Muhteşem Yüzyıl’dan Kurtlar Vadisi çıkmamış
.
Cuma günü Prag’dan döndüğüm ve uçağım rötar yaptığı için yayın saatinde Fox TV’de ekrana gelen Muhteşem Yüzyıl Kösem-4. Murat Bağdat Fatihi dizisini izleyemedim. Ancak bir kamuoyu yoklaması yapmak istedim. Sosyal medyadan “Nasıl gidiyor?” diye sorduğumda iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar “iyi” cevabını aldım. Bu tepkisizlik “Acaba izlenmiyor mu?” diye beni şaşırttı ama heyecanla eve gelmeyi bekledim. Valizi bir köşeye atıp kaydettiğim diziyi açtım. Daha ilk dakikasında hayal kırıklığına uğradım. Ekranda bir yazı, dış ses bize Kösem Sultan’ı anlatıyor, blurlanmış ekranda da işkence, kan görüntüleri vardı. Anlıyorum, bu dizinin artık tek hedefi yurt dışına diziyi satmak ama ilk yayınını da Türkiye’de yapıyor. Zaten yayınlayamayacağınız, blurlanacak ve belgesel diliyle anlatmayı seçeceğiniz bir yol yılın en iddialı dizisi Muhteşem Yüzyıl Kösem Sultan-4. Murad Bağdat Fatihi’nin başlangıcı olamaz, olmamalıydı. Zaten bu sahneyle yeter ki yurt dışına satalım, Türkiye’de tutup tutmayacağıyla hiç ilgilenmiyoruz duygusunu verdi dizi.
Padişah Polat Alemdar gibiydi
Sonrasını da ağzım açık izledim. Ekranda bir padişah vardı. Ancak sadece kendisi padişah gibi davranıyordu. O nedenle Metin Akdülger’in 4. Murad’ı çok iyi giyindiğini söyleyebilirim. Fakat asıl sorun etrafında hiç kimsenin ona bir padişah gibi davranmamasıydı. Kaldı ki, bir şehzadeye bile boyun bükerek konuşulan sarayda padişaha herkes ağzına geleni söyleyebiliyordu. Sipahi askerleri koskoca hünkarla adeta sokak kavgası ediyordu. Evet, sipahiler padişaha isyan etmişlerdi. Ancak öyle bir dönemde padişaha her önüne gelen “Naber lan” der gibi konuşuyordu. Bunun mümkün olmayacağını bilmek için tarihçi olmaya gerek yok! Padişahın da sarayda durduğu yok. Canı sıkıldıkça dışarı çıkıyor, üstelik onu herkes tanıyor ama hiç korkmuyor. Yanında bir adamla 30 adama karşı dövüşüp hepsini öldürüyor. Dizinin 70 dakikasının özeti buydu. Sanki 4. Murad Polat Alemdar olmuş, tek başına 30 adamın arasına dalıp hiçbir kılıçtan etkilenmiyor. 30 adamı birden öldürüp oradan burnu kanamadan çıkıyor. Bu arada meydanda, eğlence alanında, sarayda padişahı zaten sallayan yok. Kısacası Muhteşem Yüzyıl’dan Kurtlar Vadisi yapmaya çalışmışlar ama doku uyuşmazlığı olmuş.
Meral Okay’ın mirasıdır
Nurgül Yeşilçay’a Kösem olmak yakışmış. Ancak onun da gücünü göreceğimiz bir sahne bile izlemedik. Farah Zeynep Abdullah diziye renk katmış. Fakat onu da aksiyonda izledik. Son tahlilde; Osmanlı padişahı 4. Murad, İslamiyet’in dünyadaki elçisi, bir kadın uğruna kliseye girdi ve Prenses Farya’yla cilveleşti. “Yok artık” dediğim anlardan biriydi. Artık ağzımı kapatamadım. Dizi son 20 dakikasında toparlandı ve hikâye anlatmaya başladı. Türk televizyonlarında en karanlık diziyi yapmalarından, diyalogların günümüz gibi olmasından, devamlılık sorunlarından bahsetmiyorum bile... Haremi de öldürmüşler. Zaten ortada bir haremden bahsetmek mümkün değil, onların da konuşması Nişantaşı Türkçe’si gibiydi. Muhteşem Yüzyıl, Meral Okay’ın mirasıdır. O nedenle dizi bittiğinde sinirlerim bozuldu. Nasıl olur da, o noktadan buraya gelinir diye açıp Muhteşem Yüzyıl’ın ilk bölümü yeniden izledim ve aradaki farkı daha net anladım.
Keşke diziyi açıp izleseydi
4. Murad dizisinin en büyük sorunlarından birinin karakterlerin kim olduğunu anlamamamız olduğunu düşünüyorum. Oysa Muhteşem Yüzyıl’da ilk sahne bir ormanda başlıyor. Şehzade Süleyman’a padişah olduğu haberi geliyor ve dizi başlıyor. Sonraki sahnede de onun padişahlığa hazırlanırken kim olduğunu kendi sesinden dinliyoruz. Kısaca dizinin ilk 7 dakikasında Kanuni Sultan Süleyman kimdir, bu dizide bize ne anlatacaklar, yanındakiler hikayeye nasıl dahil olacak bu konuşmayla anlıyoruz ve dizinin başından kalkamadan izlemeye devam ediyoruz. Ben bile bu diziyi izleyip açıp eski bölüme baktıysam, keşke senarist Yılmaz Şahin de dizinin ilk halini açıp izleseydi. Anlatım biçimini benimseseydi. Madem Muhteşem Yüzyıl adını kullanmaya devam edecekler bütünlüğünü bozmasaydı. İşte o zaman bize bir hikâye anlatır ve içine çekerdi.
Dizi 25’nci oldu
Ezcümle; Muhteşem Yüzyıl Kösem-4. Murad Bağdat Fatihi tasarım, senaryo aşamasında sınıfta kalmış. Öyle büyük hatalara imza atmış ki, 5 sezon bu işi yapan profesyonel ekibin bunları nasıl görmediğini, fark etmediğini anlamak mümkün değil! Muhteşem Yüzyıl, Türk izleyicisine bir dönem anlattı. O süreçte de Osmanlı tarihinde padişaha nasıl davranılır, hikaye nasıl anlatılır, konuşma nasıl olur, harem nasıldır, duruş, davranış nasıl belirlenir izleyiciye öğretti. Şimdi aynı ekip kendi kurduğu sistemi bozup 2016 gözüyle ve diliyle bize 1600’leri anlatmaya çalışınca profesyonelleştirdiği izleyiciyi buna inandıramadı. İşin özü tam olarak budur. Bir de ne kadar kırmızı kalem varsa altını onlarla çizerek son bir şey söylemek zorundayım! Türkiye’yi yurt dışına açacak sistem kendi hikâyelerimizi, kendi biçimimizle anlatmaktır. Kaldı ki, Muhteşem Yüzyıl’da tam bu nedenle dünyada ses getirdi. Sonuç; Muhteşem Yüzyıl Kösem-4. Murat Bağdat Fatihi ilk bölümüyle, bakın ilk bölümüyle diyorum çünkü herkes ilk bölüme meraktan bile olsa bakar, Tüm Kişiler’de 2.34 reytingle 25’inci, AB’de 3.27’yle 17’nci, ABC1’de 3.48’le 16’ncı oldu. Bu da sanırım herkese meselenin iyi oyuncuları kadroya toplamadan önce iyi bir tasarım ve anlatım biçiminin olması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Umarım toparlar, yolu açık olsun!