Ankara'da Çankaya Köşkü'ne ve Büyükelçilikler 'in bulunduğu bölgeye en fazla 5 dakika uzaklıkta hızla inşa edilen binanın ne olacağı merak konusuydu. Binanın otel olacağı kısa süre önce duyuldu.Antalya-Kemer'deki Kilikya Palas ve Elize Otelleri'nin sahibi Elazığlı Şefik Gül'ün burada kurduğu yeni otel, Swissotel-Ankara olacak. Mayıs ayına açılışı yetiştirilecek olan otel başkentin Yıldız Mahallesi'nde.Kardeşleri Mehmet ve Refik Gül ile ortak olan Gülsan İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Şefik Gül, Swissotel'i 25 milyon dolara tamamladı. İstanbul'daki Swissotel The Bosphorus ve Swissotel Göcek Marina & Spa Resort'u da işleten Raffles International'ın işleteceği 151 deluxe odalı otelde bir Balo Salonu, 7 konferans odası var.Transferler başladıAnkara'nın siyasetçilerini, diplomatlarını ve iş dünyasını ağırlamak için Swissotel Ankara iddialı bir kadro kuruyor. Transferler başladı bile. 13 senedir İstanbul Swissotel'in otel müdürü olan Michel Vanderelst İstanbul'u bırakmaya razı edildi. Vanderelst Ankara Swissotel'in genel müdürü oldu. Swissotel Ankara, Crowne Plaza ve Holiday Inn Marina'nın sivrilen ismi Arcan Bayraktaroğlu'nu da Satış ve Pazarlama Direktörü olarak transfer etti. Ankara'da Sheraton ve Hilton'a sıkı bir rakip geliyor.Müjde Ar, Atıf Yılmaz ile restoran açıyorAtıf Yılmaz ve Müjde Ar'ın adı birlikte anıldığında ortaya hep bir film çıkacak değil. Bu kez ikili iş ortağı oldu.Kandilli'de Cemile Sultan Korusu'ndaki "Es'kandil'i bilen bilir. Mekanın muhteşem bir boğaz manzarası vardı. Büyük davetlere ev sahipliği yapan, yemeklerinin tadı hâlâ 'damak hafızalarında' kalan Es'kandil'in manzarası değişti. Es'kandil'in yeri artık çok merkezi bir yerde!Aman dikkat edin!Önceki gece tarifi aldığımda doğrusu biraz endişe ettim. Karaköy'de genelev sokağına pek yakın bir adresti elime tutuşturulan. Fortisbank'ın yanındaki demir kapıdan girdim. Issız apartmanın asansörle çıkılan son katinda Es'kandil Sanat Galerisi yazısını görünce biraz olsun rahatladım. Merdivenle üst kata çıktığımda ise karşımda 10 Şubat'ta açılışı yapılacak muhteşem manzaralı Es'kandil vardı.Es'kandil, Karaköy'ün geçmişteki adı Karai'yi de adına ekleyerek "Es'kandil Karai" olmuş. Restoran, kafe, bar, club. Terası ve manzarası muhteşem. Es'kandil'in her şeyi Esra Alkan, bu kez Müjde Ar, Atıf Yılmaz ve Ahmet Ağaoğlu'yla ortak. Es'kandil'de Burhan Doğançay, Ömer Uluç gibi isimlerin sergileri açılacak. Özel davetler için yeni adres olma iddiasındaki Es'kandil Karai'nin Okan Bayülgen ve Ferhan Şensoy'lu sürpriz programları da olacak.Hoşgörülü değiliz ama eğlenceyi pek seviyoruzAvrupa'nın eğlenceyi en çok seven, yaratıcılık ve sadakati önemseyen ülkelerinden birisiymişiz. En çok da Yunanistan ve İspanya'ya benziyormuşuz. Yani Akdenizliyiz.Bunları Arı Hareketi'nin 1-15 Aralık tarihleri arasında Türkiye'nin 15 ilinde bin 216 kişiyle yüzyüze görüşerek gerçekleştirdiği araştırmaya bakarak yazıyorum. "Türk Kamuoyunun Avrupa Değerlerine Bakışı Araştırması" Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanların argümanlarını sorgulamak için yapıldı.Arı Hareketi Koordinatörü Özgür Ünlühisarcıklı, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanların ekonomik ve siyasi geri kalmışlığın yanı sıra kültürel değerlerdeki uyuşmazlığı gerekçe olarak gösterdiklerini ve bunun altında yatanın, din farklılığı olduğunu söylüyor. Oysa araştırmadan çıkan sonuçlar çok da farklı olmadığımızı gösteriyor.Türkiye'nin yakın olduğu bireysel değerler, eğlence, yaratıcılık, sadakat ve özgürlük.Yahudi komşu istemeyizBizim Avrupa ile en çok farklılaştığımız değer ise toplumsal değerler alanında karşımıza çıkıyor. Örneğin hoşgörü: Biz hoşgörüsüzüz Avrupalılar'a göre.Bu değerin saptanması için anketörler, "Komşunuz olarak hangisini istemezsiniz?" sorusunu sormuşlar ve araştırmaya katılanların yüzde 50'si "Yahudi komşu istemeyiz" demiş.Bu özelliklerimizle en çok Yunanistan ve İspanya'ya benziyoruz.Araştırmanın belki de en önemli verilerinden biri ise şu: Bugün referandum yapılsa halkın yüzde 70'i AB'ye giriş konusunda "evet" diyeceğim ortaya koyuyor. Kısacası araştırmaya katılanlar "Biz Avrupa değerlerine yakınız, Avrupalılar biz size yabana değiliz" diyor.
