Yeni jenerasyon neleri değiştiriyor?
Alışveriş alışkanlıkları günden güne değişiyor. Bundan 20 sene önceki ihtiyaçlarımız, 10 sene önceki heyecanlarımız, 5 sene önceki ‘olmazsa olmazlarımız’ ve 1 sene önceki alışveriş kaçamaklarımız arasında dağlar kadar fark olduğunu söyleyebilirim. Belki ekonomik koşullar, belki giderek küreselleşen dünyamız, belki de teknolojinin hızla gelişmesi, bizi çok daha hızlı değişmeye itiyor.
Devler ligi kol kola
Hal böyle olunca, bu sürekli değişim haline ayak uydurabilen markalar güncel kalıp çalışmalarına devam edebiliyor. Değişimi okuyup anlamak da hem markaların hem de bizlerin kaçınılmaz görevi haline geliyor. Bir online alışveriş sitesinin 2017 yılının ilk altı ayında yaptığı araştırmalar, moda sektörünün bir sonraki altı ayına ışık tutabilecek nitelikte. Araştırmaya göre Gucci, Saint Laurent ve Chloe gibi markalar, modaseverler arasındaki popülerliğini korumaya devam ediyor. Direksiyona Demna Gvasalia‘yı geçiren Balenciaga, tıpkı Gucci’nin birkaç yıl önce yaptığı gibi, tasarımcı değişikliğinin meyvelerini yakın zamanda toplayacağa benziyor. Ancak lüksün devler ligi, çok daha farklı janrlardan gelen markalarla kol kola giriyor.
Lüks ulaşılamaz değil
Sosyal medyada fenomen haline gelen elbiseleriyle dikkat çeken Self-Portrait ve aykırı estetiğini her fırsatta konuşturan Vetements, adını en hızlı duyuranlar arasında yer alıyor. Louis Vuitton ile gerçekleştirdiği iş birliğinin akıbeti belirsiz olsa da kısa sürede yüksek modaseverlerin radarına takılan Supreme, yeni çağın en ‘havalı’ markaları arasında anılıyor. Modaseverler, lüksü sadece çok para harcamak ya da bol sıfırlı etiketler arasında kaybolmak olarak görmüyor. Sıkı sıkıya takip edilen indirimler ve ikinci el satış siteleri, lüksü daha ulaşılabilir hale getiriyor. Çantalar ikinci el pazarının en çok tercih edilen ürünleri arasında yer alırken son dönemde pazarda yükselişe geçen pırlanta yüzükler dikkat çekiyor. Sanırım nişanı attıktan sonra yaşanan kalp kırıklığı, yüzüğü satıp parasıyla bir çift Louboutin ya da Manolo Blahnik alarak tamir ediliyor.
Moda gençlerin elinde
Yapılan araştırma, gençlerin, özellikle 20’li yaşların başındaki modaseverlerin, minimal stillere henüz adapte olamadığını, bunun yerine bireyselliği ön plana çıkartacak maksimalist tasarımları tercih ettiğini iddia ediyor. Bu iddia haksız sayılmaz, özellikle abartılı renk ve desenlerin birbiri içerisinde kaybolduğu, sayı ve harflerin kişiselleştirilmiş bir şekilde kullanılabildiği tasarımların son yıllara damgasını vurduğunu düşünürsek. Yaş aralığı 16-20 arasında değişen modaseverler satın alma alışkanlıklarını en hızlı şekilde etkileyen grup olarak görülüyor. Bu da, internet ve teknoloji çağının tam ortasında doğan bireylerin dünyasında yaşadığımızı kabul etmemiz demek. Biz ‘millenial’ olarak tanımlananlar, yani 20-35 yaş arasındakiler, bir grup çocuğun henüz tam olarak gelişmemiş estetik algısıyla yönetiliyoruz. Onlar ne giymek, görmek, paylaşmak isterse biz de aynılarını giymek, görmek, paylaşmak zorunda kalıyoruz. Yalan yok, bu gelişmemiş algı kimi zaman bizi şaşırtacak sonuçlar doğurabiliyor. Bu nedenle şimdilik körü körüne yargılamak yerine bekeyip görmeyi tercih ediyorum.