Şampiy10
Magazin
Gündem

O ne endam, o ne kaş, o ne göz İşte karşınızda Nebahat Çehre!

Nebahat Çehre ne zaman görsem utanmadan hayranlıkla gözlerimi dikip seyrettiğim bir kadın. Geçen pazar brunch için Demet Sabancı’nın evinde, tarihi Zarifi Mustafa Paşa Yalısı’nda toplandık. Hemen yanımda oturuyordu. Son derece spor, şık, albenili, edalı... “Kadın gibi kadın” derler ya, öyle işte! Yaşını söylemekten de korkmuyor: 65 yaşında... “Bir insan 65 yaşında da bu genç kız duruşuna, cazibesine sahip olabilir mi” diye düşünüyorum. Olabiliyormuş! İşte Nebahat Çehre!

* Bu güzellik genetik mi?

Yoğun sporlar, diyetler falan yok! Pek emeğim yok. Öyle görüyorsanız genetik sanırım.

* Sizi 4 ay önce görmüştüm ilk kez. Kilo vermişsiniz o zamandan beri, belli... Kilonuz ve boyunuz nedir?

1.64 boyundayım, şu anda 55 kiloyum. 56-57 arası daha iyi olduğumu düşünüyorum. Şu ara kilo alamıyorum. Diyet yapmıyorum, ama burada durdum.

Buzdolabımda mutlaka meyve ve salata vardır

* Özel bir program uyguluyor musunuz? Ne yer, ne içersiniz?

Eskiden 2 gün yesem, 5 gün dikkat ederdim. Artık öyle yapamıyorum. Ama kilo da alamıyorum! Kahvaltı: Peynir, zeytin,domates, yeşil biber, gün aşırı yumurta. 1, en fazla 1,5 dilim de çok tahıllı ekmek yerim. Öğlen hafif yiyorum dışarı çıksam da. Salata türü... Akşamüstü çayla mutlaka bir şeyler yiyorum. Diyet bisküvilerle birlikte eski kaşar çok seviyorum, bazen keçi peyniri... Akşam yemeğinde ise bir gün et, 2 gün balık-salata ve bol sebze yiyorum. Yazın çok sıcakta tavuk yemiyorum. Çok bol meyve yiyorum, meyveden kısmam. Her meyveyi yerim, ayırmam.

* Buzdolabınızda olmazsa olmaz ne vardır?

Meyve ve salata!

Kremlere inanmıyorum ama bende de maalesef selülit var

* Peki “kesinlikle mutfağıma sokmam” dediğiniz yiyecek?

Böyle bir şey yok, her şeyi yiyorum.

* Estetik var mı yüzünüzde?

Var, 1 kez yaptırdım. Ama tutmuyor. Cildim çok uygun değilmiş.

* Krem, yardımcı destekler?

35 senedir Shiseido ürünlerini kullanıyorum. Nemlendirici, tonik, göz altı, gece kremi, tam takım yani... Selülit kremine inanmıyorum ama bende de selülit var maalesef!

Sabahları 15 dakika gerinme hareketleri yapıyorum

* Ya spor? Sportif duruyorsunuz! Sanki düzenli yapıyormuş gibisiniz.

Yok! Spor yapamıyorum, vaktim yok. Sabahları 15 dakika gerinme hareketleri yapıyorum, işte o kadar!

* Size hayran pek çok kadın var. Sizin gibi giyinmek için can atanlar da...
Aşk-ı Memnu’da sizin giydiklerinizin aynısını satın almaya çalışanları duydum. Stil içten gelen bir şey mi, yoksa edinilebilir mi?

Sanıyorum içten geliyor. Ben çocukluğumdan beri böyleyim çünkü. Annem de öyleydi. Kendini tanımak lazım. O zaman moda çok ilgilendirmiyor sizi. Modayı izlerim kendimce ama modanın yakışmayanını giyemem.

Bir kadındaki en önemli özellik bence zarafet

* Kaç bedensiniz?

38

* Bravo doğrusu, ilerleyen yaşlarda 38 bedende kalmayı çok az kadın becerebiliyor! Giysilerinizi nereden alırsınız? Örneğin pazardan da giyinir misiniz?

Tabii ki. Pazarda da hoş şeyler oluyor. Geçen hafta çıktım, bakamadım. İnsanlar sağolsunlar resim çektiriyorlar. Pazarı gezmeye fırsat olmadı! Biliyor musunuz, ben aldığım şeyin markasını bilmem. “Bakın sırtıma” derim. Sakladığım sanıyorlar bazen. 25 yıllık giysilerim vardır, hâlâ sorarlar.

* Saçınızı mahalle kuaförüne boyattığınız söylediniz...

Tabii. Çok iyi bir kuaförüm de var. Günlük gittiğim bir mahalle kuaförüm de...

* Sizce bir kadında en önemli özellik nedir?

Zarafet.

* Kadınlar güzel kadınları içten içe kıskanır. Hayranlarınız sizi çok güzel buluyor ve kıskanmıyorlar. Nedir bunun sırrı?

Belki ben onlara çok güzel bakıyorum, ondan...

Demet Sabancı’nın brunch konukları: Dr. Yasemin Bradley, Nebahat Çehre, Emine Sabancı Kamışlıgil,

gazeteci Songül Hatısaru, Dilek Türker, Belma Akyüz, Revna Demirören, Bilfen Okulları sahibi Zeynep Öztürk. Demet Sabancı konuklarına light bir mönü hazırlamıştı.

Genç bir modelin kıvrımlarını kucaklayışının öyküsü: AÇ!

Haftanın sözünü Crystall Renn’den esinlenerek seçtim. Hepimizin ince, daha da ince olmak içi uğraştığı şu yaz günlerinde,
42 bedenlik muhteşem gövdesinden seks kıvılcımları çıkıyor Crystal’in... Çok ince olmak her kadına yakışmıyor, bunu yazılarımda da vurguluyorum hep. Herkese yakışan bir başka kilo, tip var. 14 yaşındayken Missisipi’de bir ajans yetkilisi tarafından keşfedilmiş. Ve hemen uyarılmış: Eğer model olmak istiyorsan hemen kilo vereceksin, 1/3 oranında küçüleceksin!
Bu aşırı kilo kaybıyla sağlığı bozulmuş. Sonra tekrar 32 kilo almış ve başka bir yolu denemiş. Bu kez büyük beden mankeni olarak piyasaya sunulmuş. Sonuç: Ortada! Harper’s Bazaar dergisinin kapağında yer almayı başaran ilk kilolu manken. Vogue defalarca kullandı. Chanel, Gaultier gibi ünlü modacılar onu seçiyorlar artık... Kazancı hızla yükseliyor. Bir de kitap yazmış. Adı: Aç! Ama şu anda pek aç olmadığı kesin!

Yazının devamı...

Kilo almadan oruç tutabilir miyim?

Ramazan ayı başladı. Hayırlı olsun! Oruç tutarken çoğu kişi birkaç kilo alıyor. Nedeni bütün gün hiçbir şey yemedikleri için akşam kendilerini tamamen bırakmaları... Sonrasında gaz ve şişkinlik, yanma, reflü yakınmaları başlıyor.
Oysa azıcık dikkatle orucunuzu rahat tutabilirsiniz.

Önerilerim:

* İftariyeliklere dikkat! En çok bunlarla kilo alınıyor. Pide-zeytin-hurma-reçel-peynir derken daha başlangıçta 200-250 kalori alınıyor. Bu da bantta 45 dakika kadar yürümek demek.

