Şampiy10
Magazin
Gündem

Milano Moda Haftası’nın yıldızları

Her geçen gün biraz daha hareketlenen, moda dünyasının başkenti olma yolunda hızla ilerleyen Milano, İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyon sunumlarını geride bıraktı. Resmi takvimi yarın sona erecek olan Milano Kadın Moda Haftası’nın en sıkı takip edilen markaları çoktan defile ve sunumlarını tamamladı. Moda basınının tanıdık yüzleri Gucci, Armani, Fendi ve Prada gibi markaların mağazalarından aldıkları yeni sezon parçalarını bavullarına yerleştirip Paris’e doğru yola çıkmaya hazırlanırken biz de bu defilelerde neler olup bittiğine göz atalım.

Tropikal tutku

Deri ve kürk gibi malzemeleri ustaca işlemeyi başaran ve adı bu zanaatla özdeşleşen Fendi, İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonuyla hem yeniliğe doğru bir adım atıyor hem de köklerine sıkı sıkıya tutunuyor gibiydi. Yoğun trafik nedeniyle bir hayli geç ulaşabildiğim Fendi defile alanındaki uçuk pembe, mavi ve sarı üçgenler, koleksiyonda da tekrar eden köşegen çizgiler ve üçgen formlara gönderme niteliğindeydi. Bir palmiyeden esinlenerek hazırlanmış çanta sapları ya da hasır örgülerin deriyle eşleştirildiği yeni çanta modelleri, Fendi’nin aksesuar oyununda hep bir adım önde olduğunu yeniden kanıtladı. Koleksiyonda yer alan açık ayakkabılar da bütün bacağı kaplayan uzunluktaki çorap - çizmeler de koleksiyonu yakından gören kadınların beğenisini toplamayı başardı. Aksesuarlardaki güçlü duruş elbette koleksiyonun geneline de yansıyordu. Üçgen form ve çizgililerin transparanlarla yarıştığı parçalarda fütürist bir yaklaşımı benimseyen Karl Lagerfeld, Fendi ile ilgili hayallerini günden güne büyütmeye devam ediyor.

50 yıllık miras

Camlarından güneş ışığı süzülen, hafifliğin ve mutluluğun herkesi sardığı Etro defile alanı, henüz ilk dakikadan keyifli bir defile izleyeceğimizin habercisiydi. Veronica ve Kean Etro kardeşlerin kadın ve erkek koleksiyonlarını ilk kez bir araya getirip sunduğu Etro İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonu beyaz rengin hakimiyetinde açıldı. Erkek ve kadınlar arasında değiş tokuş yapılan parçalar ve araya serpiştirilen renklerle koleksiyonun enerjisi giderek yükseldi. Pek çok renk, desen ve kesimin denendiği koleksiyonun finaline doğru karşımıza çıkan sportif parçalar, Etro’nun 50 yıllık mirasını geleceğe taşımaktan çekinmediğini gösterdi. Markanın bu koleksiyonla birlikte başlattığı değişim hareketinden bir hayli umutlu olduğumu söylemeliyim.

Kadınlar için kadınlar

Geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleşen erkek moda haftasında Prada defile alanını ‘en sevilen defile alanı’ seçmiştim. Sebebi belli; bu dev alan yaratıcı ellere emanet edildiğinde muhteşem bir sanat eserine dönüşen boş bir kanvas sanki. Tıpkı Prada İlkbahar/Yaz 2018 defilesindeki parçalarda olduğu gibi. Herhangi bir mağazadan satın alabileceğiniz çizgili bir gömleği düşünelim. Prada kadını bu gömleği alıyor, yakasını kendi dilediği renk ve modelde değiştiriyor. Ön kısmında farklı kadın çizerlerin sanat eserlerinden birkaç tanesi hayat buluyor. Sonuçta karşımıza kişiye özel ve çok kimlikli bir tasarım çıkıveriyor. Çizerlerden bahsetmişken detay vereyim. Miuccia Prada, bu koleksiyonda ‘kadınlar için kadınlar’ felsefesini benimsiyor. Farklı çizerlerin süper kahraman tanımlarını hem defile alanına hem de tasarımlara yansıtıyor. Şort ve gömleklerin hakimiyetindeki koleksiyonun zirvesindeyse üst üste giyilerek stilize edilmiş gömlek, tişört ve büstiyerden oluşan sofistike görünümler yer alıyor.

