Küresel oyuncu Beko Avrupa ikincisi oldu

24 Eylül 2013

‘Türkiye’den global marka çıkmıyor’ diyenler Beko’nun hikayesini iyi okusun. Ürün satışında 2012’yi üçüncü bitiren Beko, bu yıl Siemens’i de geride bırakıp Bosch’un ardından ikinciliğe yükseldi.Bir şirket düşünün. 100’den fazla ülkede ürün satsın. Her markanın cirit attığı, tüketicisinin son derece bilinçli, zor beğenen olduğu Avrupa’da hemen her ülkede ilk üç oyuncudan biri konumunda bulunsun. Hatta İngiltere, Polonya, Litvanya gibi ülkelerde lider olsun.Türkiye’de 8, Rusya, Çin, Romanya, Güney Afrika gibi ülkelerde de 6 olmak üzere toplamda 14 fabrikaya sahip olsun. 2013 ilk yarısında gerçekleştirdiği 2.5 milyar dolarlık cironun yüzde 60’dan fazlasını yani 1.5 milyar dolarını yurtdışından elde etsin. 10 bine yakını Türkiye dışındaki tesislerde olmak üzere 24 bin çalışanı olsun.Almanya’nın büyük oyuncusu Grundig, Güney Afrika’nın açık ara pazar lideri Defy, Romanya’nın en tanınan markası Arctic’i yutabilsin. Yeni satın alma fırsatlarını kovalasın.Türkiye’nin tüm AR-GE çalışanlarının üçte birini tek başına istihdam etsin. Dünya patent liginde ilk 500’deki ilk ve tek Türk firması olsun.Şampiyona süresince Slovenya’nın başkenti Ljubljana’nın merkezinde, Stritarjeva Sokağı’nda oluşturulan ‘Beko Home’ izleyicilerden büyük ilgi gördü. Hünerli şefler Beko ürünleriyle yemek sırlarını paylaştı. FIBA Genel Sekreteri Patrick Baumann da (solda), Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik A.Ş. Genel Müdürü Levent Çakıroğlu ev sahipliğinde Beko Home’u ziyaret edip mutfağa girenler arasındaydı.Fiyatımız da yükseldiBu özelliklere sahip bir şirketin global oyuncu olma vizyonuna, hırsına ve geldiği noktaya şapka çıkarılır. Bu özellikleri ile Arçelik A.Ş ve global markası Beko, Türkiye’nin en önemli ve hatta tek gerçek anlamdaki küresel oyuncusudur. Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik A.Ş. Genel Müdürü Levent Çakıroğlu ile Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da sohbet ettik. 2012 yılını Avrupa’da ürün bazında en çok satış yapan üçüncü marka olarak tamamlayan Beko’nun yeni pozisyonunu aktardı:“2013 yılı ilk 7 aylık dönem itibariyle Beko, Batı Avrupa beyaz eşya pazarında 2. sıraya yükseldi.”Ardından çok önem verdiği bir ayrıntıya dikkat çekti:“Son 5 yılda Avrupa’da pazar payını en çok artıran markayız. Üstelik bu başarıyı fiyat rekabeti yaparak, fiyat kırarak değil tam tersine ürün/fiyat endeksimizi artırarak yaptık. 15 milyonun üzerinde ürün sattık. Uluslararası pazarlarda yüzde 37’lik büyümeyi yakaladık. Buzdolabında lideriz.”Sonra da global oyunculukta pozisyonlarını güçlendirme ile ilgili hedeflerini ortaya koydu:“Çoklu marka stratejimiz var. Mesela Almanya’da Grundig markası ile beyaz eşya lansmanı yaptık. Defy markamız ile sadece Güney Afrika’da değil sahra altı Afrika’da etkin olmak istiyoruz. Afrika, zengin mineral ve petrolü ile giderek zenginleşiyor. Genç bir nüfusa sahip ve penetrasyon oranı düşük. Orada ciddi bir fırsat görüyoruz. Avustralya ve Yeni Zelanda pazarlarına girdik. Çok başarılı bir pazara giriş uygulaması oldu. Güney Doğu Asya’da fırsatları kovalıyoruz. Latin Amerika pazarında uygun bir şirket bulursak satın alacağız. Endonezya, Vietnam radarımızda. Bunların yanında Avrupa’daki konumumuzu da güçlendirerek devam ettireceğiz.”Peki bu başarı ve özgüven nereden geliyor? Arçelik neyi başardı da global oyunculukta epey mesafe katedebildi?Tek tek ev gezerim“Marka algısını güçlendiriyoruz. İnovasyona büyük değer vererek enerji ve su verimliliğinde en avantajlı ürünleri ortaya çıkarıyoruz. Ar-Ge faaliyetinden kriz dönemlerinde bile taviz vermiyoruz. Toplam cironun yüzde 1.5’i Ar-Ge’de kullanılıyor. Biz bir pazara girmeden önce ev ziyaretleri yapıyoruz. Ben de evleri geziyorum. Etnografik araştırma ile kullanım alışkanlıklarını iyi analiz edip, o pazara en uygun modeli tasarlıyoruz. Rekabetçi fiyatlarla fark yaratan ürünler yapıyoruz.”Sebze meyve saklama süresi 30 güne çıktıArçelik A.Ş. inovasyona verdiği önemin meyvelerini alıyor. Laboratuvar testlerinde dünyanın en verimli, en az enerji sarfeden soğutma kompresörünü Arçelik A.Ş. Eskişehir’de üretiyor. Yine izolasyon ve yazılımla ürünlerin enerji kullanımında en uygun konumu bulması sağlanıyor.Bu ara en çok kafa yorulan şey dondurucuda sebze meyve nasıl daha fazla saklanır bunu araştırmak. Çakıroğlu, tazeliğini de koruyarak sebze meyveleri 30 güne kadar saklama teknolojisini geliştirdiklerini söyledi. Bu arada zihni sinir denecek projeler de son dönemde Arçelik’te daha fazla desteklenmeye bu projelere daha fazla bütçe ayrılmaya başlanmış.BASKETBOLA YATIRIMLA BİLİNİRLİĞİMİZ ARTTI2006 yılından bu yana Türkiye’de ve dünyada basketbol sporunu destekleyen en önemli marka haline gelen, Arçelik A.Ş.’nin global markası Beko; basketbol alanındaki sponsorluklarına yenilerini eklemeye devam ediyor. Beko markası, son olarak FIBA tarafından 4-22 Eylül tarihleri arasında Slovenya’da 38’incisi gerçekleştirilen ve Fransa’nın ilk kez şampiyon olduğu Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın ‘Presenting Sponsoru’ oldu. Levent Çakıroğlu ile final maçını birlikte seyrettik. Gönül isterdi ki Türk milli takımı o final maçına çıksın ancak bu kez olmadı ve milliler bırakın finali, çeyrek finali gruptan bile çıkamadı. Çakıroğlu, neden basketbola ağırlık verdiklerini anlattı:“Basketbola desteği global marka iletişim stratejisine entegre etmenin Beko’nun daha fazla tüketiciye ulaşmasında büyük rolü bulunduğunu ve marka bilinirliğini ve etkinliğini artırdığını düşünüyoruz. Beko’nun enerjik dinamik yapısıyla basketbol arasında bir paralellik kuruyoruz. Aileye yönelik ürünler yapıyoruz. Basketbol da ailece seyredilen bir spor. Ancak mesela İngiltere gibi basketbolun popüler olmadığı ülkelerde de futbolu destekliyoruz. Basketbolu 2006 yılında Türkiye Basketbol Ligi’ne ‘Beko’ ismini vererek desteklemeye başladık. Bu süreç; Almanya, Rusya, Litvanya ve İtalya basketbol liglerinin ana sponsorlukları ile uluslararası boyuta taşındı. Avrupa ve Dünya şampiyonalarının da ‘Presenting Sponsoru olduk. İspanya’da da olacağız”

