Her şey böyle başlar...
Güzellik ve yaşlanma üzerine biraz daha gidelim mi?
Evet, her şey birinin “teyze” demesiyle başlar...
Artık bu hangi yaşına denk gelir bilemem...
Değişir.
Çocuğun varsa-yoksa, kilolu veya değilsen, saçına başına, makyajına, tarzına göre değişir.
Kiminin 30 sonlarında, kiminin 40’larında...
Mutlaka bu başına gelir.
Böyle başlar da nasıl devam eder?
Onu da anlatayım.
Bir kere şunu baştan söyleyeyim, yavaş yavaş yaşlanmazsın.
Birden olur.
Bir günde!
Sabah kalkarsın, gözlerinin altı her zamankinden daha fazla mor, daha fazla şiştir.
O güne ait sanırsın. Geç yatmışsındır veya uyuyamamışsındır ya da hastasındır falan. “Geçer” dersin, üzerinde fazla durmazsın.
Ama hayır.
Geçmez.
O günden sonra her sabah öyle kalkmaya başlarsın.
Ama o uzun süre aynı kalır. Daha kötüye gitmez yani...
İki üç sene...
Sonra yine bir sabah kalkarsın, alnında ince bir çizgi. Yastık izi sanırsın önce. Ama o iz hiç geçmez.
O da uzun süre öyle kalır.
Yani iki-üç senede bir gün, aniden yaşlanırsın.
İki üç senede, bir yerin bir tık atar.
Ben şimdi size o ‘tık’ların hesabını yapayım mı?
35-38 arası...
Şımarıksındır. Her yerde, “Aaa.. Yaşlandım artık, yolun yarısını geçtim” diye diye, hem de gülerek dolaşırsın. 45-50 yaşlarına hiç gelmeyeceğini sanırsın. O kadar uzaktır ki! O yaşta bir kadından bahsederken, anneanneni anlatır gibisindir.
38-40 arası...
A-ha! İşte göz altını gördüğün sabah! Hani geçmeyen morluklar... Artık çantanda mutlaka bir kapatıcı bulunur. Ama idare edersin. Artık kremlere başlamışsındır. Öyle çok da düzenli kullanmazsın. Herkesin 32 yaşında gösterdiğini söylediği ve senin de buna sevindiğin yaşlar. Niye seviniyorsan?
40-44 arası...
Dank etme dönemi. Yüzündeki, bedenindeki değişimlerle mi yoksa maneviyatla mı uğraşacağını bilemezsin. Zaman zaman kendini “süreyle” ilgili düşünürken yakalarsın. Yani o güne kadar bir şeyler yapmak için hep vaktin vardır. Ama 40’tan sonra bunların sayısı aniden yarıya iner. Aynı zamanda bütün kremlere kanma, inanma; hepsini deneme dönemin de başlamıştır. Bu arada hâlâ herkes yine yaşını göstermediğini söylemektedir. Ama artık bu durum sinirini bozmaya başlar! Ne yani? Kötü bir yaşta mıyım ki???
44-46 arası...
Paran kısıtlı da olsa kremlerin en pahalısını 12 taksit alırsın. Bir işe yarar mı? Yaramaz da, yaradığını sanırsın. Birini bırakıp ötekine... Ama kafa olarak biraz rahatlamışsındır. Çünkü “Hayır” demeyi öğrenmişsindir. Seksisindir ha! Artık 32 göstermiyorsundur ama... 32’lik danalar sana sarkmaya başlar.
46-48 arası...
Ayna zamanı... Niye? Çünkü yüz ovalin, artık oval değildir! Kimse fark etmese de sen onu görüyorsundur. Durmadan aynaya bakarsın. “Botox ve türevlerine başlasam mı, başlamasam mı?” dönemi... Belki birkaç küçük deneme...
48-50 arası...
Panik olursun. Hayat bitiyor mu ne!
İşaret parmağınla şakaklarından, baş parmağınla da kulağının yakınından yüzünü hafifçe kaldırıp aklından şunu geçirirsin, “1cm. O kadar yukarı kalksa yeter. Fazla değil!” Artık ucuz, doğal kremlere yönelmişsindir. Ya da... Dönüm noktası...
Yani...
Kıçını yırtsan 50’ne kadar dayanırsın.
Annemin özlü sözü gibi:
“Yaşlanmasa kraliçeler yaşlanmazdı.”
Ama moralinizi bozmayın.
Devamı var.