Şampiy10
Magazin
Gündem

Tek renk değil, her renk

Moda markaları ya da mağazalar, popüler kültürde kolayca kendisine yer edinebilme, hatta günlük hayatımıza gizlice sızma gücüne sahipler. Eğer Ankara’da yaşadıysanız, Karum’un önünde buluşmak üzere sözleştiğiniz günleri hatırlarsınız. Yolunuz Nişantaşı’na düştüyse, ‘Chanel’in önündeki havuz’ size tanıdık gelir, Beymen’in kafesinde bir kahve içmek gündelik bir keyiftir. Anadolu yakasındakiler içinse Suadiye Vakko yılbaşı dönemindeki seyirlikler listesindedir.

Sadece bizde değil, dünya çapında da durum böyle. Bu tür özellikli noktalarda konuşlanan markalar genellikle en ufak bir çaba sarf etmeden hayatımıza sızmanın sefasını sürmeyi tercih ediyor. Kimi zamansa ufak bir dokunuş, dilimize yerleşmiş, aklımıza kazınmış bu noktaları bir adım daha ileriye taşıyor.

Örneğin Los Angeles’ın en uğrak noktalarından Paul Smith mağazası, devasa pembe duvarı sayesinde sosyal medya tutkunlarının favorilerindendir. Henüz hayatımız Instagram filtreleriyle renklenmemişken moda severlerin ilgisini çekmeye başlayan bu duvar, tahmin edebileceğiniz gibi son yılların en çok fotoğraflanan noktaları arasında. Ancak Paul Smith markasının bu pembe duvarın kıymetini bildiği pek söylenemez; ta ki bugüne kadar.

Meşhur ‘pembe duvar’ Haziran ayını ‘Pride’ ayı olarak kutlayan Amerika’da gerçekleştirilen etkinlikler çerçevesinde her renge kucak açan gökkuşağının renklerine bürünmüş. Instagram tarafından da desteklenen ve LGBT+ haklarına dikkat çekmek amacıyla düzenlenen etkinliklerin başını çeken böylesi iddialı bir çalışmanın bir moda markasının öncülüğünde gerçekleştirilmesi, bir hayli dikkat çekici. Ne diyelim, darısı bizim markalarımızın başına.

Kuzey esintisi

Daha önce size H&M grubunun yeni markası Arket’ten bahsetmiştim. Sonbahar’da Londra’da iki mağaza ve Kopenhag’da bir mağaza ile moda dünyasına adım atacak markanın nasıl bir seçki sunacağı yavaş yavaş belli oluyor. Arket’in fazlasıyla sade ve amaca yönelik bir kullanım sunan web sitesi ara ara güncellenerek belli başlı bilgiler paylaşıyor. Online dünyada dolaşmaya başlayan bazı görsellerse markanın ilk tasarımlarından detaylar sunuyor. Şık, trendlerin peşinde ancak netliği elden bırakmayan bir koleksiyon vaat eden bu ilk görseller, bir süredir hepimizin dikkatini çeken kuzeyli tasarım anlayışının devamı niteliğinde. Bakalım koleksiyonun tamamı paylaşıldığında karşımızda nasıl bir marka olacak?

Daha pahalısı yok!

Ünlü müzayede evi Christie’s geçtiğimiz günlerde bir rekora imza attı ve tam 380 bin dolarlık bir çanta satışı gerçekleştirdi. Evet, doğru okudunuz. Bugüne kadar bir açık arttırmada satılan en pahalı çanta, yaklaşık bir buçuk milyon liralık bir etikete sahipti. Hermès tarafından 2014 yılında üretilen timsah derisi Birkin model çanta, renginden dolayı ‘Himalaya’ olarak adlandırılıyor. Çantanın tutacak bölümü 205 elmasla kaplanmış ve altın bir kilit mekanizması eklenmiş. Tabii ki bu eklemeler sayesinde çantanın fiyatı rekor seviyeye ulaşmış.

Çantayı açık arttırmayla satın alan kişinin kimliği sır gibi saklanıyor. Bu ismi - eğer kendisi çantayı koluna takıp da magazincilerin önüne atlamazsa - öğrenebileceğimizden de şüpheliyim.

