Cildinize göre beslenin

2 Temmuz 2017

Güzel, genç ve sağlıklı bir cilt, renk ve ışıltısı ile kendini belli ediyor. Bu renk ve ışıltının birincil kaynağını ise beslenme alışkanlıklarımız oluşturuyor...Güzel bir cilt için yapabileceğimiz çok şey var. Profesyonel bakımlar cilt üzerinde harikalar yaratıyor. Ancak bazı noktalar var ki bu konuda gerekeni ancak siz yapabilirsiniz; yeterli su içmek, dengeli beslenmek, cildi temiz tutmak, güneşe fazla maruz kalmamak gibi.Önce su: Günde 6-8 bardak su içmek cildin nem dengesini sağlıyor ve esnekliğini koruyor. Su cildimizdeki hücrelerin beslenmesi ve hücresel attıkların da toplanması için önemli. Yeterli miktarda su içilirse kan dolaşımı daha iyi oluyor, renk ve görünüm de düzgünleşiyor. Su içeriği yüksek sebzeler de cilt hücrelerine daha iyi nüfuz ediyor. Yeterli nem ince ve kırışık çizgileri de düzeltebiliyor.Yüzünüze yerçekiminin tersi yönünde hafif bir masaj yapmak da yüzünüzdeki kasları ve cildinizi destekleyecektir. Günlük kremlerinizi sürerken 1- 2 dakika bu masajı da yaparsanız kan dolaşımınız daha iyi olacağı için tüm cildinize etkisini kısa zamanda göreceksiniz.Cildi düzgün ve elastik görünmesi için yeterli protein, kollagen, omega 3, A, E, C vitamini, co-enzim, bakır, çinko gibi maddeleri içeren yiyeceklerden tüketmek gerekiyor. Her gün bir avuç ceviz hem omega 3 hem bakır içeriği nedeniyle yenebilir.Nar antioksidan özelliği ile cildi korur parlaklık verir, nemlendirir. Fasülye çinko içeriği nedeni ile cilt için önemlidir. Çinko cilt hasarlarının tamirinde ve akneleri karşı aktiftir.A vitamini de cildi, mukozayı, saçları, tırnakları destekleyen bir vitamindir. Havuç, süt gibi ürünlerde bol miktarda bulunuyor. Ancak sigara kullananların preparat olarak A vitamini alması akciğer kanserine zemin hazırlayabilir, bu konuda dikkatli olunmalı.Yeşil yapraklı sebzeler de cildin nem dengesini içerdikleri yüksek elektron sayesinde koruyor.Cildi besleyen yiyeceklerBaşta su olmak üzere cildinize iyi gelen yiyecek ve içecekler şöyle sıralanabilir:Ahududu, çilek, erik, portakal, greyfurt, nar, kivi, elma gibi meyveler,Domates,salatalık, lahana, karalahana, semizotu, pancar, kırmızı dolmalık biber, pazı, dereotu, ıspanak, tarhun, kekik, maydanoz, karnıbahar, turp gibi sebzeler,Kuru fasülye, nohut gibi bakliyatlar,Balık, tavuk, yoğurt, az yağlı peynir gibi hayvansal gıdalar,Keten tohumu, susam, çörekotu, sert kabuklu yemişler, ayçiçeği, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar,Beyaz, yeşil, siyah çaylar, havuç, domates, nar, greyfurt suları.Tüketilmemesi gerekenlerAlkol, tuzlanmış et, şarküteri ürünleri, şekerleme, kek, çikolata, kurabiye, mısır şurubu, hamur tatlıları, her türlü hazır paketli, son kullanma tarihi uzun ürünler, mayonez, pizza, yağlı etler, makarna, salamura, hazır turşu, patlamış mısır, şerbet, tam yağlı süt ve süt ürünleri, günlük 200 mg’ın üzerindeki kafein.Sebze kokteyli- 1 adet salatalık- 2 adet brokoli- 3 adet kereviz saplarıyla birlikteBütün malzemelerini katı meyve sıkacağından geçirir karıştırıp içebilirsiniz.Bu sebzeler vücudunuz için çok güçlü bir arındırıcıdır. Salatalıkta bulunan askorbik asit ödemi önler. Aynı zamanda içinde bulunan çok miktardaki su, hücrelerin su ihtiyacını karşılar. Çiğ kereviz ödemi, şişkinliği azaltır ve vücuttaki alkolün fermente olmasını da engeller. Brokoli de bağırsaklarınızı temizler ve karaciğeri destekler.Yaz vücut bakımınızYazın saat 10:00-15:00 arası direkt güneş ışığından kaçınmalısınız. Yetişkinler 30- 50 SPF arası, çocuklar 50 SPF güneş koruyucu kulanmalı.Cilt tipinize göre beslenmekCildinizi içeriden beslemek kuşkusuz çok önemli. Ancak her ciddi ihtiyacını farklı olduğunu gözününde bulundurmalısınız.Kuru ciltlerBol su içmelisiniz.Yüksek miktarda su içeren taze sebze meyve tüketmelisiniz.A vitamini ve beta- karoten cildinizi dengeleyecektir. Portakal, mandalina, havuç gibi yiyecekler tüketin.Omega 3 içeren balık, ceviz ve yağ oranını dengelemek için avokado, hindistan cevizi, keten tohumu, fındık gibi besinleri tüketebilirsiniz.Alkol, kafein ve şeker ciltte nem kaybına sebep olacağından mümkün mertebe daha az tüketmelisiniz.Yağlı ciltlerÖzellikle B6 vitamini yağ oluşumunu dengeleyeceğinden tam tahıllı gıdalar, ayrıca ton balığı, somon, kırmızı biber, kabak, ıspanak, brokoli, lahana, sarımsak gibi taze sebzeleri tüketmelisiniz.Probiyotikler vücutta sağlıklı flora oluşturarak enfeksiyonla savaşacağı için makul ölçülerde yoğurt ve kefir tüketebilirsiniz. Floranızın iyi olması akneleri azaltacaktır.A vitamini ve çinko içeren besinler de yağ oluşumunu dengeler. ve cildi sakinleştirir.Hassas ciltlerDoğal besinler tüketmelisiniz.Antioksidanlar ve aminoasitler(proteinin yapıtaşı) hücre yenilenmesi için özel öneme sahip olduklarından bol tüketmelisiniz.Badem, nohut ve kabuklu deniz hayvanları çinko yönünden zengin olduğu için iyileşmeyi hızlandırır.Çikolata, çilek, alkol ve yumurta cildinizde hassasiyet yaratıyorsa tüketmeyiniz.Kırmızı et ve kafeinli de mümkün olduğunca az tüketmelisiniz.

