Mavi yolculuk yapılan koylar turizme kapalı mıydı?

4 Mart 2006

Tutkunları bilir, Çökertme, mavi yolculuğun en güzel duraklarından biridir. Bu aralar oralarda hani o, "Çökertme'den çıktım da Halilim, aman başım selamet... Bitez de yalısına varmadan Halilim, aman koptu kıyamet..." türküsündeki gibi bir kıyamet kopuyor.Kültür ve Turizm Bakanlığı bir süre önce bakir bölgelerdeki arazileri tahsis yoluyla turizme açtı. Bunu öğrendiğimde aklıma şu geldi. Örneğin geçen yıl Türkiye'ye gelen Kill Bill'in seksi oyuncusu Uma Thurman, aslında turizme kapalı olan koylarımızda çamur banyosu yapmış!Ama Turizm Bakanlığı'nın karan ortada, mavi yolculuk yapılan koylarımız turizme kapalıymış, bizim haberimiz yokmuş.Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "kültür ve turizm koruma gelişim bölgesi" ilan edilen Gökova ve Bodrum koylarındaki Hazine arazilerinin yapılaşmaya açılmasını sağlayan kararla Gökova'daki Kissebükü ve Çökertme koylarındaki toplam bin 800 dönüm arazi, konaklama tesisi olarak tahsis edildi. Bakir alanların turizme açılmasıyla birlikte Bodrum Alakışla Bükü-Adalıyalı Mevkii'nde 2 bin 500 kişilik üç otel, Çökertme Koyu'nda da 200 yataklı bir otel yapılacak. Bodrumlular ve tüm çevre gönüllüleri bir süredir bu yüzden ayakta. Mavi Yol Girişimi adı altında Bodrum'daki tüm meslek odaları, gönüllü kuruluşlar birleşti, iki haftada 33 bin imza toplandı.Deniz Ticaret Odası, Muğla İdare Mahkemesi'ne tahsislerin durdurulması için dava açtı. Burası neden önemli? Bir kere Akdeniz çanağında her sezon 600 bin tekne mavi yolculuk yapıyor. Son on yılda Çeşme-Antalya şeridindeki 4 bin tekne bağlama noktası 2 bine indi. Bunun nedeni kıyılardaki betonlaşma.Bodrum Denizcilik Odası Başkanvekili Tunç Kurtiuoğlu, Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın bu yetkisini "imparatorluk yetkisi" olarak yorumluyor. Sessiz, sakin doğası bozulmamış yerlere yapılacak otellerin tekne turlarını ve yatçılan kaçıracağını anlatan Kurtiuoğlu, "Denizcilikle ilgili turizmden yılda 2.5 milyon dolar gelir elde ediliyor. Turizm gelirlerinin beşte biri buradan geliyor. Üstelik yatlarıyla Türkiye'yi tercih edenler, zengin turistler. Sayısı az ama gelir düzeyi yüksek turistleri bu yanlış kararlarla kaçırıyoruz. Üstelik Bodrum ve civarında bu işlerden 20 bin kişi ekmek yiyor" diyor.Kurtiuoğlu Türkiye'nin ahşap tekne imalatında dünyada ilk üçe girdiğini, Türkiye'de üretilen ahşap teknelerin İtalya'dan Korsika'ya kadar farklı ülkelere pazarlandığını söylüyor. Bu tahsisler engellenmezse mavi yolculuk turizmi giderek ölecek.Alaturka olmamış mı?Algida özel günler yani düğün, nişan ve sünnet törenleri için özel bir pasta yapıyor artık. Üstelik bu pasta dondurmalı. Hijyen koşullan, süslemesi, şıklığı tamam da pastanın tanıtımı için kullanılan tarz biraz alaturka olmamış mı?

Devamını Oku

Urfa'da deniz vardı da gemi mi yapmadık!