Genişleyen bir dünya

Milano Moda Haftası’nın en iddialı isimlerinden Giorgio Armani, tekdüzeleşme korkusundan mıdır bilmem, bir süredir farklı denemeler içerisinde. Giorgio Armani İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonu da bu denemelerin en yenisi. Giderek hacim kazanan, hem fiziki hem de mecazi anlamda genişleyen bir dünyada kendisine yeni alanlar bulan tasarımcı, bu heyecanı bizimle paylaşmaktan çekinmedi. Koleksiyondaki bazı desenler kimi zaman bir çantadan bir takım elbiseye sıçradı. Kolye veya şapka gibi aksesuarlardaki şaşırtıcı asimetri ve hacim farklılıkları, koleksiyonun sıkıcı hale gelmeden akıp gitmesini sağladı. Moda basını tarafından ‘yeni bir adım’ olarak görülen koleksiyonun renk patlamalarını siyahın farklı kullanımlarıyla dengelemesi de eleştirmenlerden tam not aldı.

Yazının devamı...

Milano Moda Haftası hızlı başladı

Geçtiğimiz Çarşamba günü başlayan Milano Kadın Moda Haftası, her zamanki gibi moda dünyasının en sevilen yüzlerini bir araya getirmeyi başardı. Bu sezon da yerinde takip etmeyi tercih ettiğim defile, davet ve sunumlar boyunca olup bitenleri sizinle paylaşmanın tam zamanı.

Güçlü açılış

Benim için Milano moda haftasının açılışı niteliğindeki Max Mara defilesi, markanın hitap ettiği rafine zevklere sahip, güçlü kadın imajını son sezonlarda karşılaştığımız gençlik hareketiyle buluşturmuştu. Max Mara klasiği olduğunu düşündüğüm toprak tonlarındaki mantolar dokunulmazlığını korurken çanta, kemer gibi aksesuarlar ve daha sportif kesimli elbiselerin üzerinde markaya ait eski bir logo hayat bulmuştu. Defilenin ikinci bölümünde karşımıza çıkan eflatun tonları ve çiçek desenleri güçlü Max Mara kadınına yeni oyun alanları sunuyordu. Kumaş, kesim ve işçilik konularında ders niteliğindeki defilenin kapanışındaysa podyumda siyahlar içindeki Bella Hadid vardı.

Model aritmetiği

Süper model Cindy Crawford, efsanesini kızı Kaia Gerber aracılığıyla sürdürecek gibi. 16 yaşındaki genç model, Milano haftasının ilk iki gününde Prada, Fendi ve Moschino gibi defilelerde podyuma adım atarak şehrin yıldızları arasındaki yerini aldı. Karl Lagerfeld’in Fendi defilesini açma onurunu Kaia Gerber’e vermesi, bu genç yıldızı her yerde göreceğimizin habercisi.

Milano’nun model aritmetiğiyse eskisine göre bir hayli hareketli. Gigi Hadid’in Fendi podyumunda bazı davetliler tarafından tanınmayacak kadar farklı bir saç ve makyajla yürümesi, markanın kendi vizyonunu bu Instagram-ünlüsü kızımızın önüne koyduğunun göstergesi. Prada’nın ünlü isimlerden uzak, koleksiyonu en iyi şekilde taşıyacağına inanılan modellerden oluşan seçkisi de tasarımları taşıma kabiliyetinin takipçi sayılarına yenilmeyeceğinin işareti.

Işıltılı bir gece

Milano’daki en ışıltılı gecenin ev sahipliğini Swarovski yaptı. Dünyaca ünlü yıldızlarla birlikte markanın yeni kampanyasını kutladığımız gecede neler olmadı ki?

- da yer alan, ünlü İtalyan siyasetçi Berlusconi’ye ait villaya ulaştırıldık.

- Boy George’un performansı eşliğinde Swarovski’nin marka yüzü Karlie Kloss ve kampanyada yer alan Jourdan Dunn gibi modellerle birlikte dans ettik.

- Naomi Campbell ile kırmızı halıda yan yana yürürken kendisine olan hayranlığımızı gizleyemedik.

- Işıl ışıl parti alanında bizi heyecanlandıran başka bir şey daha vardı: Jourdan Dunn’ın Zeynep Tosun elbisesi. Geçtiğimiz hafta sunulan Zeynep Tosun İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonundan siyah bir elbise tercih eden Dunn adeta gecenin ışıltısıyla yarışır haldeydi.

- Swarovski’nin farklı meslek ve yaşam stillerine sahip yaratıcı isimlerle gerçekleştirdiği reklam kampanyasıysa gece boyunca parti alanında tekrar tekrar gösterildi.

