Ankara polisi diyete ve spora başlamış...

4 Eylül 2009

Genelgede boy-kilo arasındaki oranı yüzde 15’ten fazla ya da az olan polislerin belirlenmesi istenmiş. Fazla kilolu ve göbekli personelin durumu da sicil raporlarına işlenecekmiş. Birim amirleri ise ekim ayında raporlarını Emniyet Müdürü’ne sunacakmış. Standardı tutmayanlar çoktan diyet ve spora başlamış. Ankara Emniyet Müdürü’nün amacı çevik, dinamik ve sağlıklı görev anlayışını geliştirmeye çalışmakmış. Sn. Orhan Özdemir’e kocaman bir bravo! Bence Sn. Başbakan da meclis için böyle bir genelge çıkartmalı. Çünkü bir vatandaş olarak bizi yönetenlerin çevik, dinamik ve sağlıklı olmasını isterim. Bunun için yardıma da hazırım.1 Dilim ekmek = ?Ramazanla birlikte ekmek ve pide gibi unlu gıdaların tüketimi artar. Bu dönem de en çok sorulanlardan biri “1 dilim ekmek yerine diğer yiyeceklerden ne kadar yiyebilirim?” 1.5 yemek kaşığı yulaf ezmesi n 2 yemek kaşığı cornflakes (mısır gevreği) n 1,5 yemek kaşığı pirinç (pişmiş) n 2 yemek kaşığı bulgur n 2 yemek kaşığı makarna n 2 yemek kaşığı erişte n 2 yemek kaşığı irmik n 2 yemek kaşığı kuskus n 1 küçük boy patates n 2 yemek kaşığı mısır n 1 su bardağı patlamış mısır 3 adet kestaneAntep fıstığı kalp hastalığı riskini azaltıyorAraştırma Antep’te yapılmamış! Pennsylvania Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bir günde aldığı kalorinin yüzde 20’sini Antep fıstığından alan erişkinlerin kötü kolesterollerini yüzde 12 gibi düşürüdüklerini kaydetti. Bu oran 1800 kalorilik bir diyette 1/2 kase fıstık yemeye eşit. Üstelik Antep fıstığının kalorisi diğer çerezlere göre çok daha düşük. İşte, buyrun karşılaştırın:Parmesanlı çubuklarMalzemeler:n 1 yufka n 1 yumurtanın akı n 1 avuç toz parmesan n 1 yemek kaşığı zeytinyağı Hazırlanışı:Yufkayı hiç bölmeden yarısına yumurta akı ve zeytinyağı sürün. Üzerine toz parmesanı serpin. Yufkanın diğer yarısını, üzerine kapayın. Arası malzemeyle doldurulmuş yufkayı bıçakla 2-3 cm kalınlığında kesin. Pişirme kağıdı üzerinde önceden ısıttığınız fırına sürün. 200 derecede 12-15 dakika arası pişirin.Semizotu Anavatanı Ortadoğu ve Hindistan. Yabani olarak da yetişiyor. Omega 3’ten çok zengin; kalp-damar sistemi için çok yararlı. Kabızlığa birebir; zeytinyağıyla birlikte bolca yediğinizde tuvalate çıkmayı kolaylaştırıyor. C, A vitaminleri bulunuyor; antioksidan özellikleri var. İçinde bulunan magnezyum; bağırsak hereketlerini kolaylaştırır. Kasların kasılma ve gevşemesine yardımcı olur. Kemik sağlığı için gerekli bir mineraldir. 100 gramında 16 kalori var.

