Alacak-verecek meselesi...
Doğuştan bellidir aslında...
Kader gibi...
Bazı insanlar bu hayata almaya, bazıları da vermeye gelir.
Hangisi daha iyidir, hangisi insanı daha mutlu eder, bilinmez. Belki de nasıl alıp verdiğinle ilgilidir.
Tatildesin mesela...
Plaja şöyle bir üstten baksan, kim alacaklı kim verecekli anlarsın.
Böyle parmağınla tek tek gösterebilirsin bile; “Bu alır, bu alır, bu alır; bu verir, bu verir; bu hemen verir...” diye...
“Yahu, hiç düşünecek şey kalmadı, bunlara bakacağız?” mı diyorsunuz?
Ne var?
Yapacak daha önemli bir işin mi var?
Kitap okumayacaksan tabii!!! Bir gıcığım da bu! Plajda kitap okumak!
Sanki 3 aylığına orada!
Hadi ona buna bakma ama boş boş denize bak, hayal kur! Kitap okumak için ilkbahar, sonbahar, kış var; o zaman oku. 365 günün en fazla 10 gününü denize ayırmışsın, kitap okuyorsun.
Neyse, konumuz bu değil.
Tepeden plaja baktın ya, neler göreceksin?
Hadi şimdilik sadece kıyafetlere bakalım. Ne giyiyor ama aslında ne demek istiyor?
Bütün kıyafetlerin dili vardır, sahibini anlatır.
Anlayana...
Kızlardan başlayalım...
Alın size, şapkasından terliğine plaj mesajları...
ŞAPKA
Bu önemli bir işaret. Takıyorsa tabii... Mutlaka anlatmak istediği bir şey var demektir. Ben söyleyemiyorum ama sen anla diye yalvarmaktadır o!
Masum şapkaları geç; hani kumaştan ve gelişigüzel olanları...
Ama bir de hiiiç masum olmayanları var. Mesela, özel dizayn, hasır ve küçük, kafaya iyice oturan, yüzünün yarısını kapatanlar... Bir de büyük gözlük taktıysa... Ama seçicidir. Yani ille de verecekliyim diye yola çıkmamıştır. Çok ıssız adam görmüş geçirmiş artık yalnız kalmayı göze almıştır. Şöyle hâli vakti yerinde, oturmuş ve eğlenceli bir adam olursa; neden olmasın? Bir fedakârlık yapabilir.
Yani o aslında alacaklıdır! Bu dünyaya almaya gelmiştir ama kader işte!
Bir de hani tepesi açık da, önünde uzun gölgeliği olan şapkalar var.
Onu takıyorsa, hele mayosunun renginde ve fuşyaysa, çok kolay...
Onun tatil hedefi de budur zaten. Mesela akşamüstü ona martini ikram etsen, hemen. Martini onun için bir markadır çünkü! Kendini Sue Ellen gibi hisseder!
TERLİK
Plaj terliği deyip geçme, o aslında neler anlatır neler? Dili olsa da
konuşsa...
Dümdüz, plastik giydiyse geç, uğraşırsın. Ama topuklu bir şeyler varsa ayağında, ben erkek olsam, canım da uğraşmak istemiyorsa ve vakit kaybetmek de istemiyorsam ona yazarım. Çok uzun sürmez! Marka bir terliği varsa, iş karışıktır; onu beğeneni o beğenmez, onun beğendiğini de o beğenmez.
MAYO
Ya da bikini... Yok yahu aynı şey değil! Saklayacak bir şeyi olmadan mayo giyiyorsa onunla hiiiç uğraşma! Sen kimsin ki! Ha, bir şeysen, vaktin de varsa, sevişmeye de üşeniyorsan git, yaz. Bu ruh hâlindeysen kahverengi bikinileri de seçebilirsin. Hiç işime gelmez diyorsan, pullu bikini giyenlere takılacaksın. Ya da mayokinicilere...
PAREO
Daha doğrusu mayonun üzerine giydiklerine bakarak o kadını anlayabilirsin. Pareo kullanıyorsa olur. Hele siyah tülse, boyundan bağlı; sormana bile gerek yok. Bir şüphen varsa akşama kadar bekle; akşam bak, mutlaka “verecem, hem de hemen” ayakkabısı giymiştir. Ama kadının üzerinde beyaz uzun gömlekimsi bir şey varsa, ona bulaşma.
Sevgilisi vardır. Mayosuna uygun renkte askılı bir elbiseliyle uğraşırsın. Uzuun elbiseliler, hani ayakları hiç gözükmeyenler var ya, onlar vereceklidir hem de hiç arkasına bile bakmadan.
TAKI
Mayokini ya da bikinisini giymiş, onun renginden mesela yeşilse açıklı koyulu yeşil tahta boncuklardan irice kolye taktıysa... Onlar kendilerini en iyisini layık görürler ama onlar en iyisine layık değillerdir. Bunu bilmezler tabii! Onun için çabuk kandırılabilirler.
Evet, bütün kıyafetlerin dili vardır
aslında...
Anlayana...