Şampiy10
Magazin
Gündem

Beyaz gömleğe atılan imza

Bazı parçalar, bazı tasarımcılarla özdeşleşir. Örneğin Dior denince akla bir ceket gelir, Christian Louboutin kırmızı tabanların efendisidir. Türkiye’deyse benzeri bir şeyi Mehtap Elaidi için söylemek mümkün. Elaidi kadınının tasarım yolculuğunda beyaz gömlek baş köşededir.

Daha önce beyaz gömleği farklı şekillerde yorumlayan tasarımcı, bu defa TONI&GUY ile bir araya geldi. Şehirli kadın ve erkeklerin farklı anlarından yola çıkarak yaratılan beş farklı konsept, bu anlara en uygun olabilecek yaratıcı isimlerle birlikte değerlendirildi. Sonuçta ortaya on beş iddialı görünümden oluşan bir mini koleksiyon çıktı. Mehtap Elaidi’nin beyaz gömlek yolculuğuna ortak olan isimler arasında kimler yoktu ki? Ünlü oyuncu Ezgi Eyüboğlu Yıldırım, klasik güzelliği yansıtmayı tercih ederken vlog dünyasının kraliçesi diyebileceğimiz Duygu Özaslan ışıltısını göstermekten çekinmemişti. Yaratıcılığı farklı şekillerde sunan Dila Tarkan, rahat ve şık duruşuyla öne çıkan Ferhan Şensoy ve sokak stilinden ilham alan Mert Vidinli de bu yaratıcı sürecin önemli parçalarındandı.

Beş ayrı isim tarafından tasarlanan beyaz gömlekler, TONI&GUY saç ekibinin kulisteki uzmanlığı sayesinde yaratılan iddialı saçlar eşliğinde ve Mert Yemenicioğlu’nun stil dolu dokunuşuyla podyumdaydı. Sıra dışı bir performans şovu olarak planlanan defilenin finalinde kimin en çok alkışı aldığınıysa size söylemeyeceğim. Zira ipucunu yazının en başında verdim.

Kardashian gibi kokmak

Kabul edelim ki Kardashian, Jenner ya da Hadid soyadına sahip olmak beraberinde bazı avantajlar getiriyor. Markalarla anlaşmalar yapmak, dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışmalara imza atmak ya da her gün başka bir şehirde uyanabilmek bir yana, kendi markanızı kolayca kurabilmek de bu avantajlardan.

Kylie Cosmetics markasıyla fırtınalar estiren ve servetine servet katan Kylie Jenner bu işin öncülerinden sayılsa da büyük ablamız Kim Kardashian da boş durmuyor. KKW Beauty markasını geliştirip bir de geçtiğimiz günlerde KKW Fragrance adlı parfümünü piyasaya sunan Kim, yaptığı rekor satışlarla manşetlerden inmiyor.

Parfümün duyurulduğu gün, hiçbir pazarlama çalışması yapılmadan, 10 milyon dolarlık satış gerçekleştirmesi gerçekten sıra dışı. Kristallerin iyileştirici gücünden ilham alarak tasarlanan ve üç farklı kokuyla kadınlara ‘Kardashian gibi kokmayı’ vaat eden KKW Fragrance, bu soyadların daha çok uzun süre karşımıza çıkacağını bir kere daha ispatlıyor.

Siyah beyaz film gibi biraz

Bu sene üçüncü kez düzenlenen ‘Fashion Film Festival’ sayesinde “Sektörde farklı şeyler de oluyor!” diyebilmenin heyecanını yaşıyorum. Yedinci sanatı moda dünyasıyla buluşturan festivalin hem büyük moda evleri hem de bağımsız marka ya da sanatçılar tarafından hazırlanan filmlere ev sahipliği yapması, yeni bir şeyler söyleme ihtiyacındaki yaratıcı ekipler için olağanüstü bir fırsat sağlıyor.

Festival, iki gün boyunca ücretsiz ve halka açık olarak gösterilen 120 filmin yanı sıra bu sene bir yarışmaya da ev sahipliği yaptı. Sıkı takip ettiğim F KING Magazine’in de yaş günü partisiyle birleşen gecede ödül alan filmleri merak ediyorsanız, festivalin web sitesine doğru keyifli bir yolculuk sizi bekliyor.

