TV başında kaçak işçi avı
Dizi ve sinema sektöründe kayıt dışılık had safhaya çıkınca SGK çareyi dizi izlemekte buldu. Son olarak popüler bir polisiye dizide 10 sigortasız işçi tespit edildi ve yapım şirketine ceza kesildi. Anlayacağınız setler Ufak Tefek Cinayet mahali, işçiler Çukur’da ve Fi tarihinde düzelecek inşallah herşey
Dizi ve sinema sektörümüzde kayıt dışı istihdam hat safhada! Öyle ki başrol oyuncuları dışında Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirimi yapılan oyuncumuz neredeyse bulunmamakta. Setler olmuş ‘Ufak Tefek Cinayetler’ mahali…
İşçiler ‘Çukur’a düşmüş…
Kanatsız değil sigortasız kuş olmuşlar…
‘Fi’ tarihinde düzelecek inşallah her şey….
Yan oyuncular ‘Bir gün ünlü olacağım’ umuduyla şikâyette bulunamıyor. Şikâyet edenler bir daha sete alınmıyor, ayrıca yapımcı şirketler birbiriyle iletişim halinde olduğundan bir setten kovulan bir daha başka sette de kolay kolay iş bulamıyor.
SGK set baskınları ile yakalayamadığı kişileri dizilerden takip ediyor. Öyle ki yapılan denetimlerde yakalanan kişiler ‘Ziyarete geldim’ yalanını sürekli uydurunca Kurum yetkilileri de dizi izler hale gelmiş.
En son yapılan denetimlerde popüler bir polisiye dizinin 2 bölümünde 10 sigortasız oyuncu tespit edilmiş. Denetmen tespitinden dolayı yapım şirketine her bir sigortalı için iki asgari ücret tutarında ceza kesildi.
Emekli olan sayısı bebekleri yakaladı
Sosyal güvenlikte dengenin sağlanması için her 4 çalışanın 1 emekliye bakması gerekiyor. Bizdeki oran her 1.9 çalışana 1 emekli. Bu yıl ilk kez, emekli olan sayısı yeni doğanları geçti. Yani demem o ki yaşa takılıp bekleyenler, erken emekli olma rüyası görenler... Umutlanmayın
Gelişmiş sosyal güvenlik sistemlerinde 4 aktif sigortalıya 1 emekli…
Türkiye’de 2 çalışana 1 emekli…
Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olan Türkiye’de devletten emeklilik maaşı alanların sayısı 11 milyonu aşarken, bu rakam 100’den fazla ülkenin nüfusunu geride bıraktı.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun emeklilere yaptığı ödeme 180 milyar TL’nin üzerine çıkmış durumda. Bu rakamlarla, çalışan nüfus başına düşen emekli sayısında OECD ülkeleri arasında en kötü durumda yer almamız tabii ki sürpriz bir sonuç değil.
Toplumun yüzde 25’i 15, yüzde 93’ü ise 64 yaşın altında. Genç nüfusun yüksekliğine karşın önceki yıllarda 38-40’lı yaşlarda emekli edilenler nedeniyle çalışan-emekli dengesi büyük açık verdi. Dünyada sosyal güvenlik kurumlarının varlığını sürdürebilmesi için her 1 emekliye karşılık 4 çalışanın bulunması normal kabul ediliyor. Buna karşılık Türkiye’de 1 emekliye düşen sigortalı çalışan sayısı 1.97 kişide kalıyor.
6 ayda 238 bin emekli
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, 2017 yılının ilk 6 ayında 232 bin 100’ü yaşlılık, 6 bin 424’ü malullük/vazife malullüğü olmak üzere toplam 238 bin 524 kişiye aylık bağlandı.
Böylece 2017 yılının Haziran sonu itibarıyla SGK’dan gelir ve aylık bağlananların sayısı toplam 11 milyon 971 bine ulaştı. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde gerekli prim gün sayısı ile yaş sınırını karşılayan 232 bin 100 kişi emekliliği hak etti. Bu kişilerden 165 bin 689’u SSK (Hizmet akdiyle çalışanlar), 21 bin 6’sı Bağ-kur (Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar), 45 bin 405’i ise Emekli Sandığı ( devlet memurları)statüsü ile emekli oldu.
Bununla birlikte, çalışma gücünün yitirilmesi ve meslekte kazanma gücünün yüzde 60’ını kaybeden 4 bin 377’i SSK, 1.445’i Bağ-kur, 602’si Emekli Sandığı statüsünden olmak üzere 6 bin 424 kişiye malullük aylığı bağlandı.
