Şampiy10
Magazin
Gündem

Gazilerden katkı payı isteyen sisteme son

Minnet borcumuzu asla ödeyemeyeceğimiz gazilerin sağlık ihtiyaçlarını karşılarken ortaya çıkan zorlukları kökünden kaldıran tebliğ nihayet çıktı. Artık gazilerimizin ortez ve protez bedellerinin tamamı SGK tarafından karşılanacak

Tam 4 senedir buruktu bir yanımız ve Bakan ne güzel açıklamış döndüğümüz yanlışı;

“Minnet borcumuzun asla ödenemeyeceği bilinciyle vatan müdafaasında gözünü kırpmadan canını ortaya koyan şehitlerimizin yakınları ve gazilerimizin ihtiyaçlarına ilişkin elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğiz”

Peki nasıl geldik biz bu noktaya?

Vatan uğruna hayatlarını ortaya koyan şehit ve gazilerimize neler reva görülmüştü?

Şehit ve gazi tanımı silinmişti. Şehit, vazife ölümü oldu. Gazi, vazife malulu oldu. Böylece, koğuşta ranzasından düşüp ölenle, çatışmada hayatını kaybeden arasında fark kalmamıştı.

Ömürleri boyunca ilaç kullanan gazilerimizden katkı payı alan kimdi? Korudukları devlet…

10 bin lira bedeli olan aktif tekerlekli sandalyenin yalnızca

2 bin 250 TL’sini ödeyen yine aynı devlet…

Fiyatı 90 bin TL’den fazla olan elektronik protezlerin yalnızca 20 bin TL’si ödeniyor gerisi ne halin varsa gördü…

Banyo-tuvalet sandalyesi var mesela. Gazilerimiz bu sandalyede hem yıkanıyor, hem tuvaletini yapıyor. Piyasada 1.500 lira. Sağlık uygulama denilen tebliğ bunun yalnızca 750 lirasını veriyordu…

Belden aşağısı felç olan gazimizin çocuk sahibi olmak için tüp bebek deneme hakkı normal vatandaş gibi yalnızca 3 kezdi…

Çatışmada kolunu kaybeden gaziye tanınan protezle tel çalarken kolu yanan hırsızın protez hakkı aynıydı…

Ve sonunda;

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, SUT’ta değişiklik yapılmasına dair tebliğ sayesinde SGK ile Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi arasında sözleşme yapılabilmesine imkân tanındı.

Böylece merkez tarafından rapor edilip yine bu merkezce temin edilen ortez ve protezlerin bedelleri herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın SGK tarafından sınırsız karşılanacak. Ayrıca, gazilerin tedavileri nedeniyle iller arası sevklerde hastane basamak ve mesafe kuralı da kaldırıldı.

19 Eylül Gaziler Günüydü…

Ne yapsak hangi kanunu yazsak yetmezdi ama unutmayın ki;

Şehit nurlu, gazi onurludur, 40 binden fazla gazimizin bu onurunu yaşatmak ise bizim en kutsal görevimizdir…

-Gazinin ihtiyacı olan 90 bin liralık protezin 20 bin lirası ödeniyordu. Artık tamamı ödenecek

-1.500 liralık banyo tuvalet sandalyesinin 750 liralık kısmı ödeniyordu. Artık tamamı ödenecek

-Ömür boyu ilaç kullanacak gaziden katkı payı isteniyordu. Artık tamamı ödenecek

-10 bin liralık aktif tekerlekli sandalyenin 2 bin 250 lirası ödeniyordu. Artık tamamı ödenecek

Yazının devamı...

‘Emekli olup kaçacağım’ diyoruz... Kaçamıyoruz!

İstanbul’da toplamda 2 milyon 415 bin emekli var. İstanbul, bu rakamla en çok emeklinin yaşadığı şehir. Oran olarak bakıldığında 115 bin emeklinin yaşadığı Çanakkale ilk sırada. Çanakkale’de her 1.000 kişiden 222’si emekli. Antalya, sanılanın aksine emekli oranının en düşük olduğu illerden biri.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun veri tabanında yayımlanan istatistik raporları yine ilginç bilgiler verdi. Yapılan değerlendirmeler sonucu en fazla çalışan da İstanbul’da çıktı en fazla emekli de! Yani “Bir emekli olayım memleketime yerleşeceğim, bağ bahçe yapacağım” tezi çürümüş oldu. İstanbul’a çalışmaya gelen bir daha memleketine dönemedi, şehirde doğan çocuklar da köy hayatını hiç göremedi.

