Son dönemde olağanüstü hal, anayasa değişikliği, Meclis’te uçuşan saksı ve sandalyeler derken sinirler iyiden iyiye gerildi. Ülkenin geleceğini belirleyecek yepyeni bir anayasa için sabahlara kadar oylamalar sürüyor. Tansiyon yüksek. Herkes tünelden çıkabilecek bir ışık peşinde. Sosyal medya bugünlerde o umudu 1985 ve 1995 arasında doğanlarda arıyor. Aslında üstüne çok konuşulan bu iddiayı dayandırdıkları hiçbir bilimsel veri yok. Ancak özellikle de ‘ekşisözlük’çüler “çare bu nesil” diye yorum yazdıkça yazıyor. Haksız da sayılmazlar. Dünyanın umudu gerçekten de diğerlerinden çok ama çok farklı olan bu kuşakta olanlar…Y kuşağının istekleri diğerlerinden çok farklıOnları sadece 1985 ve 1995 arasında doğanlarla kısıtlamak doğru değil... Onların da içinde bulunduğu nesli ele almak lazım. Bu gruba Y kuşağı ya da Millennials deniyor kısaca... 1980 ile 2000 yılları arasında doğanları kapsıyor. En büyüğü 36, en küçüğü 17 yaşında. Dünyada artık söz sahibi olanlar onlar... Ortadoğu’da Arap Baharı‘nı, Avrupa’da Öfkeliler Hareketi’ni başlattılar. Giderek daha da yayılıyorlar ve dünyayı şekillendiriyorlar. Nüfusları 2 milyarı buldu bile. Afrika ve Asya’yı geçtim ABD’nin de en kalabalık grubu oldular. Amerikan nüfusunun yüzde 25’ini oluşturuyorlar. Onların istekleri giderek daha fazla önem kazanır hale geldi. Kendilerinden olanların etrafında toplanmaya başladılar. Çünkü kendilerinden olmayanlardan çok farklılar. Hem ansiklopedi okumuş hem arama motorlarının kurulduğu ilk günü hatırlayan, hem sokakta arkadaşlarıyla oynamış hem yeni nesil tüm bilgisayar oyunlarını çok iyi bilen bir kuşaktan bahsediyoruz neticede... Farklı olmaları çok normal.Liderleri onlara ilham vermeli2025 itibariye iş gücünün yüzde 75’ini oluşturacaklar. Bu yüzden de neredeyse her gün araştırma yapılıyor onlarla ilgili. Son araştırma ABD’den. Danışmanlık şirketi RW2 Enterprises birbirinden ünlü 14 Amerikan şirketinin CEO’su ve genç yönetici kadrosuyla konuşmuş. Bu neslin hayalindeki yöneticiyi bulmaya çalışmışlar. Sadece iş hayatı için değil... Siyasi beklentilerini belirlemek için de... Sonuçlar hayli ilginç. Öyle ilk akla geldiği gibi teknolojiye çok hâkim, modern bir lider olsun dememiş bu neslin temsilcileri. Y kuşağı için bir yöneticide en önemli olan şey güçlü ikili ilişkiler... Sadece iş hayatında değil, kendisini yönetecek liderde de... Ona hayatının her alanıyla ilham verecek, iletişim becerileri kuvvetli ve karar alıp empoze etmekten ziyade etrafındakileri de karar verme sürecine dahil eden bir lider arıyorlar. ABD Başkanı Barack Obama ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau bu neslin hayalindeki liderlere en güzel örnekler. İkisi de hem genel kültürleri hem de hayat tarzlarıyla sadece siyasetçi olarak değil, idol olarak da ön plana çıkıyor.Sosyal liberal kuşakİngiltere’deki araştırmalara göre grubun siyasi görüşü sosyal liberal. Eşcinsel evlilikler, uyuşturucunun yasallaşması normal. Bunların tartışılması bile tuhaf. Bir de eşitlikçiler. Azınlıklara karşı hassaslar. ABD’li araştırma merkezi Pew’a göre neslin yüzde 40’ı azınlıklara nefret söylemi içeren sözleri sansürlemeyi ifade özgürlüğüne darbe olarak görmüyor.Ülkelerde ‘kuşak çatışması‘ yaşanıyorAraştırmada CEO konumunda olanlara da aynı soru sorulmuş: “İyi bir yönetici nasıl olmalı?” diye. Mevcut CEO’lara göre iyi bir liderin en önemli özelliği eleştirel düşünmesinin yanı sıra iş ve yöneticilik becerileri. Yani mevcut liderlerin hayata bakış açısı, hızla artan nüfusun beklentilerinden hayli uzak. Mevcut liderler yeni nesli anlayamıyor. Evlerde yaşanan ‘kuşak çatışmaları‘ şimdi ülkelere, siyasete yayılıyor. İşte bu nedenle de çare yeni neslin kendi arasından çıkaracağı, kendilerini anlayan yöneticilerde.
