama beklenen tepkiyi yaratmadı. Cuma Medcezir ve Karagül savaşına sahne oluyor ekran. AB kitlesi de Yalan Dünya’yı bırakmıyor. Kayıp, tutunmaya çalışıyor. Böyle Bitmesin bu yarışta zorlanıyor.Küçük Gelin zirveye adayCumartesi Fatih Harbiye ve Şefkat Tepe büyük atakta ama Yetenek Sizsiniz zirveyi kimselere bırakmıyor. Lale Devri yarıştan çekilmeye başladı. Arka Sokaklar kan kaybetti. Pazar Güneşi Beklerken, Sana Bir Sır Vereceğim, Küçük Gelin, Babam Sınıfta Kaldı mücadelesinde Yetenek Sizsiniz araya girip pastayı yiyor ama Küçük Gelin peşini bırakmıyor. Farkında mısınız, bu sezon yeni başlayan diziler arasında zirve yarışına girebilen tek dizi Medcezir ve Küçük Gelin. Eskiden bir dizi başladığında hepimiz ekrana kilitlenirdik. Bu sene Fatih, A.Ş.K, Kayıp, Aramızda Kalsın, Eski Hikaye, Çalıkuşu gibi iddialı projelere burun kıvırdık. Peki, olmayan neydi? Acaba dizi izlemekten mi sıkıldık? Bana kalırsa, daha önce izlediğimiz hikâyelerin ısıtıp ısıtıp önümüze sunulması işimize gelmedi. Kabul edelim, bu kadar yıldır ekranda dizi yayınlanması seyircinin de profesyonelleşmesine neden oldu. Artık bildiği bir öyküyü bile farklı bir dünyada izlemek istiyor. O nedenle senarist ve yönetmenlere çok iş düşüyor. Bugün bir hikâye anlatacaksanız ve çok farklı bir öykünüz yoksa en azından klişe sahneler koymamanız gerekiyor ya da klişe farklılaştırmak… Yoksa kısa sürede yarıştan çekilmek zorunda kalırsınız.

Devamını Oku

Veliaht’ta ses var çatışma yok

6 Ekim 2013

atv’nin iddialı yarışması Veliaht cumartesi akşamı başladı. Kadrosunda Niran Ünsal, Cengiz Kurtoğlu, Deniz Seki, Rafet El Roman, Kutsi, Kubat, Hande Yener, Musa Eroğlu vardı ve izlememek olmazdı. Yarışmanın sunuculuğunu Gözde Kansu yaptı. Coşkusu görülmeye değerdi ama kostüm seçimini beğenmedim. Göğüs dekoltesi abartılıydı. Estetik durmuyordu. İlk kez sunuculuk yapmasına rağmen pek çok meslektaşına taş çıkartırdı. Yarışmada Niran Ünsal kızı Hande’yi, Cengiz Kurtoğlu oğlu Aydın’ı, Kutsi dayısının oğlu Murat’ı, Kubat Aşık Mahsuni’nin torunu Yiğit’i, Deniz Seki Didem’i, Hande Yener Elif’i, Rafet El Roman Onur’u, Musa Eroğlu Yüksel’i kendisine veliaht seçmişti. Ama ilk bölüm övgü ve kibarlıkla geçti. Artık bu tip yarışmalar dizilere alternatif oluyor. O nedenle karşısındaki dramalar gibi içinde çatışmaların olması gerekiyor. Bu yarışmada sanatçıların veliahtlarıyla düet yapması da bence mantıksız. Bu jürinin eleştiri gücünü azaltıyor. Ayrıca yarışmacıların öne çıkmasını engelliyor. Puanlamada da jürinin eli çok bonkördü. Eğer Veliaht, O Ses Türkiye’ye rakip olmak için yola çıktıysa ciddi sorun var. Orada heyecan, çatışma, tartışma, müzik, insan hikâyeleri var. Bir de tabii ki gizem. Burada jüri üyesi olan birinin kızını ya da oğlunu nasıl acımasızca eleştirecekler diye düşünmeden edemedim. Ama Musa Eroğlu ve Hande Yener düeti harikaydı. Veliaht, ilk yayınıyla Tüm Kişiler’de 2.74 reytingle 14’üncü, AB’de 3.50’yle 7’nci oldu. Yetenek Sizsiniz özetiyle bile Veliaht’ın önündeydi. O nedenle Veliaht’a biraz hareket ve çatışma gerek.İzzet Paşa dikkat çekiyorBir süredir dizilerden vakit kalan zamanlarda programları takip ediyorum. En dikkatimi çeken programları da tv8’de izliyorum. Bana kalırsa yayın akışında diziler olmadan çok alternatif sunan ve iyi bir kimlik yaratmış bir kanal tv8. Yaklaşık 20 gün önce yeni yayın dönemine başladılar. Ben de yazmadan önce biraz beklemek istedim. Öncelikle Pelin Çini ve Salih Keçeci’nin sunduğu Aramızda Kalsın, Özge Uzun’la Erken Baskı, Oylum Talu’yla Anlatacaklarım Var, Gökmen Karadağ’la Haberaktif sevdiğim programlar. Bu sene bir de İzzet Çapa’yı transfer etti tv8. İzzet Çapa, son yıllarda hem gazete röportajları hem de televizyon programlarıyla çok ses getiren bir isim. Benim de hem arkadaşım hem meslektaşım. Onun başarısını takdir ederek izliyorum. Çünkü çok keskin bir zekâsı var, çalışmaktan yorulmuyor. Sivri soruları çekinmeden soruyor. Açıkçası İzzet Paşa’yı diziler bittikten sonra izlerken çok keyif alıyorum. Konukları arasında hem zıtlık var hem de zıtlıktan uyum çıkarmayı biliyor. Helal olsun İzzet Paşa’ya… Geçtiğimiz gün kanalın genel yayın yönetmeni yardımcısı Hande Ertekin’le tanıştık. Ona da “15 günde nasıl 22 programa başladınız?” diye sordum. Ertekin, “Bu bir ekip işi. Tek başına başarılı olamazsın” dedi. Onunla tanıştıktan sonra başarının sırrını bir kez daha anladım. İnanç, ekip çalışması ve mütevazılık…

Devamını Oku