Şampiy10
Magazin
Gündem

Vatandaş vergisini tıpış tıpış ödüyor işletmeler ödemiyor

Maliye Bakanımız Naci Ağbal’dan tarihi itiraf geldi: “Milyonun üzerinde işletme hemen hemen hiç KDV ödemiyor.” Muhasebat Genel Müdürlüğü’nce hafta başı açıklanan son gelir rakamlarını el aldığımızda, yılın başından bugüne dek tahakkuk eden KDV tutarı 80 milyar 909 milyon TL. Yaklaşık 81 milyar TL diyelim. Peki, Maliye bu tutarın ne kadarını tahsil edebilmiş? 25 milyar 862 milyon TL’sini, yani yaklaşık yüzde 32’sini. Bu durum, bir yandan vergi tahsil edemeyip diğer yandan “siyasi talimatla” harcama musluklarını açmaksa Hazine’nin borçlanma ihtiyacını artırıyor.

2008, 2011, 2014, 2016 ve 2017’de düzenli olarak hayatımıza giren devlet borçlarına yeniden yapılandırmalarda hep vatandaş devlet borçlarıyla yeniden barışabilmek için başvuru yapmış. Geçtiğimiz yıl 54 milyon dosyayla başvuru rekorunu kıran yine vatandaş olmuş. Peki vatandaş nelere vergi ödüyor? Türkiye’de an itibariyle 46 çeşit vergi cezası, 22 çeşit harç, 20 çeşit fon ve katılım payı, 211 çeşit vergi türü var. 100 liralık benzinde 67 TL vergi… Bir paket sigaranın 16 dalı vergi… Sıfır bir araca; ÖTV, KDV, gümrük vergisi, taşıt alım vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, plaka, ruhsat, noter harcı… Cep telefonundan konuşmanın 100 TL’sinde 40 TL’si vergi… Sınav katılım vergisi, yurtdışı çıkış vergisi… Milli futbolcuya ödenen primin gelir vergisi yüzde 5.6, asgari ücretliden kesilen gelir vergisi yüzde 15… Maaşların ise yaklaşık yüzde 36’sı vergi…

32 yıllık kanuna ayar

Türkiye Katma Değer Vergisi ile 1985 yılında tanıştı. 32 yıllık uygulaması olan bu kanunun dönem itibarıyla ekonomiye yaptığı katkıdan ve kamu maliyesine önemli bir gelir kaynağı olması önemliydi, ancak ihracatçılar, ticaret ve sanayi odaları artık KDV Kanunundan şikayetçi. “32 yıllık kanunun artık reforma tabi tutulma zamanı gelmiş” diyen Naci Ağbal değişimin sinyallerini verdi. İngiltere, KDV Kanunu’nu 1973’ten bugüne başarılı şekilde uygulayan ülkelerden biri. Sistemi birçok yenilik içeriyor. Kolay uygulanabilen ve mükellef odaklı bir yapıya sahip. KDV oranları, istisnalar, beyanname zamanları ve elektronik endüstrisine özel uygulamalarla mükellefe kolaylıklar sağlıyor. Üretimi, ticareti, yatırımı, ihracatı destekliyor. İngiliz modelinde de vergi yükü bizdeki gibi nihai tüketicinin üzerinde kalıyor. Ancak, bizde devreden KDV nedeniyle iade alamadıkları KDV, mükellef için bir çeşit finansman yükü haline geliyor, ticari işlemleri azaltıyor. Kâr oranları az olan, stok devir hızları yavaş sektörlerde bu yük daha da fazla oluyor. İngiliz KDV sisteminde de yurt içi ticari mahiyetteki mal ve hizmet teslimleri ile ithalat işlemleri KDV’ye tabi. Uzmanlar ise reform gerçekleşirse İngiltere sisteminin iyi bir örnek olacağında hem fikir.

Vergilerden bahsetmişken önemli bir detayı da paylaşalım. Maliye Bakanlığı’nca, her bir vergi dairesine 250 bin lira ve üzerinde borcu bulunan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezasını ödemeyen mükelleflerin listesi, 1-25 Ağustos’ta Türkiye genelindeki vergi dairelerinde, 11-25 Eylül’de ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde ilan edilecek.

Yazının devamı...

Emeklilik yaşı artıyor dedikoduları

Bir dedikodu gazetesi var yine ortalıkta… Emeklilik yaşı 72’ye çıkıyormuş diye soran mı istersin, çocukları sigortalı yapalım mı faydası olur mu diye hemen telaşa giren mi?