Devamını Oku

Kilo almadan oruç tutabilirsiniz

28 Ağustos 2009

Sonrasında gaz ve şişkinlik, yanma, reflü yakınmaları başlıyor. Oysa azıcık dikkatle orucunuzu rahat tutabilirsiniz.İftariyeliklere dikkat edin! En çok bunlarla kilo alınıyor. Pide-zeytin-hurma-reçel-peynir derken daha başlangıçta 200-250 kalori alınıyor. Bu da bantta 45 dakika kadar yürümek demek. Şarküteriden uzak durun. Pideyi ölçülü yiyin. Pidede 2 dilimi geçmemeye çalışın. Unutmayın un ve un haline getirilebilecekler kilo aldırır! Yavaş yiyin. Mide hacim reseptörleriyle çevirili. Bu reseptörlerin uyarıyı alıp beyne götürmesi, beynin de bize “doydun” komutu vermesi için 15-20 dakika gerekiyor. Bol su ve bitki çayı için. Gün boyu vücudunuz susuz kalacak. 1 şişe maden suyu da içebilirsiniz.Sahur için 5 seçenek... Kepekli tost, şekersiz çay 1 kase çorba, 1 dilim ekmek, 30 gr. light beyaz peynir 1 haşlanmış yumurta, 1 dilim ekmek, 30 gram light beyaz peynir, 3 zeytin 1 kase probiyotik yoğurt, 3 yemek kaşığı yulaf ezmesi, 1 yemek kaşığı buğday kepeği, 1 elma rendesi, çay kaşığı tarçın (Bunları geceden hazırlayıp dolapta bekletin. Sahura kadar beklesin. Daha lezzetli hale geliyor) Kepekli tost, çorba, içecek (Şekersiz siyah-yeşil-bitkisel çay veya su. Eğer tercihiniz siyah çay ise uykunuzun kaçmaması için çok açık içmelisiniz.)İftar için 2 seçenek... 2-3 zeytin veya 1 hurma, 1 kase yağsız çorba,1 dilim pide, 5 yemek kaşığı sebze yemeği.El kadar et-tavuk-3 köfte, salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağlı-limonlu) Saat 21.00’de az şekerli sütlü tatlı, 1 porsiyon taze meyve veya 2 porsiyon taze meyve. Bol su için. İdeali ise saat 21.00’den sonra yememek. 1-2 zeytin veya 1 hurma 1 kase çorba-6 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 dilim börek / 4 yemek kaşığı pilav-makarna-bulgur, salata, 1 kutu probiyotik yoğurt / cacık. Saat 21.00’de 1-2 porsiyon taze meyve... Rezene çayı iftardan sonra iyi gider.Kimler oruç tutmamalı? Hamileler Süt verenler Şeker hastaları Kalp-damar hastalığı olanlar Tansiyon hastaları Kronik böbrek yetmezliği olanlar Düzenli ilaç kullanması gerekenler Yaşlılar Vücut direnci düşük olanlar Ameliyat sonrası iyileşme sürecinde olanlar Büyüme çağındaki çocuklar Kanser hastalarıFIRIN SÜTLAÇMalzemeler:1 litre süt (light süt)1/2 bardak pirinç (yasmin pirinç)1/2 bardak şeker Hazırlanışı:Malzemeyi birlikte kaynatın. Güveç kaplarına koyun. 150 derece fırında hafif kahverengileşinceye kadar pişirin.Jean, 64 yaşındaki bir kadına ancak bu kadar yakışabilir!Fit kalmayı başaranları da yazılarıma konu ediyorum biliyorsunuz. Uzun süredir aklımdaydı Nebahat Çehre’yle röportaj yapmak. Dizi izleyicisi değilim. Ama televizyonumu zaplarken Aşk-ı Memnu dizisini açıkçası onun yüzünden izledim. O ne endam, o ne bakışlar... Peki “Çocukluğumun Nebahat Çehre’si” bu kadar güzel kalmayı nasıl başarmış? Tanıştım. Arabaya bir genç kız bindi adeta... 64 yaşında bir kadın jean’i ancak bu kadar iyi taşıyabilir bence. Daha iyisini düşünemiyorum. Nebahat Çehre kesinlikle “Kendisini iyi, hem de çok iyi taşıyan” bir kadın. 15 yaşında “Türkiye Güzeli” seçilmiş. Eski fotoğraflarına baktım. Bence şimdi çok daha güzel ve hoş! Nasıl böyle fit kalabildiniz? Ne yiyip-içiyorsunuz? Mutlaka kahvaltı yaparım. Kahvaltıda 2 dilim çok tahıllı ekmek, beyaz peynir, 2-3 zeytin, domates- biber; haftada 2-3 kez köy yumurtası yerim. Çayı çok severim, ama şekersiz içerim. Öğlen yemeğini pas geçiyorum. Çünkü akşamüstü çay saatini çok seviyorum. İnsanların en çok acıktığı ve mutlaka bir şeyler yemesi gereken bir saat bu... Yoksa akşam yemeğinde aşırı yeniyor. Siz ne yiyorsunuz akşamüstleri? Setteysem tost. Evde simit de olabiliyor. Ya akşamları? Balığa bayılırım. Haftada 3 akşam balık-salata yerim. 1 gün kırmızı et veya köfte; geri kalanında sebze, yoğurt ve 1 dilim ekmek; yemekten sonra da meyve yerim. Danışanlarıma hep akşam yemeklerini erken yemelerini öneriyorum. Kilo kontrolünde inanılmaz farkediyor. Kaçta yiyorsunuz? Genelde saat 19:00’da yerim. Sürekli dikkatli misiniz yerken? Hayır, ama obur da değilim. Canım bir şey isterse yiyorum. Örneğin; canım çok tatlı isteyince yoğurdun içine reçel karıştırıyorum. Bazen 2-3 gün boyunca çok yediğim olabiliyor. Sonrasında kendimi frenliyorum. Spor yapıyor musunuz? Sabahları yarım saat kadar kas açma hareketleri yapıyorum. Yaşınız 64. Sizinle geçirdiğim süre boyunca kadın- erkek herkes size iltifatta bulundu. Çok beğeniliyorsunuz.Ben o kadar farkında değilim. Kendimi normal buluyorum. Belki kendime bakmasını iyi biliyorum. Bakın kremler konusunda cimriyimdir. Fazla pahalı krem kullanmam. ‘Sizin gibi’ demeyeceğim, çünkü sizde hala bir genç kız edası var. Ailenizdeki kadınlar hep güzel mi yaşlandılar? Evet. Anneannem 97 yaşında vefat etti. Annem de 83 yaşında.

Devamını Oku

Amerikalılar Obama’yı örnek almamalı!

