İMKB gelecek yıl 95 bin puanı görebilir
Faizlerdeki düşüşün, yeni bir not artışı beklentisinin ve büyüme rakamlarının yükselmeye başlamasının 2013’te hisse senedini öne çıkaracağını söyleyen Halk Portföy Genel Müdürü Alim Telci, “İMKB’de 2013 yılı 2012 kadar olmasa da fırsatlar sunacak. Olumlu senaryoda İMKB için 90-95 bin hedeflenebilir” dedi.
Halk Portföy Genel Müdürü Alim Telci, 2013 yılının merkez bankalarının ekonomilere desteklerinin sürdürdüğü, parasal genişlemenin devam ettiği ve mevcut sorunların aşılması veya azalması halinde global büyümenin hız kazanmaya başladığı bir yıl olacağını söyledi.
Bono faizlerinin tarihi düşük seviyelerde olduğu bir ortamda büyümenin hızlanmasının hisse senetleri ön plana çıkaracağını belirten Telci, “Henüz borsalardaki yükselişlere rağmen riskli varlıklara yoğun bir para girişi görmemekteyiz. 2013 yılında getiri arayışı riskli varlıklara para girişini sağlayabilir. Ortadoğu’nun istikrara kavuşması Türkiye açısından pekçok fırsatları beraberinde getirecektir. Ayrıca Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam etmesi, büyüme rakamlarının yükselişe geçmesi ve Türkiye’nin notunun ikinci bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesi 2013 yılında piyasaları desteklemeye devam edecek. İMKB’de 2013 yılının 2012 kadar olmasa da fırsatlar sunacak. Olumlu senaryoda İMKB 100 Endeksi için 90.000-95.000 seviyeleri hedeflenebilir” dedi.
Uzun vadeli düşünün!
Telci, faiz getirilerinin düşmesiyle yatırımcıların uzun vadeli yatırım planları yapmasını ve bu planların hayata geçirilmesi konusunda portföy yönetim şirketlerinden yardım almalarını tavsiye ediyor. “Faiz düşmesiyle birlikte getiri arayan yatırımcının portföy yönetim şirketlerine olan ilgisinin artması kaçınılmaz” diyen Telci şöyle devam etti: “Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta bu ilginin yönetilmesi ve uzun vadeye yayılmasıdır. Faizlerin düşmesi ile bono portföylerinin durasyonları uzayacak, likiditesi az olan şirket bonolarına talep oluşacaktır. Ayrıca hisse senetlerinde temettü hikayeleri ön plana çıkacaktır. Bütün bu faktörler nedeniyle portföy yönetim şirketleri müşterilerinin aradığı getiriyi uzun vadeli enstrümanlarda bulmaya başlayacaklardır. Bu bağlamda, portföy yönetim şirketleri kendilerini kısa vadeli yatırım alternatifi olarak değil uzun vadeli iş ortağı olarak göstermelidir. “
Yatırım fonlarına ilişkin tebliğ ekstra külfet getirdi
Alim Telci, yeni SPK Kanunu’nun fon kurma yetkisini portföy yönetim şirketlerine vermesi ve şirketleri bağımsız bir yapıya kavuşturulmasının sektör tarafından genel olarak olumlu algılandığını belirterek, “Kasım ayı içinde yürürlüğe giren Yatırım Fonları tebliğinin uygulanacak azami fon gider oranının içine sabit ücret ve komisyonları dahil etmesi ve limitlerin aşımı halinde giderleri Kurucu’nun karşılayacak olma yükümlülüğü, değişen Kanun ile birlikte portföy yönetim şirketlerine önemli maliyet riski doğurmuş durumda” dedi. Yeni SPK Kanunu’nun özellikle bağımsız portföy yönetim şirketlerine destek olacağının altını çizen Telci, ancak ilgili tebliğin küçük ve büyümeye aday fonlar için ekstra külfet getirdiğini vurguladı. Telci, “Genel anlamda portföy yönetim şirketleri açısından SPK Kanunu ile ilgili net çıkarımlarda bulunmak yerine alt yönetmeliklerin ortaya çıkmasını beklemenin daha uygun olacağı düşüncesindeyiz. Ancak şunu da söylemek gerekir ki Kanun’un genel çerçevesinde portföy yönetim sektörünü destekleyici unsurların varlığı hissedilmekte” şeklinde konuştu.