Yazının devamı...

Pirelli Harikalar Diyarında

Bundan birkaç yıl öncesine kadar Pirelli takvimleriyle ilgili haberler karşımıza çıktığında, acaba çıplaklık ile sanat arasındaki bağlantı bu defa nasıl ele alınmış diye merak ederdik. Ancak son yıllarda dünya çapında ilgiyle takip edilen bu çalışma kılıf değiştirdi ve çok daha farklı tartışmaların önünü açtı. Farklı sosyal mesajlar barındıran birkaç denemenin ardından 2018’in Pirelli takvimi siyahi isimler arasından seçilen yaratıcı bir seçkiyle karşımıza çıktı.

Hepimizin çok sevdiği ‘Alice Harikalar Diyarında’ adlı hikayeden uyarlanan, ancak elbette yaratıcı dokunuşlarla zenginleştirilen çekimden çıkan kareler, hem alıştığımız ‘tamamen beyaz’ moda çekimlerinden farklı, hem de ezberlediğimiz ‘Pirelli takvimi’ algısının dışında.

Tim Walker tarafından fotoğraflanan, İngiliz Vogue dergisi genel yayın yönetmeni Edward Enninful tarafından stilleri belirlenen ünlü isimler arasında kimler yok ki? Gambiyalı kadın hakları savunucusu Jaha Dukureh, Kenyalı oyuncu Lupita Nyong’o, İngiliz süper model Naomi Campbell ve Amerikalı televizyon yıldızı Ru Paul bunlardan sadece birkaçı.

Moda dünyasına yeni sözler söyleme cesareti veren isimlerin artması, daha yaratıcı ve daha zengin bir kültürün doğmasına olanak veriyor. Umalım ki bu cesaret hiç eksilmesin.

Abbey Road’a doğru yola çıkıyoruz

Ünlü İngiliz müzik grubu The Beatles, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin popülaritesini yitirmeyen şarkılarıyla hep gündemde kalmayı başarıyor. Bu defa The Beatles etkisi, Alice + Olivia markasını etkisi altına alıyor.

2000’li yılların başında New York’ta doğan ve her zaman güncel kalmayı başaran bu ilgi çekici markanın yeni koleksiyonu, bizi Abbey Road’a ışınlıyor. 60’lar göndermeli kesimler, The Beatles müziğinin yarattığı gökkuşağının altında buluşmamızı sağlayan rengarenk desenler ve tabii ki ünlü grubun şarkı sözleriyle öne çıkan koleksiyon, müzik tercihini stiline yansıtmayı sevenler için birebir.

Kapanın elinde kalacaklar

Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren ve çocukların farklı ihtiyaçları için bağış toplayan bir proje, modaseverlerin radarına girmeyi başardı. Zira proje kapsamında Prada, Gucci, Burberry gibi markaların tasarladığı kulaklıklar açık artırma usulüyle satışa sunuldu.

Kıran kırana mücadeleyle başlayan açık artırmada şu anda zirvede Louis Vuitton ve Supreme işbirliğinden doğan kulaklıklar var. Bu kulaklıklar için yapılan 15,000 TL’lik teklifin daha ne kadar yükseleceğiyse merak konusu. Zirveyi takip eden tasarımlarsa Prada, Gucci ve MiuMiu’ya ait. Her biri 5,000 TL seviyesinde teklif alan bu tasarımlar gösteriyor ki modaseverler -hele bir de güzel bir amaç söz konusu olduğunda- elini korkak alıştırmıyor. Bakalım bir hafta sürecek açık artırmanın sonunda hangi markalar en çok yardımı toplamış olacak?

Yazının devamı...

Cennetten gelen bir melek

Her sene farklı bir dönem, trend ya da tasarım fikri üzerinden şekillendirilen Amerikan Kostüm Enstitüsü sergisi, 2018’de bizi yeryüzü ve ilahi güçler arasında bir iletişim kurmaya davet ediyor. Mayıs ayında açılacak ve yıl boyunca ziyaret edilebilecek yeni sergi ‘moda ve Katolik hayal gücü’ başlığını taşıyor.