* Şarküteriden uzak durun.

* Pideyi ölçülü yiyin. 2 dilimi geçmemeye çalışın. Unutmayın un ve un haline getirilebilecekler kilo aldırır!

* Yavaş yiyin. Mide hacim reseptörleriyle çevirili. Bu reseptörlerin uyarıyı alıp beyne götürmesi, beynin de bize “doydun” komutu vermesi için 15-20 dakika gerekiyor.

* Bol su ve bitki çayları için. Gün boyu vücudunuz susuz kalacak. Bu kaybı yerine koymaya çalışmalısınız. 1 şişe maden suyu da içebilirsiniz.

İşte size oruç dönemi için bir program

Sahur seçenekleri

* Kepekli tost
* Şekersiz çay
veya
* 1 kase çorba
* 1-2 dilim ekmek
* 30 gr light beyaz peynir
veya
* 1 haşlanmış yumurta
* 1-2 dilim ekmek
* 30 gr light beyaz peynir
* 3 zeytin
veya
* 1 kase probiyotik yoğurt (Activia)
* 3-4 yemek kaşığı yulaf ezmesi
* 1 yemek kaşığı buğday kepeği
* 1 elma rendesi
* 1 çay kaşığı tarçın

İçecek: Su, şekersiz siyah-yeşil-bitkisel çay
* Tercihiniz siyah çay ise uykunuzun kaçmaması için çok açık içmelisiniz.

1 dilim ekmek yerine...

Ramazan’la birlikte ekmek-pide gibi unlu gıdaların tüketimi artıyor. Bu dönemde en çok sorulanlardan biri de “1 dilim ekmek yerine diğer yiyeceklerden ne kadar yiyebilirim?”

1 dilim ekmek =

* 1,5 yemek kaşığı yulaf ezmesi
* 2 yemek kaşığı mısır gevreği
* 1,5 yemek kaşığı pirinç
* 2 yemek kaşığı bulgur
* 2 yemek kaşığı makarna
* 2 yemek kaşığı erişte
* 2 yemek kaşığı irmik
* 2 yemek kaşığı kuskus
* 1 küçük boy patates
* 2 yemek kaşığı mısır
* 1 su bardağı patlamış mısır
* 3 adet kestane

İFTAR

1’inci seçenek
* 2-3 zeytin veya 1 hurma
* 1 kase yağsız çorba
* 1 dilim pide
* 5 yemek kaşığı sebze yemeği
* El kadar et-tavuk-3 köfte
* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağlı-limonlu)
Saat 21.00
* Az şekerli sütlü tatlı
* 1 porsiyon taze meyve
veya
* 2 porsiyon taze meyve
Bol su için. İdeali saat 21’den sonra yememek.
2’nci seçenek
* 1-2 zeytin veya 1 hurma
* 1 kase çorba
* 5-6 yemek kaşığı sebze yemeği
* 1 dilim börek / 4 yemek kaşığı pilav-makarna-bulgur
* Salata
* 1 kutu probiyotik yoğurt / cacık
Saat 21.00
* 1-2 porsiyon taze meyve
* Rezene çayı iftardan sonra iyi gider.

Oruç tutarken vücudunuzun su ihtiyacını da unutmayın!

WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’nün önerisine kulak verelim:

Bir günde ortalama bir erişkinin içmesi gereken su miktarı 2.5 litre. Bunun 1,5 litresi içeceklerden,1 litresi de yiyeceklerden gelmeli.
Bu da günde 8 bardak su demektir. 30 derecenin üzerindeki hava sıcaklıklarında, hareket de artmışsa ihtiyaç günde 4-5 litreye kadar artabiliyor. Şu sıralarda ülkemizde yazın en sıcak günlerinin yaşıyoruz. Demek ki su ihtiyacımız 2,5 litrenin çok üzerinde. Oruç tutulan dönemde kaybedilen suyun tümünün yerine konması zor. Ama orucunuzu açtıktan sonra sahur bitinceye kadar su, maden suyu ve çaylarla bu açığı kapatmaya çalışabilirsiniz.

Vücudumuz

Yüzde 1 oranında susuz kaldığında fiziksel kapasitemiz yüzde 10, yüzde 2 oranında susuz kaldığında fiziksel kapasitemiz yüzde 20 azalıyor.

Kimler oruç tutmamalı?

* Hamileler
* Süt verenler
* Şeker hastaları
* Kalp-damar hastalığı olanlar
* Tansiyon hastaları
* Kronik böbrek yetmezliği olanlar
* Düzenli ilaç kullanması gerekenler
* Yaşlılar
* Vücut direnci düşük olanlar
* Ameliyat sonrası iyileşme sürecinde olanlar
* Büyüme çağındaki çocuklar
* Kanser hastaları

Dr. Bradley’den oruç tutanlar için light Osmanlı sofrası

Şehriyeli domates çorbası

Malzemeler:

* 1-1,5 kg domates rendesi veya 1 şişe hazır domates rendesi * Yarım Türk kahvesi fincanı arpa şehriye
* Yarım demet maydanoz (kıyılmış) * Baharat (örn; acı pul biber) * 1.250 litre su * Limon suyu (isteğe bağlı)

Hazırlanışı:

Maydanoz ve limon suyu hariç tüm malzemeyi, şehriyeler ‘al dente’ oluncaya kadar kaynatın. Ocaktan indirmeden 5 dakika önce maydanozları da içine atın. Limon suyunu kasenize ekleyebilirsiniz.

Kağıtta köfte

Malzemeler:

* 1 kg kıyma * 1 su bardağı yulaf ezmesi * 1 yemek kaşığı acı biber salçası * 1 yemek kaşığı tatlı biber salçası
* 1 yumurta * İstediğiniz baharatlar * Çörek otu

Hazırlanışı:

* Malzemenin tümünü iyice yoğurun.
* Fırın tepsinize yağlı pişirme kağıdı serin.
* Malzemeyi üzerine iyice yayın. 1 cm kalınlığını geçmesin. * Üzerine çörek otu serpin.
* 170 derece fırında pişirin.

Fırın sütlaç

Ramazan’a çok yakışan bir tatlı... Tarifi parantez içindekileri kullanarak light hale getirebilirsiniz.

Malzemeler:

* 1 litre süt (light süt)
* Yarım bardak pirinç (yasmin pirinç)
* 1 bardaktan az şeker
(2 yemek kaşığı stevia tozu)

Hazırlanışı:

* Malzemeyi birlikte kaynatın. * Güveç kaplarına koyun. * 150 derece fırında hafif kahverengileşinceye kadar pişirin.

Sahur için yulaflı-kepekli bisküviler

Sahurda bu bisküvilerden 3-4 adet çayla veya çorbanızla yiyebilirsiniz. İçerdikleri yulaf ve kepek nedeniyle kan şekerinizi dengeler, böylece uzun süre tok kalmanızı sağlarlar.

Malzemeler:

* 10 yemek kaşığı yulaf ezmesi
* 10 yemek kaşığı buğday kepeği
* 100 gr light beyaz peynir
* 200 gr light yoğurt
* 2 yemek kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı:

Malzemeyi kaşıkla karıştırın.
1 yemek kaşığı alıp elinizle yuvarlayıp, yassı hale getirin. Pişirme kağıdı serdiğiniz tepside, 150 derece fırında 1 saat kadar pişirin. Arada ters-yüz etmeyi unutmayın.