Devamını Oku

Kansere çare olan banka 8’inci hayatı kurtardı

22 Eylül 2013

Demsa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, babasını kanserden kaybedince, başka hayatları kurtarmak için kordon kanı bankası Onkim’i kurdu. Onkim,bir bebeğin hayatını kurtararak, Türkiye’de bir ilke imza attı. Dünyada 8’inci vaka oldu.DEMSA Holding, lüks perakendeden gemiciliğe, turizmden inşaata kadar birçok farklı alanda faaliyet gösteriyor. Ancak grubun herkesin pek fazla bilmediği sağlıkta da önemli yatırımları bulunuyor. Demsa Holding, 2000’de kordon kanı bankası Onkim’i kurdu. Onkim’in kuruluşunun öyküsü ilginç. Abisi Ömer Sabancı ile ortak olduğu Densa Denizcilik’in 106 bin tonluk yeni tankerinin denize indirildiği Güney Kore’de sohbetimizde Demsa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, Onkim fikrinin nasıl ortaya çıktığını paylaştı.Türkiye’de ilk olduBabası Hacı Sabancı’yı kanserden kaybettiklerini söyleyen Çetindoğan, “O dönemde kordon kanı bankası ve kök hücre olayı üzerinde çok durdum. Kök hücre ve kordon bankası işine de kansere bir çare olabilir miyiz diye girdik” dedi. Kordon kanının saklanması sayesinde bir bebeğin hayatının kurtulduğunu ve bunun dünya sağlık literatürüne girdiğini söyleyen Demet Sabancı Çetindoğan, öyküyü şöyle özetledi:“2.5 yaşındaki Süleyman Cengiz Eminoğlu’na çocukluk kanseri olarak tanımlanan nöroblastoma hastalığı teşhisi konulmuş, kemoterapiyle küçültülen kist, ameliyatla alınmıştı. Doktorları, sorunun tümüyle çözümü için ‘kök hücre tedavisi’ önermişlerdi. Söz konusu ‘kök hücre’, Süleyman Cengiz Eminoğlu’nun kordon bankasında saklanan kordonundan sağlanmıştı. Süleyman Cengiz Eminoğlu’nun kordonu, Demsa Holding çatısı altındaki Onkim adlı kordon bankamızda saklanıyordu. Bu yöntemle tedavi Türkiye’de ilk kez gerçekleşmiş oldu. Dünyada 8’inci vaka olarak kayıtlara geçti.”Dünyada ve Türkiye’de kordon kanının saklanmasının hâlâ tartışıldığına dikkat çeken Demet Sabancı Çetindoğan, “Bu son operasyon bebeklerin doğumdan sonra saklanan kordon kanının, daha sonra hayat kurtarabildiğini ortaya koydu” dedi.Göbek bağını toprağa gömmeyinBebeklerin göbek bağının doğumdan sonra çoğunlukla toprağa gömüldüğünü söyleyen Demet Sabancı Çetindoğan, “Kordon inanılmaz bir değer taşıyor. Lütfen atmayın. Götürün, bir kordon bankasında saklayın” dedi.3 bin 700 kişinin kordon kanı varOnkim’de 3 bin 700 kişinin kordon kanını sakladıklarını belirten Demet Sabancı Çetindoğan, şu bilgileri verdi: “İlk giriş ücreti olarak 2 bin 500 lira alıyoruz. Sonra her yıl için 100 euro bedeli istiyoruz.”TV’den ürün satışından 40 milyon $DEMSA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, Türkiye’de ortaklık kurduğu CJ O Shopping’le televizyon kanalından alışverişte 2013’te 10 milyon dolarlık ciroya ulaşacaklarını söyledi. Çetindoğan, “Birkaç yılda 30-40 milyon dolara çıkar. Bu işin daha da büyüyeceğine inanıyoruz. Gençler internetten alışverişi seviyor ama orta yaş ve üzeri televizyonu tercih ediyor” dedi. Demet Sabancı Çetindoğan, Güney Kore’de tek ürün tanıtımının 1 saati bulduğuna da dikkat çekip ekledi: “Türkiye’de insanlar 1 saat tek bir ürünü izlemez dedik. Biz 20-25 dakikayla sınırladık. Haftada 6 yeni ürün tanıtıyoruz.”Eşimle ofislerimiz ayrıDEMSA Holding’de eşi Cengiz Çetindoğan’la ortak olduklarını vurgulayan Demet Sabancı Çetindoğan, ofislerinin ayrı olduğunu kaydetti. Daha çok Mediasa’yla ilgilendiğini belirten Çetindoğan, şöyle devam etti: “Ofisim Mediasa’da. Eşim Pera Palas ve Maçka’daki renovasyonu bitmek üzere olan otelimizle ilgilenir. Onun ofisi farklı bir yerde. Sadece şirketlerin toplantıları için aynı ofislerde buluşuruz.”Mediasa bünyesindeki turizm kanalı vesilesiyle seyahat acentesi kurduklarını da söyleyen Çetindoğan, “Tatilsa adlı şirketimizin şimdilik 60 kadar kurumsal müşterisi var” diye konuştu.