Elbette gerçek moda meraklıları için bu sergide yer alacak arşiv niteliğindeki tasarımlar bir hayli önem taşıyor. Son yüzyılda Katolik inanıştan ilham alarak tasarlanmış pek çok parça, benzeri şekilde hazırlanmış sanat eserleri eşliğinde sunulmayı bekliyor.

Örneğin 1600’lerde El Greco tarafından yapılmış bir tablo, 1900’lerin ortasında Cristobal Balenciaga tarafından tasarlanmış kırmızı bir pelerini anlamamıza yardımcı oluyor. Bizans döneminden kalma altın bir haç Versace’ye 90’lardaki ışıltısını sağlamakla kalmıyor, bu serginin de bir parçası haline geliyor.

Bir de işin daha magazin ağırlıklı olan MET Gala kısmı var tabii. Her sene farklı bir başlıkta hazırlanan sergiyi kutlamak için efsanevi editör Anna Wintour’un ev sahipliği yaptığı, çok özel davetlilerin katıldığı bir gece düzenleniyor. Giderek daha da önemli bir moda etkinliği haline gelen MET Gala gecelerinde ünlü isimler Anna Wintour’a ev sahipliği konusunda yardımcı oluyor. Yapılan açıklamaya göre MET Gala 2018’in diğer ev sahipleri Rihanna, Amal Clooney ve Donatella Versace.

Bakalım sergiyi geride bırakacak kadar iddialı tasarımlarla kırmızı halıda boy gösteren ünlü isimler cennetten gelen birer meleğe mi dönüşecek yoksa moda severleri yoldan çıkartmaya hazır şeytanlara mı?

En çok dikkat çeken moda markaları

Beş milyondan fazla ürün ve on iki binin üzerinde markayı tarayarak dijital dünyada moda ve trendlerin nabzını tutan Lyst, 2017’nin üçüncü çeyreğinde en çok dikkat çeken markaları bizimle paylaştı. Hem klasikleri hem de yeni yüzleri sıralayan listedeki en çok dikkat çeken on markaysa tek seferde aklınıza gelecek ilk on markadan biraz farklı.

Listenin başında, logo değişikliği ve sokak stilindeki artan gücüyle herkesin dilinde olan Balenciaga var. Demna Gvasalia’nın dijital dönüşüme olan inancı, beklenen sonuçları veriyor gibi. İkinci sırada, bu listede daha önce ardı ardına birinciliği kapan Gucci var. Üçüncü sırada ise son dönemde herkesin dilinde olan Off-White markası var. Daha önce otuz dördüncü sırada yer alan Off-White’ın bu hızlı yükselişi bir hayli dikkat çekici. Listedeki Givenchy ve Valentino gibi markalar yerlerini korurken Saint Laurent yirmi dördüncülükten yedinciliğe, Stone Islan kırk birincilikten sekizinciliğe yükselerek listeyi alt üst etmeyi başarıyor.

Görünen o ki dijital dünyaya ayak uyduran ve doğru isimleri bünyesine katan markalar, çok vakit kaybetmeden emeklerinin karşılığını alıyor.

Yazının devamı...

Şairane kokuların peşinde

“Gecenin rengine aşığım. Bir ateşböceği, havuzun ışığında.” Japonların geleneksel şiiri ‘haiku’ formatında yazılmış bu üç mısralık şiir sadece sanat eseri olmakla yetinmiyor, aynı zamanda içerisinde paçuli ve vetiver yağları da barındıran egzotik bir kokuya adını veriyor. Aslında geçtiğimiz günlerde Galeries Lafayette’te tanıştığım Floraiku markasına ait bütün kokular, bu şekilde hayat buluyor.

