Tartışmasız dört senedir ekranın en sağlam, en konuşulan, en çatışmalı karakteri Hürrem Sultan’dı. Kölelikten sultanlığa uzanan öyküsü dört yıl boyunca hepimizi ekrana bağladı. Meryem Uzerli’nin Hürrem yorumu izleyicileri daha da ekrana bağladı. Geçtiğimiz sezon sonunda Uzerli’nin diziden ayrılmasıyla Vahide Perçin yeni Hürrem olarak karşımıza çıktı. Hürrem’in genç kızlıktan yaşlılığa uzanan serüveninde şüphesiz gençliğini daha çok sevdik. Ama yaş almasına da zamanla alıştık. Şimdi hem tarihin hem de ekranın en hırslı karakterlerinden birine veda edeceğiz. Hürrem Sultan bu akşam yayınlanan 134’üncü bölümde tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alacak. Mantıken Şehzade Mustafa’nın ölümüne sebep olduğu için bu ölüme üzülmememiz gerekiyor ama tarihte yaşandığını bile bile üzülüyorum. İşte bu senaryo başarısı. Meral Okay, bize öyle bir Hürrem Sultan karakteri yarattı ki, onun hayata tutunmasını, aşkını, evlatlarına olan bağlılığını anladık, inandık, haklı bulduk. O nedenle bu ölüm insanlara “Oh” çektirmeyecek.Uzerli’yi çok sevdikGelelim, ekranda rekor kırıp kıramayacağına… Kesinlikle Hürrem’in ölümü uzun süredir Muhteşem Yüzyıl’la yollarını ayıran izleyicinin bakmasına sebep olacaktır. Ancak bir reyting rekoru kıracağını zannetmiyorum. Çünkü Vahide Perçin, ne kadar iyi bir performans sergilese de, Meryem Uzerli gibi bir etki yaratmadı. Ama iddia ediyorum, Meryem Uzerli hâlâ Hürrem’i canlandırsaydı bu akşam yeni bir reyting rekoru kırılırdı. Hazır yeri gelmişken hem Meryem Uzerli hem de Vahide Perçin’i tebrik etmek lazım. Tarihin en zor karakterlerinden birine ikisi de başarıyla hayat verdi. Dedim ya, gençlik yıllarındaki asi Hürrem’i ne kadar daha fazla sevsek de, Vahide Perçin’in emeğini göz ardı edemeyiz. O nedenle ikisinin de emeğine sağlık. Bu akşam Vahide Perçin’in yorumuyla Rutenyalı asi kızın bir sultan olarak sevdiklerine vedasını izlerken bakalım gözyaşı dökecek miyiz? Sizi bilmem ama ben epey ağlayacağıma eminim.Hatasız Kul Olmaz atv’de yayınlanacakYapımcılığını Osman Sınav’ın yani Sinegraf’ın, yönetmenliğini Yasin Uslu’nun üstlendiği, başrollerini Ertan Saban, Murat Han ve Ekin Türkmen’in paylaştığı Hatasız Kul Olmaz atv’de ekrana gelecek. Diziyi ilk ben yazmıştım ama o zaman Kanal D’yle flört ettiklerini eklemiştim. Fakat dizi atv’ye satılmış. Yani yaz döneminde İznik’te çekilen yeni bir dizimiz oluyor. Adını Orhan Gencebay’ın şarkısından alan Hatasız Kul Olmaz’da aslında Mustafa Kutlu’nun Zafer Yahut Hiç eserinden uyarlanılacak. Dizi mayıs ayında ekrana gelecek.
