Geçen hafta Antalya’da 4 gün boyunca Uluslararası Beslenme ve Kanser Kongresi’nde dünyanın dört bir yanından gelen bilim adamları ve doktorlarla birlikteydim. Kongre sürecinde kanserden korunma yolları ve tedavi konusundaki son araştırmalar alanındaki en iyi uzmanlar tarafından tartışıldı. İşte kongrenin öne çıkanları...
Uzun süredir dikkatimi çeken nokta şu: Ortalıkta herkes ayrı bir bitkiyi, sebzeyi veya meyveyi baş tacı ediyor, yararlarından bahsediyor. Ama ben doktorum, bilimsel araştırma sonuçlarını görmeden gereksiz yere yüceltmelere karşıyım. Hemen her meyve sebzede antioksidan var. Ortada bir antioksidan patlaması yaşanıyor! Meyve sebze yemek tabii ki yararlı. Artı; her meyve ve sebzeden sağlığımız için yararlı, farklı bir bitkisel besin alıyoruz. Ancak bazı ürünleri gereksiz tüketiyor, gereksiz para harcıyor olabilir miyiz, bilimselliği ne kadar? İşte bu kongrede kafamdaki bazı soruların yanıtlarını buldum. Katılan tüm bilim adamları özenle seçilmiş, dünyanın sayılı üniversitelerinde öğretim görevlisi, araştırmacı kişilerdi.
Prof. Dr. Ömer Küçük
Emury Üniversitesi Medikal Onkoloji, Hematoloji (Kan hastalıkları) Bölümü
Yılda 700 bin kişi beslenmeye bağlı olarak kansere yakalanıyor
* ABD’de bir yıldaa görülen kanser vakalarının yüzde 50’sinin (700 bin) beslenmeye bağlı nedenlerle oluştuğu düşünülüyor. Şişmanlık ve bazı kanser türleri arasında da direkt ilişki olduğu biliniyor artık. Amerika’da obezite oranı yüzde 70 (Türkiye’de bu rakam yüzde 50).
* Direkt beslemeyle ilişkisi olan kanser türleri, kolon, rektum (kalın bağırsağın dışarı açılış noktası olan anüsten önceki kısmı), meme, prostat, akciğer.
* Aşırı şekerli, katı yağlardan zengin, bol fast- food, kızarmış yiyecekler kansere yol açıyor.
* Kansere karşı bol sebze; özellikle koyu yeşil yapraklılar, meyve, tahıllar, baklagiller, sıvı yağlar, balık yağı tüketilmeli. Kesinlikle tüketmeniz gerekenler ise; brokoli, lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, soğan, sarımsak, yeşil çay.
Prof. Dr. Steven Clinton
Ohio State Üniversitesi Medikal Onkoloji Bölümü (Prostat Onkolojisi Bölümü)
Brokolinin içindeki sulforafan kansere karşı korumada yararlı
* Mesane tümörleri 60 yaş ve üzeri erkeklerde en çok görülen ikinci kanser türü. Sigara içenlerde risk 3 kat artıyor. Ayrıca mesleğe bağlı da gelişebiliyor. Genlerin önemi de var. Deneylerde beslenme şeklinin de etkili olduğunu gördük. Bol sebzeyle beslenenlerde daha az görülüyor. 1986-1996 yılları arasında 50 bin erkek üzerinde meyve-sebze ilişkisini araştırdık. Brokoli, karnabahar, Brüksel lahanası, lahana gibi sebzeler mesane kanseri riskini düşürüyor.
* Brokoli filizi riski düşürmede daha etkili. İçindeki sulforafan adlı kimyasal bileşeni daha aktif! Brokoli filizinde bu bileşenden çok daha fazla bulunuyor. Ancak bu ABD John Hopkins Üniversitesi’nden Prof. Paul Talalay’in kullandığı özel bir brokoli tohumunda bulunuyor. Sulfofran, erucin adlı bir başka bileşenle birlikte mesane kanserinde daha etkili görünüyor.