Devamını Oku

Bedeninizi suya doyurma zamanı

25 Haziran 2017

Şimdi su tüketimini artırma zamanı, işte sıcak günlere serinleten içecek tarifleri...Ramazan boyunca normalden daha az su tükettiniz, bu nedenle bu sıcak yaz günlerinde günde en az 6-8 bardak taze su içmek gerektiğini unutmamanız gerekir. Bu miktarda sıvıyı su olarak tüketmelisiniz, gün boyu içtiğiniz çaylar, kahve, bitki çayları, süt, ayran, kefir, taze meyve suyu, soda vb. bu 6-8 bardaktan hariç olarak içebileceğiniz sıvılardır. Susadığınızı hissettiğinizde artık bedeniniz çok susuz kaldığını ve size acil sinyali gönderiyor olduğunu unutmayın!Suyu bir görev gibi üst üste iki bardak içmektense sürekli ve daha yavaş içmek vücudumuz için daha faydalı. Çünkü su içmemizin amacı vücudumuzun içine su sokmak değil bu suyu organların, hücrelerin içine taşıyabilmek. Sadece içilen suyun değil salatalık, domates, karpuz gibi su oranı yüksek sebzelerin hücrelerinize daha iyi su taşıyacağını bilin. Bazı kaynaklar suyun daha taze olabilmesi için “canlandırılmasını” öneriyorlar. Buna göre suyu bardağa koymadan önce sürahiyi sallamak, çalkalamak ya da suyu buzlukta dondurup çözdükten sonra içmek gerekiyor. Yazın güzel yaz meyvelerini ve limonu suya koyarak zevkinize göre nefis “infüzyonlu su” çeşitleri de yaratabilirsiniz.Sağlıkla serinleyin şeftalili buzlu yeşil çay- 2 tane kabukları soyulmuş olgun şeftali- 300 ml demlenip soğutulmuş yeşil çay ( yaklaşık 2 su bardağı)- Yarım limon- 3-4 dal taze nane- 1 tatlı kaşığı bal- BuzŞeftalileri blenderda püre haline getirin. İçine balı ekleyin. Önceden demleyip soğuttuğunuz yeşil çayı, limon dilimleri, taze nane ve buzla karıştırıp süsleyerek servis edin.Ev yapımı taze zencefilli limonata- 2 tane kabukları soyulmuş olgun şeftali- 300 ml demlenip soğutulmuş yeşil çay (yaklaşık 2 su bardağı)- Yarım limon- 3-4 dal taze nane - 1 tatlı kaşığı bal - BuzŞeftalileri blenderda püre haline getirin. İçine balı ekleyin. Önceden demleyip soğuttuğunuz yeşil çayı,limon dilimleri, taze nane ve buzla karıştırıp süsleyerek servis edin.Elmalı-tarçınlı infüzyonlu su- 2 tane elma - 4 tane tarçın çubuğu - 2 lt içme suyu ya da maden suyuElmaları iyice yıkayıp kabuklarıyla beraber dilimleyin. Tarçın çubuklarını ve elmaları suya ya da maden suyuna ekleyip buzdolabında soğutup taze nane ile servis edin.

