Şampiy10
Magazin
Gündem

Şimdi Brezilya zamanı

Bu Brezilya’ya beşinci gidişim. Birçok yeri “Tamam gördüm” deyip listemde üzerlerine çizik atıyorum. Ama Brezilya farklı. Davranış biçimleri de bize çok benziyor; sıcakkanlı, dost canlısı.

İlk kez gidecekseniz turistlerin görmesi gereken yerler belli, tüm tur şirketleri gezdiriyor. Ama genelin dışında bir şeyler yapmak isterseniz işte notlarım:

Kısa kısa Rio de Janerio

Avrupalılar ilk kez 1 Ocak 1502’de şimdi bu adla anılan şehrin bulunduğu bölgeye giriyorlar. Bu yüzden adını ‘Ocak Nehi ri’ anlamına gelen Rio de Janerio koyuyorlar.

Şehir 1565’te Portekizliler tarafından kurulmuş.

Brezilyalılar Portekizce konuşuyorlar.

Brezilya’nın nüfusu 200 milyon, Rio’nun nüfusu 6,35 milyon.

Brezilya’nın para birimi real.

Güney Yarım kürenin en çok ziyaret edilen şehirlerinden .

2016 yaz olimpiyatları burada yapılacak.

En önemli plajları Copacabana ve Ipanema.

Nerede kalınır?

Copacabana Palace: Bence hala sahil şeridindeki en güzel hotel. 1923’te Rio’ya gelen yabancı konuklar için yapılmış. O zamandan beri şehrin en gözde otellerrinden. Kalmasanız bile gidin bu art-deco binayı görün, içini gezin.

Miramar Hotel Windsor: Lokasyonu muhteşem, her yere yakın. Teras katından harika bir Rio manzarası size bekliyor. Kahvaltıları çok iyi.

Rio ‘da hayat plajda geçiyor

Kesin bir şey var; yüzüne güneş değen insanlar mutlu! Riolular mutlu insanlar, gülüyorlar. Sabahın erken saatlerinden itibaren herkes plajda. Copacabana plajında en kapalı mayoyla dolaşan bendim! Yabancı olduğunuz hemen anlaşılıyor. Brezilyalı kadınlar ne kadar şişman olurlarsa olsunlar avuç içi kadar tangalar giyiyorlar, dünyayı umursamadan sahildeler. Burada giyim kuşam konusunda ayıp yok! Kapalı kimse yok, herkes mümkün olduğunca açık. Ünlü Copacabana plajında yürümek de harika bir keyif...

Çıkık popolu değilsen güzel değilsin.

Çıkık popo Brezilyalıların güzellik kavramında çok önemli. Kadınların böylesi daha makbul. Vitrin mankenleri , giyecekler hep böyle tasarımlanmış.

Farklı ne yapılır?

Portekiz Kütüphanesi’ni gezin

Okumayı sevin sevmeyin, bu kitaplığı gezin. Küçük bir sokakta. Bulunduğu yer, çevresindeki sokaklar da ilginç. Turist kalabalıklarından uzakta bir yerde. Dolaşabilir, ilginç fotoğraflar çekebilirsiniz.

CafColombo’da öğle yemeği yiyin

Favori mekanım. Her gittiğimde mutlaka uğruyorum. Tropikal bir meyve olan guava’nın dondurması harika. Sadece kahve içmek için de gidebilirsiniz.

Niteroi Çağdaş Sanat Müzesi Binası’nı görün

Eğer mimariye meraklıysanız bu binayı kaçırmayın. Brezilya’yı inşa eden adam olarak bilinen ünlü mimar Oskar Niemeyer’in eseri.

Ölmeden görmeniz gereken yerlerin başına koyun: Iguazu Şelalesi

Şimdiye kadar gördüğümde güzelliğiyle beni ağlatan tek yer Iguazu şelaleri. Böyle bir güzellik yok! Amerikalıların First Lady’si Eleanor Roosevelt İguazu’yu gördüğünde “Zavallı Niagara!”demiş.

Şelaleler Rio de Janerio’ya uçakla 2 saat mesafede. Hem yabancı , hem Brezilyalı turistlerin gözdesi. Genelde bu tür yolculuklar bir kez yapılır hayatta. Ancak mekan öyle güzel ki bir kez daha görmek istedim. Bu ikinci gidişimdi. Brezilya,Arjantin ve Paraguay ülkelerinin sınırları arasında. Hem Brezilya tarafını ,hem de Arjantin tarafını gördüm.

