Şampiy10
Magazin
Gündem

Antik Yunan esintisi

Her defilesiyle bizi farklı ülkelere veya zamanlara ışınlamayı başaran, günlerce hatta aylarca konuşulan Chanel, 2018 Cruise defilesi için çok tanıdık bir rota seçmişti: Antik Yunan. Daha önce Havana, Seul, Dubai gibi şehirlerde düzenlenen defilelerin ardından yeniden Paris’e dönen ve Grand Palais içerisinde bir Yunan rüyası yaratan defile, son dönem defilelerinden biraz farklıydı.

Podyumda görmeye alıştığımız Kendall Jenner, Gigi Hadid ve Bella Hadid gibi sosyal medyanın yıldızı olan modeller bu defilede kendisine yer bulamamıştı. Bunun nedeni birkaç gün önce gerçekleşen Met Gala nedeniyle bir takvim çakışması yaşanması mı yoksa kızlarımızın gözden düşmesi mi anlamak için henüz erken.

Defilenin bir diğer farklı yanı da bir ülkeyi veya şehri konu almasına rağmen Paris’te gerçekleştirilmesiydi. Karl Lagerfeld, konuklarını Atina’da ağırlamak yerine defile alanını antik bir Yunan kentine çevirmişti.

Chanel 2018 Cruise koleksiyonunda dikkatimi çekenlerse şöyle: göz alıcı neon aksesuarlar, henüz geri dönmelerini pek istemediğim gladyatör sandaletler, masallardan çıkmış bir görüntü yaratan saç bantları ve plajlarda bütün bakışları üzerine toplayacak işlemeli şeffaf kaftanlar.

Bütün hayatını modaya adamış Karl Lagerfeld bu kadar tekrarlanmış bir temayı kullanarak neyi hedefledi bilmiyorum ancak sağlam bir planı olduğundan eminim.

Yeni sezon alışverişi

Eğer havanın da ısınmasıyla birlikte gardırobunuza yeni parçalar ekleme telaşına düştüyseniz, size çok keyifli bir önerim var. Farklı ve yaratıcı markaları bir araya getiren ZEST ISTANBUL etkinliklerinin yenisi önümüzdeki günlerde gerçekleşecek.

Rumisu, Evren Kayar, Mehry Mu, Der Liebling ve Misela Istanbul gibi markaların yer aldığı etkinlikle ilgili yenilikleri keyifli bir kahvaltı davetinde bizimle paylaşan ZEST ISTANBUL ekibi bir hayli heyecanlıydı. Eğer siz de bu heyecana ortak olmak isterseniz 12-13 Mayıs tarihlerinde Raffles Istanbul Zorlu Center’da gerçekleşecek bu alışveriş etkinliğine uğrayabilirsiniz.

Büyük buluşma

Biri güzellik dünyasının öncüsü, bir diğeri moda dünyasının en çok bilinenlerinden iki marka; tabii ki ikisi de Fransız. Konumuzsa dikkat çekici bir iş birliği.

Önümüzdeki sezon Paris moda haftasının resmi destekçilerinden birisi olacak L’Oréal Paris, eş zamanlı olarak Balmain’in yaratıcı yönetmeni Olivier Rousteing tarafından hazırlanacak bir kapsül koleksiyonu satışa sunacakmış. On iki yeni ruj rengiyle karşımıza çıkacak iş birliğiyle ilgili detaylar henüz açıklanmasa da Rousteing’in bu çalışmayla ilgili yorumu bir hayli önemli.

Tasarımcı, Balmain gibi markaların sunduğu lüks hissiyatını her kadının ulaşabileceği bir şeylere çevirmeyi sevdiğini söylemiş. Açıkçası bu iş birliğinin sonuçlarının yine de çok hesaplı ürünler olacağını sanmıyorum. Bu nedenle ‘her kadının ulaşabileceği’ şeyler göreceğimizden şüpheliyim. Ancak daha önce H&M gibi markalarla bir araya gelerek modanın demokratikleşmesine katkıda bulunan Rousteing’in bu tutumunu sevdim. Bakalım kadınlar da bu iki Fransız markanın buluşmasıyla ortaya çıkacak ürünleri sevecek mi?