Erkan Petekkaya, Hatice Şendil, Necip Memili, Ayfer Dönmez, Ali Düşenkalkar, Yonca Cevher ve Hülya Darcan’ın başrollerini paylaştığı Dila Hanım, cuma akşamı ekrana gelen 62’nci bölümüyle veda etti. Bu sezonun en ilginç dizilerinden biri oldu Dila Hanım. Zira önce Star TV’de aralık ayında biteceği konuşuldu. Tam o anda Show TV’ye transfer oldu. Show TV diziyi iki defa yayından kaldırmaya kalktı. Ardından da devam kararı aldı. Sonunda sezon sonu gelmeden dizinin finalini yayınladı. Her ne olursa olsun, dizinin finalini görebildiğimiz için mutluyum. Çünkü pek çok dizi final yapmadan reyting canavarının midesine iniyor. Gelelim final bölümüne… Dila Hanım, zaten hem Necati Cumalı’nın eserinden hem de sinema filminden bağımsız bir şekilde ilerliyordu. Finali de öyle oldu. Azer, Fatma’nın evleneceği Doğan’ın nasıl bir adam olduğunu ortaya çıkardı ve Fatma’nın gönlünü aldı. Suat yaptıklarının cezasını çekmek üzere hapse düştü. Sultan’ın Dila’nın annesini öldürdüğü açığa çıktı ve tutuklandı. Tüm sorunlar çözülünce de çifte nikâh kıyıldı. Dila ve Rıza sonunda muradına erdi. Azer Fatma’sına kavuştu. Bir dizi daha ekran yolculuğunu tamamlamış oldu. Herkesin emeğine sağlık… Ama hiç şüphe yok ki, dizinin en büyük kazananı Necip Memili olacak. Evet, iyi bir oyuncu olduğunu Hanımın Çiftliği’yle göstermişti ama Dila Hanım’da skalasının ne kadar geniş olduğunu ortaya koydu. Şimdiden gelecek sezon için önüne yığınla senaryo geldiğine eminim. Hepsinin yolu açık olsun…*****Survivor’da kavga zamanı başlıyorCumartesi akşamı ekrana gelen Survivor’da Ünlüler ekibinden iki kişi Gönüllüler takımına katıldı. Aslında ben de herkes gibi Tolga Karel’in diğer adaya gönderileceğini düşünüyordum. Ancak Gökhan Keser’den başka adını yazan olmadı. Sonuçta Duygu Bal ve Akın Gönüllüler Adası’na gitti. Böylece Akın, Gönüllüler’den Ünlüler’e ve oradan yine Gönüllüler’e gelmiş oldu. Anlayacağınız bumerang gibi adam… Peki, şimdi ne olacak? Malum, Gönüllüler’in şer ittifakı Turabi ve Sahra’nın arası açık. Sahra geçtiğimiz hafta Akın’ı göndererek hata ettiklerini söyleyince Turabi’nin sinirlerini zıplattı. Şimdi Akın’ın adaya gelmesi Turabi ve Yiğit mücadelesine Akın’ı da ekleyecek. Sahra Turabi’yle arası bozulduğu için soluğu Akın’ın yanında alacak. Dostların ezeli düşmana dönüşme hikâyesini izleyebiliriz. Ayrıca Duygu Bal ve Sahra arasında da kıyamet kopacak. İkisi de birbirinden nefret ediyor. Yani hazır olun, Gönüllüler Adası’nda kavga zamanı başlıyor. Bana sorarsanız, bu yarışmanın kazananı Sahra. Survivor’ı izlemeyen biri bile adını biliyor. Sonuçta kaybetse bile adını herkese duyurmayı başaran tek isim olacak.
Bir dizi için en zor olan şey ilk bölümdür. Çünkü ilk bölümde hem kim-kimdir gösterilir, hem de hikâyenin bize ne vaat ettiği anlatılır. Maharet, izleyiciyi ekranda tutmayı başaracak, derdini kısa sürede ortaya koyan ve herkesi tanıtma sevdasını tüm bölüme yaymadan anlatabilmektir. Ne yazık ki, Türk dizilerinde ilk bölümde kim-kimdir gösterme sevdası o kadar uzun sürüyor ki, ilk bölümü iç sıkıntısıyla izliyoruz. Şimdi neden buna değindiğime gelince… Perşembe akşamı Kanal D ekranında Paşa Gönlüm dizisi başladı. Fikir klişe fakat sıcak… Ama hem