NEREDE KALINIR?

- Belmond Hotel das Cataratas.

Balayı, yıldönümü gibi nedenlerle gidiyorsanız özellikle burada kalın. Portekiz koloniyel mimariye sahip . Otelin bahçesinde otururken rengarenk kuşlarla kahvaltı ediyosrunuz. En önemli özelliği şelaleri de içinde bulunduran parkta olması. Sabah uyandığınızda kalabalıklar doluşmadan şelale sizin.

- Recanto Cataratas

Ailece tatil için ideal. Çok daha hesaplı bir hotel. Yemekler iyi. Odalar idare ediyor. Şelalere taksi tutup gidebilirsiniz. 20 dakika sürüyor. “Otele çok para harcamak istemiyorum” derseniz seçiminiz burası olmalı.

Yazının devamı...

Bozuk burunların tamir ustası

Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Nazım Çerkeş ile estetik operasyonları konuştum.

Biz kadınlar neden bir türlü kendimizden memnun olmuyoruz?

Sadece kadınlar değil, erkekler de öyle… (gülüyor) Ben de başımdaki kırlardan memnun değilim! Erkekler de genç ve güzel görünmek istiyor. Ancak kadınlar yapı olarak daha güzel görünmek, beğenilmek istiyor.

Kadın hastanız daha çoktur, değil mi?

Evet. Daha güzel olma güdüsü kadınlarda yaygın. Kadınlar için güzel olmak aynı zamanda rakipleri bertaraf etmenin bir yolu gibi.. Erkeklerde kadınlar arasındaki bu vahşi rekabet yok. Onlarda rekabet daha çok güç odaklı...

Türk kadını en çok neresini yaptırıyor?

Burun ve liposuction.

Burnun modası var mı?

Evet ve bu modaların oluşmasında etkisi olanlardan biriyim. Giyim-kuşam gibi her yıl değişmese de yıllar içerisinde değişiklik gösteriyor. Eskiden küçük kalkık burunlar istenirdi. Bunun sonucunda da doğal olmayan, ameliyatlı olduğu belli olan, nefes alma sorunu olan burunlar ortaya çıkıyordu. Şimdi öyle değil! Burnun kemik ve kıkırdak yapılarının fonkisyonel önemini daha iyi anladık. Ameliyatlarda bu kıkırdak ve kemikleri daha az alıyor ve burnun işlevini bozmuyoruz.

Bir burun düzeltme operasyonu ne kadar sürüyor?

Ortalama 2- 2,5 saat. Hastaneden aynı gün çıkıyorsunuz. 9-10 gün sonra işe dönebiliyorsunuz.

Ya yüz germe? Kaç yaşta yaptırmak uygun? İdeali ne?

İdeali yok! Çünkü yaşlanma şekli kişiden kişeye ve toplumdan topluma değişiyor. Genelde 50-55 yaş arası yüz germe için uygun. Türk insanı cilt açısından şanslı. Bizim insanımız geç yaşlanıyor. Çünkü koyu tenli ve kalın ciltli, cildimiz daha yağlı. Avrupalı-Amerikalı ise ince-kuru ciltli... Çok erken kırışıyorlar.

Genelde liposuction bir zayıflama operasyonu olarak algılanıyor, doğru mu?

Kesinlikle hayır! Liposuction normal kiloda olanda daha iyi sonuç veriyor. Belli bölgede daha çok toplanmış yağların alınması için uygun. Türk kadının yapısal olarak basen bölgesi geniş, kalçalı.

Fazla kalori vücutta yağ depoluyor

Bir de liposuction olup ‘yağlar gitti daha rahat yiyebilirim' diye düşünenler var. Kişi lipo sonrası yemeye devam ederse?

Bu operasyonla yağlarını sıfıra indirmiş olmuyorsunuz. Evet, belli bir bölgedeki yağ hücrelerini alıyorsunuz. Ama vücuda fazla kalori girdiğinde onu depolayacak başka bir alan bulacaktır. O zaman diğer bölgelerde yağ toplanmaya başlar. Örneğin; sırtta yağ toplanması gibi. Yani ameliyat sonrası da hep sağlıklı beslenmeye, sağlıklı bir kiloda kalmaya gayret etmeleri lazım.

Yazının devamı...

90 yaşında, her gün üç saat sahnede

Kaç yaşındasınız?