Yazının devamı...

Kalori kısıtlama günü!

Tatilden döndünüz. Gittiğiniz yerde açık büfe vardı, dayanamadınız, yediniz! Veya zaten “Bu tatilde diyeti-miyeti boşverip afiyetle yiyeceğim“ diye gitmiştiniz. Aldınız 2-3 kiloyu geldiniz. “Şimdi ne yapayım“ diye mi düşünüyorsunuz? Eee, içinizden hemen sıkı bir diyete başlamak da gelmiyor. Çünkü hâlâ tatil rehaveti içindesiniz. O zaman önerim haftada sadece 1 gün kalori kısıtlamayı denemeniz!
Yalnız dikkat! Bu programı uygulamak için herhangi bir hastalığınızın olmaması gerekiyor. Önerim kalori kısıtlaması yaptığınız günlerde bol su içmeniz. Doğal mineralli suları tercih edin... 1-2 şişe maden suyu da ekleyebilirsiniz. Yazın en sıcak günlerindeyiz; bazen sıcak çay istenmeyebiliyor. Siyah-yeşil çay ve bitkisel çayları soğuk ve buzlu içmeyi deneyin lütfen, bayağı hoş oluyor.

Kalori kısıtlama günleri için öneriler...

* Çorba günü (700-800 kalori)

İstediğiniz sebzeleri bir tencereye doğrayın. İstediğiniz baharatları ekleyin. Üzerini 3-4 parmak geçecek suyla haşlayın. Mikserden geçirin. Tüm gün acıktıkça için. Toplamda 5-6 kaseyi geçmeyin.

* Meyve günü (650-700 kalori)

1,5 kg veya 9-10 adet meyve yiyebilirsiniz. Bu miktarı güne yayarak tüketin. Gözdeleriniz elma, armut, erik, şeftali gibi glisemik indeksi düşük meyveler olmalı. Bu meyvelerle kan şekeriniz hızlı yükselmez. Ama araya bir muz veya 1 salkım üzüm de ekleyebilirsiniz.

* Patates günü (850 kalori)

1,5 kilo patates hakkınız var. İster fırında pişirin, ister haşlayın, ister püre yapın. Otlarla karıştırmak serbest.

* Meyve suyu günü (600-800 kalori )1 litre meyve suyu hazırlayın. Meyve olarak elma, armut, portakal, greyfurt, şeftali, kivi tercih edin. Bunu 1 litre doğal mineralli suyla karıştırın. Bu suyu güne yayarak için.

* Pirinç günü

150 gram pirinç hakkınız var. Her öğünde 50 gram yemeyi tercih edin. Pirinci domatesle, otlarla ve baharatla pişirebilirsiniz.

Rahat kilo vereyim, çok kısamam diyenlere...

Kahvaltı: * Activia sade * 1 şeftali * 1 küçük muz * 10 adet çiğ fındık

veya * Activia sade * 3 kaşık yulaf ezmesi * 1 şeftali * 10 fındık

veya *10 adet badem veya * 2 dilim İstanbul Halk Ekmeği tam organik buğday ekmeği * 1 tatlı kaşığı tahin-pekmez * 2 ceviz

HAFTADA İKİ KEZ İSTEDİĞİN GİBİ YE!

Öğlen

Haftada 2 kez: Kırmızı et (el büyüklüğünde ve kalınlığında), şiş (1 avuç), 4 köfte, 5 yemek kaşığı sebze yemeği veya ızgara haşlanmış sebzeler (bolca) ve/ veya salata.
Haftada 2 kez: Tavuk ızgara veya şiş, 5 yemek kaşığı sebze yemeği veya haşlanmış sebze ve/veya salata.

Haftada 1 kez: 2 yumurta+ Mantar + Maydanoz+ 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, 1 dilim İHE ekmek, salata.

Ara: 15.00-17.00

Haftada 3 kez: 1 kepekli tost
Bunu yediğiniz günlerde akşam yemeğinde sadece 5 yemek kaşığı sebze veya salata ve 2 porsiyon meyve yiyin.

Haftada 4 kez:

Activa sade
1 şeftali
10 fındık
Akşam:

Haftada 2 kez:
Balık
Salata veya haşlanmış sebze veya 5 yemek kaşığı sebze yemeği
Haftada 2 kez
Tavuk
Salata veya 5 yemek kaşığı sebze yemeği
Haftada 3 kez

5 yemek kaşığı sebze yemeği
Salata
1-2 porsiyon taze meyve
1 avuç tuzsuz kabak çekirdeği veya leblebi
Saat 21-22.00
1 porsiyon taze meyve
1 avuç tuzsuz kabak çekirdeği veya leblebi

Soda ve maden suyu arasındaki fark nedir?

Soda: İçilebilir bir suya karbondioksit eklenerek hazırlanır. Halk arasında soda deniyor. Mide asitliğini gideriyor, hazımsızlığı gidermeye yardımcı oluyor. Mide asidini etkisizleştiriyor; böylece mide duvarlarını ve mideyle ince bağırsağın birleştiği kısımları asidin yıkıcı etkisinden koruyor.

Maden suyu: Mineral ve gaz içeren su. Yer altı sularında elde edilmiştir. Tamamen doğal. Maden sularında en çok bulunan mineraller kalsiyum karbonat, magnezyum karbonat ve sodyum karbonattır. Ayrıca flor, kükürt, klor, demir de içeriyorlar. Tercih ederken düşük sodyum, yoksek kalsiyum ve magnezyumlu olanları tercih edin. Sağlıklı insan günde 2 şişe içebilir. Kalp, hipertansiyon ve böbrek hastaları uzak durmalı.

Dr. Bradley’nin light mutfağı

İşte size enfes bir yaz salatası. Kaloriyi daha da düşürmek isterseniz yağı ve cevizleri çıkartabilirsiniz. Tadı yine muhteşem oluyor.

Malzemeler:

* 1 demet semizotu
* 2 şeftali
* 2 yemek kaşığı lor peyniri
* 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
* 2 ceviz

Hazırlanışı:

* Semizotunu yıkayıp ayıklayın.
* Şeftalilerin kabuklarını soyup iri parçalar halinde içine doğrayın.
* Zeytinyağını gezdirin.
* Üzerine lor peynirini serpin.
* Cevizlerle süsleyin.

Sepetteki sağlık

Semizotu

* Anavatanı Orta Doğu ve Hindistan.
* Yabani olarak da yetişiyor.
* Omega 3’ten çok zengin; kalp-damar sistemi için çok yararlı.
* Kabızlığa birebir; zeytinyağıyla birlikte bolca yediğinizde tuvalete çıkmayı çok kolaylaştırıyor.
* C, A vitaminleri bulunuyor; antioksidan özellikleri var.
* Magnezyum var; bağırsak hereketlerini kolaylaştırır. Kasların kasılma ve gevşemesine yardımcı olur. Kemik sağlığı için gerekli bir mineraldir.
* 100 gramında 16 kalori var.

50’sinde çırılçıplak billboardları süslüyor!

