Vücudumuzu genç ve sağlıklı tutmak için hücreyi oluşturan atomların üzerinde durmalıyız.
Konu aslında basit ,ortaokul fen bilgisi derslerinde gördüğümüz atomların (+) veya (-) yükleriyle ilgili. Bu bilgilerinizi hatırlayacak olursanız tüm evren gibi siz de atomlardan oluşursunuz. Atomlar elektron, proton ve nötrondan oluşur. Protonlar ve nötronlar atomun çekirdeğini oluştururlarken elektronlar da çekirdeğin etrafında dönerler tıpkı dünyanın ve diğer güneş sistemi gezegenlerinin güneş etrafında dönmesi gibi. Protonlar(+), elektronlar(-) yüklüdür. Nötronlar ise zaten nötr yani yüksüzdür. Vücudun amacı proton ve elektron sayılarını eşitlemek yani dengede olmaktır. Denge hali (+) ve (-) yüklerin yani protonların ve elektronların eşit sayıda olmasıdır.
Yeterli anti-oksidan vücutta paslanmayı önler
(+) yüklü proton yani elektronu eksik atomlar çok saldırgandır ve dengeyi kurmak (-) elektronu geri kazanmak için fazladan elektron alabileceği diğer atomlara saldırır. İşte bu protonu fazla atomlara serbest radikal , bu olaya da oksidasyon denir. Yani paslanma. Hücrenin sürekli serbest radikallerin saldırısı altında olmasına ise oksidatif stres diyoruz. Oksidasyon ya da paslanma vücudunuz için iyi bir olay değildir.
Bazı yiyecekler ise (-) yükten yani elektrondan zengindir.Bu yiyecekler vücuda girdiğinde (+) yükten zengin yani aslında saldırgan olan atomlara elektron verir ve atomu dengeye getirir. İşte bu besinlere de anti-oksidan diyoruz. Vücudunuza yeterli miktarda antioksidan girerse paslanma yaşamazsınız. Fakat ihtiyacınız olan antioksidanları yeterli miktarda almazsanız; oksidan serbest radikal hücreler, mecburen başka hücrelere saldırır ve onların elektronunu çalarak normale döner. Ancak bu sefer de diğer hücreler serbest radikal (oksidan)yani fonksiyonunu yapmayan paslandıran hücre haline gelir. İşte bu durum uzun sürerse hastalıklar kaçınılmaz olur. Şimdi gelelim hücrenin içine! Yediğimiz yiyeceklerden alınan besinler vücudumuzun ihtiyaç duyduğu işlevleri gerçekleştirmek için enerjiye dönüştürülür. Bu dönüşüm mitokondri dediğimiz bütün hücrelerimizde bulunan organellerde olur. Bu dönüşüm sırasında serbest oksijen radikalleri oluşur. Bu serbest oksijen radikallerinin fazla miktarda oluşumu hücre için de vücut için de tehlikelidir. Bu serbest oksijen radikallerine oksidan denir. Çünkü eğer bu oksidanları vücudunuzda serbest halden bağlı hale geçirebilecek antioksidan miktarınız yetersiz kalırsa bu oksidan serbest radikaller enfeksiyonsuz iltihaplanma yaratır. Böylece hücrelerinizin, organlarınızın, damarlarınızın paslanmasına neden olur yani yaşlandırır.
Sizi zinde tutacak öneriler:
- Limon, yeşil ve beyaz çay, Hindistan cevizi, badem, baharatlar gibi yiyecekler akla ilk gelen güçlü antioksidanlara örnek.
- Sebzeleri mümkünse çiğ tüketmek değilse çok az pişirmek gerekiyor ki elektronlarından faydalanalım, serbest radikalleri dengeletelim. Brokoli, havuç, taze fasülye, enginaraz pişirilirse daha iyi faydalanacağımız sebzeler. En iyi pişirme buharda hafifçe haşlamak.
- Kavrulmamış ve suda bekleterek enzimlerini canlandıracağınız kuruyemişler vücudunuzda anti-oksidan etki gösterecektir.
- Banyo yapmak ya da çıplak ayakla toprağa basmak vücut yüzeyinde elektron-proton dengesini kurmaya yardım eder.