Şampiy10
Magazin
Gündem

Her duygunun bedeli mi var?

Hani dün, aşkın, sevginin bedelini yazmıştım ya...

Bedeli dediysem, yapılan bir araştırmada insanların âşıklarını, sevgilerini kaçar liralık hediyelerle ifade ettiklerini tespit etmişler, ben de onları size iletmiştim.

Yoksa bedeli olur mu?

Aşkın, sevginin maddi bedeli olur mu?

Doğrusunu mu söyleyeyim?

Olur.

Ama onun adı, “bedel” olmaz.

Ne olur?

“Hediye.”

Şimdi diyeceksiniz ki, “Ahh, kadınlar! Niye böyle ölçerler ki!”

Yok.

İşin aslı bu değil.

Çünkü aslında erkekler böyle ölçerler...

Doğru orantılıdır yani...

Bir kadına ne kadar değer veriyorlarsa, o kadar değerli hediye alırlar.

Biraz daha abartayım; hatta sağlamasını yapayım:

Kadının değeri düştükçe hediyenin de değeri düşer.

Şimdi diyeceksiniz ki, ya adamın parası yoksa???

Hiç mi yok?

Az da olsa vardır.

Bunun hesaplaması nedir biliyor musunuz? Hediye, adamı zorluyorsa...

Adamı gelirine göre zorlayacak!

Hesap bu!

Yani mesela geliri 2 bin TL ise alacağı hediye, 200 TL olmalı. Seviyorsa tabii...

Geliri 20 bin TL ise en az 2 bin TL.

Evet galiba gelirinin yüzde 10‘una denk geliyor.

Bu oran ne kadar düşerse adamın kadına aşkı da o kadar düşer, verdiği önem de...

Bazen bunlardan biri düşer, öteki kalır. Hangisinin düştüğünü anlaman zor... Ama ikisinin birden düştüğünü fark etmen hiç zor değildir.

Tabii ki, bunu hesaplayarak yapmazlar.

İçlerinden gelir.

Veya gelmez!

Gelirse...

Hem pahalı hem de özenli bir hediyenin peşine düşebilirler. En danası bile bunu yapabilme potansiyeline sahiptir.

Yeter ki âşık olsun!

Etrafınızda hiç “kız arkadaşıma ne alsam?” diye dolanan dana olmadı mı? Fikirlerden fikir beğenmeyen...

İşte sırf o yüzden kadınlar da bu hesabın içine girerler..

Bir önceki hediyeye göre kıyas yaparlar.

Ve anlarlar.

Ama şu da var tabii...

Bir danaya da, istemediği bir kadın için pahalı bir hediye aldıramazsın.

Cimri olmasa dahi aldıramazsın.

İnsiyaki olarak almazlar.

Dedim ya, ister istemez kendileri değer biçerler.

Ama bazıları da böyle aklı havada sorular sorarlar:

“Listenize yabancı bir hanımla 2 saatlik beraberliğin ücretini de yazsanız da, âşık olmak mı yoksa kısa beraberlikler mi daha avantajlı görsek...”

İkisinin arasında şu fark var:

Birisini istediğin zaman bulursun, fiyatı da sabittir.

Ötekini, fiyatının çok üzerine çıksan da, istediğin zaman bulamazsın.

Artık kendin karar ver!

(Hangisi, hangisi anladın umarım!!!)

Yazının devamı...

Aşkın bedeli 140 euro...

Bugün size her şeyin bedelini yazacağım.

Her şeyin derken...

Aşkın, sevginin, seksin...

Yani:

Kendi sevgini, onun sana olan sevgisini ölçebilirsin...

Terazinin bir tarafına kendini ya da onu oturtursun, diğer tarafına da...

Artık canın ne isterse...

Maddi ya da manevi ölçeklerden birini...

Manevi olanlar çoğunlukla beyana dayalı olduğu için kolay; atar tutarsın.

“Senin için şunu yaparım, bunu yaparım”lar kolay yani...

Ya da “Benim için bunu yapar mısın, bunu yapar mısın?” diye cilveleşmek de...

Ta ki gerçekten öyle bir an gelene kadar oyalanabilirsin.

Eğlenebilirsin.

Hatta inanabilirsin.

Ama bence bunu yapma!

Yapmamalısın.

Kendi kendine bile olsa bu oyunu oynamamalısın.

