Ya, belki “Yine mi?” diyenleriniz çıkacak ama...
Ben gülüyorum, siz de gülün diye uzatıyorum şu yatak odası sesi yorumlarını...
Ve benimkileri...
Bakın, kimlerle birlikte yaşıyoruz...
- “Evet manav amcaya ‘bana bir kilo patates tartar mısın’ derken bile kendimi alamam bu ses tonundan. Adım da Şelale...”
(Şelale, dedin, işi bitirdin zaten!)
- “Bizi bozar öyle konuşmak.”
(Seninle öyle konuşulsa, bozulmazsın ama!)
- “Fısıldaşarak konuşmaya ne gerek var? Normali dururken...”
(Şöyle anlatayım... Yok vageçtim, anlatamayacağım!)
- “Yatak odası sesi derken..!? Mutfak sesi, oturma odası sesi, salon sesi... Ne bunlar?”
(Bunlar, metafizikte üç varlık teorisinde geçer. Derin konular yani... Boşver.)
- “Yatak odası sesimi ilk defa burda yorum yazarken hissettim sayende. Yok sağol almıyım.”
(Ne hissettin de vazgeçtin, gerçekten merak içindeyim!)
- “Öyle bir sesle hiç konuşmadım. Ama isteseydim bile karşı cinsimle değil, hemcinsimle öyle konuşurdum zaten...”
(E, tamam o zaman!)
- “Sal evlat kendini kasma, iş varacağına varır:)”
(Yukarıdakine mi söylüyor acaba?)
- “Hayır. Neden öyle konuşayım ki? Çok hevesli derler adama...”
(Onu genelde adamlara değil, kadınlara derler!)
- “Böyle bir ses uydurmadır. Zaten böyle bir sesi gırtlaktan çıkarmaya da gerek yoktur. Ne şehvet için ne karşındakini etkilemek için. Bunlar için başka yetenekler gerekir.”
(Biz gırtlaktan çıkarıyoruz ama tabii sen başka yerden çıkarabiliyorsan, olabilir yani...)
- “Öyle bir ses yok, nerden uydurdun, nerde konuşacaz o sesle? Bankaya gittik memur bayanla mı öyle konuşacaz? Doktora gittik, bayan doktorla mı öyle konuşacaz? Kimle nerde, varsa ‘o sesle’ konuşulur? Alışverişe çıktık tezgâhtar çocukla mı konuşacaz öyle? Seks yaparken çıkan doğal sesler ise kasıt zaten o yaşanır, her bayanla öyle mi konuşacaz?”
(Yok, seninle de hayat geçmez!)
- “Yatak odası sesini biri bana bağırarak söyleyebilir mi :-)”
(Bağıramayız. Gırtlaktan, gırtlaktan! Ya da bilemiyorum artık başka yerden çıkaranlar da var!)
- “Yeri ve zamanı geldiğinde konuşurum neden konuşmayayım.”
(Düz ol, canımı ye!)
- “Özel yaşantıya saygı ve gizlilik olması gerekir önce kendine sonra eşine saygının olması gerekir. Şehvetle olabilir ama sesi kontrol etmek bizim elimizde.”
(Hı!)
- “İçgüdülerimle hareket etmem...”
(Edersen adisin!)
- “Her türlü yatak odası muhabbeti uyar bana:)”
(Nefes alsın yeter diyorsun. Peki.)
- “Yeni bir ses türü müdür bu? Ya da çok önceden vardı da benim ses tellerim henüz keşfetmedi sanırım. Ben daha çok salon sesiyle konuşuyorum ya da mutfak da olabilir :)) Valla açıkcası öyle etkileyici olcam diye şekilden şekile giremem.”
(Şöyle tarif edeyim; kuş cıvıltısıyla eşek anırması arası bir şey! Zor yani!)
- “İlk defa duyduğum bir tanımlama. Edebiyat literatüründe var mı? Yoksa modern çağın söylemlerinden biri mi? Seçeneklere bakılırsa şuh, kışkırtıcı, iç gıdıklayıcı, davetkâr, seksi ifadeler içeren bir konuşma tarzı. Eğer öyle ise konuşmam.”
(O belli oldu zaten! Zaten ‘edebiyat literatüründe’ de yok. Gerçi o literatürde öteki yaptıklarımız da yok ama...)