İspanya dünyanın en çok turist çeken ülkesi, Akdeniz'in turizm şampiyonu. Ülkenin en çok turist çeken adası Palma De Mallorca. Bu yıl Türkiye'ye 21 milyon 250, "adacık" Mallorca'ya 11 milyon turist geldi.Avrupa-Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner, "Palma De Mallorca'nın en sıkı rakibi Antalya" diyor. Son yıllarda Mallorca'dan vazgeçenlerin yeni adresi Antalya-Alanya bölgesi olmuş. Travel Network şirketinin sahibi de olan Baraner'le Avrupalı turistlerin son yıllarda değişen tatil beklentileri üzerine konuşuyorduk. Baraner'in rapiklerle ilgili tespitlerinden bana en çarpıcı gelen örneği yazmak istedim. Mallorca Antalya-Alanya bölgesinin son yıllarda yaptığı atağa karşı atak için kolları sıvamış. Yollar, kaldırımlar baştan aşağı yenileniyormuş. Tatil köylerinin sayısı 5 katına çıkarılıyor, yılda 11 milyon turisti ağırlayan havaalanı terminali 22 milyon turist kapasitesine getiriliyormuş.Baraner, Avrupalılar'a "Nasıl bir tatil istiyorsunuz?" diye sorulduğunda, içinde "sağlıklı yaşam-zinde kalmak ve stresten arınmak, doğru beslenmek" kelimelerinin bulunduğu cümlelerin kullanıldığına dikkat çekiyor. Ve görünen o ki spa ve wellness turizminde rakip tanımayan İspanya, atak üzerine atak yapmaya devam ediyor. "Sabaha kadar içip, güneş altında sigara tüttüren turisti artık göremeyeceğiz. Turist sabah erken kalkıyor, bisiklete biniyor, yüzüyor, spor yapıyor, spa'ya giriyor" diyen Baraner, yeni turizm anlayışını şöyle özetliyor: "Yeni yüzyıl sağlıklı yaşam yüzyılı"Peki Türkiye ne yapmak? Baraner 'e göre, acilen farklılaşmamız lazım. Deniz, kum, güneş artık tamam. Yılda 365 gün hizmet veren termal turizmine yatırım yapılmalıyız.Tren 400 euroHaftada 32 saat, günde 5-6 saat çalışan Avrupalı'yı çekmek için 'sağlıklı yaşam turizmi'ne ağırlık verilmesini öneren Baraner, "Hamburg-Münih arası tren yolculuğunu 400 euroya yapan Alman, Antalya'ya 200 euroya geliyor, aynı Alman hafta sonu tatili için 2 günlüğüne Roma'ya gidiyor, Roma'ya 40 euroya bilet bulmak mümkün. Türkiye gezme-dolaşma dışında alternatif üretmezse hafta sonu istediği şehre ucuza giden turist neden kalkıp Türkiye'ye gelsin?"Sanırım bu soruya vereceğimiz her yanıt, neler yapmamız gerektiğini gösterecek.Mey İçki, Koç'tan rakı danışmanı transfer ettiVefa Zat, rakıdan anlayan adam. Rakının adabını bilen, rakının kitabım yazan, çekirdekten yetişme hizmet adamı. O bu işlere başladığında yıl 1956'ydı. Bar komisi olarak İstanbul Hilton Oteli'ne giren Vefa Zat, merkezi Brüksel'de olan Hilton International'da eğitim aldı.Dünya Barmenler Derneği'ne üye olan ilk üç Türk'ten biri olan Vefa Zat, Koç Grubu ve Tariş-Tat ortaklığıyla piyasaya çıkan Mercan Rakı'nın danışmanı, degüstatörlerinden biriydi. Rakıdaki rekabet rakı danışmanı transferlerini de Vefa Zat'la başlatmış görünüyor. Mey İçki'nin yeni rakı danışmam Vefa Zat oldu. "Zaman içinde meslekte kendimi yetiştirdim. Yeme içme kültüründen anlamak için yenilikleri iyi takip etmek aynı zamanda da iyi bir damak hafızasına sahip olmayı gerektirir. Hem rakıdan hem de alkollü tüm içkilerden iyi anlarım" diyen Zat'ın 12 kitabı var.İsmet İnönü, Celal Bayar, Kraliçe Elizabeth, De Gaulle ve Şah Rıza Pehlevi'nin de yer aldığı çok sayıda devlet adamı ve ünlüye servis vermiş. Turizm-otelcilik okullarında derslere de giren Zat, Mey İçki'nin web sitesinde rakı ile ilgili gelen her soruya yanıt verecek. Rakının içmenin adabıyla ilgili renkli hikayeleri, bilgileri aslan sütü severlerle paylaşacak.Türk işadamları HAMAS'ın tutumunu bekliyorGazze Şeridi'ndeki Erez Sanayi Bölgesi'nin canlandırılması için TOBB'un hazırladığı proje şimdi ne olacak? Erez'i tekstil üssü yapma rüyası gerçekleşebilecek mi? Filistin'de Hamas'ın seçim zaferi kazanması, bu soruları gündeme getirdi. 10 bin Filistinli'ye iş sağlayacak projeyi İsrailliler "Erdoğan'ın bebeği" olarak tanımlamışlardı. Dışişleri Bakanı Gül, Filistinli ve İsrailli yetkililerle Ocak başında bu projeye imza attı. Hamas'ın zaferinden sonra İsrail'in projenin gerçekleşmesi için kolaylık gösterip göstermeyeceği merak konusu. İşsizlikle başa çıkamayan Filistin'de Erez'in diğer adı 'umut' ve Hamas'ın projeye nasıl baktığı bilinmiyor. Eğer sıcak bakarsa, bu Hamas'ın yumuşayacağına dair bir işaret olarak bile görülebilir. Türk işadamları yorumu erken buluyor ve Hamas'ın tutumunu bekliyor.
