Şampiy10
Magazin
Gündem

Metin Akpınar farkı!

Yalan yok, Aşk Laftan Anlamaz’ı başından beri izliyorum ama Metin Akpınar girdiğinden beri diziyi daha çok seviyorum. Belli ki o da sevmiş işi... Öyle küçük nüanslarla diziyi renklendiriyor ki, insan usta farkını görmezden gelemiyor. Özellikle onun aşık hallerine bayılıyorum. Haşmet Bey’in Azime’den yıllar geçse de vazgeçmediğini izlemek umut veriyor. Ayrıca senarist değişikliğiyle hikâyede başka bir yöne gitmeye başladı. Murat’ın anne sorunu bakalım nereye bağlanacak? Burak Deniz ve Hande Erçel birbirlerine çok yakışan bir çift oldular. İkisi de bu işe yüreğini koymuş. Yönetmen Müge Uğurlar’ın da hakkını yiyemem. Her sahne yaşıyor, yaşatıyor. Zaten bu da reytinglere yansıyor. Cumartesi günü Aşk Laftan Anlamaz Tüm Kişiler’de 5.09 reytingle 3’üncü, AB’de 4.33’le 3’üncü, ABC1’de 4.27’yle 4’üncü oldu. Tüm ekibin emeğine sağlık!

Kendilerine rakip oldular

Eskiden bir yapımcının başka bir kanalda işi varsa iki işini karşı karşıya getirmezlerdi. Ancak bu yıl o kural da bozuldu. Pazartesi akşamları Show TV’de yayınlanan İçerde dizisinin yapım şirketi Ay Yapım. Bugüne kadar Ay Yapım işleri hiç karşı karşıya gelmezdi. Ancak bu yıl Fox TV, cuma yayınlanan Bana Sevmeyi Anlat’ı pazartesi akşamına aldı ve Ay Yapım’ın iki işi birbirine rakip oldu. Aynı durum Bi Yapım için de geçerli! Show TV Aşk Laftan Anlamaz’ı çarşambadan cumartesiye aldı, Star TV ise perşembe yayınlanan Yüksek Sosyete’yi aynı güne... Şimdi aynı yapım şirketinin iki dizisi yarışıyor. Bir yapımcının yine kendisine rakip olması sinir bozucu bir durum! İçerde ve Aşk Laftan Anlamaz bu yarışı kazanırken, Bana Sevmeyi Anlat ve Yüksek Sosyete kan kaybediyor. Ne acayip bir ikilem, bir yandan iş tuttu diye sevinirken, diğer taraftan yine kendisine gol atmış oluyor.

Yakında ne başlayacak?

*Süreç Film’in yapımını, Pınar Bulut’un senaryosunu, Murat Onbul’un yönetmenliğini üstlendiği, Özge Gürel, Berk Cankat, Canan Ergüder ve Mesut Akusta’nın başrollerini paylaştığı Yıldızların Altında dizisinin çekimleri başladı. Berk Cankat’ın bir pop starı canlandırdığı dizide, Özge Gürel onun hayranını canlandıracak. Dizi ocak ayında Star TV’de ekrana gelecek.

*D Yapım’ın yapımcılığını, Devrim Yalçın’ın yönetmenliğini üstlendiği, Erdal Beşikçioğlu, Gökçe Bahadır ve Rojda Demirer’in başrollerini paylaştığı Efsane’nin bugün çekimleri başlıyor. Beşikçioğlu’nun bir basketbol koçunu canlandırdığı dizi 70’li yılların efsane dizisi Beyaz Gölge’ye benziyor. Dizi ocak ayında Kanal D’de ekrana gelecek.

*Engin Akyürek, Sarp Levendoğlu ve Fahriye Evcen’in başrollerini paylaştığı, Tim’s Yapım’ın yapımcılığını, Elif Ergüden’in senaryosunu, Umur Turagay’ın yönetmenliğini üstlendiği Müebbet ocak ayında atv’de başlıyor. Dizi, üzerine kurulan kirli bir oyunla haksız yere hapse giren bir adamla, idealist bir avukatın müebbet aşkını anlatacak.

Yazının devamı...

Geceye Bergüzar Korel ve Erkan Avcı damgasını vurdu!

Perşembe akşamları Kanal D ve Star TV arasında zap yaparak geçiyor. Bir hafta önce Vatanım Sensin, sonra Cesur ve Güzel izleniyor. Ertesi hafta tam tersi... İzleyici her iki diziyi de sevdi ve ikisini de izlemek istiyor. Kanallar dizi biter bitmez yeniden başlattığı için de ikisini de takip etme şansımız oluyor. Fox TV’nin Umuda Kelepçe Vurulmaz’ı da özellikle Tüm Kişiler’de iki iddialı yapım karşısında enselerinde durmayı sürdürüyor. Gelelim bu perşembe ekrana gelen Vatanım Sensin ve Cesur ve Güzel dizilerinden öne çıkanlara... Vatanım Sensin’de Azize’nin dramını izledik ilk bir saat, ardından da Cevdet’in kahramanlığını... Dizide bu bölüm Yunan askerlerinin Türk bir genç kıza cinsel istismar uğradığını öğrendik. Dizinin finalinde de Cevdet’in Yunan askerine verdiği cevabı... Geçen haftanın gündemi cinsel istismar yasası iken, perşembe akşamı üstelik bir dönem dizisinde gündemle örtüşen bir konu işlenmesi Vatanım Sensin’e artı puan kazandırdı. Çünkü bu yılın konsepti; gündemi takip eden dizi!

