Birleşmiş Milletler 22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle bir rapor yayımladı. 1.4 milyar insan temiz su kaynaklarından yoksun. Türkiye de riskli ülkelerden biri!Kaynaklar kısıtlı. Ama nüfus çoğaldıkça suya olan ihtiyaç da giderek artıyor. Her 3 kişiden 2’si yılda en az bir kez suya erişiminin kesildiği yerlerde yaşıyor. Üstelik talep 2030’da bugüne oranla yüzde 50 daha da artacak. Küresel ısınma birçok yerde kuraklığa neden oldu. Üstelik biz de kaynakları yabana atılmayacak bir hızla kurutuyoruz. Temiz suya erişimin önemini anlatmaya sayfalar yetmez. Her yıl 800 bin kişi içtikleri su kirli olduğu için ya da ellerini temiz suyla yıkayamadıkları için hayatını kaybediyor. Yaşadığımız dünyada telefonu olanların sayısı tuvalete erişimi olanlardan daha fazla. 4.7 milyar insan cep telefonu kullanıyor. Ama 2.4 milyar insanın tuvaleti yok. Özellikle Hindistan’da durum içler acısı. Geçen ay tek roketle uzaya 104 uydu gönderip rekor kırdılar mesela. Ama 1.34 milyarlık nüfusun yarısının evinde tuvalet bulunmuyor. Bu kaba hesapla 670 milyon insan demek. Türkiye nüfusunun 8 katından da fazla.Türkiye de riskli ülkeler arasında!Birleşmiş Milletler’in yeni raporu korkutucu. Buna göre 1.4 milyar insanın temiz su kaynaklarından yoksun. Üstelik varolan kaynaklar da büyük tehlike altında. BM’ye göre bundan sadece 23 yıl sonra 33 ülke kuraklık ve su sıkıntısı yaşıyor olacak. O ülkelerden biri de Türkiye. Listede 27’nci sıradayız. Aslında şu anda da durumumuz pek parlak değil. Bir ülkenin su fakiri sayılması için yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin metreküpün altında olması gerek. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü‘nün verilerine göre bizde bu rakam şu anda yıllık bin 519 metreküp. 2030’da ise nüfus artacağı için bunun bin 120 metreküpe düşeceği tahmin ediliyor. Yani bizim de su fakiri sayılacağımız günler epey yakın.200 milyon iklim mültecisi olabilir!Yaşam için bu denli önemli bir madde, böyle az olunca dengeler bozuluyor haliyle. Son yıllarda kuraklık nedeniyle çok büyük nüfus hareketleri yaşanıyor. İsmi bile konulmuş. Şu an Google’a yazıldığında çok az sonuç çıkıyor. Ama maalesef ‘çevresel mülteciler’ ya da daha sık kullanılan tabiriyle ‘iklim mültecileri’ söylemini önümüzdeki yıllarda daha fazla duyacağız. Görünmez fakat küresel bir sorun aslında. Milyonlarca insan iklim nedeniyle yer değiştiriyor. 1988’de yapılan ilk araştırmada sayıları 10 milyon olarak hesaplanmıştı. 2050’de ise 150-200 milyon kişi olacakları tahmin ediliyor. Statüleri konusunda ise herhangi bir düzenleme henüz yok.Çare Stephen Hawking’in fikrinde...Peki, ne yapacağız? Onlarca sivil toplum kuruluşu su sorununu çözmek için çabalıyor. Ama yeterli değil. Bizim kaynaklarımızı daha doğru ve dikkatli kullanmamız gerek. Çağımızın dehası, 75 yaşındaki İngiliz fizikçi Stephen Hawking ise farklı bir teori geliştirmiş. Geçen aylarda Guardian Gazetesi’ne yazdığı makalede detaylı olarak anlatıyor. Yaşadığımız günleri “İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemi” olarak niteliyor. Neticede gezegeni mahvedecek teknolojimiz var. Ama ondan kaçacak bilime henüz sahip değiliz. Bu yüzden de Hawking’e göre elimizdekinin değerini bilip, hep beraber onu korumalıyız. Önerisi net: Uluslar içindeki ve arasındaki sınırları kaldırmalıyız. Çünkü bu düzen kaynakların belirli bir grubun elinde toplanmasına neden oluyor. Fakat yaşadığımız dönem bunu kaldırabilecek gibi değil. Aksine paylaşmayı daha da iyi bir biçimde öğrenmeliyiz. Çıkabilecek büyük su savaşlarının ancak bu şekilde önüne geçebiliriz.