Yazının devamı...

Bin saatte dikilen elbise

Cannes aşağı, Cannes yukarı derken yıldızların kırmızı halı görünümleriyle dolu bir haftayı geride bıraktık. Pastel renkli prenses kesimli elbiselerin birbiriyle yarıştığı Cannes Film Festivali kırmızı halısında bir elbise vardı ki herkesin aklını başından aldı.

Nicole Kidman ilk bakışta pek de yaz sezonuna uygun gibi görünmeyen bir Dior elbiseyle karşımızdaydı. Güzel yıldız kameralara yaklaştıkça elbisenin nasıl detaylı bir işçiliğe sahip olduğunu anlamaya başladık.

Tuval üzerine ince ince çalışılmış göz alıcı bir resmi andıran Dior elbise, tam bin saatte hazırlanmış. El yapımı elbisenin üzerindeki işlemeler, usta eller tarafından sekiz yüz saatte tamamlanırken elbisenin dikilmesi ve son dokunuşların yapılması da tasarım ekibinin iki yüz saatini almış.

Belki de bir rekor kıran bu elbisenin tarihe geçeceğinden ve kırmızı halının unutulmazları arasına gireceğinden şüphem yok.

Kısa kollu gömlekler geri döndü

Bir dönem hepimiz erkeklerin kısa kollu gömleklerine laf ettik durduk. Kim bilir kaç kere bu gömlekleri demode bulduğumuzu söyledik. Ancak gün oldu, devran döndü. Pek çok moda markası birbirinden iddialı desen ve kesimlerle farklılaştırdığı kısa kollu gömlekleri koleksiyonlarına dahil etti.

Sezona hazırlanırken Zara ve H&M gibi ulaşılabilir moda markalarından tutun da No:21 ve Saint Laurent gibi lüks markalara kadar pek çoğunun kısa kollu gömleklerine göz attım. Ortak nokta tabii ki iddialı çiçek desenleri. Kimi markalar renk patlamalarını taşımış gömleklerine, kimisi sadeliğin gücünü kumaş kalitesiyle birleştirmiş. Satenler, işlemeliler, yakasızlar derken kısa kollu gömlek trendi almış başını gitmiş. Siz siz olun, bu trendi çok geç olmadan yakalayın.

Meryem’in enerjisi

Kabul edelim, Türk moda dergileri bir süredir gündem yaratmakta zorlanıyor. Dergi okuma kültürünün giderek azalmasından mı yoksa artık dijitalleşen dünyada her şeyin daha hızlı tüketilmesinden midir bilmem, dergicilik sektörü bir o yana bir bu yana sallanıyor.

Ünlü modeller ya da yurt dışı edisyonlarından telifi alınan Hollywood yıldızlarıyla süslü kapaklar iş yapmaz olunca, çare Türk ünlülerde aranır oldu. Sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan Türk ünlüleri kapağına taşıyan moda dergileri, peynir ekmek gibi satılmaya başladı.

Bunu ticari bir taktik olarak görebiliriz. Ancak her şey satıştan ibaret değil; bir de ünlülerle dergiler arasında bir uyum olmasını bekliyoruz. Örneğin yeni çıkan ve genç kızlara hitap eden bir derginin kapağı, yoğun olumsuz eleştiriler aldı. Bahsettiğim uyum, çoğu okuyucuya yansımamıştı.

Tam tersi bir örnekse son birkaç gündür herkesin dilinde. ELLE Türkiye Haziran kapağında karşımıza çıkan Meryem Uzerli, enerjisiyle okuyucuları kendisine hayran bırakmışa benziyor. Büyükada’daki Splendid Palas’ta gerçekleştirilen çekimden çıkan video ve fotoğraflar, Meryem’in o hesapsız, doğal, eğlenceli dünyasını çok iyi yansıtıyor. Bize de türlü ilgi çekme çabası arasından doğallığı ve uyumuyla sıyrılan bir işi alkışlamak düşüyor. Bir de tabii kendimizi Meryem’in enerjisine kaptırmak.

Yazının devamı...