Markanın kurucusu John Molloy heyecan içerisinde bize şiirler okuyor. Her şiir, bir kokuyla eşleşiyor. Önce büyülü çiçeklerin dünyasına dalıyoruz. Sonrasında baharatların hüküm sürdüğü bir çay seremonisinde buluyoruz kendimizi. Bir ara yolumuz yasak tütsülerle kesişiyor. Her şiir, adını verdiği kokudan parçalar içeriyor. Biz de kendimize en yakın kokuyu bulmaya çalışıyoruz.

Molloy’un anlattığına göre sadece bir kokuyu seçmek de yeterli olmuyor. O nedenle sıra ‘gölge’ olarak tanımlanan tamamlayıcı kokulara geliyor. Seçtiğimiz ana kokuyu ağırlaştıran ya da hafifleştiren bu ‘gölge’ kokular, hikayeyi tamamlıyor.

Seremonisi ve anlatımıyla hepimizi etkisi altına almayı başaran Floraiku, şairane kokuların peşindeki yolculuğuna yeni başlamış olsa da bu yolculuk pek çok mevsimden geçip uzun süre devam edeceğe benziyor.

Hayal alemi

Giorgio Armani, henüz çok erken olsa da, İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonu için hazırlanan reklam kampanyasını yayınladı ve son birkaç günün ilgi odağı olmayı başardı.

Kampanyayla karşılaştığımda gözlerimi ovuşturmak ve birkaç kez açıp kapatmak zorunda hissettim. Ya ekrana çok bakmaktan gözlerim sulanmıştı ya da fotoğraflar buğuluydu. Çok geçmeden durumun benden kaynaklanmadığını fark ettim.

Sarah Moon tarafından gerçekleştirilen çekimden çıkan kareler, alışılmış kampanya fotoğraflarının bir hayli uzağındaydı. Özellikle buğulu olarak kullanılan karelerde ürünlerin detayların görebilmek ne mümkün! Ancak sanırım bu kampanyayı çekici kılan da bu.

Her şeyi en net haliyle görmeye alıştığımız şu günlerde risk alarak flu fotoğraflardan oluşan bir kampanya sunan Giorgio Armani, bana göre sınıfı geçti. Çünkü fotoğraflar egzotik renkler ve yumuşak tonların da yardımıyla insanı bir hayal aleminin içine çekmeyi başarıyor.

Büyük soru işareti

Millie Bobby Brown ile tanıştığımızda henüz 12 yaşındaydı. Stranger Things adlı diziyle karşımıza çıkan bu çocuk yıldız, son iki yıl içerisinde dünya çapında tanınmayı başardı. Hal böyle olunca, moda dünyasının ilgisi de gecikmedi.

Geçtiğimiz günlerde kırmızı halıdaki bir görünümüyle gündeme gelen 13 yaşındaki Brown hakkında yazılan yorumlar, bir çocuğun karşılaşmaması gereken acımasızlıktaydı. Hatta bazıları, cinsel tacize varacak boyuttaydı. Moda dünyasının en büyük sınavı olan ‘çocuklar’ ve ‘cinsellik’ tartışması yine su yüzüne çıktı.

Kimi zaman çocukları yetişkin gibi gösteren reklam kampanyalarıyla, kimi zaman çocuk yıldızların stil tercihleriyle yeniden gündeme gelen bu tartışma, acaba yeni bir bilinçle ele alınabilecek mi? Moda ve medya endüstrilerine yön veren isimler bu sorunu çözmek için yapıcı adımlar atabilecek mi? Bakalım bu büyük soru işaretinin cevabı kimde?

Yazının devamı...

Veda Busesi

Moda dünyasında koltuk savaşlarına aşinayız. Halen pek çok etkili tasarımcı, bir moda evinin koltuğundan diğerine seğirtmek için fırsat kolluyor, geri kalanlar da boşalacak koltukları kapmak için gözünü dört açmış bekliyor. Ancak ilk kez bu kadar naif, planlı ve düzenli bir ayrılığa şahit oluyoruz.