Yazının devamı...

Çalışanların hayalindeki markalar

Moda sektörünü yakından takip etmemizi sağlayan Business of Fashion adlı yayın, 2017 yılının ‘en iyi işvereni’ markaları sıraladığı bir liste yayınladı. Listedeki bazı markalar hepimizin sıklıkla alışveriş yaptığı ünlü moda markaları, bazıları henüz ülkemizde faaliyet göstermeyen dünya devleri, bazılarıysa bulundukları ülkede öne çıkan dijital girişimler.

Business of Fashion bu listeyi 190’dan fazla markanın 2 bin 600’ün üzerinde çalışanı ile görüşerek oluşturmuş. Liste hazırlanırken markaların çalışanlarına sunduğu imkanlar, şirket kültürü ve çalışma ortamı, yönetim şekli gibi farklı konular değerlendirilmiş. Sonuçta 16 moda markası listelenmiş.

Hızla değişen trendlere en iyi ayak uyduran markalardan Zara, çalışanlarına iyi imkanlar sağladığı için öne çıkan markalardan. Yapılan araştırmaya göre, eğer bir çalışan olarak bu hızlı çalışma düzeniyle başa çıkabiliyorsanız, karşılığını da en iyi şekilde alıyormuşsunuz.

Şirket kültürüyle öne çıkan markalar arasında sıralanan Tommy Hilfiger ise çalışanlarının birbiriyle kaynaşabileceği pek çok etkinlik düzenlemenin yanı sıra değişim ve gelişime açık bir yapıyla çalışanların beğenisini topluyormuş.

Önümüzdeki günlerde Çamlıca’daki Emaar Square Mall içerisinde açılacak olan Galeries Lafayette de listenin ‘çalışanlarını sürekli geliştiren’ markaları arasında. Personelinin bireysel katkıları sayesinde iş hacmini genişleten, bu sayede çalışanlarını sürekli olarak bir adım öteye taşımayı hedefleyen marka, çalışanlarının tutkusuyla büyüdüğünü söylüyormuş. Ben 16 markadan oluşan listeyi gördüğümde, ilk olarak dikkatimi çeken şey hepimizin hayran olduğu bazı lüks moda markalarının bu listede yer almamasıydı. Sanırım bu markalarda ‘dışı seni, içi beni yakar’ durumu söz konusu.

Business of Fashion tarafından hazırlanan listedeki diğer markalarsa şöyle:

Nordstrom, LOEWE, Cotton on Group, Calvin Klein, Warby Parker, adidas, Berluti, Gucci, Farfetch, H&M, Levi’s, Zalando, Gap.

Met Gala geliyor

Amerika’nın en büyük sanat müzesi olarak bilinen Metropolitan müzesi yararına düzenlenen gala gecesi, yani bizim bildiğimiz adıyla Met Gala, yarın gece gerçekleştirilecek. Her sene Mayıs’ın ilk Pazartesi gecesi bizi ekran başına kilitleyen gala, moda takviminde kendine has bir yere sahip ve en az moda haftaları kadar dikkat çekiyor.

2017 yılında müzede yer alacak serginin konusu ünlü tasarımcı Rei Kawakubo ve efsaneleşmiş markası Commedes Garçons. Bu da demek oluyor ki Met Gala’ya katılacak ünlü isimleri birbirinden iddialı ve yaratıcı tasarımlar içerisinde göreceğiz.

Daha önceki senelerde Met Gala’da öne çıkan bazı isimleri ve giydikleri parçaları hatırlayarak geceye hazırlık yapalım:

Yazının devamı...

İki ileri, bir geri

Her sezon milyonlarca kadının kalp atışlarını hızlandırmayı başaran Dolce & Gabbana markası, yine bir skandal yaratmayı başardı. Bir gün göz alıcı tasarımlarıyla beğeni toplayan, sosyal medyanın en çok alkış alanları arasına giren ünlü İtalyan marka, başka bir gün yaratıcılarının garip açıklamaları nedeniyle yaylım ateşine tutulabiliyor. Konunun en güncel örneği, giderek daha kucaklayıcı olan moda dünyasında ayrımcılığa yola açan bir ayakkabı modeli ve bunun üzerine ortaya çıkan hararetli tartışma.