Kendini de kimseyi de böyle bir teste sokmamalısın.

Doğru olmaz.

Etik anlamında değil, o da var da; asıl önemli olan şu:

Doğru sonuç çıkmaz.

Ha, kefenin öteki tarafına maddi bir şey koymaya kalkarsan...

İşte bunun bir araştırmasını yapmışlar.

ve “Duyguların Ekonomik Değeri” isimli araştırmada, katılımcılara duygularını ifade etmek için ne tür yollar izledikleri, ne tür hediyeleri tercih ettikleri sorulmuş.

Ve aşkın da bir fiyatı olduğu ortaya çıkmış.

Arkadaşlar...

Yılbaşında iyi-kötü bir hediye aldınız.

Şimdi aşkınızın değerini, ederini hesaplayabilirsiniz.

Çünkü şimdi size aşkın maddi değerini yazacağım.

“Aşkın maddi değeri 98 ila 140 Euro (242-347 TL).”

Duygu yoğunluğu arttıkça alınan hediyelerin değeri artıyormuş.

Hatta ve hatta...

Her duygu ve düşüncenin bedeli de ayrı ayrı hesaplanmış.

“Seni düşünüyorum” 87 Euro (215 TL)

“Seni seviyorum” 98 Euro (242 TL)

“Sana âşığım” 140 Euro (347 TL)

Ve “Benimle evlenir misin” demek istiyorsa 767 Euro (1.897 TL)...

E, burada “Seni istiyorum” yok?

“Seni düşünüyorum”un içinde herhalde! Düşünüyor da, nasıl düşünüyor, değil mi?

Nerede, kiminle, ne zaman düşünüyor?

Yani sana 215-242 lira arasında bir hediye almışsa, henüz aşk aşamasında olmadığı kesin.

Yalnız bu araştırmada dikkatimi çeken bir şey daha var; siz de fark etmişsinizidir:

“Seni seviyorum”, “Sana âşığım”‘dan daha az değerli.

Âşıksa daha pahalı, seviyorsa daha ucuz hediye alıyor.

Yoksa şu “istiyorum” hediyesi “âşığım”ın içinde mi?

Pekii...

Evlendikten sonra, her yıl hediyelerin değerinin düşmesine, düşe düşe sonunda hiç gelmemesine ne diyeceksiniz?

Yazının devamı...

2012 kararları... (Erkekler için)

Sıra geldi size...

Geleneksel 2012 kararlarının erkek versiyonuna...

Geçen seneyle bu sene çok farklı değil mi?

Kadınlar...

İlişkiler...

Yatmalar, kalkmalar farklı...

Siz şimdi karar falan almazsınız. Daha doğrusu bunu düşünmezsiniz bile...

En iyisi yardımcı olayım.

Hiç kötü niyetim yok, bilesiniz.

Buyurunuz...

- Gurursuz olabilme şansınızı kullanmayı bırakmayın. Unutursunuz.

- Bu, bisiklete binmek gibi değildir. Sonra isteseniz de binemezsiniz.

- Ayrılamadığınızla uzlaşın, uzlaşamadığınızla ayrılın.

- İlk gece yapmayın.

- Çok içiyorsunuz, olmuyor!

- Yalnızlığınızdan korkmaya başlamayın.

- Kortuğunuz için de ilişkiye başlamayın.

- Ex’lerden birine razı olmayın.

- Kadınların maço erkeklerden hoşlandığını sanmayın.

- Maço erkeklerden hoşlanan kadınlardan uzak durun.

- Bağlanma sendromu “out”, başka bir sendrom bulun.

- Manalı bir şey olsun.

- Kadınların paranızın peşinde olduğu fikrinden hemen sıyrılın; sonuçta Koç, Sabancı değilsiniz. En fazlası, bir yerde müdürsünüzdür!

- Konuşmadığınız kadınla çıkmayın, çıktığınız kadınla konuşun.

- Gerçekten yakışıklı değilseniz, yakalarınızı kaldırmayın.

- Yapamadığınız zaman, yapmış gibi davranmayın.

- Yapmışsınız gibi davranılmasını da beklemeyin.

- Hele hele hem yapamayıp hem küsmeyin!

- Saçınızı uzatmayın.

- Göbeğinizin büyüklüğü yanınızdaki kadının âcizliği ile orantılıdır. Size sevgisiyle değil!