1925 doğumluyum. Tam 90 yaşındayım. Doğum günümü Zafer Bayramı’nda kutluyorum.

Peki nasıl oluyor da 90 yaşında böyle saatlerce program yapabiliyorsunuz? Yorulmuyor musunuz?

Yok, yorulmuyorum. Bak ben buradan çıkıp başka yere gideceğim şimdi, yine günüm müzikle dolu. Günde 3 saat performans yapıyorum.

Mesleğinize aşkınız sizi bu kadar canlı tutuyor olmalıde!

Evet, kilom yok. Eskiden vardı, verdim.

Nasıl verdiniz?

Her sabah yatakta 30 dakika egzersiz yapıyorum. Sonra kalkınca da ayakta 30 dakika egzersizle devam ediyorum. 20 yıldır hiç ara vermeden yapıyorum bu egzersizleri. Eskiden ip atlardım. Sonra kilom nedeniyle dizimde sorun olunca bu egzersizlere başladım. Çok da iyi geldi.

Nasıl egzersizler bunlar?

Kedimden öğrendim bu egzersizleri. Sabah kalkınca böyle geriniyor, ondan sonra hareketleniyor, atlıyor, güne başlıyor. Gerinme hareketlerini her gün yapmasam hamlaşıyorum.

Peki neler yiyorsunuz? Beslenme şekliniz nasıl?

Sabah kahvaltı yapmam. Öğlen yemek yemem! İkindide atıştırmam.

Nasıl yani? Bütün gün aç mı geziyorsunuz?

Akşam yemeği yiyorum. 4 saat sonra da kahvaltım var.

Oruç tutmak gibi..?

Aynen. Yıllar önce bir Ramazan sonrası bırakmadım orucu, aynen devam ettim. Yıllardır böyle…

Kaç yıldır?

40 yıldır!

Sağlığınızı borçlu olduğunuz özel yiyecekler var mı?

Hiç yemek seçmem, ne bulsam yerim. Sigara hiç içmedim. İçki senede bir gün; Atatürk’ün ölüm yıldönümünde bir duble susuz rakı içerim.

Diyabet, kalp sorunu vs?

Hiçbir sorunum yok! Ben göz cimnastiği sayesinde gözlüğü de attım, biliyor musun?

GÖZ CİMNASTİĞİ SAYESİNDE GÖZLÜĞÜ ATTIM

Yakın gözlüğü piyano çalarken çok zor oluyordu. Tak çıkar, tak çıkar! Sonra bir gün Almanya’dayken 84 yaşındaki Silvia adlı bir Alman kadın bana göz cimnastiği yapmayı öğretti. O sayede gözlükten kurtuldum.

Nasıl yapılıyor?

Başını oynatma, gözlerini yukarı aşağı sağa-sola kaydır. Yok, başını oynatıyorsun!

Kolaymış, ne kadar yapılacak?

İstediğin kadar yap, istediğin yerde.

Yalnız mı yaşıyorsunuz?

Güzel doktorcum , bu yaştan sonra ben artık evlenmem, ilk eşim Ayten Alpman’dı

Biliyorum, çok sevdiğimiz, kaliteli bir sanatçıydı, Allah rahmet eylesin.

Ondan 2 çocuğum var. Bir de Bora var, biliyor musun?

Tabii, çok yakışıklı bir çocuktu.

Evet, onun annesi Ege Güzeliydi, Necla Gencer. (Duygulanıyor) Canım, beni kurtardı ölürken...

Nasıl yani?

1992’de trafik kazası geçirdik, yan yanaydık; onun vücudu beni kurtardı. Nur içinde yatsın!

SAĞLIK LİSTESİ

2016’da daha sağlıklı olmak için:

- Daha çok hareket edin.

- Daha sağlıklı beslenin.

- Daha olumlu düşünün.

- Dostlarınıza daha çok vakit ayırın.

- Daha çok gülümseyin.

2016’da daha çok:

- Koyu yeşil yapraklı sebze tüketin. (Ispanak, pazı, maydanoz, semizotu, dereotu, roka gibi)

- Zeytinyağı kullanın.

- Sarmısak yiyin.

- Yemeklerinize zerdeçal katın.

- Ceviz yiyin.

Yazının devamı...

Yeni yıl detoksu yapalım mı?

