Yeni yıla yeni bir ağaçla girmek
Sakatlık da bir yere kadar... Ya evde otura otura kafadan sakat olacaktım ya da bacağımı sürüye sürüye dolaşacaktım... Kendimi sokaklara vurdum... İstikamet: Bebek’teki dev manolya ağacı... Yıllık “hac” yolculuğum.
Ben bu ağacı ilk gördüğümde herhalde 20’lerimdeydim. Tek kelimeyle büyülenmiştim. Bir ağaç bu kadar mı güzel olur! Doğa bu kadar mı cömert olur! Umut bu kadar mı elle tutulur olur!
Sonra hayatım hep o ağacın etrafında geçti. Ağaca 50 metre ötede evlendim, ağacın civarında oturdum, ağaca yakın bir yerde büyük kararlar aldım, bir arkadaşım ağacın arkasındaki köşkte çalışmaya başladı, başka arkadaşım dibindeki ilkokula atandı... Fark ettim ki ben o ağaçtan hiç uzaklaşamamışım.
Şimdi düşünüyorum: Kim bilir kim dikti... Evin sahibesi mi akıl etti, bahçıvanı mı yoksa karşıdaki kilisenin papazı mı? Bilmiyoruz. 70, belki 80 yıl önce biri bir fidan dikiyor, elbette ki çoktan ölüyor ve bizler onun sayesinde her bahar “mutlu” oluyoruz. Adını sanını bilmediğimiz bir kadın veya erkek sayesinde umut elle tutulur bir hale geliyor...
Geçen hafta karar verdim ben de kendi mahalleme böyle bir ağaç dikeceğim. Araştırdım, soruşturdum, aaa baktım bir arkadaşım fideciliğe başlamış! Dedim “Tarık, getir bana bir manolya fidanı.. ”
Az evvel, tam yazıya oturmuştum ki aradı. “Getiriyorum” dedi.
15 dakika sürmedi. Toprağı kazmak, fidanı saksısından çıkarıp dikmek, üzerine biraz gübre serpmek ve iki kova can suyu vermek... Ve tabii biraz para... Ama çok değil.
Kendi bahçem yok. Mahallede iki sokağın buluştuğu yerde, az biraz bir boşluk var. Oraya diktirdim. Gözümün önünde bile değil. Bakkala, pazara giderken görebileceğim bir noktada.
Sonra çocuklar geldi. “Ne yapıyorsunuz?” dediler. “Sizin için ağaç dikiyorum” dedim. Onlara Bebek’teki ağacın fotoğraflarını gösterdim. “Böyle olduğunu ben göremem ama siz görebileceksiniz” dedim. Gülümsediler...
Bir sersem kesmez ise, 80 yıl sonra insanlar o köşeden geçerken şunu diyecekler: “Bir ağaç bu kadar mı güzel olur! Doğa bu kadar mı cömert olur! Umut bu kadar mı elle tutulur!”
Elbette kimse beni hatırlamayacak. Ama ne gam...
Newroz’unuz, yeni yılınız, baharınız kutlu olsun.