- Bütün kadınlara erişebildiğinizi sandığınız an, istediğiniz kadına erişemezsiniz, unutmayın.

- Motor olmayın!

- Yani birlikte olduğunuz kadının çevresindeki kadınlarla olmayın. Eninde sonunda ortaya çıkar.

- “Ortaya çıkıyor da ne oluyor?“ demeyin, olur.

- İlk gece birlikte olduğunuz kadınla, tek gece ve son gece birlikte olduğunuz kadınlar aynı kadınlardır.

- Siz şimdi bunu anlamamışsınızdır; yani her kadının da ilk gece, tek gece ve son gece geçirdiği bir erkek vardır.

- Yine anlamadınız değil mi?

- Anlayanlar piyasaya çıksın, anlamayanlar maça gitsin, o zaman!

- Dostça ayrıldıklarınızla dostça sevişmeye kalkışmayın.

- Arkadaşlarınızla yatınca ertesi gün arkadaşlığınızın devam etmesini beklemeyin.

Siz de bir deneyin.

Bakalım ne olacak?

Yazının devamı...

2012 kararları...

Geleneksel yeni yıl kararlarımızı açıklıyorum.

Yaptıklarımız ve yapmadıklarımızdan yola çıkarak...

- Aşktan umut kesilmeyecek.

- Ama aşk aranmayacak da!

- Erkeklerden umut kesilmeyecek.

- Ama erkek aranmayacak da!

- Yalnızlık abartılmayacak.

- Üzerine yükler katılmayacak.

- Yalnızım diye ona buna sarkılmayacak. İpe sapa gelmez ilişkilerle taçlandırılmayacak.

- Platform ayakkabı giyilmeyecek. Çok istiyorsan onlarla yürümesi öğrenilecek.

- Bağlanma sendromlu adamlara “eski” muamelesi yapılacak.

- Yapamayanlar teselli edilmeyecek!

- Yemek yapamayanlar değil tabii!!!

- Yapana kadar uğraşılmayacak.

- Seyredilecek dizi kalmadığından o süre doğru düzgün bir şeyle doldurulacak.

- O şey bir dana olmayacak.

- Tabii çok doğru düzgünse, o başka...

- Geçen sene laf olsun diye yatılan, yatılmadan idare edilen herkesten kurtulunacak.

- Yine ilk gece verilmeyecek. (Kalp!)

- Ki, ilk gece son gece olmasın.

- Gururlu adamlardan kaçılacak, gurursuzlardan korkulacak.

- Daha az sataşkan olmaya çalışılacak.

- Başkalarının seni eğlendirmesi beklenmeyecek.

- Kıskançlıkla sevgi karıştırılmayacak.

- Fazla sahip çıkandan, hiç sahip çıkmayandan kaçılacak.

- Ayrılamıyorsan affedecek, affedemiyorsan ayrılacaksın.

- Bir adam 30 dakika bakışmadan sonra bir hamle yapmıyorsa, başka yere bakılacak.

- Mesajla haberleşmeye çalışana asla cevap yazılmayacak.

- Beyan esas kabul edilecek.

- Beyan yalan çıkarsa ikinci hak tanınmayacak.

- 8 kilo vermeden, ‘8 kilo verdim’ denmeyecek.

- Şikâyet eden insanlardan hızla uzaklaşılacak.

- Twitter’dan kanka, Facebook‘tan aile olmaz, unutulmayacak.

- Değerine göre ederi verilecek.

- İntikam alınmayacak.

- Beyaz atkı takan adamlar görmemezlikten gelinecek.

- O seni görürse, terslenecek.

- Google‘dan adam taranmayacak, adam konuşarak tanınacak.

- Yorgun ilişkiyi değil, kendini canlandıracaksın.

- İlişkiyi hikâyeye çevirmeyecek, hikâyesi olan ilişkiye gideceksin.

- “Ben seninle mutsuzluğa da varım” safsatasına düşmeyeceksin.

- Sevişmeye doymuş adamlarla arkadaş olacaksın.

- Çok da olma, arkadaş olduğunuzu zannedebilirsin!

- Adam, çok içmiyor ve kendini anlatmıyorsa doymuştur.

- Şu leopar desenli nevresim takımını ve jartiyerlerini falan da at artık!

Her zamanki gibi:

Ne kadarını yapsan kâr!

Yazının devamı...

Burçlarla 2012’ye devam...

