Aşkın yanımız maneviyat...
.
Kendini bilen kişinin, kendine ve Yaradanına güveni vardır. O enerjisini boşa harcamaz. İç hazinelerini bilir. Hayatını korkuların yönetmesine izin vermez. Böylece kendi yapısını, fonksiyonlarını ve işleyiş kanunlarını öğrenerek bolluk ve mutluluk içinde yaşar...
İnsanın Yaratıcısıyla olan bağı onun aşkın yönünün yansımasıdır. İnsanı insan yapan öz, Allah’ın içimize üflediği nefesdir. Bu yüzden Allah’a yakınlıkla gerçek benliğimize yakınlık arasında doğru bir orantı vardır. Aşkın, manevi yönüyle bağını koparan insan, kendi doğasına da yabancılaşır. Bu konu Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklanmaktadır:
“O kimseler gibi olmayın ki, Allah’ı unutmuşlardır, Allah’ta onlara kendi benliklerini unutturmuştur.” (Haşr suresi 19)
Gerçek anlayışı farklı...
Çubukçu’ya göre ruhun gıdası bilgelik, ölçülülük ve doğruluktur. Kısacası erdem ve gerçek aşkı, ruhu besler. Erdemi kazanmak için de gerçeği sevmek, ona bağlanmak ve âşık olmak gerekir. Niçin bedenimizi korumak için çırpınır ve her çareye başvururuz da, ruhumuzu beslemeyi ve korumayı çoğu kez ihmal ederiz? Mademki beden besinlerle, ruh da gerçek aşkı ile beslenir, niçin gerçeği aramak için daha çok çaba harcamayız? Yahut niçin âdet yerini bulsun diye herkes gibi gerçekçi görünürüz ve fakat işin aslını anlamaya çalışmayız? Şüphesiz gerçek anlayışı bireyden bireye değişir. Çubukçu, “Biz burada hiç değişmeyen gerçekten, gerçeklerin gerçeğinden, daha doğrusu Allah’tan söz ediyoruz. O’nun var olduğuna inanmak ve O’na gönülden bağlanmak, seni daha başka insan yapar. Bizim O’nu aramamıza, O’nun ihtiyacı yoktur. Ruhumuzu beslemek için bizim O’nu aramaya ihtiyacımız vardır. Taklitle yetinenler, ruhlarını az besinle besleyenlerdir. O’na âşık olanlar ise ruhlarını gerçekle dolduranlardır” diyor.
Yesevi ilminin konusu
Anadolu bilgeleri hep insana kendini hatırlatmayı hedeflemişlerdir. Bu hatırlatma insanın aşkın boyutunu da içermektedir. Yesevî ilminin konusu insandır. Gayesi ise, insanı eğiterek, olgunlaştırarak kemal derecesine ulaştırmaktır. Ahmet Yesevî, insanın kendisini tanımasına ışık tutmuştur:
Hoşgörü ile yaklaşın!
İnsanlara dil, din, ırk cinsiyet farkı gözetmeksizin, hoşgörü ile yaklaşılmasını öğütler. İnsana hizmet İslam’ın emridir. İnsan yaratılanların en üstünüdür. İnsan sevgisi ile Allah aşkı birbirine bağlı olarak gelişir. Allah’a aşk ve sevgi ile inanan insan, insanlara da aynı duyguyla yaklaşır. Kadın ve erkeğin işte, üretimde, yönetimde, sosyal hak ve faaliyetlerdeki eşitlikleri önemlidir.
İnsanın bilgisi...
Anadolu bilgeleri bilgiye ve özellikle insanın kendisi hakkındaki bilgisine ve Yaratıcıyla olan bağına dikkatimizi çekmektedir. Kendini bilen kişinin kendine ve Yaradanına güveni vardır. O artık gelişigüzel çalışarak enerjisini boşa harcamaz. Kendi iç hazinelerini bilir. Korkularından kurtulup, hayatını korkuların yönetmesine izin vermez. Böylece kendisinin yapısını, fonksiyonlarını ve işleyiş kanunlarını öğrenerek bolluk ve mutluluk içinde hayatını sürdürür.
ÖRNEK HAYATLAR
Anadolunun son yıllarda yetiştirdiği bilge insan İbrahim Agâh Çubukçu...
“Erdeme sahip insan, başkalarını sever. Özgeci duygular, yani başkalarını düşünmek ve sevmek erdemi zenginleştirir. Mutluluk paylaşıldıkça çoğalır. Biz başkalarının iyiliğini düşündükçe bizim mutluluğumuz da artar...”