Devamını Oku

Güneşimden kaç

18 Haziran 2017

Tüm canlıların dostu güneş dikkatsiz olunursa düşmanı. Karbon ayak izimizi azaltarak iklim değişikliğine katkıda bulunabiliriz.Her derde deva mı?Güneş yediğimiz, içtiğimiz her şeyde var. Bitkiler güneş olmadan fotosentez yapamıyor ve büyüyemiyor. Hayvanlar ve insanlar da bu beslenme zincirinin parçası. Güneşi göremeyen bünyelerde çeşitli hastalıklar görülüyor. Depresyon ve intiharın daha çok görüldüğü kuzey ülkelerinde insanoğlunun aslında pek de alışık olmadığı refah düzeyinin yanı sıra az görülen güneşin de etkisi var. Öyle ki bazı depresif hastalıklar ışık tedavileriyle düzelebiliyor.D vitamini faktörüD vitamini de yetersiz güneşle sentezlenemiyor. Oysa vücutta hormon gibi davranan, kalsiyum - kemik metabolizması, bağışıklık sistemi gibi çok önemli reaksiyonlarda rol alan D vitamini eksikliği günümüzde pek çok sayıda bireyi etkiliyor. Çeşitli D vitamini preperatları eczanelerde bulunuyor ancak A, D, E ve K vitaminleri suda değil yağda çözünüyor ve fazlası vücutta birikim yapıyor, zarar verici bir potansiyele dönüşebiliyor. Bu sebeple mutlaka doktor tarafından reçete edilmiş olmalı. Fazlası cilde zararGüneş ayrıca ciltte bazı aknelerde ve sedef gibi bazı dermatolojik sorunlarda da olumlu etkilere sahip. Güneşin zararlı etkilerine gelince; Ultraviyole A ve B ciltte lekelere, eğilimli ciltlerde benlere ve bazı kötü huylu kanserlere zemin hazırlıyor. Ayrıca fazla güneş cilt hücre DNA'sında kalıcı hasara neden olduğu için hücrenin kendi kendini onarım paternini bozuyor. Bronz bir ten moda ile başladıBronz bir tene sahip olmak aslında geçtiğimiz yüzyılın başlarına hatta ortalarına kadar sınıfsal bir durumun göstergesiydi. Güneşte çalışanlar esmerleşip “yanarlar”, evde çalışmaya ihtiyaç duymayanlar ise porselen beyazlıklarıyla kalırlardı. Bu tabuyu ünlü modacı Coco Chanel’in yıktığını söyleyebiliriz. Dozunda hafif yanık bir tenin insanı daha sağlıklı ve hoş gösterdiğini söyleyen ve deniz tatillerini alışkanlık haline getiren Chanel aslında bu anlamda büyük bir devrim yaptı. Giderek daha zengin sınıflar da deniz tatili yapmaya başlayınca bronz ten de moda oldu. Victoria Dönemi 'porselen' tenlerinize dönün uyarılarına pek de kulak asan olmadı. -Yazın güneşin fazla olduğu 10:00 - 15:00 saatleri arasında güneşlenmek kesinlikle tehlikeli. Buna denizin, havuzun içinde olmak ya da güneş şemsiyesi altında olmak da dahil.-Yazın açık renkli, ince kumaşları uzun kollu olarak giymek daha iyi bir koruma sağlıyor. -Çocuklar için üretilen UV filtreli kıyafetler dokumasının çok sıkı olması itibarıyla işe yarasa da hiçbir çocuk ve bebek bu saatlerde güneşin altında bırakılmamalı!-Çocuklar ve bebekler için özel üretilmiş güneş koruyucuları yaz ise en az 30 SPF ve düzenli olarak kullanılmalıdır. Onların ciltleri çok daha korumasız ve hassastır. Güneş kremi sürmek istemeyen çocuklar için artık renklileri de var, bunu da hatırlatalım.-Yazın hem çocukların hem yetişkinlerin mutlaka mümkünse geniş kenarlı güneş koruyucu şapka takmalarını öneririz. Hatta denize de koruyucu bir şapkayla girilebilir.-Uzakdoğulu kadınların yaşlarını pek göstermediklerini hepimiz biliriz. Bunun sırrı çoğunlukla şapkayla da yetinmeyip zengin - fakir kadınların güneş şemşiyesi kullanmaları.-Yetişkinler de kışın 15 SPF, yazın ise en az 30 SPF güneş koruyucu kullanmalılar.-Koruyucuların raf ömürleri genellikle 2 yıldır, sürenin sonunda işlevleri kalmayacaktır.-Geniş çerçeveli güneş gözlükleri de göz çevrenizi güneşin yaşlandırma etkilerine karşı koruyacaktır.-Güneş yanığı olduysanız doktora gitmelisiniz. Bronz bir ten moda ile başladıBronz bir tene sahip olmak aslında geçtiğimiz yüzyılın başlarına hatta ortalarına kadar sınıfsal bir durumun göstergesiydi. Güneşte çalışanlar esmerleşip “yanarlar”, evde çalışmaya ihtiyaç duymayanlar ise porselen beyazlıklarıyla kalırlardı. Bu tabuyu ünlü modacı Coco Chanel’in yıktığını söyleyebiliriz. Dozunda hafif yanık bir tenin insanı daha sağlıklı ve hoş gösterdiğini söyleyen ve deniz tatillerini alışkanlık haline getiren Chanel aslında bu anlamda büyük bir devrim yaptı. Giderek daha zengin sınıflar da deniz tatili yapmaya başlayınca bronz ten de moda oldu. Victoria Dönemi 'porselen' tenlerinize dönün uyarılarına pek de kulak asan olmadı. Güneş lekelerinde yeni yaklaşımlar...Bu lekeler sütlü kahve renginde ve ciltteki derinlikleri değişken olabiliyor. Ancak eğer leke yeni oluşmuşsa sorun tedavi edilebiliyor. Fakat eski ve daha derin lekelerin tedavisi uzun sürüyor. Bu tedavilere sonbaharda başlamak gerekiyor. Leke eskidikçe tedavi uzuyor. PRP tekniği ve peeling başarılı sonuç veriyor. Ancak yine de en iyisi lekelerin oluşumuna izin vermemek. Çiller güneşle belirginleşen ve herhangi bir tedavi gerektirmeyen lekelerdir. Ancak benler için daha dikkatli olmalısınız. Benlerin sayısı ve şekli güneşle artıyorsa dikkat! Kanserleşme tehlikesi bulunan tüm cilt lezyonlarının güneşten korunması, oynanmaması ve kontrol altında bulunması gerekir.

Devamını Oku

Hücrelerinizin pasını silin!