Bizde gündem bambaşka, ama dünya yeni yıla teknolojiyle merhaba dedi. İşte daha bir hafta geçmesine rağmen bu yıla damga vuracak icatlar...Yeni yıl birçok yeni icat duyurusuyla birlikte geldi. Las Vegas'ta başlayan CES Teknoloji Fuarı'nda firmalar yepyeni ürünlerini görücüye çıkardı. İşte 2017'nin ilk haftası çok konuşulan ürünler.Kıyafet katlamak tarih oluyorÇamaşır yıkadıktan sonra en büyük sorunlardan biri de onları katlamaktır. İsrail yapımı Foldimate ile bu dert bitiyor. Makine çamaşırları içeri sürüklüyor. Ardından da uzunluklarını ölçüyor... Tüm çamaşırlarınızı aynı boy katlayarak geri veriyor.Fırçalar bile akıllandıBu yılın en çok konuşulan ürünü... Dünyanın ilk akıllı saç fırçası... Üstü mikro sensörlerle dolu. Siz saçınızı taradıkça çıkan sesten saçınız ne kadar kuru ve bakıma ihtiyacı olduğunu belirliyor. Telefonunuza saçınızla ilgili bilgiler yükleniyor. Oda sıcaklığı, nemine göre de bakım yöntemlerini sıralıyor.Evcil hayvanlarınızdan uzak kalmayınPlaydate akıllı bir evcil hayvan oyuncağı. Hem görüntü ve ses düzeneği var. Uzakta olduğunuzda sizin görüntünüzü ve sesinizi yayınlayıp dostunuza 'arkadaşlık' ediyor. Kamerası sayesinde siz de onun ne yaptığını izleyebiliyorsunuz. Üstelik o topun kontrolü de akıllı telefonunuz sayesinde sizde.Artık süpürge açmayacağızElvis Presley'ninkilere benzeyen bu ayakkabılar da teknolojinin son ürünlerinden. Amacı ev temizliği... 'Foki' isimli bu ürün içindeki düzenek sayesinde siz yürüdükçe elektrik üretiyor. Bir yandan da vakum benzeri bir güç oluşturuyor. Böylece yerdeki toz ve kırıntıları çekiyor.Mutluluk gibi 'müzik' de içimizdeKulaklıklardan gelen bas size yetmiyor mu? Alman girişimciler onun da çözümünü bulmuş. Taktığınız bu bileklik giyilebilir bir bas hoparlörü. Telefonda çaldığınız şarkının ritmine göre teninizi titretiyor. Son 6 ayda 5 bine yakın satış yapıldı bile.Sahibini takip eden droneSon dönemde insansız hava araçları (dronelar) giderek yayılıyor. Fotoğraf ve video çekmek için de hayli popüler hale geldiler. Hover Camera Passport isimli drone sahibinin yüzünü tanıyıp takip ediyor. İsterseniz uçuyor isterseniz suyun altına dalıyor.
