Şampiy10
Magazin
Gündem

Sonbahar enjeksiyonlarından nasıl korunmalı?

Sonbaharın gelmesiyle vücudumuzun direncinde düşüş yaşanmakta. Memorial Şişli Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Soysal, sonbahar hastalıklarına karşı alınması gereken önlemler hakkında uyarılarda bulunuyor.

Artık sonbahardayız. Tüm mevsim değişikliklerinde olduğu gibi vücut direncinin azaldığı bir dönemdeyiz. Sonbaharla birlikte aniden serinleyen havalar özellikle solunum yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığını artırıyor.

Metabolizma değişen hava koşullarına uyum sağlayamayınca zayıf düşüyor ve ortaya çıkan hastalıklar, kapalı ortamlarda hızla yayılabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Soysal, sonbahar hastalıklarına karşı alınması gereken önlemler hakkında bakın neler söylüyor:

Belirtileri alerjiyle karıştırmayın

Sonbaharda grip, sinüzit, larenjit, bronşit ve zatürre gibi alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları sıklıkla görülmektedir. Solunum yolu enfeksiyonlarında halsizlik, kırgınlık, boğaz ağrısı, hapşırma, öksürük, ateş, burun akıntısı gibi belirtileri gözlenir.

Bu aylarda yaşanan alerjiler de benzer belirtilerle ortaya çıkabilmektedir. Yağışlarla birlikte nem oranın artması ve sonbahara özgü bazı polenler alerjik hastalıkları tetikler. Alerjik bünyesi olan kişilerin mümkün olduğunca açık havada vakit geçirmemesi ve özellikle ormanlık, çimenlik, ağaçların bol olduğu yerlerde uzun süre bulunmaması gerekmektedir.

Dışarı çıkarken katlı giyinin

Metabolizmanın geçiş dönemine uyum sağlamak için yavaşlamasıyla birlikte havaların da soğuması vücut direncini düşürmektedir.

Direncin düştüğü durumlarda enfeksiyonların ortaya çıkması daha kolay olduğu için, bu dönemde kıyafet seçimi önemlidir. Hem üşütmemek hem de terlememek için dışarı çıkarken bir hırka almak ,ya da kat kat giyinmek unutulmaması gereken bir önlemdir.

Tedavi edilmeyen grip zatürreye dönüşebilir

Sonbahar aylarında sıklıkla görülen grip tedavi edilmezse hızla alt solunum yollarına ilerleyerek virüse bağlı zatürreye neden olabilmektedir.

Griple karıştırılıp tedavisinde geç kalındığı zaman zatürre hayati tehlike yaratabilmektedir. Üç gün geçmeyen yüksek ateş ve durum bozukluğu zatürrenin en önemli belirtileri arasındadır.

Grip ve zatürre aşısını yaptırmayı unutmayın

Enfeksiyonlarına karşı grip ve zatürre aşısı oldukça etkili bir önlemdir. Grip aşısının, Eylül - Ekim aylarında yapılması hastalıklara karşı etkili olmaktadır.

Bununla birlikte zatürreye karşı yapılan prömokok aşısı da ihmal edilmemelidir. Daha önce zatürre geçirenler, bağışıklık sistemini etkileyecek ilaç kullananlarla birlikte karaciğer, böbrek, kalp ve akciğer hastaları ile 65 yaş üzerindeki kişilerin zatürre aşısı olması gerekmektedir.

Propolis nedir?

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için avuçla destek yutmak yerine doğal yöntemlerden yararlanıyorum. Bunların başında da arı ürünlerinden propopolis geliyor. Propolis bal arılarının ağaçlardan, çiçek saplarından ve diğer bitkisel kaynaklardan topladıkları reçinemsi bir karışım. Arılar bitkilerden topladıkları maddelerle propolis yapıyor ve bununla kovan ve petek gözlerini sterilize ediyor, kovana giren zararlıları öldürdükten sonra mumyalıyor, kovanın açık ve çatlaklarını kapatıyorlar. Propolis arı ürünleri içerisinde yüksek antioksidan kapasitesi ile en bilineni! Nar suyu ile kıyaslandığında 62 kat, domates ile kıyaslandığında ise 120 kat daha yüksek antioksidan içeriğe sahip.