anlatım dili, hem de rejisi o kadar uzatmış ki serimi oyuncu kadrosunun hatırına sonuna kadar sabredebildim. Oysa ilk bölüm çok daha iyi olabilirmiş. Belli ki, sonraki bölümlerde iş oturacak ve sıcacık bir mahalle dizisine dönüşecek. Fakat ilk bölümün günahı benim hep aklımda kalacak.Oyunculuklar başarılıNeyse, gelelim dizinin konusuna… Paşa Dede’nin, iki uzak akrabasından başka kimsesi yoktur. Konağına göz diken Mesut ve Bahtiyar’ın hevesi de dededen aldıkları konağı AVM yapmaktır. Aynı apartmanda oturan, eşleri de kendileri gibi düşman olan Mesut ve Bahtiyar’ın çocukları da onların aksine sevgi yumağıdır. Kavgası, gürültüsü bol mahalleye bir gün Türkan bombası düşer. Bursa’dan annesini bulmak için İstanbul’a kaçan Türkan, Paşa Dede’yi parasını çalmaya çalışanlardan kurtarması sonucunda kendisini konakta bulur. Dizi izleyen ve Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin aşinası olan herkes için tanıdıktı Paşa Gönlüm’ün mahallesi ve konak. Ali Kaptan’ın o meşhur evi aslında hikâyenin başrolü. Belli ki, ilerleyen bölümlerde Fikret ve Melih’i de birbirine sokacak Türkan’ın hikâyesini izleyeceğiz. İşin pek çok yerinde sıkılsam da, oyuncu kadrosuna asla laf edemem. Sezai Altekin, Tarık Pabuçcuoğlu, Kerem Atabeyoğlu, Sema Keçik ve Derya Alabora tek kelimeyle şahaneydiler. İsmail Filiz ve Can Nergis fiziksel zıtlıkları dışında duygu dünyalarının zıtlığıyla da iyi konumlandırılmışlardı. İsmail Filiz yakışıklı olmasına yakışıklı da, genç kızlar hayatının aşkını arayan Fikret’i seveceklerdir yani Can Nergis’i… Hikâyede bir de Nurcan zıtlığı var ki, iyi işlenirse sağlam bir komedi çıkar. Mini etek giyen kız Nurcan’ımız futbolcu, erkek Nurcan’ımız ise bale yapıyor. Ailenin büyük çocukları Vedat ve Elvan ise aşk yaşıyor.Dizi 9’uncu olduYani anlayacağınız hikâyenin çatışması bol. Gelelim Türkan’a yani Leyla Feray’a. Lal Dedeoğlu’nun kızı olan Feray, ilk dizi denemesinden alnının akıyla çıktı. Ekrana çok yakışmış. Ama biraz daha oyunculuğunu geliştirmesi lazım. İyi bir oyuncu koçuyla çalışmasını tavsiye ediyorum. Paşa Gönlüm, ilk bölümüyle Tüm Kişiler’de 3.74 reytingle 9’uncu, AB’de 4.51’le 5’inci oldu. Gelecek bölümlerde ne olur bilinmez ama perşembe komedi akşamı. Paşa Gönlüm; Arkadaşım Hoşgeldin, Aramızda Kalsın, Kardeş Payı, Güldür Güldür ve Zengin Kız Fakir Oğlan’la yarışıyor. İlk bölüm çok iyi bir başlangıç yapmadı. Gelecek hafta reytinglerini düşürmemesi için Kanal D’nin bu hafta dizinin tekrarını bol bol yayınlaması gerekiyor. Bir de bu iyi oyuncu kadrosunu heba etmemeli. Kafa karışık olmayan bir senaryo ve iyi bir reji durumu toparlayacaktır. Herkesin emeğine sağlık.
Lafı uzatmadan hemen söyleyeceğim. Onur Ünlü’nün son filmi İtirazım Var’ı izleyin. Bahane bulmayın, ertelemeyin ve işinizi üçünüz bırakıp gidin. Neden mi? Çünkü size hayal gibi görünen ama dibine kadar gerçek bir dünya sunuyor. Kafanızı analitik çalıştırmaya zorluyor, düzenin adamı olmamayı öğretiyor. Güldürürken hevesinizi kursağınızda bırakıyor ve bulmaca çözdürüyor. Bunların hepsini yaparken de zamanınızı çalmıyor. Ben filmi vizyona girdiği üçüncü gün izledim. Pazar günü Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi vardı. Üstelik tam da derbi saatine bilet aldım. Amacım çok kalabalık olmayan bir salonda izlemekti. Ama umduğum olmadı. 