Totalde Cesur ve Güzel AB’de Vatanım Sensin

Dizinin öne çıkan oyuncusu ise Bergüzar Korel’di. Azize’nin dramını iliklerimize kadar hissettirdi bize... Emeğine sağlık! Cesur ve Güzel’de ise bu hafta aşk, entrika, aksiyon vardı. Cahide’nin oyunu, Cesur ve Sühan arasında ateşin bacayı sarması, Tahsin’in öfkesi ve Korhan’ın iç hesaplaşması arasında kaldık. Ancak öyle bir sahne izledik ki, rolüne inanmış bir oyuncunun performansına söz söylemek yerine ayakta alkışlamaktan başka bir şey gelmiyor aklıma... Erkan Avcı’dan bahsediyorum. Barda babasıyla olan hesaplaşmasında “Beni neden sevmedin?” derken o kadar gerçek, o kadar içten, o kadar hesapsız, o kadar acı çekiyordu ki yerimde kilitlenip sadece onu izledim. Ruhuna, duygusuna sağlık! Cesur ve Güzel’in yapım tasarımı da ayrıca dikkat çekiyor ve koca bir alkışı hak ediyor. İki haftadır Cesur ve Güzel ve Vatanım Sensin arasındaki reyting savaşında Tüm Kişiler’de Cesur ve Güzel, AB’de Vatanım Sensin ipi göğüslüyor. Cesur ve Güzel’in ritmi yükselirken, Vatanım Sensin iç mekanlara sıkıştı. O da konaktan sokağa çıkar ve sokakta yaşananları izleyiciye gösterirse reytinglerini daha da artıracaktır.

Yazının devamı...

Elveda Familya!

Bir yüzümü güldürmedin Familya! Geldin ağladım, gittin ağladım! Oysa ne hayallerim vardı Familya için... 154 dakikalık dizilerin arasında salı akşamları “Kusura bakmayın benim dizim var, gelemem” diyecektim arkadaşlarıma. Uzun zamandır öyle koşa koşa ekran karşısına geçtiğim bir iş çıkmıyor. İş gereği hepsini izliyorum. Ama Familya öyle olacaktı. Fakat ilk bölümde kahkahamı kursağımda bıraktı. Sonra da depar attı. Sadece belli bir kitlenin güldüğü ya da işe şans tanıdığı bir dizi haline geldi. Ancak bir türlü genel kitleyi yakalayamadı. Ömrü 10 hafta sürdü. TMC Film-Erol Avcı’nın yapımcılığını, Kerem Türkaydın ve Cem Tuncer’in müziklerini, Uğraş Güneş’in senaryosunu, Can Yücel’in yönetmenliğini üstlendiği Familya, salı akşamı sessiz sedasız final yaptı. Uğur Yücel, Erkan Kolçak Köstendil, Bülent Emrah Parlak, Şükran Ovalı, Cansu Tosun, Sezer Avcı, Aybüke Pusat, Murat Ceylan, Barış Yıldız, Bekir Çiçekdemir, Olgu Baran Kubilay, Enis Arıkan, Berat Efe Parlar, İpek Ayaz Kortunç, Murat Şahan, Ozan Coşkun, Neslihan Arslan, Gökhan Kıraç ve Güven Kıraç’ın rol aldığı Familya final bölümünde Tüm Kişiler’de 0.81 reytingle 81’inci, AB’de 0.97’yle 53’üncü, ABC1’de 1.17’yle 47’inci oldu. Korkmayın sakın kötülerden! İşte bu sonuç beni çileden çıkardı. Çünkü ekranın bu kadar kirliliğinde tertemiz bir işti Familya! Bize ailenin önemini yeniden hatırlatıyordu. Bazen güldürüyor, kimi zamanda ağlatıyordu. Hayat gibiydi! Asla bu sonucu hak etmiyordu. Senaryo, reji, oyunculuklar, yapım işe inanmıştı. Keşke kanalda inansaydı ve işe üvey evlat muamelesi yapmasaydı. Familya düşük reyting aldığı için yine bitebilirdi ama diziyi kısa sürede yok saymak, 22.15’e çekmek zaten 81’inci olmasına yol açıyordu. Her gidiş bir iz bırakır. Familya’nın bıraktığı iz bile ne yazık ki görünemedi. Sonuçta Familya bir bebekti. Her bebek gibi ağlayarak dünyaya gelmişti. Gülümsemeyi iki haftada öğrenmişti ki, şimdi bu bebek neden gülüyor diyerek olaylar çıktı. Sonra da görmezden gelindi. İlk kahkaha attığında da bu bebek hatalı oldu denilip bitirildi. Familya’nın ömrü 10 hafta sürdü. Ağlayarak geldiği ekrandan ağlatarak gitti. Ama kitlesine de Familya’sına sarılması gerektiğini hatırlattı. Yaşar Bey, “Dünya ne kadar kötüye giderse gitsin, hayat devam ediyor. Sizler bu hayatın iyilerisiniz. Korkmayın sakın kötülerden sakın! Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince karıncalar balıkları... Elveda Familya” dedi ve gitti. İşte hepimiz bu umuda tutunup yaşamalıyız. Tüm ekibin emeğine, ruhuna sağlık! Karıncaların balıkları yediği Familya’da görüşmek dileğiyle!