Nereden çıktı bu iş derken; “Erken emeklilik için çok önemli fırsat” haberine sitelerde denk gelince işin aslı ortaya çıktı.

Demişler ki;

1995 doğumlu kız çocukları Temmuz ayında sigortalı yaptırılırsa ve bu kişiler 7 bin 200 günü 31 Aralık 2037 tarihinden önce doldurursa 59 yaşında emekli olacak. Bu sene sigorta yaptırarak kesintisiz ödeyen kadınlar, emsallerine göre 6 yıl önce, erkekler ise 3 yıl önce emekli olabilecek…

Yahu, emeklilik yaşında en son değişiklik yaklaşık 9 sene önce yapıldı. Yapılan yasal düzenleme gereği emeklilik yaşı 7 bin 200 gün sayısının doldurulacağı tarihe göre kademeli olarak artacak.

Ancak yazının içeriğinde bu düzenlemenin 2008 yılında yapılan bir değişiklikle ilgili olduğu açıklanmadığından, okuyucunun da emeklilik yaşı yine arttı veya artacak diye anlaması gayet normaldir.

Gelin mevcut uygulamayı, genç sigortalılarımızın ve çocuklarımızın karşılaşacağı emeklilik sistemini anlatalım;

Yürürlükteki uygulamalara göre SSK’dan iki tür emeklilik koşulu var. Birincisi “Normal Emeklilik” öteki ise ileri yaşta olup prim gün sayısı yetersiz olanlar için uygulanan “Yaşlılık Emekliliğidir”.

Sigortalı vatandaş, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olması halinde emeklilikte kademeli geçişten yararlanabilecek, ancak 08.09.1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar emeklilikte kademeli geçişten yararlanamayacak.

EMEKLİLİKTE 4 MİLAT

Sosyal Güvenlik sistemimizin emeklilik konusunda dört önemli milat tarihi var.

Yani, işe giriş tarihine bağlı olarak emeklilik yaşının belirlenmesinde dikkate alınacak dört farklı dönem söz konusu. Her dönemin emeklilik yaşı ve prim gün sayısı bir diğerine göre farklı olmaktadır.

Birincisi, 8.9.1999 öncesi sigortalı olanlar için işe giriş tarihine göre değişen bir kademeli emeklilik söz konusu.

İkincisi, 9.9.1999 ila 30.04.2008 tarihleri arasında sigortalı olan kadınlar 58 ve erkekler ise 60 yaşını doldurmaları halinde, gerekli prim gün sayısını tamamladıklarında emekli olabiliyor.

Üçüncüsü ise, 01.05.2008-31.12.2035 arasında 7200 günün tamamlanması halinde yine olan kadınlar 58 ve erkekler ise 60 yaşını doldurmak koşuluyla emekli olabiliyor.

Sonuncu milat ise, 01.05.2008-31.12.2035 arasında 7200 günün tamamlayamayan sigortalıların aşağıda detayları belirtilen kademelere göre emekli olabilmesini düzenliyor.

Yeni birşey yok. Eğer kadınsanız ve 7200 prim gün sayısını 2036-2037 yılları içinde doldurursanız 59 yaşında emekli oluyorsunuz. Sonra primi doldurma süresi her 1 yıl uzadıkça emekli olabilme yaşı da 65’e kadar çıkacak.

Yaş hadlerinin uygulanmasında 7200 prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınacak.

Aynı durum erkekler için de geçerli. 1.1.2036 ile 31.12.2037 tarihleri arasında 7200 prim gününü dolduranlar şayet 61 yaşındalarsa emekli olabilecekler. Sonraki yıllarda emeklilik yaşı 65’e kadar çıkacak.

Yani özetle;

Emeklilik yaşında bir değişiklik söz konusu değil. Çocukları sigorta yaptırayım derken de fiilen çalışmadığının tespit edilmesi halinde “resmi belgede sahtecilik ve resmi belge düzenlemesinde yalan beyan” suçlamalarıyla karşı karşıya kalmayın.

Yazının devamı...