Burberry’nin hem baş tasarımcılığını hem de başkanlığını yürüterek ağır bir yükün altına giren, bu sebeple de son dönem koleksiyonlarında eleştiriler almaya başlayan Chirstopher Bailey, 17 yıllık Burberry hikayesini noktalıyor. Bailey her ne şekilde anılırsa anılsın, markanın tozlu raflardan çıkartıp yeni ve heyecan verici bir şekilde hayatımıza sokan isim. Özellikle son beş sene içerisinde markanın dahil olduğu teknoloji ve sosyal medya odaklı projeler, Bailey’nin öncü ruhunun bir yansıması.

Her ilişki, bitişiyle birlikte tarafları yıpratır. Ancak Burberry, bu yıpranmayı en aza indirgeyecek bir stratejiyle karşımızda. Mart ayı sonuna kadar tasarımcılık görevine devam edecek olan Christopher Bailey, 2018 sonuna kadar da şirketin kendisinden sonraki ekibe geçiş sürecini yakından takip edecek.

Şimdi akıllarda iki soru var. Birincisi, moda dünyasının yaratıcı isimlerinden Christopher Bailey ileride hangi markayla bir araya gelecek? İkincisi, Burberry gibi köklü bir markanın baş tasarımcı koltuğuna hangi güçlü isim oturacak? Cevaplar için birkaç ay beklememiz gerekecek.

Disko geri döndü!

Her ne kadar 70’ler veya 80’lerde yaşamasam da bu dönemlerin yaratıcı heyecanını da yansıtan disko kültürü hep dikkatimi çekmiştir. Moda editörü ve stil danışmanı Mert Aslan’ın adL markasıyla bir araya gelerek yarattığı ‘Night Zoom Styled by Mert Aslan’ koleksiyonu da işte bu yüzden beni bir hayli heyecanlandırdı.

2017 Sonbahar/Kış dönemi için hazırlanan ve Mert Aslan’ın sezon trendleriyle ikonik parçaları buluşturduğu koleksiyonda disko etkisi daha ilk parçadan kendisini gösteriyor ve bu etki hiç azalmadan devam ediyor. Jakarlı leoparlar ya da iddialı omuz detayları desem kafanızda bir şeyler canlanacağından eminim. Bir de kadife sıcaklığı ve metalik dokunuş eklenince, müziğin sesini sonuna dek açmayı istemeniz de normal.

Eğer siz de güçlü siluetleri dinamik bir şekilde yansıtan bu parçaları merak ediyorsanız, ‘Night Zoom Styled by Mert Aslan’ diskosuna davetlisiniz.

Dünya turuna davetlisiniz

Mevsim değişikliğini bahane edip seyahatlerini seyrekleştirenlere seyahati konu alan, hem de moda dolu bir tavsiyem var. GQ Türkiye ve Emaar Square Mall tarafından gerçekleştirilen ve son dönemde atağa geçen HUGO BOSS tarafından desteklenen ‘Global Traveler’ adlı sergi, sizi bir dünya turuna davet ediyor.

Sergi için spor, iş, medya, eğlence ve tasarım gibi farklı alanlarda öne çıkan isimler seçilmiş. Bu isimler, en çok etkilendikleri şehirden ilham alan kurgularda, HUGO BOSS ürünleriyle yaratılan görünümler eşliğinde fotoğraflanmış. Üstelik fotoğrafların arkasında da pek sevdiğimiz Tamer Yılmaz var.

Alanında başarılı sekiz isim eşliğinde bir dünya turuna çıkmak için 31 Aralık’a kadar Emaar Square Mall Art Centre’a uğrayabilirsiniz.

Yazının devamı...

En romantik sonbahar hikayesi

Ünlü tasarımcı Erdem Moralıoğlu ve H&M Kreatif Danışmanı Ann-Sofie Johansson ile sonbaharın en romantik hikayesine yakından baktık.

Sezonun en heyecan verici haberi, Türk asıllı İngiliz markası ERDEM ve dünya çapında tanınan hızlı moda markası H&M’den gelmişti. Önce bu işbirliğinin fotoğraf çekimleri, sonrasında tanıtım filmleri çıktı karşımıza. Sıra, koleksiyonu gerçek hayata taşımaya geldi. 2 Kasım’dan itibaren seçili mağazalarda satışa sunulacak ERDEM X H&M işbirliğiyle ilgili merak ettiklerimi, koleksiyona hayat veren isimlere sordum.