Bazı büyük şehirlerimizin emekli tablosuna baktığımızda İstanbul yine nüfus oranının da etkisiyle açık ara birinci oluyor. Aktif çalışan memurlar listesinde ilk sırada yer alan Ankara, emekli memurlar listesinde birinciliği İstanbul’a kaptırıyor. Haliyle emekli olan da göçü İstanbul’a yapıyor iş arayan da!

Ancak oran olarak bakıldığında Çanakkale, Muğla ve İzmir emeklilerin en çok tercih ettiği ilk 3 il olarak dikkati çekiyor. 519 bin nüfusu olan Çanakkale’de toplamda 115 bin 372 emekli maaşı alan kişi yaşıyor. Yani her 1.000 kişiden 222’si emekli.

Bu oran İzmir’de yüzde 21.19’u buluyor. İzmir’de toplam 4 milyon 223 bin kişilik nüfusa karşılık 895 bin emekli var. Muğla’da da emekli oranı yüzde 18.42 olarak belirlenmiş durumda. Oransal olarak İstanbul ve Ankara’yı geçiyor. Ancak rakamlar sayfiye yerlerinde çok belirgin bir emekli oranına işaret etmiyor. 2-3 puanlık oynamalar sonuçta kozmopolit şehirden şikayet edilse bile başka illere göçün emeklilikte bile olsa kolay kolay mümkün görünmediğini ortaya koyuyor. Sanılanın aksine Antalya da emekli oranının Adana ile birlikte en az olduğu illerin başında geliyor. Antalya’nın aşırı sıcağı belki de emeklileri çok cezbetmiyor.

Adana’nın çalışmaya pek niyeti yok gibi

İşkur’un istatistiklerine göre 2017 Temmuz ayında kayıtlı 2 milyon 586 bin 446 işsizimiz mevcut. Geçtiğimiz yılın aynı ayındaki işsizlik verilerine baktığımızda 2 milyon 49 bin 29 kişilik kayıtlı işsizlik rakamı 786 bin 558 kişi ile artış gösterdi. Belirtilen kayıtlı işsizlere oranla bir hayli büyük açık iş olanakları da İşkur kayıtlarında bulunuyor. 2017 Temmuz ayı verilerine göre 137 bin hizmet sektöründe açık iş ilanı var. Bunun yanında 106 bin açık istihdam pozisyonuyla Sanayi sektörü ve sonrasında 85 binlik iş ilanıyla imalat sektörü bulunuyor. İstanbul yine rakamlarda bizleri yanıltmıyor. En fazla iş olanağı da, en fazla işsizi de barındırıyor. En fazla açık iş ilanına oranla çalışmak istemeyen illerimizin başında Adana geliyor. Ortalama olarak 5 Adanalı’dan sadece 1’i çalışıyor ya da çalışmak istiyor.

Yazının devamı...

Cayma olmasın diye destek yüzde 30 olacak

6.3 milyon kişiden 4 milyona yakını otomatik BES’ten vazgeçti. Cayma oranının yüzde 60’ın üzerine çıkması ekonomi yönetimini harekete geçirdi. Yeni yılda devlet katkısının yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılması gündeme geldi

Hükümetin büyük umutlarla hayata geçirdiği zorunlu Bireysel Emeklilik Sisteminde (BES) yaşanan büyük hüsran sonucu sistem yeniden düzenlenecek.

6740 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla kademeli olarak 1.000 ve üzeri işçi çalıştıran işverenler için 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girmiş ve yaklaşık 1 milyon 750 bin kişi BES’e dahil olmuştu.

Nisan ve Temmuz dönemlerindeki işyeri kapsama sayıları da dikkate alındığında 6.5 milyon işçi ve memurun kapsama girdiği BES’te yaprak dökümü beklenilenden çok daha fazla gerçekleşti.