Karşınızda Julianne Moore!
Hem güzel, hem yetenekli... Botoksa karşı, ama fitness’a değil! Düzenli bir beslenme programı, haftada 6 gün kardiyo, haftada 5 gün ağırlıkla çalışma... Sonuç: 50’sinde de Bulgari gibi ünlü bir markanın reklam yüzü, yoo hayır, vücudu olarak poz vermek! Kürklerin içinde, kucağında minik kaplan yavrularıyla çıplak muhteşem görünüyor! O ellisinde yapıyorsa bizler 30-40’larımızda niye yapamayalım ki? Kendinizi değiştirmeye çalışırken böyle düşünün lütfen. İşe yarıyor!

Yazının devamı...

Kadınların en büyük sorunlarından biri: SELÜLİT

Eczanelerde selülite karşı kremler, losyonlar baş köşelerde... Ancak selülitle baş etmekte yalnızca dışarıdan cilt üzerine uygulanan kremlerden mucize beklemek yanlış! Cilt içeriden beslenir, güçlenir, güzelleşir. Hücrelerimizi oluşturan yiyip-içip, sindirdiklerimizdir. Selülite karşı beslenmede ana hedef katı yağlardan uzak durmak, bol lifli beslenmek ve bol su içmektir.

Spor yaparken daha fazla su için

Susuzluk hissetmeyi beklemeyin! Çünkü susuzluk hissettiğinizde çoktan 2 bardak geridesiniz demektir.

Egzersiz yaparken vücudumuzun en çok ihtiyaç hissettiği sudur. Bunun iki nedeni var:

1- Serinlemek için

Vücut egzersiz sırasında her motor gibi ısınır ve fazla ısıdan kendini kurtarmak zorundadır. Terleyerek bu fazla ısıyı atmaya, serinlemeye çalışırız. Bu sırada oluşan su kaybını önlemek için su içmek gereklidir.

2- Besin taşımak için

Egzersiz sırasında vücudumuz kaslara daha fazla oksijen, glikoz ve besin taşımak için daha hızlı kan dolaşımına ihtiyaç duyar. Vücutta dolaşan sıvı hacmi yeterli olmalıdır.

Vücudumuz

Yüzde 1 oranında susuz kaldığında fiziksel kapasitemiz yüzde 10,
Yüzde 2 oranında susuz kaldığında fiziksel kapasitemiz yüzde 20 azalıyor.
Susuz kalan sporcunun yeterli su içen sporcuya göre performansının daha düşük olduğu kanıtlanmıştır.
Spor sırasında ihtiyacımız olan suyun miktarını etkileyen faktörler

* Egzersizin şiddeti: Vücudumuz ısındıkça daha çok terleriz ve daha çok suya ihtiyaç duyarız.

* Ortamın ısısı: Eğer ısı çok yüksekse vücudu serinletmek zorlaşacaktır.

* Nem oranı: Nem oranı yüksekse suyun cilt yüzeyinden buharlaşması zorlaşır. Ortamın nemi arttıkça daha fazla terleriz.

* Rüzgar: Su daha çabuk buharlaşır.
Spor yaparken ne kadar su içmeliyiz? Pratik bir yöntem var mı?
Evet! 20 derecelik bir sıcaklıkta spor yaparken her 15-20 dakikada bir 25 cl su içmek gerekiyor.
Spor yaparken susayınca mı su içmeliyiz?
Hayır! Spor yaparken susuzluk hissi çok geç oluşur. Susuzluk hissi su içme ihtiyacının çok zayıf bir göstergesidir. Susuzluk hissettiğinizde çoktan 2 bardak su geridesiniz demektir.

Öneriler

* Susamadan su için.

* Bol su içmekten korkmayın. Susuzluk fiziksel performansı azaltır ve sindirim sorunları, kramplar gibi bir çok rahatsızlığa yol açar.

* Terinizin rahatça buharlaşabileceği giysiler giyin.

* 2 saat veya daha az sürecek aşırı şiddetli olmayan sporlarda sadece su içmek yeterlidir.

* Eğer 1 saatten fazla sürecek yarış şeklinde bir spor yapıyorsanız;

* Spordan önce:

1 saat önce 3-4 bardak yüzde 2-5 şeker eklenmiş su için.

* Spor sırasında

Her 15-20 dakikada düzenli olarak (yüzde 5-10) 1-2 bardak şeker eklenmiş su için. Eğer hava çok sıcaksa suyun litresine 1-1,5 gram kadar da tuz eklemek yararlı olacaktır.

* Spordan sonra:

Kayıpları yerine koymak için gecikmeden su için.


Nelere evet

* Su

Selülit sorunu olanlara günde 2,5 litre su öneriyorum. Su vücuttan toksinlerin atılmasını kolaylaştırıyor. Dolaşımı rahatlatıyor. İştah azaltıcı etkisi olduğu için fazla yemeyi, yağlanmayı engelliyor. Ne kadar su içerseniz için; 0 kalori ve en sağlıklı içecek.

* Yeşil çay

Antioksidan özellikleri var. Vücuttan toksinlerin atılmasını kolaylaştırıcı etkiye sahip. Günde 2 fincan içmeyi alışkanlık haline getirin.

* Taze meyve sebze

Ispanak-roka-maydanoz-yeşil soğan-marul semizotu gibi koyu yeşil renkli sebzeleri tercih edin. Antioksidan güçleri daha yüksek ve bol su içerirler. Vücuttan idrarın atılmasını kolaylaştıran karpuz- kiraz- kuşkonmaz- kereviz-salatalık gibi meyve ve sebzeleri de ihmal etmeyin.

* Omega 3 yağ asitlerini çeren yiyecekler

Omega 3 yağ asitleri cilt güzelliği için olmazsa olmazlardan. Cildi güzelleştiriyor, dolaşımı rahatlatıyor, metabolizma hızını artırıyorlar. Ton-somon-uskumru-palamut-hamsi gibi yağlı balıklar, keten tohumu, ceviz en iyi kaynaklar.
* Omega 6 yağ asitlerini içeren yiyecekler

Evening Primrose Oil (çuha çiçeği yağı), ayçiçeği-soya mısır özü gibi sebze yağları, ceviz, fındık, bademde bol bulunur.

* Zeytinyağı

Zeytinyağının içinde bol E vitamin var. E vitamini cilde destek veren dokuyu güçlendirir.

* C vitamini

Cildin destek dokusu olan kollagen yapımında görevli, vücudumuzun kullandığı en güçlü antioksidanlardan. Bu yüzden de selülite savaşta önem kazanıyor. C vitamini en çok kırmızı ve yeşil biberde var. Ayrıca koyu yeşil yapraklı tüm sebzeler, domates, narenciye grubu meyveler, çilek, bezelye, soğan güçlü kaynaklar.

* Egzersiz

Egzersiz kan ve lenf dolaşımını hızlandırıyor, metabolizma hızını artırıyor, toksinlerin atılmasını kolaylaştırıyor. Haftada 3-4 kez 30-40 dakika tempolu yürümeyi alışkanlık haline getirin. Egzersiz dışı günlük aktivitenizi de artırın. Merdiven çıkmak, kısa mesafeleri yürüyerek gidip gelmek hep artılarla size geri dönecektir.

Nelere hayır

* Kafein

Kafein sağlıklı bir cilt için gerekli olan çinko mineralinin emilimini engelliyor. Kan damarlarını daraltıcı etkisi var, kan dolaşımını aksatıyor; bu da selülite yol açan nedenlerden biri. Günde 1 fincan kahveyi geçmeyin. Filtre kahveyi tercih edin.