Koleksiyona baktığımda annenin gardırobundan fırlamış pek çok parçayla karşılaşmış gibi hissettim. Bana biraz annenin stilinden ve gardırobunun olmazsa olmazlarından bahsedebilir misin?

Erdem Moralıoğlu: Annemle ilgili o kadar güzel anım var ki… Bence sıradışı bir stili vardı. ERDEM X H&M koleksiyonunu hazırlarken birlikte geçirdiğimiz pek çok andan ilham aldım. Örneğin bizi okula götürürken omuzlarına attığı babama ait bir palto ya da 60’larda çektirdiği fotoğraflarda karşıma çıkan çantası gibi. Bu anların hepsi kendisine bu koleksiyonda yer buldu.

Bu koleksiyondan tek bir favori seçebilmen mümkün mü?

Erdem M.: Koleksiyonun tamamıyla gurur duyuyorum ancak bir favori seçecek olsam bu, kadın koleksiyonundaki takım elbise olurdu. Erkek koleksiyonunun denemelerini yaparken bir takım elbiseyi kadın modellerimizin birisinde denedim. İşte o anda bu takım elbisenin kadın halini hayal ettim ve koleksiyondaki favorimi bulmuştum.

Babamın kıyafet tercihleri ilham oldu

Kadın ve erkek koleksiyonları arasında geçişleri çokça görüyoruz. Modada cinsiyetsizliğe inanıyor musun?

Erdem M.: Erkekler için hazırladığım tasarımların kadınlar tarafından da giyilebilecek olması fikrini seviyorum. Koleksiyonu hazırlarken kız kardeşimin küçük yaşlarda bazı erkeksi parçaları nasıl çok fonksiyonlu şekilde kullandığını hatırladım. Erkeklere ait bazı kaba parçaları alıp kendi ışıltılı ve feminen stiline uygun hale getiriyordu. Bunu düşünmek benim için cinsiyetler arası geçişlerin anahtarı oldu.

Seni ilk kez bir erkek koleksiyonu hazırlarken gördük. Bu durum tasarım sürecini nasıl etkiledi?

Erdem M.: Benim için bir erkek koleksiyonu hazırlamak bir hayli keyif vericiydi. Kadınlar için tasarım yaparken anlatıma ve hikayeye odaklanıyordum. Ancak erkekler için tasarım yaparken babamın neler giydiğini hatırlamaya çalıştım, kendi gençliğimdeki kıyafet tercihlerimi gözden geçirdim ve bütün bunları neredeyse bilimsel diyebileceğimiz bir şekilde ele aldım. Örneğin bir palto tasarlayacaksam bunu en iyi şekilde nasıl yapabileceğimi düşündüm. Kalıbı nasıl olmalıydı? Ne kadar uzun olmalıydı? Kafam bunlara benzer sorularla doluydu.

Tasarımlar bir yana, bu işbirliği iki taraf için de önemli bir fırsat. Erdem X HM koleksiyonuyla çok daha geniş bir kitleye ulaşacağını düşünüyor musun?

Erdem M.: Her ne kadar kendi markam bağımsız ve güçlü bir şekilde ilerlemeye devam etse de farklı bir platform aracılığıyla bugüne kadar markamı tanıma, tasarımlarımı giyme fırsatı olmayan moda severlere ulaşabilmek paha biçilemez.

Her sene moda dünyasını şaşırtıyoruz

H&M son birkaç yıldır her sene bizi güçlü işbirlikleriyle şaşırtıyor. Moda endüstrisindeki yıldız ışığını takip edip başarılı isimlerle bir araya gelmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Ann-Sofie Johansson: Farklı markalarla sürekli olarak iletişimde kalarak ne gibi işbirlikleri yapabileceğimizi konuşuyoruz. Tabii ki işbirliğinin iki taraf için de doğru zamanda gerçekleşmesini önemsiyoruz. Bir tasarımcıyla ilk kez buluştuğumuzda yaşanan duyguyu tarif etmem çok zor. Ancak H&M işbirliği sayesinde bugüne kadar ulaştıklarından farklı hedef bir kitleye ulaşmanın tasarımcılarda yarattığı heyecanın görülmeye değer olduğunu düşünüyorum.