Devamını Oku

Başçı’ya FED tüyo mu verdi?

19 Eylül 2013

Doların 2 lirayı geçtiği günlerde Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı çıktı, “Dolar yıl sonunda 1.92 TL olursa şaşırmayın. Bana güvenin” dedi.Biz de acaba şapkasında nasıl bir tavşan var ki, bu kadar kesin konuşup kendini angaje ediyor diye düşünmeye başladık.Ben en uç noktadaki olasılığı gündeme getirip acaba FED ile bir swap anlaşması mı yapılacak diye sormuştum. Eylül ayında FED’in tahvil alımını azaltmayacağına dair bir tüyo almış olabileceğine de ihtimal vermiştim. Jackson Hole toplantısında acaba Başçı, FED Başkanı Ben Bernanke’den böyle bir sinyal mı almıştı?Piyasa tahvil alımında 10 hatta 15 milyar dolarlık bir azaltmaya kendini hazırlamışken FED 85 milyar dolarlık miktarı azaltmak için elde yeterli kanıt olmadığını duyurdu. Dün aksam Bernanke’nin açıklamalarına herhalde en çok Erdem Başçı sevinmiştir.Zira doların 1.92 TL’ye inme olasılığı bu kararla güçlendi,Bakın dün Türkiye saati ile 21.00’da açıklanan karar sonrası ilk dakikalarda neler oldu?Dolar Londra’da 1.95 TL seviyesine çekildi.Altın’ın onsu yüzde 4 arttı, 1.340 doları geçti.Dow Jones yükselişe geçti, yazıyı yazarken yüzde 0.76 primle 15.649 puandaydı.Euro, dolar karşısında kazanımlarını artırıp 1.35’e doğru hareketlendi.Brezilya Borsası uçuşa geçmişti...Bugün de BİST benzer bir hareket yapacaktır. Gösterge tahvil faizi 8.60’ın altını görür.Ancak en önemlisi Başçı 1.92’lik dolar öngörüsünde haklı çıkabilir, en azından mahçup olmaz...

