En güçlü insan öfkesini yöneten insandır
.
Öfkeyi kontrol altına almak, önemli bir psikolojik disiplin ve olgunluğun işaretidir. Benlikteki öfke ateşinin sönmesi, gönüldeki güven ve imanı güçlendirir
Pek çok kişisel ve sosyal problemlerin (örneğin; çocuk istismarı, aile içi şiddet, fiziksel ya da sözel saldırganlık, toplumsal şiddet) temelinde öfke vardır. Öfke, hem dışsal hem de içsel bazı olaylarla ortaya çıkar. Kardeşimize, arkadaşımıza, öğretmenimize, sokaktaki bir adama, yani, belli bir insana öfkelenebileceğimiz gibi, trafik sıkışıklığı, iptal edilen bir randevu gibi bir olaya da öfkelenebiliriz. Öfkelenmemizden kendi kişisel kuruntularımız sorumlu olabileceği gibi, daha önceden başımızdan geçmiş ve bizi öfkelendirmiş bazı olayların anıları da sorumlu olabilir.
Çocukluk yılları, temel becerileri yerleştirmek açısından hayati önem taşır. Okul öncesi eğitim iyi yapıldığında, öğrencilerin hayatlarında uzun vadede kalıcı duygusal etkiler oluşturabilir. Biz onlara şiddetin yararsız olduğunu gösterip, yerine somut beceriler koymalıyız. Çocuklar haklarını şiddete başvurmadan korumayı öğrenmeliler. Bunlar, yaşam boyu kullanılacak becerilerdir.
Hayatın en erken yıllarında dürtü kontrolünü öğrenmek önemlidir. Diğer önemli bir nokta da, duyguları tanıyabilmektir. Küçük çocuklara mutluluk ve öfke gibi en temel duyguları öğretmek, sonra kıskançlık, gurur ve suçluluk gibi daha karmaşık duygulara değinmek gerekmektedir. Duygusal bilinçlilik eğitimi, kendinin ve çevresindekilerin ne hissettiğini gözlemlemeyi içermektedir.
Âli İmran süresi 134. ayette, “ O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever” buyrulmaktadır. Ayette, yutmak olarak tercüme edilen “kezame” fiili sözlükte “gizlemek, saklamak, örtmek, zapt etmek, menetmek, durdurmak; sukut etmek, söylememek” anlamlarına gelir. Bu anlamlarıyla kavram, psikolojik boyut kazanmaktadır. Öfkeyi kontrol altına almak, önemli bir psikolojik disiplin ve olgunluğun işaretidir. Hz. Muhammed, Allah’ın Selamı Onun Üstüne Olsun, bu konuda şöyle söylemiştir: “Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek olduğu halde öfkesini yutan insanın kalbini yüce Allah güven ve imanla doldurur”. İnfak, insanın maddi varlığından özveride bulunması, öfkeyi kontrol etmek ise insanın duygusal varlığından özveride bulunmasıdır; kısacası infak mâli; öfkeyi yutmak ise manevi bir davranıştır. Bu davranışın sonucunda, insanın iç dünyası, güven ve imanla dolmaktadır. Benlikteki öfke ateşinin sönmesi, gönüldeki güven ve imanın güçlenmesine neden olmaktadır. Yunus Emre’ye göre takvalı insan gönlünü her zaman öfkeden uzak tutan insandır. Ona göre gönül Allah’ın evidir ve Allah’ın, öfkenin var olduğu bir yerde olması söz konusu değildir. Allah katında makbul olan, öfkeden uzak, temiz bir zihin ve gönüldür.