3 bakan eskitti

Bireysel Emeklilik Sistemi, eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik döneminden bu yana gündemde tutulmaktaydı. Faruk Çelik zamanında temeli atılmış, plan projesi yapılmış uygulama yine eski Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu zamanında uygulamaya konulmuştu. Ancak mevcut durumda hükümet beklediği verimi BES’ten ne yazık ki alamadı! Konuyla ilgili Ekonomi, Maliye ve Çalışma Bakanlığı yeni düzenlemeler getirmektedir. Burada aslan payı çiçeği burnunda Çalışma Bakanı olan Jülide Sarıeroğlu’na düşecek.

Yeni oluşum ve düzenlemeler elbette ki sadece Çalışma Bakanı’na bırakılmayacak, bu kez Ekonomi ve Maliye Bakanlığı da topun altına elini koyacak.

775 milyon birikti

Gönüllü olarak bireysel emeklilik sisteminde olan 6.8 milyon katılımcının 70 milyar liralık birikimi mevcut. Otomatik katılımda ise 2.5 milyon katılımcının, 8 ay içerisinde 775 milyon lira birikimi oldu.

6.3 milyon çalışanın dahil olduğu otomatik BES’te 2.5 milyon kişi kalmış durumda. Otomatik BES’ten çıkış oranı ortalamada yüzde 60’a yaklaşırken, özel sektörde sistemden çıkış oranı yüzde 62, kamuda ise yüzde 49 oranında. Mehmet Şimşek’in sinyallerini verdiği değişim çalışmanın detayları da bu beklenmeyen cayma oranından sonra belirginleşmeye başladı.

Yeni paketin Eylül-Ekim gibi hükümete sunulması beklenirken en geç 1 Ocak 2018’de yeni düzenlemenin hayata geçirilmesi bekleniyor.

Hükümetin konuyla ilgili olarak ortaya koyacağı en büyük koz yine teşvik olacak.Öyle ki %25’lik devlet katkısının arttırılması planlanmaktadır. 100 liralık aylık ödeme tutarı bulunan bir katılımcıya devlette 25 TL ek olarak vermektedir. Bu tutarın yüzde 30’a çıkarılması planlanıyor.

Sistem dâhilinde bulunan cayma bedelinin kaldırılması ile cayma süresinin 6 veya 8 aya çıkarılması sektör temsilcileri tarafından Bakanlığa sunuldu. Ayrıca 45 yaş üzeri ve 18 yaş altı çalışanların isteğe bağlı değil yine zorunlu olarak sisteme dahil edilmesi de gündemde. İlk deneme 8 ayda başarısız…

Görünen o ki ne yapıp ne edeceğiz herkesi BES’li yapacağız…

KEY gibi geçmişin kötü izleri etkili

Peki bireysel emeklilikte otomatik katılım neden başarısız oldu. Ekonomi yönetimi alınacak tedbirleri düşünürken, bu soruya da cevap arıyor. Zira tasarrufların artırılması önemli. Bu sistemin oturması isteniyor. Bunun için de sistemin aksaklıklarının giderilerek yeniden hayat bulması için strateji belirleniyor. Strateji belirlenirken aksamanın kaynağının bilinmesi de önemli. Öncelikle konunun çalışanlara yeterince anlaşılır bir dille aktarılması ve anlatılması sağlanacak. BES’te oluşan toplu caymaların iletişim eksikliğinden ve çalışanlara sistemin etkin anlatılmadığından kaynaklandığı tespit edilmiş en önemli eksikliklerden. Karşıt görüşlü medya yayınları ve eskiden bazı otomatik uygulamalarda yaşanan başarısızlıklar da birçok BES katılımcısını etkilemiş durumda. Öyle ki medyada eski dönemlerde yine devlet garantisinde uygulanan ve kolay kolay kimsenin biriken fonunu alamadığı KEY ve tasarruf teşvik fon ödemeleri gündeme getirilmekte. Bu durum bireysel emeklilik sistemine olan güveni insanlarda sorgular hale getirmekte. 1990 Yılları itibariyle işçilerin maaşlarından konut edindirme yardımı olarak kesilmiş ancak 20 yıllık bir zaman dilimi içerisinde geriye ancak paraları ödenmiş kesimler yaşadıkları deneyimlerle birlikte genç çalışanları çıkmaları konusunda uyarıyor. Geçmişteki kötü tecrübelerin hafızalardaki izi silinmedikçe otomatik BES’in hayat bulma şansı da azalıyor.