Kadınlar olarak güzellik hep önceliğimiz. Ama bir süredir bu konudaki ‘takıntılar’ daha da arttı. Öyle ki artık bir kadın ömrü boyunca güzelleşmek uğruna 300 bin liradan fazla para harcıyor.Son zamanlarda kadınlar arasında makyaj çılgınlığı aldı başını gidiyor. Herkes farklı farklı makyaj bloggerlarının hayranı. Durmadan arkadaşlar arasında videolar paylaşılıyor, o bloggerların tanıttığı ürünler kapışılıyor. Hatta kozmetik ürünler satan mağazaların indirimleri artık ünlü kıyafet zincirleri kadar heyecanla bekleniyor.Her yıl ortalama yüzde 10 büyüyor kozmetik sektörü. Şu an hacmi Türkiye’de 8 milyar, dünyada ise 1.67 trilyon lira. 2020’de ise dünya pazarının 2.45 trilyon lira seviyesine çıkması bekleniyor. Yapılan son araştırmalara göre yeni nesil kadınlar güzellik uğruna rekor seviyede harcama yapıyor.Jennifer Aniston abarttı mı?Geçen hafta gazetelere yansıyan örnek ABD’den geldi. 48 yaşındaki ünlü oyuncu Jennifer Aniston’ın piyasada geçirdiği 17 yılda, güzelliğini korumak uğruna 5.5 milyon lira harcadığı iddia edildi. Bu rakama ufak tefek estetik müdahaleler, spor, diyet, kuaför masrafları gibi hemen her şey dahildi.Ancak yine de rakam günde yaklaşık 890 liraya denk geliyordu. Haliyle herkesi şaşırttı. Aniston mı çok abarttı yoksa racon bu mu diye sordurttu.Fakat bu konudaki araştırmalar Aniston’ı destekliyor. Zira koskoca Hollywood yıldızı kadar olmasa da, sıradan bir kadın da konu güzellik olunca kesenin ağzını epey açıyor.Güzellik uğruna 315 bin lira...Son araştırma İngiltere’den... Buna göre bir kadın hayatı boyunca güzellik uğruna 70 bin sterlin yani yaklaşık 315 bin lira harcıyor. Kaba hesapla bu yılda 6 bin, ayda 500 lira demek... Bu rakam gözünüze çok gelmesin. Maalesef doğru. Spor merkezi üyeliğinden maniküre hesaplandığında birçoğumuz için masraf bunun bile üzerine çıkıyordur aslında. Ama araştırmaya göre güzellik dendi mi harcamalarda yüzümüz ön planda. Tüm harcamanın yarısını yani 150 bin lirayı aldığımız yüz bakım ürünleri ve makyaj malzemeleri oluşturuyor.En sıradan günde 16 farklı ürün!ABD’de yapılan bir başka araştırma ise detayları ortaya koyuyor. Buna göre bir kadın nemlendirici için 180 lirayı, doğru yüz serumu için 165 lirayı gözden çıkarmaya hazır. Üstelik sıradan bir günde bile kremlerden, fondötene, allıktan, rimele yüzümüze 16 farklı ürün uyguluyoruz. Bunun için de her gün ortalama 10 dakika harcıyoruz. Bu ürünlerin maliyetleri hesaplandığında da tablo ilginç... Buna göre bir kadının yüzü için kullandığı ürünlerin masrafı 30 lira.Sosyal medya algılarımızı değiştirdiPeki, güzelleşme uğruna neden bu denli para harcıyoruz? Aslında bu konuda da birçok uzman yorumu var. Birçoğu artan sosyal medya kullanımına dikkat çekiyor. Sürekli fotoğraf paylaşmak insanlarda ister istemez “güzel olmalıyım” hissi yaratıyor. Filtreler yetmeyince de çareyi kendine müdahale etmekte buluyor. Öyle ki son araştırmalara göre her 4 kadından biri genç görünmek için estetik müdahalelere sıcak bakıyor. Hatta ABD’de estetik operasyon pazarı rekor üstüne rekor kırıyor. Geçen yıl botoks ve dudak dolgusu uygulamaları yüzde 10 artmış. Pazar ise 15 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekora imza atmış durumda.Bir ayda en çok neye para harcıyoruz?Yüz: 240 liraAnti-aging ürünler: 45-90 liraMakyaj: 58,5 liraSpor salonu üyeliği: 35 liraFitness için telefon uygulamaları: 14 lira