10 Haziran 2017

Vücudumuzu genç ve sağlıklı tutmak için hücreyi oluşturan atomların üzerinde durmalıyız.Konu aslında basit ,ortaokul fen bilgisi derslerinde gördüğümüz atomların (+) veya (-) yükleriyle ilgili. Bu bilgilerinizi hatırlayacak olursanız tüm evren gibi siz de atomlardan oluşursunuz. Atomlar elektron, proton ve nötrondan oluşur. Protonlar ve nötronlar atomun çekirdeğini oluştururlarken elektronlar da çekirdeğin etrafında dönerler tıpkı dünyanın ve diğer güneş sistemi gezegenlerinin güneş etrafında dönmesi gibi. Protonlar(+), elektronlar(-) yüklüdür. Nötronlar ise zaten nötr yani yüksüzdür. Vücudun amacı proton ve elektron sayılarını eşitlemek yani dengede olmaktır. Denge hali (+) ve (-) yüklerin yani protonların ve elektronların eşit sayıda olmasıdır.Yeterli anti-oksidan vücutta paslanmayı önler(+) yüklü proton yani elektronu eksik atomlar çok saldırgandır ve dengeyi kurmak (-) elektronu geri kazanmak için fazladan elektron alabileceği diğer atomlara saldırır. İşte bu protonu fazla atomlara serbest radikal , bu olaya da oksidasyon denir. Yani paslanma. Hücrenin sürekli serbest radikallerin saldırısı altında olmasına ise oksidatif stres diyoruz. Oksidasyon ya da paslanma vücudunuz için iyi bir olay değildir.Bazı yiyecekler ise (-) yükten yani elektrondan zengindir.Bu yiyecekler vücuda girdiğinde (+) yükten zengin yani aslında saldırgan olan atomlara elektron verir ve atomu dengeye getirir. İşte bu besinlere de anti-oksidan diyoruz. Vücudunuza yeterli miktarda antioksidan girerse paslanma yaşamazsınız. Fakat ihtiyacınız olan antioksidanları yeterli miktarda almazsanız; oksidan serbest radikal hücreler, mecburen başka hücrelere saldırır ve onların elektronunu çalarak normale döner. Ancak bu sefer de diğer hücreler serbest radikal (oksidan)yani fonksiyonunu yapmayan paslandıran hücre haline gelir. İşte bu durum uzun sürerse hastalıklar kaçınılmaz olur. Şimdi gelelim hücrenin içine! Yediğimiz yiyeceklerden alınan besinler vücudumuzun ihtiyaç duyduğu işlevleri gerçekleştirmek için enerjiye dönüştürülür. Bu dönüşüm mitokondri dediğimiz bütün hücrelerimizde bulunan organellerde olur. Bu dönüşüm sırasında serbest oksijen radikalleri oluşur. Bu serbest oksijen radikallerinin fazla miktarda oluşumu hücre için de vücut için de tehlikelidir. Bu serbest oksijen radikallerine oksidan denir. Çünkü eğer bu oksidanları vücudunuzda serbest halden bağlı hale geçirebilecek antioksidan miktarınız yetersiz kalırsa bu oksidan serbest radikaller enfeksiyonsuz iltihaplanma yaratır. Böylece hücrelerinizin, organlarınızın, damarlarınızın paslanmasına neden olur yani yaşlandırır.Sizi zinde tutacak öneriler:- Limon, yeşil ve beyaz çay, Hindistan cevizi, badem, baharatlar gibi yiyecekler akla ilk gelen güçlü antioksidanlara örnek.- Sebzeleri mümkünse çiğ tüketmek değilse çok az pişirmek gerekiyor ki elektronlarından faydalanalım, serbest radikalleri dengeletelim. Brokoli, havuç, taze fasülye, enginaraz pişirilirse daha iyi faydalanacağımız sebzeler. En iyi pişirme buharda hafifçe haşlamak.- Kavrulmamış ve suda bekleterek enzimlerini canlandıracağınız kuruyemişler vücudunuzda anti-oksidan etki gösterecektir.- Banyo yapmak ya da çıplak ayakla toprağa basmak vücut yüzeyinde elektron-proton dengesini kurmaya yardım eder.

Devamını Oku

Kronik hastalığı olanlar nasıl oruç tutmalı?