Devamını Oku

Gıpta edilen ülkeydik sanki hıçkırık tuttu

18 Eylül 2013

Gezi olaylarının başlangıcını çok insani olarak tarif eden Mustafa Koç, “70’lik teyze de 18’lik genç de oradaydı. İleri demokrasilerde nasıl gösteri hakkı mevcutsa, şiddet olmadığı müddetçe gösteri hakkı doğal görülmeliydi. Bizim grubumuzu oyunların bir parçası gösteren iddialara ve yakıştırmalara ise müsaade etmeyiz” diye konuştu.Gezi olayları sırasında malum bilgi kirliliği ve karalama çalışmalarında bütün zamanların hız ve ahlaksızlık rekorları kırıldı. İnsanların gözünün içine baka baka yalanlar söylendi. Bu karalama kampanyalarından en çok yara alan kuruluşların başında Koç Grubu geldi kuşkusuz.Divan Oteli, Gezi direnişinin tam ortasında kalmıştı. ‘Divan Oteli’nin odalarında molotof kokteyli hazırlanıyor’ spekülasyonuyla birlikte nerede çekildiği belli olmayan görüntüler ortaya çıktı. Otelin hemen önünde yer altındaki İSPARK’a ait otoparkın çok önceden hastane haline getirildiği, eylemcilere kumanya ve para dağıtıldığı bile iddia edildi. Gazdan etkilenenlere otel kapılarının açılması ve insani yaklaşım gösterilmesi de yine farklı şekilde değerlendirildi.Hemen üzerine Tüpraş’ta marker ve vergi incelemesi başlatıldığı duyuldu. RMK Marine’in kazandığı milli savaş gemisi ihalesinin iptal edilmesi de yine bu süreçle bağdaştırıldı.Divan Oteli adına bu iddialara yanıt verildi ancak Koç Ailesi sessizliğini hep korudu. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç önceki gün bir grup gazeteci ile Nakkaştepe’deki holding merkezinde sohbet toplantısında ilk kez yaşananlara yönelik net mesajlar verdi. Önce şunu vurguladı Koç:“İç huzurun ekonomik ve sosyal istikrarın ülkemiz için iş dünyası bakımından ne kadar önemli olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Hal böyleyken Türkiye’de istikrarı bozacak herhangi bir hareketin içinde olmamız mümkün değil. Topluluğumuzun bu iddialara yakıştırılmasına da müsaade etmeyiz.”Kendilerini hiç istemedikleri şekilde olayların ortasında bulduklarına işaret eden Koç “Büyük oyunlar oynandığı bizim de sanki bu oyunların bir parçası olduğumuza dair iddialar ortaya atıldı. Divan Otelimiz gayet insani bir yaklaşım sergilerken hadise başka mecralar tarafından çarpıtıldı. Korkunç bir bilgi kirliliği dezenformasyon ile illegal örgütlere yardım ediyormuşuz gibi bir hava estirildi.” dedi.Koç, “Gezi sürecine nasıl bir gözle baktınız?” sorusunu şöyle yanıtladı:“İleri demokrasilerde nasıl gösteri hakkı her yerde mevcutsa, Türkiye de öyle bir dünyanın parçası olacaksa ki ona oynadığımızı düşünüyorum. Şiddet olmadığı müddetçe gösteri hakkının çok doğal olduğunu düşünüyorum. Ben 18 yaşındaki genci de 70 yaşındaki teyzeyi de orada yürürken gördüm. Gösterilerden vazife çıkaran tabii ki bazı insanlar gruplar olmuştur ancak gösteri hakkını kullanan kişilerin tümünü aynı sınıfa koymak doğru değil.”Enseyi karartmayalımYaşananların Türkiye’nin gidişatını da sekteye uğrattığını ifade eden Koç, şöyle devam etti:“Mayıs ayı ortasına kadar baktığımızda Türkiye’de hakikaten herşey gıpta edilecek durumdaydı. Biz Mayıs ayı başında Londra’daydık. Ne kadar kapı çaldıysak herkes Türkiye’den övgü ile söz ediyordu. İtibarımız yükselen trend halindeydi. Ben Türkiye‘nin potansiyeline inanıyorum ama hıçkırık mı diyeyim, artık öksürük mü diyeyim yolda bir taşa mı takıldık ne oldu, kırılganlık oranımız diğer ülkelere nazaran çok fazla oldu. Hem siyasi hem özel sektör hem de devlet olarak buna göre olayları değerlendirmemiz ve yönetmemiz gerektiğini düşünüyorum. Enseyi karartmamamız lazım. İç çekişmeleri bırakıp herkesin işine bakması lazım. Sonuçta neyi paylaşamıyoruz anlayabilmiş değilim. Beni en çok kutuplaşma endişelendiriyor. Bertaraf edilmesi lazım.”TÜPRAŞ’I DENETLEYECEK EKİP YENİ BELİRLENDİKoç Holding CEO’su Turgay Durak, Koç Grubu şirketlerinden Tüpraş’a yönelik başlatılan vergi incelemesindeki durumu özetledi:“Vergi incelemesini yürütecek ekip daha yeni belirlendi. Bu sebeple vergi denetimi daha tam başlamış değil. Diğer taraftan EPDK’nın denetiminde, TÜBİTAK’a test ettirildi. Yakıtın içinde olması gereken marker’ların olduğu yönünde haberler çıktı. Biz zaten olduğundan eminiz. Denetim günü sahada yapılan marker kontrollerinde de kural dışı bir bulguya rastlanmadığı daha önce medyada yer bulmuştu. EPDK kararı henüz bize gelmedi ancak esas incelemede atfedilen isnat edilen konu marker’sız satış yapıldığı olduğu için EPDK’nın yaptığı testlerde sonuçlar doğru çıkınca referans olarak demek ki vergi denetiminin de sonucunun temiz çıkacağına yönelik yorum yapıldı. Ancak vergi denetimi başlamış değil.”Bayi prosedürüne ‘Engelli dostu olma’ kuralı eklendiEkonomi üzerine sohbetin ardından masamızda yer alan Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Müdürü Oya Ünlü Kızıl ‘Ülkem İçin’ projesinin ‘Engel Tanımıyorum’ temalı son ayağında geldikleri noktayı aktardı:- Proje döneminde, Topluluk çalışanlarının %70’inin “Engelliliğe Doğru Yaklaşım” eğitimlerine katılmasını hedeflemiştik. Ne mutlu ki birinci yılımızın sonunda eğitimlere katılım oranımız %74’e ulaştı.- Koç Topluluğu çalışanları ve Ülkem İçin Elçisi olan 125 gönüllü bayimiz aracılığıyla bugüne kadar 35 ilimizde toplam 68 bin 484 kişi eğitimlerimize katıldı.- Eğitimlerle yarattığımız algı değişikliğinin sonucu olarak çalışanlarımız binlerce “Engelli Dostu” ürün ve hizmet projesi geliştirdi.- Amerikan Hastanesi, 8 uzman doktoru tarafından “Engelliliğe Karşı Önlemler Kılavuzu” hazırladı- Yapı Kredi Bankası, 51 ilde toplam 470 ATM ile görme engellilere yönelik olarak faaliyete geçti. Bu sayı her açılan ATM ile artıyor.- Bugüne kadar şirket, fabrika, mağaza, şube ve bayilerimizde fiziki şartların iyileştirilmesi için 55 farklı uygulama gerçekleştirildi.- Arçelik, Ford Otosan, Opet, Beko, Koçtaş, Divan ve Tofaş yeni açılacak bayi, mağaza yada şubeleri için bayi prosedürlerine ´Engelli Dostu Olma’ maddesini ekledik.- Koç Ünversitesi, tüm kampüsünün fiziki şartlarını iyileştirirken, Ford Otosan’ın inşaası halen devam eden Yeniköy Fabrikası, engelli dostu olma açısından “best in class” niteliği taşımaktadır.Doları geri döndürmek kolay değilBizim, Mustafa Koç ile gelenekselleşen yemeğimiz bir dolar kuru iddiası üzerine başlamıştı. Söz yine kurdan açıldı. Koç, şunları söyledi: “Dövizdeki gidişatı zaman gösterecek. FED nasıl bir açıklama yapacak, bu nasıl yansıyacak, psikolojik olarak doların 2 baremini aşması iyi değil. Şu bakımdan iyi değil, tekrar geri döndürmek çok zor. Merkez Bankası’nın dolarda iddialı bir yılsonu hedefi var.”Ankara iyilik yaptıTurgay Durak, çok uzun süredir grup olarak dövizde aşırı pozisyon açmamaya özen gösterdiklerini vurguladı. Ardından Koç bu kez iptal edilen bir başka ihaleye, köprü ve otoyol özelleştirmesine dikkat çekti ve “Endirekt de olsa ihalenin iptali bizim dolar konusundaki durumumuzu değiştirdi. Ankara bize iyilik yaptı yani” diye konuştu.RMK, yenilenecek ihaleye girecekMustafa Koç, RMK Marine’in önümüzdeki 10 yıllık projeksiyonunda iptal edilen Milgem projesinin önemli bir yer tuttuğuna dikkat çekti ve “Devlet ile iş yapmanın zorlukları ortada. Ancak diğer taraftan RMK Marine açısından çok büyük ve önemli bir iş. Geleceğini çok yakından etkileyecek bir iş. Bu gemileri yapabilecek yeterlilikte çok sayıda tersane yok. RMK Marine’in bu projeyi en iyi şartlarda gerçekleştireceğine inanıyoruz. Yeni yapılacak ihalede de iddialı biçimde yerimizi alacağız” dedi.Yüzde 4.5’lik büyüme hedefini tuttururuzMustafa Koç, yılbaşında grup için belirledikleri yüzde 4.5’lik büyümeyi tutturacaklarını, Türkiye’nin de 2013 yılını yüzde 3.5 ile yüzde 3.8 arasında bir büyüme ile kapatmasını beklediğini söyledi.