ÇSGB kayıtlarına göre, 2016 yılı içinde SGK tarafından 415 bin 798’i yaşlılık, 11 bin 129’u malullük/vazife malullüğü olmak üzere 426 bin 927 kişiye emekli aylığı bağlanmış.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016 yılı doğum istatistiklerine göre canlı doğan bebek sayısı revize edilen 2015 yılı verisine göre 1 milyon 333 bin 329 iken 2016 yılında 1 milyon 309 bin 771 oldu. Canlı doğan bebeklerin yüzde 51.3’ü erkek, yüzde 48.7’si kız oldu. Toplam doğurganlık hızı, 2015 yılında 2.15 çocuk iken 2016 yılında 2.10 çocuk olarak gerçekleşti. Yani, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2.10 oldu.
Israrla ölmeye devam ediyoruz
İş kazalarını önlemek için getirilen sıkı kurallar ne yazık ki işe yaramadı. Belki bakanın da dediği gibi “Bize iki beden fazla” geldi. Son 9 aylık iş kazası verileri ile dünya üçüncülüğü sıramız pekişti. İş güvenliği ve iş sağlığı konusunda bir türlü sınıfı geçemiyoruz.
Onlarca eğitim veriyorum. Binlerce insanla buluşuyorum. Üniversite de öğrencilerime anlatıyorum. Avrupa 1’incisi Dünya 3’üncüsü sıramızı indirmemiz lazım, bu işin önemini kavramamız lazım diye uyarıyorum.
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan bahsederken artık tepkiler ‘yahu Kanunu güzel anlatıyorsun da bu ölenler kimin vatandaşı’ sözleriyle oluyor.
Bizim vatandaşımız efendim! Şırnak’ta maden de hayatlarını kaybedenler de bizim, Soma’da hayatlarını kaybedenler de.
Ülkemizde sınıf geçemediğimiz en önemli sorunlardan biri İş Sağlığı ve İş Güvenliği!!! Ne yapsak beceremiyoruz…
Kaza geliyorum diyor
Geçtiğimiz hafta Şırnak’ta meydana gelen maden kazası resmen ‘Geliyorum’ dedi. Yetkililerin incelemeleri, valiliğin “Boşaltın” anonsları ve MİGEM’in denetimleri boşa çıktı. Ruhsatsız ve kaçak yürütülen maden 7 kişinin hayatına mal oldu.
1978’deki devletleştirmenin ardından ruhsatı TKİ’ye geçen ve o tarihten beri TKİ’nin sorumluluğunda bulunan Cudi Dağı’ndaki IR-2505 ruhsat numaralı maden sahasındaki ocaklar, uzun yıllara dayanan ilkel madencilik teknikleri ve kaçakçılık faaliyetleri neticesi bugünkü riskli duruma getirilmiş durumda.
Birçok ocak zamanla su ile dolarken, onlarca metre tıraşlanan yüzeylerin altından da Türkiye kömür çetesinin elebaşlarından olan ‘işadamı’ kılığındaki bazı kişilerin organizasyonunda halen kaçak olarak kömür çıkarılmaya devam ediliyor.
Yabancılar da ölüyor
Şırnak’ta yaşamış olduğumuz 7 kişinin hayatına mal olan maden kazasını harici Balıkesir’de de yabancı uyruklu 21 yaşında bir genç iş makinasının altında kalarak can verdi. Olay sonrası tüm çalışmalar durduruldu ve çalışanından amirine, dozerinden iş makinasına hepsi toplandı!
Samsun’da inşaattan düşen demir ustası, Bursa’da hızlı tren inşaatında meydana gelen göçük sonucu yaralananlar, Kayseri’de yalıtım yaparken 7.kattan düşerek hayatını kaybeden biri 25 diğeri 18 yaşında işçiler, TÜPRAŞ İzmir rafinerisinde boş depolama tankında meydana gelen patlamada vefat eden 4 işçimiz ve daha niceleri yalnızca Ekim ayının iş kazası haberleri…
Yetmedi mi?
Koca bir kanun 4 senedir nasıl önüne geçemedi bunca ölümlü kazanın?
Yoksa Bakan haklı mıydı? Kanunu çıkardık ta bize 2 beden büyük mü gelmişti?