Yazının devamı...

Bayram tatilinde işbaşı yapanlara çift maaş

Bir taraftan 30 Ağustos hemen ardına Kurban Bayramı arifesi ve yazın son tatil fırsatı. Hal böyle olunca önümüzdeki hafta birçok çalışan bayram iznine ayrılacak. Bu hafta yapılan idari izin açıklamasıyla Kurban Bayramı tatili devlet memurları için 9 güne çıkartılırken özel sektör çalışanları için bu durum farklı. Bazı iş kolları ve işyerlerinde işin devamlılığı açısından çalışanların bayram süresince de çalışması gerekmektedir. Peki bayramda çalışanların maaşları nasıl ödenir? Bayramda çalışanlar fazla mesai alır mı sorularına yanıt arayalım.

4857 Sayılı İş Kanununa göre bayramda çalışan sigortalıların çalıştıkları her gün için bir yevmiye tutarında ilave ücret almaları gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle bayramdaki bir günlük çalışmasının karşılığı olarak kendisine iki günlük ücret ödenmesi gerekmektedir. Zamlı bu ücret arife günü öğleden sonra yapılan çalışmayı da kapsamaktadır.

Durumu bir örnekle anlatalım. Saatlik ücreti 15 TL olan Mehmet Bey bayramın 2. ve 3. günü toplam 8 saat çalışmıştır. Normal günlerde 120 TL alması gereken Mehmet Bey bayramdaki bu 8 saatlik çalışması karşılığı 240 TL alacaktır.

Aylık ücret üzerinden örneklendirmek gerekirse, bayramın 2 günü tatil yapmayarak çalışan bir işçiye, aylık 2 bin 400 TL brüt ücret ödendiği varsayalım. İşçinin tatil yapmayarak çalışması halinde, günlük ücretinin (2400/30) 80 TL olması nedeniyle, bayramın 1. günü için 80 TL ve 2. günü için 80 TL olmak üzere iki genel tatil günü için toplam 160 TL ek ödeme yapılması gerekmektedir.

Aynı şekilde arife günü öğleden sonra çalıştığı saat ücretinin de iki katı olarak ödenmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanununa göre günlük çalışma süresi 7.5 saat haftalık çalışma süresi 45 saattir. 45 saatin üzerindeki çalışmalar fazla mesaili çalışma olarak nitelendirilir. Bayramda çalışanların fazla mesai yapmaları halinde ücretlerinin bayramın zamlı ücreti ile birlikte yüzde 150 zamlı olarak ödenmesi gerekir.

Bayramda çalışanlara ücret yerine telafi izni verilebilir mi? En çok sorulan sorulardan biridir. İşveren işçisine “Kurban Bayramı süresince çalış bayram sonrası sana 4 gün izin kullandırayım” diyor. İşverenin bu talebi ve kullandıracağı izin mevzuata uygun değil. Bayramda çalışana ücretinin zamlı olarak ödenmesi gerekmektedir.Bayramdaki çalışmanın karşılığı izin olarak verilemez. Ücret ödenmesi gerekir.

Çalışmak zorunlu mu?

Konuyla ilgili 4857 Sayılı İş Kanununda “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir” hükmü yer almaktadır.

Yukarıdaki hükümden de anlaşılacağı üzere sigortalılar sözleşmelerinde aksi bir hüküm yoksa bayramda çalışmak zorunda değildirler. Toplu sözleşme imzalanan işyerlerinde bayramda çalışmaya dair bir hüküm yer alıyorsa işverenin talep etmesi halinde sigortalılara bayramda çalışmak zorundadırlar.

Çocuk ve genç işçiler bayramda çalıştırılamazlar. Çocuk ve genç işçiden kasıt nedir:

n 14 yaşını bitirmiş ve 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi çocuk işçi,

n 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi de genç işçi olarak nitelendirilir.

Yazın son demi…

Memurlara 9 gün, izni alıp haftayı birleştirebilecek özel sektöre son tatil fırsatı…

Turizme yılın son sihirli değneği…

Şimdiden tüm halkımıza hayırlı bayramlar, kazasız belasız tatil günleri…

Yazının devamı...