Dolce & Gabbana yaz koleksiyonunda yer alan bir spor ayakkabının üzerinde ‘Zayıfım ve göz alıcıyım’ tadında bir mesaja ver verilmiş. Ne yalan söyleyeyim, bu tartışma çıkana kadar benim de dikkatimden kaçan, ayrımcı bu mesaj, bazı müşteriler tarafından bir hayli beğenilmiş. Hızla stokları tükenen bu ayakkabı modelinin başarısından memnun olan tasarımcı Stefano Gabbana da modelin fotoğrafını şahsi sosyal medya hesaplarından paylaşmış. Bu ayrımcı mesajı taşıyan ayakkabı modelini paylaştıktan sonra gelen olumsuz yorumlara kulaklarını tıkayan tasarımcı, kendisini eleştiren bir takipçisine “Canım şişman ve kolesterol dolu olmayı sen tercih ediyorsun. Çok aptalsın” cevabını verecek kadar da ileri gitmiş.

Durun, daha bitmedi. Gabbana, konuyu haber yapan moda yayınlarını da tartışmaya dahil ederek “Eğer çok istiyorsanız bir sonraki koleksiyonumuzda bir ayakkabımızın üzerine ‘Bir yağ tulumuyum ve böyle olmayı çok seviyorum’ yazabiliriz.” şeklinde bir cevap vererek dozu iyice arttırmış.

Her vücut tipi, ırk, cinsel yönelim ve yaş için sınırların ortadan kaldırıldığı günümüzde, pek çok moda markası ileriye yönelik olumlu adımlar atarken bazı ‘koltuğu sağlam’ isimler moda dünyasını bir adım geri çekmeden duramıyor. Belki de yavaş yavaş yok olmaya yüz tutan şöhret, böyle hareketlerle yeniden can buluyor. İki ileri bir geri giden moda dünyasında bu tür geri adımlar Stefano Gabbana gibi kimliği nedeniyle uzun yıllar ayrımcılığa uğramış bir isimden gelince insan daha çok hayret ediyor.

Yazlık, günlük, fotoğraflık

Tasarımlarıyla hem yurt içinde hem de yurt dışında geniş bir takipçi kitlesine ulaşan ikiz kardeşler Raisa ve Vanessa, Trendyol ile iş birliklerini yeni bir boyuta taşıyor. Couture hissini günlük hayata yansıtacak bir İlkbahar / Yaz koleksiyonu sunan yetenekli ikizlerin koleksiyonundaki geniş paçalı pantolonlar, yamalı denimler ve uçuş uçuş kokteyl elbiseleri bir hayli dikkat çekiyor.

Ben Raisa ve Vanessa’nın tasarımlarına bakınca kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, stilini yansıtmaktan çekinmeyen kadınlar görüyorum. Tahmin ediyorum ki bu bahsettiğim kadınlar da ikizlerin elinden çıkan her parçayı radarlarına alıyordur. Örneğin ben bu satırları yazarken koleksiyonun bazı parçaları tükenmişti bile. O yüzden elinizi çabuk tutun ve Trendyol’un Raissa &Vanessa özel butiğine bir göz atın derim. Sonrasında bol bol fotoğraf çekip arkadaşlarınızla paylaşacağınızdan eminim.

Yazının devamı...

Bir garip çanta meselesi

Son birkaç gündür, moda severler arasında bir tartışma aldı yürüdü. Hararetli tartışmanın baş rolündeyse Balenciaga’nın bol sıfırlı etikete sahip bir çanta modeli ve IKEA var.

Hayır, bu defa ürünün ne kadar havalı olduğu, kimler tarafından kullanıldığı ya da başka bir özelliğini övme yarışı yok. Hayır, bu iki marka bir iş birliğine de gitmemiş. Hayır, IKEA’da artık moda markaları satışa sunulmuyor.