Devamını Oku

Armatörler klasmanında tüm bildiklerinizi unutun

15 Eylül 2013

Türkiye’nin en büyük denizcileri denince aklınıza Kalkavan, Sadıkoğlu, Cerrahoğlu, Martı, Sohtorik gibi isimler geliyorsa unutun.Bir numarada Karamehmet var. Sabancı Ailesi iki koldan Karamehmet’i zorluyor. Turgay Ciner de sessiz sedasız 4’üncülüğe yükseldi.Güney Kore’nin başkenti Seul’deyiz. Yaklaşık 3 saat süren bir otobüs yolculuğu ile ülkenin batısına Hyundai’nin Gunsan tersanesine doğru yola çıktık. Densa Denizcilik’in sipariş verdiği 244 metre uzunluğunda 106 bin deadweightton (DWT) taşıma kapasiteli Densa Alligator isimli tankerin teslim törenine katılacağız.Densa’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı ve Başkan Yardımcısı Hacı Sabancı ile yolculuk esnasında sohbet ediyoruz.Ömer Sabancı önce bu işe nasıl girdiklerini anlattı:- Dayım Yalçın Sabancı zaten uzun süredir denizcilik işi ile meşgul. Biz de yeni iş arayışındaydık. 2008’de gemi ve navlun fiyatlarının zirve yaptığı dönemde bu iş ilgimizi çekmeye başlamıştı. Aralık 2008’de kardeşim Demet Sabancı Çetindoğan ile birlikte yüzde 50-50 ortaklıkla Denza Denizcilik’i kurduk.Gemi alımı için ise uygun zamanı bekledik.Gördüğüm kadarı ile armatörlük işi, denizciliği bilmekten daha çok finansman modellemesini ve dünya ticaretini iyi takip etmekten geçiyor. Zira hem navlun fiyatları hem de buna bağlı gemi fiyatları tamamen dünya ticaretinin dengeleri ile alakalı. Şöyle ilginç bir örnek vereyim. Lehman Brothers batmadan önce, dünyada tüm emtia fiyatlarının şiştiği dönemde Brezilya’dan Çin’e hammadde taşıyan bir dev tankerin günlük kira bedeli 240 bin dolara kadar çıkmış. Ancak sonra krizle beraber dünya ticareti çökünce o 240 bin dolarlık günlük kira bedeli 18 bin dolara kadar gerilemiş. Evet yanlış okumadınız 240 bin dolardan 18 bin dolara inen bir fiyat var.Zaten bu acayip dengesizlik pek çok denizcilik firmasının da kapısına kilit vurmasına neden oldu. Türk armatörler denince akla ilk gelen isimlerin çoğu bugün maalesef oyun dışı kaldı. Onun yerine Densa gibi, Ciner gibi yeni oyuncular dahil oldu.Ömer Sabancı devam etti:Uzun soluklu olacağız-Şirketi kurduk ve alım için uygun zamanı beklemeye başladık. Dünya ticareti gerileyince 2009’da gemi fiyatları hızla düşmeye başlamıştı. İlk siparişimizi verdik ve ilk gemimizi Haziran 2010’da devraldık.Sabancı ardından bugün geldikleri noktayı değerlendirdi:- Bugün devir alacağımız gemi ile filomuz 21 gemiye ulaştı. İkizi yapım aşamasında. Onunla birlikte 1.7 milyon DWT’lik bir kapasiteye ulaşacağız.Ömer Sabancı’ya sorduk. Alımlara devam edecek misiniz. Bir süre sonra önce dayınızı ardından Karamehmet’i geçme durumu olabilir mi?- Bu işte kısa vadeli oyuncu olmak istemiyoruz. Fırsatlara bakacağız. Doğru zamanda gemi siparişi vereceğiz. Belki de doğru zamanda fiyatların şiştiği dönemde de gemi satacağız. Bu bir finansman işi aslında. Benim gönlüm 23’üncü geminin siparişini de vermekten yana ancak oğlum Hacı ‘Acele etmeyelim’ diyor. 23’üncü geminin Beluga isimli şirketini bile kurduk, bekliyoruz.2014’te arz-talep dengelenir navlun fiyatları da yükselirDensa Denizcilik Başkan Yardımcısı Hacı Sabancı, hurdaya çıkacak gemilerin artması ile birlikte 2014’te gemi arzında bir düşüş olacağını dolayısıyla navlun fiyatlarının yükseleceğini düşünüyor. Zaten grafikte de görüleceği gibi Baltık Dry Endeksi’nde hafif de olsa yukarı yönlü bir artış dikkati çekiyor. Ancak bir diğer dikkat çeken nokta endeksin çok fazla zikzaklarçizmesi. Bu ters dalgaya kapılırsanız alabora olacağınıza bir işaret. Navlun ve gemi fiyatları yüksekken sipariş verirseniz ardından navlun fiyatları düşünce eğer finans gücünüz de yoksa batabilirsiniz.Hacı Sabancı navlun fiyatlarındaki ve dolayısıyla gemi fiyatlarındaki ani iniş çıkışlara örnek verdi:- Bugün teslim alacağımız geminin benzeri 2008’de 75 milyon dolardı. Biz alırken 55 milyon dolara inmişti. İkizini 7 ay sonra 48 milyon dolara sipariş verdik. Bugün geldiğimiz noktada aynı geminin fiyatı 52-53 milyon dolarlara çıktı yeniden. 2010’da 25-26 bin dolara kadar çıkan günlük kuru yük gemisi kirası bugün 8-10 bin dolarlar seviyesinde.Hacı Sabancı yeni projelerle ilgili de bilgi verdi:-Doğru finansman modelini yakalarsak yeni fırsatları kovalayacağız. Burada 10 yılda kendini amorti eden bir yapı var. Geminin normal ömrü de 20 yıl. Yani gemi 10 yıl finansör kuruluşa 10 yıl da sahibine çalışıyor gibi bir durum var. LPG-LNG taşıyabilen gemilerden de alıp filomuzu çeşitlendirebiliriz.Sonra Densa filosu ile ilgili bilgi verdi:- 18 kuru yuk gemisi, 3 de tankerimiz var. Teslim alacağımız dördüncü tanker ile birlikte kuru yükte 1.2 milyon DWT, tankerde 530 bin DWT kapasiteye çıkacağız. Filoda ikinci el gemimiz yok. Hepsini sıfırdan sipariş verdik. Çok genç bir filoya sahibiz.Günlük kirası 16 bin $Hyundai tersanesinde imal edilen 242 metrelik Densa Alligator 106.000 DWT tasıma kapasitesine sahip. Gemi yarın 2 yıllığına uzun süreli kiralama yapan firmaca teslim alınacak. Densa kiralamadan günde 16 bin dolar kazanacak. Geminin denize inme töreninde isim anneliğini (godmothers) Ömer Sabancı’nın eşi Arzu Sabancı yaptı.Türk deniz filosu dünya 22’ncisi- Türk armatörler satın aldıkları daha büyük gemilerle küresel deniz ticaretinde rolünü özellikle son 5 yılda büyük bir hızla artırdı.- Ekonomik kriz öncesi ve sonrasında verilen siparişlerin teslim alınması ve 2. el gemi yatırımları Türk armatörün dünya sıralamasında basamak atlamasını sağladı.- Türk armatörlerin kontrolünde 2012 yılı başı itibariyle 22.5 milyon DWT olan filo kapasitesi 2013 itibariyle 30.3 milyon DWT oldu. Bu rakam 15 yıl önce 1998 yılında sadece 8.7 milyon DWT idi.- 1 Ocak 2013 itibariyle Shipping Statistics and Market Review kaynağına göre 1.000 GRT ve üzerindeki gemilerde Türk bayraklı gemiler 9.5 milyon DWT, Türk armatörlerinin yabancı bayraklı gemi tonajı 20.8 milyon DWT.- 1998 yılında Türk armatörlerinin kontrolünde bulunan 8.7 milyon DWT’lik filonun yüzde 95.8’i Türk bayraklı iken, 2012 yılı başı itibariyle, bu pay yüzde 37.6’ya 2013 başında ise yüzde 31.3’e geriledi.- 1 Ocak 2013 itibariyle 156 ülkenin sahip olduğu 300 GRT üzeri gemiler baz alınarak yapılan hesaplamaya göre, dünyada 48 bin 742 adet gemi bulunuyor ve bu filonun taşıma kapasitesi 1.5 milyar DWT.- Türkiye, dünya deniz ticaret filosu sıralamasında 22. sırada yer alıyor.En büyük filo Karamehmet’inDediğim gibi eski bildik armatörlerin hiç biri bugün en büyükler listesinde yer almıyor. Mehmet Emin Karamehmet 4 milyon DWT’lik filosu ile ilk sırada. Bir süre öncesine kadar filosu 4.5 milyon DWT seviyesindeydi. Turkcell’de yaşadığı sıkıntılardan sonra 500 bin DWT’lik bir kaç gemisini elden çıkarmış. Ancak Karamehmet’in filosunun yaşlı olduğuna da dikkat çekiliyor.- 4 milyon DWT Karamehmet Grubu- 2.7 milyon DWT Yalçın Sabancı- 1.7 milyon DWT Densa- 1.5 milyon DWT Ciner Grubu- 1.3 milyon DWT Aktif GrupNeden yabancı bayrak?Densa’nın kuru yük gemileri Malta, tankerleri Marshall Adaları nüfusuna kayıtlı. O ülkelerin bayraklarını taşıyor.Bunun nedenini Hacı Sabancı şöyle izah etti:-Bildiğiniz üzere Türk bayrağı kara listedeydi daha yeni gri listeye geçti. Malta ve Marshall bayrakları beyaz listede. Bu listedeki gemiler limanlara girdiğinde aranmıyor.Bekletilmiyor. Gemilerimizin hepsi kiralık. Kiralayan firma için liman dışında 1 gün bekletilmek bile ekstra maliyet demektir. Bu yüzden beyaz bayraklı gemiler kiralamada tercih ediliyor.

