Şampiy10
Magazin
Gündem

Dünya aşka aç! Ve aşk satar!

17-20 Ekim tarihleri arasında Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenen dünya televizyon içerik fuarı MIPCOM’dan bu yılda Türk dizileri geçti. Geçtiğimiz yıl onur konuğu Türkiye’ydi. O nedenle Cannes sokaklarında neredeyse sadece Türkler vardı. Bu yıl Japonya onur konuğuydu. Ancak konuşulan işlere yine Türk dizileri imza attı. Öncelikle İçerde, Paramparça, Kara Sevda, Cesur ve Güzel, O Hayat Benim, Vatanım Sensin, Anne, İstanbullu Gelin afişleri Cannes sokaklarını süslüyordu. İlk gün Anne dizisi için bir tanıtım yapıldı. Salı akşamı ise iki büyük etkinlik vardı. Saat 19.00-22.00 arasında Fox TV bir Turkish Drama partisine imza attı. O Hayat Benim dizisinin oyuncuları Kerem Cem, Ezgi Asaroğlu, Ceren Moray ve Oya Başar parti için setten Cannes’a gelmişti. Bana Sevmeyi Anlat dizisinin başrol oyuncuları Kadir Doğulu ve Seda Bakan’da partiye katıldılar. Her iki dizinin oyuncuları da kendileriyle fotoğraf çektirmek isteyen tüm alıcıları kırmadılar.

Kara Sevda 60 ülkede

Ancak Cannes’da parti denilince akla ITV-Inter Medya gelir. Senelerdir tüm alıcılara ve Türk dizi sektörüne düzenledikleri partilerle de kendilerinden söz ettirmeyi başarıyorlar. Bu yılda geleneği bozmadılar. Tüm alıcılar o partideydi. Kanal yöneticilerinden oyunculara herkes o partide eğlenmeyi tercih etti. Çünkü Inter Medya organizasyonuyla alıcıyla sektörü yakınlaştırıyor. Fuar bitiminde Inter Medya CEO’su Can Okan’la sohbet etme fırsatı bulduk. Okan, “Fuara başlarken bu yıl için endişeliydik. Çünkü Türk dizilerine ilginin azalabileceğini düşünmüştük. Ancak sonuç çok iyi oldu. Bu yıl diziler dışında formatları da satışa çıkardık. Şu anda Kara Sevda’nın satışı 60 ülkeye ulaştı. Aşk Laftan Anlamaz’ı da bu fuarda görücüye çıkardık. Talep vardı. En çok Kara Para Aşk, Karagül ve Kara Sevda dizilerini satıyoruz” diye özetledi fuarı...

Vatanım Sensin ilgi çekti

Salı akşamı bir etkinlik daha vardı. Kanal D ekibi Vatanım Sensin dizisinin başrol oyuncuları Halit Ergenç ve Bergüzar Korel’i bir davetle alıcılarla bir araya getirdi. Basına kapalı bir davet olduğu için katılamadım. Ancak her iki oyuncuya da ilgi olduğunu ve dizi başlamadan ön sipariş aldığını duydum. Aynı gün içinde alıcılara 24 dakikalık bir demo izletildi. Onu izleme şansı buldum. Gözümü doldurduğunu itiraf etmeliyim. Çarşamba günü Fresh TV-Fiction adı verilen ve dünya dizilerinin seçkisi olan bir etkinlik düzenlendi. Orada da iki Türk dizisi yer aldı: İçerde ve Vatanım Sensin! İkisi de hem aksiyonu, hem aşkı yansımalarıyla oldukça dikkat çektiler.

Mesele birkaç dizi satmak değil!

Bir MIPCOM daha bitti! Bence bu yıl önceki yıllara göre Türk dizilerine daha az ilgi vardı. Bunu küçümsemek anlamında söylemiyorum. Bir potansiyel yaratılmışken yok etmeye çalışarak sektörün kendine çelme taktığını düşünüyorum. Çünkü mesele dünyaya birkaç dizi satmak değil! Mesele devamlılığını sağlamak... O nedenle senaryo kalitesinin yükselmesi, sürelerin azalması ve dizilerin dünyaya kendini tanıtmanın bir başka yolu olduğunu herkesin bir kez daha hatırlaması gerekiyor. Bir de hem formatlara, hem de dizilere baktığımda anladığım çok net bir şeyin tekrar altını çizmekte fayda var. Dünya aşka aç! O nedenle aşk satar!