Erdem, her ne kadar çok havalı bir marka olsa da, çok geniş bir kitle tarafından tanınmıyordu. Sizi işbirliğine ikna eden hangi faktördü?

Ann-Sofie J.: H&M olarak kariyerinin farklı basamaklarındaki tasarımcılarla çalışmayı seviyoruz. Çalıştığımız her tasarımcıda da o ‘ışıltı’ faktörünün olduğunu düşünüyoruz. Erdem’in de bu koleksiyon sayesinde ‘ışıltı’ faktörünü çok geniş bir kitleye ulaştıracak olmasından dolayı çok mutluyuz.

Tasarımcı işbirlikleriniz hala modayı demokratikleştirme iddiasını sürdürüyor mu?

Ann-Sofie J.: Kesinlikle. Her sene moda dünyasını şaşırtıp heyecanlandıracak parçalar yaratmak için sınırları zorluyoruz. Tasarımcı işbirliklerimizi, herkesin davetli olduğu dev bir kutlama gibi görüyoruz. Uygun fiyata yüksek tasarım parçalar satın alabiliyorsunuz.

Yazının devamı...

Akıllı alışveriş zamanı

Her zaman söylerim, bir moda severin ilk yapması gereken akıllı alışverişin şifresini çözmektir. Peki ya akıllı alışveriş dediğimiz şey tam olarak nedir?

- Eğer sezona özel iddialı parçalar yerine uzun süre kullanabileceğiniz, klasik parçaları tercih ediyorsanız, akıllı alışverişin ilk adımını atmışsınız demektir.

- Kapsül gardırop olarak da adlandırılan yaklaşık on parçalık temel alışveriş listenizi oluşturup stilinizi bunun çevresinde şekillendirebilirsiniz. Örneğin beyaz gömlek, siyah küçük elbise, denim pantolon gibi parçalar kapsül gardırobun temel parçaları arasındadır. Bunları farklı sezon trendlerine uyumlu hale getirebilecek aksesuarlar sayesinde stilinizi güncelleyebilirsiniz.

- Birden fazla şekilde kullanabileceğiniz parçalar tercih edin. Örneğin çift taraflı giyilebilen bir palto alarak ‘ikisi bir arada’ ekonomisi uygulayabilirsiniz. Yakaları ya da manşetleri çıkartılıp değiştirilebilen gömlekler de yine bir parçayla birden fazla görünüm yakalayabilmenizi sağlayabilir.

- Online satış sitelerini ve mobil uygulamaları takip ederek indirimlerden anında haberdar olabilirsiniz. Giderek hızlanan moda dünyasında her an sürpriz bir indirim ya da fırsatla karşılaşmanız mümkün.

- Sezon sonu indirimlerini takip ederek bir sonraki sezona yatırım yapabilirsiniz. Mevsimlerin giderek iç içe geçtiğini düşünürsek yaz sonu indiriminden yarı fiyatına alacağınız parçaları bir sonraki yazı beklemeden kullanmaya başlayabilirsiniz.

- Fonksiyonel ve çok amaçlı parçalar tercih ederek alışveriş kalemlerinizi azaltabilirsiniz. Diyelim ki yeni bir çanta almak istiyorsunuz ve alternatiflere göz atıyorsunuz. Önceliği içinde cüzdan veya kartlığı da bulunan veya birden fazla askı alternatifi sunabilen modellere verin. Bu sayede tek seferde çok sayıda farklı aksesuar sahibi olabilirsiniz.

- Şehirdeki vintage mağazalarını keşfederek stil sahibi parçaları uygun fiyata alabilirsiniz. Trendlerin sıklıkla kendini tekrarladığı moda dünyasında az kullanılmış ve iyi durumdaki parçaların ne kadar işinize yarayacağını tahmin bile edemezsiniz.