Alo &club. Havaalanındayım, valizim kayboldu, bir saat içinde uçağım kalkıyor, ne yapacağımı şaşırdım, bana yardım edin. İmdat!Bu çağrıyı alan &club üyeleri bir saat içinde havaalanına iki takım elbise, iki gömlek ve bir çantayı ulaştırırlar. Güzel hizmet değil mi?Hizmeti alan kişi Garanti Bankası "shop&miles" kredi kartı sahibi ve &club üyesi. Bundan bir yıl önce Garanti Bankası "shop&miles" kredi karti sahiplerine yeni bir kapı açti. Bir kulüp üyeliğiydi bu. Yıllık 100 euro veren kart sahipleri &club'ın hizmetlerinden yararlandılar. &club'a üye olanlar biraz önceki örnekte olduğu gibi başlan sıkıştığında "imdat" diye yardım isteyecekleri bir dayanışma ağına sahip oldu.SOS, &club üyelerine verilen hizmetlerden yalnızca biri. &club, üyelerinin yaşam tarzlarına uygun farklı etkinlikleri sunma iddiasında olan bir kulüp. Örneğin Barcelona'ya iş seyahatine gidiyorsunuz, akşam sıkıcı bir iş yemeğine katılmanız gerekiyor. Ya sonra? Ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Öyle araştıracak zamanınız da yok. &club üyesiyseniz işiniz kolay. &club'un 60 bini aşan anlaşmalı yurtiçi ve yurtdışı iş ortağı var. Eğlenceden, yeme içmeye, alışverişten kültür sanata kadar farklı alanlarda alternatifler anında cep telefonunuzun mesaj kutusuna düşüyor.Bir yılını geride bırakan &club'ın telefonları 39 bin 827 kez çalmış, 6 bin 984 restoran rezervasyonu yapılmış, 5 bin 321 kültür-sanat organizasyonu gerçekleştirilmiş, 829 çiçek, 574 pasta gönderilmiş.Casablanca'yı izleten kart...&club üyeleri için verilen "hizmef'lerin "niteliklerini" ve "zorluklarını" merak edenler için birkaç örnek:Alaska'ya gitmek isteyen bir müşteri için husky köpeklerle safari ayarlandı. Annesi yürüyemediği için, Umre'ye giderken bir tekerlekli sandalye ile ona escortluk edecek birini arayan üyeye yardım edildi.Kızının arkadaşının doğumgünü için alışveriş yapmaya vakti olmayan bir anneye, Bebek Badem Ezmecisi'nden ezme ve Zara'dan istediği tişört satın alınarak istenilen adrese yollandı.Bir üyenin New York'tan aldığı ve küçük gelen ayakkabısı değiştirildi.Piyasada bulunmayan Casablanca filminin orijinalinin 1 gün içinde bulunması ve İstanbul'da belirtilen adrese ulaştırılması sağlandı.Louis Vuitton Futbol Topu modeli çantanın yurtdışında tamiri yaptırıldı.Evine fayans döşeyen bir müşteri, fayansları yetmeyince &club'ı aradı. Yurtdışından aynı fayanslar bulunarak ulaştırıldı.Şampiyonlar Ligi Maçı için son gün bilet bulundu. Gömleğinin üzerinde dünyadaki tüm ülke bayraklarının olmasını isteyen üye için özel gömlek yaptırıldı.Özel not: &club kart sahibi olmak ve detaylı bilgi edinmek için: &club online www.andclub.com.tr/ &club Telefon: (0212) 310 23 23Bread&Butter'ın yaratıcısı Kaprol2u özel olarak davet ettiGeçtiğimiz Cumartesi dünyanın seçilmiş markalarını biraraya getiren tek adres olarak görülen Bread&Butter'ın Barcelona'daki fuarından söz etmiştim. Fuarın Milk&Honey bölümünde onlarca İtalyan, Alman, Fransız tasarımcı arasında Arzu Kaprol de vardı. Kaprol, Bread&Butter'a fuarın "babası" Karl Heinz Müller tarafından özel olarak davet edilmiş. Birçok tasarımcının yer almak için sırada beklediği fuarda Kaprol, dikkat çeken tasarımcılar arasındaydı.Kaprol, 3 yıldır Network'ün kadın koleksiyonunun koordinatörü. Arzu Kaprol markası İtalya, Fransa, ABD gibi ülkelerde farklı butiklerde satılıyor. Tasarımları 2002 yılından beri İspanya'da Calvin Klein, Christian Lacroix, Kari Lagerfeld ve Vivenne Westwood markalarıyla aynı showroomlarda satılıyor. Kaprol fuardan memnun ayrıldı. Dünya pazarında satış yapmayı hedefleyen markalar için Bread&Butter'ın fırsatiar sunduğunu söyleyen Kaprol'ün fuardaki başarısı sevindiriciydi.
