Kasketinin altından sarkan uzun beyaz saçları, ince uzun, yaşına rağmen dik ve fit vücudu dikkatimi çekti. Merak ettim; bu yaşta, bu sıcakta, bu kadar fit bir şekilde yürüyen adam kimdir diye... Ve öğrendim.
Adı Safder Kartoğlu...
82 yaşında.
1988’de Hürriyet Gazetesi’nin Dedeler Yarışı’nda koşmaya başlamış. O gün bugündür koşuyor. Nerede olursa olsun pazartesi dışında her gün sabahın beşinde çıkıyor evinden, başlıyor koşmaya... Bakın şimdiye kadar hangi maratonlarda koşmuş: (Sıkı durun, benim gibi ağzınız açık kalacak çünkü...) Stockholm, Londra, Rotterdam, Lozan, Viyana, Paris, Atina, New York, Sydney, Marakeş, Berlin, Zürih, Boston ve son olarak 2009 Mart’ında Roma. Hedefi ise “Maratonun Kabesi” sayılan New York maratonunu koşmak.
30 yaşımdan sonra koşmaya başladım
New York maratonu neden bu kadar çok heyecanlandırıyor sizi?
İlk kez 2002 yılında göğsümde ay-yıldızla koştum New York’ta. Bir atlet, Sam Gadless,1999’da 92 yaşındayken koşmuş New York maratonunu. Kendi kendime söz verdim. New York City maratonunu bir kez daha koşacağım. Sam Gadless’tan bir yaş daha yaşlı olarak 93 yaşımda koşacağım. Ve de maratonu koşan en yaşlı atlet ben olacağım.
Dünyanın hemen her yerinde koşmuşsunuz? Koşmadığınız nereleri kaldı?
Anakarada koşan en yaşlı atletim. 2 anakara daha var. Güney Amerika ve Antartika. Bu maratonları da koşacağım ve dünya rekorlar kitabına gireceğim...
Hemen her yıl uluslarası bir maratona katılmışsınız. Önümüzdeki yıl nerede koşacaksınız?
Mayıs’taki Prag Maratonu’nda koşmak istiyorum. Şimdi ona hazırlanıyorum. Maratonlardan önce 5 aylık bir çalışma izlencesi var. Ben de buna uyuyorum. Başkalarıyla ve kendimle yarışmadan koşuyorum. Yarışı sağlıklı koşarak, sağlıklı bitirmeyi amaçlıyorum.
Peki neden koşuyorsunuz?
30 yaşımdan sonra koşmaya başladım. Koşu sırasında değişik saatlerde, değişik yerlerden geçiyorum. Güzellikleri yaşıyorum, soluyorum. Şiirler okuyarak koşuyorum. Koşarken yaşam sevinciyle dolu oluyorum. Koşularım sırasında genç-yaşlı kişilerle karşılaşıyorum. Onlarla dost oluyorum. Tüm bunlar sizi yaşama bağlıyor.
Saat 18.00’de akşam yemeğini yiyorum
Nasıl besleniyorsunuz? Özel bir beslenme şekliniz var mı?
Özel bir beslenme şeklim yok. Tereyağı, kepekli ekmek, peynir, balla kahvaltı ederim. Balı hiç eksik etmem. Ekmeği çok yerim. 4-5 dilim yediğim oluyor. Öğlen-akşam pirinç çorbası, fasulye, pilav, barbunya gibi kendi pişirdiğim yemekleri yiyorum. Kıymalı yumurta severim. Eti çok az yiyorum. Tavuk, arada balık yerim.
Akşam yemeğini kaçta yiyorsunuz?
Saat 18.00’de. Ardından meyve yiyorum. Meyveyi bol yerim. Saat sekizde de uyuyorum.
Aile üyeleri de sizin gibi uzun mu yaşadı?
Annem 90’lı yaşlarına kadar yaşadı. Ablam 85 yaşında, hayatta. Babam 60’lı yaşlarda erken vefat etti, alkol alırdı, herhalde ondan. Bakın yüzüm oldukça kırışık, ama ben kendimi yaşlı hissetmiyorum.
Sponsorunuz var mı peki? Bütün bu ülkelere gitmek, kalmak masraflı iş....
Hayır yok. Çocuklarımın katkılarıyla koşuyorum.
Cahide Kartoğlu yarı maratonu
2004’de yitirdiği eşi Cahide’nin ardından Marakeş maratonunda koşar Safder Kartoğlu. Sırtında özel bir atlet vardır: Üzerinde karısının fotoğrafı basılıdır ve altında şöyle yazar: “Her şey seninle daha güzeldi...”
Sonra özel bir maratona başlamışsınız...?
Eşimin ölümünün ardından yeni bir maratonun çalışmalarına başladım. Cahide Kartoğlu Yarı maratonu. Eşimi doğduğu kent olan Çanakkale’ye gömdük. Her yıl eşimin doğum günü olan 14 Mart’ta Eceabat-Kilitbahir Çanakkale arasını koşuyorum. Eşimin büyüdüğü ev şimdi bir yıkıntı; o sokaktan geçiyorum, ortaokulu artık öğretmen evi; onun önünden dolanıyorum, kordon boyundan koşarak gömütlüğe geliyorum. Bu yolda bana çocuklarım, torunlarım arabayla eşlik ediyorlar. Sonra eşimin mezarına vardığımda bütün bir yıl ona yazdığım mektupları sesli olarak okuyorum.
Her yıl koştunuz mu bu maratonu?
Evet. Bu yarı maratonu yaşadığım sürece her yıl koşacağım, hiç aksatmayacağım. Yaşamımın son mataronunu koşarak değil, eller üzerinde taşınarak yapacağım. Cahide’mle birlikte geçtiğimiz ve hayran kaldığımız Gelibolu-Çanakkale sahil yolundan geçerek Cahide’min gömütü başında sona erdireceğim. Ve Cahidem’e kavuşacağım. Ödülüm yanıbaşında yatarak sonsuz uykumuzu birlikte uyumak olacak. (Mezarları çift kişilik yatak gibiymiş. Ayrı 2 mezar değil, iki kişinin bir arada yatacağı şekilde planlanmış.) Bekliyorum o günü. Şimdiden sesleniyorum “Cahidem! Bekle beni...”
Maraton- karadut marmelatI
Malzemeler:
n 1 kg karadut
n 1 kg kadar toz şeker
n Yarım limonun suyu
Hazırlanışı:
Karadutların saplarını çıkarın. Şekeri de katarak, hafif ateşte
40-45 dakika kaynatın. Yüzeye çıkan tüm çekirdeklerini bir kaşıkla alıp atın. Kıvamlı hale gelinceye kadar kaynasın. Sonuna doğru limon suyunu ekleyin.
KARADUT
Anavatanı Kuzey Amerika. Başlıca üretim yerleri Anadolu, İran, Azerbaycan, Suriye, Ermenistan ve Çin. Antioksidan gücü yüksek; kansere karşı koruyucu. Yaşlanmayı geciktiriyor. Halk arasında ağızdaki yaralara iyi geldiği biliniyor. Karadut şurubu pamukçuğa ve boğaz enfeksiyonlarına karşı gargara olarak kullanılıyor. Kansızlığa da iyi geliyor. Reçeli, pekmezi, şurubu yapılıyor.
Hedefim 93 yaşında New York maratonunu koşmak!
Kalem Bozcaada, daha önce yazmıştım. Ada’da çok sıcak bir günde yolda hızlı hızlı yürürken gördüm onu ilk kez...
Haberin Devamı