Paylaşma kültürü
.
İnsanoğlu kendisini diğer canlılara göre üstün kılan pek çok meziyetinin yanında paylaşma kültürüne, ahlakına sahip olmasıyla da özel bir konuma sahiptir.
Paylaşmak bir ahlaktır, kültürdür, bir anlayıştır, idraktir. Mutluluk, güzellik de paylaşmayı bilmektir. Demez miyiz, “Paylaşılınca mutluluklar artar, sıkıntılar azalır.” Dinler insanoğluna zengin olmayı, çok kazanmayı öğütlemekten çok, dünya hayatının hep geçici olduğunu vurgulayarak gerçek saadetin paylaşmaktan geçtiğini, bir erdemlilik olarak varlığı da yokluğu da paylaşmayı öğütler. Bunu toplumlar için sistemleştirir. Dinimizdeki zekat ve fitre paylaşmanın gereğidir.
Ünlü düşünürümüz Mevlana, “Başkasından istesen, o da verse yine de veren Allah’tır. Onun avucuna cömertlik meylini Allah vermiştir.” diyerek, verme eylemindeki alan ve veren ayrımını kaldırıyor, bütün nimetlerin kaynağı olan Yaratıcıya dikkatimizi çekiyor.
Adalet ve paylaşmayı öneren, zulmü yasaklayan Yüce Yaratıcımız Kur’an-ı Kerim’de “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri fenalık ve azgınlığı da yasaklar.” (Nahl suresi, 90) ayetiyle de toplumsal barış için uyulması ve uyulmaması gereken davranışları gösteriyor.
Hak sahibine hakkını vererek, düşmanlık yapmayarak, insan ile hayvan, birey ile toplum, beyaz ile siyah tüm alanlarda barışın sağlanması için Yaradanımız bizlere adaleti ve doğru bir şekilde şahitlik yapmayı öneriyor:
“Ey İman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. Zengin olsunlar fakir olsunlar Allah onlara daha yakındır.” (Nisa135)
İslam dini, toplumu, en temel ihtiyaç olan yiyecek ve giyecekten sorumlu tutuyor; “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyor peygamberimiz.
Yunus Emre de dizeleriyle bu sorumluluğu ne güzel ifade ediyor:
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hakk şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hakk libasın giymiş gibi
Birliğe ulaştıracak yol hürmet yoludur. İlme hürmet, geçmişimize hürmet, birbirimize hürmet. İnsan olarak büyük küçük, kadın erkek, fakir zengin hep birbirimize karşı hürmet borçluyuz. Hürmet benliğimizden başlayarak evrene yayılan bir hal olunca, her varlığın sevilmesi demek olan merhameti doğuruyor.
Anadolu birçok kültüre ev sahipliği yapmaktadır.Birbirimizi yargılamadan, anlayışla farklılıklarımızdan güç alarak, birbirimizi tamamlayarak barış güneşini Anadolu’dan doğduralım hayat bayram olsun.