Modanın yakın tarihine yolculuk

Dijital dünyada kalıcı olabilecek moda yayınlarına rastlamak giderek daha da zorlaşıyor. Her şeyi hızlıca tükettiğimiz sosyal medya çağında, dijitalde kalıcı olmayı başaran yayınlar kocaman bir alkışı hak ediyor.

Bu yayınların başında gelen forum formatındaki The Fashion Spot adlı web sitesi 15. yaşını bir seçkiyle kutlamaya karar vermiş. On milyonun üzerinde mesaj barındıran, basılı dergilerdeki moda çekimlerinden tutun da markaların sezon kampanyalarına kadar her konuda fikir alışverişi yapılan forumda bugüne kadar en çok dikkat çeken konular, aslında bizim de yakın moda tarihine şöyle bir bakış atmamızı sağlıyor. Listeye birlikte göz atıyoruz:

- Ayrımcılık Meselesi: 2008 yılında Vogue Italia tarafından hazırlanan ‘Siyahi Sayı’ moda dünyasının en çok konuşulanları arasındaydı. Çekimlerde ve kapağında sadece siyahi modellerin kullanıldığı bu sayı, yakın dönemde kaybettiğimiz editör Franca Sozzani’nin tahtını sağlamlaştıran çalışmalardandı.

- Yeni Top Modeller: 2007 yılında kapağına Raquel Zimmermann, Coco Rocha, Doutzen Kroes gibi on modeli taşıyan Amerikan Vogue dergisi, o zamanlar için ‘yeni’ olarak adlandırdığı bu yıldızların şimdilerde sosyal medya yıldızlarının karşısında ezileceğini elbette tahmin edemezdi.

- Yine Top Modeller: Aslında nostaljik yönümüzü tırmalayan sadece dergi kapakları değil. Louis Vuitton 2008 İlkbahar/Yaz reklam kampanyasında Mert Alaş’a canlı renkler arasında iddialı pozlar veren Naomi Campbell, Eva Herzigova, Stephanie Seymour gibi ünlü isimler hala hafızalarımızda.

- Elveda Galliano: 2011 yılında John Galliano’nun Dior’dan apar topar kovulması hem yarattığı şok nedeniyle çok konuşuldu hem de bu koltuğa kimin oturacağının bilinmemesiyle... Sonuçta moda dünyasında hiçbir koltuk boş kalmaz, değil mi?

- Rötuş Mağdurları: Dijital dünyada son on beş yıl içerisinde en çok konuşulan konular arasında rötuş mağduru modeller geliyor. Kimi zaman belleri gereksiz şekilde inceltilen, kimi zaman bir kol ya da bacağı yanlışlıkla silinen, kimi zamansa kendisinden başka herkese benzeyen modelleri bugüne kadar çok konuştuk, bu gidişle daha da çok konuşacağız.

Retro duygular

Hazır moda dünyasının tozlu sayfaları arasında gezmeye başladık, bir adım daha ileri gidelim. 70’lerin yıldız isimlerinden Farah Fawcett eminim hepimizin hafızalarındadır. ‘Charlie’nin Melekleri’ ile tanıdığımız, dalgalı sarı saçlarıyla aşk yaşadığımız Fawcett, dizinin setinde çekilen bir fotoğraf sayesinde moda tarihinde de kendisine hatırı sayılır bir yer edinmişti. Nike Cortez ayakkabılarıyla kaykay yapan yıldızın bu fotoğrafı, özgün ve özgür bir stilin örneği olarak kayıtlara geçmişti. Yıllar sonra Nike, bu anı yeniden yaratarak retro duygularımızı kabartıyor. Günümüzün en çok takip edilen modellerinden Bella Hadid, markanın yeni kampanyasında Farah Fawcett’ın ikonik fotoğrafıyla benzerlik gösteren bir kareyle karşımıza çıkıyor. Nike’ın Cortez modeli yeniden trendler arasına girer mi zaman gösterecek ancak Farah Fawcett’ın aradan geçen yıllara rağmen popülaritesinden hiçbir şey kaybetmediği ortada.

Yazının devamı...

Denim trendi nereye gidiyor?

