ABD Başkanı Trump’ın ticaret savaşlarını başlatması piyasalarda tansiyonu yükseltti. Fed sonrası LIBOR faizinin artmasıyla Türkiye’nin fonlama maliyeti de çıkışa geçti. Gerilim büyümezse dolar/TL’de sırasıyla 3.94, 3.91 ve 3.88 seviyeleri görülebilirABD’nin en büyük ticaret partneri Türkiye mi? Olsa olsa bu sorunun cevabı; tabii ki değil, Çin ne güne duruyor derdik. Ancak Trump’ın uluslararası ticarete dair yaptıkları en fazla TL’yi vurmuşa benziyor. Trump’ın çelik ve alüminyuma ithalatına vergi koyması ile başlayan “ticaret savaşları” söylemi, Çin’e yönelik 60 milyar dolara ulaşacak ek bir vergi koymasıyla gündeme daha da fazla oturmuş oldu.Bu vergilerin bizi ne kadar etkileyeceği tartışması bir yana bizi en fazla ilgilendiren konu, geçtiğimiz Cuma günü Uzakdoğu’da dolar/TL kurunun 4.0367 seviyesini test etmesi olsa gerek. Uzakdoğu’da likiditenin az olduğu, bizim piyasalarımızın kapalı olduğu saatlerde bu seviyeler görülmüş. Piyasa açıldıktan sonra dolar/TL 3.96’ının bir “çıt” altına gelse de günün sonunda 3.99 test edildi, kapanış 3.9815 seviyesinden oldu. Uzakdoğu’daki piyasalardaki işlemler konuşulduğu kadar da sığ değilmiş. 4.00’ın üzerinde geçen işlem miktarı 250-300 milyon dolara ulaşmış. Bu hiç de söylendiği kadar sığ bir piyasa anlamına gelmiyor. Kurlardaki bu hareketin ardında sadece Trump’ın koyduğu ithalat/gümrük vergilerinin olduğunu söylemek çok da doğru değil. Her ne kadar gelişen ülke para birimleri haftanın son gününde; dolar karşısında değer kaybetmeye başlamış olsa da TL bu süreci son 2-3 haftadır yoğun olarak yaşıyor. Fed, geçen hafta politika faizlerini beklendiği gibi 25 baz puan artırdı. Fed fonlarının maliyeti yüzde 1.50-1.75 bandına yükselse de LIBOR (Türkiye’nin fonlama maliyetinin bazı) faizleri daha da fazla yükseldi. 1 yıllık LIBOR yüzde 2.67’lere kadar yükseldi. Bu da Türkiye’nin “fonlama baz maliyetinin” artması anlamına geliyor. Fed üyelerinin çoğunluğu yılın kalanında 2 faiz artışı olacağı fikrini korurken, 2019 ve 2020’ye dair enflasyon ve faiz artışı beklentileri bir kademe çıktı. Nokta grafikler ve Başkan Jerome Powell’ın açıklamaları yılın bundan sonrasında 3 faiz artışı daha olması olasılığını henüz tam olarak düşürmüş değil. Benim de bu yıl 3.5 faiz artışı (Sonuncusu Aralık’ta olacağı ve etkisinin sınırlı kalacağı varsayımıyla 3.5) yapılacağı tahminimi değiştirmeme gerek kalmadı. Bono/tahvil faizi yeniden yükseldiLIBOR cephesinde bu yükseliş yaşanırken, Türk hazine tahvil/bono piyasasında da faizlerde yükselişler yaşandı. Geçtiğimiz haftanın ilk yarısında görece olarak başarılı sayılabilecek (ancak Hazine’nin planladığından bir “çıt” az borçlandığı) ihalelerden sonra tahvil getirileri içeride düşmüştü. Ancak geçtiğimiz Cuma günü piyasalarda yaşanan gerilim ile birlikte yeniden yükselişe geçti. Asıl çarpıcı yükseliş 2 yıllık gösterge tahvil tarafında gerçekleşti. Yüzde 14.11 ile günlük/günlük kapanış bazında 22 Kasım’daki yüzde 14.24’ten sonraki en yüksek bileşik getiri seviyesi test edildi. Geçtiğimiz Perşembe günü yüzde 12.43’e kadar gerilemiş olan 10 yıllık tahvilin getirisi Cuma günü boşluklu bir açılış sonrasında 12.83’e kadar yükseldi, 12.72’den haftayı kapattı. Bu seviye hafta başındaki 12.92’lik kapanıştan sonraki en yüksek kapanış seviyesi oldu. 10 yıllık tahvilin getirisinde 13.25 seviyesi kritik. Bunun üzerine çıkılacak olursa ilk aşamada 13.60, sonrasında da 14.15 seviyesinin test edilmesi olasılığı artacaktır. Petrol aradan sıyrılıyorGeçtiğimiz hafta açıklanan ABD petrol ve ürün stokları beklenenden az gelince; stoklardaki “şişkinliğin” azaldığı beklentisi petrol fiyatlarını yükseltti. Petrol piyasasındaki aşırı alımdaki “pozisyonlanma” zaten fiyatların aşağı gelmesini ‘istemiyor’.OPEC ve Non-OPEC’in de tercihi fiyatların yukarıda kalmasından yana. (Üreticilerin tercihi bize hiç mi hiç uymuyor. Bizim cari açığa bir yük de artan petrol fiyatlarından geliyor) Bu seviyeler; üretimini her geçen gün artıran Amerikan Kayaç Gazı ve Kayaç Petrolü üreticilerine çok yarıyor. Kuyu sayıları eski rakamlara ulaşmasa da petrol üretim rakamları her geçen gün yeni rekorlar kırıyor.Bu durum bir süre sonra “karteli” rahatsız etmeye başlayabilir. Önceki haftalarda Amerikan petrol üreticileri ile işbirliği zemini bulmaya çalışan OPEC, kayaç petrolü üreticilerinden iyi niyet ve temennilerden başka bir şey duyamadı. Hal böyle olunca kısıntının yükünü çekenler yavaş yavaş mırıldanmaya başlayacaklar, üretim kısıntılarında “istisnalar” görmeye başlayacağız diye düşünüyorum. Brent petrolünde 71.40-50 varil/dolar seviyesi önemli bir seviye. Bu seviye Ocak ayı ortalarından sonra ikinci kez test edilecek gibi görünüyor. Aşılmazsa ilk aşamada 66.75, ardında da 62.50 dolar seviyelerine kadar bir geri çekilme yaşanabilir. Benim beklentim de bu yönde. Eğer 71.50 dolar seviyesi yukarı kırılırsa 75.75 ve 78.25 seviyeleri önemli hedefler olacaktır.Trump’ın hamlelerinden en az zarar görecek olan herhalde petrol fiyatları olacak gibi duruyor.Piyasada sular durulur mu?Geçtiğimiz Cuma günü Uzakdoğu’da görülen 4.0367 seviyesi akıllara ve grafiklere nakşedildi. Her ne kadar bizim piyasalarımız kapalı olduğu saatlerde görülmüş olsa da bu seviyenin bizim piyasalarımızın da açık olduğu saatlerde görülmesi olasılığı yüksek. Tıpkı 6 Ekim Cuma günü 3.6150 kapanan dolar/TL kurunun, 9 Ekim’de 3.7923 görmesi, sonrasında 3.6250 seviyelerinin görülmesi sonrasında Kasım’da yeni zirve görülmesine benzer bir durum yaşanabilir. Yeni zirve görülmese bile bu seviyenin yeniden test edildiğine ve sınırlı da olsa üzerine çıkıldığına şahit olabiliriz. 4.00 seviyesi teknik analiz açısından değil, psikolojik açıdan önemli bir seviye idi. Teknik analiz açısından yukarıdaki ilk direnç seviyesi 4.0740-70. Bu seviyenin bu turda aşılmasını beklemiyorum. Aşılırsa iş dünyasından “Merkez müdahale etsin” sesleri yükselecektir. Ancak bu aşamada tek başına bir Merkez Bankası müdahalesinin anlamlı sonuçlar vereceğini sanmıyorum. Politikacıların da dahil olduğu bir önlemler paketi olmadan tek başına böylesi bir müdahale; ister faiz, ister döviz satışı olsun; kısa vadede ateşin harını alsa da orta vadeye hiç bir katkısı olmayacaktır.Yeni zirve görülmez ve gerilim bir parça azalırsa kurlarda bir düzeltme başlarsa; geçtiğimiz hafta zirvenin görüldüğü varsayımıyla; sırasıyla 3.9475, 3.9150 ve 3.8760-8810 seviyelerinin görülmesi ihtimali var. İlk ikisi belki ama üçüncü seviyenin bu hafta görülebilmesi için ya parite tarafında euronun çok güçlenmesi ya da Fed adına farklı bir iyimserlik gündeme gelmiş olması gerekir.