Yazının devamı...

Cannes’da helikopterli Anne tanıtımı

Fransa’nın Cannes şehrinde 17-20 Ekim tarihleri arasında düzenlenen, dünya televizyon içerik marketi MIPCOM başladı. Bu yılda yüzlerce dizi ve format görücüye çıktı. Ben de 16 Ekim’de soluğu Cannes’da aldım. Cannes sokaklarını bu yılda Paramparça, Cesur ve Güzel, Vatanım Sensin, İstanbullu Gelin, Anne billboardları süslüyor. Türk dizileri son birkaç yıldır dünyada çok ilgi çekiyor. O nedenle Türkiye’deki tüm içerikler yurt dışına satış odaklı planlanıyor. Gelelim, Cannes’da bizi neyin karşıladığına... Global Agency İzzet Pinto’nun sahibi olduğu ve Türk dizilerini dünyaya pazarlayan en önemli şirketlerden biridir. İzzet vizyonu geniş, halkla ilişkiler ve reklamın gücüne inanan, satış odaklı bir işadamıdır. O nedenle 16 Ekim Pazar günü Cannes’da muhteşem bir etkinliğe imza attı. MF Yapım’ın yapımcılığını, Star TV’nin yayıncılığını ve Cansu Dere’nin başrol oyunculuğunu üstlendiği Anne (Mother) dizi Monte Carlo’da dünyanın en önemli alıcılarına tanıtıldı.

Monte Carlo’da Cansu’ya ilgi

İzzet Pinto yine yapmış yapacağını... Pazar günü dünyanın en önemli 50 alıcısı, yabancı gazeteciler, Star TV yöneticileri, MF Yapım’ın yapımcıları ve Cansu Dere’yle büyük bir etkinlik yaptı. Cannes’dan alınan konuklar helikopterlerle Monaco’ya götürüldü. Oradan da Monte Carlo’nun en ünlü mekanı olan Nikki Beach’e gidildi. Tek kelimeyle muhteşem bir uçuştu. Ben İzzet’le birlikte Güney Fransa’yı gökyüzünden gezme fırsatı buldum. Tabii o arada da sohbet ettim. İzzet, “Anne dizisini tanıtırken alıcılara özel bir etkinlik yapmak istedim. Araştırdığımda da bu bölgede en özel etkinliğin helikopterle bölgeyi gezmek olduğunu öğrendim. 20 helikopter bulmak zordu ama her şeyi aylar öncesinden organize ettim. Herkesin iyi bir anıyla fuara başlamasını istedim” dedi. Gerçekten de öyle oldu. Nikki Beach’te Cansu Dere’nin de katıldığı çok keyifli bir akşam yemeği yedik. Konuklar Cansu’yla çok ilgiliydi. Sıla ve Ezel’den hayran oldukları Dere’yle tek tek fotoğraf çektirdiler. Anne dizisine ilgi yoğundu. Çünkü Türkiye’den kadının özgürlüğüne odaklanan işler beklediklerini söyledi alıcılar...

Dizi sürelerinden şikayetçiler

Pakistan’dan Meksika’ya, Hırvatistan’dan Rusya’ya 35 ülkeden konuklar vardı. Birçoğuyla sohbet etme fırsatım oldu. Ancak hepsinin ortak bir söylemi vardı. Uzun zamandır dizi içerikleri konusunda çuvalladığımızı dile getiriyoruz. İşte bunu onlarda fark etmiş: “Türk dizilerinde prodüksiyon kalitesi yükseldi. Ancak içerikler kötüye gidiyor. Eskiden altı dolu ve derdi olan karakterler anlatıyordunuz. Kadının özgürlüğe yürüyüşünü izletiyordunuz. Şimdi müzikler ve bakışmalarla geçiyor dizileriniz.” Ey gözünü yurt dışı satışına diken kanallar ve yapımcılar! İşte bunlar hep 154 dakikaya uzattığınız diziler yüzünden söyleniyor. Kısacası dünya süresini uzattığınız dizilere artık ilgi göstermeyeceğini söylüyor. Ancak işin tuhaf tarafı daha sonra bu olayı anlattığım kanal yöneticileri ve yapımcıların da aynı dertten şikayetçi olması... Bu dizi süreleri konusu tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan meselesine döndü. Şimdilik böyle idare ediyoruz. Fakat böyle devam ederse 3 yıla kalmaz büyük bir çöküş yaşar Türk dizileri! Demedi demeyin.