Halk Portföy’ün pazar payı hedefi yüzde 10
Halk Portföy’ün bir Halkbank bağlı ortaklığı olarak 2011 yılı Haziran ayında kurulduğunu hatırlatan Alim Telci, Nisan 2012’den itibaren Halk Emeklilik’in kurucusu olduğu emeklilik fonlarını yönetmeye başladığını söyledi.
Telci, yatırım danışmanlığı ve özel portföy yönetimi hizmetlerinin de sundukları hizmetler arasında olduğunu ifade ederek, “2011 yılı sonunda 660 milyon TL büyüklüğünde bir varlığı yönetirken, bu rakamı daha sene tamamlanmadan 1.1 milyar TL’ye çıkartarak sektörün en hızlı büyüyen portföy yönetim şirketi durumuna geldik. Özellikle sektörde artık gelişimini tamamlamış, büyümeyen segment olarak görünen yatırım fonlarındaki tırmanışımız dikkat çekici oldu. Karlılık açısından baktığımızda kuruluşumuzdan sonraki ilk yılımızda faaliyet karı üretmeyi başardık” diye konuştu.
Halkbank’ın bulunduğu her segmentte yüzde 10’luk pazar payı alma stratejisi olduğunun altını çizen Telci, kendilerinin de sektörde bu pazar payına ulaşmayı istediklerini kaydetti.
Hedef kitlemiz biraz farklı
ALİM Telci, hedef müşteri kitlelerinin diğer portföy yönetim şirketlerinden biraz farklı olabileceğini belirterek şunları söyledi: “Biz genellikle bugüne kadar sermaye piyasalarında fazla bulunmamış, farklı yatırım araçlarına yatırım yapmamış bir kitleyi hedeflemiş durumdayız. Tabii ki bu kitle ikna edilmesi daha zor bir kitle. Ancak ikna olduğunda kısa vadeli performanslardan ziyade yukarıda anlattığımız uzun vadeli performans beklemeye daha sabırlı olabilecek bir baz oluşturmaya çalışıyoruz.”
KOBİ’ler bankalardan yana dertli
OSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Adnan Keskin, KOBİ’lerin, bilançolarının yetersizliği nedeniyle kredi kullanamamalarının büyük sıkıntı yarattığını söyledi.
Keskin, sanayi üretiminin Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.7 düştüğünü, ekonominin de 3’üncü çeyrekte yüzde 1.6 büyüdüğünü hatırlatarak, ”Böyle bir ortamda bankaların Ekim sonu itibarıyla 19.4 milyar lira kâr etmesini kabul edemiyorum” dedi.
Bu durumun ”mevcut ekonomi politikalarının üretim yerine finanstan yana tavır alması” anlamına geldiğini dile getiren Keskin, finans çok büyük kârlar elde ettiğini, buna karşın sanayi üretiminin daraldığını belirtti.
Piyasalar üzerinde son aylarda moral bozukluğu ve belirsizlik ortamının hakim olduğunu anlatan Keskin, bunu daha önce çek yasasına bağladıklarını ancak gerçek nedenin sanayi üretimindeki daralma olduğunu kaydetti. Keskin, kriz nedeniyle Euro Bölgesi’ne ihracatın gerilemesinin ardından Türkiye’nin komşularında yaşanan sorunlar nedeniyle bu ülkelere gerçekleştirilen ihracatın daralmasının da sorunları artırdığını ifade etti.
Kredi konusu sıkıntılı
KOBİ’lerin kredi kullanırken yaşadıkları sıkıntılara da değinen Keskin, ”KOBİ’lerin istediği kredi, cirolarının belli bir rakamına karşılık geliyor. Yani KOBİ, cirosuna göre daha fazla kredi isteyecek. Şu anda KOBİ’lerin en büyük sıkıntısı bilançolarının yetersizliğinden dolayı kullanamadıkları krediler” dedi.
Kredi kartı borcu olan çalışandan verim alamıyoruz
Kredi kartı uygulamalarına da değinen Keskin, bankaların çalışan kesime ücretlerine bakmaksızın kredi kartı dağıttığını söyledi. Bütün işçilerin kredi kartı borcu olduğunu anlatan Adnan Keskin, ”Kredi kartı borcu olan bir işçinin iş yapması, o işten verim alınması, yaptığı işten mutlu olması mümkün değil. Çünkü adamın aklı kredi kartında, iş yerinde değil. Bu da üretime ciddi zarar veriyor” dedi.