* Brokoli filizlerindeki erucin ve sulforafanın mesaneye kanser hücrelerine gittiğini saptadık. Mesane kanserli farelerde tümör büyüme hızı yavaşladı. Şimdi sıra insanlarda. Ancak söz konusu etki için bol bol brokoli yemek aynı etkiyi göstermiyor. Düzenli olarak aynı ekstre miktarını alabilmek gerekiyor. Bir ekstre üzerinde çalışıyoruz.
Prof. Carlo La Vecchia
Mario Negri Farmakoloji Enstitüsü Epidemiyoloji Bölümü Başkanı
Pizza yiyenlerde kansere daha az rastlanıyor!
* Kanserden korunmak için beslenme şekli nedir denince sadece meyve ve sebzeyi artırmayı anlamayın! Kırmızı eti artırmaktan kaçınmak, rafine karbonhidratlardan kaçınmak, zeytinyağı ve diğer sıvı yağları katı yağlara tercih etmeyi de anlamanız gerekiyor.
* İtalya’da erkeklerde fazla kilolu ve şişmanların toplamı yüzde 44, kadınlarda ise yüzde 32.5. İtalya’da son 20 yıldır obezite artmadı. Kansere karşı korunmada sağlıklı bir kiloda kalabilmek önemli.
* Çalışmalarımız zeytinyağı tüketiminin artmasıyla yumurtalık, meme, mide, kolon, pankreas kanseri riskinin azaldığını gösteriyor.
* Pizzayı ara sıra yiyenlere göre sık yiyenlerde sindirim sisteminde kanser görülme sıklığına baktık. Sık yiyenlerde görülme sıklığı daha az. Bunu zeytinyağı, domates ve diğer pizza malzemelerine bağlayabiliriz.
Prof. Will Steward
Leicester Üniversitesi Onkoloji Bölümü
Üzüm kabuğundaki resveratrol kanserli dokuları iyileştiriyor
* Resveratrol birçok bitki tarafından üretilen bir madde. Özellikle de bakteri-mantar gibi ataklara maruz kaldıklarında üretiyorlar. Kolon kanserli hastalara verdiğimiz zaman dokuda iyi değişikliklere yol açtığını gördük. Üzüm, kırmızı şarap, fıstık başlıca kaynakları. 1600 gram kırmızı üzümdeki resveratrol 1/2 litre şaraptakine, o da 10 kase fıstıktakine eşit.
* Resveratrol üzümün sadece kabuğunda var. Çekirdeğinde ve etli kısmında yok. Şarapta da düşük bir doz; 5 mg 1/3 şişeden alınabiliyor. Henüz kanıtlamadık ama bu kadarının, düşük doz da olsa yeterli olabileceğini düşünüyoruz.
* Güney Fransa’da günde 1/3 şişe kırmızı şarap içiyorlar. Yüzde 40 daha az kanser riskleri var. İspanyol şarabında daha fazla resveratrol var.
* Kolon kanserli hastalara verdiğimiz zaman dokuda iyi değişikliklere yol açtığını gördük. Resveratrol insanlarda Tip 2 diyabet, bunama, kardiyovasküler hastalıklarda da kullanılabileceği yolunda ümit veriyor...
İngiltere’den Prof. Will Steward konferansta kusursuz anlatımı ve bilgisiyle en çok ilgimi çeken bilim adamlarından biriydi.
Prof. Dr. Remzi Muhammed
Wayne State Üniversitesi Kanser Araştırmaları Merkezi Yöneticisi
Kansere karşı zerdeçal ve çörek otu tüketin
* Amerika’da kalın bağırsak ve pankreas kanserinden yılda toplam 450 bin kişi ölüyor. Doğal bir ürünü biraz değiştirip daha güçlü hale getirmek için çalışmalar yapıyoruz. Zerdeçalda bulunan kurkumin üzerinde çalıştığımız maddelerden biri.