4 Haziran 2017

Ramazan’ın yaz sıcaklarına gelmesi, uzun açlık sürecinin yanı sıra sıvı kaybının artması riskini de beraberinde getiriyor. Özellikle kronik hastaların oruç tutarken dikkatli olması şart!Ramazan ayında kronik hastalığı olan birçok hastamızın sorusu oruç tutup tutmamak yönünde oluyor. İftar ve sahur süreleri arasındaki uzun süren açlık, yüksek sıcaklıklarda susuzluk kronik hastalığın seviyesine göre bazı hastaları çok zorlayabilir. Dinsel kaynaklar orucun sağlıklı bireyler tarafından tutulması gerektiği yönünde. Oruç sağlıklı insanların sağlıklarına sağlık katıyor ve bazı hastalıkların da seyrini olumlu yönde değiştirebiliyor ancak birçok ağır seyreden kronik hastalıkta durumu kritikleştirebileceğini göz önünde tutmak gerek. Herhangi bir kronik hastalığınız varsa oruç tutabilmek için mutlaka doktorunuzun onayını almalısınız.Kalp hastaları:Vücuttan su ve tuzu atmak için diüretik (idrar söktürücü) kullanan hastalar uzun süren açlık ve sususuzluk durumunda çok yoğun bir su ve elektrolit kaybına uğrayabilirler. Bu sebeple oruç tutabilmek için doktor onayını almak şarttır.Diyabet hastaları:Oruç tutabilecek düzeydeki diyabetikler kan şekerini hızlı yükselten basit karbonhidratlardan (makarna, şeker, çikolata gibi) kaçınmalı. Proteinden zengin ve yeterince meyvenin olduğu bir diyet uygun olur. Ayrıca ara öğün mutlaka yapılmalı. Reflü hastaları:Reflüde midenin asit ve gıda içeriği yemek borusuna geri kaçar ve burada tahrişe neden olur (mide asiditesinin 2-3 pH değeri arasında olduğunu hatırlatalım ). Bu tahriş göğüs arkasında yanma ve ağrı gibi şikayetler yapar. Uzun süren açlık sonrası dikkatsizce fazla yenilen yemek reflüyü artıracaktır.İftarda yüksek kalorili ve yağlı yemekler en aza indirilmeli.Sigara, yağlı, biberli yiyecekler, çikolata ve fazla kahve de reflüyü artırabiliyor.KabızlıkKabızlık sorunu olanlar çiğ sebze, meyve, zeytinyağlı yemek, kepekli buğday ürünleri, salata, hurma, bol bol lifli yiyecek tüketmeliler. İftar-sahur arası 2 litre su tüketilmeli.Dikkat!- Kontrol altındaki Troid hastaları, sahurdan yarım saat önce ilacını almalı.- Kontrol altındaki anemi (Kansızlık) hastaları, yatmadan önce ilaçlarını almalı ve beslenmelerine azami özen göstermeli.- Kontrol altındaki Astım ve KOAH hastaları, ilaçlarını iftar ve sahur arasında almalı.- Yüksek kolesterol hastaları ilaçlarını iftardan sonra almalı ve beslenmelerine özen göstermeli.- Oruç tutan ve kronik hastalığı olanlar sağlıklarında bir değişim fark ettiklerinde doktorlarına danışmalı.Derindere Kardiyoloji Uzmanı Dr. Reyhan KahramanHipertansiyon hastaları için doktor onayı şart- Kan basıncınız bir veya iki ilaçla kontrol altına alınabiliyorsa ve ilaçlarınızı aksatmayacaksanız, hekiminizle görüşüp kan basıncı kontrolünüzü sağladıktan sonra oruç tutabilirsiniz.- Tansiyonunuzu sabah-akşam düzenli olarak ölçün.- İftarda az ve yavaş yemek yiyin. Hafif bir çorba ya da bir salata ile başlayıp bir süre ara verdikten sonra yemeğe devam edin.- Tuzu günde 4 gramı (1 silme çay kaşığı tuz 2 gr) geçmeyecek şekilde ölçülü tüketin.- Vücut ağırlığınıza göre 1,5-2 litresi su olacak şekilde ayran, soda, taze sıkılmış meyve suyu içebilirsiniz.- Fazla kahve ve demli çay içmekten kaçının.- Sofranızda sosis, salam, sucuk, pastırma, turşu, tuzlu kraker ve bisküvi gibi tuzlu gıdalara yer vermeyin.Medical Park Fatih Hastanesi’nden Dahiliye Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Burcu RaylazStresle baş etmenin yolu cevizMedical Park Fatih Hastanesi’nden Dahiliye Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Burcu Raylaz, stresle baş etmek için ceviz yemeyi tavsiye ediyor. Özellikle iftar saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke patlamaları, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtiler artar. Omega 3 açısından zengin olan ceviz ise kalp sağlığında ve stresi önlemede etkilidir.Prof. Dr. Derya UludüzHamurlu gıdaları azaltınKronik migreni olanlar şekerli gıda tüketmemeli. Eğer oruç tuttuğunuzda baş ağrısı yaşamak istemiyorsanız, pasta, kurabiye, hamur işleri, beyaz pirinç, beyaz patates, dondurmadan uzak durun.Her öğüne protein içeren besinler (balık, yumurta, brokoli, havuç, bezelye, elma) ekleyin.Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda TayyareciKolesterol seviyesini dengeleyen 4 besinBalık: Omega-3 yağ asitleri, kolesterolün yükselmesini engelleyerek, damar tıkanıklığını engelliyor.Yeşil yapraklı sebzeler: Damar sertliğini engeller ve ödem sorunun ortadan kaldırır.Domates: Beta karoten ve güçlü antioksidan etkisi ile vücudumuzu serbest radikallerden korur. Tansiyonu engeller ve kalp ritmini düzenlemeye yardımcı olur.Avokado: Kalp sağlığına faydalı olan potasyum ve aynı zaman da folik asit ve E,B vitaminleri açısından da zengindir.