21 Ağustos 2009

Eşime tanıştığımızdan beri 16 kilo verdirdiğim için bizim masada şişman yok. Gözlerim radar gibi, masaları tarıyorum. İnanmak zor biliyorum. Ama her masaya 1 aşırı şişman düşüyor! Amerika’yı zor günler bekliyor! Acaba Başkan Obama neler yiyor diye araştırdım. Gözdeleri pizza, fıstık, çikolatayla kaplı fıstıklı protein barları... Fıstık dışında aman aman sağlıklı bir seçim yok gibi... Ama Afrika’dan gelen genlerinin etkisiyle ince uzun uzuvlara sahip ve fit duruyor!65 yaş üstüne restoranlarda indirim var!Amerika’daki şu uygulama çok hoşuma gidiyor: 65 yaşın üstündeyseniz restoranlarda yüzde 10-15 kadar indirim alıyorsunuz. Ülkemizde emekli maaşları çok düşük, emekliler ara sıra da olsa dışarıda güzel bir restoranda çekinmeden, keyifli bir yemek yiyebilmeli. Bu uygulamayı önce kim başlatırsa ben köşemde yayınlayacağım! Londra’da gazeteler şık restoranlar için kuponlar verirdi. Fiks mönüyü çok uygun fiyatla alabilirdiniz. Öğrencilik günlerimde bile bu şekilde ünlü restoranlarda yemek yeme, görgümü, bilgimi artırabilme fırsatı bulabilmiştim.Ünlü şefler gibi yemeyin!Gordon Ramsay, Jamie Oliver, Nigella Lawson... Bu üçü İngiltere’nin en ünlü şefleri... TV programları da var. İngiltere’de beslenme uzmanları Yağ Panel’i adlı bir kurul oluşturmuş ve 16 ünlü şefin reçetesini analiz etmişler. Ne mi bulmuşlar? Bol bol tereyağı ve krema! Bazı yiyeceklerde, 1 günde almamız gereken kalp damarlarını tıkayıcı doymuş yağ oranından 20 gram daha fazla yağ saptanmış. Üstelik sadece tek porsiyonda!Yiyecekler buzdolabında besin değerlerini koruyor mu?Hayır! Meyve ve sebzeler buzdolabında beklerken besin değerleri azalıyor! Birçok yiyecek buzdolabında birkaç günden fazla kaldığında besin değeri azalıyor! Birinci neden; bu yiyecekler, biz satın almadan önce günlerce raflarda bekliyor. Öncesindeki taşıma süresini de hesaba katın! Buzdolabına geldiği anda bazı meyve ve sebzeler C vitamini içeriğinin yüzde 50’sini kaybetmiş oluyor. Geri kalan besinleri de gün geçtikçe azalıyor. Önerim: 1 haftalık stokdan fazlasını yapmayın! Meyve ve sebzelerden maksimum yarar sağlamak istiyorsanız tazeyken tüketin! Donmuş yiyecekler besin değerlerini koruyor mu?Donmuş yiyeceklerin taze yiyeceklere göre albenisi az. Hem görüntü hem de tat olarak! Ama toplandıktan hemen sonra şoklama yöntemiyle donduruldukları için besin değerleri nispeten daha yüksek kalabiliyor. Kayıp var, ama daha az. Yani uzun süre buzdolabında beklemiş sebze meyve yerine donmuşunu tercih etmek daha çok vitamin-mineral sağlayabiliyor. Acaba doğru hızda yürüyor muyum?Bana çok sorulan bir sorudur bu. Son araştırma San Diego Üniversitesi’nden... Araştırmacılar deneye katılanların egzersiz sırasında ne kadar oksijen tükettiğini ölçtüler. Kararları şu: Dakikada 100 veya daha fazla adım - ister yürüyüş, ister koşu veya başka egzersiz olsun- doğru şiddeti gösteriyor. Önerim: Bir pedometre edinin. Sağlıklı olmak ve hastalıklardan korunmak için ne kadar mı yapmalıyız? Haftada en az 2.5 saat!Blueberry ve cevizİkisi de farklı polifenoller içeriyor; hafızamızı güçlendiren kimyasallar. Nasıl birleştirelim?Kahvaltıda probiyotik yoğurda yulaf ezmesi, blueberry ve ceviz karıştırın. SOĞAN VE SARMISAKBol alyum içeren sebzeleri çok yiyenlerin kansere yaklanma riski azalıyor. (American Journal of Clinical Nutrition) Sarmısak tümürlerin büyümesini engelliyor, soğansa fazla hormonları bloke ediyor. Nasıl birleştirelim?Yemeklerinize mümkün olabildiğince çok sarmısak-soğan ekleyin. Her gün en az 1 diş sarmısak yemeyi alışkanlık haline getirin. DOMATES ve ZEYTİNDomates kanserle savaşan bir kimyasal olan likopenden, zeytinse antiokidan E vitamininden çok zengin. Birlikte daha da iyi çalışıyorlar. Araştırmalar E vitamini ve likopenin prostat kanserini yüzde 70 oranında azaltabileceğini gösteriyor. Likopen ve zeytinyağından zengin beslenme biçimi kalp hastalığı riskini de azaltıyor. Nasıl birleştirelim?2 domatesi küçük küp doğrayın. 1 fincan siyah zeytin, taze fesleğen, 1 yemek kaşığı zeytinyağı ve 2-3 diş sarmısakla karıştırın.Sepetteki sağlıkBlueberry (Mavi Yemiş)* Amerika’dan yeni döndüm. Blueberry zamanıydı, bol bol yedim. Bu sayede fazla şişmeden geri döndüm. Kilo vermek istiyorsanız 1 kase probiyotik yoğurtla karıştırıp akşam yemeği yerine yiyin. İthal olduğu için bizde çok pahalıya satılıyor. Karadeniz’de yetişenini henüz yemedim. Bollaşsa da herkes faydalansa! Koyu mavi-mor meyveleri olan bir bitki. Ana vatanı Kuzey Amerika. Ülkemizin kuzeydoğusunda yabani olarak yetişiyor. Adı: Likapa. Karadeniz’de 2000 yılından beri üretimine başlandı. Taze, dondurulmuş, kurutulmuş, meyve suyu, reçel olarak satılıyor. Manganez, B6 , C , K vitaminlerinden zengin. Lif içeriği yüksek, sindirim sistemini çalıştırıyor. İdrar yolları enfeksiyonlarına iyi geliyor. Yaşlanmaya karşı etkili. Aynen kırmızı üzüm gibi kabuğunda kansere karşı etkili olan resveratrol adlı fitokimyasalı (bitkisel-kimyasal) içeriyor. 100 gramında 60 kalori var.