Devamını Oku

Avrupa’nın 4G’si varsa bizim de 3.5G’miz var

31 Ağustos 2013

Avrupa ülkeleri hızla 4G’ye geçiyor. En son geçen hafta İngiltere geçti. Ancak üzülmeyelim. Bizdeki 3G teknolojisi o kadar yeni ki, neredeyse Avrupalı’ya sunulan 4G servis hızına yakın.Geçen hafta içinde 1 günlüğüne, hatta 1 günlüğüne bile değil, 18 saatliğine Londra’ya gidip geldim. İngiltere 4G şebekesiyle tanışan 11’inci Avrupa ülkesi oluyordu.4G teknolojisine dünyada yön veren Vodafone Grubu, 29 Ağustos’ta Trafalgar Meydanı’nda yapılan lansmanla İngiltere’de Ultrafast 4G şebekesini hayata geçirdi.Yanımda Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Gökhan Öğüt ve Vodafone İngiltere Merkezi Network ve Hizmetler Bölüm Başkanı Ferhan Günen var. Ferhan Günen Türkiye’de 3G şebekesini kurduktan sonra İngiltere’ye transfer olmuş ve orada 4G şebeke hazırlıklarını yürütmüş.Elinde telefon belli noktalarda sürekli 4G hız testi yapıyor. Ortalama 40 megabitleri görüyor. 67-68’e çıktığı da oldu. Bu şu demek, telefonu 1 saniye içinde ortalama 40 megabit büyüklüğünde veriyi alabiliyor...Türkiye’den biliyorum, Türkiye’de 3G ile biz ortalama 30 megabit/saniye hızları görüyoruz. Abone yoğunluğunun az olduğu yani mobil telefon trafiğinin düşük olduğu yerlerde 43 megabitleri de görüyoruz.Türkiye’deki 3G hızının neredeyse Avrupa’da 4G hızına yakın olmasının sebebi bizim 3G ile geç tanışmamız. 2009’da 3G’ye geçerken hem santralde hem de baz istasyonlarda son teknolojiler Türkiye’ye geldi ve Avrupa’nın en iyi 3G şebekesine sahip olduk. Oysa Avrupa 3G’ye çok önce geçmişti ve onların 3G ortalama hızları 7 ile 14 megabit/saniye arasında değişiyordu.Yani şimdi onlar 4G’ye geçerek ortalama 10 megabitlerden 40 megabitlere çıktılar.Bizdeki 3G hızı ise ortalama 30’larda. Yani onların 4G’sine karşılık bizim ki de üçbuçuk aslındaDiyeceğim o ki kıskanılacak bir durum yok ortada.Biz 4G’ye geçiş için bir süre daha bekleyebiliriz.İngiltere’nin 4G’sine Ferhan Hanım imzasıVodafone’un İngiltere’deki 4G şebekesinin kullanıma sunulmasında 2011 yılında Vodafone Türkiye’den Vodafone İngiltere’ye transfer olan Ferhan Günen’in önemli bir rolü bulunuyor.Vodafone İngiltere Merkezi Network ve Hizmetler Bölüm Başkanı olarak görev yapan Ferhan Günen, Türkiye’de de 3G lansmanı sırasında önemli sorumluluklar almış bir isim.3G’nin Vodafone Türkiye tarafından 3 ay gibi rekor bir sürede 81 ilde aynı anda hizmete alınması çalışmalarında görev alan Günen, İngiltere’de de 4G için tüm şebekede ve bilgi işlem sistemlerindeki güncellemeleri koordine eden ekibi yönetiyor.O hâlâ Beşiktaşlı Leslie FerdinandLTE 4G teknolojisini global olarak oluşturan ve standartları belirleyen Vodafone Grubu, 29 Ağustos’ta Londra Trafalgar Meydanı’nda yapılan lansmanla İngiltere’de Ultrafast 4G şebekesini canlı yayına aldı. Lansmanda Trafalgar Meydanı’na kurulan kalelerde eski Beşiktaş efsanesi Les Ferdinand’ın yanında Ian Wright, Tony Adams, Ledley King gibi unutulmaz futbolcular penaltı şovu yaptı. Vodafone’un özel olarak tasarladığı kale direkleri, kaleye gelen topun hızını ölçtü. Türkiye’de Beşiktaş ile çok büyük bir sponsorluk anlaşması imzalayan Vodafone’un İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Gökhan Öğüt de bir süre Ferdinand ile sohbet etti. Ferdinand Beşiktaş’ta 1988-1989 sezonunda 24 maçta 14 gole imza atmıştı. “Kariyerimin en başarılı, zirve yaptığım dönemini Beşiktaş’ta geçirdim. O takımı ve taraftarı unutamam” dedi.Öğüt: Hem operatör hem de tüketici geçişe hazır olmalıVodafone İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Gökhan Öğüt, “Türkiye’de 4G’ye geçiş için tüm hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Doğru zaman ise hem operatörlerin hem de tüketicilerin 4G’ye erişebilir olduğu zamandır” diyor.BTK henüz bir takvim açıklamadı ancak öyle görünüyor ki Türkiye 2015’te 4G için düğmeye basacak ve frekans ihalesini yapılacak. 