Hafta tatili haktır, kalkmaz

Tam bayram öncesi. Herkesin sabırla tüm yıl beklediği yaz tatili. İşte tam bu sırada delinin biri kuyuya bir taş atıyor kırk akıllı çıkaramıyor. Nereden çıktı hafta tatilinin kalktığı? Hangi akla hizmet genel kurulda kabul edilen tasarıyı bu şekilde yorumladınız? Gelin işin doğrusunu yazalım çizelim anlatalım…

TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanmasıyla Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Kanunu’ ile önemli değişiklikler yapıldı. Bunlardan en önemlisi ise günümüzde uygulama alanı artık kalmayan, ticaret hayatının engellerinden biri olan Hafta Tatili Kanunu’nun kaldırılmasıdır. Bu kanuna göre, 10 bin veya 10 binden fazla nüfusu olan şehirlerde fabrika, imalathane, tezgah, dükkan, mağaza, yazıhane, ticarethane, sınai ve ticari bilumum müessesat ve tevabiinin haftada 1 gün tatili faaliyet etmeleri mecburidir ibaresi mevcuttur. Bu kanunun kaldırılması, ticaret hayatının tüm yıl boyunca aralıksız devam etmesi anlamına gelmektedir. Ancak, Hafta Tatili Kanunu’nun kaldırılması veya çalışanların hafta tatili günlerinin kaldırılması söz konusu değildir.

Yorumu yapan kişinin gözüne soka soka belirtmek gerekir ki; hafta tatili gerek Anayasal dinlenme hakkı gerekse de İş Kanunu’nun 46. Maddesi’nde koruma altına alınmıştır. Dolayısıyla Hafta Tatili Kanunu’nun kaldırılması, çalışanların hafta tatillerinin kaldırılması anlamına gelmemektedir.

İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce, belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile 7 günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az 24 saat dinlenme (hafta tatili) hakkı verilir. Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.

Zorlayıcı ve ekonomik bir sebep olmadan işyerindeki çalışmanın haftanın bir veya birkaç gününde işveren tarafından tatil edilmesi halinde haftanın çalışılmayan günleri ücretli hafta tatiline hak kazanmak için çalışılmış sayılır.

Düzenlemeyle ne değişti?

- 50’den az çalışanı olan işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işverenler veya işveren vekilleri tarafından yürütebilecek,

- 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde sağlık raporları kamu hizmet sunucuları veya aile hekimlerinden alınabilecek,

- 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin üstlenilmesine ilişkin yönetmelik hazırlanacak,

- 6331 Sayılı Kanun kapsamında iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri, kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 3 yıllık ertelemeyle 01.07.2020 tarihinde başlayacak.

- Sanayi işletmelerinin her yıl hafta tatili günlerinde çalışabilmek için belediyelerden, hafta sonu çalışma ruhsatı alma nedeniyle doğan mali yükün kaldırılması amacıyla 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanunun yürürlükten kaldırılmıştır.

- 6948 Sayılı Sanayi Sicili Kanunu kapsamına bilişim teknolojisi ve yazılım üreten firmalar eklenmiştir. Dolayısıyla bu tür firmalar da sanayi sicil belgesi almak zorunda olacaklar.

- Sanayi siciline kaydolmayanlar hakkında idari para cezası verilecek,

- Organize sanayi bölgelerinde kurulan meslek yüksekokulları için eğitim desteği verilecek,

- Yükseköğretim kurumları sermaye şirketi statüsünde teknoloji transfer ofisi kurabilecek,

- YÖK, devlet yüksek öğretim kurumlarının fen ve mühendislik bölümlerine son yılın bir yarı yılında uygulanmak üzere zorunlu uygulamalı eğitim getirebilecek, bu öğrencilere İşsizlik Fonu’ndan net asgari ücretin yüzde 35 üzerinden ücret ödenecek,

- Yükseköğretim kurumlarında staj yapan öğrencilere de staj ücreti ödenecek,

- Teknoloji geliştirme bölgelerinde çalıştırılacak temel bilim lisans mezunlarına ücret desteği verilecek.