Devamını Oku

Ramazan’da az tuz bol yeşillik tüketin

27 Mayıs 2017

11 ayın sultanı Ramazan başladı. Biz de önce Mısır Çarşısı‘na gidip ramazan alışverişi yaptık, ardından sağlıklı oruç tutmanın ipuçlarını derledik...Ramazan alışverişi için geçmişi Bizans zamanına dayanan her ikimizi de daima büyülemiş Mısır Çarşısı‘ndayız. Sabahın erken saatlerinden itibaren hareketli çarşı. İstanbul’un hatta dünyanın her yerinden insan sanki burada. Hem tazelik, hem çeşit, hem uygun fiyat, hem yöresel tatlar arayan ve bunu bir de tarihi çarşıda alışveriş yaparak taçlandıran insanlarla biraradayız. Geleneksel ramazan alışverişine de tarihi Mısır Çarşısı yakışır.Zeytini ihmal etmeyinYerel peynir çeşitlerinin çokça örneğini bulmak mümkün burada. Biz az tuzlu olanlarını çok beğendik. Peyniri iftariyelik tabağında da, sahurda da tüketmeniz sağlıklı. Peynirin yanına da tabii ki zeytin iyi gider. İster siyah, ister yeşil zeytin yiyin ama mutlaka yiyin. Zeytin özellikle Akdeniz’de yetişen kadim bir bitki. Oldukça uzun bir süredir bu topraklarda yaşayan atalarımız sayesinde hepimizin yapısıyla da uyumlu ve faydalı. Ancak kuralı burada da bozmuyoruz. Ertesi gün susatmaması için az tuzlu alıyoruz ya da uzun bir süre suda bekletiyoruz. Yüksek tansiyonu olanlar ise bu kurala her zaman uymalılar.Enginarı az miktarda olmak üzere çiğ de yiyebilirsiniz. Kesin olan kuralsa fazla pişirilmemesi. Sebzeleri ne kadar pişirirsek faydasını o kadar azaltıyoruz, besini öldürüyoruz. Buharda çok az pişmiş sebze, üzerine az miktarda soğuk sıkım zeytinyağı ve limon sağlıklı yaşamın formülü gibi. Hazır vücut oruçla temizleniyorken vücudunuzun temel temizleyici organı karaciğere enginarla yardımcı olun.Kavrulmamış ceviz, fındık, badem, çekirdek ve tüm diğer yağlı tohumlar özellikle iftar-sahur arasında atıştırmalık olarak bir avuç içi kadar tüketilmeye hak ediyor. Enzimlerini canlandırmak için su içinde, buzdolabında bekletmeyi unutmayın. Ayrıca bu işlem lezzetine lezzet de katacak ve sıcak gecelerde serin bir yiyecek olacak. Hurmanın da en lezizi , en alası burada şüphesiz. 1-2 tane hurma uzun süre aç kalan bünyeyi yormayacağı için iftariyelik tabağanızda bulunsun. Doğal şeker özelliğiyle de canınızın tatlı istemesini önleyecektir. Ancak esnaf bizi bir konuda uyardı, bazen içine şekerli su enjekte edilmiş aşırı tatlı hurma olabiliyor diye. Doğal şeker alayım derken , tatlıdan kaçınırken bu tuzağa düşmemek gerek.Dut, çilek, yeşil erik daha rahat yiyebileceğiniz sağlık küpleri. Hele yeşil eriği limitsizce yiyebilirsiniz. Hem kalori değeri düşük hem çok sağlıklı.Sağlıklı oruç tutmak mümkünKadim dinlerin ve öğretilerin hemen hepsinde bir gelenek olan oruç 2016 Nobel ödülleri sırasında da çokça konuşuldu. Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi tıpta “apopthosizis” olarak bilinen ve hücre açlığı ve buna bağlı olarak vücut için zararlı hücre ölümlerinin de dahil olduğu bir dizi olayı gösterdi. Bu bilgiden günlük yaşamımızda faydalanmamızın yolu ise oruç tutulsa da tutulmasa da vücudumuzun zaman zaman maruz kaldığı açlığın aslında sağlığımıza çok iyi geldiği. İşte sağlıkla oruç tutmak için bazı ipuçları...Çok çay içmek susuzluğu artırırİftarla sahur arasında en az 8 bardak su içmeye özen gösterin. Oruç sonrası ya da sahurda çay içmek birçok kişi için vazgeçilmez olsa da aşırıya kaçılmamalı. Çayın diüretik (vücuttan su attıran) özelliği dolayısıyle ertesi günü susuzluk belirtileri yaşabilirsiniz. Ancak bitki çaylarını tüketebilirsiniz. Sahurda-Kan şekerindeki hızlı iniş - çıkışlar açlık hissinizi etkileyeceğinden günlük 1 çay kaşığı toz tarçın tüketebilirsiniz.-Baklagiller, bulgur pilavı, kinoa, yulaf ezmesi gibi yiyecekler kan şekeri kontrolü sağladığından aynı zamanda tokluk hissi de verirler.-Lifli gıdalar bağırsaklardan emilim süreci uzun olduğundan ramazanda olmazsa olmazdır. Benzer biokimyasal süreçlerle şekerin emilimini de önlerler. Brokoli, bezelye, elma, ahududu, yulaf, enginar, mercimek, bulgur, kepekli ekmek, nohut, avokado, fasülye , badem gibi.-Yumurta çok değerli bir proteindir ve aynı zamanda tok tutucu olduğundan sahurda yemelisiniz.-Muz ve avokado da tok tutucu meyvelerdendir. Â İftar - sahur arasında 2-3 porsiyon meyve canınızın tatlı istemesini engeller.İftarda-Zengin bir iftariyelik tabağı oldukça fazla tuz ve yağ içerdiğinden az tuzlu bir parça peynir, domates, birkaç tane zeytin, hurma, salatalık ve yeşilliklerden oluşan bir tabak çok daha akılcı bir seçimdir.-İftarda orucunuzu açarken çorbanızı, suyunuzu içtikten sonra birkaç dakika midenizi dinlendirip yemeye öyle devam edin. Bu şekilde beslenme hem midenizi çok yormayacak hem de sizi kalori bombardımanından koruyacaktır.-Fırınlanmış, ızgara, haşlanmış, buğulanmış et ve balık çeşitlerinden sadece bir tanesinin sofrada olması yeterlidir.-Et ve balık yerine zeytinyağlı bir yemek de sizi sağlıklı tutmaya ve doygunluk hissine yetecektir.-Mevsim itibariyle de çok özlediğimiz domates ve salatalığın bol olduğu bir salatanız mutlaka olsun.-Ev yapımı yoğurt, ayran ve kefir bağırsaklarda iyi bakterin çoğalmasını sağlıyor ve oluşturduğu dengeyle kötü bakterin ve mantarların çoğalmasını engelliyor. Ayrıca Uzakdoğu’da binlerce yıldır bilinen hatta ikinci beyin olarak tanımlanan bağırsaklardan serotonin emilimini artırdığı için mutluluk hissinizi artırıyor.-Omega 3 eksikliği olmaması için balık tüketinİftar ve sahurda örnek beslenmeSahur-Bir bardak ılık limonlu suBirinci seçenek-İskambil kağıdı büyüklüğünde peynir çeşitleri -1 adet yumurta (istediğiniz şekilde pişirilmiş)-3-4 adet zeytin-3-4 adet hurma + 1 adet ceviz +2-3 fındık + 2-3 badem -İki dilim ekmek -2-3 bardak şekersiz çay -Limitsiz domates, salatalık, maydanoz, roka (hafif zeytinyağlı, limon ve baharat soslu)- Mevsim meyveleri ve bol suİkinci seçenek-Limitsiz karpuz ya da üzüm ya da domates -İskambil kartı büyüklüğünde peynir -2-3 dilim ekmek-1 adet ceviz+ 2-3 fındık +2-3 bademÜçüncü seçenek-1 su bardağı kadar yulaf ezmesi ve süt ya da yoğurt-Kiraz, şeftali, çilek ya da dut (dilerseniz yulaf ezmesini sütle birlikte ısıtıp yumuşatıp, üzerine taze meyve ekleyebilirsiniz)-1 adet ceviz+ 2-3 fındık + 2-3 badem İftarBirinci seçenek-2 adet hurma + 3-4 adet zeytin-1 adet ceviz + 2-3 fındık + 2-3 badem -Bir kase sebze çorbası -Haşlanmış kırmızı et veya tavuk eti veya balık-İki dilim ekmek-Limitsiz yeşil salata ( hafif zeytinyağı limon ve baharat soslu)İkinci seçenek-2 adet hurma,3-4 adet zeytin-1 adet ceviz + 2-3 adet fındık + 2-3 adet badem (çiğ ve önceden suya konulmuş olarak tüketilirse enzimleri daha etkili olur)-1 kase sebze çorbası Â1 kase sebze yemeği-1 kase ev yoğurdu-2 dilim ekmek -Limitsiz yeşil salata