Düzeltme

Pazartesi günü “Hangi kanal dizilerini tuttudu?” başlıklı yazımda Atv’de cuma akşamları ekrana gelen Aşk ve Mavi dizisinin adını Asi ve Mavi olarak yazmışım. Tamamen şarkının çağrışımıyla böyle bir hata yaptığım için dizi ekibinden özür dilerim. Cümleyi de şöyle değiştiriyorum: “Cuma Star TV’de Kiralık Aşk, TRT 1’de Sevda Kuşun Kanadında, Kanal D’de Arka Sokaklar, Atv’de Aşk ve Mavi, Fox TV’de Muhteşem Yüzyıl Kösem, Show TV’de Güldür Güldür var. Geçen haftaya kadar Arka Sokaklar zirveyi kimseye bırakmıyordu. Güldür Güldür’de ensesinde duruyordu. Ancak Aşk ve Mavi ciddi bir yükselişe geçti ve birinciliğe oturdu. Bir süre daha yerini koruyacak ve cuma akşamlarının Prime Time birincisi Atv olacaktır.”

Yazının devamı...

Hangi kanal dizilerini tutturdu?

Bugün ekrana gelen dizilere yakından bakma vakti! Haftanın ilk günü pazartesiyle başlayalım. Show TV’de İçerde, Kanal D’de Babam ve Ailesi, TRT 1’de Hangimiz Sevmedik, Star TV’de Paramparça, Atv’de Kırgın Çiçekler, Fox TV’de Bana Sevmeyi Anlat var. Şimdilik pazartesinin galibi belli! İçerde tüm rakiplerinin önüne geçti. Haftalardır zirvedeki yerini kimseye bırakmıyor. İkincilik ise Kırgın Çiçekler’de... Babam ve Ailesi geçen hafta yükselmeye başladı. Ancak bu hafta cumadan pazartesiye gelen Bana Sevmeyi Anlat Babam ve Ailesi ve Paramparça’yı zorlayabilir. Çünkü benzer bir kitle tarafından izleniyor. Kısacası pazartesi Prime Time’ın galibi uzun süre Show TV olacak gibi görünüyor. Salı akşamları Atv’de Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Star TV’de Anne, Show TV’de Gülümse Yeter, Fox TV’de Familya, Kanal D’de Hayat Şarkısı, TRT 1’de Yüzyıllık Mühür var. Uzun süredir salının galibi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’dı. Ancak Anne bir geldi, pir geldi. İki haftadır zirveye yerleşti. Bu sene hiçbir kanal rahat edemiyor. Çünkü oldukça oynak bir reyting sistemi var. Tam bir dizi “Oh yerimi garantiledim” diyecekken başka bir dizi yerini alabiliyor. Salı akşamı da tam olarak bu yaşanıyor. Bir süre daha Star TV salı akşamlarının Prime Time birincisi olacak, Anne zirvede kalacaktır, ancak hikâyeyi açmazlarsa bir süre sonra durum değişebilir. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ikincilik koltuğunda! Yeni hamlelere ihtiyacı var. Familya finale doğru yürüyor. Hayat Şarkısı yerinde saymaya devam ediyor.