Yazının devamı...

Şimdi Dalaman zamanı

Çocukluğum Dalaman’da geçti. O zamanlar Dalaman küçük bir Akdeniz kasabasıydı. Şimdi İngiltere’de havaalanlarında anons edilen kaliteli turistik işletmelere sahip bir şehir. İngiliz eşim Dalaman’ı görmek ve tanımak istediğini söyleyince gelelim dedik...

Çocukluğumda yüzdüğüm yerin yanı başındaki Hilton Dalaman Sarıgerme Resort& Spa’da kaldık; doğayla uyumlu, çok şık , kaliteli, aileyle tatil yapmak için ideal. Gururla söylüyorum; babam o kadar sevilen, sayılan, dürüst, çalışkan bir yöneticiydi ki, biz ayrıldıktan sonra adını evimizin önündeki caddeye verdiler. Bence eksik var ! Annemin adı da olmalıydı; annem yörede tiyatrolar sahneye koyan, balolar düzenleyen ,sinemalar kurduran öncü bir kadındı, değiştirici, modern, itici güçtü! Ve çok güzeldi! Herkes ‘ müdürün güzel, akıllı öğretmen hanımını’ konuşurdu.

Babam nasıl 15 kilo verdi?

Şimdilerde biri 83, diğeri 77 yaşında. Annem hala kızlarından güzel! Babama 15 yıl önce diyabet tanısı konduğunda kendisini karşıma aldım ve bundan sonra yemek konusunda birlikte çalışacağımızı, eskisi gibi yiyemiyeceğini söyledim. Kabul etti ve başladık. Zorlandı önceleri, sonra yeni sisteme alıştı. Dediklerime uyduğu için 15 kilo verdi, diyabetini kontrol altına aldık. Bol reçelli kahvaltısını bıraktı, artık yulaf-yoğurt ceviz, elma karışımı yiyor. Bazen de peynir-zeytin-yumurta-ekmek. Öğlenleri tatlı ve 1 kilo kadar meyve yerdi. Bunlar kalktı, meyve ölçülü, glisemik indeksi düşük, elma-armut gibi meyvelerle yetiniyor. Annemle birlikte zeytinyağlı sebze, salata, balık, tavuk , yoğurt ağırlıklı besleniyorlar. Beyaz ekmeği kesti, ekmeği genel olarak çok azalttı. En önemlisi düzenli spora başladı .

Her gün yürüyor, yazın yüzüyor. Diyabet yönetiminde aile desteği çok önemli, sürekli tatlı yerseniz, eve tatlı götürürseniz zorlanıyorlar. Ailenizde diyabetli varsa ( hemen her ailede var artık) onlara destek olun, sevgiyle yaklaşın, diyet tatlılar yapın, hastalıklarını paylaşın. Biz babamın hastalığını ailece paylaşıyoruz.

Dalaman lezzetleri

Uzun süredir gördüğüm en sağlıklı en şaşırtıcı, sunumu en şık tarif Hilton Dalaman Resort’da karşıma çıktı: Buzda meyve. Meyve bu kadar mı sürprizli, şık ikram edilir! Aşçıbaşı yardımcısı Abdulvahit Barit dünya şekeri bir insan, mesleği babasından öğrenmiş. Evimizde misafirlerimize rahatlıkla hazırlayabileceğimiz tarifler vermesini rica ettim, kırmadı...

Yazının devamı...

Kahvaltı okulda başarı için önemli

Anne-babalar okul zamanında çocuklarının yediğine içtiğine çok daha fazla özen gösteriyorlar. Çünkü biliyorlar ki okul başarısı için iyi bir beslenme şart. Haksız da değiller. Avustralya’daki bir araştırma gösteriyor ki, kahvaltı yapan çocuk daha başarılı.