2 Mart 2006

Nurhan Çetinkaya doğma büyüme İstanbullu bir ailenin oğlu. Makine mühendisi. NCM Dış Ticaret Firmasının sahibi. Nurhan Çetinkaya Urfa'da gemi yapıyor. Çetinkaya Şanlıurfa'da 5 yıldır Atatürk Barajı' nın makine parkıyla ilgili çalışmalarda bulunuyor.Hazır beton tesisi olmayan Urfa'ya hazır beton tesisi kurmuş. Birlikte iş yaptığı bir Arap firmasının liman temizliği yapmak için gemi aradığını öğrenince önce Haliç'te bu işi yapan gemiyi incelemiş, sonra da "Ben daha iyisini yaparım" demiş.Ve imalathane adresi olarak da Urfa'yı seçmiş. Etrafı dumanlı dağlarla çevrili, denizi olmayan Urfa'da Nurhan Çetinkaya'nın bu girişimi sayesinde artık gemi yapılıyor. Üstelik Hollanda firmalarının yaklaşık 1.2 milyon dolara sattığı gemileri, NCM firması 250 bin dolara ihraç ediyor. Çetinkaya bu girişimini Harran Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'yle birlikte yürüttüklerini anlatıyor. Çetinkaya'nın yaptığı gemiler dünyada yalnızca 6 fabrikada üretiliyor. En erken bir yılda teslim edilen gemileri 3 ayda yaptıklarını söyleyen Çetinkaya'nın ilk gemisi Bahreyn'de çalışıyor. AB standartlarındaki saatte 1.500 metreküp emme kapasiteli bu gemiye "Köpekbalığı" ismi verilmiş.Peki nasıl denize iniyor?Urfa'da yapılan gemi iskenderun Limanı'na götürülüyor ve oradan denize indiriliyor. Yani biraz zahmetli ama sonuca bakarsanız tüm bu zahmetlere değiyor, Dubai ve Bahreyn'den 30'a yakın gemi siparişi alınmış. Ezcümle, Urfa'da hummalı bir çalışma içinde gemi yapılıyor. Çetinkaya'nın girişimi sayesinde Urfalılar da gemi yapmayı öğreniyor.Rolex, Gülaylar Altın'dan Trabzon bilezikleri aldıCity's Nişantaşı... Gülaylar Group 2007'de Nişantaşı Rumeli Caddesi'nde bir alışveriş merkezi açacak. Prada, Dölce Gabbana gibi markaların aralarında olduğu 150 mağaza bu merkezde olacak. Hem mimarı Sinan Kafadar hem de Gülaylar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hurşit Güneş, "Nişantaşı'nda yeni bir yaşam merkezi açacağız" diyor. City's İstanbul'un tanıtım yemeğinde laf dönüp dolaşıp Trabzon bileziklerine geldi. Bilen bilir, bu bilezikleri şöyle elinize alıp ışığa tuttuğunuzda karşı tarafı görmemelisiniz, o derecede sıkı olmalı. 31-32 mikron inceliğindeki altın tellerle yapılıyor Trabzon bilezikleri, el emeği göz nuru. Gülaylar Altın'in Trabzon bilezikleri geçen yıl Rolex'ten özel sipariş almış. 30 kadar Trabzon bileziği Rolex için saat kordonu olarak üretilmiş.Nike'ın reklamındaki gibi dans etmek isteyenler için...Nike'in reklamı mutlaka dikkatinizi çekiyordur. "Söyle ben sporcu değil miyim?" "O kadınlar nasıl dans ediyor? Benim de hevesim var" diyorsanız buradan hatırlatalım. Nike geçen yıl bir kampanya başlatmıştı. "Nike Dance İstanbul". Madonna'nın dans hocası Jamie King'in Nike için özel tasarladığı dansları öğrenmek isteyenlere ücretsiz kurs verilmişti. Ve bu yıl yeni danslar tasarlanmış. İstanbul, Ankara ve İzmir'deki spor salonları, üniversite ve liselerde dersler verilecek. Ayrıntılı bilgi www.nikedanceturkey.com'da.

Devamını Oku

Sharon Stone malikanesinin tüm kapılarını Türklere açtı!

