Prof. Tayyip Okiç Sempozyumu (6)
30 Haziran dönüş günü. Saat 00.03’te uyandım. Bir daha gözüm uyku tutmadı. Ekenden yaptığımız kahvaltıdan sonra eşyamızı otobüse yükleyip 1995’te katliamın yapıldığı Cerebrenica’ya gideceğiz. Yol üzerinde Sokullu Mehmet Paşa’nın doğduğu Sokolviç köyü yakınından geçtik. Ormanlar ve yeşil bitki örtüsüyle kaplı tepelerden yol aldık. Bol mera var ama hayvan fazla yok. Birkaç koyun. Birkaç büyük baş hayvana rastlıyoruz. Yeterince ziraat de yok. Topraklar ormanla kaplı olmasına karşın tarıma elverişli tarlalar az. Zaten tarımsal arazinin de büyük kısmı boş, ekilmemiş. Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla halk, hazırdan yemeğe alışmış, üretci değil. Komünizm egemenliği dönemlerinin genel karakteristiği bu. Yavaş yavaş tarıma geçiş var. Yer yer sebze tarlaları gördüm ama çok yetersiz. Halk da fazla çalışkan veya çalışmaya hevesli değil.
Cerebrenica’da tüyler ürperten bir katliam yapılmış. Bunun amacı Boşnak Müslümanları Hıristiyanlaştırmak, kabul etmeyenleri de göçe zorlamak. 8400 Müslüman’ı vahşice öldürmüşler. Bizi, Boşnak Müslümanların doldurulup öldürüldüğü, canlı canlı yakıldığı, vaktiyle akü fabrikası olan içi boş, hayalet kokan bir binaya götürdüler. Katliamı gösteren bir videokaseti izlettiler. Katliamı yaptıran canavar Sırp komutanın sözleri kulakları tırmalıyor, yürekleri parçalıyor: “İşte Türklerden intikam almanın zamanı geldi.” Ve öldürüyorlar, Türk saydıkları Boşnakları. Çünkü onlar bütün Müslümanların Türk olduklarını sanıyorlar ve Müslümanlığı Türklükle eşit görüyorlar.
Dönüş yolunda rehberimiz bir kiliseyi gösterdi. Yakın zamanda yapılmış bir kilise. Sırplar bu Müslüman köyünü işgal edince bir kadının, zaptettikleri tarlası üzerinde bu kiliseyi yapmışlar. Savaştan sonra kadın, durumu Birleşmiş Milletler’e bildirmiş. Sırpların zorla elinden alarak yaptıkları bu kiliseyi kendi mülkünde istemediğini, mutlaka bu kilisenin kaldırılmasını istemiş. Uluslararası kuruluş da hanımın isteği doğrultusunda karar vermiş. Sırplar, papazlar, aslında 10 bin euro değerindeki bu tarlaya, 100 bin euro vermişler. Kadın razı olmamış. Artıra artıra fiyatı 1.5 milyon euroya çıkarmışlar. “Burası da Allah’ın evidir, sen bu parayla başka bir yerde cami yaparsın” demişler ama asla razı olmayan kadın, “Öldürdükleri kocamı ve oğlumu bana geri versinler, o zaman burayı bedava olarak onlara vereyim. Başka bir şekilde asla olmaz” demiş. Ve çocuklarına da kendisi öldüğü takdirde burayı Sırplara vermemelerini, mutlaka bu kilisenin kaldırılmasını vasiyet etmiş.
Yolumuza devam ettik. Saraybosna’da trafik yoğundu. Saat 17.00 civarında Endonezyalıların yaptırdığı bir camide namaz kıldık. Sonra havaalanına geldik. Saat 23.00’e doğru İstanbul’a döndük. Saraybosna’dan, Bosna Hersek’ten güzel anılar ve hasretlerle... Merhum hocamız Prof. Tayyib Okiç Bey, Allah’ın bol rahmeti ve nurlar içinde yatsın.