200 kişilik salonda 150 kişiydik. Üstelik yarımızdan fazlası erkekti. Açıkçası çok sevindim. Maç izlemek yerine sinema filmine gelen erkek izleyicileri tebrik etmek istedim.Serkan Keskin çok başarılıİtirazım Var, hikâyenin odağına eski boksör bir imamı yani Selman Bulut’u koyuyor. Camisinde işlenen bir cinayetin peşine düşen Selman, aslında Sherlock Holmes’un imam hali… Boksör, bağlama çalan, imam ve siyaset bilimi mezunu. Yani anlayacağınız alıştığımız imam tiplemesinden çok uzak. Her türlü edepsizliğine dini alet edenlere tepkili. Çünkü o kıblesini merhamete çevirmiş. Selman Bulut’a Serkan Keskin hayat veriyor. Zaten çok başarılı bulduğum bir oyuncuydu ama İtirazım Var’ı izledikten sonra skalasının ne kadar geniş olduğuna bir kez daha şahit oldum. Üstelik gerçek bir başrol. Neredeyse tüm sahnelerde var ve hepsini layığıyla taşımayı beceriyor. Filmde ayrıca; Hazal Kaya, Öner Erkan, Umut Kurt, Osman Sonant, Sırrı Süreyya Önder, Serdar Orçin, Özgür Çevik, Erkan Kolçak Köstendil, Tansu Biçer, Güler Ökten rol alıyor. Herkes o kadar minimal oynamış ki, hepsi gelen pasları Serkan Keskin’e atmış. Yani filmin amacı şampiyon olmak. Kimse gol kralı olmak için çabalamamış. Tam bir ekip ruhu var. Filme artı 15 yaş sınırı getirildiİtirazım Var’da Onur Ünlü polisiye bir mizah sunarken, politik taşlama yapmayı ihmal etmiyor. Film vizyona girmeden artı 18 yaş sınırına maruz kalmıştı. Filmi izleyen biri olarak bu kararın yanlışlığına değinecektim ki, bu yazıyı yazarken mail geldi. İtirazım Var’ı artık 15 yaşından büyük herkes izleyebilecek. İşte açıklama; “Geçtiğimiz hafta vizyona giren ve Kültür Bakanlığı tarafından 18 yaş altına yasaklanan İtirazım Var filminin yapımcısı U10 Film itiraz dilekçesi vermiş ve kararın değiştirilmesini istemişti. Bugün Kültür Bakanlığı’ndan yapımcı şirkete iletilen karara göre artık 15 yaş üstü seyirci filmi izleyebilecek. Sanatçılar, sinemacılar ve filmi izleyen herkes tarafından çok eleştirilen +18 kararı bir hafta gecikme ile kaldırılmış oldu.” Sözü fazla uzatmadan filmden bir diyalogla yazıyı bitiriyorum: Gözlerini kapa, kalbini aç, aklını da bırak gitsin… Ne dersiniz, bu ara en çok kalbimizin açılmasına ihtiyacımız yok mu?
Geçtiğimiz pazar gününü kendime kültür-sanat etkinliği günü ilan ettim. Saat 15.30’da soluğu Tiyatrokare’de aldım. Uzun zamandır gitmek isteyip başımı bir türlü dizilerden kaldıramadığım için ertelediğim Müziksiz Evin Konukları’nı sonunda izleyebildim. Oyun çıkışında kendimden utandım. 22 yıl sonra oyunun sahneleneceğini ilk duyuran olmama rağmen neredeyse sezon sonunda geldiğim için… Gelelim Müziksiz Evin Konukları’na… Oyunun yazarı Neil Simon’un 1990 yılında kaleme aldığı ve Lost In Yonkers adıyla tüm dünyada sahnelenen oyun, 1991’de Pulitzer ödülünü kazanmış. 1992’de de Nedim Saban’ın kurucusu olduğu Tiyatrokare’nin ilk oyunu olarak sahnelenmiş. Bir aile komedisi olarak tanıtılan Müziksiz Evin Konukları 1992’de yıllar sonra Macide Tanır’ı tiyatroya döndüren oyundu. 22 yıl sonra bu kez Tanır’ın anısına oynanıyor. Oyunun kadrosunda; Serpil Tamur, Özge Özder, Asuman Çakır, Abdül Süsler, Emrah Düzkaya, Abdullah Semercioğlu, Selim Tezin var.