‘Dönseydi’ 14 bin TL cezayla kurtulacaktı
Murat Boz’un 3 yıldır sigortasız personel çalıştırdığı ortaya çıktı. Mahkemeleşmeden itirazı kabul edip SGK’ya başvursaydı 14 bin 663 TL idari para cezası alacak olan Boz, şimdi 234 bin 630 TL ceza ile karşı karşıya. Şarkıcının toplam cebinden çıkacak para 387 bin lirayı bulacak
Bu Sosyal Güvenlik Kurumu daha ne yapsın…
Sosyal medyada, yazılı basında, televizyonlarda kamu spotlarıyla anlatıyor. ‘Sigortasız çalışma, çalıştırma’ diyor. ‘Sosyal Güvencenin kıymetini bil’ diye uyarıyor. Ancak; kayıtdışı istihdam verilerinde önemli oranda azalmalar yaşansa da ‘yok artık’ diyebileceğimiz vakalarla da karşılaşmak hâlâ mümkün.
Sanatçı dostlarımızın ülkemizde fazlasıyla örnek alındığı bu zamanlarda yapmış oldukları hatalarda haliyle göz önünde bulundurulduğunda dilimizde tüy biten bu konular daha enteresan hallere gelebiliyor.
Son günlerde gündemde olan başarılı şarkıcı/oyuncu Murat Boz’un 2007 yılından itibaren yanında çalışan iki dansçısının sigortasını yapmadığı haberlerini görmüşsünüzdür. Ünlü şarkıcının dansçıları mahkeme yoluna giderek ödenmeyen sigorta primlerinin ödenmesini talep edip, mahkemeden de olumlu karar aldılar. Murat Boz’a çıkarılacak ceza tarifesi üzerinden bir tablo çıkaracak olursak sigortasız iki personel mevcut. Birinin ödenmeyen 2 yıl 6 ayı tespit edilmiş, birinin 3 yılı!
66 aylık cezası var
Şayet Murat Boz mahkeme öncesi SGK’ya giderek bildirimde bulunsaydı 30 aylık bir personel için, 36 ay diğer bir personel için prim ödemesi yapacak ayrıca asgari ücretin sekizde biri (222.18 TL) her ay için ceza ödeyerek kurtulacaktı. Mevcut durumda mahkeme kararı olduğundan her ay için ödenecek primlerin yanında her bir personel için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası tahakkuk ettirilecek. 1.777,5 TL’lik asgari ücret üzerinden hesaplayacak olursak 66 aylık bir ödeme tablosunda sadece ceza tutarı 234.630,00 TL olacaktır. Buna ek olarak da 152.509,00 TL kişilerin sigorta primlerini de ödeyecektir.
Ünlü sanatçımız, kişiler mahkeme yoluna gitmeden uzlaşarak gidip kuruma bildirseydi ödeyeceği idari para cezası toplam 14.663,00 TL olacakken ne yazık ki bu tutar mahkeme kararıyla 234.630,00 TL’ye çıkmış primler de eklenince toplam 387.139,00 TL’lik bir ödemeyle karşı karşıya kalacak. Uyarıyoruz. Devlet kaçak işçi ile amansız bir mücadele içinde. Son üç yılda kaçak işçi çalıştıran yaklaşık 200 bin işletmeye 1.2 milyar liralık ceza kesildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıt dışı ile mücadele için risk analiz merkezleri kurarken, başta inşaat sektörü olmak üzere çalışana elden ücret dönemi tamamen kapanacak. İnşaat sektöründeki tüm aktörler de kayıt altına alınıp birebir izlenecek. Ücret, prim gibi ödemeleri bankalar üzerinden yapmayan firmalara yönelik yaptırımlar ağırlaştırılacak.
Murat Boz ne ilk ne de son olacak
İşin maddi kısmı böyle ancak Murat Boz bu konuda ne ilk ne de son onu da hatırlatalım. Daha önce de aynı sorunlarla karşılaşan ünlülerimizi şöyle bir hatırlayalım. Gürse Birsel: İddiaya göre Mazlume K., Gülse Birsel ile eşi Murat Birsel’in yanında 11 yıl sigortasız çalıştırıldı. Fatih Ürek’in 10 yıl orkestra şefliğini yapan Oğuz Mühürdar, Ürek’in kendisini sigortasız çalıştırdığı iddiasıyla avukatı Gökhan Alpertunga aracılığıyla mahkemeye başvurdu. Almanya’ya sığınan Can Dündar’ın da yanında web sitesi editörü olarak çalıştırdığı Saim Tokaçoğlu da 15 yıl boyunca sigortasız çalıştırıldığını iddia ederek dava açtı. Kimbilir belki de kaçak işçi kamu spotlarında ünlü sanatçıları oynatmak işe yarayabilir. Karar sizin, sigortasız personel çalıştırmak pahalıdır, siz iyisi mi sigortalı çalıştırmayı deneyin…!