Vogue Arabia bir süredir internet sitesi olarak hizmet veriyordu. Bir nevi deneme yapılıyordu. Sonunda o sembolik adım atıldı. Dergi basıldı. Üstelik derginin ilk sayısının kapağında da Filistin asıllı dünyaca ünlü model Gigi Hadid vardı. Haliyle büyük ses getirdi. Üstelik derginin bu denli konuşulmasının bir nedeni de genel yayın yönetmeniydi. Çünkü derginin başına Ortdoğu’nun stil ikonu olarak bilinen Suudi Kraliyet ailesinin gelinlerinden Prenses Deena Aljuhani Abdülaziz getirilmişti. Yıllardır uzun etek ve elbiseleri modern çizgilerle yorumlayarak Arap kadını algısını yıkan bir isimdi kendisi. Moda haftalarını en ön sıradan takip ediyordu. Hatta birçok ünlü modaevi ona özel tasarımlar yapıyordu.Stil sahibi Müslüman nüfus artıyorDerginin çıkışının önemi büyük. Ama sadece derginin dilini ve bölgesini çeşitlendirmesi olarak düşünmemek lazım... Ortadoğu'nun giderek artan etkinliğini tüm dünyaya göstermede de payı var. Genel Yayın Yönetmeni Abdülaziz'e göre dergi bir nevi Ortadoğu kadınının sesi olacak. Zira nüfusu da tüketim gücü de giderek artan bir kesimden bahsediyoruz. Artık hem sesleri daha çok duyuluyor, hem de giyim kuşamlarına daha çok dikkat ediyorlar. Özellikle de gençler kendilerini birey olarak ortaya çıkarmak için modaya yöneliyor. Muhafazakâr kıyafetleri en trend, en pahalı parçalarla yeniden yorumluyorlar. Hal böyle olunca da bu kalabalık kesime hitap etmek isteyen markalar arasındaki rekabet kızışıyor.Moda tutkusu kontrolsüz büyüyorDerginin çıkışını da bu pay kapma yarışında bir hamle olarak değerlendirmek mümkün. Çünkü son yıllarda yapılan araştırmaların da, geleceğe dönük öngörülerin de vardığı net bir sonuç var. Tüm dünyada Müslüman nüfusun tüketimi her geçen gün artıyor. Fortune Dergisi'nin yaptığı araştırmaya göre 2013'te Müslümanlar kıyafet ve ayakkabıya 266 milyar dolar harcamış. 2019'da rakamın 484 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.Dubai ve Tahran'ın moda haftası varBu denli büyük bir alım gücü olunca, birbirinden ünlü markalar da ürünleriyle artık doğrudan Müslüman kadınları hedef alıyor. Dubai'de ve Tahran'da düzenlenen moda haftaları büyük ilgiyle karşılanıyor. DKNY, Mango, Oscar de la Renta, Tommy Hilfiger gibi markalar özellikle ramazan ayında türbanlı tasarımlarını Ortadoğu'daki mağazalarında beğeniye sunmuştu. İtalyan lüks moda evi Dolce&Gabbana'nın geçen yıl yarışa girişi de büyük yankı uyandırdı. Ünlü marka 2016 İlkbahar/yaz koleksiyonuna türban ve çarşaf modellerini de dahil etti. Üstelik bu koleksiyonunu sadece Ortadoğu'da değil, Londra ve Paris'te de satışa sundu.Sosyal medyada Arap moda ikonu doluModa tutkusunun boyutunu görmek için sosyal medyaya bakmak da yeterli. Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Arabian Marketer Dergisi'ne göre Ortadoğu, ABD'den sonra sosyal medyada en çok zaman geçiren halka sahip. Üstelik çoğu paylaşım, moda ve güzellik konularıyla ilgili. İnternette yüzlerce moda ikonu ve blogger var. YouTube'da en çok içerik üreten de Ortadoğu'da yaşayanlar. Özellikle makyaj videolarında sayı milyonlarla ifade ediliyor. Sadece YouTube da değil. Instagram'daki bazı Arap kökenli makyaj bloggerlarının 20 milyona yakın takipçisi var. Birçok marka onların gönderilerinde ürünlerini kullanması için birbiriyle yarışıyor. Çünkü kozmetik markalarının da en hızlı büyüyen pazarları Ortadoğu ülkelerinde…