Mutlu yıllar! Yeni yılla birlikte ortalık detoks programından geçilmiyor, değil mi? Eee, çok yedik, içtik, şimdi temizlenme zamanı. Detoks son zamanların en popüler sözcüklerden biri. Aynı zamanda son yıllardaki önemli moda akımlarından. Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de birçok detoks merkezi açıldı ve açılmaya da devam ediyor. Peki detoks tam olarak ne? Haydi gelin, bakalım…

Detoks ne demek?

Detoks; detoksifikasyon sözcüğünün kısaltılmış hali. Vücuttan toksinlerin arındırılması demek. Günümüzde bu kısa haliyle (detoks) kullanılıyor. Vücuttan zehirli maddelerin uzaklaştırıldığını iddia eden bir dizi alternatif terapi yaklaşımı tanımlıyor.

Detoks nasıl uygulanıyor?

Diyet, oruç tutmak, özellikle bazı yiyecekleri yemek veya hiç yememek, bağırsakların temizlenmesi gibi yöntemlerle detoks uygulandığı iddia ediliyor.

Peki gerçekten toksinlerden arınıyor muyuz?

Bilimsel çevrelerde genel görüş detoks adıyla sunulan yöntemlerin sadece para ve vakit kaybı olduğu…Bu tür yöntemlerin etkili olduğuna dair yeterli bilimsel kanıt yok.

Detoks gerçekten neden bu kadar popüler?

Detoks yapmaya gidenlerin çoğunun niyeti kilo vermek. ‘Kilo vermeye gidiyorum’ demek yerine ‘Detoks’a gidiyorum’ demek daha hoş ve havalı geliyor galiba. Burada sorun yok; insanların kendini iyi hissetmesi çok önemli çünkü... İnsan sağlığına zarar vermeyecek, onları rahatlatan, günümüz metropol stresinden uzaklaştıran ortamlara, uygulamalara kesinlikle karşı değilim. Önemli olan bu uygulamaların sağlığa zarar verecek aşırı hızlı kilo verme programlarına dönüşmemesi. Doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulanması gerekiyor.

En iyi detoks yiyecekleri

- Semizotu, Ispanak

- Pazı, Brokoli

- Brüksel lahanası

- Karnabahar, Yeşil soğan, Sarmısak, Pırasa

-Taze kırmızı, yeşil biber

-Domates,Havuç

-Pancar, Böğürtlen çeşitleri, Avokado, Elma

-Armut, Karpuz

-Beya/yeşil çay

-Su

-Yoğurt, Kuruyemişler

-Balık yağı

-Bal-polen-propolis-arı sütü

Semizotunu baş tacı edin

Omega-3 yağlarından en zengin sebze semizotu. İçerdiği alfa linolenik asit (ALA) vücudumuzda aynen balık yağında bulunan Omega 3 yağ asidi türüne dönüşüyor.

Kalp-damar sağlığı, cilt güzelliği, hormonların düzeni, kolesterol ve kan yağlarının düşürülmesi, alerjinin azaltılması, beynin daha iyi çalışması, tansiyonun düşürülmesi, kanserden korunmaya kadar etkisi var.

Kendi detoksunuzu yapın

Vücudumuzda temizliği yapan birçok organımız var. Biz sakin olduğumuz, stresten uzak yaşayıp, sağlıklı besinler yediğimiz zaman zaten bu görevi yerine getiriyor. Yani vücut kendi kendini temizliyor. Sağlıklı, antioksidan gücü yüksek yiyecekler ve içeceklerle kendi kendimize de detoks yapabiliriz.

Günlük detoks

1. gün

- Taze meyve tabağı

- Ev yapımı yoğurt

- 1 yk bal+ polen+ propolis+ arı sütü karışımı

- Haşlanmış yeşil fasulye(1 yemek kaşığı zeytinyağlı) Â Pırasa

- Pancar, Kiraz, Domates

- Elma tatlısı

- Detoks içecek: Ballı armut

- Sebze çorbası

- Semizotu salatası

- Meyve tabağı

- Beyaz çay

Ballı-limonlu armut

Malzeme:

- 1 armut, 1 limonun suyu, 1 yemek kaşığı bal

- 1/3 bardak su

- Armudu katı meyve sıkacağına koyup sıkın.

- Karıştırıcının içinde armut, limon suyu ,bal ve suyu iyice karıştırın.

Yazının devamı...

Ya sizde de glokom varsa?

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Yıldırım, glokomun toplumda görülme sıklığı ile ilgili çalışma yaptı. Buna göre ailenizde glokom varsa sizde de olma riski yükseliyor.