Yazının devamı...

Bir aylık dizi dökümü

19 Eylül’den beri, neredeyse bir aydır, ekranlarda büyük bir yarış yaşanıyor. Kanallar gün birincisi olmak için mücadele verirken en büyük iş dizilere düşüyor. Pazartesi akşamları Show TV İçerde, TRT 1 Hangimiz Sevmedik, Kanal D Babam ve Ailesi, Star Paramparça, Atv Kırgın Çiçekler, Fox Hayat Sevince Güzel dizileriyle yarışa çıktı. İlk pes eden Hayat Sevince Güzel oldu. Reytingini kaybeder kaybetmez yayından kaldırıldı. Fox TV, bu sezon o kadar çok dizi aldı ki, bir çoğundan erken vazgeçmek zorunda kalacak. Pazartesi akşamları da bundan sonra cumartesinin şampiyonu Rüzgarın Kalbi mücadele verecek. Görünen köy kılavuz istemiyor. Bu hamle Rüzgarın Kalbi’ni batırır. Fox elindeki diğer iddialı işleri yayına sokmak için cumartesi gün birinciliğinden vazgeçmeyi göze alıyor. Böylece diğer dizilerine de yer açıyor. İlginç bir hamle! Ancak tüm bu mücadelede pazartesi akşamları kazanan Show TV yani İçerde oldu. Reytingini artırarak devam ediyor.

Birinciliği Kanal D’ye hediye etti

Cuma akşamları Kanal D Arka Sokaklar, Star Kiralık Aşk, Fox Bana Sevmeyi Anlat, Atv Kaçın Kurası dizileriyle yarıştı bir ay boyunca... Kaçın Kurası varlık gösteremedi ve yayından kaldırılma noktasına geldi. Bana Sevmeyi Anlat, Arka Sokaklar ve Kiralık Aşk geldiğinden beri zirveyi göremiyor. Arka Sokaklar ise yayın hayatına başladığından beri zirveden inmiyor. Kiralık Aşk’ın iki sezonunda reytingini artırarak devam etmesi ise gerçek bir başarı! Ancak gün şampiyonu Kanal D. Cumartesi akşamları Show TV Cesur Yürek, Kanal D Tatlı İntikam, Fox Rüzgarın Kalbi dizilerini sundu bir ay boyunca... Rüzgarın Kalbi açık ara öndeydi. Ancak iki haftadır gün değişikliğiyle yerini Tatlı İntikam’a yani Kanal D’ye bıraktı. Pazar akşamları Fox O Hayat Benim, Atv Seviyor Sevmiyor, Show Arkadaşlar İyidir dedi bir ay boyunca... Kazanan tartışmasız atv ve Seviyor Sevmiyor oldu.

Tablo değişecektir

Tüm haftanın Prime Time birincilerine baktığımızda atv Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Seviyor Sevmiyor’la iki gün birinci olmayı başarıyor. Star Yüksek Sosyete’yle yükselişe geçti. Ama bazen gün birinciliğini bırakıyor. Show TV pazartesinin şampiyonu... Fox, cumartesi birinciliğini Kanal D’ye hediye ederek çarşamba akşamları zirveye oturuyor. Kanal D, Arka Sokaklar ve Tatlı İntikam’la birincilik elde ediyor. Şu ana kadar başarı atv ve Kanal D’de gözüküyor. Ancak yayına girecek yeni işler bu tabloyu değiştirecektir. Pazartesi, salı birincileri aynı kalır. Ancak diğer günlerde büyük rekabet ve değişkenlik yaşanacaktır.

Anneler mi babalar mı kazanacak?

