Evlatlık sorunu
SORU: Annesi belli, babası belli olmayan bir bebeği evimize aldık. Şu anda 13 aylık oldu. Mahkeme kanalıyla nüfusumuza geçireceğiz. Anne doğum yaptığının bilinmesini istemediği için “Bir an önce üzerinize alın. Benimle resmiyette bağı kalmasın” diyor. Bu durumda koruyucu aile olmamızın önünü kesiyor. Bu çocuğun nesebini nasıl koruyacağız? (M. Kodas)
CEVAP: Çocuğun menfaati neyi gerektiriyorsa öyle yapın. Anne doğum yaptığının bilinmesini istemiyor, baba da belli değil. Bu çocuğa büyüdüğü zaman babası belli olmayan gayrimeşru olduğunu söylerseniz üzerinde yıkım etkisi yapar. En iyisi ona anne ve babasını hatırlatmamanız, annesini de yakın bir ablası olarak tanıtmanızdır. Nüfusunuza geçirince çocuk büyüdüğünde sizi annesi babası bilsin. Böylece çocuğun kendine güveni eksilmez, huzurlu olur.
Bir konuyu tavzih
AYSUN Yılmaz adlı okurumun iki sorusunu kısaca cevaplamıştım. Sorulardan biri “Allah’ın 5 gizli ismi olduğu” hakkındaydı. Böyle bir şey olmadığını söylemiştim. İkinci sorusu da edebiyat hocalarından Prof. Muhammed Nur Doğan’ın, “Televizyonlarda kabir azabının tamamen uydurma olduğunu söylediği, bunun doğru olup olmadığı” idi. Bu soruyu uzun uzadıya cevaplamaya gerek görmemiştim. Bendeki orijinal yazı böyle ama yurt dışında olmam dolayısıyla internetten okuduğum yazıda “Hocamızın söyledikleri doğrudur” şeklinde bir cümle çıkmış. Zühul eseri olan bu cümle benim sözüm değildir. Çünkü kanaatime göre kabir azabını inkâr, Kur’ân’ın açık ayetini inkâr anlamına gelir. Elbette kabir azabı, kabrin içindeki cesede yapılacak değildir. Kabirdeki ceset artık taştan, tahtadan farksızdır. Ölümden sonra suçluya yapılacak azap, onun cesedine değil, ruhuna yapılır.
Hurafeler sürüyor
SORU: Hz. Muhammed’in, ölmüş iki çocuğu dirilttiğine dair bir rivayet dinledim. Acaba bu doğru olabilir mi? (İsmail Konyalı)
CEVAP: Hurafedir kardeşim. Ölmüş insanı kimse diriltemez. O mucize sadece Hz. İsa’ya verilmiştir. Hz. Peygamber’in ölüyü dirilttiğine dair rivayetlerin hepsi uydurmadır. Aslı yoktur. Zaten bu tür rivayetler Kur’ân’a da aykırıdır.
İslâm’da yeri yok
BİR okurum “Birinin öldükten sonra kılmadığı namazlar, tutmadığı oruçlar için ihtiyacı olanlara para verse borçları yerine sayılır mı?” diye soruyor. Cevabım şudur: O tür uygulamalar hayalden ibarettir. İslâm’da yeri yoktur.