Glokom göz tansiyonu demek. Halk arasında Karasu hastalığı olarak biliniyor. Çok sinsi bir hastalık, çoğu kişi göz tansiyonu olduğundan habersiz yaşıyor. Nasıl ki normal tansiyona karşı önlem alınmadığında felç, kalp krizi riski yükseliyorsa işte glokom da önlem alınmazsa körlüğe varan sonuçlar yaratabiliyor; her yıl dünyada yaklaşık 4 buçuk milyon kişi glokom nedeni ile kör oluyor.

Glokom tanısı ve takibi için muayene ve ölçüm şart

Glokomun tanı ve takibinde göz dibi muayenesi ve görme alanı testi çok önemli. Prof. Dr. Yıldırım, en önemli risk faktörü olan göz içi basınç yüksekliğinin kontrol altına alınması gerektiğini vurguluyor: “Glokom tedavisinde yönetilen tek parametre göz içi basıncının kontrol altına alınmasıdır. Bu nedenle göz tansiyonunun doğru ölçümü ve gün içindeki değişimlerinin saptanması glokom hastalarının tanısında ve takibinde önemlidir. Glokom hastalarında ve/veya glokom şüphesi olanlarda 24 saatlik göz içi basıncı takibi çok pratik olmamak ile birlikte genellikle hastane ortamında yapılmaktadır.”

Artık hastalar kendi göz tansiyonlarını ölçebiliyor

Avrupa ve Amerika’da yaygın bir biçimde kullanılan bir araç var: Tonometre. Belleğinde ölçüm verilerini saklama özelliğine sahip. Bu sayede çeşitli zamanlarda alınan ölçüm sonuçları uzman hekimler tarafından değerlendirilebiliyor. Ayrıca veriler e-posta yolu ile doktorlara ulaştırılabiliyor; böylece evinizden çıkmadan göz içi basıncı değerlerinizi uzman hekime gönderebiliyorsunuz.

Prof. Dr. Nilgün Yıldırım’ın insanların glokom ölçümünü tek başına yapabildiği cihazlara ilişkin görüşleri ise şöyle: “Göz tansiyonunu ölçmeye uygun olarak dizayn edilmiş olan, kolay kullanıma sahip ev tonometrisi ile damla konulmadan hızlı ve etkin göz içi basıncı ölçümü yapılabilmektedir. Ev tonometrisi ile elde edilen veriler göz hekiminin glokom tanı, takip ve tedavisine yardımcı olacaktır.”

Göz sağlığı için en yararlı yiyecekler:

- Yeşil yapraklı sebzeler

- Yumurta sarısı

- Portakal ve greyfurt

- Kırmızı biber

- Kırmızı ve mor renkli meyveler

- Badem ve fıstık

Yazının devamı...

Yılbaşı için hazır mısınız?

Yılbaşı yaklaşıyor. Her yılbaşı öncesi şöyle bir kilo silkeme harekatına girişiyorum, bayağı işe yarıyor. Ne mi yapıyorum? İşte kendimde de uyguladıklarım ve önerilerim:

Öncelikle kayıt tutun; kayıt altına alınmayan kilodan hayır gelmiyor! Hemen kendinizi tartın, kaç kilo olduğunuzu tarihiyle yazın. Her gün tartıp yazmaya devam edin.

Hedef koyun. İş insanı gibi davranın; hedeflerle çalışıyorlar. Her hafta için hedef koyun ve bu hedefe ulaşmaya çalışın.

Hareketi artırın. Haftada 4 kez DVD eşliğinde spor yapıyorum. Geçen yıl da yazmıştım; Cindy Crawford’un DVD’lerini kullanıyorum. Tek başına değil, bir spor eğitmeni ile birlikte çalışıyor.Eğer benim gibi çoğu yerin dibinde olan spor salonlarına alerjiniz varsa evinizde çalışın. Cindy’nin kendisiyle de tanıştım geçen yılbaşında… Sabahın 6’sında spor salonunda! 50 yaşında nasıl vücudu olduğu konu sunda fikir sahibi olmak için internete bir bakıverin! Spor ,verdiğiniz emeği size katbekat geri ödüyor.

Dans edin. Bence hareketin en eğlenceli yolu. Evde sevdiğiniz müziklerle çılgınca dans edin. Kan ter içinde kalın. Çok güzel kalori harcanıyor. Sevgili dans hocam Nesrin Topkapı sağolsun; sayesinde form da tutuyorum.