24 Şubat 2006

Sharon Stone Amerika'da gerçekleştirilen Kurtlar Vadisi çekimleri sırasında yapılan röportajlarda "Türkiye'ye ve Türklere ilgisinin artığını" söylemişti. Biz onu Türkiye'ye bekliyorduk, yaz aylarında güzel kıyılarımızda tatil yapar diye düşünüyorduk.Ama o bizden sabırsız davrandı, kapılarını Türklere açtı!Sharon Stone'nun evinde artık Türkiye'nin doğrudan kapı üretimiyle doğmuş tek markası Dortek kapıları var. Aslında ev demek biraz yanlış oldu, malikânesi diyerek düzeltelim.Dortek - Sharon Stone buluşması Dortek'in kısa zamanda yurt dışına açılması sayesinde gerçekleşti.Aslında Dortek çok yeni bir marka. 2003'te kuruldu. Kurucusu ve markanın yaratıcısı Ahmet Ceritoğlu, aile işi ağaç levha üreten SFC Entegre Orman Ürünleri Genel Müdürü'ydü.Hırsızlık sertifikalı...Ceritoğlu "her eve giren bir ürün yaratmalıyım" hayaliyle yola çıktı ve Kastamonu'daki fabrikasında ürettiği "monoblok-dolu" kapı teknolojisiyle dünya çapında patent aldı. 2003-2004 yıllarını makine teknolojisinin yenilenmesine, özel makinelerin üretilmesine ve Ar-Ge çalışmalarına ayırdı. Tasarlanan özel makineleri Almanlar üretti. 2005 yılında üretilen kapılarla Dortek markası pazara çıkti. Ürünler "Avrupa Birliği Hırsızlığa Karşı Güvenlik Sertifikası" da aldı. Çelik kapılarda İtalyanların ünlü markası Dierre'nin kilitleri kullanıldı. Dortek kısa süre içinde Amerika, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, Rusya, Türki cumhuriyetler ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ihracat yapar hale geldi.Ve Türkiye'de İtalyanların ünlü Dierre kilit sistemlerini kullananan tek kapı markası olan Dortek, İtalyanların da ilgisini çekti.Reklamda tanıştı...Dierre kilit sistemleri bu yılki reklamlarında Dortek kapılarını kullanmaya karar verdi.Kilit üreticisi İtalyan markanın 2006 reklam yıldızı Sharon Stone oldu. Dierre, reklam filmlerini Sharon Stone'un Hollywood'daki malikânesinde çekildi.Ocak ayında gerçekleştirilen çekimler için Dortek, malikânenin tüm kapılarını yeniledi. Sürgülü, çift kanatlı ondan fazla kapı Amerika'ya gönderildi Önümüzdeki günlerde Sharon Stone'lu reklam filmi İtalya'da gösterime girecek.Meraklıları için yazalım; Sharon Stone'un tanıttığı ve Avrupa Birliği sertifikalı Dierre güvenlik mekanizmasına sahip çelik kapılar Türkiye'de tüm Dortek showroom'larında satışta."Dünyanın kapısını üreteceğim"Ahmet Ceritoğlu'yla daha önce "Pazarın patronu" röportajı yapmıştım. O röportajda Ceritoğlu markayı yaratma macerasını anlatmış, bundan üç yıl önce bir gece yarısı "Her evde en az yedi kapı var, bizim ürettiğimiz levha teknolojisini geliştirerek acaba bir şey yapabilir miyiz?" sorusuyla yataktan kalkıp evdeki kapıyı kestiğini söylemişti.Kapıyı kestikten sonra Ceritoğlu kimyagerler ve işin uzmanlarıyla çalışıp farklılık yakalamış. Ve kendisine büyük bir hedef koymuş: "Türkiye'nin değil dünyanın kapısını üreteceğim". Kısa zamanda Türki cumhuriyetlerden Amerika'ya uzanan, Almanya'da 15 noktada satılan Dortek'in Şanghay'da da showroom'u açılacak. Kastamonu'ya Dortek markasıyla 80 milyon euroluk yatırım yapan Ceritoğlu, iki yıl içinde üretiminin yüzde 70'ini ihraç eder hale gelmek istiyor. Kastamonu'daki fabrika günde 4 bin adetlik kapasiteyle çalışıyor.Dortek sadece kapı üretimiyle sınırlı kalmayacak. Parke çeşitleri, dış cephe siding kaplama malzemeleri, pencere profilleri ve nitelikli duvar kağıtlarını da yakında piyasaya sunacak.