Gerek günlük yaşantımızda gerekse ünlü tasarımcıların podyumlarında daha sık görmeye başladığımız denim parçalar, son yıllarda büyük bir çıkış yaşıyorlar. Ne şanslıyız ki bu çıkış sayesinde ‘ikonik’ olarak adlandırılıp hiçbir yenilik göstermeden sunulan modeller yerine daha stil sahibi denim parçaları gardırobumuza ekleyebiliyoruz.

Üzeri farklı işlemelerle kaplı Gucci denim ceketler ya da rock rüzgarları estiren Saint Laurent denim pantolonlar, lüks segmentteki markaların denim konusundaki ciddiyetini ortaya koyuyor. Bu ciddiyet, kısa zaman içerisinde zincir mağazalara da yansıyor ve farklı denim parçalar milyonlarca alışveriş severe ulaşıyor. Ancak yeni denemeler her zaman başarılı sonuçlar vermeyebiliyor.

Örneğin Vetements tarafından bundan birkaç ay önce sunulan arkası yırtık denim pantolonlar büyük şaşkınlık yaratmıştı. Henüz tartışma bitmemişti ki Topshop ‘şeffaf’ denim pantolonlarıyla işi bir adım ileri götürdü. Ciddi anlamda özellikli bir kumaş olan denimin nasıl şeffaflaştırıldığını hiçbirimiz anlamasak da konuyu uzatmak istemedik ve bu pantolonları adeta görmezden geldik. Bu sefer de Opening Ceremony boş durmadı ve sıra dışı denim pantolon tasarımlarıyla sezonu karşıladı.

Bunların arasında en çok dikkatimi çeken şey, jartiyer formundaki denim parça oldu. Bel ve bacak bölgeleri birbirine ince şeritlerle bağlanan pantolon bir yandan ileri bir moda görüşünü yansıtıyor gibi. Öte yandan içimden bir ses, tasarımcıların bizimle dalga geçtiğini söylüyor. Giymeden önce iki kere düşünmeniz gereken bu denim pantolonun iki bin liraya yaklaşan etiket fiyatı da içimdeki sesi destekliyor. Merak ediyorum da acaba bu denim trendi nereye doğru gidiyor.

Bodrum’da bir Hollywood yıldızı

Geçtiğimiz hafta sonu The BODRUM by Paramount Hotels&Resorts adlı lüks otelin açılışı için Bodrum’daydık. 1920’ler temasıyla renklenen gecenin onur konuğuysa ünlü Hollywood yıldızı Nicole Kidman’dı.

Küçük bir sohbet şansı yakaladığım Nicole Kidman ise geceye Marchesa Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonunda yer alan püskül detaylı, işlemeli, gümüş renkli bir elbiseyle katılmıştı. Doğrusu bu elbise kendisine çok yakışmıştı ve ünlü yıldız kırmızı halıdaki pek çok görünümünü geride bırakacak kadar şıktı. Kariyerinin en yoğun dönemlerinden birisini yaşayan Kidman, sanırım stilini oluşturmasına yardımcı olan ekibi genişletmiş. Çok da iyi etmiş.

Penelope ve Donatella

Moda tarihinin en üzücü olaylarından birisi olarak anılan Gianni Versace cinayetinin televizyonda işleneceğini bundan birkaç ay önce sizinle paylaşmıştım. American Crime Story adlı dizide karşımıza çıkacak bu hikayenin en önemli karakterlerinden Donatella Versace’yi kimin canlandıracağıysa belli oldu; OSCAR ödüllü yıldız Penelope Cruz.

Açıkçası pek çoğumuz Donatella Versace’ye hayat verecek ismin Lady Gaga olacağını düşünüyorduk ve bu nedenle Penelope Cruz bizi pek heyecanlandırmamıştı. Ancak dizinin setinden ardı ardına sızan görüntüler bizi yanıltacak gibi. Cruz sarı saçları, dev güneş gözlükleri ve Versace tasarımları içinde Donatella’ya Donatella’dan daha çok benziyor.

Yazının devamı...