Salı akşamları Show TV Gülümse Yeter, Kanal D Hayat Şarkısı, Fox TV Familya, Atv Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizilerini yarışa soktu bu bir ayda... Önce Gülümse Yeter, sonra Hayat Şarkısı birinci oldu. Ancak geçen sezonun şampiyonu Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz gelip tahtına oturdu. Star, haftaya salı Anne dizisini başlatacak. Bakalım, kumandayı anneler mi yoksa babalar mı ele geçirecek? Şimdilik şampiyon atv. Çarşamba Show Aşk Laftan Anlamaz, Star Kara Sevda, Fox No: 309, Kanal D Poyraz Karayel dizilerini görücüye çıkardı. TRT 1 henüz Diriliş’i yayına sokmadı. Ancak çarşambanın sürprizi No: 309 oldu. Zira, ben dahil herkes yaz sonu reytinginin düşeceğine emindi. Yılın sürprizi oldu. Çarşamba gün dizi şampiyonu da Fox oldu. Perşembe Kanal D Bodrum Masalı, Star Yüksek Sosyete, Atv Yeter, Fox Kördüğüm’le, Show TV Cesur Yürek’le yarışıyor. Kördüğüm kısa sürede havlu attı. Yeter reytinglerde varlığını gösteremiyor. Cesur Yürek sadece bir bölüm ekrana geldi ve zirvede değil! Yüksek Sosyete ve Bodrum Masalı arasında devam ediyor perşembe dizi yarışı... Kazanan bazen Yüksek Sosyete, bazen de Bodrum Masalı oluyor.

Yazının devamı...

Poyraz’sız Poyraz’ın tadı olmaz

İki sezondur severek izlediğim dizidir Poyraz Karayel. İnsan en çok sevdiğini yerden yere vurur misali sanırım en çok eleştiren de benim! Geçtiğimiz sezonun son 10 bölümünden şikayetçiydim. Hikâyenin gittiği yer ne yazık ki izleyicisi olarak beni mutsuz ediyordu. Önce Sefer’in ölümü vurdu beni. Sezon finalinde ise Poyraz’ın ve Sema’nın ölmesi, yönetmen Çağrı Vila Lostuvalı’nın ayrılması canımı sıktı... Poyraz’ın ölümüne zaten hiç inanmamıştım. Ama yeni sezon tanıtım afişlerinden, tanıtımlarına kadar “Poyraz öldü” imajı verildi. Sonunda bir şey çıkacağı belliydi. Çarşamba akşamı Kanal D üçüncü sezonuna başlayan Poyraz Karayel için Sait Halim Paşa Yalısı’nda bir davet verdi. Diziyi oyuncuları, ekibi, gazeteciler ve kanalla beraber izledik. Poyraz’a hayat veren İlker Kaleli yemekte yoktu.

Asıl Poyraz haftaya geliyor

Öncelikle yeni yönetmen Osman Taşçı’nın Poyraz Karayel ruhunu hiç bozmadığını ve iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum. Senaryo bambaşka bir yere evrilmiş. Yeni sezonun ilk bölümünde 2’nci Ayşegül dönemini izledik. Poyraz’sız yaşamanın Ayşegül’ü, Bahri’yi, Meltem’i nasıl etkilediğine odaklanmıştı senaryo... Haliyle bu durumun tüm karakterler üzerindeki etkisini izledik. Ancak ne yalan söyleyeyim, Poyraz’sız da güzel bir dizi olmasına rağmen tadı tuzu kalmamıştı dizinin... Burçin Terzioğlu’nun düğün öncesi yaşadığı panik atak krizi ise izlenmeye değerdi. Son zamanlarda ekranlarda izlediğim en iyi kadın oyuncu performansıydı. Duyguna sağlık Burçin! Ayşegül’ün evlenmesinin ardından Poyraz göründü. Dizi final yaptı. Asıl Poyraz Karayel şimdi başlıyor. Gelecek hafta bol bol ağlayacağımız bir bölüm geliyor. Umarım bu sezon Poyraz Karayel rüzgarında biz de savrulmaya devam ederiz.