Diyet sözcüğünden hiç hoşlanmadığınızı biliyorum. Hoşlanılmayan bir sözcük artık! Ben de sevmiyorum. Diyet yapın demeyeceğim. Sadece kaloriyi biraz azaltalım. Unlu yiyecekleri en aza indirgemek muhteşem sonuç veriyor. Tatlımdan hiç vazgeçmiyorum, ama öğlenleri yiyorum. Hafif, sütlü, tatlandırıcılı tatlılar yapıyorum. Akşam tatlı yok!

Akşam yemeğinizi erken yeyin. Ben saat 6’da yiyorum. Eğer bir yere davetliyseniz bu değişiyor tabiii. Ertesi gün tartııldığınızda kilo da! Ama evdeyseniz uygulamak çok kolay. Geç saatte acıkınca örneğin; 1 adet meyve + 5 badem yiyebilirsiniz.

Suyu artırın. Su zayıflamaya yardımcı. İçtiğiniz suyun en az yarım litre kadar daha fazlasını için.

Yeşil çay için. Yeşil çay metabolizmayı hızlandırıyor, cildi genç tutyor. Her gün 1 demlik içiyorum.

Pozitif olun. Yapabileceğinize inanın. Beyniniz, tüm vücudunuz şevkle size hafiflemenizde yardımcı olmaya başlıyor.

Dolabınızda giymek isteyip de giyemediğiniz giysileri gözden geçirin. Kilo verdiğinizde ne çok tassaruf yapacağınız düşünün. Bu parayı güzel bir tatil için harcayabilirsiniz. Kendinizi hep daha ince hayal edin.

İngiltere’nin ünlü bir Jamie’si daha var

İngiltere ve Jamie deyince herkesin aklına ünlü aşçı Jamie Oliver geliyor. Ancak İngilizlerin bir başka ünlü Jamie’leri daha var: Jamie Cullum. Ünlü bir caz şarkıcısı, besteci. Kısa boylu olması sahne için dezavantaj gibi görünüyor, ancak sahnede bu minik genç adam devleşiyor. Müthiş bir karizma, enerji ve çekiciliği var. Geçenlerde Jamie’nin sırf gençler de konser izleyebilsin diye verdiği yardım gecesindeydik. Amaç gençlerin ufkunu açmak, eğitmek-eğlendirmek öğretmek olan Bath festivaline destek sağlamaktı. İngiltere pahalı bir ülke bir konserin fiyatı bizim paramızla en az 100 Tl’dan başlıyor. Dolayısıyla öğrencilerin her konsere rahatlıkla gitmesi mümkün değil. Jamie dedi ki, “Ben de öğrenciyken ilk kez bu festivallerde dünyaca ünlü müzisyenleri dinleme fırsatı buldum.” 150 kişilik küçük bir konserdi; davetiyelerin geliri olduğu gibi festivale aktarıldı. Jamie o geceki muhteşem konseriyle 90 bin Tl topladı, bir kuruş almadı.

Jamie Cullum ünlü İngiliz model Sophie Dahl ile evli. Sophie bir zamanlar aşırı şişmanken uyguladığı diyet sonrasında çok sağlıklı bir kiloya ulaştı ve yıllardır da koruyor. Jamie Cullum ile konser öncesi yemekte tanışma fırsatı da buldum: “Salondaki tek Türk’üm ve hayranınızım, siz in şarkılarınızla form tutuyorum!” deyince çok mutlu oldu.

Yazının devamı...

Madonna tüm gözlükleri toplamış

Adı: Anastasia Su. Onunla New York’taki Sanat ve Tasarım Müzesi’nde tanıştım. Tüm ülkelerin en iyi takı- aksesuvar tasarımcılarının katıldığı, ürünlerini sergiledikleri harika bir sergi vardı. Bizden de hayranı olduğum Eren Kaynar harika yüzükleri, kolyeleriyle oradaydı. Gurur duydum.