Yazının devamı...

Öğrenciler için yeni dönem

Ne çekti bu çocuklar bürokratik işlerden. İşsiz evlat vergisi GSS borçları, kesilen yetim aylıkları, anne baba üzerinden alamadıkları sağlık provizyonları milyonlarca öğrencinin hep gündem konusu oldu. 18 yaş üstü öğrencilerin yetim aylıkları ve genel sağlık sigortası gibi hayatlarına doğrudan etki eden işlemleri bizzat öğrencilerin kendileri veya velileri tarafından yapılmakta. Bu işlemlerin yapılması aşamasında Sosyal Güvenlik Kurumu her geçen gün bürokrasiyi azaltmaya çalışmakta, bu kapsamda yeni düzenlemeler yapmaktadır.

Türkiye’de yaşayan herkes 01.01.2012 tarihinden itibaren zorunlu olarak Genel Sağlık Sigortalısı oldu. 18 yaşını tamamladıktan sonra okulu devam eden, ortaöğrenimde 20, yüksekokullarda 25 yaşına kadar gençler anne ya da babasının sağlık imkânlarından yararlanabiliyorlardı. Aksi durumda olanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na müracaat ederek gelir testi yaptırmaları ve gelir durumlarına göre prim ödemeleri gerekiyordu.

2 yıl daha alacaklar

Genel Sağlık Sigortası’nda yapılan son değişiklikle birlikte anne veya babası üzerinden bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmayanlardan lise ve dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek şartıyla primleri devlet tarafından ödenerek mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren 2 yıl, gelir tespiti yapılmaksızın sağlık hizmeti alabilecekler. Yurtdışında öğrenim gören Türk vatandaşlarından; YÖK tarafından denklik verilen öğrenim kurumlarından mezun olan ve yerleşim yeri Türkiye’de olanlar da getirilen ek düzenlemeden yararlanabileceklerdir.

25.5.2016 tarihinden önceki sürelerde hem 60/g kapsamında GSS’li olup hem de 25 yaşın altında bulunan gençlerin, bu sürelerde tahakkuk etmiş GSS borçlarının tamamı silindi. Bu düzenlemeden yaklaşık 520 bin genç yararlandı.

Borç silme işlemleri Kurum tarafından sistem üzerinden yapıldığı için, öğrencilerin kuruma başvuru yapmalarına gerek kalmadı. Kurum ile MEB ve YÖK arasında yapılan uyum işlemleri tamamlandı. Lise ve dengi ile yükseköğrenim gören çocukların öğrenci belgelerinin MEB ve YÖK’ten elektronik ortamda alınarak Kurumun Sağlık Aktivasyon Sistemine (SPAS) entegre edildi.

Aylıkları kesilmeyecek

Mevcut uygulamada gelir veya aylık almakta olan hak sahibi çocuklardan 18 yaşını doldurmaları halinde Kuruma yazılı olarak talepte bulunmaları, hak sahibi erkek çocukların ayrıca öğrenim durumlarını belgelemeleri halinde devam edilmekteydi. Bu uygulama hak sahibi çocukların mağduriyetlerine neden olmaktaydı. Söz konusu mağduriyetin giderilmesi için 18 yaşını dolduran hak sahibi kız ve erkek çocuklarından herhangi bir yazılı talep veya öğrenci belgesi alınmadan sistemsel olarak yapılacak kontrollerle aylık alma şartları devam edenlerin gelir veya aylıkları ödenmeye devam edilecek.

5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kanunun göre “ölüm tarihinde 18 yaşını, ortaöğretim yapmakta ise 20 yaşını ve yükseköğrenim yapmakta ise 25 yaşını doldurmamış erkek çocuklara” aylık bağlanır.

Bir yükseköğrenim bitirilmesinden sonra ikinci bir yükseköğrenimde geçen süreler ile doktora veya ikinci defa yapılan master veyahut lisansüstü uzmanlık öğreniminde geçen sürelerde aylık ödenmez” hükmü yer almakta olup erkek öğrenci 25 yaşını doldurmamış olsa bile ikinci bir lisans okuyor ise yetim aylığı alamamaktaydı.