- Akıllı alışverişin son adımıysa yaptığınız harcamaların size geri dönmesini sağlamak. Markaların sadakat programları, özel kartlar veya alışverişlerinizden puan toplamanızı sağlayan uygulamalar sayesinde bir sonraki ayakkabınızı ya da eteğinizi bedavaya getirebilirsiniz. Ee, alışverişin en keyifli yanı da bu değil mi?

Yazının devamı...

Zorbalığa geçit yok

Bir süredir Hollywood yıldızlarını ve Amerikan sinema endüstrisini saran ‘taciz’ iddiaları moda dünyasına da yansıdı. Başına gelenleri giderek daha yüksek sesle paylaşmaya başlayan kadın oyuncular sayesinde moda dünyasının dilden dile dolaşan ancak bir türlü resmiyete dökülemeyen skandalları da ayyuka çıktı. Suçlamaların odağındaki isim, ünlü moda fotoğrafçısı Terry Richardson. Kendisinin ‘taciz’ hikayelerine yabancı sayılmayız aslında. Son beş yıldır zaman zaman Terry Richardson isminin altı çizilerek moda endüstrisindeki pek çok fotoğrafçı hakkında benzer iddialar duyarız. Sayısız model, moda editörü ve stilist tarafından dile getirilen bu acınası durum, nedendir bilinmez, bu isimlerin ne iş yapma şekline ne de sektördeki popülaritesine gölge düşürmeyi başaramadı. Sanki gizemli bir el, bu isimleri korumaya devam ediyordu. Ancak Hollywood’da patlak veren skandallardan sonra moda dünyası sessizliğini bozma cesaretini gösterdi. Örneğin Valentino’nun Terry Richardson tarafından fotoğraflanan sezon kampanyası pek çok moda otoritesi tarafından protesto edildi. Marka, tacizci olduğu bilinen bir ismi korumakla itham edildi. Bir diğer örnek olan CR Fashion Book adlı yayın da aynı şekilde fotoğrafçıya iş vermeye devam ettiği için bir hayli eleştirildi. Sevindirici haberse Condé Nast International yayın grubundan geldi. Şirket yetkilileri, Vogue dergisinin Avrupa edisyonlarına Terry Richardson ile daha önceden gerçekleştirilmiş herhangi bir çekimi yayınlamama emri verdi. Umarım bu hareket bütün yayın gruplarına ve markalara örnek olur ve moda dünyası hangi şekilde olursa olsun karşısına çıkan zorbalığa geçit vermez.

Keşif: Collare

Hatırlar mısınız bilmem, ilkokulda önlüklerimizin yakası belki de en önemli aksesuarımızdı. Hadi biz erkekler bir yana, özellikle kızların farklı işlemeleri, desenlerle süslenmiş yakaları büyük önem taşırdı. Belki kişiselleştirmenin ilk adımları, belki moda algımızın ve tercihlerimizin ilk yansımasıydı yakalar. Şimdiyse yaş kemale erince bile bu kişiselleştirme ve farklılaşma tutkusundan vazgeçmeyenler için ilgi çekici bir alternatif var: Collare.

Aslı Mutlu, tarafından kurulan ve henüz yolun başında olan bu marka sadece gömlek yakası tasarlıyor. Kulağa biraz deli işi gibi geliyor, değil mi? Bence tam tersi. Sezon algısı olmadan hazırlanan Collare koleksiyonu, pek çok farklı stil anına yeni bir dokunuş katmaya çalışıyor. Çiçekler, danteller, püsküller, fermuarlar derken giderek daha da genişleyen bir koleksiyona doğru yol alan markanın yakaları, sade bir bluz ya da kaşmir bir kazağı en farklı şekilde tamamlıyor. Gömlek gibi imza haline gelen, uzun süre gardırobunuzda kalabilen ve bu nedenle çok dikkatle seçilmesi gereken parçaların aksine yakalar biraz daha özgürlük vaat ediyor. Bir gömlek fiyatına satın alabileceğiniz birkaç yaka sayesinde yaratacağınız stiller de cabası. Ben bu girişimi çok sevdim ve giderek güçleneceğinden eminim. Siz de Collare ile tanışmak isterseniz markanın online mağazasını ziyaret edebilirsiniz.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.