KOZA’dan geriye kalanlar

Dile kolay, tam çeyrek asır... KOZA Genç Moda Tasarımcıları Yarışması bundan 25 yıl önce, Türk moda endüstrisine yeni bir soluk getirmek üzere yola çıktı. Bunca yıl içerisinde, bu yarışma sayesinde yıldızı parlayan pek çok genç, bugünün ünlü tasarımcıları arasındaki yerlerini aldı. Sıra, KOZA’nın bize kazandıracağı yeni isimlerle tanışmaya geldi.

Geçtiğimiz Salı akşamı, tam da bu nedenle Volkswagen Arena’yı dolduran heyecanlı bir kalabalığın arasındaydım. KOZA yarışmasının final gecesinde kıran kırana bir rekabet sergileyen 10 genç tasarımcının aileleri, arkadaşları ve destekçileri, sürprizlerle dolu bir gece için bir araya geldi. Tabii bu genç yüzleri bu yarışmaya hazırlayan ve ilk günden son güne kadar desteklerini esirgemeyen Özlem Süer, Zeynep Tosun, Mehtap Elaidi gibi ünlü tasarımcılar da gecede yerlerini aldı.

Yarışmayı birincilikle tamamlayan Mehmet Emiroğlu’nun ‘Nihavend’ koleksiyonunu henüz taslak aşamasındayken yakından incelemiş ve mentoru Özlem Kaya ile birlikte yarattıkları enerjinin çok dikkat çekeceğini düşünmüştüm. Yarışmacı adayları arasında yer alan Berk Gümüşterazili ise bir diğer favorimdi. Podyumda birbirinden iddialı erkek tasarımlarıyla adeta bir volkanik patlama yaratan ve kullandığı temanın hakkını veren genç tasarımcıyı yakın zamanda daha sık göreceğimizden eminim.

Genç modele ‘Aç kal’ baskısı

Son günlerde bir iddia bütün moda haberlerini geride bırakmış durumda. Danimarkalı genç model Ulrikke Hoyer’in iddiasına göre lüks pazarın önde gelen moda markalarından birisi, modeli yeterince zayıf olmaması nedeniyle çok önemli bir defilede podyuma çıkartmaktan vazgeçmiş. Üstelik defile için aylarca farklı şehirlerde denemeler yapıldıktan ve genç model defilenin yapılacağı Tokyo’ya kadar getirildikten sonra.

Modelin iddiası, defile günü beden ölçülerinin, daha önceki deneme ölçümlerinden daha küçük olmasına rağmen marka yetkililerin kendisini şişman bulduğu ve 24 saat boyunca yemek yememesini, bunun yerine sadece su içmesini istediği yönünde. Henüz marka tarafından bir açıklama yapılmadı ancak farklı vücut tiplerinin podyumda süzüldüğü günümüzde bu tür baskıcı uygulamaların hala var olması dikkat çekici.

Bay Louboutin’dan öğrendiklerimiz

Moda dünyasında ‘ayakkabı tasarımcısı’ dendiğinde akla gelen ilk isimlerden Christian Louboutin, gençlik yıllarından itibaren hayatında olup bitenleri çok eğlenceli bir röportajda paylaşmış. Ben de hepimizin bu ustadan öğrenecekleri var diyerek birkaç maddeyi size aktarmak istedim:

- Henüz 12 yaşında tiyatroların, gösteri merkezlerinin kulislerine sızarak bambaşka hayallere yelken açan Christian Louboutin, şov kızlarından etkilenerek tasarım dünyasına adım atmış.

- Genç dahi şov kızlarından sadece bir kadının topuklu ayakkabılarla nasıl hareket edebileceğini öğrenmekle kalmamış. Şov dünyasının yıldızları, ayaklarının rahat etmesi için ayakkabılarının içine çiğ et yerleştiriyormuş.

- Arkadaşları haricinde kimseye ayakkabılarını hediye etmiyormuş. Hollywood yıldızları, kraliyet ailelerinin mensupları ya da dünyaca ünlü şarkıcılara bile tasarımlarını hediye olarak göndermiyormuş. Öyle ki ‘Sex and The City’ çekimlerinde çekim ekibi ayakkabılarını kullanmak isteyince ücretsiz göndermeyi reddetmiş ve ekip bu ayakkabıları satın almak zorunda kalmış.

Yazının devamı...