Ünlü reklam ajansı JWT Intelligence yine önümüzdeki yıla nelerin damgasını vuracağını araştırdı buldu. İşte tatile gideceğimiz yerden, yiyeceğimiz yemeğe öne çıkanlar...Tatilin yeni rotası: KutuplarSosyal medyada yayınlayacak o mükemmel fotoğrafı bulabilmek için sınırları zorladıkça zorluyoruz. Artık sıradan turistik mekanlarda çekilen sıradan turistik fotoğraflar yetmiyor. Daha değişiğini arıyoruz. Uzmanlara göre bu değişiklik arayışıyla bu yıla damgasını vuracak rota kutuplar olacak. Eylül’de Alaska’daki efsanevi Kuzeybatı Geçidi’nden turistleri taşıyan ilk tur gemisi geçti bile.Müzik festivali out, fitness festivali inMüzik festivalleri yıllardır olmazsa olmazımızdır. Ancak ‘deneyim’ takıntısı arttıkça Coachella gibi sınırları daha da zorlayan festivaller çıkıyor karşımıza. Yapılan araştırmalara göre önümüzdeki yıl bu alan daha da genişleyecek. Bu deneyim arzumuz, sağlıklı yaşamla birleşip fitness festivallerini çıkaracak karşımıza. Ünlü fitness hocalarını ya da yoga gurularını sosyal medyada rock starlar kadar takip eden bir nesiliz neticede...Gece hayatının kalorisi düşecekMalum yeni neslin en büyük takıntısı sağlık... En büyük gider kalemimiz sağlıklı yaşam için... Her şeyin düşük kalorilisini, organiğini arayıp duruyoruz. Ancak iş gece hayatına gelince işler değişiyor. Zira alkollü içeceklerin büyük kısmı çok yüksek kaloriye sahip. 2017’de bu değişecek. ABD’de çok sayıda düşük kalorili bira seçeneği çıktı bile.Güzellik için Avokado yağıGeçen yılın trendi hindistan cevizi yağıydı. Bu yıl ise aldığımız kozmetiklerde en çok avokado yağını göreceğiz. Bol E vitamini içerdiği için cildi yumuşatması ve nemlendirmesiyle ünlü avokado. Kullandığımız ürünleri de bu nedenle zenginleştirecek. Özellikle avokado yağı içeren rujlar nemlendirici özellikleriyle hayli popüler olacak.Süslü tırnaklar sınırları zorluyorTırnakların üzerine 3 boyutlu tasarımlar yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Sosyal medyada bu hesapları ilgiyle takip eden milyonlarca kullanıcı var. Üstelik şaka değil, bu çılgınlık 2 milyar dolarlık bir pazar olmuş durumda! Renkli renkli tırnak tasarımları yapanlara hatta tırnağa canlı çiçekleri, bitkileri yapıştıranlara giderek daha fazla rastlayacağız.Lüks çocuklara kayıyorAileler çocukları için yaşayıp çocukları için birikim yaptıkça piyasayı da değiştiriyorlar haliyle. Milano Tasarım Haftası bu yıl 3-8 yaş çocuklar için tasarlanmış ultra-lüks mobilyalarla doluydu mesela. Yine çocuklara yönelik lüks hobiler de artıyor. İngiltere’de dünyanın en iyi şefi seçilen, Michelin yıldızlı isimler çocuklara yemek ve pasta kursları vermeye başladı bile. ABD’de lüks restoranlar 7-14 yaş arası çocuklar için özel masalar ayırıyor.Ayurveda tarzı besleneceğizAyurveda. Taa 1. yüzyılda Hintlilerin kullandığı sağlık ve tedavi bilimi. Ünlü bir sözü var: Beslenme yanlışsa ilacın bir anlamı yok, beslenme doğruysa zaten ilaca gerek yok. İşte son dönemin artan sağlık endişeleri nedeniyle ayurvedaya uygun yaşam da hızla popülerleşiyor. New York’ta geçen aylarda sadece ayurveda yemekleri sunan bir restoran hizmete girdi. Ayurvedanın hastalıklarla savaşmak için kullandığı en popüler baharatı zerdeçal ki bu yıl en çok rastlayacağımız tat olacak.Drone yarışlarına merhaba deyinİnsansız hava araçları (drone) bir süredir eğlence amacıyla da fazlasıyla popüler. 2025’te bu pazarın büyüklüğü 4.6 milyar dolara ulaşacak. Yeni neslin yeni hobisi de drone yarışları olacak. Bu ‘sporun’ en önemli özelliği araçların üzerindeki kameralar sayesinde yarışanların adeta bir bilgisayar oyunu oynuyormuş havasına girmesi.Yüzümüzün yeni düşmanları varEskiden cildimizin en büyük derdi kırışıklıklardı. Artık sadece yaşlanma karşıtı kremler kullanmak yetmiyor. İki yeni düşmanımız var: Hava kirliliği ve dijital ekranların ışığı. Bu ikisine karşı cildimizi koruyacak yüz kremleri olmazsa olmazımız olacak. Birçok ünlü marka ilk ürünleri piyasaya sürdü bile. Üstelik sadece kadınlar değil, erkekler de risk altında!