Anastasia ile hemen kaynaştık. Aaa, sonra öğrendim ki meğer o da tıp fakültesi mezunuymuş. ‘Tıp Fakültesi’nden doktordan başka her şey çıkar “ sözü doğrulandı yine. Anastasia Bosnalı, tıp fakültesinin ardından hep içinde yatan moda tasarımcılığı okumuş. Eşi Martin Lesjak’la birlikte 13 & 9 diye bir firmaları var . Merkezleri Avusturya Graz. Graz UNESCO tarafından tasarım şehri olarak ilan edilmiş bir kent. Çift müthiş tasarımlar yapıyor. Mimar olan eşi Lesjak bu yıl Contract Magazin tarafından Yılın Tasarımcısı ödülü aldı. Gözlük, takı gibi ürünlerin yanı sıra tüm dünyada çeşitli ülkelerde binalar da inşa ediyorlar .

Özellikle gözlükleri dikkatimi çekti. Uzay çağına yakışır! Biraz dedikodu da yaptık Anastasia ile … Madonna sergiye yardımcısını gönderip 5 adet gözlüklerini almış! Madonna’nın beğendiği gözlüklerden biriyle selfie çektik birlikte . Yakında gözümdeki gözlüklerle Madonna’nın fotolarını görürseniz şaşırmayın!

Filler niye bizden daha az kansere yakalanıyor?

Fillerle insanların benzer özellikleri var, bunlardan biri yaşam süresi; 50-75 yıl arası yaşıyorlar. İnsanlardan 100 kez daha fazla hücre sayısına sahipler. Kanser hücre sayısnın hızla anormal biçimde çoğalması olduğuna göre bu iri hayvanlarda da hücre çok daha fazla, o zaman daha çok kansere yakala nmaları gerek diye düşünebilirsiniz. Ama hayır , öyle olmuyor! Fi ller biz insanlardan çok daha az knser oluyırlar. Fillerdeki kanser oranı sadece yüzde 5. İnsanlarda ise bu oran yüzde 11-25 arasında. Utah ve Arizona Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın yeni açıklanan sonuçları bunun nedenini ortaya koydu. Üniversitede 14 yıl boyunca filleri incelemişler, otopsi yapmışlar.



Fil ve insanlardan alınan hücreleri DNA bozan radyasyona tutmuşlar ve etkisine bakmışlar. Bilim adamlarının gördüğü şu: Filin vücudu eğer kanserleşme eğilimi olursa bu hücreleri hızla yok ediyor, intihara sürüklüyor. Yeniden yepyeni, sağlam hücre oluşturuyor. Bunu yapmasını sağlayan ise tümör baskılayıcı bir gen: Adı TP53. Bu gen aslında biz insanlarda da var ama fillerdeki kopya sayısı fazla. Onlarda 20 kopya varken bizlerde tek kopya var, yani savaşçımız az. Araştırmacılar P53 genini daha fazla yapmanın doğanın bazı türleri korumasının bir yolu olduğunu düşünüyor.

Yılbaşına kaldı 1 ay!

Yılbaşı gecesine bir ay kaldı. Bu bir ayı iyi değerlendirirseniz yeni yıla çok daha hafif, genç, kendinizden emin, gülümseyerek girebilirsiniz. Her şeyi kısın, sıkı bir diyete başlayın demeyeceğim. Şu depresif ortamda bir de yeme keyfinizden olmayın. Ancak gelin biraz daha ölçülü yiyelim. Şöyle bir yediklerinizi gözden geçirin, nereden kısabilirsiniz? Örneğin; günde 6 dilim ekmek mi tüketiyorsunuz? 4 ‘e inmek mümkün mü? Akşam yemeklerinde daha çok balık-salata tercih etmek? Tatlıları yarım porsiyon yemek? İnanın bunların hepsi işe yarıyor, hemen hafiflemeye başlıyorsunuz. Eninde sonunda eğer bir rahatsızlığınız yoksa hep matematik devrede: Alınan kalori eğer çıkana eşitse aynı kalıyoruz. Çıkan fazlaysa kilo veriyoruz! Haydi gelin, yılbaşı gecesine daha sağlıklı ve hoş girelim!

Yazının devamı...