4G’ye geçmenin hem operatörler için hem de tüketiciler için maliyeti var. Bir kere elimizde tuttuğumuz telefonların neredeyse yüzde 95’i 4G’ye uyumlu olmayacak ve değişecek. Cep telefonuna ödediğimiz yıllık 10 milyar doların üzerindeki bedel ve bizim 3G’de ulaştığımız hız da dikkate alındığında biraz daha bekleyebiliriz.Gökhan Öğüt, operatörlerin 4G hazırlıklarını sanki yarın başlayacakmış gibi sürdürdüklerini belirtirken bu teknolojinin uygulanmasında yer altındaki fiber ağların önemine dikkat çekiyor. Operatörler de fiber ağ oluşturuyor ancak burada en yaygın ağ Türk Telekom’a ait.Öğüt, “Yine tüm operatörler tek tek kazı yapıp kendi ağını kurmamalı. Mevcut altyapının kullanımı ve paylaşımına yatkın olmalıyız. Sonuçta harcanan kaynak Türkiye’nin kaynağı” dedi ve şöyle devam etti:“4G’nin Türkiye’ye doğru zamanda gelmesi gerekli. Bu zaman bizce, operatörün de tüketicinin de 4G’ye erişebildiği an olmalı. Tüketicinin 4G’ye erişimi için LTE uyumlu akıllı telefonların yaygınlaşması gerekiyor. Türkiye’de tüm operatörler 4G hazırlıklarını yapıyor, burada da rekabet var ve rekabet iyi bir şey. Zira bizler operatörler olarak birşeyler ortaya çıkartıyor, bir başarı elde ediyorsak, sonunda kazanan yine Türkiye ve halkımız oluyor. Türkiye’de mobil data kullanımı kişi başına 300 MB’a kadar ulaştı. Gelişmiş pazarlarda bu miktar ortalama 2 GB. 4G’de asıl devrim data taşımada olduğu için en büyük yatırım ihtiyacı da fiber altyapısında. Her operatörün fiber altyapı yatırımını yapması hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük bir israf. Amerika ve Avrupa, mevcut fiber altyapısını uygun fiyatlarla paylaşıma açarak bu konuyu çözdü. Bizim beklentimiz Türkiye’de de uygun fiyatlarla fiber altyapının 4G için paylaşılabilmesi.”Mesela İngiltere’de bu sinerji yaratılmış. Londra’nın kuzeyi ile güneyindeki 4G altyapısı iki farklı operatör tarafından oluşturulmuş ve birbirlerinin hizmetine sunulmuş. Türkiye’de de bu mutlaka hayata geçmeli. O yüzden geçen hafta sonu çıkan BTK’nın tesis paylaşımı yükümlülüğü kararı önemli. Düzenlemeyle sabit elektronik haberleşme altyapısı kurmaya ve işletmeye yetkili olan bütün işletmeciler kablo geçirmek için kullandıkları mülkiyetlerindeki boru, kanal, göz gibi altyapı tesislerini BTK’nın belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde diğer işletmecilerle paylaşacak. Böylece kablo döşemek için yapılan ve vatandaşı rahatsız eden mükerrer kazılar önlenecek. Haberleşme sektöründe uygun fiyatlarla kaliteli hizmet sunulması ve sürdürülebilir rekabet ortamı da yaratılmış olacak.Yeni telefon alacaklara...Gökhan Öğüt, önemli bir noktaya dikkat çekti:“4G için LTE uyumlu telefon gerekiyor. Belki de insanlar artık 4G’yi dikkate alıp tercihlerini buna göre yapmalı.”Sonra telefonların yüksek fiyatına değindi: “Bu telefonlar ortalama 1000 TL. Bunu kaç kişi verebilir. O noktada da ülke olarak hazırlanmamız gerekiyor. Cihazların üzerindeki vergi yükünün de azaltılması bu hazırlığın bir parçası olabilir. Zira 4G’ye geçtiğimiz zaman bütün telefonlar değişecek. Telefonları daha erişilebilir kılmanın önemli bir yöntemi de yerli üretim. Yerli üretim için Türkiye’ye getirilen parçalar üzerinde de aynı oranda yüksek vergi uygularsanız yine bir şey değişmiyor. Yerli üretimi teşvik etmek için ona fiyat avantajı sunmak lazım.”Londra ekonomisine katkı 1.5 milyar paundFrekans lisans bedeli dâhil 900 milyon sterlini aşan yatırımla kurulan Vodafone İngiltere Ultrafast 4G altyapısı, mevcut 3G’ye göre neredeyse 6 kat daha hızlı mobil internet iletişimine olanak tanıyor. Ayrıca en geniş frekans altyapısıyla kapalı binalarda daha iyi çekim gücü sağlıyor.Vodafone İngiltere, sürekli yatırımlarla her 30 dakikada bir yeni bir 4G baz istasyonunu faal hale getirerek 2015’te ülke nüfusunun yüzde 98’ini Ultrafast 4G kapsama alanı içine alacak. Frekans lisans bedeli dâhil 900 milyon sterlini aşan yatırımla hayata geçirilen 4G LTE şebekesinin, sadece Londra ekonomisine bir yıl içinde 1.5 milyar sterlin katkıda bulunacağı tahmin ediliyor.