Asi ve Mavi yükselişte

Çarşamba akşamlarının birinci ve ikincisi belli! Diğer diziler üçüncü olmak için yarışıyor. TRT 1’de ekrana gelen Diriliş Ertuğrul zirvedeki yerini kimselere bırakmayacaktır. İkincilik koltuğunda ise Star TV’de yayınlanan Kara Sevda var. Üçüncülük ise Fox Tv’de ekrana gelen No: 309’da! No: 309, uzun süre zirveyi kimselere bırakmamıştı. Ancak Diriliş’in gelişiyle taşlar yerinden oynadı ve üçüncülüğe indi. Kanal D’de ekrana gelen Poyraz Karayel düşüşünü sürdürüyor. Sonuçta; çarşamba Prime Time birincisi ise sezon sonuna kadar TRT 1 olacaktır. Perşembe en zorlu günlerden biri! Perşembe Kanal D’de Vatanım Sensin, Star TV’de Cesur ve Güzel, Fox TV’de Umuda Kelepçe Vurulmaz, Show TV’de Cesur Yürek, Atv’de Yeter var. Yeter zirveden uzaklaşalı epey zaman oldu. Cesur Yürek’te zirveye yaklaşamıyor. Umuda Kelepçe Vurulmaz yükselişe geçti. Daha da yükselmeyi hak ediyor. Cesur Yürek ve Vatanım Sensin arasındaki mücadele yeni başlıyor. O nedenle perşembenin Prime Time galibi bazen Kanal D, bazen Star olacaktır. Cuma Star Tv’de Kiralık Aşk, TRT 1’de Sevda Kuşun Kanadında, Kanal D’de Arka Sokaklar, Atv’de Asi ve Mavi, Fox TV’de Muhteşem Yüzyıl Kösem, Show TV’de Güldür Güldür var. Geçen haftaya kadar Arka Sokaklar zirveyi kimseye bırakmıyordu. Güldür Güldür’de ensesinde duruyordu. Ancak Asi ve Mavi ciddi bir yükselişe geçti ve birinciliğe oturdu. Bir süre daha yerini koruyacak ve cuma akşamlarının Prime Time birincisi Atv olacaktır. Tabii ki kaygan reyting sisteminde Arka Sokaklar yeni hamle yapmadığı sürece...

Star şu anda şampiyon!

Cumartesi Fox TV’de ekrana gelen Kalbimdeki Deniz, Show TV’deki Aşk Laftan Anlamaz, Star TV’deki Yüksek Sosyete, Atv’deki Kertenkele, TRT 1’deki Seksenler, Kanal D’deki Altınsoylar arasındaki mücadeleyi Fox kazanıyor bir süredir! Ancak daha iyi bir iş geldiğinde sonuç değişecektir. Çünkü cumartesi de tam anlamıyla dizisine sadık bir izleyici yok. Daha iyi bir şeyi hemen kabullenecek bir profil var. Pazar akşamlarının galibi Hayat Bazen Tatlıdır yani Star TV. Fox TV’de O Hayat Benim, Kanal D’de Bodrum Masalı, atv’de Seviyor Sevmiyor, TRT 1’de Baba Candır ise ne yazık ki zirveye yanaşamıyor bile... Show TV 1, atv 1, Fox TV 1, Kanal D bazen 2, kimi zaman 1, bazen de hiç, Star bazen 2, bazen 3, TRT 1 1 Prime Time birinciliğine sahip! Sonuç; şampiyon şu anda Star TV!

Yazının devamı...

Muhteşem Yüzyıl’dan Kurtlar Vadisi çıkmamış

Cuma günü Prag’dan döndüğüm ve uçağım rötar yaptığı için yayın saatinde Fox TV’de ekrana gelen Muhteşem Yüzyıl Kösem-4. Murat Bağdat Fatihi dizisini izleyemedim. Ancak bir kamuoyu yoklaması yapmak istedim. Sosyal medyadan “Nasıl gidiyor?” diye sorduğumda iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar “iyi” cevabını aldım. Bu tepkisizlik “Acaba izlenmiyor mu?” diye beni şaşırttı ama heyecanla eve gelmeyi bekledim. Valizi bir köşeye atıp kaydettiğim diziyi açtım. Daha ilk dakikasında hayal kırıklığına uğradım. Ekranda bir yazı, dış ses bize Kösem Sultan’ı anlatıyor, blurlanmış ekranda da işkence, kan görüntüleri vardı. Anlıyorum, bu dizinin artık tek hedefi yurt dışına diziyi satmak ama ilk yayınını da Türkiye’de yapıyor. Zaten yayınlayamayacağınız, blurlanacak ve belgesel diliyle anlatmayı seçeceğiniz bir yol yılın en iddialı dizisi Muhteşem Yüzyıl Kösem Sultan-4. Murad Bağdat Fatihi’nin başlangıcı olamaz, olmamalıydı. Zaten bu sahneyle yeter ki yurt dışına satalım, Türkiye’de tutup tutmayacağıyla hiç ilgilenmiyoruz duygusunu verdi dizi.

Padişah Polat Alemdar gibiydi

Sonrasını da ağzım açık izledim. Ekranda bir padişah vardı. Ancak sadece kendisi padişah gibi davranıyordu. O nedenle Metin Akdülger’in 4. Murad’ı çok iyi giyindiğini söyleyebilirim. Fakat asıl sorun etrafında hiç kimsenin ona bir padişah gibi davranmamasıydı. Kaldı ki, bir şehzadeye bile boyun bükerek konuşulan sarayda padişaha herkes ağzına geleni söyleyebiliyordu. Sipahi askerleri koskoca hünkarla adeta sokak kavgası ediyordu. Evet, sipahiler padişaha isyan etmişlerdi. Ancak öyle bir dönemde padişaha her önüne gelen “Naber lan” der gibi konuşuyordu. Bunun mümkün olmayacağını bilmek için tarihçi olmaya gerek yok! Padişahın da sarayda durduğu yok. Canı sıkıldıkça dışarı çıkıyor, üstelik onu herkes tanıyor ama hiç korkmuyor. Yanında bir adamla 30 adama karşı dövüşüp hepsini öldürüyor. Dizinin 70 dakikasının özeti buydu. Sanki 4. Murad Polat Alemdar olmuş, tek başına 30 adamın arasına dalıp hiçbir kılıçtan etkilenmiyor. 30 adamı birden öldürüp oradan burnu kanamadan çıkıyor. Bu arada meydanda, eğlence alanında, sarayda padişahı zaten sallayan yok. Kısacası Muhteşem Yüzyıl’dan Kurtlar Vadisi yapmaya çalışmışlar ama doku uyuşmazlığı olmuş.

