Şu bizim homofobi meselesi
.
Hollanda’daki çocuk meselesini harikulade bir şekilde “homofobi”yebaşardık. Milletçe.
Hep beraber Yunus’un lezbiyen çiftten “kurtarılmasına” kilitlendik.
Konuyla ilgili başkaca hiçbir sorun yokmuş gibi, lezbiyen olmalarına taktık. Lezbiyen değil de evde çocuk pornosu çeken korkunç bir çeteden söz ediyoruz sanki.
Hadise şu:
Yunus bebek, (annesinin iddiasına göre) düşürüldüğü için ailesinden alınmış. Alınmakla kalmamış bir de lezbiyen bir çifte verilmiş...
Devletin bu kadar evin içinde olma hadisesi bizim alışık olmadığımız bir durum. İsviçre’de olsun, Hollanda’da olsun, devlet sofrada oturur.
Kendin ne yersen ye, ne giyersen giy. Ama çocuğunu iyi beslemek zorundasın. İyi bakmak zorundasın. Yaptıysan bileceksin sorumluluğunu.
Veli toplantısına iki kere gitmedin mi hop gelir eve sosyal görevli.
“Bu ne alakasızlık kardeşim” diye. Geçtim dayağı, köteği, kötü beslenmeyi... Veli toplantısına bile takar! Analı babalı gideceksin hem de...
Hem ülkenin her tür güzelliğinin, zenginliğinin keyfini sür hem de saldım mevlam çayıra... Yok öyle üç kuruşa köfte. Alıverir çocuğunu elinden.
Fiziksel ve cinsel şiddet görüyorsa, ihmal ediliyorsa iş biter.
Canın istediği gibi bir çocuk yetiştiremezsin. Faşist bir çocuk da yetiştiremezsin. Bileceksin. Bilmiyorsan harbiden ayvayı yersin.
Sonuçta ruh hastası olmayan bir toplum oluşturmak istiyorlar. Bizim gibi birbirini durmadan yiyen, durmadan ezen, itip kakan bir toplum değil. Sonra da “niye onlarda birbirine saygı var bizde yok?” “Niye trafik gül gibi?” diye saf saf sorarız. İşte bunun gibi önlemleri sayesinde.
Atv’nin, konuyla ilgili haberlerini izledim.
Dört beş aile ile görüşülmüş. Sadece Yunus değil başka Türkiyeli ailenin çocuğu ellerinden alınıp koruyucu ailelere verilmiş.
Haberci, bir tuhaflık olduğunu anlatmaya çalışmış. Fakat haberin “propaganda” tozu dumanı içinde bunu anlamak mümkün değil. Neresinden eline alsan sorunlu bir habercilik. Durmadan aynı mesaj veriliyor:
“Sapıklarla dolu Hollanda ülkesi çocuklarımızı asimile etmeye Yunus’un Lezbiyen bir aileye verildiği aşağı yukarı 20 kere tekrarlanıyor.
Eşcinsel bir koruyucu aile çocuğun hangi gereksinmelerini karşılayamayacakmış? Bilimsel dayanağı neymiş? Düşcinsel bir aile neden daha iyi baksınmış? Hiç bunlar önemli değil.
Durmadan Müslüman çocuklar asimile ediliyor deniyor. Türkçeleri unutturuluyor deniyor. Peki kaç Müslüman Türkiyeli aile Hollanda’da koruyucu ailelik yapmış? Yapmak için başvurmuş? O çocukları evlerine almış? Sen burada hiç koruyucu ailelik yaptın mı?
Fakat daha da beteri Hollanda devletinin SADECE Türkiyeli ailelerdenaldığını sanmamız isteniyor. Halbuki biraz internete bakınca 2011’de Hollanda’da 19 bin vakanın incelendiğini görüyoruz. 8 binini evde yani aile yanında kontrol altına alınmış, 3 bin 500’ünü aileden ayırmak için mahkemeye gidilmiş, 1000 çocuk için anne baba vekaleti kalksın istemiş. Milletlere göre dağılım Hollanda nüfusundaki dağılımla orantılı. Yabancılar arasına en çok Türkiyeliler ve Faslılar var.
Bir tuhaflık var ama başka bir yerde...