Bu hafta açıklanacak veriler piyasaları hareketlendirecek. Gözler özellikle Fed’in yakından izlediği ABD istihdamında olacak. Dolar, borsa rakamları takip edecek
Birleşmiş Milletler Genel Konseyi; Suriye’de 30 günlük ateşkes ilanı konusunda bir karar almış durumda. Bu karar başta Doğu Guta’da ve İdlib’deki rejim güçlerinin saldırılarının durdurulması başta olmak üzere “vakit geçirmeksizin” ateşkesin başlaması yönünde bir karar. Ancak bu kararın ne zaman başlayacağı, ateşkesi denetleyecek BM güçlerinin bölgeye intikal edip, etmeyecekleri; etmeyeceklerse bu görevi kimin ya da kimlerin üstleneceği netlik kazanmış değil.
Ancak bu kararın çıkmasında Rusya’nın onayı önemli görünüyor. Suriye hava sahasının kontrolünü elinde bulunduran, Afrin harekatımızın bir anlamda hızını kontrol eden Rusya’nın geçtiğimiz haftalarda Dışişleri Bakanı Lavrov aracılığıyla Türkiye’ye “Esad ile görüşün” demesinin ardında yatan başka stratejik adımlar varmış. BM kararından politika yapıcılarımızın haberdar olduğu varsayımı ile bu konuda herhangi bir adım atılmamış olması basit şekilde bu kararın bizim harekatımızı ilgilendirmediği şeklinde yorumlanabilir. Nitekim, karar sonrasındaki resmi açıklamada BM kararının “terörist” olarak tanımlanan tarafları içermediği şeklindeki yorum sonrasında yapılan açıklamalardan, Afrin’deki harekatın devam edeceği anlaşılıyor.
Ancak bu konunun politika yapıcıları tarafından dikkatle ve yeniden değerlendirilmesinde fayda var. Zira BM Güvenlik Konseyi kararı genel bir ateşkes çağrısını içeriyor ve içinde Afrin özel olarak geçmese de bizim harekatımızı da kapsıyor olabilir (Diplomasi ve istihbarat çevresi farklı yorumlayabilir) veya gelecekte aleyhimize “delil” olarak kullanılabilecek bir durum hasıl olabilir.
İyimserlik depreşir mi?
Eğer bu karara biz de “katılacak” olur isek; şimdiye kadar atılan adımlar bir anlamda işe yaramaz hale gelebilir. Diğer yandan karara katılmaz ve ‘yolumuza devam’ edecek olur isek bu durumda Rusya ve belki de ABD ile karşı karşıya kalabiliriz. Diğer yandan Rusya’nın hava sahasını kapattığı (ki Rusya Güvenlik Konseyi daimi üyesidir) bir durumda sadece karadan yürütülecek bir harekatın ne denli başarılı olacağını sorgulamak için askeri strateji uzmanı olmaya gerek yok. “Yeniden dostumuz” gibi davranan Rusya’nın neden bu yolu izlemiş olacağı da çok iyi analiz edilmelidir.
Bu karar öncesinde Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmada “Sefer görev emri olanlar göreve hazır olsunlar. Ama şu anda ihtiyaç yok” şeklindeki söylemi sonrasında seferberlik görev emri sorgulama nedeniyle e-devlet linki kilitleniyor. Akıllara “Yarım milyondan fazla profesyonel askere sahip ordusu olan ülke; sınırlı bir terörle mücadele için seferberlik mi ilan edecek yoksa bilmediğimiz bir şeyler mi var?” sorusu akıllara geliyor. Belki de ‘kürsü heyecanı’ ile yapılan bu konuşma sosyal medyada hareketliliği artırmış.
Bu iki faktör bir araya geldiğinde; finansal piyasaların bundan tedirgin olması ihtimali hiç de az değil. Kısa vadede geçtiğimiz hafta küresel piyasalardaki iyimser kapanış haftanın başında bizdeki iyimserliği de depreştirebilir. Ancak BM kararı başta olmak üzere bölgeye yönelik adımlar bundan sonra daha da kritikleşecek ve uluslararası kamuoyunun söylediklerini yeniden değerlendirmeyip, kafamıza göre takılacak olursak ileride çok daha ciddi açmazlarla karşı karşıya kalabiliriz.