Devamını Oku

Biyolojik yaşınızı ölçün

20 Mayıs 2017

Biyolojik yaş testimizi çözün ve kendinizi değerlendirin. Bakalım gerçekten kaç yaşındasınız?Nüfus cüzdanımızda yazan yaşımızla gerçek fizyojik - biyolojik yaşımız her zaman uyumlu değildir. 50 yaşında 40’larınızda gibi görünmek ya da 35 yaşında 45 gibi görünmek, hissetmek bir çoğumuzun rastladığı, yaşadığı bir durum. Herkesin istediği elbette nüfus cüzdanı yaşından daha genç görünmek ve öyle hissetmek. Gerçek biyolojik yaşı artık kan testiyle telomer uzunluğunu ölçerek saptayabiliyoruz. Biyolojik yaşınızın genç olması değiştirebileceğiniz bazı yaşam alışkanlıklarıyla doğrudan orantılı! Size bir fikir verebilmesi amacıyla testimizi çözün ve kendinizi değerlendirin. Bakalım gerçekten kaç yaşındasınız?1) Boy-kilo oranınız nasıl?a) Normalb) Zayıfc) Hafif kilolud) Fazla kilolu2) Geceleri kaç saat uyursunuz?a) 7-9 saatb) 10-12 saatc) 4-6 saatd) 4 saatten az3) Alkol tüketiminiz nasıl?a) Hiçb) Ayda 1-2 kez birkaç kadehc) Haftada 2 kadehten fazlad) Her gün 1 kadeh ve üzeri4) Sigara tüketiminiz nasıl?a) Hiçb) Günde 1-2 tanec) Günde 1 paketd) Günde 2 paket ve üzeri5) Kendinizi ne sıklıkla fazla stresli ya da fazla endişeli hissediyorsunuz?a) Aslab) Bazenc) Sıklıklad) Daima6) Genel olarak haftalık egzersiz düzeyiniz nasıl?a) Çoğu zaman orta düzeyde aktiviteb) Çoğu zaman hafif aktivitec) Çoğu zaman yoğun aktivited) Hiç7) Son dönemlerde enerji düzeyinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?a) Enerjikb) Fena değilc) Genel olarak biraz yorgund) Şarjı bitmiş gibi8) Rutin tıbbi kontrollerinize ve check-up’a ne sıklıkta gidersiniz?a) Yılda bir kezb) 2-5 yılda birc) Sadece hasta olduğumdad) Hiç9) Diş kontrolüne ne sıklıkta gidersiniz?a) 6 ayda birb) Yılda birc) Sadece sorun olduğundad) Hiç10) Genel olarak mutlu musunuz?a) Çok mutluyumb) Genellikle mutluyumc) Bazen mutluyumd) Pek mutlu değilim11) Güvenebileceğiniz kaç arkadaşınız var?a) Çok sayıda arkadaşım varb) Epeyce arkadaşım varc) Az sayıda arkadaşım vard) Yok12) Size iyi geldiğini düşündüğünüz aktiviteler için zaman ayırıyor musunuz? (kitap okumak, sinema, yürüyüş vb. )a) Her zamanb) Sıklıklac) Nadirend) Hiç13) Ruhsal olarak gevşemek için zaman ayırıyor musunuz? (gevşeme egzersizi, meditasyon, yoga, dua vb. )a) Her zamanb) Sıklıklac) Nadirend) Hiç14) Detoks yaparak vücudunuzu temizlemeye yardımcı oluyor musunuz?a) Genel olarak hafif detoks beslenmeb) Mevsim döngülerinde detoksc) Birkaç yılda bir detoksd) Hiç15) Günde kaç bardak su içiyorsunuz? (çay, kahve, meşrubat vb. hariç)a) 8 bardak ve fazlasıb) 4-7 bardakc) 1-3 bardakd) Hiç16) Günde kaç porsiyon taze sebze-meyve yersiniz?a) 5 porsiyondan fazlab) 3-4 porsiyonc) 1-2 porsiyond) Hiç17) Ne sıklıkta kızartma, rafine edilmiş ya da hazır paketli gıda tüketiyorsunuz?a) Hiçb) Haftada bir kezc) Haftada 3-4 kezd) Her gün18) Şeker, şeker katkılı yiyecek, tatlı, hazır meyve suyu, beyaz unlu mamüller gibi yiyecek içeceklerden ne sıklıkta tüketiyorsunuz?a) Hiçb) Haftada 1-2 kezc) Haftada 3-4 kezd) Her gün19) Isıtılmamış, çiğ zeytinyağı tüketme sıklığınız nedir?a) Günde en az 1 kezb) Haftada en az 4 kezc) Haftada bir kezd) Hiç20) İşlem görmemiş hububat ve yağlı tohumlardan ölçülü miktarda tüketme sıklığınız nedir? (tahıllı ekmek, çiğ badem-fındık, kabak-ay çekirdeği, esmer pirinç vb.)a) Çok sıkb) Haftada birkaç kezc) Haftada bird) Nadiren21) Mevsiminde gıda tüketme sıklığınız nedir?a) Her zamanb) Sıklıklac) Nadirend) Hiç22) Günlük beslenme programınız nasıl?a) Daima dengelib) Protein ağırlıklıc) Karbonhidrat ağırlıklıd) Her şey23) Ailenizde yaş ortalaması nasıl?a) 80 ve üzerib) 70 ve üzeric) 60 ve üzerid) 50 ve altı24) Tansiyonunuz nasıl?a) 100/60 mm/hg (düşük)b) 120/80 mm/hg (normal)c) 140/90 mm/hg (yüksek)d) 180/110 mm/hg (yüksek riskli)25) Genel olarak kolesterol düzeyiniz nasıl?a) Normalb) Hafif yüksekc) Yüksekd) Yüksek riskliBu testi nasıl yapacaksınız?Kendinize her a şıkkı için 1, b şıkkı için 2, c şıkkı için 3, d şıkkı için 4 puan veriniz.DEĞERLENDİRME30-45 puan: Sizi tebrik ediyoruz. Yaşınızın iyisisiniz. Sağlıklı bir hayat sürmek için çaba gösteriyorsunuz. Fizyolojik yaşınızın neredeyse 5 yıl altındasınız. 45-65 puan: Biraz çabayla çok daha iyi olabilirsiniz. Fizyolojik yaşınızla uyumlusunuz.65-90 puan: Tehlike sinyalleri başlamış durumda ancak doğru yaşam tarzına geçmeniz hiç de zor değil. Fizyolojik yaşınızın üzerindesiniz. 90-120 puan: Acilen önlemler almaya başlamalısınız! Doğru bir yaşam tarzına geçmek düşündüğünüz kadar zor değil. Fizyolojik yaşınızın neredeyse 5 yaş üstündesiniz.