Devamını Oku

Borsa’nın ibişleri hisse senetlerini nasıl fiyatlıyor?

28 Ağustos 2013

Önceki gün öğlen saatlerinde Manifesto PR Ajans Başkanı Ozan Özkan aradı. “Bu akşam Patronlar Kulübü yemeğimiz var. Seni de mutlaka aramızda görmek istiyoruz” diye. Masada bir yanımda Reysaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven var.Uzaya çıkan ilk Türk ünvanlı Durmuş Döven’le muhabbet ederken sordum:Bugün endeks neredeyse yüzde 5 aşağı gelirken, sizin hisse senediniz bir ara tavandı sonra da tavana yakın fiyattan kapanış yaptı. Yüzde 7’ye yakın primliydi. Bilmediğimiz bir gelişme mi oldu da, bu moralsiz havada hisseniz yükseldi?Durmuş Döven cevap verdi:“Vallahi Ercan Bey, inanın ben de akşam saatlerine kadar konudan habersizdim. Dışarıda işlerim vardı. Ofise girdim, bir aracı kurumdan strateji bölüm başkanı aramış. ‘ABD askerlerinin tüm lojistik hizmet işini Suriye’de de siz almışsınız öyle mi’ diye sormuş. O zaman bağlantıyı kurdum. Yoksa dün hissemizin ekstra bir hareket yapması için sebep yoktu...”Senaryo nasıl yazıldı?2003’te ABD ordusu Irak’a ‘demokrasi getireceğim, Saddam kimyasal silahlara sahip. İmha edilmesi lazım’ diyerek girerken İskenderun Limanı kritik öneme sahipti. ABD gemileri İskenderun Limanı’na yanaşıyordu. Hummer’larından paletli zırhlı araçlarına, askerin yediği etinden sütünden yakıtına kadar tüm malzemelerini Irak’a Reysaş’ın tırları götürüyordu.O yılı unutmayan birileri böyle bir senaryo yazmış. Bir sürü ibiş de bu senaryo üzerinden alım satım yapmış.Döven gülerek devam etti:“Akıl var mantık var. Suriye’ye bir kara harekatı yapılmayacak ki. Kaldı ki yapılsa bile Suriye’nin zaten Akdeniz’e kıyısı var. Yani İskenderun’a çıkıp oradan Suriye’ye gitme gibi bir durum sözkonusu olmayacak. Neresinden bakarsanız bakın kurgulanan senaryo çok mantıksız...”Mantıksız mantıksız olmasına da işte bizim Borsa’nın ibişleri maalesef hisse senetlerini bu ve benzeri hikayelere göre fiyatlıyorlar.Ben bundan 23 yıl önce ekonomi gazeteciliğine Borsa muhabirliği yaparak başlamıştım. Sermaye piyasası her zaman radarımda oldu. Ancak görüyorum ki aradan geçen onca zamana rağmen al-sat hareketlerini belirleyen kriterlerde standartlar gram artmamış. Yine kulaktan dolma deli saçması hikayelere birileri inanıyor, alıyor satıyor para kazanıyor ya da kaybediyor.Ortaoyununda gülünç, şapşal bir hayli de salak tiplere ibiş adı verilir.Borsa’da da ortada bir oyun var ve ibişleri de bir hayli fazla.Borsa’ya kumarhane denince kızılıyor.Bence kumarhane sözü hafif kalır.İbişler akıllanmadıkça Türkiye Borsası hep genelev olarak anılır.

Devamını Oku

Fed’le swap anlaşması mı yapıldı acaba?

27 Ağustos 2013

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, oldukça yükseğe kurulmuş ve altında ağ olmayan ipin üstüne çıkıp çok tehlikeli bir gösteriye kalkıştı.Kısaca, “Bana güvenin, dolar yılsonunda 1.92’ye inecek. Döviz almayın bono alın, faizi de yükseltmeyeceğim” şeklinde özetlenebilecek açıklamalarını, kurun dün akşam geldiği seviyeye bakacak olursak piyasa pek ciddiye almadı.Ciddiye alınmadığı gibi ‘İçi boş’ bulundu ve kura ekstra talep de geldi.Erdem Başçı’yı bu kadar kendinden emin ve angaje görenler haliyle elindeki silah ya da silahları merak ediyor.Faiz silahını çekmeyecekse, elinde hangi silahları var?Benim aklıma sadece Fed’le yapılmış ya da yapılacak bir swap anlaşması olasılığı geliyor...2008 krizinin en curcunalı günlerinde Fed, 5 büyük merkez bankası ile swap anlaşması yapmıştı.Avrupa, İngiltere, Japonya, İsviçre ve Kanada merkez bankalarına geçici olarak 600 milyar dolara yakın kaynak aktarmış, karşılığında yerel para birimlerini almıştı.Karşılıklı döviz takası veya geçici dolar likiditesi anlamına gelen swap işlemini acaba Fed, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile de yapar mı?Petrol 114 dolara çıkmış, TL sepet bazında tarihi rekor seviyeye gerilemiş, Erdem Başçı, “Enflasyonda risk yok” diyor.Burnumuzun dibinde savaş tamtamları çalarken, PKK, “Açılımın içi boş çıkarsa ateşkesi bozar, eskisinden de beter bir şekilde saldırırız” mesajları verirken Başçı’nın tüm bunları bir kenara atıp bu kadar cesur konuşmasının mutlaka bir dayanağı olmalı diye düşünüyorum.Ortadoğu’da ABD ile takışırken pek de ihtimal vermiyorum ama inşallah Başçı’nın söylemediği şimdilik gizli tuttuğu silahı budur.Eğer içi boş bir konuşmaysa ve dönüp dolaşıp sıkışılan noktada faiz silahına sarılınırsa, güven diye birşey kalmaz.İnşallah başlıkta sorduğum sorunun yanıtı ‘evet’tir. Zira faiz hariç diğer silahlar mantar tabancası etkisi yaratır.

Devamını Oku