Mavi Jeans 2006'da 15. yılını kutlayacak. Aslına bakarsanız çok genç bir marka... Türkiye'den sonra en iyi tanındığı ülke de dünyada rekabetin en acımasız yaşandığı Amerika... Bu laflar öyle havalı ve abartılı gelmesin, gerçekten de Türkiye'den çıkıp marka olmayı başarabilmiş çok ender örneklerden biri Mavi.50 ülkede 175'i Mavi Shop olmak üzere 4 bin 600 satış noktasında satılıyor. 2004 yılında tam 7 milyon 400 bin adet Mavi Jeans satıldı. Türkiye'den sonra en büyük pazan olan Amerika'nın kuzeyinde bin 500 satış noktasına ulaşan Mavi'nin üçüncü büyük pazarı Kanada. Ve Kanada'da tartışmasız en çok satan marka.2004 yılı cirosu 150 milyon doların üzerindeydi...Moda nereye gidiyor?Dünyada seçilmiş markaların tek adresi 2001 yılından beri Bread&Butter. Öyle ki birçok fuara markalar parayı bastırıp girerken bu fuara girmek için gerçekten de yaratıcı bir marka ve farklılığını kanıtlamış olmak gerekiyor.Fuarın fikir babaları da Almanya'nın en marjinal tasarımcıları, modacıları, trend setter'lan ve marka yöneticileri. Ve bu fuarı diğer fuarlardan ayıran başka bir özellik de tüm katılımcılarını eğlendiriyor olması. Tarihinde Ibiza'daki Pasha Disco'nun fuara dahil edilmesi bile var.Bread&Butter her yıl Berlin ve Barcelona'da ikişerkez 'moda nereye gidiyor' fotoğrafını en iyi çeken fuar.Mavi Jeans 2003 yılından beri bu fuara katılıyor. Türkiye'den fuara giren ilk marka. Şu anda diğer Türk markalarına da iyi bir referans olmuş durumda. Çarşamba günü açılan ve bugün sona erecek olan fuarda Türkiye'den T-box ve Gizia da yer aldı. Bu fuar nedeniyle Barcelona'daydım,Mavi, Akdeniz esintisini taşıyan bir konseptle fuarda kendini gösterdi. Bu yıl, "Akdeniz ve fazlası" sloganıyla yapılan Türkiye'nin tanıtımına paralel bir koleksiyon hazırlamış Mavi. 2006- 2007 Kış Koleksiyonu'nda İstanbul'dan Berlin'e uzanan yoldan ilham almışlar. Bu rota 'amber'in dünyada en çok bulunduğu yerlere göre hazırlanmış. Amber Road (Amber Yolu) adlı koleksiyon Mavi'nin Akdenizli kimliğinin altını çiziyor. Fuar alanında Mavi'nin standı dört bir yanı Akdeniz dalgalarıyla çevriliydi. Standın içindeki çaput bağlı dilek ağaçlan Anadolu geleneğini dünyaya tanıtıyordu.Doğala dönüş...Barcelona'da Mavi'nin bir ilki daha gerçekleştirdiğine şahit oldum. Şu anda belki de ilk kez duyacaksınız, jean'lerin etiketinde 'Organik Denim' yazıyordu. Bu da ne demeyin... Bu yıl Mavi yüzde 100 organik pamukla jeans üretmiş. Bilinen jean'lerden daha yumuşak ve çevreci... Bu jean'leri giyen herkes 'doğala dönüş'ü bedeninde hissedecek.Organik jean'ler önümüzdeki hafta Berlin'e gidecek. Çünkü Bread&Butter'ın ikinci ayağı Berlin. Sokak modasının kalbinin attığı ve Bread&Butter'ın doğduğu şehir Berlin, Mavi'nin Amber Yolu'nun da son durağı.Bakalım Barcelona'daki fuarda büyük ilgi toplayan Organik Jean'ler Berlin'de nasıl karşılanacak? Peki bu yazıyı okuyup organik jeans giymek isteyenler ne yapacak? Mecburen 2006 yazına kadar bekleyecek.Moda VlP'ini Damat ağırlıyorBread&Butter'ın bütün dünyadan VIP misafirlerinin ve basının ağırlanacağı VIP salonu bir Türk markasının tasanmları ile dekore edildi. VIP salonunda kullanılacak Damat Tween Life mobilyaları özel olarak üretildi. Orka Group,Türkiye'de Damat Tween Life'ı Aralık 2005'de 90 parça mobilya ve tamamlayıcı tasanmla tanıtmıştı.Hüseyin Çağlayan tasarladı Garanti iki sergi birden açtıBugün İstanbul'da aynı anda iki tane Hüseyin Çağlayan, yurtdışında tanınan ismiyle Hussein Chalayan sergisi açılıyor. Biri Garanti Galeri'de, diğeri de Shop&Miles&Club sponsorluğunda Galerist'de. İki mekan da Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde. Garanti Galeri'deki 'Şefkat Yorgunluğu' adlı sergide Hüseyin Çağlayan'ın 2006 Yaz Koleksiyonu'ndan 4 elbise, 1 video işi ve büyük boyutlu fotoğrafik baskılar yer alıyor. Sergi 24 Ocak-11 Mart 2006 tarihleri arasında açık.Galerist'teki 'Hüseyin Çağlayan 2003- 2006' isimli sergide ise Çağlayan'ın Venedik Bienali'nde sergilenen 'Olmayan Varolma'adlı çalışması gösterilecek. Neden Garanti Bankası aynı anda iki Çağlayan Sergisi'ne destek veriyor? Çünkü banka bu yıl 60. yılını kutluyor ve bu kapsamda etkinlikler düzenliyor. Yurtdışında güncel sanat alanında en önemli temsilcilerimizden Hüseyin Çağlayan'ın eserlerini Türkiye ile buluşturmak bu etkinliklerden biri.İkinci bir neden daha var, Çağlayan Garanti Bankası kredi karü &Club Prive için bir kart tasarladı. Böylece ilk defa bir kredi kartına moda tasarımcısının eli değdi.