Çalışma hayatı iki bayram arasında değişecek

İşsizlikle mücadeledeki yoğun uğraşlar karşılığını, bu ay yayımlanan ve 11.7 seviyelerine düşen işsizlik rakamları ile yavaş yavaş alıyoruz. Hükümetin işverenlere sağlamış olduğu asgari ücret teşviki, hemen ardından gelen istihdam teşvikleri, sigorta primlerinin ertelenmesi ve devlet alacaklarına bir kez daha af çıkarılması işsizliğin yükselmesini durduran hatta eksi yönde ilerlemesini sağlayan etkili bir adım olmuştur. En son Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Sosyal Yardım Yararlanıcılarının İstihdam Edilmesine İlişkin Yönetmelik’ ile birlikte işverenlere yine önemli teşvik getirilmiştir. İşte, iş hayatındaki iki bayram arasına sığdırılacak değişiklikler:

Hükümet, sosyal yardım alan kişilerin istihdama kazandırılması için, düğmeye bastı. Sosyal yardım alan kişiler, artık istihdam edildiğinde işverenin primini devlet üstlenecek. Düzenleme, 10 milyon kişiyi yakından ilgilendirecek. Son 1 yıl içerisinde nakdi düzenli sosyal yardımlardan en az bir defa yararlanmış olan hanelerde ikamet edenler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından SGK’ya bildirilecek. Bu kişiler arasından sigortalı olmayanların İŞKUR’a kayıtlı olup olmadığı da incelenecek. Buna göre 18 yaşını doldurmuş ve 55 yaşından gün almamış olan çalışabilir kişiler, İŞKUR tarafından durumlarına uygun işlere yönlendirilecek, mesleki eğitime veya diğer aktif işgücü programlarına tabi tutulacak.

Belirtilen durumda bulunan personeli istihdam eden işverenlere sigorta primi teşviki sağlanacak ve bu teşvik kapsamında personele ait sigorta priminin işveren payının tamamı Hazine’ce karşılancaktır.

Genç istihdamı paketi

Ülkemizde bulunan her 10 işsizden biri genç nüfus ortalamasında ve lisans, ön lisans düzeyinde bulunmaktadır. Okulundan mezun olduktan sonra bir gencin iş bulabilmesi yaklaşık olarak 2 yılı bulmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı konuyla ilgili olarak yaklaşık bir yıldır üzerinde durduğu eylem planını bayram sonrası açıklama kararı aldı.

Genç istihdamında önemli teşvik ve yatırımların getirileceği eylem planı hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müzezzinoğlu; ‘Birlikte büyük bir milletiz ve birlikte büyük hedeflerimiz var. Önümüzdeki süreçte de gençler hazırlansın. Çünkü, genç işsizlik oranı da yüzde 21’lerde. Orada da çok hızla 15’lere doğru bir hedefi gündemimize aldık. Eylem planını en geç 15-20 gün içerisinde açıklayacağız. İnşallah kadınıyla genciyle güçlü ve yeni genç istihdamı, kadın istihdamı ve engelli istihdamı eylem planını da 10-15 gün içinde, bayram sonrası açıklayacağız” dedi.

Kıdem tazminatı fonu

Hükümet yetkilileri 2017/2. Dönemi için oluşturdukları ekonomi eylem planlarını iki bayram arası açıklayacaklar. Tüm ekonomik ve ticari yaptırımların tamamlandığı meclis gündeminde yetkililer de açıklamaların ve uygulamaların bayram sonrasında çıkarılacağı görüşünde.

Son zamanlarda sıkça adından söz edilen ve işveren kesiminin pek sıcak bakmadığı Kıdem Tazminatı kanun tasarısında da sona gelinmiş durumda. Çalışma Bakanlığı işçi ve işveren yetkilileri ile de ayrıca görüş halinde ve ortak bir noktada buluşma çabasında. Görüşmeler süreklilik arz etse de her iki tarafında daha şimdiden pekde memnun kalmadığı bir tasarı yakın zamanda açıklanacak.

Yazının devamı...

İş güvenliğine 3. kez erteleme

2012’de yürürlüğe giren İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’nın kamu kurumlarına ve 50’den az çalışanı olan az tehlikeli özel işletmelere iş güvenliği uzmanı istihdamını zorunlu kılan hükümlerin yürürlük tarihi 2020’ye erteleniyor. Bunun yanında bu işyerlerinde patronun iş güvenliği hizmetlerini kendisinin vermesinin ve işyeri hekimi istihdam etmeden sağlık hizmetini aile hekiminden almasının da önü açılıyor. İş güvenliğini sağlamaya yönelik düzenlemenin üçüncü kez ertelenmesini işin uzmanı Baran OSGB Genel Müdürü Dr. Mustafa Baran’a sorduk, “Avrupa birincisi dünya üçüncüsü olduğumuz iş kazaları sıralamasında, sermaye odaklı bu kararın uzun vadede bedeli ağır olacak” diyerek konuyu en kısa şekliyle özetledi.