İnsanoğlunun yıllardır büyük tutkusu uzay... Son günlerde ise nefes kesen gelişmeler oldu bilim dünyasında. Kimi uzaylılardan ilk mesajı aldık dedi, kimi yerleşecek yeni gezegenler keşfetti. Bir gelişme ise herkesin aklını uçurdu. Ay’a turistik seyahat artık mümkün!nümüzdeki yaz herhangi bir yere erken rezervasyon yapmayın. Bu kez çılgın bir plan var. Hazırlayın bavulları. Ay’a gidiyoruz! Hayal değil. Amerikan SpaceX şirketi geçen hafta yaptı duyuruyu. 2018’de iki kişiyi ‘turist gibi’ Ay’a götürecekler. Kapsülden inmek şimdilik yok. Ay’ın etrafında tur atıp dönülecek. Ama Dünya’dan da derdi tasasından da tam 400 bin kilometre uzaklaşmış olacaklar. Yolculuk toplam bir hafta sürecek. İsimleri açıklanmıyor. Ama o şanslı iki kişi şimdiden bu seyahat için 35 milyon dolar ödedi."SpaceX şirketi 2018’de iki kişiyi ‘turist gibi’Ay’a götürecek"SpaceX’in sahibi ABD’li girişimci Elon Musk yıllardır bunun hayalini kuruyor. Ay’a en son 1972’de Apollo 17 ile emekli astronot Eugene Cernan gitmişti. 45 yıl aradan sonra insanlık tarihi için büyük bir adım olacak. Şimdilik sadece zengin, küçük bir gruba hitap etse de ileride fiyatların düşeceği kesin.Bu nedenle de talebin çok daha artacağı tahmin ediliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırma uzay turizmi pazarının birkaç yıl gibi kısa süre içinde 30 milyar dolara ulaşacağını ortaya koyuyor. Potansiyelin bu denli büyük olduğunu gören şirketler için de yarış uzun süredir kızışmış durumda.7 yeni gezegen ne anlama geliyor?Uzayın derinliklerindeki tek gelişme bu değil. NASA geçen hafta 39 ışık yılı uzakta, bir yıldız etrafında dönen 7 gezegen keşfetti. Bugüne kadar binlerce gezegen bulundu. Ancak bu keşif önemli zira bu gezegenler Dünya ile benzer boyut ve kütlede. Üstelik gezegenlerin üçünün kendi yıldızlarına uzaklığı, sıvı halde su bulunabilecek derecede olmalarını sağlıyor. Su, yaşam olma ihtimalini de beraberinde getiriyor. Bu da uzayda bizim dışımızdaki yaşamları keşfetme yolunda tarihi bir adım olarak niteleniyor.Angelina Jolie bile bekleme listesindeİngiliz Richard Branson’ın sahibi olduğu Virgin Galactic uzay turizmi için ilk lisans alan şirket. SpaceShipTwo roketi geçen hafta 3’üncü testini de başarıyla tamamladı. Branson ihtiyaca göre 8-15 test sonra seyahatlerin başlayacağını söylüyor. SpaceX’inki gibi değil... Roket yeryüzünden sadece 100 kilometre yükselecek. Ama yolcular dışarı çıkıp, yerçekimsiz ortamı deneyimleme imkanı bulacak. Biletler 250 bin dolar. Aynı anda 6 yolcu taşınabiliyor. Ama şimdiden bekleyenlerin listesi binlerle ifade ediliyor. Angelina Jolie, Brad Pitt, Leonardo DiCaprio ve Ashton Kucher gibi birbirinden ünlü isimler o listede. Branson’ın en büyük rakipleri ise Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ile Microsoft’un ortağı Paul Allen. Bezos, Blue Origin roketi ile 2018’de seyahata başlama iddiasında. Rusya 2019, İngiltere 2020, Çin ise 2025’de ilk turistlerini uzaya taşımak için bütçeden milyonlarca doları bu araştırmaya ayırıyor.Atmosferleri varsa yaşam da olabilirŞimdilik bu gezegenlere gitme ve daha detaylı inceleme yapma şansımız yok. Elimizde olan en teknolojik roketle bile yüzbinlerce yıl seyahat edilmesi gerek. Bu nedenle de şu anda uzaktan inceleme yapmakla yetineceğiz. En önemli olan şey bu gezegenlerin bir atmosferinin olup olmadığı.