Arşivlerden günümüze

Dior, geçiş koleksiyonu olarak nitelendirdiğimiz ‘resort’ koleksiyonunu Los Angeles’ta sundu. Sıcak hava balonlarının arasında konumlandırılan defile alanı ve tozun toprağın tam içinde yer alan podyum, Dior arşivlerine selam çakan bir koleksiyonla hareketlendi. Dior markasının başında bulunan Maria Grazia Chiuri, sunduğu ana koleksiyonlarda bizi fazlasıyla heyecanlandırmış hatta sezon trendlerine yön verir hale gelmişti. Ancak ne yalan söyleyeyim, markanın sunduğu ‘resort’ koleksiyon, bir tekrardan öteye gidemedi.

Her ne kadar bu defile, Chiuri’nin markanın başına geçmesinden çok önce planlanmış olsa da yük tabii ki kendisinin omuzlarında. Acaba Charlize Theron, Rihanna ve Demi Moore gibi isimlerden oluşan davetlilere ve moda basınına Dior arşivlerinden çıkartıldığı söylenen parçaların birkaç sezon önceki Burberry defilesindeki parçalara neden bu kadar çok benzediğini nasıl açıkladı? Önce bu sorunun cevabını bulalım, sonra koleksiyonun trend yaratıp yaratmayacağıyla ilgili konuşuruz.

Bonjour İstanbul!

Paris’e gidenlerin anlata anlata bitiremediği, dünya modasının en yenilerini sunan çok katlı mağaza Galeries Lafayette sonunda İstanbul’da. Bir süredir “Ha geldi, ha gelecek.” diyerek beklediğimiz lüks mağaza, 400’den fazla markayla Türkiye’ye adım attı. Bu da demek oluyor ki Türkiye’de ulaşamadığımız pek çok markayla Galeries Lafayette sayesinde tanışacağız.

Lüks segmentte yer almasına rağmen marka karması sayesinde ulaşılabilir olacağını iddia eden mağazada Premiata, Ralph Lauren, the Kooples, Giuseppe Zanotti gibi markaların ‘dükkan-içinde-dükkan’ konseptli bölümleri olması bir hayli dikkat çekici. Bir de tabii Türkiye’deki en geniş kozmetik seçkisi.

Bence en kısa zamanda yolunuzu Çamlıca’ya düşürün; Emaar Square Mall içerisinde yer alan yeni moda durağımız Galeries Lafayette’e bir ‘merhaba’ deyin.

Popun Kralı’na selam

Ne yapacağı ne edeceği en çok merak edilen markalardan Supreme, popun kralı Michael Jackson’ı anmaya hazırlanıyor. Bir dergi çekiminde karşımıza çıkan Michael Jackson baskılı beyaz gömlek, şimdiden hem moda hem de müzik severleri heyecanlandırmayı başarmışa benziyor. Bakalım şimdilik birkaç sızıntı fotoğraf sayesinde bile çok konuşulan bu koleksiyonda bizi nasıl parçalar bekliyor?

Trend alarmı: Cape Town

Hayır, size bir bilet alıp Cape Town’a gitmenizi önermeyeceğim. Ancak son zamanlarda hem dergilerin moda çekimlerinde hem de tanıdık yüzlerin paylaştığı fotoğraflarda sıklıkla karşıma çıkan bir ‘Cape Town’ trendinden bahsedeceğim. Tasarladığı aksesuarlarla sadece İstanbul’da değil, yurt dışındaki moda başkentlerinde de adını duyuran Batya Kebudi, ‘Cape Town’ adlı yeni bir koleksiyon hazırlamış.

Turkuaz rengi deniz ve rengarenk mercanlar gibi doğanın türlü köşesinden ilham alan koleksiyondaki birbirinden renkli küpeler, şimdiden bir hayli popüler. Eğer sıkı bir trend takipçisiyseniz, Batya Kebudi’nin yaza çok yakışacak bu koleksiyonundan bir parçayı aksesuarlarınızın arasına eklemelisiniz.

Yazının devamı...