* Her gün düzenli olarak kurkumini bulunduran zerdeçal tüketirseniz, kanseri önlemede etkisi olabilir diye düşünüyorum. Kolon kanserini önlemede yararlanabiliriz. Ama çok büyük miktarlarda almanız gerekiyor. Bu benim görüşüm. Daha yolumuz var.
* Çörek otu da kanseri önlemek için kullanılabilir. Her gün sabah 1 çay
kaşığı, öğleden sonra 1 çay kaşığı tüketilmeli. Ben çörek otunu balla karıştırıp yiyorum.
Dr. Ben van Ommen
TNO adlı Hollanda Araştırma kuruluşunun başındaki bilim adamı
Fruktoz, glukoza göre karaciğeri
yağlandırmaya daha yatkın
* Araştırmalar 50-59 yaş arası obezitenin doruk noktasında olduğunu gösteriyor. Yine araştırmalara göre kanser de 60’lı yaşlarda başlıyor.
* Karaciğer birçok nedenle yağlanabiliyor. Alkol tülketimi, fazla kilo, şişmanlık... Yağlı karaciğeri olan hastalarla yapılan beslenme araştırmaları onlara ekstra L-Karnitin verdiğimizde karaciğerde yağlanmayı azaltabildiğimizi gördük. Çünkü karnitin karaciğerde birikmiş yağ asitlerinin enerji olarak kullanılmasını sağlıyor.
* Biyokimyasal olarak fruktoz, glukoza göre karaciğeri yağlandırmaya daha yatkın.
* Yağ yerseniz bu karaciğere gidiyor. Oysa diğer organlara da gitmesi gerekli. Kolin yumurtada bulunan bir besin. Eğer yeterli kolin yoksa vücudunuzda karaciğerde yağ birikmesi oluyor.
* Besinlerden aldığımız vitamin, mineral, fitokimyasallar adapte olma yeteneği diye tanımladığmız fenotipik esnekliği sürdürmemize yarıyor. İnsanlar yaşlandıkça fenotipik esneklikleri azalıyor, belki bu yüzden kansere daha çok yakalanıyorlar. Brokolide bulunan sulforafan, zerdeçalda bulunan kurkumin, yeşil çay, quercetin, resveratrol... Bunların kansere karşı önleyici olduğu düşünülüyor, bazıları kanıtlandı.
Prof. Dr. Kazım Şahin
Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi
Likopen böbrek ve rahim tömürlerinin büyüme hızını geriletiyor
* Yaptığımız deneylerde, fareleri 3 gruba ayırdık. Bir gruba hiç likopen vermedik. 2. gruba kg. başına 100 mg, 3. gruba kg. başına 200 mg. likopen verdik. Hem böbrek hem rahim tümörlerinde, tümör büyüme hızını gerilediğin gördük. Bu sonuç bize likopenin bu kanser türlerinde önemli bir rol oynadığını gösterdi.
* Hem böbrek hem de rahim kanserinin beslenme şeklimizle ilgili olduğu düşünülüyor. Birçok araştırma böbrek tümörlerinin aşırı et, süt ürünleri, margarin ve yağ tüketimiyle riskinin arttığına işaret ediyor.
Likopen nedir?
* Domates ve papaya, pembe guava, karpuz gibi meyvelerde bulunan bir karotenoid.
* Kanseri önleyici etkisi üzerine araştırmalar yapıldı ve hâlâ yapılıyor.
* Bu önleyici etkinin potansiyel antioksidan ve yangı önleyici etkisine bağlı olduğu düşünülüyor.
Prof. Hasan Mukhtar
Wisconsin-Madison Üniversitesi
Narda kırmızı şarap ve yeşil çaydan daha yüksek antioksidan var
* Narın, kırmızı şarap ve yeşil çaydan daha yüksek antioksidan kapasitesi var.
* Nar suyu farelerde tümör gelişmesini engelliyor.
* Nar suyunda bulunan en aktif madde Delphinidin.
* Bu madde patlıcan, havuç, domates ve çilekte de var.