2020’DE DE ZORUNLU DEĞİL

Bir diğer son dakika önergesiyle kanunun 6’ncı maddesinde de değişikliğe gidildi. Söz konusu madde, 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerlerinde ‘işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç’ iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işveren ya da işveren vekili tarafından yürütülmesine imkân sağlıyor.

Komisyonda kabul edilen önergeyle ise ‘10’dan az’ ifadesi ‘50’den az’ olarak değiştiriliyor. Buna göre, 50’den az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerlerinde patron kendi eğitim alarak ya da bir elemanına eğitim aldırarak iş güvenliği hizmetlerini kendisi yürütebilecek ve 2020 yılında düzenleme yürürlüğe girse de iş güvenliği uzmanı istihdam etme zorunluluğundan kurtulmuş olacak. Üstelik patronlar işyeri hekimi de istihdam etmeyerek, gerekli sağlık hizmetlerini aile hekimlerinden alabilecek.

Bu ertelemeyle beraber 8 yıllık rekor ertelemeye giden İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda hep bilinmeyenli ve çok denklemlisorulara cevap bulamadık ve iş kazalarında yitip giden canlara derman olamadık.

2016 KAYIP YILI OLARAK ANILACAK

2016 yılında 1.970 işçi çalışırken yaşamını yitirdi ve Türkiye tarihinde en çok işçi ölümü geçen yıl gerçekleşmiş oldu. Yaşamını yitirenlerin 1682’si işçi ve memur, 288’i çiftçi ve esnaf. En güvencesiz işçi bileşenleri olarak 56 çocuk, 110 kadın ve 96 göçmen işçi hayatını kaybetti. Ölümlerin en çok gerçekleştiği işkolları şöyle: 442 inşaat, 389 tarım, 265 taşımacılık, 124 ticaret/büro, 109 belediye, 96 metal ve 73 maden işçisi öldü. 2013 yılında en az 1235 işçi, 2014 yılında en az 1.886 işçi, 2015 yılında en az 1.730 işçi, 2016 yılında en az 1.970 işçi yaşamını yitirdi.

İŞ GÜVENLİĞİ HAFTASINDA DA İŞÇİ ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞTİRDİK

Acaba ülke olarak önemli günleri mi yanlış anlıyoruz? İşçi bayramında ölen işçilerimizin anlam ve önemini yâd edeceğimize yine işçilerimiz ölüyor!

İş Güvenliği haftasını da ölümlü iş kazası ile kayıt altına alarak boş geçmemiş olduk.

20 MİLYON ÇALIŞANA 110 BİN İSG UZMANI YETERLİ Mİ?

Ülkemizde toplam 20 milyon kayıtlı çalışan bulunmaktadır. Buna karşılık tam 110 bin iş güvenliği uzmanımız mevcuttur. Yaşanan bunca iş kazasının sorumlusu yetersiz İSG uzmanının olmaması mıdır? 1.7 milyon işyeri sayısına ulaşan ülkemizde toplam işyeri hekimi sayımız ne yazık ki 30 bin civarında. Hayatımıza ansızın giren İş Sağlığı ve Güvenliği’ne biz mi yabancı kaldık, yoksa koyduğumuz kanunları uygulayacak eğitimimi mi sağlayamadık bilemedik…

2017 YILININ İLK 3 AYI KAZALI BELALI GEÇTİ

İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre Türkiye’de 2016 yılında 1.970 çalışan iş kazalarında hayatını kaybederken, bu yılın ilk üç ayında ise en az 441 kişinin iş kazası sonucu yaşamını yitirdiği kayıtlara geçmiş oldu.

Erteleme konusu meclis genel kurulunda kabul edildi, Cumhurbaşkanımızın onayına sunuldu. İşverene ek maliyet olarak görülerek torba yasaya monte edilen bu düzenlemeyle sayıları yüz bini bulan İSG uzmanları işsiz, yaklaşık 6 milyon işçide 3 yıl sorumsuz kalacak.

Olsun sen yine de güvenle büyü Türkiye…

Yazının devamı...