Başımız sıkıştığında ilk danıştığımız, büyüğümüz... Canımız ciğerimiz arama motorumuz Google. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Google'da en çok neleri aradığımızı listeledi. Her seferinde çok ilginç sonuçlar çıkar bu listeden. O nedenle de heyecanla beklenir. Bakın 2016'da en çok neyi merak etmiş, neyi 'Google'lamışız.Türkiye Aleyna’yı çok merak ettiBu yıl en ilgi çeken "En çok aranan kişiler" listesi. Türkiye'de zirvede 16 yaşındaki Aleyna Tilki var. İşte reklamın iyisi kötüsü olmaz sözünün örneği... Adını ilk kez Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sayesinde duymuştum. 18 yaşından küçük olmasına rağmen alkollü mekânlarda sahne alıyor diye bakanlık ailesini uyarmıştı. Ben de birçok kişi gibi "Kim ki bu" sorusunun cevabını Google'da aramıştım. Seveni de merak edeni de Google'a danışınca, listenin ilk sırasına oturmuş hanımefendi. Dünyada ise en çok aranan kişi ise ABD'nin yeni başkanı Donald Trump. 8 Kasım'daki seçimler öncesinde hakkında olumsuz çok haber yapıldı. Ancak gündemde kaldıkça, ‘reklamın kötüsü olmaz’ sözünü haklı çıkartarak seçimden zaferle çıkmayı başardı. En çok arananlar arasında hayatını kaybedenlerin sayısı da dikkat çekici... Türkiye'nin en çok 'Google'lanan isimler ise Oya Aydoğan, Mustafa Koç ve Tarık Akan.Pokemon Go nasıl oynanıyor?ABD'de en çok sorulan Pokemon Go'nun nasıl oynanacağı olmuş. Ancak tabii başkanlık seçimlerinin aramalardaki etkisi de büyük. İlk 5'te "Seçmen kaydı nasıl yapılır?" sorusunun yanı sıra seçim sonuçlarının ardından çokça tartışılan "Kanada'ya nasıl taşınılır?" da var. Almanya'da en çok sorulan soru dikkat çekici. Alman komedyen Jan Böhmermann programında Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ‘belaltı’ ifadeler içeren bir şiir okumuş ve Erdoğan ondan şikâyetçi olmuştu. Almanya'da 2016'da en çok "Böhmermann Erdoğan'a ne dedi" diye sorulmuş. Trump'la ilgili Almanların en çok merak ettiği konu ise ABD'nin çiçeği burnunda başkanının kaç yaşında olduğu olmuş.Aramalardaki 'darbe' etkisiGoogle'ın yayınladığı listede ilginç iki kategori daha var. Biri "Nedir?" diğeri de "Nasıl yapılır?" "Nedir" kategorisinde en çok sorduğumuz sorular Dünya Kadınlar Günü'nün ve OHAL'in ne olduğu... ‘Nasıl yapılır’da ise zirvede ailelerin baş belası olan 'slime' var. İkincilik ise bu yıl KPSS'de. Başvurunun nasıl yapılacağını sormuş herkes. Üçüncü sıra ise çok ilginç. en çok sorduğumuz sorulardan biri de "Tanka nasıl çıkılır?" olmuş.Bira kaç para?Geçen yıl yine Google'dan alınan verilerle hayli ilginç bir derleme yapmıştı Fixr.com isimli internet sitesi. Yabancılar o ülkede en çok hangi ürünün fiyatını merak ediyor diye... Buna göre yabancılar Türkiye'de en çok biranın fiyatının ne kadar olduğunu merak ediyor. Rusya'da MIG uçakla uçmanın, Brezilya'da fahişelerin, Güney Kore'de burun estetiğinin fiyatı aranıyor. Japonya'da karpuz fiyatı, İran'da böbrek (!), Ermenistan'da halı fiyatı merak ediliyor.En çok aranan diziler1 -Kiralık Aşk2 -Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz3 -Aşk Laftan Anlamaz4 -No: 3095 -Kara SevdaHangi yemeği nasıl yaparız?1 -Trileçe2 -Mücver3 -Lazanya4 -Mozaik Pasta5-Biber Dolması