Meral Okay’ın mirasıdır

Nurgül Yeşilçay’a Kösem olmak yakışmış. Ancak onun da gücünü göreceğimiz bir sahne bile izlemedik. Farah Zeynep Abdullah diziye renk katmış. Fakat onu da aksiyonda izledik. Son tahlilde; Osmanlı padişahı 4. Murad, İslamiyet’in dünyadaki elçisi, bir kadın uğruna kliseye girdi ve Prenses Farya’yla cilveleşti. “Yok artık” dediğim anlardan biriydi. Artık ağzımı kapatamadım. Dizi son 20 dakikasında toparlandı ve hikâye anlatmaya başladı. Türk televizyonlarında en karanlık diziyi yapmalarından, diyalogların günümüz gibi olmasından, devamlılık sorunlarından bahsetmiyorum bile... Haremi de öldürmüşler. Zaten ortada bir haremden bahsetmek mümkün değil, onların da konuşması Nişantaşı Türkçe’si gibiydi. Muhteşem Yüzyıl, Meral Okay’ın mirasıdır. O nedenle dizi bittiğinde sinirlerim bozuldu. Nasıl olur da, o noktadan buraya gelinir diye açıp Muhteşem Yüzyıl’ın ilk bölümü yeniden izledim ve aradaki farkı daha net anladım.

Keşke diziyi açıp izleseydi

4. Murad dizisinin en büyük sorunlarından birinin karakterlerin kim olduğunu anlamamamız olduğunu düşünüyorum. Oysa Muhteşem Yüzyıl’da ilk sahne bir ormanda başlıyor. Şehzade Süleyman’a padişah olduğu haberi geliyor ve dizi başlıyor. Sonraki sahnede de onun padişahlığa hazırlanırken kim olduğunu kendi sesinden dinliyoruz. Kısaca dizinin ilk 7 dakikasında Kanuni Sultan Süleyman kimdir, bu dizide bize ne anlatacaklar, yanındakiler hikayeye nasıl dahil olacak bu konuşmayla anlıyoruz ve dizinin başından kalkamadan izlemeye devam ediyoruz. Ben bile bu diziyi izleyip açıp eski bölüme baktıysam, keşke senarist Yılmaz Şahin de dizinin ilk halini açıp izleseydi. Anlatım biçimini benimseseydi. Madem Muhteşem Yüzyıl adını kullanmaya devam edecekler bütünlüğünü bozmasaydı. İşte o zaman bize bir hikâye anlatır ve içine çekerdi.

Dizi 25’nci oldu

Ezcümle; Muhteşem Yüzyıl Kösem-4. Murad Bağdat Fatihi tasarım, senaryo aşamasında sınıfta kalmış. Öyle büyük hatalara imza atmış ki, 5 sezon bu işi yapan profesyonel ekibin bunları nasıl görmediğini, fark etmediğini anlamak mümkün değil! Muhteşem Yüzyıl, Türk izleyicisine bir dönem anlattı. O süreçte de Osmanlı tarihinde padişaha nasıl davranılır, hikaye nasıl anlatılır, konuşma nasıl olur, harem nasıldır, duruş, davranış nasıl belirlenir izleyiciye öğretti. Şimdi aynı ekip kendi kurduğu sistemi bozup 2016 gözüyle ve diliyle bize 1600’leri anlatmaya çalışınca profesyonelleştirdiği izleyiciyi buna inandıramadı. İşin özü tam olarak budur. Bir de ne kadar kırmızı kalem varsa altını onlarla çizerek son bir şey söylemek zorundayım! Türkiye’yi yurt dışına açacak sistem kendi hikâyelerimizi, kendi biçimimizle anlatmaktır. Kaldı ki, Muhteşem Yüzyıl’da tam bu nedenle dünyada ses getirdi. Sonuç; Muhteşem Yüzyıl Kösem-4. Murat Bağdat Fatihi ilk bölümüyle, bakın ilk bölümüyle diyorum çünkü herkes ilk bölüme meraktan bile olsa bakar, Tüm Kişiler’de 2.34 reytingle 25’inci, AB’de 3.27’yle 17’nci, ABC1’de 3.48’le 16’ncı oldu. Bu da sanırım herkese meselenin iyi oyuncuları kadroya toplamadan önce iyi bir tasarım ve anlatım biçiminin olması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Umarım toparlar, yolu açık olsun!