Küresel piyasalarda gözler Fed’in Çarşamba günkü toplantısına çevrildi. Faiz artışı kesin. Esas merak edilen yılın tamamında 3 kez mi 4 kez mi faiz artışına gidileceğine dair mesajlar. Piyasanın kaderi yeni Fed Başkanı Powell’ın elindeBu hafta piyasalar için de en önemli finansal gelişme 20 Mart’ta başlayacak, 21 Mart’ta sonuçlanacak olan Fed’in ‘Federal Açık Piyasa Komite (FOMC)’ toplantısı olacak. Yeni Başkan Powell’ın ilk kez başkanlık edeceği bu toplantıdan 25 baz puanlık bir faiz artışı gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu toplantıdan gelecek bir faiz artışından çok; bu yılın tamamında ‘3 mü 4 mü’ faiz artışına gidileceğine dair FOMC üyelerinin beklentilerinin ne yönde olacağına bakılacak.Nokta tahminlerde 3 faiz artışı beklentisinin ağırlıkta olması piyasaları rahatlatırken, 4 olması endişeleri artıracaktır. Beklentim 25 baz puanlık bir artış ve ‘çaktırmadan 3.5 faiz artışına’ işaret edecek bir açıklama ile toplantının sonuçlanmasından yana...Faiz artışlarının 4’e yaklaşabileceği doğrudan söylenmese de ‘dudaklarımı okuyun’ tarzında bir söylemle yapılacağını tahmin ediyorum. Piyasalar ilk elden bunu net olarak oku(ya)masalar da ilerleyen günlerde böylesi bir politika daha çok fiyatlanır olacaktır. Peki, bu fiyatlama piyasaları nasıl etkiler derseniz; bunun etkisini en iyi görebileceğimiz yer ABD 10 yıllık tahvil getirileri ve Dolar Endeksi (DXY) olacaktır. Geçtiğimiz haftanın son iki gününde 90.05’teki 50 günlük BHO’sının üzerinde 2 günlük (ve de haftalık) kapanış yapması, DXY’ın bu hafta içinde güçlenme ihtimalini artırıyor. İlk aşamada 91, ardından da 91.70-90 bandına kadar bir yükseliş ihtimalini artıracaktır.Dolar değerlenecekBu durum doların tüm küresel para birimleri karşısında değer kazanma ihtimalini de güçlendirecektir. Fed’in faiz artışı doları kısa vadede destekleyici bir unsur olarak algılanacaktır. Sonrasında yeniden “Trump fiyatlamasına” dönülecektir... Trump’ın Cohn’dan boşalan Ekonomi Danışmanlığı’na Larry Kudlow’u ataması da bu hafta içinde fiyatlanan konulardan birisi olacak. Trump’ın gittikçe kendi popülist söylemlerine uygun adayları göreve getiriyor. Göreve atanmasının heyecanı ile “güçlü dolardan” yana olduğunu söyleyen Kudlow, Trump’ın etkisi ile bu söylemini bir süre sonra rafa kaldırabilecektir. ABD Dışişleri Bakanlığı’na Tillerson’un yerine daha şahin bir isim olarak anılan Pompeo’nun atanması Suriye’de yeni bir politika belirsizliği yaratabileceğinden dolayı yeni bir endişe kaynağı oldu. Bu hafta Arjantin’in liderliğinde G-20 Maliye bakanlarının bu yılki ilk toplantısı yapılacak. Kripto paraların da konuşulacağı bu toplantılardan ne gibi kararlar çıkacağını izlemekte fayda var. Kısa vadeli değilse de orta vadeli trendler konusunda ipuçları verecektir. İhalelere dikkat!Bu haftanın tahvil/bono cephesindeki hareket durulmadan, döviz cephesindeki hareketin durulmasını beklemek hata olur. 20 Mart’ta yapılacak 2 ve 10 yıllık tahvil ihaleleri dikkatle izlenmeli. İhalelere talep gelip gelmeyeceği; gelen talebin ne kadar getiri talep edeceği, talep/satış oranı önemli olacak. Bir başarısızlık izlenimi oluşursa tahvil getirilerinin yeniden 22 Kasım’da görülen seviyelere yükselmesi ihtimali artar. Bu durum da dönüp dolaşıp döviz cephesini vurur.Brexit görüşmeleri poundu nasıl etkiler?Bu hafta İngiltere ve AB arasında “Brexit” görüşmelerinde yeni bir aşamaya geçilecek görüşmeler yapılacak. İrlanda sınırı ile ilgili düzenlemeler önem kazanıyor. Zira İrlanda AB ile kalırken, İngiltere ayrılıyor. Bu sürecin nasıl yürütüleceği önemli. Diğer yandan İngiltere ile Rusya arasındaki “casus krizi” devam ediyor. AB’nin ‘ağır toplarının’ ve ABD’nin İngiltere’nin bu politikasını destekler açıklamalar yapması, piyasalarının olaya daha “nötr” bakmasına yardımcı oldu. Brexit görüşmelerinde nasıl bir yol izlenecek olursa olsun, Bank of England (BoE) için asıl mesele maaş artışları ve istihdam oranı önemli olacak. Görünen o ki İngiltere’de bir faiz artışı konuşulur, umuluyor ve bu yönde bir fiyatlama yapılıyor. Ancak bunun gerçekleşmesi; daha doğru tek başına maaş artışlarına bakarak faiz artırması/artırmaması erken atılmış bir adım olabilir.Bu hafta için; 1.4345 yükseğinden bu yana süre gelen trend seviyesi açısından bakıldığında; 1.3945 seviyesi önemli olacak. Geçtiğimiz hafta kalıcı olarak bu trendin üzerinde kapanışlar olmadı. Diğer yandan 1.3915 de 50 günlük BHO açısından önemli olacak. Bu seviyenin altına inilmesi durumunda bir önceki düşük olan 1.3712 seviyelerine yakın bir düzeltme/düşüş yaşanabilir.Psikolojik seviye aşılır mı?Kurlar cephesinde geçen hafta yaşanan yükselişin bir miktar daha devam etme ihtimali var. En azından tahvil ihaleleri sonuçlarını görene kadar. Kısa vadede 3.8810 önemli bir direnç idi, Perşembe günü üzerinde bir kapanış yaşanınca bir sonraki ara direnç olan 3.9250’lere gelindi, 3.9262 test edildi. Bu seviyenin haftanın ilk günlerinde yukarı yönde geçilmesi durumunda 3.9460-3.9540 seviyesi resmin içine girecektir. Bu seviyenin korunmasını; en azından tahvil ihalelerine kadar bekliyorum. Eğer bu seviyelerin üzerine çıkılmazsa yeniden 3.90’ın altına inilerek 3.8650-3.8820 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır. Asıl sorun 3.9540 seviyesinin yukarı yönde kırılması durumunda daha önceki zirve olan 3.9830’un da üzerine çıkılarak yeni bir rekorun gündeme gelmesi olacaktır. Hep konuşulan 4.00 seviyesi psikolojik bir seviye. Teknik olarak ilki 4.0775 olmak üzere daha yüksek seviyelerin önü açılacaktır. Ancak bu yükselişin bu “turda” olmasını doğrusunu isterseniz beklemiyorum. Zira 3.80’lerin altında artan DTH’lardan bir kısmı gönüllü, bir kısmı da “zorunlu” satışların geldiğini görebiliriz. Gönüllü olanlar aradaki kar bana yeter diye satanlar. Zorunlu satanlarsa döviz tasarruflarına faiz alırken, bir yandan da bu tasarrufları üzerine opsiyon yazıp, prim almış olan mudiler. Genelde yükseliş durumlarında bankaya alım opsiyonu satan bu mudilerin “işlem fiyatları” (Strike Price) 3.90-4.00 arasında. Dolar/TL kuru bu fiyatlara yükselince (özellikle 3.95-4.00 arası) bankaların elindeki alım opsiyonları hayata geçmeye başlıyor ve döviz tevdiat hesaplarında “otomatik satışlar” devreye girmeye başlıyor. Bu işlemler piyasaları dengeleyecek miktarlarda olursa yükseliş hız kesip, yerini bir düzeltmeye bırakabilecek.