Devamını Oku

Bir iş kadınının gençlik iksiri

14 Ağustos 2009

Bu köşede zaman zaman fit kalmayı başaranların sırlarını sizinle paylaşıyorum. Bu kez uzun süredir gözüme kestirdiğim biri var: Ünlü tekstilci AynurBektaş. Neden mi? Aynur Bektaş’ın fotoğraflarından dışarıya taşan bir enerji, sevgi, hayata bağlılık vardı. Yanında 4 bin kişi çalıştıran bir iş kadınıydı, çok stresi olmalıydı. Üstelik torun sahibi olduğunu da okumuştum. Peki nasıl bu kadar güzel, sevimli ve fit kalabiliyordu?Geçen hafta fabrikasında buluştuk, eşiyle ve kendisiyle bir öğle yemeği yedim, böylece beslenme şeklini de yakından görmüş oldum.Sabah mutlaka kahvaltı ederim, iki kayısı yerimKaç yaşındasınız? Ölçüleriniz nedir?Yaşım 50+ (Yaşını bana söylüyor, ama yazılmasını istemiyor. Kesinlikle söylediği yaşın çok altında gösteriyor). Boyum 1.60, kilom da 60. Nasıl besleniyorsunuz?Sabah mutlaka kahvaltı ediyorum. Çeşitli yöresel peynirler, otlar, 2 zeytin, 3-4 ceviz yiyorum. Mutlaka balım da vardır. 1 yemek kaşığı kadar... Ama çaya şeker koymuyorum. Evden çıkmadan önce de 2 kayısı yerim. Öğlen yemeği sofranızı gördüm. Son derece sağlıklı yemekler. Size özel pişiyor, yağı, tuzu kararında... Üstelik doğru olanı yapıp, çok sakin bir ortamda yiyorsunuz. Haftada 5 gün işteyim. Hep böyle sağlıklı besleniyoruz. Her öğlen ne yiyeceğimiz belli... Haftalık mönümüz var. Akşam dışarıda yersek biraz kaçıyor. Evdeysek bol salata ve zeytinyağlıdır yemeğimiz. Ama eşim çok iştahlı olduğu için meyve-tatlı-çikolata devam edebiliyoruz. Yatmadan önce meyve ve yoğurt yiyorum. Herkese önerim Paşabahçe’nin küçük kaselerinden alsınlar. Çok işe yarıyor! Minicik bir kase leblebi yiyorum.Genç kocan olunca kendine daha çok dikkat ediyorsunTatlıyla aranız nasıl? Hemen her gün tatlı yiyorum. Ama çok küçük prosiyonlarda. (Bu sırada kahve servisi yapan yardımcısı gülerek “Kesmeşeker büyüklüğünde” diyor.)Ya spor? Haftada 3 gün özel eğitmenle çalışıyorum. Küçük ağırlıklarla kas çalışıyoruz. Ayrıca haftada 3 kez 30 dakika bantta yürüyorum. Yazın her gün havuzda yüzerim, 30 dakika kadar... Arada tenis de oynarım. Peki bu incelik genetik mi? Nasıl bu kadar genç ve dinamik kalmayı başarıyorsunuz?Genetik, spor, çalışmak ve genç koca. Genç hanım tehlikeli, ama genç koca çok sağlıklı... Genç kocan olunca kendine daha çok dikkat ediyorsun. Bir yere giderken özellikle kocamın beğendiği şeyleri giymek isterim. (Eşi Süreyya Bektaş kendisinden 4 yaş küçük ama öyle görünmüyor. 30 yıldır birlikteler. Hâlâ aralarında büyük bir enerji var. Bunu dışarıdan da hissedebiliyorsunuz.)Fırında kıymalı kabakMalzemeler:n 1 kg kabak n 100 gr kıyma n Bol soğann Dereotu n Domates n Tuz, karabibern 2 yemek kaşığı zeytinyağı Hazırlanışı:Kabakları hafif soyun. Halka halka doğrayın. Soğan ve kıymaya baharatı da ekleyerek zeytinyağında kavurun. Kavrulmasına yakın dereotu ve domatesleri de ekleyip 4-5 dakika daha çevirin. Derin, dikdörtgen bir cam kaba önce kabakları dizin. Üzerine karışımı yayın ve bir kat daha kabak dizin. 2-3 yemek kaşığı su ekleyin. Fırında 170 derecede pişirin.*Aynur Bektaş ne zaman yemeği fazla kaçırsa, fren yapmak için bu tarifi kullanıyormuş. “Yanında salatayla yiyince şişliğim hemen gidiyor” diyor. Bir başka önerisi de sarımsaklı yoğurtla yemek.Zeytin ezmeli cipslerMalzemeler:n 2 yufka n 1 yemek kaşığı zeytin ezmesi Hazırlanışı:Yufkalardan birini fırın tepsinize yayın. Üzerine bıçağın tersiyle zeytin ezmesini sürün. Diğer yufkayla üzerini kapatıp, elinizle iyice bastırın. Sarkan kenarları kesin. Keskin bir bıçakla baklava baklava dilimleyin. 170 derece fırına sürün. Kızarana, çıtır oluncaya kadar pişirin. • Bu cipslerin hazır cipslerden daha sağlıklı olduğu kesin. Kapalı bir kapta uzun süre kalıyorlar. Arasına farklı baharatlar da serpebilirsiniz. Çörekotu da çok yakışıyor.Sepetteki SağlıkSoğan n Vücudun ağlamasını sağlıyor: Yani toksinlerin dışarı atılmasına destek oluyor. n Balgam ve idrar söktürücü. n Yağlı bir yemekten sonra kolesterolün düşmesini sağlıyor. n Doğal antibiyotik; bizi enfeksiyonlara karşı koruyor. n Kalp ve dolaşım sorunu olanların düzenli olarak soğan tüketmesini öneriyorum. n 100 gramında 35 kalori var.

Devamını Oku

Hedefim 93 yaşında New York maratonunu koşmak!