Yazının devamı...

Aynı evde birbirine uzak çift: Hayat ve Murat

Show TV’de çarşamba akşamları ekrana gelen Aşk Laftan Anlamaz’ın reytingleri düşünce kanal gün değişikliğine gitti ve cumartesi gününe aldı diziyi... Ancak hepimiz biliyoruz ki, bir dizi gün değişikliğine gittiyse ne yazık ki sonu yaklaşmıştır. Bu kural Aşk Laftan Anlamaz için geçerli olmadı. Çünkü dizi tam da gününü buldu. Cumartesi akşamı öyle güzel bir bölümle ekrana geldi ki, reytingde de karşılığını aldı. Açıkçası Aşk Laftan Anlamaz ve Kiralık Aşk’ın hikâyesinde ana çatısını birbirine benzetiyorum. Kiralık Aşk’ta Defne’nin Ömer’i kendisine aşık etmesi için para alması bir sırdı, Aşk Laftan Anlamaz’da Hayat’ın işe girmek için adını Suna Pektaş olduğunu söylemesi... İki dizide de sırlar ortaya çıktı. Haftalarca Kiralık Aşk’ta bu bomba patladığında Defne ve Ömer’in evli olmasını ve Ömer’in Defne’yle hesabını aynı evdeyken kesmesinin daha izlenebilir olacağını yazdım. Ancak öyle olmadı. Aşk Laftan Anlamaz ise bu formülü uyguladı, reytingleri yükseldi. Murat kendisine yalan söylemesine rağmen Hayat’la evlendi. Evde onu affetmediğini söyleyerek yeni bir hikaye başlattı. Yani aynı evdeler ama birbirlerine uzaklar! Umarım senaristler bu hikayeyi iyi sağabilirler. Böylece yüksekte olmayı sürdüreceklerdir.

Az konuşun VTR’si olayı başlattı

Her ödül töreni ardında bir polemik getirir. Türkiye’de aksine hiç şahit olmadım. Dolayısıyla Altın Kelebek sonrası yine pek çok olay çıkacağı belliydi. Ancak bu kadarını ben de beklemiyordum. Toplamda 3 saatlik yayından bir hafta konuşulacak malzeme çıktı. Öncelikle Diriliş dizisinin senaristi ve yapımcısının konuşturulmaması olayı çok büyüdü. Sanırım her şey Okan Bayülgen’in program açılışında yaptığı konuşma ve izlediğimiz VTR nedeniyle yaşandı. “Öpüşmeyi ve konuşmayı çok seviyoruz” diye bir konuşma yaptı ve geçmişte ödül alanların mikrofonu eline alınca ne kadar çok konuştuklarını anlatan bir VTR izledik. Tam bu VTR üzerine Diriliş’in ödül aldığı açıklandı. Ödül veren Türker İnanoğlu bile az konuştu. Mehmet Bozdağ ise ödülü alıp gitti. Ben konuşturulmadığını değil, o VTR’yi izledikten sonra konuşmak istese de konuşamadığını düşünmüştüm. Öyle bir VTR’ydi ki insanda bu duyguyu yaratıyordu. Ardından yaşanan olaylar ise çözülebilirmiş. Cengiz Semercioğlu’nun yazısında okuduk. Bir sürü teklif sunulmuş Diriliş ekibine... Ancak kabul edilmemiş. Sonunda da Okan Bayülgen’in özür dilemesi istenmiş. Zaten işin o kısmı saçma! Neden Okan Bayülgen özür diliyor ki? Bayülgen’e bir şey dayatılırsa ne olacağı belliydi. Çıkıp özür dileyeceğine öyle bir konuşma yaptı ki, özürden çok hakaret gibiydi. Ondan sonrası malum! İşin özü; ödül töreni kısa sürecek deyip katılımcılara kısa konuşun VTR’si hazırlamanın da, sonrasında yaşananların da kasıtlı olduğuna asla inanmıyorum. Ortada bir yayın kazası olduğu aşikar! Doğru planlama yapılsaydı bunlar yaşanmazdı. Umarım bu sorun kısa sürede çözülür.

Yazının devamı...