Son 25-30 yıldır dünya ekonomisine yön veren “küreselleşme akımı” bizlere ne vaat ediyordu? Mal, Hizmet, sermaye ve işgücü serbestçe dolaşacak, küresel refah tüm insanlara; eşit olmasa da; az çok yayılacaktı. Bunun gerçekleşebilmesi için Dünya Ticaret Örgütü (WTO), IMF başta olmak üzere ülkeler üstü kuruluşlarla bazı düzenlemeler yapıldı, temel üretim araçlarının kürede serbest dolaşımının önü açıldı. Sahiden öyle mi oldu?Evet; mal, hizmet ve sermaye eskiye oranla hızlanarak yer değiştirmeye başladı. Ancak işgücünün serbest dolaşımı ne yazık ki mümkün olmadı. İşgücü küreselleşmeden yararlanamazken, bu durum en fazla az sayıda marka veya şirkete yaradı. Yerel marka veya şirketler uluslararası şirketlerle olan rekabeti büyük oranda kaybetti. Ya uluslararası şirketlere yem oldular ya da iflâs ettiler, piyasalardan çekildiler.Yurt dışına gidenler belki fark etmişlerdir. Çin’den başlayın, dünya haritası üzerinde Amerika’ya kadar ilerleyin ve AVM’lerdeki markaları gözünüzün önüne getirin. Üçte ikisinden fazlası her yerde gördüğünüz, bildiğiniz markalar. Ancak üçte biri yerel markalar. Benzer bir durum mühendislik, elektronik, otomotiv, finans şirketleri için de söz konusu.Küreselleşme yerel marka ve şirketlerin sonunu getirdi. Bu durum; işsizliğin artmasına, işsizlik artmasa da gelir seviyelerinin düşmesine neden oldu. Gelir seviyeleri düşen, şikayetleri artan geniş halk kesimleri; popülist liderlere daha fazla iltifat etmeye başladılar. Bu liderler; küreselleşme ve onun ekonomik sonuçları yerine; “dış düşmanları günah keçisi” olarak gösterip iktidara geldiler. Filipinler’de Dutarte’den tutun Amerika’da Trump’a kadar uzanan haritada benzer “liderlere” rastlayacaksınız.Küreselleşmenin olumsuz etkileri arttıkça; iktidarı ele geçiren popülist liderler iktidarlarını korumak için önce otoriter, sonra da totaliter olmaya başladılar. Bu, dünyada gittikçe artan bir eğilim haline geldi. Bu kervanaen son katılan, Çin lideri Şi Cinping oldu.Brexit de küreselleşmeye karşı benzer bir tepkinin dışa vurumuydu. Küreselleşme Londra’ya yararken; küreselleşmenin yan etkileriyle yaşam standardı düşen İngiltere’nin geri kalanı, bunun suçlusunun AB olduğunu düşünerek “Brexit” dedi.Trump’ın izlemeyi vaat ettiği ve bir kısmını da hayata geçirdiği politikalar; Amerika’yı dahi korumacı bir ekonomik yapıya doğru götürüyor. Çelik ve alüminyum ithalatına getirdiği vergiler bunun ilk adımları. Bunu da “ulusal güvenlik” adına yapıyor ki, WTO fazla ses çıkaramasın. Daha önceleri Çinliler’in Amerikan limanlarını almalarına ulusal güvenlik adına onay vermeyen ABD son olarak Singapur’lu Broadcom’un Qualcomm’u 117 milyar dolara alma girişimini de “ulusal güvenlik” sebebiyle onaylamadı.Bunlar küreselleşmenin tabutuna çakılan son çiviler ise dünyayı çok da keskin anlaşmazlıkların beklediği bir döneme giriyoruz demektir. Taa ki refahı geniş kesimlere yayabilecek bir model bulana dek...
Piyasalar geçen hafta yaşanan hareketlilikten sonra biraz soluklanacak. Dolar/TL’de belirleyici parite olacak. Trump’ın başlattığı ticaret savaşı doları etkileyecek. Borsa tarafında endeks kısa vadede dibi gördü gibi. 118 bin 950 yeniden test edilebilirGeçen hafta hem veri hem haber açısından yoğun bir haftaydı. PPK toplantısı, Moody’s not indirimi, ECB Başkanı Draghi’nin basın toplantısı, ABD’de Şubat ayı Tarım Dışı İstihdam (NFP) verisi derken ‘veri yoğun’ bir haftayı geride bıraktık. Haftaya damgasını vurmaya çalışan pek çok veri vardı. NFP, ECB-Draghi gibi. Ancak Donald Trump haftanın ‘kazananı’ idi. Neden derseniz...Trump; seçim vaadi olan çelik ve alüminyum ile ilgili gümrük kararnamesini resmen imzaladı. Ancak Kanada ve Meksika’ya muafiyet getirilmesi son dakika haberiydi. Trump’ın Baş Ekonomi Danışmanı Gary Cohn’un istifası sonrasında gelen bu esneklik piyasalardaki ‘ticaret savaşları senaryosunu’ bir parça yumuşattı.Halbuki Trump’ın Meksika ve Kanada’yı bu gümrük bariyerinin dışında bırakması; bana göre, aralarındaki NAFTA Anlaşması ile ilgili müzakerelerde elinde bir koz bulundurmak istemesiydi. Her iki ülke de Trump’ın istediklerine taviz vermezse, yeniden gümrük duvarları yükselebilir.Trump’ın ‘haftanın kazananı’ olmasının ikinci sebebi geçen yılın en büyük “oynaklık kaynağı” konumundaki Kuzey Kore ile doğrudan görüşmelere “evet” demesi oldu. Kış olimpiyatları sırasında G.Kore ve K.Kore arasında esmeye başlayan ılımlı rüzgarlar; ABD’ye daha doğrusu, Başkan Trump’a kadar ulaşacak gibi... Bu da Trump’ı geçtiğimiz haftanın ”kazananı” yapmaya yetiyor. ABD ile K.Kore arasındaki buzların erimesi öncelikli olarak Asya piyasalarında, sonrasında da küresel piyasalarda iyimserliğe neden oldu.Geçtiğimiz hafta Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) da toplantısı vardı, sonrasında Draghi konuştu. ECB, “menkul kıymet alımlarının gerekli görüldüğü takdirde artırılabileceği” yönündeki ifadesini metinden çıkardı. Bir anlamda ECB’nin parasal genişlemesinin de sonuna gelindi. Ancak bu durum ‘euro’ cephesinde ciddi bir endişe yaratmadı. Var olan “pozisyonlanma” halen daha euro lehine olduğundan piyasalarda ciddi oynamalara neden olmadı. Hatta yeniden/yinelenen genel seçimlere neden olabilecek. İtalya seçim sonuçlarına rağmen euro halen daha 1.23’lerin üzerinde günlük/haftalık kapanış yapmayı başarabiliyor.Borsa dibi gördü mü?Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü görülen 115.929 seviyesi kısa vadeli dip olarak kabul edilebilir mi? 7 Mart için geçerli olan 50 günlük Basit Hareketli Ortalama (BHO) seviyesi 116.427 idi. Bu seviyenin gün içinde altına inilse de günlük kapanışın 116.842 ile bu seviyenin üzerinde olması ve sonraki 2 gün de 50 günlük BHO test edilse de üstünde günlük kapanışlar görülmesi, piyasanın aşağı yönden çok yükseliş yönlü fiyatlama isteğinin bir göstergesi. Bu hafta için 115.900-116.100 bandı önemli. Bu seviyenin altına inilmesi durumunda Borsa İstanbul cephesinde önemli düşüşler tetiklenebilir. Ancak bu seviyelerin altına inilmezse Şubat sonlarında görülen 118.950 seviyelerinin yeniden test edilmesi ihtimali artacaktır. Aksi durumda; yani 115.900 seviyesinin aşağı kırılıp, günlük kapanışların da bu seviyelerin altında gerçekleşmesi durumunda 113.875 seviyeleri resmin içine girecektir. Parite yön verecekGeçtiğimiz hafta sonu yapılan ve tek başına herhangi bir partiye hükümet kurma yetkisi vermeyen İtalya seçimleri, Almanya’daki “Büyük Koalisyon” kurulacak kararını gölgeledi. Trump’ın “bazı ülkeleri” çelik ve alüminyuma koyduğu vergilerden “azad edebileceği” haberleri yine doları vurdu. 1.2274 ile 1.2273’teki 50 günlük BHO’sına kadar gerileyen euro/dolar paritesi; dolar/TL kurunda da yine belirleyici olacaktır. Paritenin 1.2275’in altına inmediği durumda 1.2375 seviyesinin yeniden test edilmesi olasılığı artacaktır. Bu durumda dolar/TL kurunda yeniden düşük 3.80’li seviyelerin test edilmesi ihtimali yükselecektir. Geçtiğimiz hafta gerek ekonomik, gerekse de “politik veriler” sebebiyle 3.8290’lara kadar yükselen dolar/TL kuru için halen daha kritik seviye yukarıda 3.8370, aşağıda 3.7825 ve 3.7610 seviyeleri olacaktır. Bu seviyelerin altına inilmesi ihtimali oldukça düşük görünürken, yukarı hareketlerde, her geçen gün artan DTH hesapları “sigorta görevi” görebilecek diye tahmin ediyorum. Beklenti 4’ten 3’e mi indi? BU hafta veri konusunda daha sakin geçecek gibi görünüyor. Haftanın ilk günlerinde, geçtiğimiz Cuma günü açıklanan Şubat ayı Tarım Dışı İstihdam (TDİ/NFP) verisi fiyatlanacaktır. 205 bin kişilik artış beklenirken açıklanan rakam 313 bin oldu. Önceki ayki veri 54 bin kişilik yukarı yönlü revize edildi. Bu veri sonrasında 21 Mart’taki toplantıda 25 baz puanlık artış neredeyse kesinleşirken, yıllık maaş artışlarının yüzde 2.8’den 2.6’ya gerilemiş olması piyasaların “satın almaktan” hoşlandıkları bir veri oldu. Geçtiğimiz haftanın son gününde ABD hisse senetlerini borsalarının “satın aldıkları” da bu oldu. Maaş artışları yüksek değilse Fed’in 2018 yılındaki faiz hamlesi 4 değil, 2-3 bandında kalacağı beklentisini güçlendirirken, borsalardaki alımı destekledi. Haftanın ilk günlerinde gerek Afrin’den olumsuz haber gelmemesi, gerekse de ABD borsalarındaki iyimserliği etkisi ile bizim piyasalarımızda da negatif önyargıdan kurtulup, pozitif yönde fiyatlamalar olacaktır. Ne İZLENİYOR?Bizim piyasalarımızı daha fazla ilgilendiren karar geçtiğimiz Perşembe gece yarısı (TSİ) itibarıyla geldi ve Moody’s, Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin 2 basamak altına çekti. Her ne kadar politika yapıcı konumundakiler bu kararı “yok hükmünde” saysalar da bizim piyasalarımıza yatırım yapmayı düşünenler açısından önemli bir açıklama idi. Raporu bir “alıcı gözüyle” okumakta fayda var. BM kararının Afrin’i kapsamadığı bakış açısı ile Afrin Merkez’e yönelik askeri harekat devam ediyor. Afrin ele geçirilirse bunun “maliyeti” ne olacak henüz belli değil, diğer yandan bu ele geçirme ne kadar süreyle devam edecek, bu da belli değil? Yine de piyasalarımız Zeytin Dalı operasyonunu olabildiğince “nötr” olarak izlemeyi; harekâttaki adımlardan çok küresel piyasalardaki hareketleri izleyip, buna göre fiyatlama yapmayı tercih ediyor. Hatta geçen hafta S&P 500 kontratlarına o kadar bağımlı hareket ediyorduk ki S&P 500 vadeli kontratları aşağı; dolar/TL yukarı, borsa aşağı yönlü giderken, tersi bir hareket yine S&P 500 vadeli kontratlarını izler konumdaydık.