Avustralya’da 1000 ilk ve ortaokul öğretmeniyle gerçekleştirilen ankete göre kahvaltı yapan çocukların okula devamlılığı daha yüksek. Yorgunluk ve konsantrasyon eksikiği ise bir çocuğun kahvaltıyı atladığına işaret ediyor.

Araştırmanın sonuçları şöyle:

1. Öğretmenlerin yüzde 96’sı kahvaltı yapan öğrencilerin dersleri daha dikkatli dinlediğini bildiriyor.

2. Öğretmenlerin yüzde 88’i kahvaltı yapan öğrencilerin derslerinde daha başarılı olduğunu söylüyor.

3. Öğretmenlerin yüzde 79’u kahvaltı yapan öğrencilerin daha fazla öğrenme isteği olduğunu belirtiyor.

4. Avustralya’daki öğretmenlere öğrenciler için en iyi kahvaltı seçeneği sorulduğunda en popüler seçenek olarak tahıl bazlı kahvaltılıkları ( cereral) göstermişler.

Kahvaltıda en doğru seçenek nedir?

Avustralya’da öğretmenlerin kahvaltı denince akıllarına cereal gelmesi normal. Çünkü gelişmiş ülkelerde kahvaltı bir kase cereal ve sütten ibaret. Cereali paketten çıkarıp kaseye alıyorsunuz, üzerine süt döküyorsunuz. Hazırlaması kolay, pratik. Avrupa ve Amerika’da da kimse bizler gibi çocuklarına ballı, tereyağlı, ekmekli, peynirli, zeytinli-yumurtalı kahvaltı hazırlamıyor. Oysa bu tip kahvaltının, yani bizim ‘Türk kahvaltısı’ dediğimiz kahvaltının besin içeriği çok yüksek ve doğal. Çocuklar için çok daha yararlı bir seçenek. Çocuğunuz cereal-gevrek yemeyi tercih ediyorsa, diğerini reddediyorsa onunla konuşun. Ben de cereal-gevrek severek tüketiyorum ,ama bunları zenginleştiriyorum. Hep aynı besinlerle beslenmek doğru değil, çeşit önemli.

Yazının devamı...

Bayram sonrası et tüketimine dikkat

Herkese iyi bayramlar. Yılbaşından önceki bu son uzun tatilin keyfini çıkartın.

Kurban Bayramı’nda bol miktarda tüketilen et kimi zaman sağlık sorununa yol açabiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, bayramda tüketilecek et miktarı konusunda uyarıda bulunuyor. Demir, “Etler sindirimi zor olan besinlerdir. Yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik hem pişirmede, hem de sindirimde zorluk yaratır. Bu nedenle taze kesilen etler hemen tüketilmemelidir. Buzdolabında 1-2 gün bekletilmiş et, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle pişirilerek tüketilmelidir” diyor.

ETİN BESİN DEĞERİ

Et, kaliteli protein kaynağı olmasının yanı sıra içerisinde yağ, demir, çinko, fosfor, magnezyum gibi mineralleri ve B1, B6, B12 ve A vitamini de barındırır. Çağatay Demir ‘’Hayvansal kaynaklı yiyeceklerin doymuş yağ ve kolesterol içerikleri de yüksektir. Kurban Bayramı’nda tüketilen miktarlara dikkat edilmesi gerekir.

Kişisel farklılıklar olmakla beraber, günde 100-150 gram tavuğun göğüs eti, hindi, yağsız dana eti, balık gibi etlerin tüketilmesi uygundur. Ancak etlerin çok yağlı kısımları tüketilmemeli, hayvanın iç yağları yemeklere lezzet vermek amacıyla kullanılmamalıdır. Kurbanlık hayvanların iç organları da (sakatat) kolesterol ve yağ miktarları fazla olduğundan tüketilmesi önerilmemektedir” diyor.

ETLER NASIL PİŞİRİLMELİ VE SAKLANMALI

Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir’in bu konudaki uyarıları şöyle:

- Yanlış pişirme ve saklama sonucu; protein, mineral ve vitaminler kayboluyor.

- Etler kolaylıkla bozulabilen potansiyel riskli besinlerdir. Bu nedenle küçük parçalar halinde buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Buzlukta ( -2 C ) birkaç hafta, derin dondurucuda ise (-18 C ) 3 ay saklanabilir.