Özbekistan’ın gülü Gülnara Kerimov’dan, babası Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un ölümünden beri haber alınamıyor. ‘Ülkenin başına gelmesin diye zehirlenmiş bile olabilir’ deniyor.Öldü mü, öldürüldü mü, yoksa sapasağlam hayatta mı? Kimse bilmiyor. Uluslararası basında son günlerde en çok konuşulan isim o. Siyasi haberleri solladı. Google bile ismini yazınca hemen yanına “Nerede” sorusunu ekleyerek tamamlıyor. Özbekistan’ın Eylül ayında hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un kızı, Gülnara Kerimov babasının ölümünden 2 ay sonra sanki buhar oldu uçtu.Milyar dolarlık yolsuzluk soruşturması varAncak yıllardır hakkında büyük tartışmalar da var. Ülkede telekomünikasyon, sağlık ve medya sektörlerinin onun kontrolünde olduğu söyleniyordu. Hatta iddiaya göre, bu sektörlere yatırım yapmak isteyen yabancı firmalardan yıllarca aldığı ‘komisyon’lardan büyük servet elde etti, milyarder oldu. İsveç ve İsviçre’de hakkında yolsuzluk soruşturmaları açıldı. Kara para aklama ve rüşvet almakla suçlandı. Gülnara ise verdiği her röportajda bu iddialarla hiçbir ilgisinin olmadığını söyledi.Siyasete de atıldı, sahnelere deGülnara, Özbekistan’ı 1989’dan iki ay önceki ölümüne kadar yöneten İslam Kerimov’un en büyük kızı. 1972 doğumlu. Son birkaç yıla kadar babasının gözbebeğiydi. Ülkenin bir sonraki lideri olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak sonra işler değişti. Harvard mezunu bir Siyaset Bilimi profesörü. Ama o kendinden “egzotik Özbek güzeli” olarak bahsediyor. El atmadığı iş yok. Yıllarca farklı bakanlıklara danışmanlık yaparak çok sayıda ödül aldı. Sivil toplum kuruluşları kurdu, Birleşmiş Milletler’de Özbekistan’ın daimi temsilciliğini, hatta İspanya’da büyükelçilik yaptı. 2006’dan bu yana müzik dünyasında. Babasının ona taktığı ‘Guguşa’ ismini sahne adı yaparak müzik listelerini salladı.İstihbaratın hazırladığı dosya başını yaktıİddiaya göre 2013 yılında Özebekistan İstihbarat Şefi, Gülnara hakkında bir dosya hazırlayıp babasına gönderdi. O dosyada bir dergi için çektirdiği yarı çıplak fotoğrafların yanısıra Gülnara’nın yolsuzluk yaptığının hatta babasını devirip ülkenin başına geçmek istediğine dair iddialar vardı. Anlatılanlara göre babası ona ev hapsi cezası verdi. Kerimov’un Eylül ayındaki cenaze töreninden sonra dedikodular kızıştı. Gülnara cenazede yoktu. Gülnara’nın babasının yerine gelen geçici devlet başkanı Mirziyoev tarafından akıl hastanesine kapatıldığı yazıldı. Geçen hafta ise bir istihbarat servisi çalışanına göre “Gülnara hastanede zehirlenerek öldürüldü.” Hatta bu bilgiyi veren, onu Taşkent’teki bir mezarlığa bizzat gömdüğünü anlatıyordu.Ülkede seçimlere sadece 1 hafta kaldıHaftaya Pazar ülkede seçimler var. Kerimov’un yerine kim gelecek belirsiz. En güçlü aday Gülnara’yı hastaneye kapattığı iddia edilen eski başbakan, geçici devlet başkanı Mirziyoev. Birçok kişiye göre Gülnara’nın ölümü en çok onun işine yarar. İşin içinde istihbarat servisi de var. Gülnara yıllardır onlarla kavgalı. Hatta istihbarat şefini doğrudan babasının yerine göz dikmekle suçluyor. O isim bu seçimlerde aday değil. Ancak gölge aday olup, desteklediği bir isim için de Gülnara’yı devredışı bırakmış olabilir. Anlayacağınız dizilerdeki ‘oyunlar’, milyarder prensesin hayatına mal olmuş gibi görünüyor.