Aksesuar aşkına

Benim takvimimde ardı ardına yer alan HOGAN, Furla, Bulgari ve Premiata sunumlarından anlayacağınız üzere Milano Moda Haftaları’nda başarılı aksesuar markalarının varlığı en az podyumda fırtınalar estiren markalar kadar önemli.

- Sanat eserleriyle harmanlanmış sunumunda metalik detayları püsküllerle buluşturan, bizim deyimimizle ‘deli kızın çeyizini’ en stil sahibi şekilde açmayı başaran HOGAN, önümüzdeki yaz sıklıkla karşılaşacağımız birkaç yeni model sunarak hepimizi heyecanlandırdı.

- Furla’nın egzotik desenler ve hayvan figürleriyle zenginleştirdiği koleksiyonuysa PalazzoCusani’nin sihirli atmosferiyle bütünleşmişti. Farklı odalara yayılmış İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonunda Venedik’in mimarisinden ve elbette ikonik desenli kumaşlarından ilhamla yaratılmış parçalar görmek mümkündü.

- Bulgari, hem Nicholas Kirkwood ile olan iş birliğini hem de iki yeni çanta modelini tanıtarak önümüzdeki sezonun iddialı markaları arasında yer alacağını kanıtladı. Nicholas Kirkwood kapsül koleksiyonu pek çok kadının kalp atışlarını hızlandıracak cinsten şık ve iddialı parçalara sahipken yeni ‘pop heart’ modeli çanta gençlere göz kırpıyor gibi.

- Türkiye’deki başarısını Milano’ya da taşıyan DESA, La Tenda adlı mağazayla birlikte hazırladığı renkli ve eğlenceli kapsül koleksiyonu keyifli bir davette tanıttı. Neon renklerle asi bir hava yakalayan DESA 1972 X La Tenda koleksiyonu, markanın küresel oyunculuğa doğru evrildiğinin bir göstergesiydi.

Yazının devamı...

Moda harikalar diyarında

12-15 Eylül tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’dan geriye bolca paylaşım, eğlence ve tabii ki bu satırlara taşınan yorumlar kaldı. Bakalım 23 marka ve tasarımcının katıldığı, İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonlarının sergilendiği moda haftası boyunca benim dikkatimi çekenler neler?

- Haftanın açılışı, Ceyda Balaban’ın kreatif direktörlüğüyle hazırlanan özel bir serginin de sunulduğu açılış partisiyle yapıldı. Sergi için bugüne kadar Mercedes-Benz tarafından desteklenen Zeynep Tosun, Gülçin Çengel, Bahar Korçan, Özlem Kaya, Gül Ağış, Hande Çokrak, Mehtap Elaidi, DB Berdan ve Başak Cankeş, markanın ikonik yıldızını yeniden yorumladılar.

- Uzun süredir radarımda olan ve tasarımlarını ilgiyle takip ettiğim Emre Erdemoğlu çok güçlü bir koleksiyonla karşımızdaydı. Aysel Gürel’den ilham alarak hazırladığı erkek koleksiyonundaki parçaların pek çoğunu o anda podyuma fırlayıp giymek istedim. Siyah, kırmızı ve beyazın ağırlıkta olduğu koleksiyon bu sezonun favorileri arasında diyebilirim.

Yeni yüzler ve yenilenenler

- Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında ilk kez izlediğimiz Ümit Kutluk , çiçek ve kuş detaylarıyla zenginleştirdiği tasarımlarıyla doğanın özgürlüğüne atıfta bulundu. İrlanda’da yaşayan tasarımcıyı artık daha yakından takip etmenin zamanı.

- Bu sezon pek çok yeni tasarımcıyla tanışmamızı sağlayan moda haftasında en heyecanlı defile, İstanbul Moda Akademisi öğrencileri tarafından gerçekleştirilen New Gen oldu. Sekiz genç tasarımcı, abi ve ablalarından rol çalacak kadar iddialı tasarımlarla podyumdaydı.

- Moda Tasarımcıları Derneği başkanlığını da yürüten Mehtap Elaidi , yaşamın bir döngü olduğunu hatırlatan Ve-Da-Ha defilesiyle bizi keyifli bir kutlamaya davet etti. Moda dünyasındaki yolculuğunun ilk yıllarında kullandığı taş baskıları bu sezonda da kullanan Elaidi adeta kendi tasarım döngüsünü bizimle paylaşmış oldu. Podyumun ortasında yer alan ziyafet masasıysa defilenin ardından keyifli bir kutlama alanına dönüştü.