SGK Yönetim Kurulu kararıyla konuya çözüm getirdi. Buna göre; yükseköğrenimden sonra lisans tamamlamak için, dikey geçiş yapmak suretiyle lisans programlarına kayıt yaptıranların lisans öğrenimine hangi sınıftan başladıklarına bakılmaksızın 25 yaşını doldurdukları tarihi geçmemek üzere yetim aylıkları ödenecek.

Yazının devamı...

Bakanımızı bekleyen ateşten gömlek

Geçen hafta gerçekleştirilen kabine değişikliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda da bayrak değişimi yaşandı. Jülide Sarıeroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini Mehmet Müezzinoğlu’ndan devraldı. Sarıeroğlu, İmren Aykut’tan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci kadın Çalışma Bakanı. Tıpkı Aykut gibi Sarıeroğlu da sendikal kökenli. Sendika uzmanlığı ve sendika yöneticiliği yapmış. Üstelik de lisans eğitimi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden, sosyal politika kökenli. Yeni bakanın özgeçmişinde; çalışan kadınlar, çocuk hakları ve sosyal diyalog konusunda çalışmalar yaptığı ve bu konularda ortak kitapları mevcut.

Yeni bakanın sendikal ve çalışma ekonomisi kökenli olması avantaj. Çalışma dünyasının ve sendikaların sorunlarının içinden geliyor. Umarız bu müktesebatına uygun davranır. Sarıeroğlu’nu; işçiyi, memuru, esnafı, emekliyi ilgilendiren önemli kararlar bekliyor. Önümüzdeki günlerde milyonları ilgilendiren düzenlemelere imza atacak. İşte Sarıeroğlu’nun önünde çözüm bekleyen dosyalardan bazıları şunlar:

TOPLU SÖZLEŞME: 1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme maratonunda memurların ve memur emeklilerinin 2018 ve 2019 yıllarında mali ve sosyal haklarında yapılacak iyileştirmeler belirlenecek. Emeklilerin aile yardımı, 4C’lilerin ve üniversite mezunu işçilerin kadro talebi gibi çok sayıda istek de karara bağlanacak. Bakan Sarıeroğlu bu görüşmelere başkanlık edip sendikalar ile görüşmeleri yürütecek. Yaklaşık 2 milyon emekli ve 3 milyon memurun gözü kulağı bu gelişmelerde olacak.

KIDEM TAZMİNATI FONU: 20 milyondan fazla çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı fonu ile ilgili çalışmalarda önemli bir aşama kaydedildi. Sosyal tarafların görüşleri hükümete iletildi ve karar verilmesi bekleniyor. Bu konuda yasal düzenleme yapılıp yapılmaması için bir yol haritası çizilecek. Fon herkesin kıdem tazminatını alabilmesi esasına dayanıyor.

KAMU PERSONEL REFORMU: 657 sayılı yasa konusu yine çözüm bekleyen dosyalar arasında. Kamu çalışanlarının arasındaki ayrımların kalkacağı, verimin ve üretkenliğin esas alındığı, iş yapmasa da nasıl olsa devlet memuruyum zihniyetinin sona erdirileceği bir sistemin acilen kurulması gerekiyor. Bu hem iş barışı hem de ülke güvenliği açısından en önemli başlıklar arasında.

TAŞERONA KADRO: Ahmet Davutoğlu döneminde müjdelenen ancak hala adınları atılmayan bu konu da çözüm bekliyor. Kamuda görevli yaklaşık 7209 bin taşeron kadro çalışmalarının bitmesini bekliyor.

İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ VE EYLEM PLANI: Çalışma Bakanlığı’nın bu yeni dönemde en önemli gündem maddelerinden birisini de istihdam seferberliği oluşturacak. Yaklaşık 1.5 milyon artı istihdamın yıl sonunda 2 milyona ulaşması ve işsizliğin tek haneli rakamlara düşürülmesi bekleniyor.

BAĞ-KUR’LU ESNAFA SAĞLIK HİZMETİ: Bu konuda bir çalışma başlatılmıştı. Mağduriyetin giderilmesi noktasında çözüm bekleniyor.

Bir de emeklilikte yaşa takılan milyonlar var. Her seçimde her bakan değişiminde umutla bekleyen…

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.