Olan şu ki Balenciaga’nın en yeni çantası, IKEA’da görmeye alıştığımız alışveriş torbalarını ‘fazlasıyla’ andırıyor ve bu durum moda severlerin kafasında soru işaretleri yaratıyor.

Evet, şu bildiğimiz, geri dönüştürülmüş malzemeden yapılan mavi alışveriş torbalarının bir benzeri, Balenciaga tarafından satışa sunuldu. Hem de yaklaşık on bin liralık bir etiketle. Bir moda markasının, dünyaca ünlü bir mobilya ve dekorasyon markasından bu denli ‘esinlenmesi’ ilginç bir tercih doğrusu.

Lüks tüketime yönelen moda severlerin bu çantaya ne kadar ilgi göstereceğinden şüpheliyim; ancak, sokağın nabzını tutanlar çoktan IKEA torbalarını kombinlerine eklemeye başladı bile. Hem de sadece birkaç liraya.

Duvardan kalbe

Birbirinden kışkırtıcı ayakkabı tasarımlarıyla kadınların kalbini çalmakta ustalaşan Aquazzura, şimdi de tasarım tutkunlarının radarında. El boyaması duvar kağıtları, kumaşlar ve dekoratif objeleriyle bir klasik haline gelen de Gournay ile buluşan marka, farklı bir alandaki ustalığı ayakkabı tasarımlarına taşıyor.

Hikaye, de Gournay ekibinin Aquazzura markasını yaratan Edgardo Osorio’nun bir röportajına denk gelmesiyle başlamış. Röportaj için kullanılan bir fotoğrafta Osorio’nun evinde yer alan de Gournay tasarımı duvar kağıtlarını gören ekip, tasarımcıyla iletişime geçerek bu iş birliğinin temellerini atmış.

Saten kumaşlar üzerine farklı motiflerin işlenmesiyle ortaya çıkan ve fazlasıyla romantik sayılabilecek ayakkabılar için şimdiden nefesler tutulmuş durumda. Mayıs ayında sınırlı sayıda satışa çıkacağı duyurulan tasarımlar duvarlarda hayat bulan çizgileri önce birbirinden şık ayakkabılara, sonra da kadınların kalplerine taşıyacağa benziyor.

Her şey çocuklar için

Süper model Naomi Campbell, dur durak bilmeden gece gündüz çalışanlardan. Yer aldığı kampanyalar, moda çekimleri ve gönüllü işlerine bir yenisini daha ekleyen yıldız, bu defa göçmen çocuklara yardımcı olabilmek amacıyla bir kapsül koleksiyona imza atmış.

Diesel ile iş birliğine giden Naomi Campbell, tişört, sweatshirt gibi günlük parçaların üzerine çocukların çizimlerini aktarmış. Sevimli uğur böcekleri ya da gökkuşağı renklerinde kalplerle görenlerin içini ısıtan kapsül koleksiyon için kamera karşısına geçen Naomi Campbell’a markanın kreatif direktörü Nicola Formichetti ve model Barbara Palvin gibi ünlü isimler eşlik etmiş. Üstelik tamamen gönüllü olarak.

Günümüzde sosyal sorumluluk projelerinden bile kendisine pay çıkartmaya çalışan ünlüler olduğunu düşünürsek, vakfı aracılığıyla son on yılda 5 milyon doların üzerinde bağış toplayan Naomi Campbell ayakta alkışlanmayı hak ediyor. Tabi kampanyada yer alan diğer isimler de.

Yazının devamı...

Hem stil sahibi hem çevreye duyarlı

Modanın sadece tüketmek değil, bir yandan da tüketilenden yeni şeyler yaratmak olduğuyla ilgili örnekleri fırsat buldukça sizinle paylaşmaya çalışıyorum. Bu alandaki en çalışkan markalardan olan H&M’in ardı ardına sunduğu koleksiyonlar ve düzenlediği etkinlikleri görünce, sürdürülebilirlik çabasının en yeni örneklerini aktarmak istedim.