www.patronlardunyasi.com adlı bir site var. Bu site bir yıldır iş dünyasından haberlere, röportajlara yer veriyor. Sitede tanınmış ekonomi yazarları yazı yazıyor. Bu site geçtiğimiz günlerde verilen Ekonomi Basını Başarı (EBB) Odülleri'nde "En İyi internet sitesi" kategorisinde ödül aldı. Sitenin kurucusu 35 yaşındaki Cihan Orhan. Rahmetli Üzeyir Garih'in tavsiyesiyle bu siteyi kurmuş. Sitenin bin 200 işadamı üyesi var. Günlük ziyaretçi sayısı ise en az 8 bin. İlginç olan siteyi ziyaret edenlerin yüzde 40'ının yurtdışında yaşayanlar olması. Büyük olasılıkla patronların dünyasını merak edenler, yurtdışında yaşayan kariyer sahibi Türkler. Çünkü sitenin henüz İngilizcesi yok.Mustafa Koç, Bülent Eczacıbaşı, Güler Sabancı, Celal Metin, Nurdan Tümbek ve Leyla Alaton gibi isimlerin üye olduğu sitenin son üyelerinden biri de Nazire Dedeman'mış.Site yalnızca iş dünyasıyla ilgili haberlere, röportajlara yer vererek mi tutunuyor? Şimdilik öyle ama sitenin kurucusu 35 yaşındaki eski gazeteci Cihan Orhan çok yakında farklı bir hizmet vereceklerini söyledi. Site üyesi patronlar önümüzdeki günlerde siteyi gezerken yemek rezervasyonu yaptırabilecek, çiçekçilerden sipariş verebileceklermiş. "Patronlar buişleri asistanlarına yaptırır,patron çiçek göndermek için klavyenin başına mı oturur?"diyorsanız, yanılıyor olabilirsiniz. Çünkü CihanOrhan bu siteyi kurarken, "Patronlar internetegirip zaman geçirmez, onlar için asistanları internette gezer, gelen mailleri bile onlaryanıtlar" denmiş ama sonuç ortada.Bu filmin bütçesi "Organize İşler"i geçecekEzel Akay, nam-ı diğer Ezop... Yönetmenlik yaptığı projelere Ezop olarak imza atan Akay, bugüne kadar 400'ün üzerinde reklam filmi çekmiş biri. Biz onu her ne kadar Neredesin Firuze adlı filmiyle tanımış olsak da bilen biliyor, Ezop'un yaptığı işleri onun takipçileri hemen anlıyor.Ezel Akay'ın yeni filmi "Karagöz ve Hacivat neden öldürüldü?" 2.5 milyon dolarlık bir bütçeyle başladı, Bursa'da 6 hafta sürdü filmin çekimleri. Haluk Bilginer ve Beyazıt Öztürk'ün başrollerim üstlendiği filmin bütçesi neredeyse ikiye katlanmış. 4 milyon doları bulmuş şu ana kadar yapılan harcamalar. Tanıtım faaliyetleri de işin içine girdiğinde Ezel Akay'ın yeni filminin bütçesi Yılmaz Erdoğan'ın 4.5 milyon dolar harcadığı "Organize İşler"in bütçesini geçecek gibi görünüyor.Türk filmleri genelde 1.5-2 milyon dolara maloluyor ve 3-4 haftada çekilip, 20 gün mutfakta kaldıktan sonra vizyona giriyor. Erdoğan ve Akay ne yapıyor da bu kadar para harcıyor? Biz harcanan parayı ekranda nasıl görüyoruz? Bir kere bu filmlerin ikisi de tamamen digital ortama aktarıldı. Renk ve efekt düzenlemeleri digital ortamda yapıldı. Masrafın ağırlığı film çekildikten sonra yapılan harcamalara gidiyor. Gazetelere, televizyonlara verilen reklamlar bir yana örneğin İstanbul'da bir otobüs durağında bir reklamın bir hafta kalmasının maliyeti 40 bin dolar. Bunun yanı sıra filmlerdeki oyuncu kadrosunu da hesaba katmak gerekiyor. Ünlü isim enflasyonu yaşanan filmlerin çoğunda oyuncular filme ortak oluyor. 17 Şubat'ta vizyona girecek "Karagöz ve Hacivat Neden Öldürüldü?" filmi hem tuzlu bütçesi hem de Ezop farkıyla geliyor!Amuda kalkan Megane'ın sırrı!Ortaköy'de amuda kalkan otomobili gördünüz mü? Bir süre önce Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'nde amuda kalkan Megane Coupe-Cabriolet Ortaköy'e taşındı. Doğrudan pazarlama yapan Trafo adlı şirketin yaratıcı çalışmasıyla Megane CC'nin tanıtımı "Boy Gösterisi" sloganıyla yapılıyor. Ortaköy'de boy gösteren havalı aracın önünde insanlar poz veriyorlardı. "Bir otomobil nasıl olur da böyle durur?" diye merak edenler için öncelikle söyleyelim, bu mühendislik çalışmasını Mekatronic yapmış. Megane CC'nin içinde motor yokmuş. Yani yükü hafifletilmiş bir araca döndükten sonra platforma yerleştirilmiş. 34 saniyede bir amuda kalkmış biçimde tur atan Megane CC ve platformu, saatte 230 km esen rüzgara ve deprem dalgalarına dayanıklı tasarlanmış. Ününde poz verenler aracı almayı planlar mı bilemem ama tanıtım kampanyasının dikkat çektiği kesin...