- Kızartma, kavurma ve hamur işlerinin kalorisi yüksek ve sindirim sistemini zorluyor. Bayram sürecinde daha hafif ve pişirme yöntemi haşlama veya kendi suyunda olan besinler tercih edilmeli. Ayrıca çok yüksek ısıda uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi de çeşitli kanserojen maddelerin oluşumuna neden olabilir.

- Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya sebzelerle birlikte tüketilmesi besin çeşitliliğinin sağlanması, sebzelerde bulunan C vitamininin etlerde bulunan demirin emilimini artırması açısından sağlıklı bir yöntemdir.

- Etler ızgarada pişirilirken etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak, kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanmalıdır. Etlerin iç sıcaklığı en az 75 şC olmalıdır. Çok yüksek ısı dış yüzeyin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besin öğesi kaybını artırır.

- Etlerin haşlanarak pişirilmesi sağlıklı olmasının yanı sıra, ette olması muhtemel parazitlerin insana geçmesini de büyük ölçüde engeller.

- Buzlukta saklanan etler buzluktan çıkartılınca yemek içinde tamamen kullanılacak şekilde parçalara ayrılarak buzluğa konulmalı, çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalıdır. Çözdürülmek istenen etin buzdolabında çözünmesi sağlanmalıdır. Çabuk çözülmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözdürme, oda sıcaklığında bekletme sakıncalı yöntemlerdir.

SÜRESİNCE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Çağatay Demir, 7 maddede bayramda dikkat edilmesi gereken önemli noktalara değiniyor.

- Sabah mutlaka kahvaltı edilmeli; kahvaltı hafif ve her grup besin öğesini içerir nitelikte olmalıdır.

- Bayramda sayıca az öğünlerde, fazla miktarda yemek yerine; az ve sık beslenilmelidir.

- Bayramda da her zaman olduğu gibi tek yönlü beslenmek yerine, gün içinde tüm besin gruplarından (süt, yoğurt, et, sebze, meyve, tahıllar vb) yeterli ve dengeli miktarlarda alınmalıdır.

- Yemekler bitkisel sıvı yağ ile pişirilmeli, kızartma ya da kavurma yerine ızgara, fırında, haşlama ya da buğulama yapılmalıdır.

- Etlerin hepsi hemen tüketilemeyeceğinden saklama koşullarına mutlaka dikkat edilmelidir.

- İkram amaçlı sunulan her tatlı kabul edilmemeli, aralarında en hafif olan sütlü ve meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Hamur tatlılarından yemek zorunda kalınırsa miktarı az olmalı.

- Bayramda artan kahve ve çay tüketimi aşırı miktarlara ulaştığında uykusuzluk, mide problemleri ve kalp ritim bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle kahve ve çay yerine bitki veya meyve çayları tercih edilmelidir.

Yazının devamı...

Bayram tatilinde dikkat!

Bozuk gıdalardan oluşan ishaller tüm tatili mahvedebiliyor. Bu basit ishallere tıp dilinde gastroenterit diyoruz. Nedeni sıcak ortamların bakteri,virüs üremesi için uygun olması...

Belirtileri

Alınan mikrobun cinsine göre değişiyor. Genelde 2 ile 24 saat arasında bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, ateş gibi belirtilere yol açıyor.

Tedavisi

Belirtilere yönelik tedavi yapılıyor. Yoğun sıvı ve elektrolit kaybı olduğu için eksikler acilen yeine konuyor. Bu hem serum ,hem de sıvı ağırlıklı besleme şeklinde yapılıyor. Ayrıca bulantı ve kusmayı giderici ilaçlar, ateş düşürücüler verilebilir.

Antibiyotik verilir mi?

İlk 2 gün hayır! Kural olrak ishalde he-men antibiyotiğe başlanmıyor. Ancak hastanın genel durumu kötüleşirse, ishali kanlı- mukuslu ise o zaman ishale neyin yol açtığını belirlemek için dışkıdan alınan örnek incelenir. Gelen sonuca göre antibiyotiğe başlanır.

