Allah’ın sevgisinden ümidinizi kesmeyin
.
Enbiya Suresinin 107. ayetinde, Hz. Peygamber’e şöyle seslenilmektedir: “Biz, seni alemlere, sadece sevgimizin bir açılımı, bir sevgi pınarı olarak gönderdik.”
İslam dininde Yaradanın en çok vurgulanan özelliği O’ nun “Rahman” ve “Rahim” oluşudur. Bu iki kavram besmele içerisinde geçmekte ve besmele hayatın hemen her alanında yer bulmaktadır. Bu iki sıfat, “Çok Seven ve Çok Şefkatli olan” olarak dilimize çevrilebilir. Bir işe başlarken söylenen bu sözde “Seven bir Yaratıcı” anılmaktadır.
“Rahmetim, gazabımı geçmiştir.” (Buhari, Tevhid, 55) hadisinde de Yaradanın sevgisi vurgulanmıştır.
İslamın özü sevgidir
“Allah, yakında, sizinle, aranızda düşmanlık bulunan kimseler arasında bir sevgi var edecektir. Allah her şeye gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok müşfik olandır.” (Mümtahine, 7) ayetinde, düşmanlığı da sevgiye dönüştüren bir yaklaşım görülmektedir.
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.” (Müslim, İmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56) hadisinde insanların birbirini sevmesi ile iman bir arada tutulmuş, sevgi imana koşul olarak sunulmuştur. Cennete kavuşmanın yolu olarak sevgiyi öneren Rabbimiz, insanların birbirini sevmesini istemekte ve “Çok Seven” olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sevgi temeline dayanan vahiy sürecinde, bu değer Kur’an’ da en derin ifadesini bulmuştur:
“(O zaman Musa, Allah’a seslenerek): “ Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla ve bizi sevgi ve şefkatine kabul et; çünkü Sen, sevgi ve şefkat gösterenler içinde en çok sevgi ve şefkat gösterensin!” demişti.” (Araf, 151)
Enbiya Suresinin 107. ayetinde, Hz. Peygamber’e şöyle seslenilmektedir: “Biz, seni alemlere, sadece sevgimizin bir açılımı, bir sevgi pınarı olarak gönderdik.”
En’am Suresi 12. ayette Allah, sevgiyi kendine zorunluluk olarak görmüştür. (O, sevgiyi kendine zorunlu kılmıştır)
Bu ayeti peygamberimizin bir yaşantısıyla örnekleyebiliriz:
“Hz. Peygamber’ in huzuruna bir takım esirler gelmişti. Bunların içinde emzikli bir kadın vardı. Çocuğu kaybolmuştu. Kadın göğsüne biriken sütü sağıyor, çocuklara verip emziriyordu, esirler arasında çocuğunu bulunca hemen alıp onu sinesine bastı ve derin bir şefkatle çocuğunu emzirmeye başladı. Bu yüksek şefkat tablosunu görünce Hz. Peygamber yanındakilere şunu sordu:
- Şu kadının kendi çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız?
Yanındakiler hayır, atmamaya gücü yettikçe atmaz dedi.
Hz. Peygamber:
- İşte Yüce Allah kullarına bu kadının çocuğuna şefkatinden daha merhametlidir, diye cevap verdi.” (Kitabu’l- Edeb 28).
Yaradanı “seven” olarak algılayan birey için kendisi de “sevilen” olacaktır.