7 Ağustos 2009

Kasketinin altından sarkan uzun beyaz saçları, ince uzun, yaşına rağmen dik ve fit vücudu dikkatimi çekti. Merak ettim; bu yaşta, bu sıcakta, bu kadar fit bir şekilde yürüyen adam kimdir diye... Ve öğrendim.Adı Safder Kartoğlu...82 yaşında.1988’de Hürriyet Gazetesi’nin Dedeler Yarışı’nda koşmaya başlamış. O gün bugündür koşuyor. Nerede olursa olsun pazartesi dışında her gün sabahın beşinde çıkıyor evinden, başlıyor koşmaya... Bakın şimdiye kadar hangi maratonlarda koşmuş: (Sıkı durun, benim gibi ağzınız açık kalacak çünkü...) Stockholm, Londra, Rotterdam, Lozan, Viyana, Paris, Atina, New York, Sydney, Marakeş, Berlin, Zürih, Boston ve son olarak 2009 Mart’ında Roma. Hedefi ise “Maratonun Kabesi” sayılan New York maratonunu koşmak.30 yaşımdan sonra koşmaya başladımNew York maratonu neden bu kadar çok heyecanlandırıyor sizi?İlk kez 2002 yılında göğsümde ay-yıldızla koştum New York’ta. Bir atlet, Sam Gadless,1999’da 92 yaşındayken koşmuş New York maratonunu. Kendi kendime söz verdim. New York City maratonunu bir kez daha koşacağım. Sam Gadless’tan bir yaş daha yaşlı olarak 93 yaşımda koşacağım. Ve de maratonu koşan en yaşlı atlet ben olacağım. Dünyanın hemen her yerinde koşmuşsunuz? Koşmadığınız nereleri kaldı? Anakarada koşan en yaşlı atletim. 2 anakara daha var. Güney Amerika ve Antartika. Bu maratonları da koşacağım ve dünya rekorlar kitabına gireceğim... Hemen her yıl uluslarası bir maratona katılmışsınız. Önümüzdeki yıl nerede koşacaksınız? Mayıs’taki Prag Maratonu’nda koşmak istiyorum. Şimdi ona hazırlanıyorum. Maratonlardan önce 5 aylık bir çalışma izlencesi var. Ben de buna uyuyorum. Başkalarıyla ve kendimle yarışmadan koşuyorum. Yarışı sağlıklı koşarak, sağlıklı bitirmeyi amaçlıyorum. Peki neden koşuyorsunuz? 30 yaşımdan sonra koşmaya başladım. Koşu sırasında değişik saatlerde, değişik yerlerden geçiyorum. Güzellikleri yaşıyorum, soluyorum. Şiirler okuyarak koşuyorum. Koşarken yaşam sevinciyle dolu oluyorum. Koşularım sırasında genç-yaşlı kişilerle karşılaşıyorum. Onlarla dost oluyorum. Tüm bunlar sizi yaşama bağlıyor.Saat 18.00’de akşam yemeğini yiyorumNasıl besleniyorsunuz? Özel bir beslenme şekliniz var mı?Özel bir beslenme şeklim yok. Tereyağı, kepekli ekmek, peynir, balla kahvaltı ederim. Balı hiç eksik etmem. Ekmeği çok yerim. 4-5 dilim yediğim oluyor. Öğlen-akşam pirinç çorbası, fasulye, pilav, barbunya gibi kendi pişirdiğim yemekleri yiyorum. Kıymalı yumurta severim. Eti çok az yiyorum. Tavuk, arada balık yerim. Akşam yemeğini kaçta yiyorsunuz? Saat 18.00’de. Ardından meyve yiyorum. Meyveyi bol yerim. Saat sekizde de uyuyorum. Aile üyeleri de sizin gibi uzun mu yaşadı? Annem 90’lı yaşlarına kadar yaşadı. Ablam 85 yaşında, hayatta. Babam 60’lı yaşlarda erken vefat etti, alkol alırdı, herhalde ondan. Bakın yüzüm oldukça kırışık, ama ben kendimi yaşlı hissetmiyorum. Sponsorunuz var mı peki? Bütün bu ülkelere gitmek, kalmak masraflı iş.... Hayır yok. Çocuklarımın katkılarıyla koşuyorum.Cahide Kartoğlu yarı maratonu2004’de yitirdiği eşi Cahide’nin ardından Marakeş maratonunda koşar Safder Kartoğlu. Sırtında özel bir atlet vardır: Üzerinde karısının fotoğrafı basılıdır ve altında şöyle yazar: “Her şey seninle daha güzeldi...” Sonra özel bir maratona başlamışsınız...?Eşimin ölümünün ardından yeni bir maratonun çalışmalarına başladım. Cahide Kartoğlu Yarı maratonu. Eşimi doğduğu kent olan Çanakkale’ye gömdük. Her yıl eşimin doğum günü olan 14 Mart’ta Eceabat-Kilitbahir Çanakkale arasını koşuyorum. Eşimin büyüdüğü ev şimdi bir yıkıntı; o sokaktan geçiyorum, ortaokulu artık öğretmen evi; onun önünden dolanıyorum, kordon boyundan koşarak gömütlüğe geliyorum. Bu yolda bana çocuklarım, torunlarım arabayla eşlik ediyorlar. Sonra eşimin mezarına vardığımda bütün bir yıl ona yazdığım mektupları sesli olarak okuyorum. Her yıl koştunuz mu bu maratonu? Evet. Bu yarı maratonu yaşadığım sürece her yıl koşacağım, hiç aksatmayacağım. Yaşamımın son mataronunu koşarak değil, eller üzerinde taşınarak yapacağım. Cahide’mle birlikte geçtiğimiz ve hayran kaldığımız Gelibolu-Çanakkale sahil yolundan geçerek Cahide’min gömütü başında sona erdireceğim. Ve Cahidem’e kavuşacağım. Ödülüm yanıbaşında yatarak sonsuz uykumuzu birlikte uyumak olacak. (Mezarları çift kişilik yatak gibiymiş. Ayrı 2 mezar değil, iki kişinin bir arada yatacağı şekilde planlanmış.) Bekliyorum o günü. Şimdiden sesleniyorum “Cahidem! Bekle beni...”Maraton- karadut marmelatIMalzemeler:n 1 kg karadutn 1 kg kadar toz şekern Yarım limonun suyuHazırlanışı:Karadutların saplarını çıkarın. Şekeri de katarak, hafif ateşte 40-45 dakika kaynatın. Yüzeye çıkan tüm çekirdeklerini bir kaşıkla alıp atın. Kıvamlı hale gelinceye kadar kaynasın. Sonuna doğru limon suyunu ekleyin.KARADUTAnavatanı Kuzey Amerika. Başlıca üretim yerleri Anadolu, İran, Azerbaycan, Suriye, Ermenistan ve Çin. Antioksidan gücü yüksek; kansere karşı koruyucu. Yaşlanmayı geciktiriyor. Halk arasında ağızdaki yaralara iyi geldiği biliniyor. Karadut şurubu pamukçuğa ve boğaz enfeksiyonlarına karşı gargara olarak kullanılıyor. Kansızlığa da iyi geliyor. Reçeli, pekmezi, şurubu yapılıyor.