Devamını Oku

Zayıflamanın muhasebesi

6 Mayıs 2017

Son yıllarda bilim dünyasında insanın kilo almasının en önemli nedeninin uzun yaşam için değil, hayatta kalma ve üreme yönünde evrilmesi olduğu düşünülüyor. Bu sebeple neredeyse iki milyon yıldır varlığımızı sürdürebiliyoruz. Zaman içinde bu uzun süreçte atalarımız için açlık, kıtlık hayatta kalmayı en çok zorlaştıran noktalar olmuş. Bu sebeple diyet kaçamakları birden fazla kez olunca kilo olarak bize geri dönüyor, vücut kendini kıtlıkta zannettiği için yenilen her miligramı depolamaya çalışıyor. Ancak bizlerin yaşadığı bu dönemde yiyecek bolluğu atalarımızın rüyalarında bile görebileceklerinden çok fazla. Bunun sakıncası ise vücut yapılarımızın bu kadar bol ve yüksek kalorili yiyeceklere hazır olmaması. Üstelik bu kadar çok yiyeceği elde etmek için genellikle çok az hareketin yeterli olması. Uzak atalarımızın beslenmek için ava çıkmaları, ağaçlara tırmanmaları gerekiyordu, daha yakın atalarımızın topraklarını işlemesi ve hayvanlarına bakmaları zaruriydi, şehirlerde yerleşenler sos, şeker bir yana toplu mutfaklarda ne pişerse onu yerlerdi. Son 200 yılın hatta son 50 yılın ise yiyecekleri hem bir rüya hem bir kabus. Kabusu güzel rüyaya çevirmenin tek yolu ise beslenme ve hareket bilincinin artması. Atalarımızın yediği ilkel elmanın bugünki domatesin şeker oranına ve tadına yakın olduğunu, şeker pancarının henüz Amerika’dan gelmemiş olması sebebiyle Fatih Sultan Mehmet’in hiç şekerli bir tatlı yiyemediğini de belirtelim.Diyet kaçamakları birden fazla kez olunca kilo olarak bize geri dönüyor. Ancak günlük rutin içinde 1 saat ip atlayarak 700 kalori, uyuyarak ise 85 kalori yakılıyor.Zayıflamanın formülüArtık biliyoruz ki beslenmek, şişmanlamak, zayıflamak aslında vücudumuzdaki hücreler içinde moleküler hatta atomik düzeyde gerçekleşiyor. Yani oldukça karmaşık ve mükemmel işleyen bir düzende. Ancak herkesin hayatında pratik olarak uygulayabileceği bir formül verelim:Alınan enerji = harcanan enerji olursa İdeal kiloAlınan enerji = harcanan enerjiden fazlaysa Kilo almaAlınan enerji = harcanan enerjiden azsa ZayıflamaGünlük muhasebenizi tutunHepimiz günlük hayati fonksiyonlarımızı sürdürebilmek için kilomuza, yaşımıza, cinsiyetimize, kronik hastalıkların durumu gibi değişkenlere göre belirli miktarda yemek ve kalori almak zorundayız. Bu zorunlu metabolik faaliyetler için gerekli olan kalori miktarını bazal metabolizma olarak tanımlıyoruz.Örneğin 1.60 m. 70 kg olan 25 yaşındaki bir kadının bazal metabolizması 1480 kalori1.70 m. 70 kg olan 25 yaşındaki bir erkeğin bazal metabolizması 1700 kalori1.80 m. 95 kg olan 45 yaşındaki bir erkeğin bazal metabolziması 1960 kalori1.65 m. 60 kg olan 30 yaşındaki bir kadının bazal metabolizması 1370 kaloriBasitçe anlatmak gerekirse bazal metabolizma ihtiyacımızı karşıladıktan sonra yenilip içilen her şey ve yapılan faaliyetler o günün muhasebesini belirliyor.Uyurken de kalori harcıyoruz60 kg kişi 1 saat uyursa 70 kalori, 70 kg kişi 1 saat uyursa 85 kalori, 80 kg olan bir kişi 1 saat uyursa 95 kalori, 90 kg olan bir kişi 1 saat uyursa 110 kalori yakabiliyor. Gece uykusu olarak düşünürsek bu değeri kaç saat uyuduysanız onunla çarpmanız gerekir.Tabii bu enerjiyi aktivite olarak değerlendirmemeli, bazal metabolizma içinde düşünmelisiniz.İp atlayınİp atlamak sadece havalandırılan bir ortam ve atlama ipi gerektiren kolaylıkla yapılabilen bir spor. Ayrıca güç ve dayanıklılığı arttırdığı gibi kemikleri güçlendiriyor ve osteoporoz riskini düşürüyor. 60 kg bir kişi yavaş tempoda 1 saat ip atlayarak 470 kalori, hızlı tempoda 1 saat ip atlayarak ise yaklaşık 700 kalori harcayacaktır.

Devamını Oku