Yer, Sabah Gazetesinin Rumeli Caddesindeki eski binası. Yakında The Sofa Otel olacak. Otelin yedinci katında oteldeki 12 "Executive Suit" ten çok farklı olan bir suit var. Öncelikle suitin kapısından içeri girdiğinizde ilk dikkati çeken yatak seçimi. 2.20 çapındaki yuvarlak yatak odanın bütün havasını değiştirmiş. Jakuzi şeffaf, yatağa bakıyor. Yataktan dört adım sonra terasa çıkılıyor, İstanbul manzarası harika ve terasta içine dört-beş kişinin girebileceği bir açık hava banyosu var! Bu suitin kapısına kısa bir süre sonra "Umar suit' tabelası asılacak.Sabah Gazetesi' nin eski binasının Ocak ayı sonunda HIP (Highly Individual Place) otel olarak hizmete açılacağını yazmıştım. Projenin sahibi, BDC Turizm' in ortaklarından Ali Güreli aradı ve oteli açılmadan önce birlikte dolaştık. 82 odalı otelde son hazırlıklar yapılıyor.İlk önce zamanında Hıncal Uluç'un odası olarak kullanılan üçüncü kattaki odayı gezdik. 45 metrekarelik şık bir otel odası olmuş Hıncal Uluç'ın sekreteri Yaseminle birlikte kullandığı bölüm. Daha sonra üst katlara çıktık. 7'nci kattaki suitleri gezdikten sonra Ali Güreli ağzındaki baklayı çıkardı ve en farklı suite "Umar suit" adını koyduklarını söyledi. Leyla Umar ile Ali Güreli dosttur. Güreli Leyla Umar'a böyle bir sürpriz yapmayı planlamış. Aslına bakarsanız otel açıldığında söylecekti ama sanırım o da bu sürprizi yapmak için sabırsızlanıyordu ve söylemeden edemedi.Tuus açılakcakBodrum'daki Maça Kızı'nın, Washington'daki "Cities" ve "Leftbank" restoranlarının sahibi Sahir Erozan da otelde Tuus adında bir restoranı açacak, otelin mutfağı da Erozan'ın ekibine emanet edilmiş. Güreli Tuus restoranın otel müşterilerinden çok Nişantaşı müdavimleri için yeni bir cazibe merkezi olacağını düşünüyor.Otelin sekizinci katının açılışı ise Nisan ayında gerçekleşecek. Bu bölümü Autoban Mimarlık'ın mimarları Sefer Çağlar ve Seyhan Özdemir yapıyor. Bu katta Art -8 adlı bir Sanat Galerisi ve özel partiler için tasarlanmış bir mekan olacak.Otelin bodrum katında beslenme uzmanı Taylan Kümeli'nin bir yeri ve toplantı salonları var, buraya gelenler için ayrı bir giriş ve asansör de planlanmış. Oda fiyatları şimdilik söylenmese de, fiyatların tuzlu olacağı kesin!Citibank'tan kadınlara pembe bilezikYakında çevrenizde pembe bilezikli kadınlar göreceksiniz. Bu pembe bilezikleri gördüğünüzde şunu bilin, onlar kadın kanserlerine karşı sigortalı.Türkiye Meme Vakfı, Citibank ve AIG Sigorta işbirliğiyle "Sağlıklı Kadın Planı" adı verilen yeni bir hizmet başlatıldı. Citibank, müşterilerini kadın kanserlerine karşı sigortalıyor. 20-64 yaş arasındaki Citibank müşterileri aylık 2 YTL'den başlayan prim seçenekleri ile bu sigortadan yararlanabiliyor, bu sigortadan yararlananlar meme kanseri ve rahim kanserine karşı sigortalanıyor. Sigortaya sahip kişilerde bu kanserlerden birinin teşhis edilmesi durumunda kendisine seçtiği teminat limitine göre tazminatın tamamı bir defada ödeniyor.Ayrıca bu sigortaya sahip kadınlar Amerika Cleveland Clinic, Philadelphia International Medicine ve Sheba Medical Center'da ikinci bir görüşü ücretsiz olarak alabilecek. Bu hizmetten yararlanmak için herhangi bir sağlık kontrolüne girmenize gerek yok.