H&M’in ‘Conscious Exclusive’ adını verdiği yeni ‘sürdürülebilir’ koleksiyonu, geçtiğimiz günlerde seçili mağazalarda ve online’da satışa çıktı. Sıkı bir aktivist olan Natalia Vodianova’nın yer aldığı reklam kampanyasıyla birlikte koleksiyondaki parçalarla ilgili detayları açıklayan H&M, bir kere daha bizi şaşırtmayı başardı. Örneğin toz pembe, uçuş uçuş kıvrımlarıyla dikkat çeken bir elbise, deniz kenarında biriken atık maddelerin geri dönüştürülmesiyle elde edilen özel bir tip polyester kullanılarak üretilmiş. Balıkçı ağlarından çantaya, cam kırıklarından küpelere; pek çok farklı atık, markanın gayretleri sonucu birbirinden şık tasarımlarda yeniden hayat bulmuş. Bir hayli iddialı parçaların yer aldığı koleksiyon, hem çevre dostu alışkanlıklara sahip olup hem de özel gecelerde stilini konuşturmak isteyenler için birebir, benden söylemesi.

Çevre dostu alışkanlıklardan bahsetmişken, markanın bir diğer girişimini de buraya not düşeyim. Moda severler, H&M’in sürdürülebilirlik gayretinin bir parçası olan ‘Değiş Tokuş’ noktalarına gelerek artık kullanmadıkları kıyafetlerini geri dönüştürebileceklermiş. Bu noktalara getirilen kıyafetlerin karşılığında toplanan puanlar, yeni alışverişlerde kullanılabilecekmiş.

Capitol AVM 21 Nisan’dan 1 Mayıs’a kadar

İstinye Park AVM 21 Nisan’dan 1 Mayıs’a kadar

Bomonti Bit Pazarı 30 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde

Bomonti Organik Pazarı 29 Nisan ve 6 Mayıs tarihlerinde

Mutfakta biri mi var?

Dolce & Gabbana tasarımı mutfak aletleri, geçen haftanın en çok konuşulanları arasındaydı. Aslında bu koleksiyonun bir gün karşımıza çıkacağını çoktan anlamalıydık. Makarna şeklindeki küpeler, üzerinde domates ve biber gibi sebzeler olan ayakkabılar derken Domenico Dolce ve Stefano Gabbana’nın mutfağa olan düşkünlüğünü fark etmeliydik. Koleksiyonlarında olduğu gibi reklam kampanyalarında da mutlu, keyifli, yiyen, içen, eğlenen, kocaman bir Sicilyalı aileyi yansıtmayı seven ikilinin son marifeti, sonbaharda mutfaklara girecek olan mutfak aletleri. Tabii ki yine Sicilya renkleri ve dokularıyla bezenen bu su ısıtıcısı, tost makinesi, hamur karıştırma makinesi ve buzdolabı gibi mutfak aletlerine normalin çok daha üzerinde bir para harcamayı düşünürseniz, önümüzdeki sonbaharı beklemelisiniz.

Giderek daha güçlü

Yakın çevremizden çıkıp dünyaya açılan markalardan birisi, 5th Position, ünlü moda yayınlarında karşıma çıkmaya devam ediyor. Son olarak çok takipçili bir moda sitesinin ‘önümüzdeki yazın plaj trendleri’ haberinde kendisine havalı bir yer bulan markanın Spotify gibi farklı dijital kanallardaki hareketlenmeleri de gözümden kaçmadı. 2015 yılında iki kafadarın kurduğu bu genç marka, giderek daha da güçleniyor. Eğer hala keşfetmediyseniz, 2017 yazında kesin karşınıza çıkacaklar, eminim.

Yazının devamı...

Erkeklere özel

Malumunuz, düğün sezonu çoktan açıldı. Birbiri ardına gelen davetiyeler, yapılan seyahat planları ve tabii ki ‘Ne giyeceğim?’ soruları eşliğinde hazırlıklar başladı. Bu zorlu hazırlık sürecinde biz erkeklerin işi bir hayli kolay gibi görünüyor, farkındayım. Ancak bir erkeğin üzerine tam oturan, sezon renk ve dokularını yansıtan, kendisine en çok yakışacak takım elbise veya smokini bulmasının ne kadar zor olduğunu da yine biz anlarız.