Sosyal medya paylaşımlarına sıkı takip

Amerikalı ünlülerin başı bir süredir reklam iş birlikleri nedeniyle dertte. Gazete, televizyon veya açık hava gibi mecralardaki reklam çalışmaları için uzun uzun sözleşmeler yazdıran, bir imzayı atmadan önce kılı kırk yaran avukatlarla çalışan ünlüler, sıra sosyal medya reklamlarına geldiğinde bambaşka bir tavır takınıyordu. Özellikle moda ve güzellik alanındaki markalarla yaptıkları sosyal medya reklamlarını belgelemeyen, bu nedenle de etik soruların göbeğine oturan ünlü isimler bir süre önce Amerika’nın Federal Ticaret Komisyonu tarafından bilgilendirilmişti. Sıra, komisyonun ünlü isimlere ve moda markalarına yazılı uyarılar göndermesine gelince iş ciddiye bindi.

Türkiye’de de sıkça dile getirilen konu, pek çok moda markasını yakından ilgilendiriyor. Komisyon kararına göre eğer markalar bir ünlüyle sosyal medya paylaşımlarını da içerecek şekilde çalışıyorlarsa, o paylaşımın reklam olduğunun açık bir şekilde belirtilmesi gerekiyor. Yani bizim Instagram’da beğendiğimiz o fotoğrafların altında #reklam #sponsorluiçerik gibi etiketlerin yer alması bekleniyor. Ancak markalar ve ünlüler, sosyal medya takipçilerini bu paylaşımların doğal olduğuna ikna edebilmek amacıyla ‘reklam’ kelimesi yerine #ekip #işbirliği gibi daha samimi kelimeleri kullanmayı tercih ediyordu. Yasanın etrafından dolanmaya çalışmak işleri daha da zora sokacağa benziyor.

Komisyon şu ana kadar Naomi Campbell, Heidi Klum, Victoria Beckham ve Kourtney Kardashian gibi 45 ayrı ünlüye mektup göndererek sosyal medya paylaşımlarındaki iş birliklerinin açık ve net bir şekilde belirtilmesi gerektiğini söylemiş. Bu mektupların bir benzeri de Yves Saint Laurent, Puma, Adidas, EOS gibi markalara gönderilmiş.

Bakalım ‘samimi’ sosyal medya paylaşımlarının reklamlarla birlikte akıp gittiği ünlüler ve markalar dünyası bundan sonra nasıl bir yol izleyecek?

Misela İstanbul beş yaşında

Serra Türker’in bundan beş sene önce bizimle buluşturduğu Misela, geçtiğimiz günlerde hem yeni yaşını kutladı hem de büyük bir sürprizi moda dünyasıyla paylaştı. Pera’da sıra dükkanlar arasında doğan çanta, aksesuar ve dekorasyon markası Misela yıllar içerisinde yakaladığı başarının da etkisiyle bulunduğu yere sığamaz hale gelmiş. Hal böyleyken Serra Türker hem kendisine hem de bize beşinci yaş hediyesi olarak daha büyük ve çok keyifli bir mağaza sunmak istemiş.

Her sezon güncellenen çanta koleksiyonları, seyahat aksesuarları, mumlar ve çok daha farklı parçalardan oluşan Misela dünyasının yeni mağazası tabii ki yeni tasarımları da beraberinde getiriyor. Beşinci yaşa özel bir logo tasarlayan marka ekibi, yazlık ve sınırlı sayıda üretilen parçalar içeren yeni koleksiyonu da yaş günü kutlaması ile birlikte moda severlerin beğenisine sunuyor.

Kreatif direktör Serra Türker yeni koleksiyonunda gerçeğe dönüşmeyen hayallerin nereye gittiği sorusuna uçup giden kuşların nereye gittiği sorusunu ekliyor ve bize hem kuşlar kadar renkli hem de hayaller kadar sınırsız olmayı amaçlayan parçalar sunuyor. Bize de Misela’ya daha çok hayalin gerçeğe dönüştüğü rengarenk bir yaş dilemek düşüyor.

Deadpool dizi oluyor

Son dönemin en popüler Marvel karakterlerinden Deadpool’un maceraları, animasyon dizi olarak televizyona taşınıyor. Donald Glover ve kardeşi Stephen Glover’ın yapımcısı ve senaristi olacağı animasyon Deadpool serisi, 2018’de FX’te yayınlanacak.‘Deadpool 2’ ise 1 Haziran 2018’de vizyona girecek. Deadpool’u sinemada Ryan Reynolds canlandırıyor.