Kadınlar olarak maşallahımız var. Aynı anda onlarca işi yapabiliyoruz. Yapılan yeni araştırmaya göre mesele bizim yeteneğimiz kadar erkeklerin beyninin 'yeteneksizliği'ymiş.Kadınların beyni nasıl işliyor anlamak isterseniz, aynı anda 3 bin sekme açık bir internet tarayıcısı hayal edin derler. İşte tam da öyle çalışıyor beynimiz. Bir yandan toplantıda yapacağımız sunumu hazırlarken, bir yandan ertesi gün giyeceğimiz kıyafete takacağımız kolyesine kadar karar verebiliyoruz. O arada buzdolabındakileri aklımızdan geçirip akşam ne pişirebileceğimizi planlıyoruz. Tabii arka fonda devam eden dedikodulu sohbetlerden de geri kalmadan... Allah vergisi nimet işte. Böyle yaratılmışız. Dünyanın en yaygın anket şirketlerinden YouGov'un geçen aylarda yaptığı bir anket kadınların yüzde 69'unun aynı anda birden fazla iş yapabildiklerini söylüyor. Üstelik çoğu da bu işlerin tamamını başarıyor. Erkeklerde ise bu oran yüzde 50'lerde. Bu konuda bugüne kadar yapılan araştırmalar kadınların daha yetenekli olduğunu ortaya koyardı. Ama öyle değilmiş. Aslında olay erkeklerin beyninin aç gözlülüğünden kaynaklanıyormuş.Erkek beyni daha çok enerji istiyorPeki nasıl oluyor bu iş? Bilinen gerçek şu: Bir iş yaparken bir yandan da başka bir işle uğraşmaya kalktığımızda, beynimizdeki belli başlı noktaları aynı anda aktive ediyoruz. Rusya'nın önde gelen eğitim kurumlarından Ulusal Araştırma Üniversitesi bunun detayını araştırmış. Yaşları 20 ila 65 arasında değişen 140 kişi incelenmiş. Bir kişinin dikkati iki iş arasında geçiş yaptığı sırada beyinde nasıl değişimler olduğuna bakılmış. Sonuç çarpıcı. Buna göre kadınların beyni işler arası geçiş yaparken erkeklere kıyasla daha az enerji harcıyor. Bu nedenle de geçişi çok kolay yapıyor.50 yaş sonrasında iki cinsiyetin harcadığı enerji eşitleniyor.İki iş arasında geçiş yapamıyorlarKadınların iş değişimini bu denli kolay yapmasının tek nedeni enerji meselesi de değil. Erkek beyninin aynı anda birden fazla iş yapabilmesi için motor merkezinin yanı sıra beyinde duyguların farkına varmamızı sağlayan ve empati yaparken devreye giren 'insula'dan da desteğe ihtiyacı var. Ancak bu şekilde çalışabiliyor. Kadınlar buna da ihtiyaç duymuyor. İşte tüm bu nedenlerle de erkeklerin iki iş arasında geçiş yapması çok daha yavaş ve zorlu oluyor.Yaş arttıkça durum eşitleniyorTabii olayda yaşın etkisi de büyük. Erkek ve kadın beyinleri arasındaki en büyük fark gençken oluyor. Yani 20'li yaşlardaki kadınlar bu konuda erkeklere oranla büyük avantaja sahip. Farklı farklı işleri çok daha hızlı yapabiliyorlar. Ancak maalesef avantajımız da sonsuza kadar sürmüyor. Kadınlar da yeteneklerini 45 yaşından sonra yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor. Yaş ilerledikçe bu eylem için kadınların beyni de enerji tüketmek zorunda kalıyor. 50 yaş sonrasında ise iki cinsiyetin de bu konuda harcadığı enerji hemen hemen aynı oluyor.