Devamını Oku

Atilla Aksoy yeni film için elini çabuk tutmalı

22 Şubat 2006

Bembeyaz bir kanepede beyazlar içinde bir kadın oturmuş. Elinde bir katalog, yüzündeki usulca beliren tebessümle katalogun sayfalarını çeviriyor. Türkiye'nin farklı köşelerinden fotoğraflar beliriyor ve slayt gösterisi başlıyor. Efes, Kapadokya, Göcek... Ve bir tekne beliriyor, adı "Emeğim"... Evet her şey emek istiyor... Bu film,Türkiye'nin tanıtım filmi. Bir süre önce İngiltere'de gösterilmeye başladı. Yer yerinde oynadı!6 yıldır Türkiye'nin tanıtımını yapan dDf Reklam Ajansı Bakanlıkla mahkemelik olmuş, yeni ihaleyi Atilla Aksoy'un Wunderman Reklam Ajansı almıştı. 5 Ocak'ta Atilla Aksoy bir basın toplantısı düzenledi ve yeni sloganı açıkladı: "Akdeniz ve Fazlası."Sıra tanıtım filmindeydi.dDf Türkiye'nin lalesinin, uçan atlı, Azra Akın'lı filmlerin mimarı olan şirket... Ben çektikleri filmleri hep çok beğendim. Fantastik öğeler kullanmalan hoşuma gidiyordu. Uçuşan laleler, yumuşak renkler... Büyülü bir havası vardı o filmlerin...Oryantal değil ama...O basın toplantısından sonraki bir röportajda Atilla Aksoy, özellikle "egzotiklik" konusunda hassas olduğunu ve bugüne kadar yapılmış tanıtımlarında Türkiye'nin oryantal bir ülke olarak gösterildiğini, bundan kaçınacaklarını söylemişti. Atilla Aksoy'un nasıl bir film hazırlayacağını merak ediyordum.İngiltere'de gösterime girdiğini duyduktan çok sonra filmi izleme olanağı buldum. Doğrusu beğenmedim, mobilya reklamına benzetenler oldu, bence mobilya reklamı olarak bile kuru! Türkiye Rehberler Odası TUREB Başkanı Şerif Yenen'in açıklamaları ve düzenlediği anket de elime geçti. www.turizmhabercisi.com adlı sitede yapılan ankete göre turizmcilerin yüzde 88'i bu filmi beğenmemiş.Filmi izlediğim gün Atilla Aksoy'un açıklaması geldi.Görünen o ki Atilla Aksoy da yaptığı işten memnun değil. Avrupa ülkelerindeki tanıtım kampanyalarının genellikle Mart ayında başladığını ancak İngiltere'de daha erken devreye girdiğini hatırlatan Aksoy, spot hazırlayacak malzemeyi bulamadıklarını ve Şubat ayındaki hava koşullarının yeni filmler çekmeye elvermediğini anlatıyor.Bakanlık'tan talep ettikleri, telif hakları Bakanlığa ait çekimlerin kopyalan da ellerine ulaşmamış. Bunun nedeni Bakanlık ile dDf'in mahkemelik olması.Aksoy açıklamasının sonunda şöyle diyor: "Türkiye'nin turizm tanıtımında Wunderman farkını görmek isteyenler, ne yazık ki, biraz daha bekleyecek. Doğa insaflı davranırsa önümüzdeki 15-20 gün içinde çok daha keyif alabileceğimiz tanıtım filmlerinde buluşmak üzere."İstanbul'da iki gündür bahar havası hakim. Antalya, Çeşme, Kuşadası, Bodrum güneşli... Aksoy elini çabuk tutmalı... Hava bu, anında değişir, yağmur gelir, film ertelenir, bu kez Aksoy doluya tutulur!İspanya Mısır'daki tanıtım merkezini İstanbul'a taşıdıDün VATAN'ın da manşetiydi, "Antalya tekledi". Kuş gribi korkuttu, 5 yıldızlı otellerde maliyetieri düşürmek için ucuza kaçıldı, karikatür krizi filan derken geçen yıl AB rüzgârıyla birlikte esen ılık rüzgârlar yön değiştirdi.Ve rakipler atakta. Üstelik nasıl atak yaptıklarını da şu günlerde İstanbul'da neredeyse gözümüze sokuyorlar.23-26 Şubat'ta, yani yarın turizmde sıkışan pazarda çıkış arayanların hücumuna uğrayan bir fuar başlıyor. EMITT (Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm ve Seyahat Fuarı) Beylikdüzü TÜYAP'ta. Fuar için 50 ülkeden 1500 firma İstanbul'da olacak. Aralarında Türkiye'nin Akdeniz bölgesindeki en ciddi rakibi olan İspanya ve Yunanistan da var.Rakipler ataktaTürkiye pazarından pay almak isteyen İspanya bölge tanıtım merkezini Mısır'dan İstanbul'a aldı. Yunanistan ise EMITT Fuarı'nda bölgeler halinde birkaç yerde birden stand açıyor. Sonuçta herkes farkında: Bu yıl seyahat pazarında daralma olacak. Bu yüzden de herkes tanıtıma ağırlık veriyor.Yarın açılacak fuara 53 ülkeden 30'u Bakanlık düzeyinde katılıyor.Tekrar etmek gibi olmasın ama Türkiye tanıtım konusunda bir an önce çıkış yapmalı, hızlanmalı.