İlave istihdam teşvikine sessiz kalmayın

Çalışma hayatında milli seferberlik programı meyvelerini vermeye başladı. Son açıklanan işsizlik verisine göre 1.6 puanlık bir düşüş yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde şubat ayından bu yana sürdürülen program kapsamında 1.2 milyona yakın yeni istihdam yapıldı. Hedef 11.7 oranına düşen işsizlik rakamını yıl sonuna kadar tek hanelere indirmek. İşsizlik mücadelesinde işveren için oldukça önem taşıyan bu teşvik uygulamasının detaylarını ele alalım.

- İşveren tarafında: Özel sektör işyerleri yararlanabilir.

- İş arayan tarafında: İşe alındığı tarihten önce İŞKUR kaydı olan ve son 3 ay içerisinde işsiz olanlar yararlanabilir.

Teşvik kapsamına daha fazla kişinin girebilmesi için son 3 ay içerisinde 10 günden daha az sigorta bildirimi olan kişilerde teşvik uygulamasından yararlanabilir duruma geldiler.

Teşvikten yararlanacak işverenin 01.02.2017 tarihinden sonra işe aldığı kişinin, İŞKUR kaydının olması ve 2016 yılı Aralık ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısına ilave olarak çalıştırılması, aylık prim ve hizmet belgesinin yasal süresi içinde SGK’ya verilmiş olması, İşveren tarafından ödenmesi gereken sigorta priminin tamamının yasal süresi içinde ödenmesi, işyerinin SGK’ya yasal ödeme süresi geçmiş sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun bulunmaması gerekmektedir.

Ne zaman bitiyor?

Teşvik uygulaması 31.12.2017 tarihinde sona erecektir. Uzatılması gündemde yıl sonuna doğru uzatma kararı kesinleşecek. 2017 yılında yeni tescil yapılan işverenler de teşvikten yararlanabilecektir. Yeni tescil dosyalar açılış tarihinden 3 ay sonra ve teşvik miktarının yüzde 50’nden yararlanacaklar. 2016 yılı Aralık ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısına ilave olarak aldıkları, işe alındığı tarihten önce İŞKUR’a kayıtlı olan her çalışanı için yararlanabilir.

Yeni işçi başına verilecek teşvik, mevcut çalışana ilave alınacak her bir sigortalı için asgari ücret üzerinden prim ve vergi yükümlülükleri (773 TL) kadardır.

İşverenlerimiz bu teşvike konu olan sigortalı için aynı dönemde diğer sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerinden yararlanamayacaklardır. Ancak bu teşvik harici teşviklerden diğer çalışanları için yararlanma hakları bulunmaktadır.

Nereye başvurulacak?

Destekten yararlanabilmek için işverenlerin e-Bildirge kanalıyla başvuruda bulunması gerekmektedir. Kapsama giren sigortalılara ilişkin e-Bildirge kanalıyla İşverenlerce yapılacak başvurular, www.sgk.gov.tr adresinden e-Bildirge sistemi üzerinde “4447 / Geçici 17. Madde İşveren Desteği” menüsü işaretlenmek suretiyle erişilen ekran vasıtasıyla yapılmaktadır. Son 3 ya da daha fazla süreli işsizliklerde kişiler teşvikli personel statüsüne girdiğinden işverenlerin öncelikli tercihi olacaktır.

Ancak çoğu işveren ya da işçi teşvik durumunu bilmediğinden bu konuda bir hassasiyet göstermemekteler. İş görüşmelerinde işçiler teşvikli personel statüsünde olduğunu işveren kesimine aktarırsa istihdam edilmeleri daha cazip olacaktır.

Borçlu işverenler nasıl yararlanacak?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işverenlere sunmuş olduğu tüm teşviklerde aradığı birinci kural SGK’ya borcunun olmamasıdır. Borcu olan kişiler haliyle çıkarılan teşviklerden de muaf tutulmaktadır. Ancak borçlu işverenler 30 Haziran’a kadar yeni yayımlanmış olan 7020 sayılı kanun kapsamında borçlarını düşük faizlerle ve eşit taksitlerle yapılandırma kapsamına sokabilir. Yapılandırma kapsamına giren borçlarda teşvikler açılır ancak iki ay taksit geçirmeniz durumunda hem yapılandırmanız bozulur hem yararlandığınız tüm teşvik uygulamaları kapanır.

Yazının devamı...