Çünkü eğer atmosferleri varsa, bu suyun da olabileceği anlamına geliyor. Bu da canlı yaşamına olanak sağlayabilir.Uzaylılar bağlantı mı kuracak?Son günlerde uzaydan tespit edilen radyo dalgalarının sayısı giderek artıyor. Birkaç ay önce 10 sinyal saptanmıştı. Geçen hafta da güneş benzeri bir yıldızdan 6 yeni radyo sinyali ulaştı dünyaya. Tam 3 milyar ışık yılı uzaktan gelen bu dalgalar bilim dünyasını heyecanlandırdı. Bu patlamalar çarpışma gibi tek seferlik bir olay değildi. Aksine tekrar eden sesler geliyordu. Bilim insanlarına göre patlamaların kaynağı büyük ihtimalle genç bir nötron yıldızı. Bazı araştırmacılar bambaşka görüşte. Bu dalgaların uzaylılardan mesaj olduğunu savunanlar heyecanı iyiden iyiye artırıyor.
Hep mükemmel erkeği aradık. Araştırmaya göre meğer mükemmelden çok azına tamah ediyormuşuz…Belki başta sadece tanışalım, takılalım amacıyla başladı. Ama online çöpçatanlık siteleri artık hayatımızın tam ortasında. Sadece tek gecelik ilişkiler için değil, gerçekten ciddi amaçlı da kullanılıyor. 2012'de hayatımıza giren Tinder'dan tanışıp aşık olanların hatta evlenenlerin sayısı hayli fazla. ABD'de eHarmony.com internet sitesinin yaptığı araştırmaya göre 40 milyon kişi yani nüfusun yaklaşık yüzde 12'si bir şekilde bu online siteleri ya da uygulamaları kullanıyor. Evli ya da ciddi bir ilişki yaşayan her 5 kişiden biri online ortamda tanışmış. Sayısı sürekli artan uygulamalarla artık bu sitelere üye olmak da bununla ilgili konuşmak da tabu olmaktan çıktı. Ancak yapılan son araştırmalara göre bunun da yol açtığı bir şey var: Kriterlerimizi düşürmek!İnternetten aramak beklentiyi azalttıZaytung'un meşhur bir esprisi var: "30'uncu doğum gününü kutlayan D.Y, evlenecek adam kriterlerinden son olarak "kel olmasın"ı da elediğini açıkladı... "Avustralya'nın Queensland Üniversitesi'nin yaptığı araştırma da bunu söylüyor. Ama yaşa değil, değişen şartlara bağlıyor bu vazgeçişleri. 18-80 yaş arası 42 bine yakın kişinin bilgilerini incelemişler araştırma için. İnsanlar online sitelere ve uygulamalara kayıt olurken bir ilişkiden neler beklediğini söylemiş, sonunda kimlerle randevuya çıkmış karşılaştırmışlar. Sonuçlara göre fark büyük...Sadece yüzde 1 'Bay Mükemmel'i bulmuşSiteye üye olurken insanlara 7 kriter konusundaki beklentileri sorulmuş: Saç rengi, göz rengi, vücut tipi, eğitim, kişilik, siyasi görüş ve din. Ardından da üyelerin birbirleriyle mesajlaşmaları incelenmiş. Buna göre bu mesajların yüzde 65'i kriterleri birbirine hiç uymayan ya da en fazla bir kriteri uyuşan kişiler arasında. Kriterleri birbirine tutanların mesajlaşma oranı ise sadece yüzde 1. Yine aynı araştırmaya göre erkekler kadınlara kıyasla daha az seçici... Bu da birçok insanın mükemmele değil, 'kabul edilebilir' partnere tamah ettiğini ortaya koyuyor. Nedenlerini de detaylandırmış araştırmacılar. Başta umutsuzluk hissi geliyor. Yıllarca aşkta aradığını bulamayıp online sitelere başvurmak zorunda kalanlar, ortalama bir partnere tamam diyebiliyor. Mükemmeli bulamayacaklarını artık anlamış oluyorlar. Çöpçatanlığın geleceği noktaOnline çöpçatanlık sitelerine olan talep her geçen gün artıyor. Bundan yararlanıp dolandıranlar bile var. İngiltere'de 4 bine yakın kişi aşkı bulacak zannederken 175 bin lira dolandırılmış. Gelecekle ilgili öngörüler ise iyiden iyiye ürkütücü. Tinder'ın araştırmasına göre ileride 'artırılmış gerçekliği' hayatımızın bu alanında da göreceğiz. Telefonumuzu bir kişiye doğru tutarak onun bekar olup olmadığını görebileceğiz.