Özge Özder’e hayran olacaksınızMüziksiz Evin Konukları’nın yönetmenliğini Nedim Saban, dekorunu Barış Dinçel, kostümünü Serpil Tezcan üstleniyor. Oyunun konusuna gelince; 2. Dünya Savaşı sırasında, ekonomik durumu iyice kötüye giden ve tefeciden borç alan bir babanın, iki erkek çocuğunu, geçmişte yaşadığı olaylar yüzünden sevgisizleşen annesi ve zekâ yaşı küçük ama gönlü kocaman kız kardeşi Bella’ya emanet etmesi üzerine gelişen olayları anlatıyor. Bir aile komedisi dediklerine bakmayın, yanınıza mutlaka bir mendil alıp gidin oyuna. Kendinizi gülerken ağlar halde bulacaksınız. Duygularınızı bir mikserle karıştırdıklarını hissedeceksiniz. Ve mutlaka Özge Özder’e bakın. Bella’yı üzerine öyle giymiş ki, beden dilinden ses tonuna, kahkahasından isyanına sizi kendisine hayran bırakıyor. Aile olmak, güçlü olmak ve aslında en temelinde sevginin önemini anlayarak çıkıyorsunuz oyundan. Müziksiz Evin Konukları’nı benim gibi erteleyenler varsa hata ediyorsunuz. Oyunu 2 Mayıs’ta Cevahir Alışveriş Merkezi’nde, 4 Mayıs’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde, 24 Mayıs’ta tekrar Cevahir’de izleyebilirsiniz. Son 4 oyun. Kaçırmayın derim…Raci Şaşmaz sektörden çekildiBilenler bilir. Türkiye’de izlenme rekorları kıran Deli Yürek’te de, Kurtlar Vadisi’nde de az görünen ama gizli kahraman Raci Şaşmaz’dır. Ortada olmayı sevmez ama kalemi kıymetlidir. Onun yazdığı bir senaryo hem kanallar hem de oyuncular arasında ekstra önem görür. Zaten Kurtlar Vadisi’nin yapılma sebebi de odur. Ekip arkadaşları da Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan’dır. Yakından tanıdığım için biliyorum. Neredeyse 10 senedir hayatı yoktu. Sürekli bölüm yetiştirme derdindeydi. Sonunda isyan bayrağını çekti ve yaklaşık üç sene önce Pana Film’deki ortaklığı devam etmesine rağmen senarist olarak şirketle yollarını ayırdı. Kendisine bir inşaat şirketi kurdu. Dizinin yükünü de ekip arkadaşları Özdener ve Aysan’a bıraktı. Geçtiğimiz yıl Özdener ve Aysan’da Pana Film’le yollarını ayırdı. Aldığım duyumlar, ikiliye bir haksızlık yapıldığı ve yollarının o nedenle ayrıldığı yönünde… Hatta Raci Şaşmaz’ın da ekip arkadaşlarına yapılan bu haksızlık karşısında Pana Film’le tüm ortaklık anlaşmasını fesh ettiği ve kardeşi Necati Şaşmaz’la hem iş hem de gönül bağını kopardığı sektörde konuşuluyor. Zaten pazartesi günü Cengiz Semercioğlu, bu ayrılığın perde arkasını kaleme aldı. Gelelim, şimdi ne olduğuna… Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan Reaksiyon adında bir şirket kurdu. Geçtiğimiz gün yazmıştım, Star TV’ye bir istihbarat dizisi yapıyorlar. Raci Şaşmaz, Pana Holding diye bir şirket kurdu ve kendini inşaat sektörüne verdi. Geçenlerde karşılaştık, keyfi yerindeydi. Necati Şaşmaz, Pana Film’in sahibi. Kurtlar Vadisi’nin hem senaryosunu yazıyor, hem de başrolünü üstleniyor. Ama ortada kocaman bir gerçek var. Raci Şaşmaz ve ekibinin ayrılığı Kurtlar Vadisi’ne yaramadı. Senaryonun gidişatı seyirciyi memnun etmiyor. Kimi görsem, bana “Neden dizinin gidişatı bozuldu?” diye soruyor. Umarım en kısa zamanda sorunlar çözülür ve Kurtlar Vadisi eski günlerine kavuşur.