Devamını Oku

Hafif ve lezzetli açık büfeler istiyoruz

31 Temmuz 2009

Dünya genelindeki araştırmaya göre sonuç şu: İnsanlar beslenme konusunda en çok ev dışında yediklerinde ve tatillerde zorluk çekiyorlar. Ben ve danışanlarım açık büfelerden uzak durmaya, bu tip büfeler sunan tatil yerlerine gitmemeye özen gösteriyoruz. Neden mi? Çünkü açık büfelere dadandığınız zaman kilo alıyorsunuz!Bu hafta Unilever Food Solutions’ın düzenlediği önemli bir etkinliğe katıldım. UFS profesyonel mutfakları lezzetlendiren bir grup. Anadolu yakasında sektör profesyonellerinin buluşma noktası olan Chef’inn diye bir merkezleri var. Burada mutfak sektörüne liderlik eden şefleri, yiyecek-içecek yöneticilerini, gurmeleri gastronomik aktiviteler için bir araya getiriyorlar. Chef’inn’de bu haftaki toplantının konusu “Hafif ve Lezzetli Büfeler”di. Konuşmacı ise bendim. Şimdiye kadar danışanlarımdan, çevremden duyduğum bütün istekleri dile getirdim, önerilerde bulundum. Size konuşmamdan bazı başlıklar sunayım...Sağlığımız aşçılarımızın elinde. Türkiye’de kadınlar daha sağlıklı yemek yapmayı öğrense erkekler en az 5 yıl daha fazla yaşar.Aynı şey aşçılar için de geçerli. Biz metropol insanları dışarıda çok yemek yiyoruz. Benim istediğim sağlıklı yemeği sunabilmesi için, bir aşçının da sağlıklı beslenme eğitimi alması gerekli.Günümüzde kadınlar arasında en moda olan şey ne? İnce olmak!Eskiden kadınlar birbirlerinin taşını kıskanırdı... Kimin tek taşı daha büyük diye tartışılırdı. Şimdi inceliğini kıskanıyor!Çiftlerde genelde eve hangi yiyecek markasının gireceğine, hangi restoranda yemek yenileceğine kadınlar karar verir. Kadınların çoğu dışarıda yemek yemeyi artı yarım kilo-1 kilo olarak görüyor. Seçmeyi bilmezseniz, iyice doyarak kalkacağınız bir yemekle çok kolay ertesi gün tartıda 1 kilo fazla çıkarsınız. Kadınları memnun edin!Diyet büfeler çok sıkıcı oluyor. Haşlanmış sebze, salata, light ton, diyet yoğurt-peynir görmekten bıktık! Birbirini 1 metre arayla tekrar eden büfeleri tabii ki herkes pas geçer. Ve gider normal, daha yağlı-şekerli yemeklerin olduğu büfeye... Sonuç mu? Gelsin kilolar! Diyet büfelerini renklendirmek, canlandırmak, istek uyandırmak gerekiyor.İştah seksidir! Tatilde de tabağımı sebzeyle doldurup kronik diyetçi görüntüsü sergilemek istemiyorum. Yemeğimi, tatlımı iştahla yemek istiyorum. Karşımdakinin benim yemeğimde gözü kalmalı, tattığında çok beğenmeli ve o da istemeli.Hafif ve lezzetli büfeler için önerilerimEt-tavuk-balık sadece haşlanmış veya ızgara konulmamalı. Bunu evde biz de pişiriyoruz. Yanlarına light soslar konulup, cazip hale getirilmeli. Salatalar ot yığını halinde oluyor. Salatalar meyvelerle, sebzelerle renklendirilmeli. Tatlı büfesi çok sönük kalıyor. Tatilde güzel, ama hafif tatlılar yemek istiyorum. Öğlen ve akşam büfeleri farklı olmalı. Kırmızı et, baklagiller,hamur işleri, sütlü tatlılar öğlen büfesinde yer almalı. Akşam daha çok balık-tavuk, meyveli tatlılar, sorbeler konulmalı. Çok çeşitli, güzel görünümlü ve hafif büfeyi hazırlayan şef parsayı toplayacaktır! Diyet büfe mi, hafif ve sağlıklı mı? Bence hafif ve lezzetli demek yeterli. Çünkü hafif deyince hepimiz sağlıklı olduğunu da düşünüyoruz zaten. Aslında kimse tatilde diyet, sağlık, hastalık sözlerini duymak istemiyor. O yüzden diyet sözcüğüne karşıyım. Diyet sözcüğünü neden kullanmayalım? Diyet sözcüğü insanı irrite ediyor. Beyin diyet yapmayı bir ceza olarak algılıyor. Beynin ceza olarak algıladığını da uzun süre uygulamanız zor. Diyet yapmak bir bedel ödemek gibi algılanıyor. Bütün bir yıl çalışmışsınız. Şunun şurasında 10-15 gün dinleneceksiniz. Bu süre boyunca da tabii ki bedel ödemek istemeyeceksiniz!Dr. Bradley’nin light mutfağıİşte Cheff’inn büfesi için Unliver Food Solutions ekibiyle birlikte hazırladığımız tatlı ve yemeklerden örnekler...Şeftalili semizotu salatasıMalzemeler: 1 demet semizotu 2 şeftali 2 yemek kaşığı lor peyniri 1 tatlı kaşığı zeytinyağı Hazırlanışı:Semizotunu yıkayıp ayıklayın. Şeftalilerin kabuklarını soyup iri parçalar halinde içine doğrayın. Zeytinyağını gezdirin. Üzerine lor peynirini serpin.Fırında ŞeftaliMalzemeler: 4 adet yarı yumuşak şeftali Şekersiz blueberry veya erik marmelatı Hazırlanışı:Şeftalileri ikiye bölün. Çekirdeklerini çıkartın. Ortalarına istediğiniz şekersiz marmelattan 1 tatlı kaşığı yerleştirin. Pişirme kağıdıyla fırına verin. 150 derecede 30 dakika kadar pişirin. Yanına 1 top vanilyalı dondurma da ekleyebilirsiniz.Tavuklu krep:İç için malzemeler: Mini doğranmış tavuk göğüs eti Rendelenmiş havuç Soğan Sarımsak Knorr çeşni Krep malzemesi: 1 litre light süt 30 gram kepekli un 1 yumurta Hazırlanışı:İç malzemesinin tümünü zeytinyağında çevirerek pişirin. Soya sosu ekleyin. Soğumaya bırakın krep melzemesini çırpın. Tavada önlü arkalı pişirin. İç melzemesini kreplere sarın. 180 derece de önceden ısıtılmış fırında 15 dakika pişirin. Küçük parçalar halinde kesin. Üzerine kürdan ve bir adet kiraz domates saplayarak servis edin. *Tarif UFS’un danışman şefi Metin Pınar’dan. Ben aynı iç malzemesini marketlerde satılan kepekli lavaşın içine sarıp fırına sürüyorum. Krep hazırlamak yerine iyi bir çözüm olabiliyor.

Devamını Oku

Tatil kilolarına son!