Yıllık izin haklarınızı iyi bilin

Her çalışanın, ”ruhen ve bedenen dinlenmek için” beklediği izinler konusu raflardan önümüze gelecek. Geçtiğimiz yıl içerisinde yıllık izinlerde yapılan değişiklikler, taşınma izni sorunları, evlilik izni, süt izni, babalara da doğum izni derken işçi-işveren arasında uyuşmazlıklara sebep olan yıllık izin konusunu ele almanın vaktidir diyerek haklarınızı anlatmaya çalışalım. 4857 sayılı İş Kanun’un 53 üncü maddesine göre;

“İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;

a) 1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dahil) olanlara 14 günden

b) 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20 günden

c) 15 yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden

Az olamaz…”

Yıllık izin hesabında, işyerinde ilk işe girilen tarihe göre yıllık dönemlerin tamamlanmasına dikkat edilir. Örneğin,1 Haziran günü işe başlayan bir işçinin yıllık izin hakkı her yıl 1 Haziran günü başlar. 1 Haziran 2016 tarihinde işe başlayan işçi, ilk defa 1 Haziran 2017 günü yıllık izne hak kazanır.

Resmi tatil ilave edilir

İşçinin, izin süresine rastlayan Pazar günleri ile ulusal bayram ve resmi tatil günleri izin süresinden sayılmaz ve kesin suretle izne ilave edilir. 14 gün izne çıkan bir işçinin izin süresi içine rastlayan 2 Pazar günü ile birlikte 16 gün izni olur. Yıllık izin hesabında, yaşlılara ve gençlere istisnai ayrıcalık tanınmıştır. Belirtilen yıllık izin sürelerinin dışında;

18 ve daha küçük yaştaki işçilerle, elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamayacaktır. Çalışanlar ücretlerini çalışmış oldukları ayı takip eden ayın başında alırlar, bu sebeple işçi yıllık izne çıkacak ise işveren izin süresini peşin ödemelidir.

Evlilik izni, evlenecek olan tüm personellere kanunen verilmesi gereken bir izin hakkıdır. Evlenecek olan personel, evlilik tarihinden bir ay önce yazılı dilekçe ile bildirimde bulunmak suretiyle evlilik izni talep edebilir. 4857 Sayılı İş Kanununa göre evlilik izni yasal olarak 3 gündür.

Sigortalı babalar doğum masasında olan eşlerini neredeyse ziyaret dahi edemiyorlardı. Artık yasal düzenleme ile birlikte sadece annelere değil babalara da doğum izni getirildi.

Eşi doğum yapan bir baba artık mazeret izni almak yerine yasal olarak 5 günlük doğum izni alarak ücretli izne ayrılabilecek.

Mesai yapılır mı?

Resmi tatillerde çalışmak ve aynı zamanda çalıştırılmak suç değildir. İş Kanunu’nda açıkça belirtildiği üzere, iş yerlerinde bayramlarda ve resmi tatil günlerinde çalışmaya ihtiyaç duyuluyorsa, işveren işçileri bu günlerde çalışmaya zorlayamaz. Burada işçi çalışmama inisiyatifini kullanarak, bayram zamanı çalışmayı reddedebilir.

Fakat burada oldukça önemli bir detay bulunmaktadır. Şayet işçi ve işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinde ya da varsa toplu iş sözleşmesinde ulusal bayram tatillerinde ve genel resmi tatil günlerinde işçilerin çalışacağına ilişkin bir hüküm varsa ve işveren çalışmanızı talep ederse, işçi bu talimata uymak ve çalışmak zorundadır. İş sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmuyorsa, resmi tatil günlerinde veya bayram tatillerinde çalışma zorunluluğunuz yoktur.

İş Kanunu’nda ulusal bayram günleri ve resmi tatil günleri olarak kabul edilen günlerde çalışılması durumunda günlük çalışma ücreti yüzde 100 zamlı olarak ödenmektedir. Yani normalde günlük 200 lira alıyorsanız, bayram günlerinde çalışmanız durumunda 400 lira alırsınız.

Sabırsızlıkla izinlerini bekleyenlere, parçalı bulutsuz, bol güneşli ve huzurlu günlerde geçen izin günleri şimdiden tek dileğimiz…

Yazının devamı...