* Şeker

Fazla şeker vücutta yağ olarak depolanır. Özellikle paket yiyeceklere dikkat! Bisküviler, kekler, şekerlemeler, çikolata, dondurmayı minimuma indirin. Vücuda rafine şeker (toz şeker) girdikçe insülin salgısı artıyor, bu da vücutta yağ depolanmasını ve selülit oluşumu hızlanıyor.

* Tuz

Aynen açık pakette kalan tuzun nemlenip şişmesi gibi, fazla tuz da vücutta su tutup bizi şişirmeye başlıyor, dolaşımı aksatıyor. Ekmekte, peynirde, zeytinde, konserve ve paket yiyeceklerde, tatlı da olsalar bisküvi ve keklerde hep tuz var.

* Doymuş yağ içeren yiyecekler

Süt, peynir ve yoğurdun yağsız veya az yağlı formlarını tüketmeye alışın.
Yağsız eti tercih edin. Sosis sucuk-salam gibi yiyecekleri minimuma indirin. Hidrojen yağ içeren yiyeceklerden uzak durun. (Çoğu margarinler, hazır bisküviler-kekler-paket yiyecekler gibi...)

* Alkol

Alkolün hem kalorisi fazladır, hem de pankrestan insülin salınımını artırır; yani yağlanmaya, vücutta daha çok yağ depolanmasına yol açar.

* Sigara

Damarları daraltıcı etkisi ve yüksek toksin içeriğiyle kesinlikle uzak durulması gerekiyor.

Yazının devamı...

Kont böbrek ağrısından bu suyu içerek kurtulmuş!

Geçen hafta Danone firmasına ait bu suyun kaynağını yerinde incelemek ve “Sağlık için Su“ Konferansı için Evian’daydım. Evian, İsviçre-Fransa sınırında, Cenevre Gölü’nün güney kıyısında, Alp Dağları’nın eteğinde yer alan, mineral su kaynaklarıyla ünlü sakin, şirin bir kent. Gelelim Evian’ın doğuş öyküsüne... 1790’larda böbrek taşından muzdarip Kont Laizer buralarda dolaşırken susuzluğunu yöredeki Cachat topraklarındaki çeşmeden gidermiş. Suyun tadını çok beğenince de düzenli olarak içmeye devam etmiş. Sonuç: Sağlığında önemli bir düzelme olduğunu görmüş. Başlamış bu mucize suyu övmeye... Kısa zamanda doktorlar bu suyu reçetelerine yazmaya başlamış. Ve 1826 yılında Evian suyu şişelenip satılmaya başlanmış.

Amerikalı Beslenme Profesörü Popkin öneriyor:
Kilo vermek için BOLCA su için!


Prof. Barry Popkin kimdir?

Beslenme Profesörü. ABD, North Carolina, Chapel Hill Ün. Öğretim Görevlisi, üniversitenin Obezite Merkezi Yöneticisi. “World is Fat“ (Dünya Şişman) adlı best-seller kitabının da yazarı. Sadece ülkesi Amerika’da değil Çin, Rusya, Filipinler, Brezilya gibi ülkelerde de beslenme alışkanlıkları üzerine araştırmalar yürüten ünlü bir bilim adamı.
Prof. Barry Popkin’e göre şekerli gazlı içecekler ve atıştırmalıklar obezitenin en büyük sorumlusu!

* Prof. Popkin, “İçecekler ve atıştırmalıklar dünyadaki obezite salgınının en büyük sorumlusu” diyorsunuz. Neden?

Bence içecekler çok önemli bir sorun. Anne sütü ve sudan, bu renklendirilmiş, şekerli sıvılara, çok şekerli çay ve kahvelere kaydık. Yiyeceği azaltsanız bile işe yaramıyor. Size şekerli bir içecek verdiğim zaman daha az yemiyorsunuz çünkü! Şimdi sorayım; Size kolalı bir içecek versem, daha mı az yiyeceksiniz? Yeseniz, tamam ama yemiyorsunuz!
1980’lerden günümüze, günlük kalori alımımıza yüzlerce kalori eklendi! Araştırmalar gazozların yerine suyu koyduğumuzda günlük kalori alımının 200 kalori veya daha fazla azalabileceğini ortaya koyuyor. Kilo vermek için su için!

* Konuşmanızda bahsettiğiniz Alman araştırmacıların yaptığı bir deney dikkatimi çekti. Okullarda diğer içecek makineleri yerine su makineleri koymuşlar. Çocuklarda obezitenin yüzde 31 oranında azaldığını kaydetmişler.

Evet, çok önemli bir gösterge bu! Bakın İngiltere ve Fransa’da okullarda tüm meyve suyu ve gazlı içeceklerin satışı yasaklandı. ABD’de de yakında böyle bir karar alınacak. Ama bu karar sadece 6-11 yaş aralığı için. Ortaokul-lise öğrencilerini kapsamayacak.

* Sizce onları da kapsamalı mı?

Tabii ki!

Obezitenin bu kadar çok olmasının nedeni küreselleşme...

* Amerika ve Avrupa’yı eğitmek çok önemli. Çünkü neredeyse tüm dünya her konuda onların peşinden gidiyor.

Kesinlikle haklısınız. Obezitenin bu kadar hızlı yayılmasının önemli bir nedenidir küreselleşme. Buna Hintlilerin Bolywood’unu da ekleyin! Medyanın rolünü unutmamak lazım.

* Beslenme uzmanları genelde hep “Ne yiyorsanız, osunuz” der. Sizin söyleminiz farklı; “Ne içiyorsanız, osunuz!” diyorsunuz.

Çünkü çoğu kişi içtiklerinin kalorisini hiç hesaba katmıyor. Ortalama her gün 300- 400 kalori fazla alabiliyorlar.

Çağımızda şişmanlık veba gibi yayılıyor


*Özellikle çok şişman danışanlarımda gözlemdiğim bir nokta var... Hemen hepsinin bir içeceğe -kolalı veya gazoz türü- bağımlılığı var. Onları vazgeçirmek için sayıyı yavaş yavaş azaltma yöntemi uyguluyorum. Ve çok da başarılı oluyoruz. Suyu tüm bu havalı, eğlenceli içeceklerin arasından nasıl sıyırıp yukarılara taşıyabiliriz?

Su bu içeceklerden daha pahalı genellikle. Fiyatını ucuzlatmak gerekiyor. Bir de diğer içeceklerdeki vergiyi artırmak bir çözüm olabilir. Benim düşüncem böyle... Küreselleşme modern teknolojinin yanı sıra life style (yaşam stili) transferi anlamına da geliyor. Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, nasıl hareket edeceğiz... Yiyecek ve içecek sektörü de bu hızlı transferde üretimden tüketime sağlıklı yiyecek konusunda ivme kazandı. Burada hükümetlere çok iş düşüyor! Modern teknolojinin sağlıklı yiyecek ve içecek üretiminde kullanılabilmesi için düzenlemeler getirmeleri gerek.

* Amerikalılar “şişmanlığın poster çocuğu”dur. Ama siz “Tek şişmanlayan biz Amerikalılar değiliz” diyorsunuz.

Evet, dünyadaki diğer ülkeler de bizden çok geride değil! Rusya, Doğu Avrupa’da nüfusun yarısı, Güney Amerika, Orta Doğu ve Avustralya’da nüfusun çoğu fazla kilolu veya şişman.

* Dünyamız daha da şişmanlayacak mı?

Ne yazık ki evet! Her yıl ekstra 150 milyon çocuk ve erişkin fazla kilolu hale geliyor. Şişmanlık veba gibi yayılıyor. Dünyada 1,6 milyar insan fazla kilolu!