Bekarların Sevgililer Günü‘nde eve tıkılıp depresyona girdiği zamanlar sona erdi. Artık 14 Şubat bekarların da günü. Hatta o kadar çok alışveriş yapıyorlar ki pazarlama taktiklerini bile değiştirmiş durumdalar.Son yıllarda Sevgililer Günü‘nü ‘kutlama’ şekilleri fazlasıyla değişti. Artık o gün sadece çiftlerin günü değil. Bekarların da ‘sevgilerini gösterdikleri’ bir tatile dönüştü. Öyle ki Noel, okulların açılışı ve Anneler Günü‘nden sonra, en fazla harcama artık Sevgililer Günü‘nde yapılıyor. Arama motoru Bing’in araştırmasına göre geçen yıl rekor kırılarak 19.7 milyar dolar yani yaklaşık 73 milyar liralık alışveriş yapıldı. Bir kişi ortalama 136.6 dolar yani 503 lira harcadı. Üstelik alışveriş yapanların yarısı bekar.Bekarlar kendini şımartıyor14 Şubat’ta bekar kadınlar ortalama 40 dolar (147 TL), erkekler ise 71 dolar (261 TL) harcamış bugüne kadar. Bekar kadınlar özellikle de kendileri için alışveriş yapıyor 14 Şubat’ta. Bir nevi kendini şımartma günü olarak kabul ediliyor Sevgililer Günü. İster mücevher alınsın, ister son moda bir kıyafet... Ya da belki güzel bir masaj salonundan çok özel bir paket. Fark etmez...Elite Daily internet sitesinin anketine göre bekar her 10 kadından 3’ü o gün, kendileri için bir şeyler alıyor.Geçen yıl Sevgililer Günü‘nde 73 milyarlık alışveriş yapıldıYeni sevgilimiz hayvanlarAraştırmalarda dikkat çeken bir ayrıntı daha var. Son dönemde canımız ciğerimiz hayvanlarımıza olan aşkımız da artmış. Hal böyle olunca 14 Şubat da onlar için sevgimizi gösterdiğimiz bir güne dönüşmüş. Geçen yılki Sevgililer Günü‘nde hediyelerin yüzde 19’u evcil hayvanlara alınmış.Yüzde 19 deyip geçmemek lazım, bu tam 681 milyon dolarlık bir pazar olmuş durumda. Bu yüzden pazarlamacılar da bu alanı görüp ona oynamaya başlamış. İnternet bol bol evcil hayvan hediyesi reklamıyla dolu.En çok ne hediye ediliyor?- Çikolata/şekerleme yüzde 50- Kart yüzde 48- Dışarıda bir gece yüzde 38- Çiçek yüzde 36- Mücevher yüzde 20Sevgiliye ne kadar harcıyoruz?- Sevgiliye 360 TL- İş arkadaşına 200 TL- Aileye 185 TL- Öğretmene 130 TL- Arkadaşlara 130 TLEski sevgiliye hamam böceği!Peki, ille de kendimize ya da evcil hayvanımıza mı hediye alacağız? Tabii ki de hayır. Eski sevgiliye hediye almak isteyenlere de naçizane birkaç önerim var. Örneğin ABD’deki Bronx Hayvanat Bahçesi şahane bir uygulama başlattı. 10 dolarlık bağış karşılığında bir hamam böceğine eski sevgilinizin adını verebiliyorsunuz. Hayvanat bahçesi daha sonra istediğiniz adrese bu ismin yer aldığı bir sertifika yolluyor. Yanına çikolata da eklemek isterseniz fiyat artıyor. 35 ve 50 dolardan satılan bu farklı seçenekler şimdiden tükenmiş bile. İnternette uzun süredir popüler olan bir başka hediye ise ‘sim bombası‘. 5-9 dolar gibi cüzi ücretlere satılıyor. Yazacağınız küçük bir notun ardından zarf ağzına kadar parlak simle dolduruluyor. Karşı taraf açtığı anda evin her yerine yayılan o simleri temizlerken çok mutlu olmayacağı kesin. Başka hediye fikirleri de var. Boş idrar torbası ya da eziyet olsun diye Justin Bieberlı duş perdesi yollama seçenekleri de bulunuyor.