Piyasaları yoğun ve zorlu bir hafta bekliyor. Merkez Bankası, PPK toplantısında faiz kararını açıklayacak. Faizi düşüşürse dolar/TL’de ilk aşamada 3.83-3.85 bandının önü açılır. Değişiklik olmazsa 3.78 test edilebilir. Borsada 115.100 kritik destek seviyesi olurOldukça yoğun bir hafta piyasaları bekliyor. İçeride Afrin, enflasyon ve PPK, dışarıda Brexit, Trump’ın ‘ticaret savaşları’, İtalya seçimleri ve Almanya’da SPD’nin koalisyon oylamasının sonuçları... Her biri tek başına piyasa adına ‘oyun değiştirici’ olabilecek olaylar.Bu haftanın bizim piyasalarımız açısından iki önemli konusundan biri 7 Mart Çarşamba günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı, diğeri de Afrin harekatından gelecek haberler olacak.Bugün Şubat ayı enflasyon verisi açıklanacak. Anadolu Ajansı’nın 20 ekonomist arasında yaptığı ankete göre beklenti yüzde 0.52’lik bir yükseliş. Bu gerçekleşirse yıllık enflasyon yüzde 10.35’ten 10.03’e düşecek. Geçtiğimiz yılın ‘baz etkisinden’ dolayı böylesi bir düşüş beklentiler dahilindeydi. Bu gerileme Merkez Bankası nezdinde ‘enflasyonda kalıcı düşüş’ sağlandı şeklinde yorumlanıp, bu da bir faiz indirimini tetikler mi?Enflasyon belirleyiciSenegal yolculuğunda gazetecilerle sohbet edenCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine faizlerin yüksekliğinden dem vurarak; “Yüksek faize çare bulacağız. Kamu bankaları ve danışmanlarımın yanı sıra Başbakan da bu konuda bir çalışma başlattılar” mealinde bir açıklamada bulunmuş.Normalde TCMB’nin faizlerde bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor, ben de beklemiyorum. Enflasyonda ‘kalıcı’ bir başarı kazanıldığına dair henüz net kanı oluşmuş değil.Diğer yandan son PPK’larda olduğu gibi bir beklentim var. O da piyasanın fonlandığı, para politikasının Geç Likidite Penceresi’nden (GLP) yürütüldüğü ‘ucube politikadan’ vazgeçip; cari ‘işgören’ faiz oranlarının politika faizi haline getirildiği bir para politikasına geçilip geçilmeyeceğini takip edeceğim. PPK’dan bir faiz artışı beklenmiyor ancak bir faiz indirimi gelecek olursa bu durum dolar/TL kurlarına doğrudan yansıyacaktır. Kurların; pariteden bağımsız döviz lehine yükselmesi kaçınılmaz olur.BIST’te düzeltme devam eder mi?Trump’ın “Ticaret Savaşları iyidir” yorumu tüm hisse senedi piyasalarını vurduğu gibi Borsa İstanbul’u da etkiledi. ABD’ye çelik ihraç eden Türk şirketleri olduğu düşüncesi; diğer yandan diğer borsalarda yatırım yapanlar, bizim borsamızda da nakde geçmek isterler düşüncesi borsa yatırımcılarını ve fon yöneticilerini satışa yöneltti. Satışlar geçtiğimiz Cuma günü BIST 100 endeksini 116.265’e kadar indirdi, 116.114’ten geçen 50 günlük BHO’ya oldukça yaklaştırdı. Bu seviye bu hafta için de önemli olacak. Eğer aşağı kırılacak olursa 115.100 seviyesi ilk önemli destek olacaktır. Bu seviyenin aşağı yönde kırılması 113.850 seviyesini resmin içine sokacak. Teknik analiz olarak bakıldığında yukarı potansiyeli sınırlı görünüyor. Yükseliş hareketlerinin 118.000-400 bandında ‘yorulma’ ihtimalleri yüksek. Bu seviyelerin aşılabilmesi için “kalıcı iyi haberlere” ihtiyaç var. Trump piyasaları bozar mı? Seçim vaatlerini sırayla hayata geçirmeye devam eden Trump; ABD’ye yapılan çelik ithalatına yüzde 25, alüminyum ithalatına yüzde 10 gümrük vergisi koymayı planladığını bildirdi. Bu kararın ardından AB’den gelen ‘Biz de karşılık veririz’ açıklaması ile birlikte finansal piyasalarda ciddi satış dalgası oldu. Bu ve benzeri vergiler dünya serbest ticaretine darbe vuruyor. Başkan Bush Jr. da göreve geldiğinde buna benzer vergiler koymuş, 11 ay sonra vazgeçmek zorunda kalmıştı. Zira bu ‘korumacı’ tedbirler, ‘korunan’ sektörlere kısa dönemli fayda sağlasa da; daha geniş kesimler için maliyet artışı ve enflasyon getiriyor. Buna misilleme yapacak diğer ülkeleri de dolaylı olarak etkileyen bir durum hasıl oluyor. Geri adım atılmazsa Trump yönetiminin Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) şikayet edilmesi gündeme gelecek. Trump, WTO’yu da tanımıyorum derse alın başınıza daha büyük bir bela. Zorlu bir dönem hepimizi bekliyor.Euronun kaderi İtalya’ya bağlıBu haftanın kur hareketlerinde bir yandan Para Politikası Kurulu (PPK) kararları, diğer yandan da İtalya seçimlerinden çıkacak sonuçlar ve en az bunun kadar Merkel’in müstakbel koalisyon ortağı SPD’nin bu konudaki kararı önemli olacak. Pazar günü öğle saatlerinde SPD’nin 3’te iki çoğunlukla koalisyona onay verdiği haber geldi. 5 aydan sonra Almanya’da nihayet hükümet kurulacak. Yine bir ‘Büyük Koalisyon’ yönetecek Almanya’yı. Ancak bu kez Merkel’in eli eskisine göre çok da rahat olmayacak. Zira aşırı sağcı AfD en büyük muhalefet partisi haline gelecek. Yine de ilk anda euro pozitif bir sonuç bu.Bu yazının yazıldığı Pazar günü öğle saatlerinde İtalya seçimlerinden herhangi bir ön sonuç gelmemişti. Berlusconi her ne kadar kendisi bu seçimlere; hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle doğrudan katılamasa da ‘fikirleri’ Forza İtalia ile iktidar olabilir. Kuzey’deki ayrılıkçı ‘5 Yıldız Hareketi’ ilk parti olarak çıksa da tek başına iktidar olması ihtimali düşük görülüyor, zira koalisyonlara katılmayacaklarını açıkladılar. Forza İtalia ve sağ koalisyonun seçimleri kazanması, SPD’nin de koalisyona onay vermesi ile birleşirse euronun sert bir şekilde değer kazanması ihtimali artacaktır. Bu ihtimal gerçekleşirse yeniden 1.2550’lerin test edilmesi, hatta bu kez 1.2640’taki çok sağlam olan düşüş trendinin dahi test edilmesi ihtimali artabilecek. Ancak İtalya seçimlerinden euroyu destekleyecek bir hükümet alternatifi çıkmazsa SPD’nin onayı para birimini çok da yukarılara götürmeye yetmeyecektir. Bu durumda 1. 2370 seviyesi önemli olacak. Aşılırsa ancak bir önceki zirve olan 1.2553’lerin test edilmesi ihtimalinin önü açılacaktır. İtalyan seçimlerinden uzun bir ‘koalisyonsuzluk dönemi’ çıkarsa bu durumda da SPD sıçramasından hemen sonra 1.2230’daki 50 günlük BHO’nın test edildiği ve bu kez 1.2175’lerin aşağı kırılarak 1.2015-1.2135 bandının test edildiğini görebiliriz. Dolar/TL için 2 farklı senaryoParitedeki müstakbel hareketler ve tabii ki PPK kararı, dolar/TL kurunda da ciddi hareketlenmelere yol açabilecek. Eğer PPK’dan bir faiz indirimi gelirse dolar/TL kurunda ilk aşamada 3.8380-3.8510 bandının önünü açacaktır. Paritenin dolar lehine yeninde 1.22’lerin altına düşmesi durumunda bu seviyenin test edilmesi ihtimali daha da artacaktır. Bu seviye yukarı yönde kırılırsa bu kez de 3.8810 seviyeleri resmin içine girebilecek ancak bu ihtimali düşük buluyorum. Ancak; BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı ‘ateşkes kararının’ Afrin’i de kapsadığı şeklinde dünya kamuoyundan gelen çağrılar/yorumlar bu konuda izlenen politikada değişikliğe neden olmazsa diplomasi cephesinde yaşanabilecek sertlikler kurlar üzerinde ek/beklenmedik baskı ihtimalini artıracaktır. Faizlerde bir değişiklik olmadığı, paritenin de yeniden 1.24’lerin üzerine çıktığı durumda ilk aşamada 3.7820’lerdeki 50 günlük BHO’ya doğru bir geri çekilme olabilir. Bu seviyenin aşağı kırılması durumunda da 3.7650 test edilebilecek ancak bu seviyenin altına inilmesini beklemiyorum.