MIPCOM başlıyor

Her yıl Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen MIPCOM dönemi geldi çattı. Dünya televizyon içerik fuarı olan MIPCOM’da tüm üreticiler görücüye çıkıyor. O nedenle dünyanın tüm televizyoncuları genellikle bu dönemde Cannes’a geliyor. Birkaç yıldır ben de katılıyorum MIPCOM’a... Hem gelecek sezonun içeriklerini görmek, hem de yepyeni bağlantılar kurmak için muazzam bir ortam... Üstelik Türk dizileri için yapılan etkinliklerle de dünyanın bize bakışını gözlemleyebiliyorsunuz. Salı akşamı Star TV’de ekrana gelecek olan Anne dizisinin distribütörü Global Agency çok özel bir davet veriyor. İzzet Pinto yapmış yine yapacağını! Dünyanın en büyük 50 şirket temsilcisini, kanalı, oyuncuları ve gazetecileri helikopterlerle Cannes’dan Monte Carlo’ya götürecek. Nikki Beach’te verilecek davette Anne dünyaya tanıtılacak. Detaylarını çarşamba günü yazacağım. FOX grubu ise Turkish Drama konseptli büyük bir partiye imza atacak. Oyuncuların, yapımcıların, dünyadaki FOX grubunun ve alıcıların katılacağı gecede Türk dizileri dünyaya tanıtılacak. ITV-Inter Medya’da salı akşamı Türk dizilerini tanıttığı bir parti düzenliyor. Geçen sene çok eğlenmiştim partisinde... Can Okan tüm konuklarıyla tek tek ilgilenmişti. Bu sene de güzel olacağına şüphe yok! Kanal D ise Vatanım Sensin için sadece yurt dışı temsilcilerinin katılacağı bir davet veriyor. 17-20 Ekim tarihleri arasında düzenlenen MIPCOM başlıyor. Bakalım, bu sene hangi diziler dünyaya açılacak? Bir hafta boyunca Cannes’dan yazacağım.

Yazının devamı...

Hem garson hem oyuncu: Yiğit Çakır

Amerika’da oyuncuların iyi bir proje çıkması için beklerken hayatlarını idame ettirmek adına çeşitli mesleklere yöneldiklerini duyuyoruz. Hatta Entourage gibi dizilerde garsonluk yapan oyuncuların seçmelere gittiğini de izledik. Ancak ülke Türkiye olduğunda durum farklılaşıyor. Çünkü bir oyuncu herhangi bir dizide oynadıktan sonra gidip bir yerde garsonluk yaparsa olay olur. Herkes arkasından dedikodu yapar, fotoğrafını çekip medyaya düşürür. Beklerken çalışmak gurur duyulacak bir şeyken, Türkiye’de dalga mevzusu olur.

İşte tam olarak böyle bir önyargı var Türk oyuncularında... İşsizlikten kan ağlasalar da kuyruğu dik tutarlar. Bu ülkede etiket satar. Ancak geçtiğimiz günlerde ilginç bir olay yaşadım. Beşiktaş’ta Just Cafe’ye gittim ve bir kahve siparişi verdim. Kahvemi tanıdığım bir isim getirdi. Daha önce Küçük Sırlar’da ve son olarak Yedi Güzel Adam’da izlediğim Yiğit Çakır’dı. Şaşkınlığını gizleyemeyerek ona da “Neden?” diye sordum. Çakır, “İyi bir projede yer almak için beklerken ailemin eline bakmak istemedim. Burada hem hayattan kopmuyorum, hem de para kazanabiliyorum” dedi. “Peki, insanların küçümsemesinden korkmadın mı?” diye sordum. Gülümsedi Yiğit! “Ben utanılacak bir şey yapmıyorum. Baba parasıyla geçineceğime çalışıyorum. Seçmelere de gidiyorum” diye cevap verdi. Ne diyeyim, helal olsun! İnanılmaz saygı duydum Yiğit Çakır’a... Hem çalışıyor, hem de müthiş gözlem yapıyor o kafede... Umarım en kısa zamanda hem ses, hem dans, hem de oyunculuk yeteneğini izleyebileceğimiz bir projeyle karşımıza çıkar.

Mutlu uyanmak mümkün!