Muhteşem Yüzyıl, Türkiye’de dönem dizilerinin önünü açtı açmasına da, onun kadar ses getiren başka bir proje olmadı. Bu sezon başlayan tüm dönem dizileri kısa sürede reyting canavarının kurbanı oldu. Malum, dönem dizisi yüksek maliyetli olunca ve tutmayınca kanallarda daha basit ve günümüz hikâyelerinin peşine düştü. Ama TRT 1 hariç… Seksenler, Bir Yusuf Masalı ve Yedi Güzel Adam dönem dizileri. Yakın zamanda biten Osmanlı Tokadı’nı da eklersek dört dönem dizisi vardı. Bu arada bu dönem furyası gelecek sezonda devam edecek. İki önemli dönem dizisi geliyor. Onları az sonra anlatacağım. Ama önce aldığım duyumları paylaşacağım. Öncelikle TRT 1’de “Tarihe Tanıklık Edin” diye bir kuşak açılıyor. PT1 kuşağı tarihe emanet ediliyor. Burada 19’uncu ve 20’nci yüzyıla damgasını vuran olaylar mini seriler halinde yayınlanacak. Yani eskisi gibi 4-5 bölümlük diziler olacak. Ayrıca televizyon filmleri süreci başlıyor. Kurulacak bir internet sitesinden firmalar ve kişisel başvurular alınacak. Beğenilen senaryolar televizyon filmi olarak çekilecek. Bu sektör için çok büyük bir gelişme… “Elimde iyi bir hikâyem var” diyen herkes başvurabilecek. Zaten TRT’nin böyle bir misyonu olmalı. Sektörde ne yazık ki, tanıdığı olmayan pek çok senarist hikâyesi elinde bekliyor. Bu sektöre yeni senaristlerin de katılmasını sağlayabilecek bir hamle.Osmanlı’nın kuruluşu ekrandaRamazan ayında TRT 1 ekranında günlük bir dizi ekrana gelecek. Adı Hayat Yokuşu. Hazırlıkları devam ediyor. Gelelim yeni sezonda bizi bekleyen TRT 1’e. Beni Böyle Sev, Seksenler, Kızıl Elma, Zengin Kız Fakir Oğlan, Yedi Güzel Adam ve Bir Yusuf Masalı şimdilik yoluna devam ediyor gibi görünüyor. Ama TRT 1 iki önemli yapım için hazırlanıyor. İlki, Filinta Mustafa… Yapımını Es Film’in, yapımcılığını Burhan Özkan ve Serdar Öğretici’nin üstlendiği dizinin senaryosunu Altuğ Küçük yazıyor. Filinta Mustafa bir nevi Osmanlı’nın Sherlock Holmes’u olacak. İkinci işin adı Diriliş. Osmanlı’nın kuruluşu anlatılacak. Büyük bir Ertuğrul Gazi hikâyesi… Daha önce bu işin yapılacağı açıklanmıştı. Ancak işin yapımcısı değişmiş. Gönül Hırsızı dizisini de yapan Tekden Film, Diriliş’in yapımını üstlenecekmiş. Üç projede heyecan verici. Umarım, iyi yapımlar olarak karşımıza çıkarlar. Seneye Muhteşem Yüzyıl’ın olmaması bakalım Osmanlı dizisi severleri TRT 1’e kaydıracak mı?‘Çilekuşları’ndan mektup var!Malum Çalıkuşu 30'uncu bölümde final yapıyor. Dizinin fanları her gün mail adresimi yazdıkları sitem dolu mektuplarla dolduruyorlar. Şimdi toplanıp kendilerine "Çilekuşu" adını takmışlar. Onlardan gelen mektubu aynen yayınlıyorum: "Reyting pastasından beklenilen payı alamadığı için finaline karar verilen ne ilk, ne de sonuncu dizi Çalıkuşu. Lakin alınan bu kararların sıklığı, bizim incinen adalet duygumuzu onarmaya yetmiyor. Çalıkuşu reyting anlamında hiçbir zaman zirveye oynamadı. Çünkü hedef kitlesi farklıydı. Günümüzün hızla tüketilen dizilerinden çok başkaydı konsepti. İçinde edebiyat ve şiir vardı, anlatım dili yoğun ve derindi. Deneklere hitap etmedi. Dizi bitmesin diye başlattığımız imza kampanyası 12 saat dolmadan dünyanın her bir köşesinden 4 bin imza aldı. Arap ülkelerinde, Rusya'da, Balkanlar'da çok geniş bir kitlesi var ve bu insanlar bu diziyi çok seviyor. Hiç değilse sezonu tamamlamak ve en azından 'Biz bu diziyi bir sezon izledik. Azdı ama özdü' diyebilmek istiyoruz. Kanal D bunu başaramayacak kadar güçsüz bir kanal mı? Reyting mühim, peki prestij?"