En iyiler

- Pek sevdiğimiz Sudi Etuz markası, aşık olduğumuz bir İlkbahar/Yaz koleksiyonuyla karşımızdaydı. “Dünyayı bir çocuk gözünden görsek nasıl olurdu?” sorusuna cevap arayan ve kızları Dünyam ve Okyanus’tan ilham alan Şansım Adalı, yeni koleksiyonunda pastel mavi, pastel pembe ve fıstık yeşili gibi renkleri öne çıkarmıştı.

- Bir teatral moda performansı olarak sunulan ‘Mercedes-Benz presents Bashaques’ defilesi moda haftasının en ilgi çekenlerindendi. Aşkı ve ölümü sorgulamamıza neden olan defilenin fonunda Aşık Veysel tınıları duymaksa paha biçilemezdi. Bugüne kadar kullandığı iki farklı kalıbı tasarımlarında buluşturan Başak Cankeş’in performansı benim için moda haftası tarihine geçti.

- Neo-romantik tasarımlarına hayran olduğumuz Özlem Süer, sonunda erkekleri de sevindirecek bir adım attı ve İlkbahar/Yaz koleksiyonunda kadın ve erkek tasarımlarını bir arada sundu. Alıştığımız klasik Özlem Süer kadınını yenileyen ve çok daha havalı hale getiren bu koleksiyon moda haftasının kapanışını yaparken dakikalarca alkışlandı.

Yazının devamı...

Sonbaharın en havalısı

Sonbahar sezonunda en çok konuşulan koleksiyonlar arasında yer alan H&M Studio Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonu sonunda raflarda. Hazır hepimiz bu koleksiyondan bahsediyoruz, ben de H&M Kadın Tasarım Başkanı Pernilla Wohlfarht ve Erkek Tasarım Başkanı Andreas Löwnstram ile H&M Studio hakkında konuştum

ERKEKLER ZİRVEDE

H&M Studio koleksiyonlarının müşterilerine adeta ‘özel dikim’ parçalar sunduğunu söylesem ileri gitmiş olur muyum?

Andreas Löwnstram: H&M Studio bizim için sezonun öne çıkan trendlerini sunmamızı sağlayan çok önemli bir koleksiyon. H&M müşterilerinin bunları günlük hayatta tercih etmeleri ya da ‘özel dikim’ parçalar gibi stilize ederek kullanmalarıysa tamamen onlara kalmış.

Güncel erkek stili hızla değişirken sizce bir erkeğin gardırobunda mutlaka olması gereken parçalar neler?

Uzun süre kullanılabilecek düz renkli parçalar önerebilirim. H&M Studio sonbahar koleksiyonunda yer alan geri dönüşümlü malzemeler kullanılarak hazırlanmış palto ve bağcıklı botlar bu tür parçalara örnek olabilir.

Mutlaka alınması gerekenlerin yanında sezon trendlerini bu koleksiyonda nasıl görüyoruz?

H&M Studio koleksiyonunu hazırlarken dağcılıktan ilham aldık. Tasarım ekibi olarak dağların zirvesinden sokağa ulaşan, teknik yönü kuvvetli ancak yine de şık kalmayı başarabilen bu koleksiyonda klasik erkek görünümlerini, dağcılığın dinamizmiyle harmanladık. Yenilikçi ve modern erkek siluetini özenli el işçiliğiyle yeniden yorumladık. Kaban ve bomber ceket gibi en sevilen parçalara yeni bir bakış açısı getirmeye çalışırken fayda sağlayan kemer detayları ve d üğmeler sayesinde yaratıcı bir zıtlık yakaladık.

Tasarımlarınızda gizli mesajlar ya da gözle görülmeyen detaylara yer veriyor musunuz?

Hayır, ilham kaynaklarımız ve referanslarımız konusunda olabildiğince açığız. Bu sezon verdiğimiz en önemli mesaj, dağcılık kültürünün atletik yapısını geleneksel erkek giyim elementleriyle buluşmasıydı ve bunu en net şekilde yansıttık.

Yaşadıklarımızı paylaşmadan duramıyor hatta paylaşmak için yaşıyoruz. Sizce bu koleksiyonda en çok paylaşılacak parça hangisi?

Kesinlikle deri pantolonlar. Çünkü bu pantolonların ruh halinize göre farklı görünümler yaratabilecek kadar çok yönlü olduğunu düşünüyorum.

YENİ BİR ZARAFET

Gelelim kadın koleksiyonuna. Sevgili Pernilla, H&M Studio Sonbahar/Kış 2017 kadın koleksiyonunu hazırlarken ilk dinlediğiniz şarkı hangisiydi?