Almanya'da yapılacak olan Dünya Futbol Kupası'nın Türkiye'ye gelecek Alman turist sayısını düşüreceğini, Alman erkeklerinin stadları dolduracağım, maçların Alman erkeklerini ekran başına çakacağını düşünüyor tur operatörleri. Bu yüzden de Alman kadınları Türkiye'ye çekmek için böylesine yaratıcı kampanyalarla cazibeyi artırmaya çalışıyorlar. Ezcümle, bu yaz Antalya plajlarında yalnız Alman kadın sayısında arüş bekleniyor.Hal böyleyken, 'Almanya'daki Dünya Futbol Kupası Türkiye'yi ne kadar etkiler?" diye merak edilirken, kuş gribi ortaya çıkınca turizmden beklentiler bir anda değişti. Televizyonda "Karımı alın tavuğumu almayın" diyen vatandaş görüntüleri kuş gribinden hastaneye yatanların haberlerine eklendi. Nefesler tutuldu. Neyse ki önlemler alındı, Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamaları biraz olsun rahat nefes aldırdı.Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oktay Varlıer, "Kuş gribinde belki ilk günlerde değil ama daha sonrasında hükümet saydam davrandı ve Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamaları tam da zamanında geldi. Daha rezervasyonlar yeni başlıyor, olumsuz gelişmeler olmazsa kuş gribi önümüzdeki sezonu fazla etkilemez ama..." diyor.Varlıer'in "ama" sının alünda Almanya'daki Dünya Futbol Kupası'nın Türkiye'yi etkileyeceği endişesi yok, aksine Varher çok daha farklı, bizden kaynaklanan bir tehlikeden söz ediyor.Türkiye 2004'te turizmde yüzde 25'lik, 2005'te de yüzde 24' lük büyüme kaydetti. 2005'te Türkiye'ye 21 milyon 250 bin turist geldi. Varher, bu sıçramanın 2006'a sürmeyeceğini, ancak yüzde 10-11'lik bir büyümenin yakalanabileceğini düşünüyor.Neden mi? Bir kere yaşanan sıçrama Türkiye'yi bir noktaya getirdi. 11 Eylül'den sonra yaşanan gergin ortam dağıldı, Türkiye Akdeniz ülkeleri içinde İspanya, Fransa ve italya'dan sonra dördüncülüğe yükseldi. "2005'te 18 milyar dolar gelir edildi, 2006'da bu en fazla 21 milyar olur" diyen Varher'm uyarıları Antalya bölgesi özelinde.Türkiye'ye 2005'te gelen turistlerin 7 milyondan fazlası Antalya'ya geldi. Türkiye'nin turizm açısından bir numarah cazibe merkezi, Almanlar'ın ve Ruslar'ın gözdesi Antalya'da Türkiye'nin en büyük otelleri yapıldı.Bir süredir Alman TV kanallarında, özellikle ZDF'de Antalya sahillerindeki kirlilikle ilgili haberler yapıhyor. Mavi bayraklı plajların mavi bayraklarının nasıl elden gittiği anlatılıyor. Arıtma tesislerinin yetersizliğine dikkat çekiliyor.Varher, "Bundan sonra Antalya'da otel yapımına izin verilmemeli" diyor. Yalnızca yaşanan kirlilikle ilgili olarak değil, Antalya'da yaşanan rekabet ortamının da hizmet kalitesini düşürdüğünü söylüyor. Büyük yatırımlarla yapılan oteller kış aylarında açık kalmak için fiyat düşürüyor, yaz sezonunda da bu fiyatlarda belli bir oranda arüş yapılabiliyor. Kâr marjları düştüğü için kaliteden ödün veriyorlar. Alkollü içkilerdeki tüketim vergisi büyük otelleri vurmuş durumda. Varher, kongre ve sağlık turizmi canlanmazsa Antalya'yı bekleyen tehlikenin büyüyeceğini vurgularken, hem hükümete hem de yeni yatırımcılara "Antalya'yı durdurun, durun" diyor.Süleymaniye uçuşları iptalKuzey Irak'taki ticaretin yüzde 70'ini Türk şirketleri yapıyor. Habur sınır kapısından girdiğiniz anda Kuzey Irak'taki "Türk varlığı" dikkat çekiyor. Ülker 'inden Beko'suna kadar her Türk malını görüyor, susadığınızda Hayat Su içiyorsunuz. Erbil'deki Havaalam'ın da Türk işadamı Adnan Cebi yaptı. Türk işadamlarının 2005 yılında Kuzey Irak'ta l milyar dolarhk iş yaptığı söyleniyor. Durum böyleyken uzun süreden beri Türk işadamları bölgeye Diyarbakır'a kadar havayoluyla gittikten sonra 13 saatlik bir kara yolculuğu sonucunda ulaşıyorlardı. Bir ay öncesinde Fly Air Süleymaniye'de Azmar Airlines, Erbil'de de Laveen Air'le anlaşıp haftada iki gün sefer başlattı. Bayram öncesinde Süleymaniye uçuşları iptal edildi. Talep olmaması mümkün değil gibi geliyordu, sorun yolcu bulunmaması değilmiş. Acenta ve havayolu şirketi arasındaki anlaşmazlık nedeniyle uçuşlar durdurulmuş. Şu anda Kuzey Irak'a Erbil'e uçan tek şirket Laveen Air kalmış görünüyor.