İshal kişiden kişiye bulaşır mı?

Bulaşabilir. İshalli kişi kirli elleriyle yiyeceklere dokunup diğerlerine bulaştırabilir.

Tuvaletten bulaşabilir mi?

Evet! Klozetten bulaşa olabiliyor. Oturak üzerine kağıt yayın. İdeali tüm restoran ve otellerdeki tuvaletlerde oturakların üzerinde değişebilen hijyen kılıfları olması...

İshalden korunmak için alınacak önlemler

- Şüpheli yiyeceklerden uzak durun. bir yiyeceğin görünsü,tadı, kokusu hoşunuza gitmediyse ketmeyin.

- Yemek yediğiniz yerlerin güvenilir olmasına dikkat edin.

- Salata malzemesi, yapraklı sebze ve meyveleri çok iyi yıkayın. Özellikle yapraklı sebzeleri akarsuyun altında tek tek yıkamaya çalışın; parazit yumurtaları ülkemizde hala bir tehdit.

- Yemeğe oturmadan önce elllerinizi çok iyi yıkayın. El sırtınızı da iyice ovuşturarak yıkamayı unutmayın.

- Açıkta satılan yiyecekleri tüketmeyin. Çoğu kişi simit söz konusu olduğunda bu kuralı bozuyor biliyorum, Ancak para saydıktan sonra aynı ellerle simit servisi yapan çok satıcı var ne yazık ki...

Sırf bu köfteyi yemek için Biga’ya gidiyorum

Aşkım Bozcaada‘nın yolu Biga’dan geçer. Yıllardır bu yolu katederken Biga’yı hep es geçmişimdir. Taa ki 1939’dan beri Bigalılar’a hizmet veren enfes bir köfteciyle tanışıncaya dek. Bayram tatilinde ola ki yolunu o taraflardan geçiyorsa yemek molanızı benim gibi Tarzan köftede verin.

Yazının devamı...

Aşırı tuz kalp krizi ve inme riskini artırır!

Fazla tuz tüketimi bazı hastalıklar için büyük risk faktörü oluşturur. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Nükleer Tıp Bölümünden Uzm. Dr. Mari Benli sağlıklı bir kişinin gün içerisinde en fazla 5-6 gram tuz tüketmesi gerekir diyor.

Türkiye’de iyot eksikliğine bağlı tiroid hastalıkları ve guatr sıklığını azalmak için iyotlu tuz tüketimi teşvik edilmektedir. İyottan zenginleştirilmiş sofra tuzu kullanılarak toplumun iyot alımı artırılmaktadır. Ancak tuz tüketiminin fazlalığına bağlı sağlık sorunları yaşayanlarda iyotlu tuz tüketirken aşırıya kaçmamak gerekir. Çok az miktarda (1/4 çay kaşığı) iyotlu tuz, günlük iyot gereksinimini karşılamak için yeterlidir.

Tuzun saklandığı kaplardan iyot kayba uğradığından iyotlu tuzlar ışık geçirmeyen kapalı kaplarda saklanmalıdır. Ayrıca yemek pişirilmeden önce iyotlu tuzu yemeğe ilave etmek, pişme sırasında iyodun buharlaşma yoluyla kaybolmasına sebep olur. Tuzu yemeğe piştikten sonra ilave etmek bu kaybı önler. Aile içinde tuza bağlı sağlık sorunları olanlar varsa tuzu sofrada tuzlukla yemeklere ilave etmek daha güvenilir bir yoldur.

Genç ve sağlık sorunu olmayanlar tuzu istediği kadar tabağına ekerken, tuza bağlı sağlık sorunu olanlar veya koruyucu amaçlı olarak tuz tüketmemesi gerekenler tuzu çok az kullanabilir, hatta hiç kullanmayabilir. Yemekleri tatlandırmak için tuz yerine sağlıklı etkileri olan baharat, çeşitli faydalı otlar, soğan ve sarmısak kullanılabilir.