Bu gerçekten harika bir soru. Koleksiyonu hazırlamaya bundan bir buçuk sene önce başladığımızı düşünürsek hangi şarkı olduğunu hatırlamam biraz zor. Ancak yine de müzik bizim için her zaman müthiş bir ilham kaynağı.

Yarattığınız kadın koleksiyonu trendleri mi takip ediyor yoksa klasik bir gardırobun anahtarlarını mı sunuyor?

Bu koleksiyonda modern bir kadının en temel ihtiyaçları olan yumuşacık elbiseler, vücut hatlarını toparlayan örgüler, ‘jilet gibi’ dış giyim ürünleri ve iddialı aksesuarlar sunuyoruz. Ancak bu temel parçaları farklılaştıran havalı detaylar sayesinde de trendlere göz kırpıyoruz.

Kadın koleksiyonu bize neler anlatıyor?

New York’un bitmek bilmeyen enerjisini ve yaratıcılığını yansıtan koleksiyonumuzda punk ve sokak kültürünü sofistike bir yaklaşımla sunuyoruz. Kadınsı bir silueti en güçlü şekilde ortaya koymayı amaçlıyoruz.

Sokak stilinde hızlı moda markalarıyla lüks markaları harmanlamayı seviyoruz. Bu sezon yarattığınız tasarımları en iyi şekilde tamamlayacak lüks markalar hangileri olabilirdi?

Müşterilerimizin farklı denemeler yapması ve ürünlerimizi diğer markalarla buluşturmasını heyecanla takip ediyoruz. Bu nedenle günümüzde esas olan H&M ürünlerini hangi lüks markalarla birlikte kullanabileceğinize karar vermek değil, akıllı kombinler yaparak kendi dokunuşunuzu ekleyebilmek.

Merak ediyorum da bizim gözlerimizi ayıramadığımız H&M Studio tasarımları bugüne kadar herhangi bir moda dergisinin kapağında yer aldı mı?

Tasarımlarımıza bir moda dergisinin kapağında yer verilmesi bizim için moda editörlerinin beğenisinin göstergesi. Ancak çok daha önemlisi müşterilerimizin koleksiyonlarımız hakkında ne düşündükleri ve kendi stillerini bu koleksiyonlardaki parçalarla nasıl güncelledikleri.

Peki sizce kadın koleksiyonundaki hangi parça müşteriler ve modaseverler tarafından sıklıkla paylaşılacak?

Oyumu bitmemiş görünümüyle dikkat çeken uzun blazer ceketten yana kullanıyorum. Hem çok kadınsı hem de çok güçlü yanları olan bu parça eminim herkesin beğenisini kazanacak.

Yazının devamı...

Yeni lüks

Off-White markasını henüz duymamış olabilirsiniz. Markanın yaratıcısı Virgil Abloh da size yabancı gelebilir. Ancak hazır olmanızda fayda var. Çünkü önümüzdeki günlerde bu iki isim sık sık kulaklarınıza çalınacak. Virgil Abloh ile ilgili benim şu ana kadar öğrendiklerim Amerikalı olduğu, DJ’lik yaptığı ve yaratıcılığını sınırlamadığı. Elbette bir de Milano merkezli olarak kurduğu Off-White markasının ışık hızıyla sektördeki en havalı markalar arasına girdiği. Sadece alternatif veya yeraltı kültürüne değil, doğrudan yüksek moda takipçilerine de hitap eden Off-White, bol sıfırlı etiketleri ve sorgulanabilir tasarım anlayışına rağmen bir hayli popüler. Virgil Abloh da bu popülariteyi pek çok kanalda devam ettirmeyi amaçlıyor. Nike ile bir araya gelen sıra dışı tasarımcı, 2017’nin en çok beklenen koleksiyonlarından birisiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Adeta ikonikleşen 10 ayakkabı modelini yeniden yorumlayan Virgil Abloh ve Nike iş birliği, Eylül ayına ve elbette moda haftalarına damgasını vuracağa benziyor. Moda haftaları takvimiyle paralel olarak New York, Londra, Milano ve Paris’te satışa sunulacak tasarımlarla ilgili yorumlar, ayakkabıların yok satacağı hatta ikinci elde kara borsaya düşeceği yönünde. Air Jordan 1, Air Max 90, Air Presto gibi modellerin Off-White estetiğiyle buluşması beni bir hayli heyecanlandırdı. Parçalanıp yeniden birleştirilmiş gibi duran ve üzerinde el yazısı mesajlar bulunan bu ayakkabılar, iki marka için de dönüm noktası olacak gibi.