Her yıl 31 Ekim'de kutlanan Cadılar Bayramı'nın balkabağı kadar önemli bir sembolü de kara kedilerdir. Mutlaka kafalarında cadı şapkasıyla resmedilirler o gün. Tarihten gelen bir alışkanlık aslında... Yıllardır hep cadılarla ve büyücülerle özdeşleşmiş bu siyah hayvancıklar. Hatta içlerine büyücülerin ruhlarının kaçtığı bile düşünülmüş. Orta Çağ'da cadılarla birlikte onlar da öldürülmüş... İşte o zamandan bu yana kötü bir algı oluşmuş üzerlerinde. Ne yapsan gitmiyor. İngiltere’de bir araya gelen dernekler ise çareyi bu soruna dikkat çekmekte bulmuş. Amaç bu inancın ne kadar gereksiz olduğunu insanlara anlatmak…Sokağa atılan her 10 kediden 7’si siyahYapılan araştırmalarda durum fena. Siyah renkli kedilerle ilgili çok kötü bir algı var. Mesela İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre sarman ve tekir kedilerin siyahlara kıyasla daha oyuncu olduğu düşünülüyor. Siyah kediler ise daha az arkadaş canlısı görülüyor. Belki bu yüzden belki de uğursuz olarak görüldüklerinden... Nedenini saptamak zor. Ama 2014'te sokağa bırakılan kedilerin yüzde 70'i siyah renkli olanlar. Üstelik yeniden ev bulmaları da hayli zor. Barınaklardaki kedilerin yarısı siyah. Sadece daha çok sokağa atıldıkları için de değil. Barınaklardaki kara kedilerin ev bulma hızı diğer renklilere oranla yüzde 22 daha yavaş.Amaç bu saçmalıklara dikkat çekmekİşte tüm bu sorunlara dikkat çekmek için 27 Ekim artık Kara Kediler İçin Farkındalık Yaratma Günü. Amaç aslında onları uğursuz kabul etmenin ne kadar saçma olduğuna dikkat çekmek. İnsanların kara kedileri daha fazla 'evlat edinmesini' sağlamak. ABD'de de bir süredir bu tarz kampanyalar sürüyor. Hatta orada da 17 Ağustos Kara Kedi Günü ilan edilmişti. Kanada'da ise Şükran Günü'nün ertesi günü alışveriş çılgınlığına dönen Kara Cuma'da kara kedileri sahiplenmek isteyenlerden 75 dolarlık ücret alınmıyor.Tanrı'dan cadılığa tarihsel yolculuk...Hâlbuki tarihte çok saygın bir konumu var kedilerin. Mesela Antik Mısır'da yarı Tanrı kabul ediliyorlardı. Kedilerin ama özellikle de kara kedilerin altınlarla süslü bir sürü heykelini ve figürünü görmek mümkün. Çünkü güneş battığında Güneş Tanrısı'nın kedilerin içine girdiğine inanılıyordu. Hatta kedilerin gözlerindeki parlaklık da buna yoruluyordu. İşte bu yüzden de kedi gözü simgeleri taşıyordu herkes yanında. Bunun onları kötülüklerden koruyacağı düşünülüyordu. Ancak Orta Çağ'a gelindiğinde Avrupa'da durum değişti. 1200'lü yıllarda dönemin Papa'sı kara kedileri şeytan ilan etti. İşte uğursuzluk inancı da böylece başlamış oldu. İnsanlar onların yanından geçtiklerinde bile korkmaya başladı. Gemiye kara kedi binerse yolculuk bile yapmaz oldu denizciler. Yıllar geçtikçe olayın boyutu daha da büyüdü. Kara kedilerin kılık değiştiren cadılar olduğuna inanıldı. Onları besleyenlere de cadı denildi. Bu yüzden de cadı olduğu düşünülen kadınların yanı sıra kedileri de onlarla birlikte yakılmaya başlandı. Ama ne oldu? Kediler ölünce fareler çoğaldı. Bu da Avrupa'ya o meşhur veba salgınını getirdi.