Devamını Oku

Bireysel emeklilik sayesinde para biriktiriyorum

18 Şubat 2006

Sabancı Müzesi'ndeki Picasso İstanbul'da sergisini Ak Emeklilik Genel Müdürü Meral Ak Egemen'le gezdik. Egemen gazetecilere gönderdiği davette, "İş yoğunluğu nedeniyle Picasso İstanbul'da sergisini ziyaret etme fırsatını bulamadığını düşündüğüm gazeteci dostlar..." demişti demesine ama ben hem bu sergiyi dördüncü kez gezme hem de Meral Ak Egemen'le sohbet etme fırsatını kaçırmak istemedim.Bireysel emeklilik sisteminin Türkiye'de 2 yıllık bir geçmişi var. Ak Emeklilik de bu alanda ilkleri gerçekleştirenlerden . Sektörün fon açısından en büyüğü, katılımcı sayısıyla da ikinci büyüğü.Ak Emeklilik'in logosunda peri var, bilmem hemen gözünüzün önüne geldi mi ama şunu mutlaka hatırlarsınız: Meltem Cumbul'un peri olduğu, "hayaller ve periler" reklamı... "Emekli olmak istiyorum" diyen bir peri, Meltem Cumbul...Reklam 6 ayda unutuluyor..."Banka reklamları dışında hayat sigortaları ve bireysel emeklilik için ne kadar çok reklam yapılıyor" diyecek olduk, -doğrusu aklıma ilk gelen reklam da Garanti Bankası'nın kadın evlilik teklifi beklerken, adamın bireysel emeklilik armağan ettiği reklamdı. Ne de olsa bireysel emeklilik evlilikten daha garantili görünüyor- Ak Emeklilik Pazarlama Müdürü Cenk Gürer hemen konuya açıklık getirdi. Yaptırdıkları piyasa araştırmalarına göre sigorta reklamları 6 aydaunutuluyormuş. Belli bir periyotta reklam yapılmazsa geri dönüş alınması mümkün değilmiş. Bu yüzden bireysel emeklilik reklamları çok göze çarpıyor.Bireysel emeklilik sistemine bugüne kadar Türkiye'de 700 bine yakın kişi başvurdu. Benim gibi bunu bir yatırım olarak görenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Sohbet sırasında Meral Ak Egemen'e, "10 yıl sonra birikmiş param olacak düşüncesiyle bu sisteme katildim" dedim, Egemen'den bir itiraf geldi: "Ben de ne kazansam harcıyordum, bunca yıllık bankacıyım... Bu sistem sayesinde 7 yıldır para biriktiriyorum."Uçak kullanıyor, yelken yapıyorKendisiyle tanışmamıştım ama uzaktan hep izlediğim bir bankacıydı Meral Ak Egemen. Bir ara Milliyet Gazetesi'nde tatil yazıları yazıyordu. Anlaşılan seyahati çok sevenlerden. Son tatilini Hindistan'da geçirmiş. Hoş anılarla ayrılsa da Hindistan hakkında ilk söylediği, "Böyle pislik görmedim" oldu. Egemen, çok yoğun çalışan ama aynı zamanda da hobilerine zaman ayıran biri."İş yoğunluğu nedeniyle hiçbir şeye vakit ayıramıyorum" diyenler utansın! Uçak kullanıyor, yelken yapıyor, rallici. 1999 Yunanistan Klasik Acropolis Rallisi'nde üçüncülük, 2003 ve 2005'te Bati Anadolu Klasik Otomobil Rallisi'nde birincilik almış.Şarap fuarında aklınıza gelen her şarap varMeraklısıysanız, 30 Mart -l Nisan arasında Hilton Convention & Exhibition Center'da aklınıza gelebilecek tüm şarap markalarını bulmanız mümkün olacak. Türkiye'de ilk kez bir şarap fuarı düzenleniyor. Beşincisi gerçekleşecek Gourmex Fuarı ile aynı dönemde açılacak Afeks'in düzenlediği bu fuara 215 değişik marka katılacak. Arjantin, Şili, Portekiz, Fransa, İtalya gibi ilk akla gelen şarap üreticisi ülkelerin yanı sıra Japonya ve Moldova gibi ülkelerin şarap üreticileri de gelecek. Açık oturumlar, seminerler l de var fuar kapsamında.Aydın Boysan ve Ali Sirmen' in katılacağı rakı üzerine sohbeti fuarın tanıtımında görünce doğrusu şaşırdım. Ne alaka, şarap fuarında rakı? Tatlı sohbet hedeflenmiş kuşkusuz ama bir de işin başka boyutu var. Türkiye'de şarapçılıkta kayıt dışı üretim çok yüksek. Örneğin 2004 yılında 30 milyon litre olan resmi şarap üretiminin gerçekte 90 milyon litre olduğu tahmin ediliyor. Marka şarap üreten firmalar da kayıt dışı üretimle mücadele etmek için çabalıyor. O yüzden de bu fuar aynı zamanda sektörün sorunlarının tartışılacağı bir platform olacak.Petrus 1990 da unutulmadıFuarda yerli markaların yanı sıra Robet Mondavi ve Baron Philippe De Rothschild ortak ürünü 'Opus One', Woodbridge, 'Chateau Mouton Rothschild', 'Mouton Cadef, Frescobaldi'den 'Luce', 'Castiglioni Chianti', 'Remole', Albizzia' gibi yabancı şaraplar var. Efsanevi Petrus 1990 da tahmin edersiniz ki unutulmadı.Yatırım kaçtı, yatırım ajansı müjdelendiGüney Koreli otomotiv devi Hyundai'nin 1.2 milyar euroluk yatınmı kaçtı gitti. Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasında yaşanan sıkı rekabet döneminde Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar'in dilinden düşmeyen bir söz vardı: "Yatırım ajansı kurulsun, hükümet buna öncülük etsin, yabancı yatırımları kaçırmayalım." Önceki gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yatırım Promosyon Ajansı"nın kurulacağını açıkladı. Geç olsun güç olmasın mı demek lazım?