Bu hafta açıklanacak veriler piyasaları hareketlendirecek. Gözler özellikle Fed’in yakından izlediği ABD istihdamında olacak. Dolar, borsa rakamları takip edecek Birleşmiş Milletler Genel Konseyi; Suriye’de 30 günlük ateşkes ilanı konusunda bir karar almış durumda. Bu karar başta Doğu Guta’da ve İdlib’deki rejim güçlerinin saldırılarının durdurulması başta olmak üzere “vakit geçirmeksizin” ateşkesin başlaması yönünde bir karar. Ancak bu kararın ne zaman başlayacağı, ateşkesi denetleyecek BM güçlerinin bölgeye intikal edip, etmeyecekleri; etmeyeceklerse bu görevi kimin ya da kimlerin üstleneceği netlik kazanmış değil.Ancak bu kararın çıkmasında Rusya’nın onayı önemli görünüyor. Suriye hava sahasının kontrolünü elinde bulunduran, Afrin harekatımızın bir anlamda hızını kontrol eden Rusya’nın geçtiğimiz haftalarda Dışişleri Bakanı Lavrov aracılığıyla Türkiye’ye “Esad ile görüşün” demesinin ardında yatan başka stratejik adımlar varmış. BM kararından politika yapıcılarımızın haberdar olduğu varsayımı ile bu konuda herhangi bir adım atılmamış olması basit şekilde bu kararın bizim harekatımızı ilgilendirmediği şeklinde yorumlanabilir. Nitekim, karar sonrasındaki resmi açıklamada BM kararının “terörist” olarak tanımlanan tarafları içermediği şeklindeki yorum sonrasında yapılan açıklamalardan, Afrin’deki harekatın devam edeceği anlaşılıyor.Ancak bu konunun politika yapıcıları tarafından dikkatle ve yeniden değerlendirilmesinde fayda var. Zira BM Güvenlik Konseyi kararı genel bir ateşkes çağrısını içeriyor ve içinde Afrin özel olarak geçmese de bizim harekatımızı da kapsıyor olabilir (Diplomasi ve istihbarat çevresi farklı yorumlayabilir) veya gelecekte aleyhimize “delil” olarak kullanılabilecek bir durum hasıl olabilir.İyimserlik depreşir mi?Eğer bu karara biz de “katılacak” olur isek; şimdiye kadar atılan adımlar bir anlamda işe yaramaz hale gelebilir. Diğer yandan karara katılmaz ve ‘yolumuza devam’ edecek olur isek bu durumda Rusya ve belki de ABD ile karşı karşıya kalabiliriz. Diğer yandan Rusya’nın hava sahasını kapattığı (ki Rusya Güvenlik Konseyi daimi üyesidir) bir durumda sadece karadan yürütülecek bir harekatın ne denli başarılı olacağını sorgulamak için askeri strateji uzmanı olmaya gerek yok. “Yeniden dostumuz” gibi davranan Rusya’nın neden bu yolu izlemiş olacağı da çok iyi analiz edilmelidir.Bu karar öncesinde Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmada “Sefer görev emri olanlar göreve hazır olsunlar. Ama şu anda ihtiyaç yok” şeklindeki söylemi sonrasında seferberlik görev emri sorgulama nedeniyle e-devlet linki kilitleniyor. Akıllara “Yarım milyondan fazla profesyonel askere sahip ordusu olan ülke; sınırlı bir terörle mücadele için seferberlik mi ilan edecek yoksa bilmediğimiz bir şeyler mi var?” sorusu akıllara geliyor. Belki de ‘kürsü heyecanı’ ile yapılan bu konuşma sosyal medyada hareketliliği artırmış.Bu iki faktör bir araya geldiğinde; finansal piyasaların bundan tedirgin olması ihtimali hiç de az değil. Kısa vadede geçtiğimiz hafta küresel piyasalardaki iyimser kapanış haftanın başında bizdeki iyimserliği de depreştirebilir. Ancak BM kararı başta olmak üzere bölgeye yönelik adımlar bundan sonra daha da kritikleşecek ve uluslararası kamuoyunun söylediklerini yeniden değerlendirmeyip, kafamıza göre takılacak olursak ileride çok daha ciddi açmazlarla karşı karşıya kalabiliriz.Yeni Fed Başkanı şahin mi olacak?Salı günü ilk kez Temsilciler Meclisi Finansal Servisler Komitesi önünde “sahne alacak” yeni Fed Başkanı Jerome Powell... Piyasalara bu yıl 3 veya 4 faiz artışı yapılıp yapılmayacağına vurgu yapıp, yapmayacağına bakılacak. Ha keza bu Bej Kitap için de geçerli... Powell’ın bu konuşması belki çok önemli olmayacak. Ancak 20-21 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek FOMC toplantısında yaptıkları, sonrasındaki basın toplantısında söyledikleri çok daha dikkatle izlenecek. Tabii ki her yeni merkez bankası başkanı gibi Powell da piyasalar tarafından çok da uzak olmayan bir gelecekte; bir ara teste tabi tutulacaktır. Dolar/TL’de 3.81 aşılır mı?Bizim piyasalarımız BM Güvenlik Konseyi kararına olumlu yönünden bakmaya çalışabilir. Ancak bunun çok da “işe yarar” bir tavır olacağını sanmıyorum. Zira önümüzdeki 30 günlük süre yepyeni bir belirsizlik demek. Bu durumda dolar/TL kurunda; paritedeki gelişmelerden bağımsız; aşağı yönlü potansiyelin azaldığını, yukarı yönlü potansiyelin arttığını düşünüyorum. Geçtiğimiz haftayı 3.7910 seviyesi ile 3.7840’daki BHO’nın üzerinde kapatan dolar/TL kurunun bu hafta içinde kısa vadeli direnci olan 3.8180, bu seviye aşılırsa da 3.8410 seviyelerine yükselmesi ihtimali artacak. Parite kaynaklı (Yeniden 1.2450’lerin üzerine çıkılmadıkça) önemli bir hamle olmadığı takdirde 3.7550 seviyesinin de altına inebilecek bir hareket beklemiyorum. Verisi bol bir haftaBu hafta ABD’den bir çok veri gelecek. Çarşamba günü; işsizlik başvuruları (Geçen ay 222 bin artış açıklanırken, beklenti 226 bin olmuş), “Bej Kitap-Beige Book” ve geçtiğimiz hafta beklentilerin çok altında kalan petrol piyasasına dair stoklar açıklanacak. Perşembe günü Richmond Fed’in İmalat ve Hizmet beklenti anketi açıklanacak. Bizde de Şubat ayı Satın Alma yöneticileri (PMI) verileri duyurulacak. Ancak hiçbiri Cuma günü açıklanacak Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi kadar dikkatle izlenmeyecek. Ocak ayında 200 bin kişi artış gösteren TDİ’ın 180 bin kişi artması bekleniyor. Verinin bu minvalde (+/- 10 bin) gelmesi büyük ihtimalle piyasalarca pek de fazla dikkate alınmayacaktır. 200 bin kişinin üzerindeki bir artış, piyasalar için negatif, 170 binin altındaki bir artış Fed’in (Powell net bir şey söylememiş ise ne demiş fark etmeyecek) ikiden fazla faiz artışına gidemeyeceği düşüncesiyle piyasalar olumlu hareket edecektir. Borsada iniş çıkış sürer mi?Dolar/TL ile ilgili yorumumda bahsettiğim gibi, BM kararı 30 günlük bir süreden bahsediyor. Bu da bir başka endişe kaynağı zira piyasalar yine bir bekleme havasına girebilir. BIST cephesinde eğer Suriye’deki ateşkes meselesi olumsuz yorumlanırsa ilk aşamada geçtiğimiz Cuma günü geride bıraktığımız 116.841 ile 117.031 arasındaki “boşluk” kapanacaktır. Sonrasında 115.350-500 bandına doğru bir geri çekilme yaşanabilir. Bu seviyelerin altındaki bir günlük kapanış, 113.900 seviyelerini resmin içine sokacaktır. Yok eğer BM kararı “yok hükmündedir” şeklinde algılanır/algılatılırsa o zaman da yukarıda (Geride bıraktığımız boşluk kapanmadan) 119.800-120.400 bandını hedeflenecektir.