Veda: Pierre Bergé

Bütün gözler hızlı başlayan New York Moda Haftası’ndayken alınan bir haber, moda dünyasında soğuk duş etkisi yarattı. Paris’ten dünyaya yayılan ve bir efsane haline gelen Yves Saint Laurent markasının kurucularından Pierre Bergé hayatını kaybetti. Uzun süredir devam eden bir hastalığa yenik düşen Bergé seksen altı yıllık yaşamına pek çok sansasyonel hikaye, pek çok başarı ve elbette Yves Saint Laurent markasını sığdırmıştı. Markanın tasarımcısı olan Saint Laurent ile tanıştıktan sonra hayatının değiştiğini söyleyen iş adamı, tasarımcıyla 50 yıllık bir aşk ilişkisi yaşamıştı. Saint Laurent dehasını daha ilk bakışta sezen ve bu dehayı farklı iş kollarında şekillendiren Bergé sayesinde marka, Paris borsasında işlem gören milyonlarca liralık bir yatırıma dönüşmeyi başarmıştı. Paris elitiyle iyi ilişkiler içerisinde olan, kimi zaman çok sevilip kimi zamansa çekinilen iş adamının ünü Fas’a kadar ulaşmıştı. Marakeş’te yer alan Jardin Majorelle bahçelerini yeniden yaratan ve şehre bir de Yves Saint Laurent müzesi kazandıran Pierre Bergé, Fas kralı tarafından yüksek şeref madalyasıyla ödüllendirilmişti. Sıra dışı bir ilişkiyle moda dünyasının son 60 yılına şekil veren ve bir tasarım dehasından örnek bir şirket yaratan Pierre Bergé eminim hiç unutulmayacak.

Yazının devamı...

New York’ta güçlü açılış

Kutsal moda ayı geldi, çattı. Dünya çapında farklı şehirlerde gerçekleşen ve bir aydan uzun süreye yayılan moda haftaları New York ile başladı. Resmi takvimin dışında gerçekleşen ancak yine de New York Moda Haftası’nın açılışı sayılabilecek Tom Ford defilesi, bir süredir üzerinde kara bulutlar dolaşan moda haftasının güçlü bir açılış yapmasını sağladı. lkbahar/Yaz 2018 koleksiyonunda seksapeli lüksle buluşturmaya devam eden usta tasarımcının fuşya ve turuncu gibi renklerle yarattığı hareket, farklı dekoltelerle buluşunca ortaya iddialı sonuçlar çıktı. Ustaca şekillendirilmiş ceketler, alıştığımız Tom Ford takım elbiselerinin kadınlara bahşedilmiş hali gibiydi. Işıltılı mini elbiseler, bol kesimli pantolonlarla kafa kafaya bir rekabet içindeydi. Gigi Hadid tarafından taşınan kol kısmı ışıltılı uçuk pembe elbise, koleksiyonun en çok fotoğraflanan tasarımlarından oldu. Resmi takvimin açılışıysa Calvin Klein tarafından yapıldı. Moda dünyasının efsaneleri arasındaki yerini çoktan hak eden Raf Simons, marka için hazırladığı yeni koleksiyonda pek çok yaratıcı zihne selam duruyor gibiydi. Renk blokları, kovboy çizmeleri, ponpon kızlar, grafik desenler ve daha bir çok referansı harmanlayan Calvin Klein İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonu Raf Simons’un Amerikan rüyasının yeni bir yansımasıydı. Bu iki usta tasarımcının defileleriyle adeta yeniden nefes alan New York Moda Haftası

birkaç gün sonra bayrağı Londra’ya bırakacak. Bakalım New York’tan Londra’ya transfer olan, sonra yeniden New York’a taşınan, arada bir başka şehirlerde defileler sunan tasarımcılar ve markaların hareketli dünyasında New York’un güçlü açılışı, etkisini devam ettirebilecek mi?