Kiralık Aşk düşüşe geçti

Barış Arduç ve Elçin Sangu’nun başrollerini paylaştığı Kiralık Aşk, ikinci sezonunu güçlü açmıştı. Ancak son iki haftadır reytinglerde ciddi bir düşüş yaşıyor. Peki ama neden? Çünkü hikâye aynı mekanlarda, aynı konular arasında dönüyor. Mesela cuma akşamı ekrana gelen bölümde iki defa uzatılmış haliyle Pamir ve Ömer’in Defne’nin yanına gitmesini izledik. Bir türlü Ömer Defne’ye Pamir’in kiralık aşk olduğunu söyleyemedi. Upuzun ve hiçbir şeye hizmet etmeyen bir yanlış yangın alarmı sahnesi vardı. Sanki bütün karakterler süre doldurmak için yavaş hareket ediyordu. Ancak bunun böyle olacağı belliydi. 135 dakika romantik komedi yapmak tüm ekip için ölüm gibidir. Zaten bu uzunlukta romantik komedilerin ömrü ne yazık ki en fazla 52 bölüm olur. Kiralık Aşk’ta Defne ve Ömer arasındaki kimyadan izleyiciler vazgeçmek istemedi. Dizi ikinci sezonuna uzadı. Bu Türk televizyonları açısından da bir ilkti. İkinci sezonda bu kez Ömer’in Defne’nin peşinden koşmasını izliyorduk. Bu da izleyiciyi rahatlatıyordu. Kısa sürede barışmaları ve Ömer’in Defne’nin kendisine hala aşık olduğunu anlaması büyüyü bozdu, oyunu bitirdi. Sanırım bu da reytinglerin düşmesine sebep oldu. Fakat reytinglerin bir anda hızlı düşüşü pek hayra alamet değildir. Umarım hikayede yeni bir açılım sağlanır ve dizi ömrünü uzatır. Aksi taktirde bu hızlı düşüşle ocak ayını zor görür.

Boşan da Gel’e imza günü

35’inci İstanbul Kitap Fuarı dün Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde başladı. 20 Kasım’a kadar devam edecek olan fuara 800 yayınevi katıldı ve 300 etkinlik gerçekleşecek. O etkinliklerden biri de bana ait! Bugün 15.00-17.00 arasında İnkılap Kitabevi Standı’nda Boşan da Gel Kusursuzluğu Keşfet kitabımın imza günü var. Boşan da Gel, genç yaşta boşanan güzel, kariyerinde başarılı bir kadının geçirdiği ruhsal değişimin sonunda aslında yaşadığı hayatın onu mutlu etmediğini fark etmesini, “gerçek” Lara’yı bulmasını mizahi bir dille anlatıyor. İstanbul’da gerçekleşecek ilk imza günüme hepinizi bekliyorum.

Yazının devamı...

Kazanan Vatanım Sensin oldu

Perşembe akşamı ekran karşısından kalkmadığımız bir gece oldu. Zira, Kanal D’de Vatanım Sensin, Star TV’de Cesur ve Güzel vardı. İkisi de iddialıydı. Üstelik Cesur ve Güzel ilk bölümüyle ekrana gelecekti. Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün tanıtımlarda muhteşem görünüyordu. Tanıtımlardan buram buram aşk kokusu alıyorduk. Ancak Vatanım Sensin’de de Mustafa Kemal’den bahsediliyordu. Üstelik 10 Kasım’da ekrana gelecekti. Günler öncesinden yayınlanan tanıtımla sosyal medyada inanılmaz bir etkiye ulaşmıştı. Her izlediğimde gözümü dolduran bir tanıtımdı. Halit Ergenç’in Mustafa’m dediği ve sevgiyle baktığı an gözümden yaşlar akıyordu. Son zamanlarda gündem zaten Mustafa Kemal’e özlemimizi daha da artırıyordu. Ancak Cesur ve Güzel’de de sağlam bir aşk vardı. O nedenle hangisinin zirvede kapatacağı muammaydı. Bir yanda vatan, diğer tarafta aşk vardı. Kazanan vatan yani Vatanım Sensin oldu. Vatanım Sensin Tüm Kişiler’de 7.71, AB’de 11.12, ABC1’de 10.48 reytingle zirveye oturdu. Cesur ve Güzel Tüm Kişiler’de 5.33 reytingle 3’üncü, AB’de 5.35’le 2’nci, ABC1’de 6.10’la 2’nci oldu. Görünen iki dizinin de yüksek reytingle açılış yaptığı, ancak ilk 20 dakikada Vatanım Sensin aradaki farkı yarı yarıya açarak yükselişe geçmiş.

Kıvanç-Tuba kimyası vardı

Peki, Cesur ve Güzel izleyici karşına nasıl bir bölümle çıktı? Ay Yapım-Kerem Çatay ve Pelin Diştaş Yaşaroğlu’nun yapımcılığını, Ece Yörenç’in senaristliğini, Ali Bilgin’in yönetmenliğini, Toygar Işıklı’nın müziklerini üstlendiği Cesur ve Güzel, muhteşem bir yol görüntüsüyle açıldı. Kıvanç Tatlıtuğ’un canlandırdığı ve beden diliyle de cesaretini ortaya koyan Cesur’un karşısına kısa bir süre sonra atıyla Tuba Büyüküstün’ün canlandırdığı Sühan çıktı. Huzur ve güzellikle başlayan dizi üçüncü dakikada ikilinin uçurumdan düşme ihtimaliyle gerilime dönüştü. Kahramanımız Cesur Sühan’ın hayatını kurtardı. Sahne çok iyi çekilmişti, oyunculuklar muazzamdı. Üstelik bir diziden çok romantik türünde bir filmin açılışı gibiydi. Cesur ve Sühan arasındaki kimya ekrandan kalbimize akıyordu. Birkaç dakika sonra Cesur’un Korludağ kasabasına Sühan’ın babası Tahsin Korludağ’dan intikam almak için geldiğini öğrendik. Yani matematik olarak her şey doğruydu. Önce aşkı, sonra da Cesur’un motivasyonunu ilk 5 dakikada öğrendik. İkisi birbirine aşık olacak ama Cesur’un intikam dürtüsü bu aşkın önünde engel olacaktı. Tıpkı Ezel’de, Kara Para Aşk’ta, Karadayı’da, Hatırla Gönül’de ve daha onlarca dizide olduğu gibi...