İşçi al ve iş yeri aç masraf devletten
1.3 milyon yeni istihdam sağlayan teşvik uygulamasından daha fazla kişi yararlanabilsin diye kapsam genişletildi. Teşvik kapsamındaki işçiler için kriterler esnetildi ve yeni açılan işyerleri için teşvik miktarı yükseltildi. Hedef 2 milyon kişiyi iş sahibi yapmak
Kadro mu statü mü?
Taşeronlar için bir kez daha kadro sözü verildi. Ancak nasıl kadroya alınacakları henüz belli değil. Ortada 3 seçenek var. Uygulanacak sistem özel kodlu bir statü değişikliği de olabilir
Yıllardır yerel ve sosyal medyanın gündeminden düşmeyen taşerona kadro sorunu tekrardan gündeme getirilmiş durumda. Mevcut hükümet bu defa kamuda asıl işi yapan taşeronlara kadro vererek son dönemlerde kısmen de olsa sarsıntıda olan güvenini kazanmak istiyor. Böyle diyorum zira Davutoğlu döneminden bu yana kadro konusunda sürekli sözler verilmesine rağmen aradan geçen yıllar içinde tek bir somut adım atılamadı. Taşeronlar da haklı olarak her seçim öncesi, ağızlarına bir parmak bal sürüldüğünü ancak heveslerinin kursaklarında kaldığını düşünmeye başladı.
Sorun bıraktığımız yerde
Peki 4. Çalışma Bakanını gören taşeron sistemi nasıl olacak? Tüm personele kadro verilecek mi, kimler kadroya dâhil edilecek, kadro verdi gibi yapıp verilmeyecek mi?
Öyle görünüyor ki ortada 3 farklı seçenek var. Bu seçeneklerden bir tanesi tıpkı 4/a gibi farklı bir statü ile taşeronları gerçek kadrolu yapmak. Bunun için 4/d ya da 4/e gibi yeni bir oluşum meydana getirilebilir. Ancak artan bütçe açıkları vergilerle kapatılmaya çalışılırken bu sistemin çok da mümkün olmadığı aşikar. Yine de bekleyip göreceğiz.
Çok seçim geçti…
Hükümetler değişti, Başbakanlar Çalışma Bakanları değişti…
Vaat hep aynı vaatti ama taşerona kadro sorununda hala bıraktığımız yerdeyiz! Biz beklerken olası seçenekleri masaya yatıralım.
Plan kadro verdim diyebilmek!
Ortalama 750 bin kişilik taşeron nüfusu mevcut ve bu kişilerin hepsinin kadroya alınması kamu bütçesini oldukça zorlayacak bir durum doğuracak. Hükümet 1.plan olarak statü değişikliğine gidecektir. Özel şirket personeli olarak geçen bu kişiler yine özel şirketler üzerinden değerlendirilecektir. Bu kişilerin özlük haklarını bağlı bulunduğu kamu kurum ve kuruluşları sağlayacak ancak kâğıt üzerinde yine şirket çalışanı olarak kalacaklar.
Plan 4/D yada 4/E statüsü getirilecek
SSK(4/a), Bağkur(4/b) ve Emekli Sandığı (4/c) statüleri gibi taşeron personellere de ayrı bir statü getirilmesi planlanmaktadır. Bu personellerin 4/c kapsamına dahil edilmesi sınav sistemiyle 4/c’liler tarafından hak mahrumiyeti doğuracağından pek tercih edilecek gibi gözükmemektedir. Mevcut durumda 4/a’ya tabi olan taşeron personellerin sigorta primleri de özel şirketler üzerinden ödenmektedir. Taşeron sistemin en büyük sıkıntısı ise sahipsiz olmalarıdır. Taşeron olarak çalışan bir belediye personelinin ‘Başkanın yada diğer partililerin iki dudağının arasında bizim ekmeğimiz, memur yatıyor işleri biz yapıyoruz. Sorun çıkaranı kovuyorlar, sistemi kurmuşlar alan memnun veren memnun!’’ diyen sözleri aslında konunun en can alıcı özeti.
Özlük haklar iyileştirilecek konu kapanacak
Çalışmalar doğrultusunda değerlendirmiş olduğumuz tek şey sadece ücret artışı ve özel kodlu statü değişikliği olacağı. Yani, 4/d yada 4/e statüsünde görünecek personel, işveren sigorta giriş ekranında taşeron işçinin fiilen çalıştığı kamu kurumunun adını yazacak ama arka tarafta yine aynı şirketler aracılığı ile işler dönecek. Ücretinde iyileşme ve çalıştığı yer olaraksa kamu kurumunun adını gören taşeron ise istediğini bir nebze de olsa almış olacak.