60 yıllık aşkın varoluşçuluğunda...
Yahudi bir babadan ve Katolik bir anneden dünyaya geldi Andre Gorz...
Viyana’da...
Tarihler 1923 yılının Şubat ayını gösteriyordu...
***
Dönem Yahudi düşmanlığının zirve yapmaya başladığı yıllardı...
Özellikle ailecek yaşadıkları Avusturya’da...
Babası 1930 yılında Musevilikten Katolik’liğe geçti...
Annesi kendisini; Hitler faşizminden korumak için, Katolik Enstitüsü’ne gönderdi...
***
Lozan’da Politeknik okulunu bitirdi...
Kimya mühendisi olduğunda daha 22 yaşındaydı ve yıl 1945’di...
O yıl Fransızların ünlü düşünürü Jean Paul Sartre’la tanıştı... Varoluşçuluk ile Marksizmi birleştiren Modern Zamanlar (Les Tempes Modernes) dergisi etrafında toplanan ekolün en güçlü kalemlerinden biri haline geldi...
***
Paris’in yeni bir kışla tanıştığı 1947 yılının soğuk bir gecesinde Dorine isimli genç kızı dansa kaldırdı...
Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu...
Hiçbir kadınla iki saatten fazla olamayan Andre, o andan sonra bir daha Dorine’siz olamayacağını anladı...
Bütün bir ömrü boyunca ondan ayrı yaşayamayacaktı...
Böyle yazmıştı mektubunda...
*****
HAİN (LE TRAİTRE) VE KİTABIN ARKASINDAKİ KADIN...
Andre ilk zamanlar evliliği bir burjuva kurumu olarak görüyor ve evliliğe karşı çıkıyordu...
Ancak Dorine “unutulmaz bir roman karakteri”ni andırıyordu...
Kızıl kestane rengi saçları vardı...
Son derece zeki, entelektüel ve kendine güveni olan güzel bir kadındı...
***
Bulundukları her çevrede, tanıştığı herkesi cezbederdi...
En yoksul oldukları günlerde bile ışıltısını hiç kaybetmezdi Dorine...
***
Hayatı tümüyle dolu dolu ve sindirerek yaşamayı seçmişti...
Andre yazar depresifliğine sahip, çoğu zaman endişeli ve kaygılı bir adamdı...
Dorine ilişkileri boyunca kendi üstün özelliklerini hiçbir zaman ön plana çıkarmadı...
Kocasını hep yazmaya teşvik etti...
***
Yarı otobiyografi olan Hain (Le Traitre) kitabı çıktığında Andre Gorz entelektüel dünyada tanınır bir isme sahip oldu...
Kitabı yazdırtan, arkasında duran ve her şeyiyle kendisine destek veren kadın Dorine’di...
***
Oysa o inanılmaz bir cimrilikle kitapta ondan çok az söz etmişti...
Sonra kendisinden özür diledi ona gönderdiği mektubunda:
-“Birlikteliğimiz benim hayatımın en değerli şeyi olduğu halde, yazdıklarımda neden bu kadar az yer alıyorsun?..
Neden Hain kitabında seninle ilgili yanlış ve gerçeklikten uzak bir imge yarattım acaba?..”
***
Belki de kadınını başka erkeklerden kıskandığı içindi yazılarındaki bu cimrilik hayatının kadınına karşı?..
***
Erkekler sevdikleri kadınları belli belirsiz kıskanırlardı ve ondan fazla bahsetmeyerek kadınları üzerine ilgi yoğunlaşmasının önlemek isterlerdi...
Andre de muhtemelen bilinçaltı Dorine’i onun için saklamak istemişti...
*****
KANSER...
Yıllar birbirini kovaladı...
1970’li yılların başında Dorine nedeni belirsiz baş ağırlarından ve kasılmalardan muzdarip olmaya başladı...
Terapiler ve muayeneler sonuçsuz kaldı...
***
Ağrılar dayanılamaz noktaya geldiğinde Dorine yatakta bile uzanamaz hale gelmişti...
Gecelerini, balkonda, ayakta durarak ya da koltukta oturarak geçirmeye başlamıştı...
***
Andre, Dorine’e yardımcı olmak için çırpınıyordu...
Bütün tıp dergilerini ve kaynaklarını karıştırıyordu...
-“Her şeyi paylaştığımıza inanmak istemiştim...
Ama sen yaşadığın acıda tek başınaydın...” dedi...
***
1982 yılında Dorine’in kanser olduğu ortaya çıkar...
O sırada dünyanın en etkin yayın organlarından La Nouvelle Observateur’un Genel Yayın Yönetmeni’dir Andre...
*****
“SANA HALA AŞIĞIM...”
İşinden hemen ayrıldı...
Paris’e 1.5 saat mesafede bahçe içinde bir evde karısının bütün bakımını üstlendi...
Artık karısını hayatta tutmak için yaşayacaktı... Dünyanın en etkili dergilerinden birindeki genel yayın yönetmenliği ilgisi çekmiyordu...
O Dorine’ini yaşatmak istiyordu...
Ona bakacak, onun iyileşmesi için uğraşacaktı...
***
Hayatında yazmak ve karısı dışında başka bir uğraşı kalmamıştı...
Yaklaşık 25 yıl Dorine’le Paris’e birbuçuk saat mesafedeki o evde yaşadı Andre...
2007 yılının Nisan ayına geldiklerinde karısı hala yaşıyordu...
Ancak hastalık ilerlemiş; bir deri bir kemik kalmıştı...
***
Oysa o şöyle diyecekti Dorine’e:
-“82 yaşına giriyorsun... Altı santimetre küçüldün...
Sadece 45 kilogram ağırlığındasın...
Halen güzelsin, zarifsin ve arzu edilebilir bir cazibedesin...
47 yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her zamankinden fazla seviyorum... Kısa bir süre önce sana yeniden âşık oldum...”
*****
“JANDARMAYA HABER VERİN...”
Böyle söyledi Andre hasta yatağında ölümü bekleyen bir deri bir kemik kalmış Dorine’e... 22 Eylül 2007 günü köydeki komşuları Dorine ile Andre’nin evinin kapısına asılı bir not buldular...
-“Jandarmaya haber verin” diyordu not...
***
Kapıyı açtılar...
Dorine ve Andre’nin salonda yan yana yatan cesetleriyle karşılaştılar...
Dorine ölürken, Andre de intihar etmişti...Beraberce ölmüşlerdi...
Birbirlerinin arkasından bakakalmamışlardı...
Şöyle demişlerdi:
-”Biz kendimizi bütünüyle birbirimize verdik...”
*****
KENDİNİ BİR İNSANA ADAMAK...
Bu yazıyı yazdığım günlerde, hayatımda “çok önemli bir kadın vardı...” Sonraki günlerde o kadınla ayrıldık... O kadın gitti, bir süre sonra başka kadınlar girdi hayatıma...
O kadınlar da çok önemli kadınlar oldular hayatımda...
Sonra onlar da azar azar gittiler...
Kızlarım, oğlum ve ben, bir kuşak öncemizdekilerle; “Andre ile Dorine’in birbirine adanmış hayatlarının” bir simülasyonunu yaşamaya başladık...
***
Fark ettim ki; yazıyı ilk yazdığım günlerde “mesleğe değil de, insana adanmışlığın ne olduğunu tam bilmiyordum...” Şimdi anladım...
Bir kadına değil; ama çocuklara...