Devamını Oku

Ürdün Kraliçesi Ayşe Özyeğin'in davetlisi

15 Şubat 2006

Hüsnü Özyeğin ve eşi sosyal sorumluluk konusunda örnek bir çift. Yılların bankacısı, Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin ve eşi Ayşe Özyeğin, vakıfları aracılığıyla bugüne kadar eğitim için 50 milyon dolar harcadı.Hüsnü Özyeğin "Finans Vakfı"nda burslu üniversite öğrencisi okutuyor. Ayşe Özyeğin ise 14 yıl önce Anne ve Çocuk Eğitim Vakfı'nı (AÇEV) kurdu, erken çocukluk döneminde alınan eğitime odaklandı. Öyle ortalarda görünmeyi çok sevmeyen biri Ayşe Özyeğin. Vakfının çalışmalarını basına tanıtma konusunu profesyonellere bırakıyor.AÇEV'in yaptıklarını duymayan kaldı mı bilmiyorum ama kısa bir hatırlatma gerekirse, hemen özetleyelim: AÇEV okul öncesi çocukları, annelerini ve hatta babalarını eğitiyor. "Neden okul öncesi eğitim?" derseniz, öncelikle şunu söyleyelim: "Çocukların duygusal, zihinsel ve bedensel gelişiminin temelleri ilk 6 yıl içinde anlıyor."1.5 milyon YTL toplandıTürkiye'de 0-6 yaş grubunda olan 7 milyon çocuğun ancak yüzde 11'i okul öncesi eğitimden yararlanıyor.AÇEV geçtiğimiz yıl yaptıklarını daha fazla çocuğa ulaştırmak için bir de "7 Çok Geç" kampanyası başlattı. Bu kampanya ile okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekildi, kaynak yaratıldı. Ve bu kampanya kapsamında bir de Beşlenme Projesi başlatıldı.Aralık ayından beri kalkınmada öncelikli 10 ilde çocuklara her gün bir kutu süt ile kek, kraker ya da fındık dağıtılıyor. Beslenme Projesi'ne bugüne kadar özel sektörden 1.5 milyon YTL'yi aşan yardım toplandı.24 Şubat'ta İstanbul Swissotel'de "Sosyal ve Ekonomik Kalkınma için Erken Çocukluk Eğitimi" konulu bir konferans düzenleyecek AÇEV Yurtdışından ekonomist, çocuk eğitimi ve kalkınma uzmanlarının katılacağı bu seminerin onur konuğu da Ayşe Özyeğin'in özel davetlisi Ürdün Kraliçesi Raina El Abdullah. Raina El Abdullah en genç kraliçe. Dünya Ekonomik Forumu'nun Yönetim Kurulu Üyesi olan genç kraliçe, dünyada yardıma ihtiyaç duyulan her yere gidiyor. Katıldığı "gelişme ve değişim" programları nedeniyle ülkesindeki muhafazakârların tepkisini çeken Kraliçe Raina, Türkiye'ye de okul öncesi çocuk eğitimine dikkat çekmek için gelecek.Antalya Havaalanı'nda pist yenileniyorİspanya'nın en çok turist çeken adası Palma De Mallorca'daki havaalanının kapasitesi 10 milyondan 22 milyona çıkarılıyor. Antalya'nın son yıllardaki performansı İspanyolları korkuttu ve önlem almaya başladılar. Ya Antalya'da neler oluyor?Antalya'daki iki pistten biri yenileniyor. Adnan Çebi'nin şirketi MAKYOL, havaalanı'ndaki eski pisti yenileyecek. Bir yıl sürecek inşaat havaalanındaki trafiğe yansıyacak. İki pistten biri devre dışı kalacağı için yaz aylarında Antalya Havaalanı'nı sıkıntılı günler bekliyor. Kimbilir havada kaç uçak tur atacak?Aklı selim umarım bu kez galip gelir de birileri yaz sezonu açılmadan askerlerden izin alıp önümüzdeki yaz aylarında Antalya Havaalam'mn yanındaki askeri pistin geçici olarak sivil kullanıma açılmasını gündeme getirir. Yoksa en gözde turistik şehrimiz Antalya, bu yaz sıkıntılı günler geçirecek.Bu arada Antalya Havaalanı'nın uluslararası boyutu ihmal edilmiyor mu? 10 milyonluk terminal kapasitesi de pistler de Antalya'ya dar gelmiyor mu?