Piyasalarda gözler küresel anlamda zayıflayan dolara çevrildi. 1.25’e çıkan euro/dolar paritesinde bu hafta düzeltme olabilir. Dolar/TL’de 3.71 ile 3.68 kritik seviyeler Geçtiğimiz hafta ABD borsalarındaki toparlanma devam ederken, dolar küresel olarak değer kaybetmeye devam etti. ABD’de yıllık enflasyon yüzde 1.9 beklenirken yüzde 2.1 olarak açıklanınca piyasalar bir kez daha karıştı.Veri sonrasında Fed’den bu yıl artık 3 hatta 4’üncü artışın da gelebileceği endişesi ile ABD devlet tahvili getirileri yükseldi. Piyasaların yakından takip ettiği ve önemli bir gösterge olarak kabul ettiği 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 2.94’e kadar yükselerek, Ocak 2014’ten bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Benzer zamanlarda açıklanan perakende satışların beklenenden düşük gelmesini piyasalar “olumlu” taraftan yorumladılar. Sadece enflasyon verisine bakıldığında Fed faizleri artıracak diye endişe edilirken, ‘Perakende satışları kötü gidiyorsa, Fed o kadar da agresif faiz artışlarına gitmez’ denilerek piyasalara yeniden alım geldi. Ardından dolar da değer kaybetmeye başladı.Geçtiğimiz hafta başındaki “Küresel düzeltmenin sonuna gelindi mi?” başlıklı yazımda ABD borsalarında yeniden yükseliş çabaları görülebileceğine değinmiş ve “...S&P 500 endeksini daha yakından takip etmekte fayda var. 2.615’in üzerinde kalındığı sürece 2.662 ve 2.702 seviyeleri öngörülebilir hedefler olacak” diye yazmıştım. Bu seviyeler geçildiği gibi geçtiğimiz Cuma günü 2.725’teki 50 günlük Basit Hareketli Ortalama (BHO) da yukarı geçilerek 2.754 seviyesi test edildi. Hafta 2.732 seviyesinden kapandı.Doların 6 para birimine karşı değerinin hesaplandığı DXY endeksi ABD’de tahvil getirileri ve Fed’in faiz artışı beklentileri güçlenirken nasıl oluyor da geriliyor?Geçtiğimiz Perşembe günü veriler açıklandıktan sonra yaşanan oynaklıkta, enflasyon verisi sonrası dolar değer kazanıp, tahvil getirileri yükseldi, borsalar geriledi. Perakende satışları verisinden sonra tam tersi bir durum hasıl oldu ve DXY gerilemeye başladı. Bunun ardında temel olarak 3 sebep sayabiliriz: Pozisyonlanma: Piyasa katılımcılarının önemli kısmı aynı yönde pozisyon almış durumdalar ve bu pozisyonlarının aleyhindeki haberleri göz ardı ederken, “işlerine gelenleri” öne çıkarıyorlar. Görünen o ki hisse senetleri tarafındaki ve dolar karşısında euro uzun pozisyonlar uzun zamandan bu yana korunuyorlar. Önceki hafta yaşayan düzeltmenin hızlı toparlamasında bu faktörün rolü bence hayli fazla. ABD tahvil getirileri: 5-10 ve 30 yıllık kamu tahvil getirileri; uzun vadede ABD’deki enflasyondan endişe etmiyorlar görünüyor. 5 yıllık tahvil getirileri geçtiğimiz hafta yüzde 2.68 ile Nisan 2010’dan bu yana; 10 yıllık tahvil getirileri 2.96 ile Ocak 2014’ten bu yana en yüksek seviyelerini görürken, 30 yıllık tahvil getirileri 3.19 ile Mart 2017 yükseklerine dahi ulaşamadı. Bir başka deyişle uzun vadeli tahvillerdeki vade risk primi azalırken; vergi paketinin geçmesinden sonra ortaya çıkmasından endişelenen “Trumpflasyon” (Trump politikalarının yaratacağı enflasyon) riskini dahi fiyatlamaktan imtina eder görünüyor. “Carry trade” parası Japon Yeni’nin değerlenmesi: DXY’ın değer kaybetmesinde euronun yükselişi (Sepetin yüzde 57.6’sı) kadar Japon Yeni’nin yükselişinin (Sepetteki payı yüzde 13.6) de katkısı var. Bu durum aslına bakarsanız carry trade’lerin aleyhine işleyen ve piyasaları tedirgin etmesi gereken bir durum. Ancak ilk maddedeki sebepten dolayı bu pek de böyle gerçekleşmedi. Geçtiğimiz haftaya dolar karşısında 108.9 seviyesinden başlayan yen, 105.55’i test ettikten sonra haftayı 106.33’ten kapattı. 106.51 seviyesi teknik analiz açısından kritikti, bunun altında kapanmış olması, hele ki bu hafta içinde günlük olarak 106.15’in altındaki bir kapanış yenin önümüzdeki dönemde daha da değerlenebileceği ihtimalini güçlendiriyor. Aslında bu, Trump’ın “zayıf dolar politikasını” destekleyen bir durum. Amerikan Ticaret Departmanı’nın alüminyum ithalatına yüzde 7.7 vergi koyulması önerisi bir yandan “ticaret savaşlarını” akıllara getirirken, diğer yandanTrump’ın politikalarının kademeli de olsa hayata geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Euroda düzeltme zamanıCuma günü dolar karşısında 1.2555’e kadar yükselen euro/dolar paritesi haftayı 1.2406’dan kapattı. 25 Ocak’tan bu yana 1.25 seviyesinin üzerini üçüncü kez test eden euronun bu seviyenin üzerinden 1 haftalık kapanış yapamamış olması düzeltme ihtimalini artırıyor. Böylesi bir düzeltme olması durumunda ilk aşamada 1.2320 ve ardından da 1.2175 seviyesinin test edilmesi olasılığı artacaktır. Paritedeki böylesine olası bir hareket; dolar/TL tarafındaki düşüşü de sınırlayacak ve hatta 3.7910’lara doğru bir yükselişi tetikleyebilecektir. TL’ye rand desteğiDolar endeksinin düşüyor olması bizim de dahil olduğumuz gelişen ülke para birimlerini de yükseltiyor, dolar karşısında yerel para birimleri değerleniyor. Geçtiğimiz hafta G. Afrika’da Zuma’nın istifası sonrasında değerlenen Rand, Türk Lirası’na ayrıca yaradı. Cuma günü 3.7386’ya kadar gerileyen dolar/TL kuru için 3.7350 hafta başında önemli bir destek seviyesi. Bu seviyenin aşağı kırılması durumunda 3.7160 ve 3.6850 seviyeleri resmin içine girecektir. İlki evet ama asıl ikinci seviyenin test edilmesi durumunda piyasa katılımcılarının önemli kısmının bu seviyeleri alım fırsatı olarak göreceğini düşünüyorum.