Neyse ki artık bu konuda bize yardımcı olacak birileri daha var. Nişantaşı Beymen mağazasının en üst katında açılan VIP bölüm, erkeklerin özel geceler için ihtiyacı olan her şeyi sunuyor. Mağazayı daha önce ziyaret ettiyseniz, bu bölümde kadınların aklını başından alan gece kıyafetlerinin yer aldığını hatırlarsınız. Beymen ekibi erkeklerin bu konudaki ısrarlarına dayanamamış olacak ki VIP bölüm içerisinde erkekler için ayrı bir bölüm tasarlamış.

Canali, Corneliani ve Isaia gibi klasik giyimin öncüsü markaların takım elbiselerini Givenchy, Christian Louboutin ve Giuseppe Zanotti gibi markaların birbirinden şık ayakkabılarıyla tamamlayabileceğiniz bu alanda bir erkeğin ihityacı olabilecek her şey düşünülmüş. Yaklaşan yaz boyunca tercih edilebilecek daha hafif, yazlık takım elbiseler ve her stili tamamlayabilecek şık aksesuarlar da bu geniş seçkiye dahil edilmiş. Eğer bunca marka ve model arasında seçim yapmakta zorlanırsanız ve biraz da vaktiniz varsa, ‘Made-to Measure’ yani özel dikim hizmetini de tercih edebileceğinizi hatırlatayım.

Style.com ile yeniden

Beklenen an geldi ve internet dünyasında modanın kalbi haline gelen Style.com yeniden açıldı. Condé Nast yayın grubuna ait olan ve moda haftalarında bir kaynak görevi gören site, bundan iki sene önce yenilenmek üzere kapatılmıştı. Yayın grubu, moda haftası içeriklerini Vogue ve GQ gibi yayınların altında paylaşmaya devam ederken Style.com web sitesinin online alışveriş alanında hizmet vereceği duyurulmuştu.

Geçtiğimiz günlerde yeniden açılan site, sıradan bir alışveriş sitesinin ötesine gitmeyi hedeflemiş. Farklı tasarımcıların en son koleksiyonlarından parçaların satışa sunulduğu sitenin bence en önemli yanı, ‘Vogue EDIT’ ve ‘GQ EDIT’ bölümleri. Kadın ve erkek modasının öncü dergilerinde yayınlanan özel moda çekimleri, web sitesinde ayrı birer bölüme taşınmış. Bu çekimlerde kullanılan tasarımlar, çekimin hemen yanında listelenmiş ve satışa sunulmuş.

Herhangi bir online alışveriş sitesinde bulamayacağımız stil önerilerini paylaşacak olan Style.com’a başarılı bir yolculuk diliyor ve birkaç parçayı sepete atmak üzere bilgisayarın başına geçiyorum.

Sanal defile

Şansım Adalı’nın farklı ve iddialı markası Sudi Etuz, şaşırtmaya devam ediyor. Markanın son koleksiyonu, VR (sanal gerçeklik) gözlüğü kullanılarak izlenebiliyor. Bu sayede defileyi izleyenler, kendisini koleksiyonun sunulduğu ortamda gibi hissedebiliyor. Daha önce tasarımcının davetiyle bir araya gelen Ayşe Hatun Önal, Tuba Ünsal ve Songül Öden gibi isimlerin izlediği bu sanal defileyi siz de kendi evinizin rahatlığında izlemek isterseniz Sudi Etuz YouTube kanalına göz atabilirsiniz.

Yazının devamı...

Sanat ve moda yine bir arada

Bugüne kadar Jeff Koons ismini duymamış olabilirsiniz. Sanatın değerinin bilinmediği, televizyonlara çıkartılan herkesin ‘sanatçı’ olarak tanımlandığı günümüzde, Amerikalı bir çağdaş sanatçıyı tanımamanız pek de şaşılası bir şey değil. Ancak sanıyorum ki Louis Vuitton ile gerçekleştirdiği iş birliği, bu sanatçının bizim diyarlarda da çokça bilinmesini, duyulmasını sağlayacak.