İnsanlar konuşa konuşa anlaşır demiş atalarımız. Ama son günlerde "bazı" konuları pek de konuşamaz hale geldik. Özellikle de iş siyasete gelince... Herkesin siyah ya da beyaz kadar keskin görüşleri var. Gride buluşmak imkânsız. İster kendini anlatmaya çalış, istersen de kanıt sun önüne... Değişmiyor. ABD'li biliminsanları oturmuş siyaset konusunda niye bu kadar tutkulu ve inatçı olduğumuzun nedenini araştırmış. Üstelik o ekipteki isimlerden biri de ünlü nörolog, yazar ve filozof Sam Harris.Siyaset tabu ama Einstein'ın ahmaklığına ikna olan varKendilerini liberal olarak tanımlayan 40 yetişkinle yapılan araştırma, geçen ay Scientific Reports'ta yayınlandı. Örneğin, "kürtaj yasal olmalı" gibi, bu kişilerin görüşlerine uyan bir fikrin, neden yanlış olduğuna dair karşı kanıtlar sunuldu. Bu sırada bir yandan da beyinleri tarandı. Bu görüşler okutulduğu sırada, beyinde duyguları düzenleyen bölgelerin harekete geçtiği fark edildi. Olay "multivitamin almak sağlığa iyi gelir" gibi siyasi olmayan görüşlerle tekrarlandığında ise beyinde böyle bir hareketin olmadığı, insanların çok daha kolay ikna edilebildiği görüldü. Öyle ki sunulan bilgilerle insanların siyasi görüşleri değiştirilemezken, birçok kişi Einstein'ın ahmağın teki olduğuna bile ikna edilebilmiş.Görüşlerimizi benliğimizin parçası haline getiriyoruzAraştırmanın sonucu ilginç... Buna göre beynin bu kadar farklı hareket etmesinin önemli bir nedeni var. Araştırmacılar siyasi görüşlerimizi varoluşsal olarak algıladığımızı söylüyor. Yani bu görüşleri kendi benliğimizin önemli bir parçası haline getirmiş durumdayız. Beyinde tehlike anında kendi varlığını korumak için harekete geçen bölgelerle, siyasi görüşler sorgulandığında çalışan yerler aynı. Çünkü aslında siyaseti de kimliğimizin bir parçası haline getiriyoruz ve her anımızı siyasi görüşlerimize göre şekillendiriyoruz. Nasıl sosyalleştiğimiz, kimlerle vakit geçirmek istediğimiz, insanlarla nasıl bağlar kurduğumuzda görüşlerimiz önemli rol oynuyor. Beyin kendi parçası olarak gördüğü için de, sorgulandığında korumaya geçiyor. Hatta çok sorgulanır ve zorlanırsa, bizi o konularda eskisinden daha da güçlü bir savunucu haline getiriyor. Beynin benzer tepki verdiği konulardan biri de din. Yani anlayacağınız beynimiz siyaset ve din konusunda aynı derecede katı olabiliyor. Kendinin bir parçası olarak gördüğü için de değişimi, başkalaşım ya da kendinden uzaklaşma olarak görüyor.İkna için değer yargılarına hitap edilmeliAraştırmanın önemi büyük. Artık insanların siyasi görüşleri konusunda "iletişim" kurmak da kolaylaşacak. Peki, siyasi görüşü değiştirmek için hiç yol yok mu? ABD'deki Emory Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, birinin siyasi fikrini değiştirmek için karşıt kanıtlar sunmak yeterli değil. Çünkü zıt görüşlü kişiler aynı cümleyi okuyup bambaşka şeyler anlıyor. Yapılması gereken şu: İkna etmek için karşınızdaki kişinin duygularını harekete geçirmeyecek yorumlar yapın. Sunduğunuz argüman iki şeye sahip olmalı. Siyasi görüşün temeline inmeli ve bu görüşe neden olan değer yargılarına hitap etmeli. Karşındakinin neye değer verdiğine saygı duymadan yapılan her yorum, olumsuz algılanmaya mahkûm.