Piyasalar geçen hafta ABD borsalarının tetiklediği düzeltme hareketinin yaralarını sarmaya çalışacak. Küresel yükselişler bize de yansıyabilir Hafta başında yazdığım “Küresel düzeltme haftası mı?” başlıklı yazımda önceki hafta emareleri görülen düzeltme hareketinin, geçtiğimiz hafta güçlenerek devam edeceğine değinmiştim. Benim tahminlerim “insaflı” kaldı. Düzeltme hareketi “vahşi” denebilecek boyutlara ulaştı. “25.520’den geçtiğimiz [önceki] haftayı kapatan Dow Jones Industrial (DJI) için 25.000 (+/- 25 puan) seviyesi (50 günlük BHO’ya denk geliyor) ilk önemli seviye olacak. Sonrasında 24.555 seviyesi ikinci seviye olarak karşımıza çıkacak” diye yazmıştım. 23.360’a kadar inildi, hafta 24.190’dan kapandı. “S&P 500 endeksi için de 2.705-15 bandı ilk önemli “destek” seviyesi olmaya aday. Bu bant seviyesi S&P 500 için önemli zira hem iki trend hem de 50 günlük BHO bu banda denk geliyor. Bu seviyelere gelinmişken 2.685-90 bandının test edilmesi ile ilk önemli düzeltme tamamlanmış olabilir” diye yazmıştım. 2.532 test edildi, hafta 2.619’dan kapandı. “Bu düzeltmenin yaşanması durumunda euro/dolar için 1.2305 ilk düzeltme seviyesi olacaktır. Ardından da 1.2170-1.2255 bandı önemli olacaktır” demiştim. 1.2206’ya kadar inildi, hafta 1.2252’den kapandı. “BIST’te sırasıyla 117.320-116.800 ve 115.100-500 önemli destekler olmaya aday seviyeler. Üçüncü seviye kırılarsa majör bir düzeltmenin başladığını söylemek hatalı olmayacak” diye yazmıştım. Enerjisa’nın işlem görmeye başladığı gün piyasalara yayılan bazı söylentiler ve Suriye cephesinden gelen bazı haberlerle düzeltme hızlandı, Cuma günü 112.503 görüldü, hafta 113.590’dan kapandı. Dolar/TL’de “3.8110-80 bandına doğru bir hareketin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu seviyelerin ilk denemede aşılmasını beklemiyorum. Ancak euro/dolar paritesinin 1.2170’leri test etmesi ve bunun hızlı olması durumunda; 3.8425-75 bandının test edilmesi ihtimalinin artacağını tahmin ediyorum” diye yazmıştım. Parite 1.2210’lara gelirken 3.8453 test edildi, hafta 3.8225’ten kapandı. Düzeltmelerin “mutedil” olmasını beklemek genelde yapılan hatalardan biridir. Piyasa katılımcılarının hemen hepsi “çatapat patlarsa ilk önce ben nasılsa çıkarım piyasalardan” diye düşünür. Ne yazık ki bu doğru değildir. Düzeltme veya trend değişikliğinin ne zaman olacağını kestirmek hayli zor olduğu gibi bu dalgadan yara almadan çıkmak hayli zordur. Her ne kadar ben hafta başında uyarmış olsam da hareketler benim tahminlerimin de ötesine geçti. Hareketlerin bu denli hızlı olmasının ardında bilgisayar programları (Yapay Zeka-Artificial Intelligence) aracılığıyla sürdürülen alım-satım faaliyetlerinin etkisi hayli fazla idi. Biz sıradan insanların, bu robot yazılımlar ile baş etmemizin zorluğuna bir daha şahit olduk. Bu tavsiyelere dikkat edin!1- Ayağınızı yorganınıza göre uzatın. (Boyunuzdan büyük pozisyonlara girmeyin)2- Tek yönlü büyük pozisyonlar aldıysanız, bir miktar sigorta primi (Ters yönlü opsiyon primlerinden söz ediyorum) ödemeyi bütçenize dahil edin.3- Herkesten önce ben çıkarım diye bir şey yok, sizden daha hızlı hareket edecek ve hatta piyasalardaki likiditeyi dahi kurutacak birilerinin olacağını aklınızdan çıkarmayın.4- Çok iyi tanımadığınız ürünlerde pozisyon almayın.5- Piyasa katılımcılarının yoğunlaştığı paritelerden, ürünlerden uzak durun. (Son haftalar /aylardaki short VIX, Long euro, Long petrol gibi)Kafalar çok karışacakGeçtiğimiz hafta başında Ocak ayı enflasyon oranı açıklandı. TÜİK verilerine göre Ocak ayında TÜFE yüzde 1.02 arttı. Baz etkisiyle yıllık TÜFE yüzde 11.92’den, 10.35’e geriledi. Ancak bu verilerin Merkez Bankası nezdinde herhangi bir politika değişikliğine neden olması beklenmediğinden dolayı piyasalarda çok da önemli yansımaları görülmedi. Geçtiğimiz hafta içeride piyasaları asıl heyecanlandıran Enerjisa’nın halka arzı sonrasında işlemlere başlamasıydı. İşleme başladığı ilk gün günün en fazla işlem gören hisse senedi olsa da günü; gün içinde gördüğü zirvelerin altında kapattı. Aynı gün; ama asıl finansal piyasaları daha fazla rahatsız eden konu; iş dünyasının önde gelen gruplarından birinin bankalara olan borçlarının yeniden yapılandırılmasını talep ettiğine dair söylentiler oldu. Ciddi rakamlara ulaşan bu yeniden yapılandırmanın yapılıp, yapılmayacağı; yapılacak olur ise bunun bankacılık sektörüne olası yansımaları haftanın son gününde ve bu hafta da en çok konuşulacak konuların başında geliyor. Talep edildiği iddia edilen yeniden yapılandırmanın banka bilançolarına ve sermayelerine olası yansımaları sadece bu işlem bazında değil, diğer kesimleri de yakından ilgilendirecektir. Diğer yandan farkında mısınız bilmem ama geçtiğimiz bir hafta zarfında Suriye’de Rus savaş uçağı düşürüldü, İran IHA’sı düşürüldü, Türk helikopteri düştü ve son olarak da Suriye, İsrail F16’sını vurdu. Bu savaşın ne yöne evrileceği henüz netleşmiş değil. Ancak bu çatışmaların devam etmesi, bizim için çok acı olan şehit haberlerinin gelmesi kafaları karıştıracaktır. ABD borsaları çıkışa geçer mi?Dow Jones endeksine bakıldığında düşecek daha yer var gibi. S&P 500 endeksi geçtiğimiz hafta 50 günlük Basit hareketli Ortalaması’nı (BHO) aşağı kırdıktan sonra 200 günlük BHO’ya kadar geriledi. Bu seviyenin 14 puan kadar altına inse de hızlı toparlama ile günü artıda bile kapatmayı başardı. Nasdaq 50 günlük BHO’nın altına indi, ardından yükseliş trend değerine kadar geriledikten sonra toparladı. Diğer yandan S&P 500 yakın vade kontratları teknik analiz açısından önemli kabul edilen “çift dip” yapmayı başardı. Görünen o ki ABD borsalarının “esas çocuğu” durumundaki S&P 500 endeksi vadeli kontratlarında önemli bir düzeltmeyi tamamlamış durumda. Şimdi sırada spot piyasanın da buna paralel bir hamleyi tamamlamasında. Vadeye kalan gün bazında bakıldığında bu sürecin de önümüzdeki günlerde tamamlanması olasılığı artacak. S&P’de bunlar olurken, Dow Jones ve Nasdaq’ta düşüş yönünde hareketler olsa da daha sağlıklı bir gösterge olan S&P 500 endeksini daha yakından takip etmekte fayda var. 2.615’in üzerinde kalındığı sürece 2.662 ve 2.702 seviyeleri öngörülebilir hedefler olacaktır. Aşağıda 3.535 seviyesi önemli bir destek görünüyor. Dolar/TL3.8495’in üzerine çıkılırsa 3.8810 ve 3.9090 resmin içine girecek. Parite ve ABD borsalarındaki olası iyimser hava nedeniyle bu ihtimalin düşük olduğunu, 3.8450’lerin korunacağını ve 3.7980 ve 3.7810’lara doğru minik düzeltme hamleleri olabileceğini düşünüyorum. BIST 100 113.590 seviyesi önemli olacak. Bunun üzerinde kalındığında (ABD borsalarının bu eğilimi destekleyeceğini düşünüyorum) 115.800 ve ardından da 116.900 seviyelerine kadar devam edebilecek bir “ara düzeltme” görülebilir. Aşağıda 111.510 seviyesi önemli destek. Aşağı kırılırsa 108.100-109.150 bandına doğru düşüş tetiklenebilir.