Şairler memleketi Kahramanmaraş’ın meşhur Kara Lisesi dizi oldu. Yapımını Pusula Film’in, yapımcılığını İlksen Fırat ve Ömer Can’ın, yönetmenliğini Levent Demirkale’nin üstlendiği Yedi Güzel Adam cumartesi akşamı ilk bölümüyle TRT 1’de ekrana geldi. Ancak cuma akşamı TRT 1 Tepebaşı stüdyolarında diziye bir gala yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in de katıldığı galada 20 dakikalık özel bir gösterim yapıldı. Protokol, Kahramanmaraş Lisesi’nde okuyan şairler Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Alaaddin Özdenören ve Mehmet Akif İnan’ın hayatının anlatıldığı Yedi Güzel Adam projesinin önemine vurguda bulundu. Projenin doğuş hikâyesini ise Kahramanmaraş milletvekili Sevde Beyazıt Kaçar anlattı. Soyadından da anlaşılacağı gibi Sevde Beyazıt, şair Erdem Beyazıt’ın kızı. Bu projeyi babasına ve amca diyebildiği büyük şairlere bir vefa olarak gördüğünü söyledi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Yedi Güzel Adam dizisinin bu şairleri tanıtacağına ve kamusal fayda taşıdığına değindi.Şiir dinletisine dönüştüAçıkçası 20 dakikalık özel gösterim beni pek tatmin etmedi. O nedenle cumartesi akşamı ekran karşısındaki yerimi aldım. Senaryosunu Şilan Avcı’nın yazdığı Yedi Güzel Adam’ı izlerken üzüldüm. Çünkü bu hikâye çok daha akıcı bir dille anlatılabilirmiş. Senaryonun didaktikliği, rejinin ve oyuncuların ise bu büyük şairler altında ezildiğini gördüm. Kabul ediyorum, çok zor bir proje… Yedi insanı, yedi şairi, yedi dostu ve yedi hüznü bir dizide anlatmak kolay değil. Ama hikâyenin sıkıştığı yerde bir şiir okutmak işin kolayına kaçmak olmuş. Dizi olmaktan çıkıp çoğu yerde bir şiir dinletisine dönüşmüş. Oysa bu proje sıkıcı olmadan bir dramaya dönüştürülebilirmiş. Oyunculara gelirsek, hikâye Erdem Beyazıt’ın gözünden anlatılıyor. O nedenle başrolü Uraz Kaygılaroğlu üstleniyor. Son iki yılda ciddi bir talep yaşıyor Kaygılaroğlu. Pis Yedili’den ayrılmak ona yaradı. Diziler ve yarışma programları derken başrolü de üstlendi. Yer yer oyunu büyüse de Erdem Beyazıt’ın gençliğini taşımış. Baran Akbulut, Cahit Zarifoğlu olarak karşımıza çıktı. Akbulut’un oyunu fazla büyüktü. Demirkale’nin yanlış bir motivasyon üzerinden gittiğini düşünüyorum. Yıldız Çağrı Atiksoy’u Zehra olarak izledik ama 1958-1974 geçişleri arasında ne olduğunu anlayamadık. Senaryo Zehra’yı anlamamızı engelledi. İlker Kızmaz, Zehra’ya âşık Kenan öğretmen olduğuna bizi inandırdı.Dizi 44’üncü olduDizide iki şeyi çok beğendim. İlki, kambur Emine’ye hayat veren Pınar Gök. Duruşundan ruh haline tamamen kusurlu bir karakteri bize çok iyi yansıttı. Tebrikler… İkincisi müzik. Belki de 2 saatlik didaktik anlatıma sıkılmadan ve kanal değiştirmeden dayanıp beni ekran karşısında tutan şey Engin Bayrak imzalı müziklerdi. Yedi Güzel Adam, Tüm Kişiler’de 1.24 reytingle 44’üncü, AB’de 1.52’yle 33’üncü oldu. Daha iyisi olabilirdi. Bu senaryoya acil bir müdahale lazım. Şairlerimizin gençliğine, şiirle nasıl tanıştıklarına yolculuk edersek bu hikâyenin içine girebiliriz. Rejiye de birkaç lafım olacaktı. Ancak yönetmen değişikliğine gittiklerini öğrendim. Yedi Güzel Adam’ı artık Levent Demirkale değil, Adnan Güler yönetecek. Fikir güzel ama zor. Umarım sorunları düzeltip, TRT genel müdürü İbrahim Şahin’in söylediği gibi kamusal fayda taşıyan bu projeyi geniş kitlelere ulaştıracak hamleleri gerçekleşirler. Herkesin emeğine sağlık.