* Sizi bir bilim adamı olarak heyecanlandıran en son bulgu nedir?

Suyun da bir besin olduğu! Aynı üniversiteden
Dr. Lieberman’la* yaptığımız araştırmada hafif susuzluğun bile kadın ve erkeklerde kognitif ekilerini gördük. Hepimiz yüzde 1-2 hafif dehidrate (susuz) dolaşıyoruz. Bunun farkına bile varmıyoruz. Ama bu durum ruh hali değişiklikleriyle kendini gösteriyor.

* Konferansa katılan Dr. Lieberman Amerikan askerleriyle ilgili de araştırmaları olan bir bilim adamı. Amerikan ordusu için de çalışıyor.
n Raporunuzda Amerika’da tüketilen kalorilerin yüzde 21’inin içeceklerden geldiğini belirtiyorsunuz. Sizce de şekerli içecekler obezite salgınındaki en büyük suçlulardan biri mi?

Evet. Çoğu ülkede karbonatlı, şekerli içecek tüketimi arttıkça şişmanlık da, şeker hastalığı da artmaya başlıyor.

* Bir bilim adamı olarak çekinmeden arkasında durabileceğiniz içecek hangisi?

Su! Çünkü diğer içecekler kalori alımını artırabiliyor.

* Araştırmalarınızda özellikle dikkatimi çeken bir nokta da şu oldu: Yemekten önce veya sırasında içilen suyun kilo kontrolüne yardımcı olduğu...

Evet, elimizde suyun kilo kontrolü ve vermeye yardımcı olduğu konusunda birtakım veriler mevcut. Ama bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Yazının devamı...

Haftada en az 2-3 kez balık yemek kalp riskini azaltıyor

Bol balık yağı yiyen toplumlarda kalp hastalığına daha az rastlanıyor. Omega-3 grubu yağ asitlerinin yararları klinik araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Birçok araştırma haftada en az 2-3 kez balık yemenin kalp hastalığı riskini azaltabileceğini gösteriyor. Ancak balığı kızgın yağda kızartmamak şartıyla!
Balık yağının araştırılmasına ilk olarak balık, deniz ayısı ve balina eti gibi yağdan zengin yiyeceklerle beslenen Eskimolar’da kalp krizine çok nadir rastlanması nedeniyle başlandı. Araştırmalar bu etlerin hepsinin Omega-3’ten çok zengin olduğunu ve bu tür beslenmenin de damar sertliği, kalp krizi ve felci azalttığını doğruladı. Balık yağında sebze yağları veya kara hayvanlarının yağında olmayan EPA (eicosapantaneoik asit) gibi çoklu doymamış yağ asitleri bulunuyor. Unutmayın ki, bu yağ asitlerinin de kalp damarlarının tıkanmasını ve damar sertliğini önleyici etkisi mevcut.
Balık yağı iyi kolesterolü artırıp, kötü kolesterolü ve kan yağlarını düşürüyor. Aynen aspirin gibi kanı inceltici etkisi var.
Vücudun kalp ve hücre yapısını koruyan hormon benzeri bir madde olan prostaglandinlerin yapabilmesi için EPA’ya ihtiyacı var. DHA ise beynin gelişmesi, gözler ve üreme sistemleri için gerekli.
İngiltere’de Tıbbi Araştırma Konseyi’nin 2 yıl boyunca kalp krizini atlatabilen 200 erkek üzerinde yaptığı araştırmada gruplara 3 tip beslenme uygulanmış:
1.Gruba: Az yağlı yiyecekler,
2.Gruba: Liften zengin yiyecekler,
3.Gruba Bol balık veya balık yağı verilmiş.
4 yıl sonra bol bol yağlı balıkla beslenen veya balık yağı içenlerde diğerlerine göre ölüm oranının üçte bir azaldığı belirlenmiş.
Ne yazık ki üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmamıza rağmen Türkiye’de kişi başına düşen balık tüketimi çok az. Balık yağı içmek de- danışanlarımdan çok iyi biliyorum- çoğu kişiye hiç cazip gelmiyor.

Gelin balık yağı dışında kalbe neler destek oluyor bakalım:

E vitamini

Antioksidan özelliği sayesinde kötü kolesterolün damarlara az zarar vermesini engelliyor. Kalp hastalığına yakalanma riskini azaltabiliyor.

Sarımsak

Kanda kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükseltiyor. Sarmısağı kokusu nedeniyle yemekten hoşlanmayanlar kapsül, toz veya yağ şeklinde satılan destekleri kullanabilirler.

Coenzyme Q-10

Antioksidan, damarlarda kolesterolün yol açtığı hasarı önlüyor. Damar yapısını koruyor.

Magnezyum

Kalp kası ve sinir sistemi sağlığı için önemli bir mineral. Tansiyonu düşürücü etkisi var.

KALP SAĞLIĞI İÇİN HAFİFLEMEK ŞART!

Sağlıklı bir kilodaysanız korumaya çalışın, değilseniz de ulaşmaya! Ne kadar fazla yağınız varsa, kalp riskiniz o kadar artıyor. Eğer fazla kiloluysanız, hafiflemek LDL (kötü) kolesterolünüzü düşürmeye yardımcı olabilir. Bu özellikle de bel bölgenizde aşırı yağlanma varsa, iyi kolesterolünüz düşükse, yüksek trigliseridiniz varsa daha da önemli. Göbeğinde tekerlek! taşıyanlar, kalça veya baldırlarında yağ taşıyanlara göre daha büyük risk altındalar.

Total kolesterol
200 mg/dl’den az ise İstenen oran
200-239 mg/dl Sınırda yüksek
240 mg/dl ve üzeri Yüksek
LDL kolesterol
100 mg/ dl’den az ise Normal
100-129 mg/ dl Normale yakın
130-159 mg/ dl Sınırda yüksek
160-189 mg/ dl Yüksek
190 mg/dl ve üzeri Çok yüksek
Trigliserid
150 mg /dl’den az Normal
150-199 mg/dl Sınırda yüksek
200 veya üzeri Yüksek
HDL kolesterol
40 mg/ dl’den az Kalp hastalığı için major bir risk faktörü
40-59 mg/ dl Ne kadar yüksekse o kadar iyi
60mg/ dl veya üzeri Kalp hastalığına karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.