Her neslin zevki farklı. Kimi sağlıklı yaşama kimi evcil hayvanlarına harcıyor... Doğduğunuz yıl tüketim alışkanlıklarınızı da belirliyor!Y Kuşağı için her şey sağlık1982 - 2000 arası doğanlardan oluşuyor bu nesil. Artık en küçükleri bile iş gücünün parçası. En önemli özellikleri sağlıklı yaşama olan düşkünlükleri. Bu yüzden de en büyük gider kalemi bu alan. Sağlıklı, organik yiyeceklerden yoga pantolonlarına, vitaminlerden, fitness takip cihazlarına bu nesle "sağlık" adına ne versen yok satıyor. Bu neslin bir özelliği de paylaşmayı sevmeleri. İşte bu yüzden de evlerini turistlere açtıkları, aynı yöne gittikleri insanlarla araçlarını paylaştıkları uygulamalar da çok popüler. Yapılan araştırmalara göre yüzde 80’i için deneyimler maddi olarak sahip oldukları ürünlerden daha değerli. Tam olarak para kazanmaya başladıkları yaşta olmamaları da bunda önemli bir etken. Bu nesil yılda ortalama 4.2 kez seyahat ediyor. Daha yaşlı nesillerde bu ortalama 2.9 seyahat.Kendini en az düşünen nesil X1965-1982 arası doğan orta yaş grubu yani X kuşağı bir zamanların aylak nesliydi. Çiçek çocuklar, hippiler hep onlardan çıktı. Diğer yanları ise hep mücadeleciydi. Savaş karşıtı, özgürlük düşkünü gruptu onlar. 68’ler kuşağı diye bilindiler. Şimdi artık hepsi evli, barklı, çocuklu… Önlerinde ödeyecek deste deste faturaları var. Toplam harcamalara bakıldığında, toplumun en fazla harcayan kesimi X kuşağı. Ancak kendileri için değil, çevreleri için harcıyorlar. Satın aldıkları şey ya kendi anne-babaları ya da çocukları için oluyor. Yüzde 82’si ev sahibi… Bu yüzden de eğer bir çılgınlık yapıp da savurganlık yapacaklarsa o aldıkları pahalı şey evleri için oluyor.50’li yaş grubu en çok hayvanları için harcıyor1946 - 1964 arasında doğan "Baby Boomers" artık ana tüketici grubu olmaktan yavaş yavaş çıkıyor. En yaşlısı 70, en genci ise 52 yaşında. 2'nci Dünya Savaşı sonrasına denk gelen dönem olduğu için tüm dünyada doğum oranları inanılmaz artmıştı o yıllarda. Sadece bu yıllar arasında doğan 76 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. Bu yüzden de yıllar boyunca satıcılar hep onları hedef alan kampanyalar yapıp, onlar için ürünler ürettiler. Önümüzdeki yıllarda bu alanda büyük değişim göreceğimiz kesin. Yaşlarının artmasıyla artık ana harcama alanları sağlık sektörü oluyor. Ama yine de hâlâ en ciddi mal varlığı olan kesim kendileri… ABD’deki harcanabilir net gelirin yüzde 70’i onların elinde. En çok harcamayı evcil hayvanları için yapıyorlar. Her yıl satılan yeni otomobillerin 3’te 2’sini, bilgisayarların yarısını, sinema biletlerinin 3’te birini onlar alıyor.Dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesmi, toplam gelirin de yüzde 99’una sahip...En zenginler daha da fazla şarap satın alacakSivil toplum kuruluşu Oxfam’a göre dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimi toplam gelirin yüzde 99’una sahip. Acımasız ama gerçek... Kaymak tabaka deniyor onlar için. Yaşları fark etmiyor. O tabakadaki herkes benzer lüks tüketimler yapıyor. Şampanyalar geliyor, havyarlar gidiyor… Ekonomik kriz falan fark etmiyor. Lüks otomobil, yat ya da özel jetlere yapılan harcama değişmiyor. Bu kesimin harcama yaptığı bir diğer alansa şarap. İşte önümüzdeki dönemde bu tüketimin ve pazarın daha da büyümesi bekleniyor. Ancak bu zengin kesimin harcamalarının azaldığı bir alan da var: Koleksiyonculuk. Bu "kaymak tabakanın" sanat eserleri ve mücevhere yaptığı yatırımın oranı şu anda yüzde 10. Fakat önümüzdeki yıllarda bu oranın giderek azalması bekleniyor.Çocuksuz çiftler bağışa yönelecekAraştırmalarda bahsi geçen bir diğer grup ise çocuksuz yaşayan ve her ikisi de çalışan çiftler. Özellikle 1980’lerde doğan şehirli genç profesyonellerden bahsediyoruz. Bol bol alışveriş yapıp güzel bir hayat yaşıyorlar. Çoğu çoktan ikinci evlerini satın aldı bile. Çok daha para harcadıkları, savurgan tatiller yapıyorlar. Lüks hobilere sahipler. Düzenli olarak spa’ya, masaja gidiyorlar. Yaşları artıkça hobilerinin değişmesi bekleniyor. Uzmanların tahminlerine göre bu kesimin lüks harcamaları kısıp, derneklere bağış yapmaya yönelmesi olası. Her geçen yıl bu oranın daha da artması bekleniyor. Peki, tüm bu parayı nereden mi buluyorlar? ABD’de yapılan bir araştırmaya göre bir çocuk büyütmek en az 750 bin liraya mal oluyor.