Size gerçekleri, yalnızca gerçekleri anlatmaya devam ediyorum.

Alınmaca, kırılmaca yok.

Neyse, o!

Ne demişler? Burçlara inanma, burçsuz da kalma!

Eveeet, kalan burçların 2012 halleri burada...



TERAZİ BURCU: Saf mısın, akıllı mısın anlamadım da, herkese mavi boncuk dağıtarak bir yere varamayacağını 2012’de anlayacaksın.

Senin için çok zor ama 2012’de karar vermek zorunda kalacaksın.

Yoksa dengesizlikten karaktersizlik boyutuna geçebilirsin.

AKREP BURCU: Artık bu başına buyrukluğun, kıskançlığın kabak tadı verdi, bilesin. Çok beğendiğin sezgilerine de güvenme çünkü artık konjonktür farklı. İnsanlar, düşünceler eskisi gibi değil. Sezgi mezgi hikâye yani! 2012’de o gerçekten büyük aklını abuk sabuk karıştırıcılıklara harcamazsan, hem keyiflenir hem keyiflendirirsin.

YAY BURCU: Abartma! Abartıp kendini de bizi de germe! Böyle kendi kendine kurup sinsi sinsi huzursuzluklar yaratıyorsun falan. Ne gerek var? 2012’de şanslı olacaksın ama hemen kıçın kalkmasın.

OĞLAK BURCU: Bırak biraz kendini... Relax! Bak Maya takvimi falan belki de son yılımız! Belki de toprakla dolacağız! Heh hee... 2012’de kıy parana, çık bir seyahate... Rahatlarsan rahatlatırsın da...

KOVA BURCU: Sen bu dünyadaki görevini, hakkını aradığın ve aldığın gün tamamlayacaksın, biliyorsun değil mi? Zekânı ve yaratıcılığını yine şansa bırakmazsan 2012’de uçarsın, uçarsın!

BALIK BURCU: E, yeter artık! 2012’ye elini yüzünü yıkayarak gir ve kendine gel! Hatta tam 00.00’da herkes birbirini öperken sen git bi duş al ve gerçeklere dön! Hayır, en azından neyi düşündüğünü, ne istediğini bil! Hayalindeki felaketlerin veya olağanüstü güzelliklerin aslında gerçekten hayal olduğunu anla. Hani kendini çok akıllı sanıyorsun ya, tamam akıllısın ama başkaları da akıllı...

Yazının devamı...

Burçlara göre 2012

Astroloji zamanı...

2012’de neler olacak?

Herkes sayfa sayfa yazıp duruyor.

Ama açıkçası ben onları anlamıyorum. Burcumu okuduktan sonra anlamsız bir ifadeyle boşluğa bakıp, “Yani?” diye düşünüp duruyorum.

“İşiniz iyi olacakken Zodyak’ın aldığı pozisyon açı yapacağından kendinize dikkat edin”, “Aşk hayatınızda yenilenmelerin yanı sıra Güneş’in Ay’la kesişmesinden yaptığı açıyla kendinizi yorgun hissedebilirsiniz ama hissetmeyedebilirsiniz” gibilerinden... Yoruldum ben onlardan.

Onun için oturdum kendim yazdım.

Gerçekler burada arkadaşlar...

Buyrun...



KOÇ BURCU: 2012’de de burnunun doğrultusunda gideceğinden, inadından yani, hayatında bu yıl da bir değişiklik olmayacak. Niye? Çünkü hep kendi düşüncelerinin doğru olduğuna inanıyorsun ya, ondan! Gerçi haklı olabilirsin, muhtemelen seninkiler doğru ama bunu paylaşamadıktan sonra neye yarar? Ayrıca ha bire yeniden doğuyorsun ya, bunu senden başka bilen yok! Zira hayatında bir değişiklik de yok! Tuhaf değil mi sence?

BOĞA BURCU: Senin bu sinsiliğin haddini aştı artık. Tamam akıllısın, iyi bir insansın ama bunun sana 2012’de bir faydası olmayacak. Niye? Çünkü tembelsin... Kıçını kaldırabilirsen istediğin lüks hayata kavuşabilirsin. Peki bu sene kavuşabilecek misin? Bize söylemeyeceğin için, bilemeyeceğiz!