Devamını Oku

Sibel Asna köylülere örnek üretici oldu

11 Şubat 2006

Lavantanın onlarca çeşidi var, en kalitelisinin Güney Fransa'da üretilen türler olduğu iddia ediliyor. Geçenlerde masaj için önerilen lavanta yağlarına baktım, Alp lavantasının şişesi 32 YTL'ye satılıyordu. Fransa'dan ithal edilen bu ürünün yanında bir de lavanta sabunu vardı. 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle önüme konan armağan alternatiflerinden biri lavanta çiçeği, üretim yeri de İzmit Akmeşe olunca, içten içe sevindim.İzmit Akmeşe'den çıkan lavanta çiçeklerinin üreticisi A&B İletişim'in Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Asna. Oralarda bugüne kadar ayçiçeği, arpa, buğday ekilirken, Sibel Asna lavanta tutkusu nedeniyle, "bi deneyeyim" diyerek 2 yıl önce arazisine 2 bin 500 lavanta fidesi dikmiş. Yetişen ürünün kalitesi iyi olunca, eşe dosta dağıtılmış mis kokulu lavantalar.Asna'nın mavi-gri tarlası yöredeki köylülerin de ilgisini çekmiş. 'İstanbullu bu hanım ne yapıyor buralarda?" diye gelip bakanlar olmuş. Ayçiçeğine göre hayli zahmetli olan lavanta üretimine yanaşmak istemeyen köylüler zaman içinde "lavantaticaretini" düşünür bile olmuş anlatılanlara göre.Sibel Asna'ya "Nereden aklınıza geldi?" diye sordum. Aşna, "Tutku" dedi, daha ne desin, insan yeter ki bir şeye tutku duysun ve heves etsin, gerisi gelir.Tesis de kuracakAsna'nın toprağın uygun olup olmadığını test ettirdiğini düşünmüştüm; hiç öyle işlere girişmemiş. Denemiş, başarılı olunca devam etmiş. Ürünlerine "Lava" adını veren Asna, ambalajların grafik tasarımını da Bülent Erkmen'e yaptırmış. 2005'te Papetland'ta satılan ürünler bu yıl Mavi Jeans'in mağazalarında. Asna, yetiştirdiği lavantaların İngiltere'deki türlere benzediğini söylüyor. Mis kokulu lavanta keselerinin yanı sıra yakında lavanta yağı da üretmeyi planlayan Asna, Akmeşe'de bir de damıtma tesisi kuracak.Akmeşe köylüleri, hâlâ ayçiçeklerinin büyüyüp büyümediğiyle mi uğraşacak, yoksa Asna'yı izleyip lavantanın iyi bir yatırım olduğunu görecekler mi? Bir bakmışız Akmeşe tarlaları mavi-gri lavantalara bürünmüş...Yeni aşk içeceği Vodka Lokka'ymış!Farkındayım, bugün yazılar Sevgililer Günü rüzgârına kapıldı ama yapacak bir şey yok, her yandan rüzgâr esiyor! Aşk içeceği konusuna girmeden edemeyeceğim! "Romantik gecelerin içkisi nedir?" diye sorsalar, birinciliği şarap alır diye düşünmekteyim. Yoksa yanılıyor muyum?Sevgililer Günü şamatası sürerken, önüme düşen davetlerden biri de istanbul'un meşhur restoranı Loft'tan geldi. Sevgililer Günü'nde, görünen o ki yeni bir votka piyasaya çıkıyor. Vodka Lokka. Ev sahipliğini Ömer Karacan'ın yapacağı partide Vodka Lokka tanınlacakmış. Bu votka piyasaya bile çıkmadan "sosyetenin en trendy içkisi" olmuş. Loft'un davetinde öyle deniliyor... Benim bildiğim, sevgilinin gözlerinin içine baka baka kırmızı şarap yudumlanmıyorsa ona romantik gece denmez. Vodka Lokka'ya da ne oluyor?

Devamını Oku

Hazır giyimcilerin iki ayrı fuarı akıl karıştırmıyor mu?

