‘Yerli ve milli’ demek yeter mi?
Televizyonlarda, radyolarda devamlı “yeni anayasa” tartışmaları yapılırken yeni anayasanın maddeleri yıldırım hızıyla Meclis’ten geçirildi. Ancak…
Yeni anayasa teklifinde kafa kurcalayan, anlaşılmayan çok şey olduğu gibi duruyor.
Tarafsız hukukçuların çoğu “denetim ve denge mekanizmalarının ortadan kalkmasının” ve “tüm gücün denetimsiz şekilde tek elde toplanmasının” en büyük sorun olacağını ve demokratik ülkelerde buna karşı önlemler alındığını söylüyorlar.
Hukukçuların üzerinde durduğu önemli bir nokta da şu: Anayasa’nın 6’ncı maddesi “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiç kimse veya organ, kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Meclis denetimi
Anayasa’daki “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü dillerden düşmez biliyorsunuz. Yalnız… Bunu unutmadığımıza göre 6’ncı maddenin devamını da unutmamalıyız.
Çünkü… Millet, “kayıtsız, şartsız egemenliğini” TBMM ile, seçtiği vekillerle kullanır.
Yeni anayasada ise Meclis’in sözlü soru, gensoru hakkı bile elinden alınıyor. (Oysa yine Anayasa hukukçuları bunların “denetim ve kamuoyunun bilgilenmesi açısından çok önemli” olduğunu defalarca dile getirdiler.)
Parlamentonun en önemli görevlerinin başında “yürütmeyi denetlemek” gelir, bunu yapamayacağı bir sistemde “yürütme yetkisinin, tüm bakanlıkların bir arada yaptığı işlere ait yetkilerin bile bir kişide toplanacak olması” son derece sakıncalıdır.
Birçok kanun yerine “Cumhurbaşkanının hazırlayacağı kanun hükmünde kararnameler” geçecek.
Toplumsal mukavele
Cumhurbaşkanı ve Başbakan “ana muhalefetin anayasa değişikliği görüşmelerindeki tavrını” eleştiriyorlar. Oysa burada söz konusu olan “bir seçim veya sadece yargı referandumu” gibi bir durum da değildir.
Yönetim “parlamenter sistem”den “Türk usulü bir başkanlık” sistemine geçilmesini sağlayacak bir “yeni anayasa” için oylama yapılmaktadır.
Anayasa bir “toplumsal mukavele”dir, toplumun tüm kesimlerini, bütün farklı görüşleri en azından ortak bir paydada birleştirmelidir.
Burada sadece “2 parti çoğunluğu” ile, ana muhalefet partisinin hiçbir itirazı üzerinde durulmadan, bir anayasa yapılıyor, eleştirirken buna da dikkat gerekir.
Yüzde 10 barajı daha önce özellikle “HDP Meclis’e girer” düşüncesiyle kaldırılmıyordu, şimdi HDP Meclis’te ve bu baraj yüzünden ciddi bir oy kitlesi diğer partilere gidiyor, milli irade Meclis’e yansımıyor.
Bunun yanında “milletvekillerini milletin seçmesi, böylece daha özgür bir Meclis’in oluşması” tüm uyarılara, taleplere rağmen hiç dinlenmiyor.
“Diğer ülkeler kendi başkanlık sistemini oluşturmuş, biz de kendimize göre bir sistem yaparız” sözü kulağa yerli ve milli gelse de diğer demokratik ülkelerin “hak ve hukuka uygun, denetime açık” sistem yaratmak için her önlemi aldığını görmek gerekir.