UZUN süredir Instagram’dan koydukları fotoğraflarla dizi oyuncuların intolerans testi yaptırdığını ve nelere alerjileri olduğunu yazdıklarına şahit oluyordum. Kısa bir süre sonra karşılaştığımızda da ne kadar kilo verdiklerini gördüm. Hatta çoğu “Artık sabahları daha iyi uyanıyorum” diyordu. Bir ay önce ben de bu testi yaptırmaya karar verdim. Çünkü ne kadar az yemek yersem yiyeyim şişkinlik yaşıyordum. Son zamanlarda sabah beni uyandırmak için yanımda bir inşaat sesi olması bile yetersiz kalıyordu. Üstüne saatlerce ayılamamak da cabası! Kısacası günün yarısını kendimi hasta hissederek geçiriyordum. O nedenle Pinner Test’e başvurdum. Telefonda konuştuğum Zaide Kutlualp’e durumu anlattım. 30 dakika sonra sağlık görevlileri yanımdaydı. Çünkü Pinner Test, siz neredeyseniz hemen sağlık görevlilerini yanınıza yolluyor. Parmağınızdan alınan bir miktar kan Amerika’ya yollanıyor. 15 gün sonra da size sonuçları yollanıyor. Benim buğday, inek sütü, barbunya ve bala intoleransım çıktı! Uzun süredir tam buğday ekmeği ve inek sütünden yapılmış ürünlerle besleniyordum. Sağlıklı bir beslenme hayatım olduğunu zannederken, kendime en büyük kötülüğü yapıyormuşum. O nedenle aşırı yorgunluk hallerim ve şişkinliğim oluyormuş. Hayatımdan buğdayı ve inek sütünü çıkarınca da kilo vermeye başladım. Üstüne de kendimi daha sağlıklı hissediyorum. Sabahları uyandığımda mutluyum. Normalde böyle şeyler yazmam. Ancak sonuçtan memnun kalınca paylaşmak istedim. Çünkü daha mutlu yaşamak mümkün!

Yazının devamı...

Vatanım Sensin duygulara teslim olmalı!

Türkiye’de en sevdiğim oyunculardan biridir Halit Ergenç. O bir işte varsa mutlaka büyük bir vaadi vardır. Bugüne kadar seçimleriyle bizi hiç yanıltmadı. Hangi projede rol aldıysa hem Türk izleyicisini peşinden sürükledi, hem de yabancı televizyonları... Çünkü o bir aktör! Sadece işini yapma derdinde olan değil, aynı zamanda topluma ve geleceğe adını temiz bir şekilde yazmaya çalışan! Özel hayatından toplumsal olaylara verdiği tepkiye kadar her şeyi iyi yönetiyor. O nedenle de bugün sokağa çıkıp sorsanız en güven veren isimler arasında adı en üst sıralarda yer alır. Kendi adıma Muhteşem Yüzyıl’dan sonra onu ekranda izlemeyi özlemiştim. Ancak beklemesini de çok sağlıklı bir karar olarak buluyorum. Bir süredir Vatan Haini dizisinde oynayacağını biliyoruz. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra projenin adı değişti ve Vatanım Sensin oldu. Kesinlikle çok doğru bir strateji!

Oyunculuk şöleni olacak

O3 Yapım’ın yapımcılığını, Onur Güvenatam’ın idari yapımcılığını, Nermin Eroğlu’nun yapımcılığını, Yağmur-Durul Taylan’ın yönetmenliğini, Necati Şahin ve Nuran Evren Şit’in senaryosunu kaleme aldığı Vatanım Sensin kasım veya aralık ayında Kanal D’de ekrana gelecek. Halit Ergenç’le başrolü Bergüzar Korel ve Onur Saylak paylaşıyor. Ben daha ne isterim? Bergüzar Korel bu ülkedeki en iyi kadın oyunculardan biri, Onur Saylak muhteşem bir aktör! Halit Ergenç, Bergüzar Korel ve Onur Saylak bir araya geldiğinde bir oyunculuk şöleni izleyeceğimiz kesin! Duyduğuma göre senaryoda muhteşemmiş! Üst üste mağlubiyetle biten savaşlardan yorgun düşmüş bir milletin, en büyük sınavına hazırlandığı 1919 senesinin baharında, Azize ve Cevdet’in hayatlarındaki yeni dönemi anlatacak Vatanım Sensin!