4 Şubat 2006

Hazır giyim sektörü sıkıntıda, Çin rekabeti, Türkmarkalarının tanıtımı derken İstanbul'da 10 gün içinde iki dev fuar organizasyonu yapılacak.Biraz garip değil mi? Neden hepsi aynı fuar çatısı altında değil?Tamam fikir ayrılığı yaşıyorsunuz, farklı organizasyonlar peşindesiniz ama neden 5 gün arayla yapıyorsunuz fuarları?Yurtdışından her iki fuara da gelmek isteyen bir firma yetkilisi ne yapacak, bir hafta içinde Türkiye'ye iki kez mi gidip gelecek, akılları karışmayacak mı?9 Şubat'ta Beylikdüzü-Tüyap'ta hazır giyim sektöründen 13 sivil toplum örgütünün oluşturduğu IF Konseyi'nin Uluslararası İstanbul Hazır Giyim Fuarı yapılacak. Tam bir hafta sonra 15 Şubat' ta da tasarımcılar, markalar ve İstanbul Tekstil veKonfeksiyon İhracatçıları Birlikleri işbirliğiyle "İstanbul Fashion Festivali" CNR'da başlayacak.Sirkeci Garı'nda 15 Şubat'ta "İstanbul Fashion Festivalinin açılışının yapılacağını yazmıştım. Bu kez IF Uluslararası İstanbul Hazır Giyim Fuarı'yla ilgili IF Konseyi Başkanı ve Osmanlı Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Say'la konuştuk. Say, hazır giyim sektöründeki 13 sivil toplum örgütünden oluşan IF Konseyini anlatırken, "Hem rekabet edip hem de birlikte hareket etme yeteneğini kazanmış bir konseyiz. 7 yıldır fuar düzenliyoruz. Uluslararası fuarlar takvimine girdik'' diyor. IF fuarı bu yıl ilk kez kış sezonunda da yapılacak.Defile Fashion TV'den naklen yayınlanacakIF 7. Uluslararası İstanbul Hazır Giyim Fuarı'nın açılışında modacı Evrim Timur'un defilesi var. Evrim Timur'un adını bir süredir pek duymuyo-1 ruz, oysa Evrim Timur 3 i yıl önce Uluslararası Moda Federasyonu tarafından dev modacıların yerine aday gösterilen 6 kişiden biri. Timur 2002'de dünyanın en büyük hazır giyim fuarı CPD Düsseldorf'un açılış defilesini tek başına yapmıştı. Bilen bilir, uzaylı kadın koleksiyonu "Tabula Rasa" da çok ilgi çekmişti.Ne yazık ki onun hakkında yazılanların çoğu "1. Ordu Komutanı Necdet Timur'un kızı" cümlesiyle başladı. Uzun zamandır Türkiye'de sesi soluğu çıkmayan Evrim Timur'un "Kendini İfade Et" sloganlı IF Fuarı'ndaki defilesi merak ediliyor. Timur'un bu defilesi Fashion TV'den naklen yayınlanacak.İçimizdeki Çinliker' le uğraşıyoruzSay, 8-11 Şubat tarihleri arasında yapılacak fuara 215 firmanın katılacağını söylerken, "Aramızda fason üretim yapan, yani taşeron firma yok" cümlesinin altını çiziyor. "Neden iki fuar yapılıyor, neden tarihleri bu kadar yakın?" soruma Say'ın yanıtı şöyle oluyor: "Fikir ayrılıkları oldu ama ne akla hizmet bu fuarın tarihi bizden 5 gün sonraya ayarlandı bilemiyorum. İçimizdeki Çinlilerle uğraşıyoruz. Hem kendimizi hem de ülkemizi gülünç duruma düşürüyoruz."Erez'de "Erdoğan'ın bebeği" büyüyor!Filistin'de HAMAS'ın seçim zaferi kazanmasından sonra, "Gazze Şeridi'ndeki Erez Sanayi Bölgesi'nde TOBB tarafından başlatılan proje şimdi ne olacak?" diye sormuştuk.İsrailliler'in "Tayyip Erdoğan'ın bebeği" diye tanımladıkları, İsrail-Filistin ve Türkiye'nin işbirliği içinde gerçekleştirilecek projede şimdilik bir aksama yokmuş.Bu bilgiyi TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu verdi.Hisarcıklıoğlu şimdilik HAMAS'la bu konuda bir görüşme yapmadıklarını ancak projede bir geri adım beklemediklerini, Türk mühendislerin altyapı çalışmaları için Gazze'de olduklarını söyledi.HAMAS'ın yüzde 50'nin üzerinde işsizliğin olduğuFilistin'de "iş-aş-zenginlik" sözü verdiğini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, "Yeni hükümetin bu konuda aklı selim bir politika izleyeceğini düşünüyorum. Filistin halkının işe ihtiyacı var" dedi. 2 ay sonra İsrail'de de seçim var. Hükümetlerin yenilenmesinden sonra Erez Sanayi Bölgesi'yle ilgili yeni temasların olması bekleniyor. 10 bin Filistinli'ye iş olanağı sağlayacak ve barışa katkıda bulunması beklenen Erez'i tekstil üssü yapmayı hedefleyen bu proje 200'ün üzerinde Türk işadamını ilgilendiriyor.

Devamını Oku