İş hayatında hatalı Ramazan uygulamaları

Her ne kadar ibadetler bireysel olsa da Ramazan gibi dönemlerde toplumsal olarak normalden farklı davranışlar sergiliyoruz. İş hayatından özel hayata, bireyden topluma tüm yaşayış bir aylığına değişiveriyor. İş hayatı da bu değişimden nasibini alıyor. Çalışan nüfusun çoğunluğunun Müslüman olması iş ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Kimi işyerleri işi tatil ediyor kimisi ise çalışma saatlerini oruç saatlerine göre ayarlıyor. İş verimi düşen de oluyor iş hacmi artan da. Sonuç olarak işin asli unsurlarını işveren belirliyor, tabi kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde.

Ramazan’da sahura kalkmak ya da sahura kadar uyumamak, yiyip yatmak, yemeden oruç tutmak gibi herkesin kendine göre bir düzeni bulunmakta. Ne olursa olsun gece uyku bölünmesi ya da hiç uyunmaması durumunda gün içinde uykusuzluk ve halsizlik görülmesi normal. Bu halsizlik durumunun işe yansıması ya da yetersiz uyku sebebi ile işe geç kalınması işvereninizle iş kanunu çerçevesine imzalamış olduğunuz iş sözleşmesi ile pek uyuşan bir durum değildir. İşverenler, işçilerine onların bedensel, zihinsel, düşünce ve becerilerine dayalı ya da herhangi bir sanat icraat etmekteyse profesyonel becerilerine karşılık ücret ödemektedir. Düzenli olarak uykusunu alamayan bir işçi işini hak ettiği gibi karşılayamamaktadır ya da yerine getirememektedir. Düzensiz uykusuzluk üzerine bir de açlık eklendiğinde işin aksaması ya da hatalı olması kaçınılmaz olmaktadır. İşte bu gibi durumlarda işvereniniz sizden savunma ister ise ‘Oruçluydum, sahura kalktım’ gibi bahanelerde bulunmayın, yargı kabul etmiyor! Bizden söylemesi…

Ara dinlenmesi kaldırılamaz

Çoğu işyeri Ramazan ayına özgü bir uygulama ile öğlen yemek yenilen saati kaldırarak iş çıkış saatinden düşmektedir. Ama unutulmamalıdır ki öğlen ara dinlenmesi sadece yemek yemek için verilmiş bir ara değildir. Ara dinlenmeler 4857 sayılı İş Kanunu gereği çalışma saatlerine oranla belirlenmiş olup kullandırılması zorunlu sürelerdir. İşçinin ara dinlenmelerinde yemek yiyip yememesi ya da çay içip içmemesi ara dinlenmenin varlığını ortadan kaldırmaz. Ayrıca 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da ara dinlenmeleri zorunlu kılan bir kanundur. Öğle arası veya diğer dinlenme süreleri kaldırılmış olan bir maden ya da demir ocağında meydana gelecek olan iş kazasında işverenin kusuru öğle arasının kaldırılmasından ötürü artacaktır. Bu durumda cezai yaptırımlar da kusur oranınca artarak uygulanacaktır. Ayrıca öğle arası kullandırılmayarak, akşam öğle arası saati kadar erken çıkarılma uygulaması da Yargıtay kararınca kabul edilmemektedir.

Ramazan dolayısıyla işlerinde azalma olan işletmeler Ramazan ayı boyunca işyerindeki faaliyetlerini durdurarak tüm personelleri izne çıkarabilir. Yıllık ücretli izin yönetmeliğince Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonuna kadar işveren tüm personellere ya da bir kısım personele toplu izin kullandırabilir. Belirtilen durumda, işyerinde tüm personellerin 1 aylık yıllık izin süresini hak ediyor olması gerekmektedir, aksi takdirde 14 günlük izin süresi olan bir personele 16 günlük ücretli izin vermiş sayılacaktır.

Ramazan kolisi sigorta priminden muaf

İşyerlerinin pek çoğunda Ramazan’da işçilere Ramazan kolisi şeklinde ayni yardımlar yapılmaktadır. Son dönemlerde süpermarketlerin hediye çeklerinin de bu amaçla kullanıldıkları görülmektedir. Bu durumda, Ramazan kolisinin net bedeli brüte çevrilecek ve çalışanların bordrolarında gösterilecektir. Ayni yardımın gelir vergisi ve damga vergisi hesaplanacaktır. Bu tutarlar SGK bakımından prime esas kazanca dahil edilmeyecektir. Bununla birlikte, işçilere nakdi yardım yapılması da mümkündür. Aynı şekilde nakdi yapılan yardımdan gelir vergisi, damga vergisi kesilmesi gerekmektedir. Fakat nakdi yapılan yardımlardan ayrıca sigorta priminin de kesilmesi zorunludur.