24 Temmuz 2009

Genellikle beni güzel bir tatlıyı keyfini çıkartarak yerken görenler hemen kilomu nasıl koruduğumu soruyorlar. En son Paris’te, konferans sonrasındaki yemekte bir Endonezyalı profesör yanıma yaklaştı, aramızda şöyle bir konuşma geçti:Söyler misiniz sırrınız nedir? Bu yaşta bu kiloda nasıl kalıyorsunuz? Yanımdaki arkadaşım da ince! Ama o çok genç daha... (23 yaşında) Sır yok! Danışanlarıma da söylüyorum: 40 yaş üstündeki kadınların artık 20’li yaşlardakiler gibi yeme lüksü yok. O iştah bizde de var, üstelik çoğumuz daha iyi yerlerde yeme lüksüne de sahibiz. Ama artık bitti. Her zaman böyle yediğimi düşünmeyin. Şimdi deplasmandayım. Artı, yorucu bir gün geçirdik; daha fazla yemeyi hakettiğimi düşünüyorum. Günde 1 öğün iyi yiyorum. O da öğlen olur genelde. İstediğim gibi, tatlısıyla-tuzlusuyla... Akşamları çok hafif yiyorum, hava karardıktan sonra da atıştırmıyorum. Peki kilo alınca ne yapıyorsunuz? Herkes eşsizdir, herkese farklı bir program uyar. Ama tatil şişkinliğinden kurtulmak için bana çok uyan bir beslenme programım var.Kahvaltı: 1 yeşil elma Öğlen: Izgara tavuk veya et u Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı+ limon suyu) Ara: 1 yeşil elma Akşam: Salata, 1-2 yeşil elma u Bol suKuru yemişleri hayatınızdan çıkarmayın Birçok kadın ceviz, fındık, bademden uzak durur; “Kilo aldırıyor” diye korkar. Son 10 yıldır yapılan araştırmalarda kuru yemişlerin beslenmemizde mutlaka yer alması gerektiği açığa çıktı. Daha sağlıklı bir kalp-damar sitemi sağlıyor, kanserden koruyor ve sindirimi düzenliyorlar. Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bir sempozyumda kuru yemişlerin yararları şöyle açıklandı: * Çok kalorili de olsalar, kuru yemiş yiyenler toplumun geneline göre daha inceler. * Çünkü kuru yemişler açlığı bastırıyor, sindirim sırasında emilimleri zor.* Enerjiyi artırıyorlar. * Sık kuru yemiş tüketmek kan şekerini düzenlediği için şeker hastalığı riskini azaltıyor. * Oksidatif stres ve yangıyı önleyerek kanser riskini de azaltıyorlar. Araştırmacıların son sözü şu oldu: “Binlerce yıldır insanların beslenme şeklinde yer almalarına rağmen kuru yemişlerin sağlığı nasıl etkilediklerini daha yeni yeni anlıyoruz.” (Kaynak: Journal Nutrition)Kaplumbağalar neden uzun yaşıyor?Bozcaada’daki evimizde iki kişi değiliz aslında. Bir kaplumbağayla beraber yaşıyoruz. Onu izlemek müthiş keyifli, sakinleştirici... Bunlar nasıl bu kadar uzun yaşıyorlar diye taktım kafaya. Örnek alabileceğimiz neleri var, inceliyorum. Sabah 7-8 gibi çıkıyor yerinden; asma yapraklarının gölgesinden, bahçemdeki ayrık otlarıyla uzun bir kahvaltı yapıyor. İlginçtir mor çiçekli bitkilerimi yemiyor, sadece benim zaten temizlemeye çalıştığım otları yiyor. Telaşsız, sakin... Sonra asmaların arasındaki yerine çekiliyor ve bütün gün uyuyor! Sabah 8’den akşam 8’e kadar uyuyor bu hayvan. Gittim kaç kere yokladım, kımıldamıyor. Niye bu kadar yaşıyorlar konusunda bazı gözlemlerim var: * Ağır çekim yaşıyor. * Yavaş yiyor * Vejetaryen. * Kendisini güneşten koruyor. Biraz araştırma yaptım sizinle paylaşayım:* Kaplumbağaların yeryüzündeki geçmişi dinozorlardan da öncesine dayanıyor, o kadar yaşlılar. * 120 yıldan 200 yıla kadar yaşayabiliyorlar. * İnsanlardakinin aksine yaşla birlikte vücutlarının önemli kısımları zayıf düşmüyor. * Yaşadıkça yavaş yavaş büyüyorlar. Örneğin, dişi kaplumbağalar yaşlandıkça daha üretkenleşiyorlar, yumurtaları çoğalıyor. * Vücutlarının yaşamak için fazla enerjiye ihtiyacı yok. * Uzun süre su ve yiyeceksiz yaşayabiliyorlar. * Bilim adamları kaplumbağaların neden uzun yaşadığı üzerine odaklanmış durumda: “Eğer kaplumbağaların yaşamını neyin uzattığını bulabilirsek, bu insanların ömrünü nasıl uzatacağımıza bir yanıt olabilir” diyorlar. Dr. Bradley’nin light mutfağıVişneli tart Malzemeler:100 gr tereyağı5 yemek kaşığı kaynar suAlabildiği kadar tam buğday unuYarım kg vişne3 poşet Stevia tozu (veya 1 bardaktan biraz az toz şeker)1 tatlı kaşığı tarçın1 yemek kaşığı irmik Hazırlanışı:Tereyağını kaynar suyla krema haline getirin. Alabildiği kadar unla yoğurun. Hamurunuz çok yumuşak olmasın. Hamuru buzdolabında yarım saat dinlendirin. Sonra merdane ile 5 cm kalınlığında açın. Tart kalıbına yerleştirin. Kenarlarını kalıba göre kesin. Vişnelerin çekirdeklerini çıkarın. Tart hamurunun üzerine yerleştirin. Stevia tozu, tarçın ve irmiği karıştırıp meyvelerin üzerine eşit olarak dökün. Sıcak fırında 150 derecede 1,5 saat kadar pişirin. * Ortaya incecik hamurlu, mayhoş bir tart çıkıyor. Stevia 0 kalori, o yüzden tercihimi Stevia’dan yana kullanıyorum. Sepetteki sağlık Chlorella * Japonların 1 numaralı desteği* Yeşil, tek hücreli bir alg; temiz su havuzlarında üretiliyor. * Çimen kokulu.* En sağlıklı yiyeceklerden biri.* Omega 3’ten zengin, kolesterolü düşürüyor.* Karaciğeri, bağırsakları ve kanı temizliyor.* Cildi güzelleştiriyor.* Yaşlanmayı geciktirici etkisi var.* Kansere karşı savaşta önemli.* Ağız kokusunu engelliyor.* Vücut kokusunu azalttığına dair kanıtlar var. * Aminoasit, antioksidan ve hayata hayat katan bitkisel besin klorofilden zengin. * Sağlık üzerinde pozitif etkisi var, canlandırıyor. Karpuz çekirdekleri hazine değerinde, sakın atmayın!Karpuz, kavuran yazın, en güzel serinleten meyvesi! Etli kısmı beta karoten ve C vitamini, çekirdekleriyse E vitamini, çinko ve selenyum mineralleri deposu. Yani karpuz kansere karşı koruyucu “Savaş beşlisi” dediğimiz tüm vitamin ve mineralleri içeriyor. Karpuz çekirdeklerini sakın atmayın! Önerilerim: 1- Karpuzu blenderda çekirdekleriyle çekip püre haline getirin, buz ekleyerek için.2- Çekirdekleri biriktip kurutun. Kavurmadan yiyin.Haftanın sözü “Eğer hasta dört doktordan fazlasına görünmüşse yanıt beslenme olabilir.” Dr. Abraham Hoffer

Devamını Oku

Bu bir mucize!