SAĞLIKLI KALP VE DAMARLAR İÇİN ÖNERİLER

* Her gün 5 porsiyon meyve-sebze yiyin.
* Haftada en az 2 kez balık yemeye çalışın.
* Sarmısağı baş tacı edin. Her gün iki-üç diş sarımsak yiyin.
* Her gün 1 elma yemeyi unutmayın.
* Antioksidan içeren yiyecekleri artırın. (A,C, E vitaminleri, çinko ve selenyum mineralleri en güçlü antioksidanlardır. )
* Sigarayı bırakmaya, bırakamıyorsanız da azaltmaya çalışın.
* Günde en az 1,5 litre su için.
* Tuzu azaltın.
* Her gün bir avuç ceviz-fındık veya badem yiyin.
* Süt-yoğurt -peynirin az yağlı olanlarını tercih edin.
* Şekerden uzak durun.
* Kırmızı eti haftada birden fazla yemeyin. Balık ve tavuğa ağırlık verin.
* Katı yağlarla yapılan yiyecekleri yemeyin veya minimuma indirin.
* Liften zengin yiyecekleri artırın.
* Yiyecekleri basit yöntemlerle pişirin. Kızartma yerine haşlama, buğulama, ızgaraları tercih edin.
* Zeytin ve peynirinizi mutlaka suda bekletin. Birkaç kez suyunu değiştirin. Mümkünse tuzsuz olanları tercih edin.
* Canınız çektiğinde şerbetli, kremalı tatlılar yerine meyveli yoğurt, muhallebi, sorbe, az şekerli sütlaç gibi tatlılara yönelin.
* Restoranlarda yemek yerken tuzsuz yemek istediğinizi önceden belirtin.
* Restoranlarda önden gelen tereyağı ve ekmeği sofranıza hiç getirtmeyin. Gelince mutlaka yeniyor!
* Haftada en az 3 kez 30 dakika tempolu yürüyün.
* Kalp hızınızı biraz artıracak, sizi biraz terletecek egzersizlere yönelin. Bisiklete binmek, hafif koşular, aerobik, tenis gibi...


Yazının devamı...

Eğer çocuğunuz vejetaryen olmaya karar verirse...

Bir anne ortaokul öğrencisi kızını getirdi bana. Panik içindeydi. “Aniden et yemeyi kesti. Doğru beslendiğini düşünmüyorum. Yakında sınavları başlayacak. Ne olacak hali?” diye endişeliydi... Haklıydı da! Genç kızın beslenme programına baktığımda gerçekten de çok kof beslendiğini gördüm; gelişme çağındaki bir genç proteinden bu kadar fakir beslenerek başarılı olamaz. Anneyi odadan çıkardım, çocukla baş başa görüştüm. 1 saatin sonunda 18 yaşına gelinceye kadar ete devam kararı almıştık! Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam! Çocuğunuz böyle bir karar aldıysa paniğe kapılmayın.

* Mümkünse hemen bir beslenme uzmanına giderek vejetaryenliğin bu yaş grubu için neden uygun olmadığını anlamasını sağlayın.
Eğer çocuğunuz ısrarlıysa:

* Çocuğunuzla birlikte yeni “vejetaryen” stiline uygun bir alışveriş listesi hazırlayın. Bu listede şunlar yer alabilir; Yumurta, süt, peynir, yoğurt, soya fasulyesi, tofu, mantar, baklagiller, pirinç, bulgur, fındık-ceviz-badem-fıstık gibi kuruyemişler.

* Keyif alarak yiyeceği yemekler pişirin.
Örneğin; Vejetaryen pizza, sebzeli-peynirli makarna, kuru fasulye-pilav partisi gibi...

* Bazen çocuğunuz için bir vejetaryen burger, ailenin diğer fertleri için hamburger de hazırlanabilir.

* Çocuğunuzu -kız veya erkek- mutfağa sokmaktan çekinmeyin. Böylece erken yaşta sağlıklı yemek pişirmeyi öğrenecektir.

* Siz vejetaryen olmasanız bile sağlıklı beslenerek ona rol model olmalısınız.

* Ona destek olun, sağlıklı bir vejetaryen olması için nasıl beslenmesi gerektiğini siz de öğrenin.

İdeali; bir beslenme uzmanından destek alarak, tüm gerekli besinleri alabileceği yeni bir programı oluşturmasını sağlamak.

Soya burger

Malzemeler:
* 2 orta boy havuç
* 2 adet kırmızı biber
* 2 soğan
* 1 demet maydanoz (ince kıyılmış)
* 1 su bardağı haşlamış soya fasulyesi (ezilmiş)
* 2 diş dövülmüş sarımsak
* 2 yumurta
* Baharat (Karabiber, kimyon, köri, kekik vs.)

Hazırlanışı:

* Havucu rendeleyin. Kırmızı biberleri ve soğanları da minik doğrayın. Bu malzemeyi 1 yemek kaşığı zeytinyağında çevirerek pişirin.

* Tüm malzemeyi karştırın. İyice yoğurun. Elinizle iri burger köfteler yapın. Pişirme kağıdı serdiğiniz tepsiye dizin. 170-180 derecelik fırında 40-50 dakika pişirin. Sıcakken yanında yoğurtla servis edin.

Yeterli protein almak neden bu kadar önemli?

Bunun için önce protein nedir, bilmek gerekiyor. Protein; karbon-hidrojen-oksijen ve azottan oluşan bir makro besin kaynağıdır. Amino asitlerden oluşur. 1 gramı 4 kalori verir. Karbonhidrat ve yağlardan sonra enerji kaynağı olarak kullanılır. Ancak ana görevi vücut dokularının büyüme, gelişme, korunma ve tamiridir. Sudan sonra vücudumuzda en fazla bulunan maddedir. Tüm vücudumuzda bulunur. Cilt, saç ve tırnaklarımızdaki kollagen ve keratin de proteinden oluşmuştur.
İkiye ayrılır:
1) Yapısal protein: Kaslarda, kemiklerde ve bağ dokularında bulunur.
2) Fonksiyonel protein: Hormon, enzim ve anti-bodilerde (antikor) bulunur.
Vücudumuzda kullanılan 20 amino asit vardır (Bazı kitaplarda bu 22 diye geçer). Bunlardan 8’i vücudumuzda yapılamaz. Bunlara esansiyel (temel) aminoasitler denir. Komple protein kaynağıdırlar.

Adları:
* Leucine * Isoleucine
* Lysine * Methionine
* Phenylalanine * Theronine
* Tryptophan
* Valine

Neleri bir arada yiyerek komple protein alabiliriz?

* Baklagiller + pirinç, bulgur, kuskus, makarna, noodle
* Baklagiller + yoğurt n Baklagiller + pirinç, bulgur, kuskus, makarna, noodle + yoğurt
* Kuru fasulye + pirinç veya kuru fasulye + esmer ekmek
* Peynir + ekmek n Mercimek + pirinç veya mercimek + bulgur
* Balık + patates n Kahvaltı yiyecekleri (cereal-müsli) + yoğurt veya süt

Örneğin; pirinç lysine adlı aminoasitten fakirdir. Mercimekte ise triptofan ve methionine azdır. Bu iki yiyeceğin bileşimi protein değerlerini artırır. Ancak hayvansal kaynaklı yiyeceklerin diyetten tamamen çıkarılmasının veya çok kısıtlanmasının dezavantajı, protein içeriğinden çok B12 ve retinol (hayvansal kaynaklı A vitamini) ve Fe mineralinin alımının önemli oranda sekteye uğramasıdır.

Haftanın sözü

“Eğer mezbahaların duvarları camdan olsaydı, herkes vejetaryen olurdu!”
Paul McCartney (Beatles üyesi)

Yazının devamı...

Türkün tuzu sevdiği kadar...

Bir dizi önlem alınacak; bunlardan biri de toplu yemek yenen lokanta ve yemekhanelerde masalara tuzluk konulmaması. Çok doğru bir karar!

Biz Türkler bir İngiliz veya Amerikalının 2-3 katı kadar tuz kullanıyoruz! Günde 18 gram!

Aslında bunu çok önceleri, İngiltere’de yaşadığım sıralarda da anlamıştım. İngiliz arkadaşlarım ben tuzluğu elime alınca elime vuruyorladı. Koymamayı denedim; önce çok tatsız-tuzusz geldi yemekler. Bir süre sonraysa tuzlu yemekler zehir gibi gelmeye başladı. Evimizde yemekler tuzsuz piştiği için artık dışarıda yediğim zaman rahatsız oluyorum.