Yazının devamı...

Yapılandırma Meclis’ten geçti sıra sanayide

Geçen yıl 6376 sayılı kanunla getirilen yapılandırmaya rekor başvuru yapılmış, 54 milyon borç dosyası yapılandıra kapsamına alınarak, toplamda 77 milyar 602 milyon 570 bin 915 TL borç yapılandırılmıştı. Şimdi piyasaya bir kez daha nefes aldırmak isteyen Hükümet yapılandırma düğmesine yeniden bastı. Maliye ile Gümrük ve Ticaret bakanlıkları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin alacakları yeniden yapılandırılıyor.Daha önceki yapılandırmaya başvurmayan vatandaşlara ikinci bir şans tanıyan, bazı kamu alacaklarını yeniden yapılandıran kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Cumhurbaşkanı onayının ardından Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecek olan Torba Kanunun bir hafta içerisinde yayımlanması planlanıyor.

Hangi borçlar dahil?

31 Mart 2017 dikkate alınarak, belirlenen vergiler, gümrük vergileri, vergi cezaları, bazı idari para cezaları, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai faiz, gecikme cezası gibi feri alacaklar yapılandırma kapsamına alınıyor. Ayrıca Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanun kapsamında takip ve tahsil edilen bazı alacaklar ile belediyelerin su, atık su ve katı atık gibi alacakları da kapsama dahil ediliyor. Kesinleşmiş olan idari para cezalarının %50’si silinecek ve uygulanan gecikme zammı ve tescil faizinin yerine Yİ-ÜFE oranında hesaplanarak eşit taksitlere bölünecek. Belirtilen kanun kapsamında herhangi bir af ya da borç silinmesi söz konusu değildir.

Daha önce hayata geçmiş borç yapılandırmalarından faydalanmakta olan kişilerden yapılandırması devam edenler, yeni yapılandırmadan yalnızca 1 Temmuz 2016 ila 31 Mayıs 2017 tarihleri için yararlanabilecekler.

Ülke ekonomimizin ve istihdamın bel kemiği olan sanayicilerimize de hükümetten bir kanun çalışması getirilmektedir. TBMM Komisyonundan geçen 76 maddelik kanun tasarısında bir çok yeni düzenleme bulunmaktadır. Getirilecek olan kanun tasarısında ilk madde sanayicilerin büyük sıkıntısı olan ve her yıl belediyelerden haftasonu çalışmalarına ilişkin ruhsat alma işleminin kaldırılmasıdır. İşletme denetimlerinde işletmelerin sanayi sicil belgesini ibraz edememesi durumda İPC uygulanmaktadır. Ancak sanayi siciline kayıtlı olmayan işetmelere bu ceza uygulanmamaktadır. Getirilecek kanun maddesiyle birlikte sanayi işletmelerine sicil belgesi zorunluluğu getirilmektedir.

İdari para cezalarına artış

İşletmelerin organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri ve sanayi sitelerinde yapacakları yatırımlarda yatırım maliyetini azaltmak amacıyla belirtilen bölgelerde bulunan arsaların tahsisi nedeniyle şerhi gerektiren işlemleri, inşa edilen binalara ait devir ve tescil işlemleri ve binaların cins değişikliği harç muafiyeti kapsamına alınmıştır. Yine aynı bölgelerde bulunan arsaların tahsislerine ilişkin sözleşmeler ve taahhütnamelere damga vergisi muafiyeti getirilmiştir ve ayrıca bu bölgelerdeki binalar emlak vergisinden de muaf tutulmuştur.

Bulunduğu bölgenin mera olarak geçmesi halinde bölge vasfının değiştirilmesi imkanı getirilmektedir. Ayrıca vasıf değiştirilmesi durumunda ödenecek olan ot bedelinde de muafiyet sağlanacaktır. Tüm sanayi işletmelerinin kullanmakta olduğu elektrik bedelinden Türkiye Radyo-Televizyon kurumunun pay kesintisi de kaldırılacaktır.

4703 Sayılı ürünlere ilişkin teknik mevzuatın hazırlanması ve uygulanmasına dair kanun kapsamında ve bu kanunun 12.maddesinde belirtilen idari para cezalarının bazı işletmelere göre düşük tutarlarda kalmasından dolayı tekrardan idari para cezalarının artırımına karar verilmiştir.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.