Yazının devamı...

Sıra çocuklarda

Son on yılda Kim Kardashian’ın moda dünyasında yükselişini izledik. Hayır, kendisi bir moda markası yaratmamıştı. Ancak ünlü dergilerin kapağında yer almayı, en özel defilelerin ön koltuğunda oturmayı ve lüks markaların tasarımlarını herkesten önce giymeyi başarmıştı.

Kim Kardashian yükselirken hayat arkadaşı Kanye West’in yerinde sayması beklenemezdi tabii. Müzik dünyasından moda dünyasına taşan Kanye West, hem spor markalarla iş birlikleri gerçekleştirmiş hem de kendi markasıyla New Yok moda haftasında önemli bir yer edinmişti.

Peki ya sırada kim mi vardı? Doğru tahmin ettiniz; Kim Kardashian ve Kanye West çiftinin ilk göz ağrısı olan North West. Küçük kız, doğduğundan beri markaların yakın takibi altındaydı. Ancak dört yaşındaki ufaklık meğer aslında bambaşka bir markanın deneme tahtasıymış: The Kids Supply. Kim Kardashian ve Kanye West bir süredir üzerinde çalıştıkları çocuk markasını hayata geçirmişler. Tabii ki ilk denemelerini de kendi çocukları üzerinde yapmışlar.

On altı parçalık koleksiyonda sweatshirt ve şapka gibi spor parçalar ağırlıkta. Kim Kardashian’ın pembe ve beyaz dokunuşunu Kanye West’in kamuflaj deseni ve siyahlarıyla buluşturan koleksiyonun moda adına bir vaadi olduğunu söyleyemem. Ancak Kardashian familyasının abartılı yorumlarını ve hemen sonrasında gelecek ‘stoklar bitti’ açıklamasını merakla bekliyorum.

Zamanı gelmişti

Son birkaç sezondur adidas ile farklı iş birliklerine giden müzisyen Pharrell, sonunda kendi tasarımıyla karşımızda. Daha önce markanın farklı ikonik modellerini ‘Pharrell stiliyle’ güncelleştiren müzisyenin bu çalışmaları hem olumlu hem de olumsuz yorumlar almıştı.

Pek çok moda sever için bu tür iş birlikleri yeni parçalar yaratmak anlamına geldiği için sadece renklerle oynanan çalışmalar yeterli gelmemişti. Ancak Pharrell, bu defa herkesi memnun edecek bir ayakkabı tasarımına imza atmış ve adidas için ilk kez kendi ‘imza modelini’ yaratmış. Tennis Hu adlı koleksiyonda şimdilik iki farklı renk seçeneği olsa da yakın zamanda farklı seçeneklerin ekleneceğinden eminim. Ben bu sade ayakkabıları çok sevdim, bakalım moda severler de benimle aynı fikirde mi?

Deneme sürüşü

Geçtiğimiz Perşembe günü sanırım son dönemin en kalabalık davetlerinden birisindeydim. Flormar’ın Pelin Kaya ev sahipliğinde gerçekleştirdiği ‘Deneme Sürüşü’ daveti, hem cemiyetin hem moda dünyasının en iddialı isimlerini bir araya toplamıştı diyebilirim.

Denim pantolon ve siyah deri ceket ikilisiyle rahat bir şıklık yakalayan Aslıhan Doğan, çizgili gömlek elbisesiyle metalik bir eteği buluşturan Başak Dizer ve tabii ki birbirinden şık pek çok ünlü kadın, Flormar’ın ‘Silk Matte Liquid Lipstick’ adlı yeni ürününü denemek için Soho House’taydı.

Markanın dudakları kurutmayan formül iddiasıyla sunduğu bu ürünü deneyen davetlilerin yüzlerinden ve tabii ki paylaştıkları fotoğraflardan anladığım kadarıyla ürün gerçekten beğenilmiş. Eh, Pelin Kaya’nın ev sahipliğinden de tam not aldığı düşünülürse deneme sürüşü başarılı geçmiş.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.