Kesin yargılara varmak için fazla değişkene sahibiz; ancak yine de bildiğimi söyleyeyim, artık dergicilik sektöründe yeni bir şeyler yapmanın zamanı geldi. Şimdi, sayfa sayısı giderek azalan, aylık yerine üç ayda ya da altı ayda bir basılarak karşımıza çıkmaya başlayan dergiler için yeni ufuklara doğru yelken açma vakti. Son olarak aldığım haber, sektörün en önemli dergilerinden NYLON’un artık basılmayacağı yönünde. Dergi ekibi, ürettikleri muazzam içeriği sadece dijital olarak sunma kararı almış. Bu nedenle basılı içerikleri yaratan ekiple yollar ayrılmış. Derginin senede bir kere, koleksiyonlara katılmak ve uzun yıllar saklanmak üzere basacağı özel bir sayısı olacakmış. Bu da sanırım bizim gibi kağıt kokusu sevenleri daha fazla üzmemek için planlanmış. Hayatımızın giderek hızlandığı, haberlerin ve koleksiyonların bir çırpıda tüketildiği şu günlerde NYLON’un dijital versiyonuyla da başarıyı yakalayacağı açık. Ancak durum sadece bir dergiden ibaret değil. Türkiye’de de pek çok dergi önce aylıktan sezonluğa, sonrasında da dijitale dönme telaşında. Parmak uçlarımızla takip ettiğimiz cümleler yerini parmağımızı kaydırarak okuduklarımıza bıraktıkça aksini düşünmek pek mümkün değil. Bu değişimin tek iyi yanı, sınırları aşan bir yaratıcılığı körüklemesi. Dergicilik ölse de ‘yeni dergiciliğin’ yaşaması için gerekli heyecan ve enerji, yine bu değişimde gizli.

Yazının devamı...

Fenomenlikten marka yaratmaya

Eğer Instagram kullanıyorsanız ya da gözünüz YouTube videolarına takılıyorsa, Kerimcan Durmaz ve Danla Bilic isimleri size yabancı gelmeyecektir.

Kerimcan Durmaz son iki senedir Snapchat videoları, Instagram paylaşımları ve televizyon programları derken gençlerin gündeminden düşmeyen bir isim. Sosyal medya varlığının yanı sıra moda dünyasını yakından takip eden Kerimcan, lüks markaların müşteri listesinde üst sıralarda yer alıyor.

Danla Bilic ise Türk YouTube sahnesine kafadan giren ve son bir seneye adını altın harflerle yazdıran bir fenomen. Alıştığımız makyaj uygulama videolarını rafa kaldıran ‘Danla Bilic videoları’ çok izleniyor, çok konuşuluyor. Danla’nın seveni de sevmeyeni de her adımını takip ediyor.

Bu iki ismin ortak özelliği, sosyal medya güçlerini kullanarak tutkuları olan kozmetik dünyasında kalıcı olmaya çalışmaları. Makyaj sanatçılığı geçmişinden yola çıkan Kerimcan Durmaz, ‘Kerimcan Durmaz Cosmetics’ markasıyla yeni bir adım attı. Tek renk ve tek tip bir likit mat ruj sunan marka, 60 TL’lik etiket fiyatıyla dünyaca ünlü markalarla yarışıyor. İki milyondan fazla takipçisi bulunan Kerimcan’ın ne kadar satış yaptığıyla ilgili bilgim yok ancak Kylie Jenner’dan esinlenen bu hareket, daha çok konuşulacağa benziyor.

Aynı şekilde Kylie Jenner yöntemini uygulayan ve bunu da gururla paylaşan Danla Bilic, ‘Danla’ adlı markasıyla kozmetik sektöründe şansını deniyor. Üç farklı renkte likit mat ruj sunan Danla, 29,99 TL’lik etiket fiyatıyla çok daha ulaşılabilir duruyor. Pek çok Instagram ünlüsü kadının paylaşımlarında görmeye başladığımız Sugar, Naked ve Show Off adlı Danla ürünlerinin popülaritesi git gide artıyor. Tıpkı Kerimcan Durmaz gibi iki milyondan fazla takipçiyse sahip Danla Bilic’in de satış bilgisine sahip değilim ancak gözlemlerim Danla’nın bir adım daha önde olduğu yönünde.

Satın alma, kirala

Son yıllarda Türkiye’de de benzerini gördüğümüz ‘kiralama’ uygulamalarına yabancı sayılmayız. Diyelim ki özel bir davette fark yaratmak istiyorsunuz; ancak, çok sevdiğiniz bir tasarımcının son koleksiyonundaki elbiselere para dökmek istemiyorsunuz. O halde hemen kiralama yapan mağazalar ya da web sitelerinden kendinize uygun elbiseyi seçip çok daha uygun bir fiyata kiralayabiliyorsunuz. Bu sayede hem cebiniz yanmıyor hem de özel bir gecenin yıldızı olma şansınız sürüyor.

Kadınları bir hayli rahatlatan bu sistem, erkeklerin dünyasında da yayılmaya başlıyor. Elbette ufak bir farkla. Erkekler, kadınlar gibi göz alıcı tasarımlar değil bol sıfırlı etiketleriyle can yakan, statü sembolü saatlerle ilgileniyor. Bu durumu fırsat bilen ‘saat kiralama’ servisleri de erkeklerin bu ihtiyacını çok daha uygun bir şekilde gideriyor.