17 Temmuz 2009

Jordan Duquette 25 yaşında, İngilizce öğretmeni. Türkiye’ye 3 yıl önce gelmiş. “Bütün arkadaşlarım Türkiye’de kilo aldı. Kilo veren bir ben varım. Üstelik de 60 kilo!” diyor. Tipi Brad Pitt’le Kıvanç Tatlıtuğ arasında dolaşıyor. Hatta sırf Kıvanç Tatlıtuğ’a aşırı benzetilip, rahatsız edildiğinden saçlarını kestirmiş. Karşımda çok fit, incecik belli, kaslı bir genç adam oturuyor. Son 3 yılda içinden benden çok daha büyük bir kütle çıkarttığını düşünerek başladım sorularıma.Ne zaman geldiniz buraya? 3 yıl önce. Ondan önce Amerika’da 10 kilo vermiştim. Çocukluğunuzdan beri mi şişmandınız? Yok, 12 yaşıma kadar ince bir çocuktum. Kaliforniya’dan Iowa’ya taşınınca depresyona girdim. İstanbul’dan Kayseri’ye taşınmak gibi bir şeydi! Kilo almaya başladım. 22 yaşına kadar “Obez Jordan” şeklinde devam ettim. Taa ki Türkiye’ye gelinceye kadar! Ailenizde şişman kişiler var mı?Annem de, babam da obez. Babam beni görünce heveslendi, o da kilo vermeye başladı. Annem de egzersize başladı. En önemli bölüme gelelim şimdi.... Nasıl kilo verdiniz ? Türkiye’ye ilk geldiğimde hiçbir şey yapmadım. Amerika’da arabayla gidiyordum her yere. Hep işlenmiş, paket yiyecekler tüketiyordum. Burada yiyecekler doğal. Evet yağlı belki, ama naturel... Bir de burada porsiyonlar daha küçük! Bana porsiyonlar büyük geliyor. Japonlar gibi yesek hiç şişman kalmayacak!(Gülüyor) Nasıl bir beslenme biçimiyle kilo verdiniz? Profesyonel yardım aldınız mı?Hayır, kendi kendime yaptım! 5 öğün yedim, her şeyden ama yarım porsiyon yedim. Günde 1 öğün et ve yarım tabak pilav yedim. Meyve ve sebzede sınır koymadım. Yarım ekmek de yedim! Ama içini çıkartarak! Son yemeğim hep salataydı. Amerika’da şişmanlığın aşırı yayılma nedenlerinden biri olarak kolalı ve gazlı içecekleri görüyorum. İçecek ne vardı diyetinizde?Kolalı içecekleri bıraktım. Yüzde 100 meyve suyu ve su içtim yalnızca... Ya tatlılar? Hiç mi yemediniz? Hiç! Şeker ihtiyacımı meyve ve meyve suyuyla karşıladım. Spor da yaptınız mı?Arabam olmadığı için her yere yürüyerek gittim. Ayrıca bir spor salonuna kaydoldum. Haftada en az 4 kez gittim, ter attım! Şimdi neler yiyorsunuz? Çok fit görünüyorsunuz. Aynı katılıkta devam etmiyorsunuz artık, değil mi? Hayır! 3 öğün yiyorum, ama porsiyonlar yine çok büyük değil. Artık eskisi kadar kırmızı et yemiyorum. Haftada bir kez çikolata yiyebiliyorum. Ama gofret türü şeyleri artık vücudum istemiyor. Örneğin; künefe favorim. İşlemden geçmiş bir ürün olan gofret yerine künefe yemeyi tercih ediyorum...Destekleri alırken dikkatDesteklerle ilgili kafalarda pek çok soru var. Çoğu kişi bir doktora danışarak kullanmak yerine “arkadaş önerisiyle” kullanıyor. Ama yarar yerine zarar verebilirler. Gelin, neler yaratabilirler bakalım: A vitamini 300 mikrogramın üzeri hamile kadınlarda toksik etkili. Beta-karoten (A vitaminin bitkisel şekli) Fazlası cildinizi sarıya boyar. Sarılıkla karıştırmayın. Sarılıkta gözün beyaz kısmı sarıya döner. Beta karoten fazlasında, örneğin avuç içleriniz turuncu-sarı arası bir renk alır. B2 vitaminiİdrarınızı koyu sarıya boyar. B3 vitamini100 mg veya üzerindeki dozlar kızarmalara, sıcak basmalarına, kaşınıtıya neden olabilir. C vitamini Laksatif etklidir. Yani bağırsaklarınızın daha fazla çalışmasına neden olur. Antibiyotikler vitamin ve yararlı bakteri ihtiyacını artırıyor. Antibiyotik alırken mutlaka günde 1-2 kutu probiyotik yoğurt tüketmenizi öneririm.Tatile çıkıyorsanız...Gerçekçi olalım, tatilden kilo almadan dönen kaç kişi var? Ben bile, bu işi yapmama rağmen son tatilimden 600 gram alıp döndüm. Genellikle 1 haftalık tatilde çoğu kişi 1-2 kilo alıp dönüyor. Moraller bozuluyor. Önerim: 1- Yanınızda mutlaka spor ayakkabılarınızı götürün. 1 haftalık bir tatilde 3 gün, sabah veya akşamüstü 30-40 dakika açık hava yürüyüşleri yapın. Veya otelde iyi bir spor kompleksi varsa burayı kullanın. Biz büyükler denizde çok kalmıyoruz, çocukluğumuzdaki gibi hareket etmiyoruz. Egzersiz yapıp yerimize oturduktan sonra bile vücut 10-12 saat daha hızlı çalışıyor. Hızlı çalışma, akşam açık büfede yediklerinizi daha iyi yakmanızı, tatilden kilo almadan dönmenizi sağlayacaktır. 2- Akşam yemeğinde deniz ürünleri, salata, otlar, 1 kadeh içki, 1 porsiyon meyve veya 1 top vanilyalı dondurmayla sınırlayın.Türkiye yarın tam dumansız!Tıp fakültesindeyken akciğer kanserliler koğuşunda dosyaları tek tek incelemiştim. Hepsi yaşamının bir döneminde sigara içmişti veya hâlâ içerken kansere yakalanmıştı. Sigaranın ne büyük bir bağımlılık olduğunu biliyorum, annem babam hiç içmedikleri halde kardeşlerimden bağımlı olanlar var. Sigaradan, sigara kokan ağızlardan nefret eden, dumanına alerjisi olan benim gibiler için yarın bayram günü... Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı’nın bir açıklaması ulaştı elime. Bazı bölümlerini sizlerle paylaşmayı bir görev biliyorum: “19 Temmuz günü yaklaşırken sigara endüstrisi halk sağlığı kanununun önünü kesmeye devam ediyor. Kanunun yürürlüğe girmesini istemeyen bazı kesimler, kanunun İspanya modeli şeklinde değiştirilmesini ve organik sigara satışını istemektedirler. Organik ve doğal kavramı sigara endüstrisi tarafından 1910’lardan beri denenmiş bir pazarlama taktiğidir. Organik tarımla üretilen türün ürünleri de hastalık yapıcı ve öldürücüdür. ”

Devamını Oku