Trump dönemi resmen başladı. Bakın yeni dönemde hem ABD'de hem de dünyada neler değişecek.Maaş almayacakABD'de başkan olan ismin yıllık 400 bin dolar maaşı var. Trump bu maaştan feragat etti. Ancak yasalara göre başkanlar para almak zorunda. Bu nedenle de sembolik olarak 1 dolar maaş alacak.Piyasaya yeni bir ‘damat’Trump Beyaz Saray'daki en önemli pozisyonlardan biri olan başdanışmanlık görevine damadı Jared Kushner'i getirdi. Özellikle de Ortadoğu ve ticaret politikalarında artık ona kızı Ivanka'nın 36 yaşındaki eşi danışmanlık yapacak. O da Trump gibi bu görevi için maaş almayacak.Kabine hem zengin hem zekiTrump tarihin en zengin kabinesini oluşturdu. Servetlerinin toplamı 14 milyar dolar. Eski Başkan George Bush’un kabinesinin 50 katı… Bu rakam 39 ülkenin milli gelirinden daha fazla… Üstelik attığı bir Tweet’e göre Trump tarihin en yüksek IQ’lu kabinesine de sahip.Doğum kontrolü zorlaşacakObama'nın 8 yıllık görev süresi boyunca en büyük icraatlarının başında sağlık reformu geliyordu. Obamacare ile tüm ülkeyi genel sağlık sigortası kapsamına aldı. Trump Obamacare'i çöpe atacağını söylüyor. Bunun da ülkedeki etkisi çok büyük olacak. Doğum kontrol ürünleri bile paralı olacak. Sosyal medyada büyük tepki var.Bol tweetli günler bizi bekliyorObama açtığı POTUS hesabıyla Twitter’da bugüne kadar 350’ye yakın tweet atmıştı. Trump’ın tweetlerinin sayısı ise şimdiden 34 bini geçti. Başkanlığı döneminde de sosyal medyada aktif olacağı aşikâr. Ama kriz anlarında birinin onu Twitter’dan uzak tutması lazım. Zira dilin kemiği yok ama klavyenin sınırı hiç yok…Ve Melania Trump...Önümüzdeki 4 yıl boyunca her seyahatte, her toplantıda gözlerimiz yeni First Lady’i arayacak. Trump’ın başkanlığı döneminde her giydiğiyle, her görüntüsüyle çok konuşulacağı kesin. Tom Ford gibi bazı tasarımcılar şimdiden Trump nedeniyle eşi Melania’ya da tavır almış durumda. Ama birçoğu da onu giydirmek için sıraya girdi.Nükleer kodlar artık ondaFilmlerde nükleer bombayı fırlatacak o kırmızı düğmenin gücü artık resmen Trump'ın elinde. Nükleer silahları çalıştıracak kodlar yemin töreni sonrası yeni başkana teslim edildi. Artık bir felaketle sonuçlanabilecek nükleer bir saldırının emrini verme yetkisi sadece iki dudağının arasında.İklim değişikliğine inanmıyorABD'nin yeni başkanı küresel ısınmanın ‘uydurmaca’ olduğunu düşünüyor. Bu nedenle de bu yöndeki tüm çalışmaları ve harcamaları durduracak. Obama ise önlemini aldı. Trump göreve gelmeden birkaç gün önce küresel ısınmayla mücadele için 500 milyon dolar bağışladı.Rusya sahneye dönüyorTrump'a göre NATO'nun modası geçti, Merkel mülteciler konusunda yanlış politika izliyor, AB’den kopuşların devamı yakın... Anlayacağınız Obama’dan neredeyse 180 derece farklı görüşlere sahip. Farklardan biri de Rusya konusunda… Obama ve Putin arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Ama Trump ve Putin o kadar yakın ki, Obama yönetimi Rusya’yı Trump lehine başkanlık seçimlerine siber saldırı yapmakla bile suçluyor.