Kilonuzun nedeni bağırsak bakterileriniz

Ancak Londra St. Thomas Hastanesi Genetik Epidemiyoloji Bölümü‘nden Prof. Tim Spector’un araştırması obeziteye, diyete yepyeni bir yaklaşım gerektiriyor. Prof. Spector bağırsak floramızda doğal olarak bulunan bakterilerin sağlımız ve duygusal durumumuz üzerinde müthiş etkisi olduğunu düşünüyor. Spector İngilizlerin önde gelen genetik uzmanlarından biri. Uzmanlık alanı ikizler; deneylerini yıllardır ikizler üzerinde gerçekleştiriyor. 20 yıldan fazla zamandır ikizler üzerinde çalışıyor, şimdiye kadar 11 bin ikizi incelemiş. Yaşam stilleri, beslenme şekilleri,çevrelerine bakmış. İkizler üzerindeki son araştırması ‘çağımızın en büyük salgın hastalığı ‘ obeziteyle savaşa yeni bir boyut getiriyor. Bu konuda ‘Diyet Miti’ adlı kitabı da yayımlanan Prof. Spector, standart diyetlerin obeziteyle savaşta neden işe yaramadığını ortaya koydu. Ona göre modern beslenme biçiminin bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler üzerinde olumsuz etkisi var.

Kaloriye dayalı diyetler işe yaramıyor

Prof. Spector deneyinde, tek yumurta ikizlerini yüksek kalorili bir diyetle besliyor. Her gün 1000 kalori daha fazla alıyorlar. 6 hafta sonra kilo artışları aynı değil! Farklı kilolardalar! Bazı ikizler 13 kilo alırken, bazı ikizler sadece 4 kilo alıyor. Yani kalori ayarlaması yapmak kilo sorununu çözecek gibi görünmüyor. Prof. Specter bunun bağırsaktaki doğal bakteri florasıyla ilgili olabileceğini düşünüyor. Ve bağırsaktaki bakteri çeşitliliği ve sayısının sağlımızın her alanında etkili olduğunu görüyor. Spector’a göre günümüzdeki obezitenin önemli bir nedeni bağırsak bakterileri.. İyi bakteriler sadece sindirimi gerçekleştirmek üzerinde etkili değil. Ayrıca emdiğimiz kalorileri de kontrol ediyorlar, yiyeceği nasıl sindirdiğimizi de belirliyorlar. Bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, bize bazı vitamin ve mineralleri de sağlıyorlar. Bağırsaktaki bakterilerin kalp-damar sağlığı, diyabet riski ve akıl sağlığımız üzerinde de etkileri var.

Araştırmasına oğlu da denek olarak katıldı

Spector araştırması için kendi oğlu 22 yaşındaki Tom’u da kullanmış. Amacı fast food’un bağırsak florası üzerindeki etkisini görmekmiş. Tom 10 gün boyunca sadece fast food yemiş. Sonuç: Yaklaşık 2 kilo almış ve bağırsaktaki iyi bakterilerinin çoğunu kaybetmiş. Tom 10 gün boyunca ne mi yemiş? Tavuk kanatları,büyük hamburgerler,soslar, hazır dondurmalı tatlılar, şekerli içecekler. 6. günde kendini şişmiş ve ağır hissettiğini belirtmiş. 8. günde yemeklerden sonra terlemeye başlamış.Arkadaşları cilt renginin değiştiğini söylemeye başlamışlar. Üniversitede derslerine konsantrasyonunda sorunlar yaşamaya başlamış. Burada en önemli nokta ise şu; sadece 3 günde Tom’un bağırsak bakteri florasının yüzde 40’ı yok olmuş.

KÖTÜ BAKTERİYİ ALANLAR ŞİŞMANLIYOR

Tek yumurta ikizleri bilimde önemli. Genetik olarak aynı oldukları için deneylerde kullanımları güvenilir sonuçlar veriyor. Prof. Specter şişman ve ince olan dört ikiz kardeşi ele alıyor. Bu ikizlerin dışkı örneklerini alıyor ve farelerin bağırsaklarına yerşetiriyor. Şişman ikizlerin dışkılarından elde edilen mikropların yerleşirildiği fareler kısa sürede yüzde 16 daha çok şişmanlıyor. Prof. Spector ‘Bu bize mikropların aynen bir enfeksiyon gibi geçebilip bağırsaklarımızda üreyebileceğini, bizi değiştirebileceğini gösteriyor.’ açıklamasını yapıyor.

Egzersiz iyi bakterileri artırıyormiktarı bağırsak bakteri sayımızı olumlu etkiliyor. Prof Spector’un araştırma ekibi ince olmakla ilişkilendirilen Christensenella adlı bir bakteriyle çalışmış. Bu bakteriyi farelere yerleştirdiklerinde bol yağlı beslenmelerine rağmen farelerin şimanlaması durmuş. Bu bakteriyi insanlara da yerleştirelim dediğinizi duyar gibiyim. Ne yazık ki insanlardaki etki tam olarak hayvanlardaki gibi değil.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.