Kendine güvenli erkek kaldı mı?

Sühan hayatını kurtaran Cesur’a ilk görüşte aşık oldu. Cesur hem yakışıklılığı, hem kendine güveni, hem cesaretiyle kısa sürede kasabanın gözdesi oldu. Kelimenin tam anlamıyla şeytan tüyü vardı Cesur’da... Kıvanç Tatlıtuğ, Cesur’u öyle güzel yorumlamış ki her sahnesinde fütursuz kendine güveni izleyiciden tam not aldı. Kaldı mı kendine bu kadar güvenen cesur erkekler? Tuba Büyüksütün’ü ilk defa bir dizide beden dilini ve sesini de kullanarak bu kadar güvenli izlediğimi itiraf etmeliyim. Sühan’ı yorumlayışını çok beğendim. Dizinin oyuncu kadrosu gerçekten çok iyi. Kıvanç Tatlıtuğ, Tuba Büyüksütün, Tamer Levent, Devrim Yakut, Erkan Avcı, Serkan Altunorak, Sezin Akbaşoğulları, Nihan Büyükağaç, Okday Korunan, Irmak Örnek, Gözde Türkpençe, Müfit Kayacan, Işıl Dayıoğlu, Zeynep Kızıltan, Cansu Türedi... Erkan Avcı zaten bayıldığım bir oyuncudur. Onu sinemada, dizide onlarca rolde izledim. Her defasında farkını ortaya koyuyor. Korhan Korludağ olarak da yine farklı bir renkle diziyi parlatmış. Tamer Levent müthiş bir Tahsin Korludağ çıkarmış. Tek tek herkesi yazmam zor. Ama herkesin üzerine düşen rolü fazlasıyla üstlendiğini söyleyebilirim.

Yapımcı, oyuncu, yönetmen başarısı

Ancak farkında mısınız? Ev sahibinden düşmana, kahyadan eczanede çalışan kıza dizide bir tane bile kendine güvensiz karakter izlemedik. Korludağ kasabasının havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez herkes fazlasıyla özgüvenli yaşıyor. Pardon Bülent hariç... Gelelim rejiye... Yönetmen Ali Bilgin Medcezir’den bu yana üzerine 1500 koyarak ilerlemiş. Görüntü yönetmeni Veysel Tekşahin’in de emeğini göz ardı edemem. İkisinin çabasıyla dizi ritmi yüksek ve izlenilebilir bir hal almış. Zira, Cesur ve Güzel’in ilk bölümü yapımcı, oyuncu ve yönetmen başarısıdır. Yapımcı prodüksiyona inanılmaz bir bütçe ayırmış, oyuncular inanmış, yönetmen bir şey oluyormuş duygusu yaratmak için inanılmaz bir ritimde çalışmış. Ne yazık ki, senaryo matematik olarak çok doğru olmasına rağmen, 137 dakikalık ilk bölümü karşılayacak kadar iddialı değildi. Açılışta Cesur Sühan’ı kurtardı, finalde de düşmanı Tahsin Korludağ’ı... Sonunda da Cesur Korludağ evine girdi.

Klasik bir melodram

Ezcümle; Cesur ve Güzel adının hakkını veren bir iş olmuş. Herkes cesur ve güzel! Ancak ilk bölüm hikayesi rakiplerindeki harekete göre durağan kalmıştı. 137 dakikanın büyük bir kısmı günlük rutinde yapılanlarla doluydu. Tuba Büyüküstün-Kıvanç Tatlıtuğ arasındaki kimya muhteşemdi. Erkan Avcı-Sezin Akbaşoğulları arasında da aynı kimyanın oluştuğunu söyleyebilirim. Bundan sonra Cesur ve Sühan aynı evde... Belki de Aşk-ı Memnu etkisi yeniden başlıyor diyebiliriz. Cesur ve Güzel’in önümüzdeki hafta daha yüksek reyting alacağı, olayların başlayacağı ve yurtdışına satışının şimdiden başladığını görmek için kahin olmaya gerek yok. Ancak Cesur ve Güzel bugünün farklılık söylemine uygun bir iş değildi. Klasik melodram türünde, geçmişten gelen, izleyicide bir tanıdığını yeniden görmüş hissi uyandıran bir diziydi. Yolu açık olsun!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.