Savaşın acımasız ortamında vazifeleri ve vicdanları arasına sıkışanların, aşklarını yeşertmeye çalışanların, her şeye rağmen bir arada kalmaya gayret eden bir ailenin, esaretten özgürlüğe doğru çıkılan bir yolun hikayesini izleyeceğiz.

İzlemeye gönüllüyüz

Tanıtımı yayınlandı. Görüntüler inanılmaz güzel ama bir soğukluk var işte! Estetize kaygıları anlıyorum ama biz duygulara teslim olan bir toplumuz. Kanal, yapım, oyuncular ve yönetmenler tartışmasız bu ülkenin en iyileri… Ancak bu işin izlenmesi için siyasi konjoktürün de uygun olması gerekiyor. Tekrar altını çizerek söylüyorum; Vatan Sensin’de savaşın değil, duyguların peşinden koşmamız lazım! Ezcümle; ben ve tüm ailem bu işi izlemeye tanıtımını görmeden bile gönüllüyüz. Umarım Vatanım Sensin izleyicisine ilk bölümden sonra da bu hissi verir.

Yazının devamı...

Cesur ve Güzel’in kimyası

Star TV için Ay Yapım’ın hazırladığı, başrollerinde Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün’ün rol aldığı diziden ilk kare geldi. Aylarca Siyah Beyaz adlı bir diziyle ekrana geleceğini beklediğimiz ancak son anda Cesur ve Güzel’e dönüşen projenin fotoğrafından etkilenmemek mümkün değil! Sadece fotoğrafa bakıp Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün arasındaki kimyayı hissedebiliyor insan. Zaten dizinin öyküsü de bu kimyaya hizmet ediyor. Yakışıklı ve gizemli bir adam olan Cesur; sakinliğiyle bilinen Korludağ kasabasına bomba gibi düşer. Çünkü kasabaya adımını atar atmaz komzmetik şirketi sahibi, güzeller güzeli Sühan’la karşılaşır. Cesur ve güzel Sühan arasında karşı koyamadıkları bir kimya oluşur. Fakat onlar düşman ailelerin çocuklarıdır. İmkansız aşkları kötülerin sınavından geçecektir. Hikâye son derece klişe! Ama iyi işlenirse ben izlerim. Çünkü klişe candır! Senaryosunu Ece Yörenç’in senaryosunu yazdığı, Ali Bilgin’in yönetmen koltuğuna oturduğu ve klişenin gizemlerle süsleneceği Cesur ve Güzel kasım ayının ilk haftasında görücüye çıkacaktır. Eğer fotoğraftaki uyum ekrana da yansırsa bu sezonun iddialı işlerinden biri olacaktır.

No: 309’un önlenemeyen yükselişi

Ne yalan söyleyeyim, ben Kara Sevda başladığında No: 309’un kan kaybedeceğine emindim. Tıpkı Fox’un bir diğer dizisi Hayat Sevince Güzel gibi... Sezon dizileri başlayınca kan kaybetti ve kısa sürede yayından kaldırıldı. No: 309’un da aynı kaderi yaşama ihtimali yüksekti. Fakat dizi bir mucize yarattı. Önce Kara Sevda karşısında dişli bir rakip olduğunu gösterdi. Ardından da reytingini yükselterek önyargılarımıza tokat attı. Meseleyi dikkatli okumak lazım! No: 309 şu anda ekrandaki aile dizileri arasında hikâyesiyle en çok bizden olan dizi! O samimiyeti ve gerçekçiliği özlediğimizin en büyük göstergesi de aldığı sonuçlar! Diriliş Ertuğrul başlayınca da bu başarıyı sürdürebilirse tartışmasız bu yılın en sürpriz işi olacaktır. Ancak şimdiye kadar aldığı başarıları da küçümsememek, hakkını vermek lazım! Senaristinden yönetmenine, yapımcısından oyuncusuna herkes bir işe inanıp, gönlünü koyduğunda başarı geliyor. Bir de unutmadan; No: 309’un tüm yan castı şahane oyunculardan oluşuyor. Onların bu projeye katkısı da ortaya bu sonucu çıkarıyor.