Türkiye’de tiroid hastalarının yaklaşık %80’inde Hashimoto tiroiditi adı verilen bağışıklık sistemi tepkisine bağlı bir hastalık görülür. Bu hastalık ve başka nedenlerle tiroid bezi az çalışan orta yaş ve üstü kişilerin zihinsel faaliyatlerinde yavaşlama, unutkanlık, devamlı yorgunluk ve bitkinlik hissi, depresyon, kilo almaya meyil, kanda kolesterol düzeyinde yükselme, ciltte kuruluk, saçlarda seyrekleşme, sıcak ortamlarda bile üşüme hissi gibi çoğunlukla yaşa bağlı olarak yorumlanan rahatsızlıklar olur.

Balık: En güzel iyot deposu

Ancak derin sularda, okyanuslarda yaşayan büyük balıklarda iyot daha fazla bulunur. Kabuklu deniz ürünleri ve uzakdoğu mutfağında kullanılan deniz yosunları da zengin iyot içerir. 100 gr. yağsız tuzlu su balıklarında ortalama 100 mg iyot bulunabilir. En çok iyot içerenler ton balığı, morina balığı ve mezgit balığıdır. 200 gram balık günlük iyot ihtiyacımızın en az yarısını karşılamaktadır.

Süt ürünleri iyot bakımından zengin

Süt ve süt ürünlerinde de 100 gr’da türüne göre 50 mg’a kadar iyot bulunabilir. Süt ve süt ürünleri iyot bakımından zengindir. Bir kase yoğurt günlük iyot ihtiyacının yaklaşık %60 ını, 1 bardak inek sütü %40 ını, 1 yumurta %20 sini karşılar. Hayvanların aldıkları besin ile orantılı olarak kırmızı ette ve tavuk etinde de değişik oranlarda iyot bulunur.

Sebzelerde genelde iyot daha az oranda

İyot oranı en yüksek sebze ıspanaktır. Meyveler genellikle iyi iyot kaynağı değildir. İyot oranı en yüksek meyve çilektir. 6-7 adet çilek günlük iyot ihtiyacının yaklaşık %8 ini sağlar.

Değişik bölgelerin ürünlerini tüketen ve değişik besinlerle beslenenlerde genellikle iyot yetersizliği görülmez. Ama devamlı aynı bölgenin ve iyod içeriği az olan toprakta yetişen ürünlerini tüketenlerde iyot eksikliği görülme oranı fazladır.

Multivitaminlerde genellikle 100 mg iyot bulunmaktadır. Düzenli olarak iyot içeren bir multivitamin kullananlarda günlük iyot ihtiyacı karşılanmış olur.

İyot eksikliği tiroid bezinin yetersiz çalışma nedeni

Tiroid bezi tüm vücudu çalıştıran, metabolizmayı düzenleyen bir hormon salgılar ve bu hormonun yapısında iyot bulunur. İyot alımı eksik olduğunda tiroid hormonu yetersizliği ve guatr ortaya çıkar. Ailesel sebepler dışında tiroid bezinin yetersiz çalışmasının sebeplerinden biri de iyot eksikliğidir. Orta yaş üstü, tuzu kısıtlı kullanması gereken kişiler iyot içeren gıdaları kullanarak ve tiroidin iyot tutmasını engelleyen gıdaları kullanmayarak tiroid bezlerinin daha verimli çalışmasını sağlayabilirler.

Yetişkinlerin 150 mcg iyot alması gerekli

Erişkin bir kişinin alması gereken iyot günlük ortalama 150 mcg’dır. Hamilelerin iyot ihtiyacı günde 220 mcg, emzirenlerde günde 290 mcg’dır. 1-13 yaş arası çocukların günde 90-120 mcg iyot alması gerekmektedir.

Doğal gıdalarda iyot ürünün elde edildiği bölgenin suyunda ve toprağında bulunan iyot miktarı ile orantılı olarak değişir. Yiyeceklerin pişirme şekli de iyot içeriğinin azalmasına sebep olabilir. Fazla ısıda pişirme, yağda kızartma, suda kaynatma besinlerdeki iyotun kaybolmasına sebep olur.