Günlük tuz alımında 3 gramlık bir azalmayla ne sağlanabilir?

* ABD’de yapılan (New England Journal of Medicine) bir araştırmaya göre kalp krizlerinden ölümlerin 54-99 bini,

* Herhangi bir neden bağlı ölümlerin 44-99 bini önlenebilir.

Kan basıncını artırıyor hipertansiyona neden oluyor

Tuz kan basıncını etkileyen en önemli yiyecek; kan basıncı üzerinde direkt etkisi var. Hafif hipertansiyonlularda sadece tuzu azaltmak ve beslenme şeklini değiştirmekle ilaca gerek kalmadan tedavi mümkün olabiliyor. Tuz, yiyecekleri özellikle de eti korumak için yüzyıllardır kullanılan bir madde. Öyle değerliymiş ki; Romalı askerlere maaşlarının bir kısmı tuz olarak verilirmiş. İngilizce maaş anlamına gelen salary sözcüğü “salt” kökenli.

Vücudumuzun gerçekten ihtiyacı olam miktar bir gram civarı. Sağlığa zararlı olmasını önlemek için günde 1,5 gramdan fazla almamak gerekiyor. Oysa Batı tipi beslenmede bir kişi günde ortalama 10 gram kadar tuz tüketiyor. Erişkinlerde yüksek tansiyonu önlemek için İngiltere, Amerika, Avustralya sağlık yetkililerinin önerisi günde hiç olmazsa 6 gramdan az tuz yemek! Fazladan yediğimiz tuzun çoğu cildimizden ve böbreklerimizden atılıyor. Ancak hepsi değil! Bir kısmı vücutta tutulup kalıyor. Aynen açık pakette kalan tuzun nemlenmesi gibi bu tuz da vücutta su tutup bizi şişirmeye başlıyor. Bu da kanın hacmini artırıyor. Sonuç: Kan basıncı artıyor. Gelsin hipertansiyon!

Günlük alınması gereken sodyum 2400 mg

1 çay kaşığı tuzda 2300 mg Na (sodyum) var. Sodyum mineralinin günlük alınması önerilen miktarı ise sadece 2400 mg. Bir günde ne kadar tuz yediğiniz düşünüyorsunuz şimdi, değil mi? Bunu hesaplarken sadece yemeklere kattığınız, serptiğiniz veya gözünüzle gördüğünüz tuzu saymayın. Yiyeceklerin çoğu meyveler sebzeler, tahıllar, süt, et, baklagiller zaten doğal olarak tuz içeriyorlar. Ekmekte, tereyağında, margarinlerde, zeytinde, konserve yiyeceklerde, tatlı da olsalar bisküvilerde ve keklerde hep tuz var. Özel işlemden geçmiş yiyeceklerse zaten raf ömürlerini uzatmak, uzun süre dayanmalarını sağlamak için iyice tuzlanıyor. Bir yiyecek ne kadar çok işlemden geçerse içerdiği sodyum oranı da o kadar yükseliyor.


Küçük bir deney yapın! Bir hafta tuzsuz yiyin. Ertesi hafta tuzlu yemekler zehir gibi gelmeye başlayacak. Ayrıca tuzu azalttıkça yiyeceklerin doğal tadını da almaya başlayacaksınız.

Tuz ne? Sodyum ne?

Sanki ikisi aynı şeymiş gibi algılanıyor ama değiller. Masa tuzu olarak kullandığımız “Sodyum chloride...” Sodyum yiyeceklerde doğal olarak bulunan bir mineral. Vücutta sıvı dengesi için önemli, hücrelerimize sıvının girişi ve çıkışına yardımcı oluyor, kan basıncını düzenliyor, sinir iletilerini sağlıyor, kas hareketlerine yardımcı oluyor.

Semiramis Pekkan akşam 6’dan sonra yemek yemiyor!

İngiltere’de Fullham’da bir evde konuğum. Ev sahibesi BBC Türkçe Servisi’nin efsanevi editörlerinden... İngilizler’de çocukların bile göz temasında kaçındığından, benim gibi bir Ege-Akdenizli için böyle dokunamayan, bakamayan bir toplumda yaşamanın zorluğundan bahsettim. Güldü...

* ‘Bir Semiramis baktırırdı!’ dedi.

* Türkiye’de akla gelen tek Semiramis var; Semiramis Pekkan!

* ‘Semiramis yıllar önce şuradan geçtiğinde, o soğuk, kimseyi görmez gibi yürüyen İngilizlerin başları çevrilirdi, hepsi döner döner bakardı!’

Semiramis Pekkan’la Fernando Botero’nun Pera Müzesi’ndeki sergisinde karşılaştım. Kendini bu kadar iyi taşıyan çok az kadın gördüm! Yanına gidip kendimi tanıttım ve bu anımı anlattım. Kısa bir röportaj da yaptım ayaküstü. İşte karşınızda:

* Kahvaltıda ne yiyorsunuz?

Kahvaltıda çimen suyu içiyorum.

* Öğlen yemeklerinde?

Genelde balık-salata yerim.

* Ya akşamları? Bu akşam ne yiyeceksiniz örneğin?

Benim için akşam yemeği saati çoktan geçti! Akşam 6’dan sonra yemek yemem.

* Düzenli spor da yaptığınız düşünüyorum.

Haftada 3-4 gün yürüyorum.

* Destek kullanıyor musunuz?

Evet. Özellikle de C vitamini kullanıyorum.

Ödem nedir?

Bir deney önerisi daha; patates veya patlıcanı kesin. Üzerine tuz dökün. Ve içlerindeki suyun dışarıya çıkışına tanık olun! Tuz hücrelerden sıvının dışarı çıkışına neden olu! İşte vücudumuzda da aynı reaksiyon gerçekleşiyor! Böbreklerimiz vücudumuzdaki sodyum düzeyini düzenliyor. Eğer sağlıklıysak, vücudumuzda gereksiz sodyum tutulmuyor, depolanmıyor. Peki ekstra sodyum her zaman atılabiliyor mu? Hayır! Böbrekler tam çalışmadığında, atılamıyor. Bu da genellikle yüzde, bacaklarda, ayaklarda şişmeyle kendini gösteriyor. Tıbbi adı ödem.

Sepetteki Sağlık

Karpuz

* Etli kısmı beta karoten (A vitamininin bitkisel şekli) ve C vitamininden zengin. İkisi de çok güçlü antioksidan; yani bizi yaşlanma ve kansere karşı koruyorlar.

* Çekirdekleri hazine değerinde. Yine çok güçlü birer antioksidan olan çinko ve selenyum mineralleri içeriyor. Çekirdekleri atmayın. Biriktirip kurutarak yiyin.

* 100 gramında 30 kalori var.

Hipertansiyonu olanlar!

Potasyumdan zengin sebze ve meyveleri artırın! Potasyum kan basıncının normale dönmesine yardımcı olan bir mineral. Meyve ve sebzeler potasyumun en iyi kaynağı.

İşte en iyi potasyum kaynakları...


* Kayısı * Muz * Brokoli * Kavun * Havuç * Hurma * Mantar * Portakal * Patates * Kuru erik * Kuru üzüm * Ispanak * Tatlı * Patates

Diğer iyi potasyum kaynakları: Kuru baklagiller, fıstık, süt.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.