Daha önce de sanat tarihinin önemli figürlerini günümüzün fikirleri ve ürünleriyle buluşturan Jeff Koons, Louis Vuitton iş birliği için Da Vinci ve Van Gogh gibi zamanının efsaneleşmiş isimlerinden seçtiği birer eseri alıp markanın ürünlerine yansıtmış. Örneğin bir el çantasının üzerinde Van Gogh’un yaratıcı fırça darbeleriyle karşılaşıyorsunuz. Ya da Da Vinci’nin Mona Lisa’sı, bir bavulun üzerinden size gülümsüyor. Belki de gülümsemiyor, malum, bu konu hala tartışmalı.

Ustaların tablolarını bir lüks tüketim markasının ürünlerinin üzerinde görünce ne hissetmem gerektiğini kestiremedim. Genellikle bir şeyi ya çok seven ya da olabildiğince uzak duran birisi olarak, uzun zaman sonra bir moda tartışmasında tarafımı seçemedim.

Bir yanım, bu çantaların ve aksesuarların tarihe geçecek bir iş birliğinin ürünü olduklarını söylüyor. Sanatın eski ustaları, çağdaş bir sanatçıyla buluşmuş; ortaya çıkan sonuç da çoğu zaman ‘sanat eseri’ olarak adlandırmayı sevdiğimiz bu kaliteli ürünlere yansımış. “Eğer alabiliyorsan, en az bir parçayı koleksiyona eklemek lazım.” diyor.

Diğer tarafımsa taklitçilikten başı kurtulmayan bir markanın, böyle eserleri bir bakıma ‘taklit ediyor gibi’ görünmesini algılayamıyor. Paha biçilemeyen bir resmin o çantanın üzerinde iğreti durduğunu, yakışmadığını düşünüyor.

Neyse ki doğru cevabı bulamama konusunda yalnız değilim. Jeff Koons ve Louis Vuitton iş birliği duyurulduğundan beri pek çok moda sever, kararsızlığını paylaşıyor. Ben kendi kararımı netleştirmeye çalışırken topu size atayım. Sizce bu iş birliği modayı çağdaş sanatla mı buluşturuyor yoksa tozlu raflarda eskiyecek çantalar mı yaratıyor?

Kaş yaparken trend çıkarmak

Zaman zaman Instagram’ın hayatımıza soktuğu trendler hakkında fikirlerinizi almaya çalışıyorum. Bu trendlerin büyük çoğunluğu, görsel dünyada farklılık arayışında olan kadınlar tarafından yaratılıyor. Örneğin bir çanta yerine birden fazla çanta üst üste takılıyor ya da bir kazak ters yüz edilip giyiliyor; ve tabii ki bu trendler pek çok kadına yayılıyor.

Instagram’dan çıkan son trendse Finlandiyalı makyaj sanatçısı Stella Sironen’in‘öylesine’ yaptığı bir denemeyle hayatımıza girdi. Bir makyaj uygulaması sırasında kaşlarını kuş tüyü gibi görünecek biçimde tarayan Sironen, yeni bir akım başlattı. Bundan beş gün önce tamamen şaka olarak başlayan ancak kısa sürede binlerce kişi tarafından benimsenen bu kaş stilinin sevmeyeni de bir hayli fazla. Ancak ne olursa olsun Sironen, kaş yaparken trend çıkararak belki de bir ilke imza atmış oldu. Siz de bu trendi daha yakından incelemek isterseniz Instagram’da #featherbrows etiketine göz gezdirebilirsiniz.

Yazının devamı...

Bir ‘Chanel’ erkeği..

Hani hepimizin diline yerleşmiştir bazı şeyler. Birinden bahsederken “O tam bir Zegna erkeği” deriz. Genellemeler yaparken “Prada kadını böyle giyinir” ya da “Çok Celiné bir duruş” gibi laflar ederiz.