Yemekleri taze olarak tüketin!

Yemekler piştikten sonra taze tüketilmeli ve çok açıkta bırakılmamalıdır. Uçucu bir madde olan iyot zaman geçtikçe azalır.

Yazının devamı...

Yoğurt tüketimi obesiteyi önlüyor

Yoğurda bayılan bir milletiz. Şimdiye kadar yoğurt festivali de düzenlenen Tibet dışında başka bir ülkede hemen her sofrada yoğurt olduğuna tanık olmadım. İspanya Navarra Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonucu millet olarak yoğurdu çok sevmeye devam etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Araştırmanın başındaki kişi Halk Sağlığı ve Önleyici Tıp Bölüm Dalı Başkanı Prof. Miguel Angel Martinez. Yaptıkları araştırmaya göre haftada 7’den az olmamak üzere yoğurt tüketimi fazla kiloyu ve obesiteyi önlüyor. Araştırma için 8513 kişiyi yaklaşık 7 yıl incelemişler. Çalışmanın başlangıcında hiçbiri fazla kilolu veya obez değilmiş, ancak 1860 kişi çalışma devam ederken kilo almış , şişmanlamış. Katılanları yoğurt tüketimlerine göre ayırmışlar; haftada ikiden az, haftada iki ila beş porsiyon tüketenler, haftada beş ila yedi porsiyon tüketenler ve yediden fazla yiyenler. Sonuçta haftada 7 porsiyondan çok yoğurt yiyenlerin en az obesite riski gösterdiği görülmüş. Önemli bir not daha; Hem bol meyve yiyip ,hem bol yoğurt tüketenlerde bu oran daha da düşük çıkmış.

Sonuç: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) obesite haritasında kırmızıyla gösterilen, en şişman ülkelerden biriyiz. Bu yüzden yoğurda devam!

Yoğurt mide kanserini önlemede etkili olabilir

Çin’de Wuhan’da yapılan bir yeni bir araştırmada düzenli süt ürünü tüketenlerde mide kanseri riski daha düşük bulundu. Şimdiye kadar mide kanseri ve süt ürünleri arasındaki ilişki konusundaki araştırmalar farklı sonuçlar veriyordu. Bu son araştırma çok kapsamlı ve birçok veri incelenmiş. Yoğurdun da içinde bulunduğu süt ürünlerini tüketmenin mide kanseri riskini yüzde 24 kadar azaltabileceğini gösteriyor. Araştırmaya göre süt ürünü tüketen Avrupalılarda risk yüzde 27, Amerikalılarda ise yüzde 22 düşüyor. Ancak Asyalıları etkilemiyor. Bunun nedenini Asyalılarda çok sık görülen laktaz enzim eksikliğine bağlıyorlar. Açıklayayım; laktoz sütün içindeki şeker, laktaz ise vücudumuzda bulunan süt şekerini sindirmemizi sağlayan bir enzim. Bu enzim yoksa süt içince sorunlar yaşıyorsunuz, gaz şişkinlilk, ishal gibi…

Sonuç: Mide kanseri görülme sıklığı tüm dünyada artış gösteriyor. Korunmak için düzenli yoğurt tüketimi etkili olabilir. Çoğumuz sütün kemiklerimiz için iyi olduğunu biliyoruz. Süt ve süt ürünleri kemiklerimizi, dişlerimizi güçlendiriyor, bunu bimeyen hemen hemen yoktur. Ancak Kansas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırma süt ve süt ürünleri tüketimi ile glutatyon seviyesi arasında ilişki saptadı. Glutatyon bir antioksidan; doğal olarak vücudumuzda bulunuyor, sentezlenebiliyor.

Glutatyon beyindeki oksidatif stresi, hasarı azaltabiliyor. Bir anlamda beynimizin paslanmasını önlüyor. Bu çok önemli çünkü yaşlanma sırasında beynimiz oksidatif strese karşı çok hassas.

Sonuç: Beyin sağlığını korumak için süt ve süt ürünleri tüketimi önemli.

Daha çok yoğurt tüketmek için yöntemler

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.