Bayram tatili nedeniyle 1.5 milyon Türk Avrupa'ya gitti. Bu tatilcilerin büyük çoğunluğu Paris, Londra, Milano, Roma, Barcelona gibi merkezlerden alışveriş yapacak. Bu kentler arasında örneğin Paris sadece alışverişten yılda 25 milyar dolar gelir elde ediyor. İstanbul bir gün Paris gibi olsa, düşünün 25 milyar dolar Hayal gibi...İstanbul'un özelliklerini sayıp döksek, "Alışveriş için cazip olabilir ama" deriz. Çünkü biliyoruz, çok eksiğimiz var. İstanbul'un bunu başarması için olması gerekenlerden biri de adının "moda"yla anılması. İşte bu anlamda önemli bir adım atılıyor İstanbul'da. 16-19 Şubat tarihleri arasında "İstanbul Fashion Festivali" düzenlenecek. Bu festival İstanbul'un uluslararası moda günleri takvimine eklenmesini sağlayacak önemli bir etkinlik. İstanbul'un adı moda günleriyle duyulmaya başladığında, İstanbul aynı zamanda hafızalara moda ve alışverişle de yazıldığında şu anda hayal edemeyeceğimiz bir potansiyelin kapısı aralanabilir.Simgesi pembe şapka22 ülkenin 2 saat uçuş mesafesindeki İstanbul 350 -400 milyonluk bir nüfus için neden çekim merkezi olmasın?"İstanbul Fashion Festivali" böyle bir hayali gerçekleştirmek adına düzenlenen bir etkinlik. Tasarımcılar, endüstri kuruluşları, markalar ve İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birlikleri (İTKİB) bu etkinlik için birlikte çalıştı.25 tasarımcının beyin fırtınası sonucunda 3 günsüresince farklı etkinliklere imza atılacak festivale, yurtdışından endüstri temsilcileri, moda basını, tasarımcılar davet edildi. Festivalin simgesi "pembe şapkalar". Sirkeci Garı'nda 15 Şubat'ta yapılacak açılışta herkes pembe şapka takacak.İTKİB Başkanı, Damat&Tween markasıyla bilinen Orka Grup'un Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu'na, "Bugüne kadar yapmadığımız neyi yapük da İstanbul'un adı uluslararası moda takvimine girdi?" diye sordum.Orakçıoğlu, bu çabanın 15 yıllık bir geçmişinin olduğunu söyledi. İTKİB'in yıllar önce başlattığı genç tasarımcılar, yarışmalarının tasarımcılarla endüstri temsilcilerini buluşturmasının, bu tasarımcılar arasından çıkan başarılı isimlerin dünyaya açılmalarının, İstanbul'un önünü açtığı görüşünde Orakçıoğlu. Bu yüzden de sıkça vurguluyor: "Biz yabancıların buraya gelip mallarımıza bakıp satın almalarını değil, Türk moda endüstrisinin geldiği noktayı görmelerini istiyoruz"İstanbul Fashion Festival için CNR'da 8 bin metrekarelik bir alan kullanılacak.Moda şovları düzenlenecek. Tasarımcılar yurtdışından gelen moda basını temsilcileriyle kahvaltılı toplantılarda buluşacak.İstanbul Fashion Festivali'ne Portekiz, İtalya, Fransa ve Almanya'dan endüstri temsilcileri katılacak. Orakçıoğlu, Formula l'in özel davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Almanların ünlü fuar organizatörü Bread and Butter'ın Başkanı Kari Heinz Müller'in festivale geleceğini söyledi. Festivalin bir başka dikkat çeken konuğu ise ayağı Türkiye'ye gelmeye alışan Versace İmparatorluğu'nun başındaki isim Santo Versace.Bahar Korçan, Hüseyin Çağlayan, Atıl Kutoğlu, Arzu Kaprol, Dice Kayek, Özlem Süer, Ümit Ünal, Hakan Yıldırım, Bora Aksu, Yazbükey, Banu Bora, Alev Ciliv, İdil Tarzi, Ezra Çetin, Hatice Gökçe, Nejla Güvenç, Gülin Girişmen, Tuba Çetin, Gamze Saraçoğlu festivale katılacak moda tasarımcılarımız.İstanbul alışveriş merkezine doymuyor mu?" Etiler-Levent-Nişantaşı üçgeninde bir alışveriş merkezi daha olsun, iyi olur diyen" var mı? Alışveriş merkezleri coştu bir kere. Durduran yok.Nişantaşı-Rumeli Caddesi'ndeki otopark da alışveriş merkezi olacak. İnşaat iki hafta sonra başlayacak. Türkiye'nin ilk 500 sanayi kuruluşundan biri olan, 55 yıllık geçmişe sahip Gülaylar Altın'ın sahipleri 25 bin metrekarelik bu alana alışveriş merkezi yapmaya başlıyor. Bu alışveriş merkezinin mimarı Ritz Carlton'ın mimarı Sinan Kafadar'mış. Alışveriş merkezi için 600 araçlık bir otopark planlanmış. Alışveriş merkezinin otoparkı olacak ama ne yazar.Nişantaşı trafiği malum, yeni bir alışveriş merkeziyle Rumeli Caddesi ne olur?