Bahsi geçen markaları ikonlaştıran, moda dünyasındakilerin dillerine pelesenk olan bu tür tanımlar genellikle çok değişiklik göstermez. Yeni isimlerin bu ‘seçilmiş’ listeye eklenmesi zordur. Halihazırda bu listede olanların listeden çıkması da.

Ancak son zamanlarda listenin en üstündeki ‘Chanel kadını’ tanımının yanına bir de ‘Chanel erkeği’ eklenmeye başladı. Bu da, ikonik moda görüşlerinin zamanla değişebileceğini ispatlıyor.

Kadınlar için bir tutku sayılabilecek marka, tarihinde ilk defa tasarımlarını bir erkek üzerinden yorumluyor. Müzisyen Pharrell, bir süredir Chanel evreninde salınıyor. Pharrell, önce defilelerde karşımıza çıkmaya başladı. Ön sıranın gediklilerinden birisi haline gelen ünlü sanatçı, daha sonra markanın reklam çalışmalarında görünür oldu. Bir video, bir fotoğraf çekimi derken işler büyüdü. Pharrell, Chanel’in reklam yüzlerinden birisi haline geldi, üstelik omzunda bir timsah derisi çanta taşıyarak bu alandaki ilklerden olmayı başardı.

Son olarak, geçtiğimiz gece markanın özel bir akşam yemeğine ev sahipliği yapan Pharrell’in konukları arasında Kristen Stewart, ve Cara Delevingne gibi ‘aileden’ isimler vardı. Bu özel gece gösteriyor ki Pharrell artık tam anlamıyla bir ‘Chanel erkeği’ ve marka evreninin daimi bir üyesi. E tabii markanın erkeklere özel daha fazla ürün sunması da benim gibi moda meraklılarının en büyük beklentisi. Bakalım bu değişim, biz erkeklere daha özel şeyler getirecek mi?

Ayakkabı sil baştan

Birbirinden ünlü sportif giyim markalarının ardı ardına sunduğu ayakkabı modelleri yeterince kafanızı karıştırmıyorsa, bir de Helen Kirkum ile tanışmanızı öneririm. Geçtiğimiz yıl moda eğitimini tamamlayan ve ayakkabılar üzerine uzmanlaşan bu genç yetenek, yıkıp yeniden yaptığı ayakkabılarla moda dünyasının gündemine bomba gibi düştü.

Pek çok farklı marka spor ayakkabıdan parçalar alarak kendi özgün yorumunu katan genç tasarımcının işleri giyilebilir birer sanat eseri kıvamında. Herkesin ayağında gördüğünüz ayakkabıları ve bunların üretim biçimlerini sorgulamaktan geri kalmayan Kirkum, yakın gelecekte çok daha fazla konuşulacak, benden söylemesi.

Viva Las Vegas!

Işıltılı ve macera dolu şehir Las Vegas, stil sahibi yeni misafirlerini ağırlıyor. Kanadalı ikiz tasarımcılar Dean ve Dan Caten’in yaramaz markası DSQUARED2, Amerika’daki büyümesine Las Vegas’ta açtığı devasa mağaza ile devam ediyor. Şehirdeki tek yenilik bu değil elbette. Ünlü şarkıcı Ricky Martin de uzun dönemli olarak performans göstereceği ‘ALL IN’ adlı sahne şovuyla Las Vegas’a merhaba diyor. Bu iki haberi birleştirense, Ricky Martin’in sahne şovundaki bütün kıyafetlerin DSQUARED2 tasarımı olması.

Daha önce Beyoncé, Madonna ve Britney Spears gibi isimlerle çalışan marka, Ricky Martin’in sahne şovunda giyeceği 7 kombinin tamamına imzasını atmakla kalmamış, 16 kişilik dansçı ekibin de şov boyunca kullanacakları kostümleri hazırlamış.

Ateşli, eğlenceli, hareketli gibi sıfatları taşıyan bir şehir, bir moda markası ve bir şarkıcı. Daha iyi bir buluşma olabilir mi?

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.