Analı kızlı yemeğine ismen aşikârız ama hazır olun artık Analı Oğullu diye bir dizimiz oldu. Yapımını BKM’nin, yönetmenliğini Sibel Kocataş’ın, senaristliğini ve başrol oyunculuğunu Sermiyan Midyat’ın üstlendiği dizi nisanın son haftası Show TV’de başlıyor. Önceki gün dizinin çekildiği Ayazağa İMC Stüdyoları’nda bir basın toplantısı düzenlendi. Öncesinde sohbete çağrıldığım için ben bir saat erken gittim. Dizinin kadrosunda kimler yok ki… Sermiyan Midyat, Melisa Sözen, Gülhan Tekin, Mehtap Bayrı, Devrim Yakut, Sera Tokdemir, Duygu Yetiş, Onur Buldu, Taner Rumeli, Çiğdem Tunç, Köksal Engür, Durul Bazan, Murat Başoğlu, Burcu Gönder, Kahtalı Mıça, Deniz Erdoğan, Mehmet Yaşiru ve Max. Stüdyodan girdiğim anda beni çılgın Mehtap Bayrı karşılıyor. Dünyanın en mutsuz anında karşılaşsanız enerjisiyle sizi beş dakikada kendinize getirir. Ardından Gülhan Tekin katılıyor sohbete… Tekin’i tanıdığım günden beri hep aynı şeyi düşünürüm. Pozitif kelimesinin insan karşılığıdır. Onlar bir yanda hazırlanırken, dizinin basın danışmanı Defne Kayacık beni oyuncu odasına alıyor. Taner Rumeli, Duygu Yetiş, Burcu Gönder, Deniz Erdoğan ve Melisa Sözen bu mevsimin ana sorunu kilo vermek üzerine koyu sohbete başlıyoruz.‘Ligde şampiyon oluruz’Daha sonra aramıza oyunculuğuna bayıldığım Devrim Yakut geliyor. Kendisi Taner Rumeli’nin de hocası. Tabii o gelince hepimiz zayıflama konusunu bırakıp çok keyifli bir kültür-sanat sohbetine başlıyoruz. Bu arada sohbete tüm oyuncular katılıyor. Herkes bir araya gelince, Analı Oğullu dizisini çekiştirmeye başlıyoruz. Şimdiye kadar üç bölüm çekmişler ve çok eğlenmişler. O nedenle işten umutlular. Kendilerinin eğlendikleri sette seyirciye de bu enerjiyi geçireceklerine inanıyorlar. Durul Bazan’a şahane bir oyuncu kadrosu var dediğimde “Bu kadroyla ligde şampiyon oluruz” diye patlatıyor espriyi. Sermiyan Midyat hem işin yaratıcısı hem de başrol oyuncusu olarak “Ben Cano ağayı oynuyorum. Kendisi bir halt kahramanı. Mardin’den İstanbul’a gelen AVM’leri, benzin istasyonları olan, kalbi iyi ama annesinin ayı oğlu. Komedinin asıl olayı, olmaması gereken insanların olmaması gereken yerde bir arada olma halleridir. Analı Oğullu’da bir arada olması mümkün olmayan üç ailenin birlikte olma halini anlatıyoruz” diyor. Amaçlarının güldürmek olduğunun altını çizen Midyat, “Amacımız güldürürken düşündürmek değil. Zaten düşünmeyen insan gülemez” diye ekliyor.Dizinin kası BaşoğluDizide psikolog Ece’yi Melisa Sözen, sevgilisi Fırat’ı yani Cano’nun estetik cerrah kardeşini Taner Rumeli, torun tutkulu Cano’nun deli annesini Devrim Yakut, Cano tutkulu istemeyen deli eşi Gülhan Tekin, dizinin kasını Murat Başoğlu, Cano’nun sağ kolunu Durul Bazan, sol kolunu Onur Buldu, ileri gelen Beyaz Kürtleri Deniz Erdoğan, Kahtalı Mıça, Mehmet Yaşiru, baba parası seven Gözde’yi Burcu Gönder, benim memurum işini bilir diyen Kadim’i Köksal Engür, onun güzel eşini Çğdem Tunç, Cano’nun ütopik aşkı Lal’i Sera Tokdemir, Mardin’li metresi Afet Fettan’ı Mehtap Bayrı ve IQ’su 700 ama 7 anlaşılan çılgın asistan Müsvedde’yi Duygu Yetiş canlandırıyor. Ben sette geçirdiğim üç saatte çok eğlendim. Bizi kahkahaya boğacak yeni bir işimiz geliyor gibi görünüyor. Ama son sözü yayını izledikten sonra söyleyeceğiz.