Şampiyon belli oldu

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz bir geldi, salı akşamlarının reyting listesini alt üst etti. Zaten bunun böyle olacağı da belliydi. Dizi geçen sezon başladığı günden beri zirveyi kimseye bırakmamıştı. Sezon açılışını ekime bırakarak rakiplerine birkaç haftalık mutluluk yaşattı. Ancak gelişiyle “Şampiyon belli, ikinci kim?” dedirtti. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz; yeni sezona iyi hazırlanmış, kadrosunda yeniliğe gitmiş ve konjonktürü iyi koklamıştı. Tüm ekibin emeğine sağlık ve tebrikler!

Yazının devamı...

Pamuk Prens alkışı hak ediyor

Uzun süredir “Dizi Doktoru” klişesiyle köşe yazıyorum. İsim hakkına tek sahip olan kişiyim ama bence bu ülkede televizyon izleyen herkes birer dizi doktoru! Sabah 06.00’da dizi tekrarlarıyla başlayan ekran gece yarısına kadar izleyiciyi dizilere boğuyor. Artık karşımızda profesyonel bir izleyici kitlesi var. Üstelik bu ülkede neredeyse her iki kişiden biri oyuncu olmak istiyor. Magazin sayfalarında gördükleri ünlülerin yaşamına ulaşmak istiyor. Ünlülerin hayatını merak edenler nedeniyle magazin diye bir departman var. “Öyleyse ünlülerin hayatını anlatan bir filmimiz neden yok?” diye düşünüyorum birkaç yıldır... “Acaba bu ülkede bir ünlü çıkıp kendi hayatını deşifre edebilecek mi? Kendisiyle dalga geçmeyi göze alabilecek bir ünlü var mı?” Oysa Entourage, Episodes gibi dizilere baktığımızda hem sektör kendisiyle dalga geçiyor, hem de bu dünyada neler yaşandığını gözler önüne seriyor. Bizdeyse bu tip işler için “Tutmaz” diye bir klişe var.

Bu ikna sektörü

Geçtiğimiz hafta Birol Güven’den bir mail aldım. Tamer Karadağlı’yla oynadıkları Pamuk Prens filminin özel gösterimine davet ediyordu. Fragmanını izlediğimde “İşte bu” dedim. Hem bir oyuncunun kendisini deşifre ettiğini, hem de sektöre dair inanılmaz gerçeklerin olduğu bir fragmandı. O nedenle pazartesi akşamı Pamuk Prens’i izlemek için özel gösterimindeydim. Öncesinde Tamer Karadağlı’yla sohbet etme şansımız oldu. Kendisiyle dalga geçmeyi göze alabildiği için tebrik ettim. Ardından da film gösterimi başladı. Birol Güven yapmış yapacağını... Bu sektörün ve bir oyuncunun hayatını gerçekle kurguyu harmanlayarak anlatmış Pamuk Prens’te... Çoğu yerde hangisi gerçek, hangisi kurgu diye sorgulamak zorunda kalıyorsunuz. Filmi çok fazla anlatmak istemiyorum. Mutlaka izlemenizi öneririm. Çünkü herkesin içinde olmayı arzu ettiği ya da merak ettiği bu dünyayı, reytingin her şeyi nasıl satın aldığını, star algısını, magazin dünyasını, gündeme gelmek için yapılan kurgu haberleri ve Birol Güven’in tespitleri oldukça iyi! “Dizi dünyası bir ikna sektörüdür” diyor Güven filmde. Altını kırmızı kalemle çizerim bu tespitin...

Fırıldak yapımcıyı oynamış

Ezcümle; Pamuk Prens biraz daha sert bu dünyayı anlatsa kendi adıma daha çok daha severdim. Ancak bu haliyle de çok eğlenceli bir film olmuş. Birol Güven’in bir yapımcı olarak fırıldak bir yapımcıyı canlandırması, Tamer Karadağlı’nın bir oyuncu olarak “kaş”ını tutmayı beceremeyen birine hayat vermesi ve bu riski almaları kesinlikle alkışı hak ediyor. Performansları da iyi! Film, 7 Ekim Cuma vizyona giriyor. O nedenle hafta sonu gülmek ve bu herkesin özendiği hayatın fırıldaklığına şahit olmak için çok iyi bir alternatif Pamuk Prens filmi! Şimdiden iyi seyirler...

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.