Henüz Türkiye’de benzeri bir uygulama mevcut değil. Ancak yurt dışındaki örnekler, kullanıcıların diledikleri saati birkaç ay süreyle kiralayabilmesini sağlıyor. Rolex, Patek Philippe, Vacheron Constantin, Beritling ve daha pek çok lüks markanın modellerini sunan saat kiralama servisleri, özellikle beyaz yakalı erkekler tarafından yoğun ilgi görüyor. Bakalım ülkemizde benzeri bir servisi sunan bir girişimciyle karşılaşacak mıyız?

Yazının devamı...

New York’tan güçlü mesaj

Dünyanın içinden geçtiği dönüşüm ve değişim süreci, temelinde insan bulunan moda endüstrisini de etkiliyor. Moda haftaları, göz alıcı tasarımlar ve birbirinden iddialı modellerden çok daha fazlasını içeren karmaşık etkinlikler haline geliyor. Geçtiğimiz Şubat ayında kürtaj ve aile planlaması konularına dikkat çekmek için pembe kurdele kampanyası başlatan New York Moda Haftası, bu sezon bambaşka bir konu için harekete geçiyor: ırkçılık. Amerikan moda markaları ve yayınları bir süredir ırkçılık eleştirileriyle karşı karşıya. Dergi ekiplerinde tek bir siyahi çalışan bulunmamasından tutun da tasarımlarda nefret söylemlerinin yer almasına kadar pek çok konu gündemi meşgul ediyor. Sınırsız bir hayal gücünün etkisiyle mutluluk aşılaması gereken moda dünyası, tam tersi bir şekilde kısıtlamalara maruz kalıyor. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek New York Moda Haftası, bu duruma tepki gösterebilmek için mavi kurdele kampanyasını başlatmış. Şimdiden Dianevon Furstenberg ve Prabal Gurung gibi tasarımcılar ile Opening Ceremony gibi markalar taşın altına ellerini koyarak kampanyaya destek olacaklarını açıklamış. Bu da demek oluyor ki New York Moda Haftası boyunca podyumlardaki tasarımlarda, davetlere katılan tanıdık simaların yakalarında ve sokak stili yıldızlarının kombinlerinde mavi kurdeleler göreceğiz. Bakalım bu kampanya biraz da olsa ses getirip ırkçılık konusunda farkındalık yaratılmasını sağlayacak mı?

Keşif: İpek Arnas

Son birkaç sezondur İstanbul podyumlarındaki defilelerini merakla beklediğim isimlerden biri haline gelen İpek Arnas’la tanışmaya ne dersiniz? Hazır Eylül gelmişken, mevsim yavaştan sonbahara dönmüşken örgü tekniklerini kendisine çıkış noktası olarak seçmiş bu tasarımcıdan bahsetmek istedim. Türkiye’nin köklü iplik üreticileriyle çalışan, uluslararası firmalar için tasarımlar yapan ve bu firmalara danışmanlık da veren İpek Arnas, moda sahnemizdeki sıra dışı isimlerden. Kendi adını verdiği markasıyla her sezon yeni dünyaların kapısını açan Arnas, bu sonbaharda bizi hayatın kaynağı olan deniz altı yaşantısına yakından bakmaya çağırıyor. Mercan rengi gibi oyuncu renklerle eğlenceli bir yan sergileyen tasarımcı, farklı örgü tekniklerini de kullanarak tasarımlarında çeşitlilik sağlıyor. Denizatları, ahtapotlar, denizanaları ve çok daha fazlasını bulabileceğiniz İpek Arnas Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonu keşfedilmeyi bekliyor.

Moda ikonu böyle olunur

2011 yılında ilk kez podyuma adım atan ve özellikle sosyal medya sayesinde giderek popülerleşen Kendall Jenner, kariyerinde yeni bir sayfa açıyor. Birkaç ay sonra 22 yaşına girecek olan genç model, bir yayıncı kuruluş tarafından düzenlenen bir ödül töreninde ‘Son On Yılın Moda İkonu’ ödülünü almaya hazırlanıyor. Gerek podyumda gerekse sokakta attığı her adımla konuşulan, dünya çapında milyonlarca genç kızı etkileyen ve tabi ki milyonlarca dolarlık bir servete kavuşan Kendall Jenner, bu ödülü almayı sonuna kadar hak ediyor. Her ne kadar bazı eleştirmenlerin olumsuz yorumlarıyla karşılansa da bu ödül, genç modelin uzun yıllar sürecek modellik kariyerinde bir mihenk taşı olacağa benziyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.