İKİZLER BURCU: 2011’de bencilliğin tavan yapmıştı. Bu sene biraz burnun sürtülecek. Biraz değil, epey sürtülecek! Yok, başına kötü bir şey gelmeyecek ama seni terbiye etmeye devam edecek. Aman neşeni almasın da! Sana bir iyi, bir kötü haberim var. Kötüsünden başlayayım: Aşkı yine bulamayacaksın. İyisi, eskisi kadar aramayacaksın da! Heh hee...

YENGEÇ BURCU: Ah benim fındığım! Yok yahu... “Vallahi senin bir sıkımlık canın var” falan demek istemedim!.. Şu yaratıcılığını işinde kullansan var ya, yılın CEO’su seçilirsin. 2012’de eğer oto b.ka parlamazsan, neye parlayacağını hesaplayabilirsen, yaptığın iyiliklerin karşılığını alırsın. Bir de yanlış anlama ama bu sene de “tık” yok.

ASLAN BURCU: Kükreme! Goldwyn Mayer aslanı gibi! Züppeliğinden gücün gözükmüyor. 2012’de kibrinden yeni birini bulamayacaksın, ex’lerle vakit öldüreceksin. Kendini beğendirmek için harcadığın emeği, yeni projelere harcarsan 2012’de seni kimse tutamaz.

BAŞAK BURCU: Burcunu okumadan önce istersen git bi ellerini yıka. Ellerini yıkarken “Sana niye ellerini yıka dedim diye” sinirlen. Sonra sinirlenmeni eleştir. Ama bak, kafayı işten biraz alır, hayata karşı da zorluk çıkarmazsan 2012’de elindekilerin keyfini çıkarabilirsin.

Yazının devamı...

İnsanlar kaça ayrılır?

Aslında ayırmamak lazım, ayıp!

Hem ayıp hem de yanlış!

Ama benimki masum bir oyun.

Çünkü iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış diye yargılamadan ama fark olduğunu da atlamadan bir bakış...

Nasıl bir fark?

Sıkı bir fark!

Kişilik farkı...

Bakarsın, anlarsın yani...

Ufak farklardır ama işlevleri büyüktür!

Heh hee...

Yani o ufacık fark yüzünden

anlaşamazsın o

insanla...

Uzlaşamazsın da...

Çünkü biri doğru biri yanlış değildir. Akıl-mantıkla yapılan bir tercih de değildir.

Ama seni sinir edebilir!

Mesela ne?

Mesela kim?

Mesela...

- Kar yağdığında arabasını alanlar, almayanlar...

- İntikam için aldatanlar, aldatmayanlar...

- Evinde hayvan besleyenler, beslemeyenler...

- Kediciler, köpekçiler...

- Doktorun verdiği ilaçları içenler, içmeyenler...

- Ajandası olanlar, olmayanlar...

- Ajandasına aidatın ödeneceğini bile yazanlar, yazmayanlar...

- Bıraktıktan sonra sigaradan nefret edenler, etmeyenler...

- Arabasında radyo dinleyenler, CD ya da MP3 dinleyenler...

- Çayda şekeri kesenler, kesemeyenler...

- İyi şarabı kendine saklayanlar, misafire saklayanlar...

- İçince neşelenenler, içince ağlayanlar...

- İki-üç kitabı birden okuyanlar, tek kitaba konsantre olanlar.

- Beğenmediği filmin yarısında çıkanlar, çıkmayanlar...

- Manzara fotoğrafı çekenler, çekmeyenler...

- Sabah neşeli uyananlar, suratsız uyananlar...

- Şemsiyesi olanlar, hiç şemsiye almayanlar...

- Işıkta uyuyanlar, odaya hiç ışık sızdırmayanlar...

- Kareli gömlek giyenler, asla giymeyenler...

- Sırtını sabunlatanlar, sabunlatmayanlar...

- Soyunma odasında saklananlar, saklanmayanlar...

- Magnet düşkünü olanlar, magnete karşı olanlar...

- İtişerek flört edenler, gülüşerek edenler...

- Övüldüğünde gaza gelenler, sövüldüğünde gaza gelenler...

- Yapınca pişman olanlar, yapmayınca olanlar...

- Bulmaca çözenler, yarım kalmış bulmacadan zevk alanlar...

- Kendi maaşını artıranlar, artıramayanlar...

- Bundan utananlar, utanmayanlar...

Yani...

Ne demiş büyüklerimiz?

Çeşit çeşit kullarını...

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.